10 Nisan 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

10 Nisan 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#Turizm ve Türkiye © İktisat Vekâletinin Turizm bürosu için hazırlanan çalışma programı İktısat Vekâleti turizm bürosu afından Turist ismile gayri hevküt bir risale negrine başlan- iştir. Büyük kıtada papyekuse İstüne basılan ve değerli yazılar birlikte fevkalâde güzel resim ri de ihtiva eden mecmua, tabı prtip ve tanzim noktasmdan cid u nefistir. Turist mecmuası nleketimizi kendi kendimize nitmak noktasından pek fay . ür olacaktır. İlk nüsha Ankara 8 Boluya tahsis edilmiştir, bura- Pa ait hususiyetleri, kıymetleri, zellikleri tebarüz ettiren yazı. ve resimler bu ilk nüshanın hÜnderecatı arasmdadır; bu a * da Afganistanm eski Ankara İçisi Sultan Ahmet Hanm, Şev- Süreyya Aydemirin, Herbert elzig İsmindeki Alman muhar. firin Ankaraya ve Falih Rıfkı yn turizm mevzuuna ait ma- Eleleri de vardır. Mecmüsdaki, lardan "Turizm ve Türkiye iklt Yazı memleketimizde he © canlanmakta olan turizm ha. ketinin mahiyeti ve hedefleri kında dikkate şayan malümat i ektedir, bu yazıyı aynen 8“ yoruz; , İş tebdili, dinlenme, tedavi ö zellikleri ve hususiyetle. 12, tarihi sanat eserlerini, #ehirlerini görme, eğlenme, iz. i avlanmak, ekonomik ve kül ğ temaslarda bulunma (ser. > kaşı ereler vesaire) gibi cil iğ daimi iksmet yerini > İr müddet için terkedip 3 bir mahalle sırf bir müs- itehlik fatile giden kimselere r buz t diyorlar. Bu maksatlarla Yapılan yer değiştirmeler ' Bi. ayar memleketin hudutları içinde ai 2 g8 Teyan ederse ona İç turizm, çW42 memleketler arasında id irsa ona da dış turizm. i İşta yukarıda Mk z arla memleketin gerek içinde, pereksa o memleketle diğer mem- İeketler arasında siyahat hare . iketi yaratmak, ve arttırmak ga. pe yapılan sistemli faaliyet - n mevzuu turizm politikasmı teşkil eder. 'Turiğm mia organları cihan harbinden ön - ceki liberal devirde daha ziyade husust mahiyetteki teşebbüsler ve teşekküllerdi. Harp sonrasın. da İse turizm işlerinde de daha pi 9u maksatla kurulan dev let organlarınm veya yarı res mİ müesseselerin hâkimiyet, i : veya kontrolünün -tesssüs Nİ görliyoruz. Bu devrede m olan prensip turizm mef- ettiği; bâki amam ar | GÜNDELİK NOTLAR YAZAN : Dr. Cemil Süleyman humu içine giren bütün parça davaların bir kül halinde müta- lâası ve bunların ya takakkuku veya kıymetlendirilmesi maksa -| dile insicamlı, yahdetli ve sistem | li bir faaliyetin temin edilebil - mesi için lâzımgelen #alâhiyet / ve mes'uliyetlerle mücehhez bir merclin ihdastdır, Bu itibarla na sıl ki meselâ maden tetkik ve &- Tama enstitüsü ve Etibank ku - rulmadan önce * memleketimizde birçok madenlerin ayrı ayrı işle tilmekte olmasına rağmen şuur- Yu, sistemli ve milli bir maden si. yesetimiz yok idiyse aynı suretle turizm işlerinin icap ettirdiği teş. kilât da ihdas edilmeden plânlı bir turizm politikası güdülemez. Çünkü her politika onu taşıyan bir ongan ister. İşte İktisat Ve kâletine bağlı olarak İi baziran 1938 de kurulan “Turizm Büro- su,, bu gayeye doğru atılan ilk mütevazı fakat müsbet bir nüve 2 adımdır, Turizm politikasının ana mev. zularını şöylece sıralayabiliriz : Türkiyeyi turistik bölgelere a * yırmak; her bölgeyi tabii güzel- likleri, hususiyetleri, iklim gart- ları, sıhhat ve tedavi bakımından temin edebileceği imkânlar, her türlü sporların ve avlarm tatbik | kabiliyetleri, arkeolojik servet , deri, münakale şartları, otel lo. kanta, eğlence ve folklor vesaire bakımindan tetkik etmek; bu tetj kikler neticesinde yapılması lâ - zimgelen ker türlü tesisatı plân- lamak; turizm hareketlerinin in- kişafı için icap eden kanuni ve idari tedbirleri almak ve şekil . leri kurmak, Otel endüstrisinin |' tessüs'i ve meslek elemanlarmın yetişmesi, için lâzımgelen teşeb- bilslere girişmek; turizm bakı - mundan inkişafa müsait el ve ey Sanatlarını teşvik etmek, Turizm bakımından enteresan. yeuifak | Mİ hususiyetlerini yapmak, milli ve beynelmilel turizm teşekkülleri | giye #İt ve seyahat acentaları ile temaga, | Josları i beraber dâi gelmek ve anlaşmalar Yapmak, memlekto içinde ve dışında top. lu veya münferit maktu fiyatlı seyahatlar organize etmek; tu - rizm bakımından ehemmiyetli sergi, festiva!, kongre ve müsa , bakalar organize etmek, veya bunlara iştirak eylemek, turizm terbiyesinin ve kültürünün ya - yılmasma Çalışmak, her türlü propaganda ve telkin vasıtalarını kullanmak hâstanm göğeli gibi, kabaran takellüs eden bir ihtilâç hissedili, Yor; tıpkı solan, dudakları kuruyan, gözlerine mezarlığın Karan. İiği çökmüş hümmalı bir hasta gibi, yavaş yavaş semanın di Tekeri uçuyor; topraklar canı çekiliyor; suların üzerine gece. Bin korkunş hayali iniyor; tabiatla birlikte gün ölüyor... İnsanlar da aynen böyle... Şu hazin göklerin altmde, bu sa. atte, benim gibi kim bilir, kaç kişinin akşamı oluyor! güneşin Azap verdiği gözlere, mezarlığın soğuk karanlığı iniyor; insanlar. da, tipkı, ölen günler gibi, gözlerinin nuru sönerek, hümmadan du. dakları çatlıyarak, hazin bir akşam saati gibi, yavaş yavaş #0. luyor; can veriyor... ... Günlendenberi yatağın içinde kemiklerim ağrmmıştı. Güneş çekildikten sonra, bahçeye düşen serinliği ciğerlerime çekmek için Kalktım; pencerenin önüne oturmak istedim. Bacaklarımın, za. Y* vilcudümü taşımaya takati kalmamıştı. Bir adım attım, yürü. meye alışmamış bir çocuk gibi hizmetçimir, kollarının arasına düş- tüm, O'da benim kadar kuvvetsizdi, Beni tekrar yatağıma uzatır. kep gözlerinin yaşımı benden gizlemek istiyordu, Onun rikkati ba- Da çok dokunduy garipliğimin. hüznü içime çöktü, Tıpkı onun gi bi, gözlerimin yaşını İçime akıtarak, duvara dilndüm; sesiz ses. #iz ağlamaya başladım... ... j Saatlerce dalmışım. Kolumun üzerinde bir sı ile göğlermi ; o Galibabirrüyaidi. Gi M bbünde çok #amimt bir hava gisinden Pavyonların inşa surette devam ediyor Nevyork, Ajansının hususi (A.A) — Anadolu muhabirin l den: Nevyork sergisi Türk heyeti | relsi Vedat Nedim Tör ve arka daşları geçen perşembe günü | Guseh Mary vapuru ile Nevyor- ka gelmişler ve Nevyorkta bu. lunan Türkler. tarafından kar. şılanmışlardır. Sergi harlel şubesi şeflerin » den Conson, sergi idaresi adına Türk heyeti reisi Vedat Nedim Tör'e hoş geldiniz demiştir. Vedat Nedim 'Tör vapurdan çıkar çıkmaz doğruca sergiye gitmiş ve Türk pavyonlarını göz den geçirmiştir. Şimdi artık orijina) tamamile meydana çıkmış bulu” Türk sergisinin, 30 nisanda alt- nan pavyonlarımızın İnşaatı, pek çoklarından '& İşe giriş- tğimiz halde büyük bir hızla inkişaf ederek proğrama uyan bir safhaya varmış bulunmak . tadır, Bizim önümüzde gider . ken görlde kalan memleketlerin gayısı yedi sekizi bulmaktadır. mış millet atasında Nevyorkta vukubulacak şeref müsabaka - m üstün bir nr ve umumun dik - topliyacağını ku un elmekteyiz. sında pavyonumu yer alaca katini üze vetle tah Serginin harici şube reisleri ıklü. için» de geçen bir "öğle siyafeti ver - mişlerdir. Holmes senelerce 1z- rde Amerikanın başkonso . İosu olarak bulunmuştur. Ser. işlerimizde diğer arka- Ruzvelt ve Conson ile ma büyük bir yakın lık ve alika göstermektedir . Neyyorktaki bu ik temaslar” dan sohra Vedat Nedim Tör, tayyare İle Vaşingtona Eiderek #efirimizi ziyaret etmiş ve bu münasebetle sefarette verilen öğle yemeğinde kiymetli Türk dostu Amiral Bristol ile eşi ha- zir bulunmuşlardır. Amira) Bristol, Nevyork ser. istifade ederek İki İm 'Tör şerefine &6TE aiçtami. Ortalık kararmış; başımm ucunda mezarımm kandili yan. ET Son Haberler Sergi heyetimiz Nevyorkta | atı hummalı bir memleketi birihirine bir kat da | ha,tanıtacak ve mahiyette hareket ve faaliyet , lerde (nal bir rol almağı büyük ir men:nuniyetle kabul etmiş. tir, yaklaştıracak Meclise verilen lâyihalar Ankara, $ — Hükümetin yeni Meclise verdiği kanun lâyihala- | rına alt cetvel hazırlanmıştır. Bunlar arasında bazı tefsir ta lopleri ölüm cezasına çarptırı - IsnTara,ait tezkerelerden maa , da şu lâyihalar vardır: : 1 — Diyanet işleri reisliği teş! kilât ve vazifeleri hakkında ka, nun lâyihası, 3 — Karadeniz kömür hav - zasından kömür alacak gemile » rin rüsumdan muafiyeti hak » kında kanan lâyihası, 3 — Orman, umum müdür. lüğü 1038 mali bütçesine mun. zam tahsisat konulmasına dair kanun lâyihası, 4 Türkiye - Almanya ara - sırda imza edilen Südet Alman kıtası ile Türkiye arasındaki ti! gari nukavelAt ve tediyatı mun »*amuya mütedair protokolun| tasdiki hakkında kanun lâyiha- İ ye tedbi 3 — VAKIT Belçikada Yeni bir emirname Brüksel, 9 (A.A) — Moniteur gazetesi, bugün kralın bir emirna| mesini neşretmiştir. Bü #mirna- me, sivil makamatin vaz'ıyed hak- kımın derhal tesisini natık bulun. İ maktadır. Bu emirname, harp hali bu makâmatm de seferberlik ve hima- rini almaları için zaruri olan vaz'ıyed s iyetlerine malik olmalarının çok mühim olduğunu tasrih etmektedir. İzmirde Bir Kaza 9 (Hususi) — Foto Ke- *ırım ağabe. yisi Şahabın karı srken pati tığı tabancanın kurşuniyle beyni parçalanarak öldü, 10 NİSAN 1939” miami içi iz ii 4 . -. , İzmir türistik yolları İzmir, (VAKIT) — İzmir tu ristik yolları 1,194,000 Diraya paza bir Fransız şirketine ihale edilmiştir. İlk kısımdaki turistik ar, İzmir, Karşıya - xa, İzmir « Burnoya, Güzelyeli » Balçora İlçesi ve İnciraltr plAjı yollarıdır. En muhim yol da Te peköy , Selçuk turistik yolu - rollar, 1941 senesinde olacaktır. İ t pa - balk müteahhide ihale olun, muştu: nk Ev şiki Macar nazırlarının seyahati Budapeşte, 9 (A.A) — Alınan İ haberlere göre, Başvekil Teleki ile Hariciye Nazırı Csaky, Berline | yapacak'arı zi areti Hitlerin ellin- ci doğum yıldönlimü (şenliklerine — ettireceklerdir. Görüp Düşündükçe - İstiklâl çiçeği | Dünyanın en son sistem silâh fabrikaları, pırıl pırıl tay?» releri, üç milyonluk ordusu, ve zengin sanayiiyle tek kurşun «i madan vatan, bayrak ve istiklâl veren Çekoslovakyadan son? yumruk kadar Arnoyutluğun zümüzde büyümüştü. silâha sarslışı, bir destan gibi g Hakkı, güzeli, büyüğü göründüğü, doğduğu yere göre & Zil, kendi vicdanındaki ölçülere göre muhakeme edenlerin he; * si, bu nisbetsiz cesareti alkışlamakta birleşmişlerdi. Lohusa yatağından kalkarak yollara düşen Kraliçeyi uğur. ; İadıktan sonra “Zogo,, nun “Elbasan,, a çekilişi, tarihe yeni bir “Don Karlo,, macerası katacak sanmıştık. Meğer yanılmışız... Dünkü ajanslar, “Koniçe,, tarafların. dan onun da hududu aşarak Yunanistana sığındığını bildirdiler. Minimini Arnavutluk, ona taht, taç, saltanat, şatafat ver- diği müddetçe oturulmağa değer bir yerdi. Sınırları zorlanınca, uğrunda üç günlük zahmete bile katlanılmadı. Ne acı bir son- dur, bu!.. Habeşlerin Negüsü bile, bütün ümit kapıları kapan. madan, doğduğu topraklardan ayrılmamıştı, Arnavutluk krak 8i, 5 il Türkiye , İsveç tokol ve - mektupların taşdiki hukkında kanun lâyihası, 6 — "Türkiye - İngiltere tca- ret ve kliring anlaşmasına bağ- Wi 4 numaralı listeye tiftük de idhali hakkında teati edilen no. tanın tasdiki bakkında kanun | Tyihası, i 7 — Türkiye . Yunanistan &- rasında aktedilen veteriner mu” kavelesinin tasdikine ait kanur 14y'hasi, 8 — Türk - Rumen ticaret an. ! İlaşınasına zeylen İmza Olunan | anlaşmanın meriyete konulma- sının tasdiki hakkındaki kanun lâyihasr. mış; bir genç kız hayali, bana, alıretten bir teselli gibi; — Korkmayın, bir gey yok..diyordu. Biraz kalbiniz zayıfla. muş (a kolunuza şırınga yaptılar.. O çıktıktan sonra Koridorda a; aydınlığına mezarların hazin sükü 13 Eylül... yak sesleri kesildi; odaların loş tu karıştı... Geceler, insanlara ölüm ve felâket getiren saatlerin çaldığı taes'um saniyeler gibi. yüreğime korku ve halecan verirdi. El ayak çekilip hastane koridorlarında derinden iniltiler işitilmeye baş. Jadığı zaman, karanlıklarda gizli gizli ölümün dolaştığını; çok de. falar, nefesimi tutarak, kalbimi tazyik ederek, onun ayak sesleri, nı bekledim. Bilmiyorum niçin dçi imde daima gece öleceğim ka. nâati vardı. Her akşam, ortalık kararip, buşmun ucunda meza. rının kandili yandığı zaman, ölümün geleceği karanlık yollarda, selgun bir hayal arardım. Saniyeler, acı duyan bir hasta kalp gi. bi, inliyerek sürüklenerek geçer; geceler, ademe giden bir yol gi. bi, yüreğime heyecan vererek, sakin ufuklara inerdi... .. Derdin iztirabm arttığı bu saatlerde, İnsanlarm bir sesten, zıyıf bir nefesten imdat beklemesi ne kadar hazindir!.. Ben, bu ihtiyacı yüreğim titriyeek özledim; Jeres bir dost hayali bekledim. O ölümün geçeceği yollarda, gün. gelirse ölüm gidecek zannedi. yordum. Ne kulaklarımda bir kardeş sesi.. ne gözlerimde bir sey. gi'inin hayali. Arkadaşlarım beni, ölüm döşeğinde ecelimle kar. şı karşıya yalnız bırakmışlardı, Başımın ucundaki sönük kandil, bana miezarnmı hatırlatıyordu. Sızlıyan kemiklerim, toprakların soğukluğunu hissediyor; ruhuma, yalsiz karanlıkları doluyordu, Gö ilk adem gecesinin nursuz ha- izlerimin etrafıma binlerce ha. şere toplandı; göğsümün Üstünden geçen soğuk bir yılan, yüreği. me zehirini aktı. Iztırabın acısı içime çökmüştü, Dermansız kol. Jarımın mukavemeti, benden giden canımı İade etmeye kâfi değil. di. Gözlerim zulmet içinde kapandı; nefesim çıkmıyordu. Bağır. mak istedim, ağzıma topraklar doldu... »... ing! anlaşması ila buna bağlı pro. | gençtir, ölümle yüzyüze gelmekten titremiyecek, dünya nimet- İerins baş eğmeyecek diyorduk. Çünkü biz, köle damğalı bir ali saraya, kahraman kitabeli kanlı bir mezarı üst tutarıZ, Birkaç yıl önce bizden kopmuş bir toprak parçasmda bu Türk mirasının izi kalmıştır, karyada, Dumlupmarda, Afyon tepelerinde cihana verdiğimiz dersten hisse kapanlar olacak, Zulmün, cam bir kılıç gibi erkek göğüsleri üstünde kırıldığını bütün dünyaya gösterecek. Ne yazık, ki iş, umduğumuz gibi çıkmadı. Kral kaçtı. Kuv- vetler, başsız kalarak dağıldı. içeri yerler olduğu halde düşman eline geçti, İstiklal, kim ne derse desin, bir ruh ve vicdan türyakiliğidir, Arkasında uzun ve şerefli bir geçmişin tarihi yaşamıyan topluluklar, ne bayrak, ne) saray, ne de kralla buna erebilirler. Arnavutluk, kraldan ziyade milli bir kahramana muhtaçtır. Bunu yaratabilselerdi, bugün o dağ başları kıvılcım sağanakları içinde kalacak, her karış toprak, yeni bir siper gibi düşmana şahlanacaktı. Ama, ne çare, istiklâl, bir hediye değil bir gaza va Milletler, onu kanla sular ve bir gün e çiçek bir ma. olark göğüsleri süsler, Gözlerimi açtığım zaman, vücudümden soğuk bir ter akıyor; sanıyorduk, Umuyorduk, ki Sa- Işkodra, Delvine kıyıdan uzak AAKKI SUHA GEZGİNİ göğsümün üstünde toprukların ağırlığı duruyordu. Yaşadığıma ema olmak için başımı yastıktan kaldırdım; duvarda yanan 8Ö. Bük kandile baktım. Karanlıkların içinden donuk bir ziya dalgası geçiyor; odaya eski bir türbenin gölgeleri aksediyordu. Kendi hâ, yalim, karşıki duvarda korkunç bir şekil almıştı. Her şey, gözü. malin önünde büyüyor; beynimin içinde bin hayal canlanıyordu. İnsanlar için bir tehlike miydim?.. Herkes, benden bir tâun gibi kaçıyordu. On gündenberi kapımdar bir tek baş uzmumadı. Beni , diri diri gördükleri bu korkun; mezarm içinde, şimdi ölüm kâ, dar 15s1z ve yalnızım. Buradan kaçmak için bacaklarımın kuvveti kâfi gelmiyor; bağıracağım, sesim çıkmıyor. İradelerimi tutan bir el var, ölümün duygusuz, şefketsiz, kadit eline çok benziyor!.. Sabaha karşı kandil sönmüştü, Alt katta nöbetçilerin sesi, yeri günün ilk hayat nefesi gibi, hastanenin ölü sükütüna can ve- riyordu. Pencerelere akseden alaca karanlık içinde, karşıki dağ- larır çizgirini, farkettim. Fecrin ilk aydınlığı camlara vurduğu zaman, gözlerimden, gece, siyah bir perde gibi kalktı; seherin pembe ziyası, başımın içindeki #ulmeti dağıttı. Fakat ruhum o ka. dar yorgun, beynimi iztırap O kadar ezmişti!... Sızlayan gözlerim, renge ışığa tahammül etmiyordu. Başı. mın içinde, fırtınaların parçaladığı bir dünya, rüzgârlarm savur. duğu bir yığın enkaz kalmıştı. Hatıralarım, bir harabe içinde kay: "er gibi karışık ve müphemdi. Gördüğüm rüya mı bir bolmuş gi hakikat, giroc'ün önündeki hayat sahnesi mi bir rüya... Bunu, şimdi kendi kendime soruyorum, Fakat hayat, benim ilk yağa- dığım günün zevkini veren bu #abaha hiç benzemiyor; onda ne rerk-var, ne günes... ve ben, sabahm doğduğu, hayatın zevk ver. diği o mesut günleri hiç yaşamamış gibiyim. ... Şimdi yalnız uzaktan gelen bir ses işitiyorum. Ahengi, kulak. “ İarıma, ilk yaşadığım günlin verdiği zevk kadar munis ve yumu. , şak geliyor, Karşıki! dağlarda yaptığı akislerde, bana, hayatta te- , seli bulduğum günleri hatırlatan kezin ve Mâhf bir tesir var. Ru... humun içine bir nur doğuyor; yüreğime katra katra dohiyor; a. cilerım sükün buluyor... (Arkası var) pi / “ -

Bu sayıdan diğer sayfalar: