18 Nisan 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

18 Nisan 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

öle sesi p R eLığ Tarih Sayfaları | “Hapisanelerde ilk ıslahat mesane ae a ...... Hicri 1202 vukuatı — Abdülmecidi Halkı kârgir binaya teşvik — Mel seyahati — İlk darültünun binası — Gazeteci — Galata bapishanesine dair... rusun anes ans0 0000 meme Yazan; Reşat Ekrem di feriye dairesi tah sis edilmişti. İstanbulda kaldığı müddetçe bir kaç defa Abdülme. cit tarafından kabul edildi. Sultan lar ve vükelâ tarafından kendisine ziyafetler verildi. Mehmet Ali Paşa konuşurken karşısındakine “evlâdım,, diye hi- n Varna seyahati — İstanbul Geçmiş yılları gösteren rakam; | r8y? civarındaki lardan teşkil ettiğim serlevhalar altında, o yılların şayanı dikkat, meraklı, tuhaf, cazip vakalarına Ait notlardan mürekkep bir sir& Yazı hazırladığım söylemiş ve bunlardan (birincisini o “Hissi 1261,, diye geçenlerde meşretmiş- tim. Bugün 1262 yılma, gesiyo” Tum, HAPİSHANELERDE İLK ISLAHAT 1262 ye gelinceye kadar, işledi” Ğİ suçun mahiyeti ne olursa ol- sun, hapse mahküm olanlar, bir Yerde bhapsedilirlerdi. Zamanın kanununa göre meselâ borcunu veremiyen bir zavallı ile müebbet hapse mahköm azılı bir katil ce- zalarnı aynı yerde çekerlerdi. Bunun umumi âhlik üzerindeki kötü. tesirleri nazarı dikkat alına. tak hafif suçtan mahirüm olanlar. la cânilerin yerleri ayrıldı. Bun- dan başka yine ilk defa olarak mahkümların sıhbi vaziyetleri göz Önüne alındı, hapishanelere dok- torlar tayin edildi. ABDÜLMECİDİN VARNA SEYAHATİ 1262 de Abdülmecit yirmi be: yaşında bir gençti. Yedi yıldanbe ri hükümdarı bulunduğu memle- Hetin halkı ile yakından meşgul ©! mak istiyordu. Bu maksatla Var- naya kadar Rumetide bir tetkik seyahatine çıkmak istedi, Varna- ya karadan gidecek, oradan deniz yoliyle dönecekti, Cemaziyelülânm Üçüncü 5) boş bulunarak ona da "evlâdım,, deyivermiş ve derhal ayağına ka- panarak özür dilemişti. Abdülme cit irhtiyar Mehmet Aliye “Siz devleti aliyenin pederi makamın- da sayılırsınız, diyerek iltifat et-| mişti, İSTANBUL DARÜLFUNUNU Memlerette yapılacak maarif ıslahatı arsında Sibyan mektep. İeri, rüşdiyeler ve Darülfünün ku) tulmast vardı. Fakat daha sübyan mektepleri ve Rüşdiyeler tama- men kurulup Ma bu mekteplerden| ssahsu) alınmadan ıslahat işine İs tanbulda bir darüllünun yapılma sr ile başlandı. Ayasofya karşısm- da eski Mehterhane mevkii ile sultan sarayı arsa seçilerek gâyet metin ve yüksek bir binanın inşa- sına başlandı. (Yanan Adliye bi- bası). Bu İnşaat senelerce uzadı. Vakanüvis: “İsabet ki wzadı, uzamasa idi, memlekette iptidai mektebi ve Rüşdiye yok iken Da- dik,, diyor. Mimarı Avrupadan ge tirtilmişti. Yalnız-bu-mimara've- rilen-para bir diği Şile ŞE 1 Uzun bir müddet de yarım 1*' | dı, nihayet bir hayli zaman sonr | bitirildi, Fakat Darülfünun olarak| kullanılmadı. Birçok resmi daire. lere makar olduktan sonra Adii- ye Nezaretinde karar kıldı ve ad- Üye sarayı vazifesini götür iken de 1934 de yandı. CERİDEİ HAVADİS SAHİBİ ÇÖRÇİL l Takvimi Vakayiden sonra İs tanbulda'ilk Türkçe gazete olan Ceridei Hava3isi İngiilz tebaasın- dan Çörçil isminde biri çıkar: &. Çörçil 1262 de öldü. Cerid: Havadisin tab'ı ve neşri, iane ©'3-| rak hazineden âylık bir miktarda, para vermek suretiyle oğlu Alfer- de ihale edildi. TAKVİMİ VEKAYİ 1247 de tesis edilen Takvimi Vekayi'in her balta çıkması Mi. zimgelirken sonraları pek seyrek çıkmağa başlamıştı. Hattâ devrin ricalikden Rifat Paşa Takvimi Vekayi için: “Tarih ise pek yeni, gazete ise çok eski,, derdi. 1262 de Takvimi Vekayiin ısla he ile yine haftalıle olarak munta- in emir verildi ve şamba günü muhteşem bir alây ile Topkapı sarayından çıktı. Dev İet erkânı ve teşyie memur zevat padişah ile beraber Yeşilköye ka. dar gittiler. Abdülmecide bu s€- yahatinde kaptan Tahir Paşa ie bârleyye'narırı Reşit Paşa refakat ediyordu. Padişah varna seyahatinden dö Büşünde sadrazama hitaben hükü mete mufassal bir rapor Verdi, memlekette gördü noksanları Piİiör birer zikrederek bunların doğuracağı kötülükleri önlemek i- çin süratle tedbirler alınmasını emretti, Bü raporda Abdülmecidin üze- Hide ısrar ile durduğu bir mesele de memleketin maarifi idi. “Me- maliki mahrusemiz ahalisinden cehlin giderilmesi için halkın ter- b'yesi makldesinin süratle meyda- da getirilmesi nasıl emelim oldu. gunu bilirsiniz, diyor, o mühteli dereceli mekteplerin süratle açık masını istiyordu. İstanbulda ve memleketin her tarafında halk evlerini ahşap ola” Tâk yaptırıyordu. Bu ahşap evler hem zaman ile çabuk eskiyip ba- tap oluyor, hemde yangınların sık sık çıkmasına ve bir âfet hali-| ni almasına sebep oluyor. 1262 de, hükümet halka kârgir binanın faydalarmı “cebir ve taz- Yik suretinde olmıyarak mücerret iyiliğinden bahs ile, istek edenle- | rin, hangi sınıftan olursa olsur | kârgir dükkân, han, ev ve mağa- za yapmasına mezun olduğu ilân olundu.,, MEHMET ALİ PAŞANIN İS- TANBUL ZİYARETİ İkinci Mahmut zamanında dev; lete isyan ederek “Mısır mesele- si,. diye büyük siyasi bir buhran, sebep olan, nihayet Masır valiliği- evlât ve abfadını veraset yo | liyle intikalini devlete tasdik etti- ten Kavslalr Mehmet Ali Paşa 1262 yılında İstanbula Aldülme- cide arm ubudiyete geldi. Mısır valisini getiren hususi yap Tağan sarayı önünde demirledi. Mehmet Ali Paşaya Çırağan #- kilde muhafaza Binler Klan AAA İĞ m İD Na Se eli sesli d. 2. zaman neşri İçi idaresinin başına da vaka nüvis Lütfi Eleni memur edildi. HAZİNEİ EVRAK 1262 ye gelinceye kadar, eski hükümdarların hattı hümayünları, ecnebi devletlerle olan, mubaberat| ve muahedeler, bütün resmi senet, ler ve tezkereler, mühim takrir- ir, eski devlet #uamelâtı delter- leri Bâbrâli civarındaki mahzende, ; birtakımı Sultanahmet meydanım- daki Defterhanede karmakarışık atılıp muhafaza olunmakta idi. Dairelerde bulunan ve bükmü kal mıyan evrak da üzerleri açık, ç9- ğu paramparça olarak büsmahzen- re atılırdı. Mahzenlerin üzerin. | de mesul bir memur yoktu. Ha. mallara 'beş on kuruş veren bir kimse, en mühim tarihi evrakı gü pegündüz alabildiği kadar taşıya- bilirdi. Yalnız ODivanıkümayün defterleri ve kayıtları iyice bir şe- olmurde. Mah- ı l tap etmeğe alışmıştı. Bir gün hu-|: zurda ga, padişahın yirmi beş ya-|'X sında bir genç olmasından delayıl* rülfünunun içine kimi koyacak İ-| ee kayik ml : Amerikada Alman casuslarla mücadele Teşkilâtın başına genç bir şef getirildi Amerika » bir - müddettenberi casuslarla mücadele için mevcut teşkilâtmı kuvvetlendirmektedir. Geçenlerde bizzat Ruzvelt bu teş- kilâta daha fazla ehemmiyet ve. rileceğini ve bilhassa nazi teşek küllerile mücadele edileceğini söylemişti. Zira, Amerikadaki bir çok Alman cemiyetleri nazi pro. pagandası ve casusluk teşkilâtı sayılmaktadır. Amerikada, yabancı casus $6 bekeleri ile mücadele eden muka bil casusluk teşkilâtınm başıma Mister Leon Turron isminde genç bir şef geçirilmiştir. Mister ye ya Yoz geldi. Avr: Yü y. / z NN Turronnun yakmda “Almanlarm Amerikadaki casusluk teşkilâtı - un iç yüzü,, İsmi ile çok meraklı bir eser neşredeceği İlân olun - maktadır. kadin ve Moda Bu «efer gene yolum düştü; bir fırtmalı havada, bize: — Antalyaya gideceksiniz. Dediler, Eenim, orada, dört buçuk yıllık mesaf hayatım var. Ömrümün en zevkli ve saadetli günleri orada geçmiştir. Yalnız benim mi?. Kendileri halifenin esaretinden kurtarıp ata yurdunda selâmete eren herkesin... Topraklara ayak basan her Türk çocuğunun, bir kurtuluş tarihi vardır: Bugün, onların bayramıdır. Benim, yal. niz o kadar da değil... İki çocu. gum orada dünyaya geldi; o ca. miaya benim de neslim - karıştı. j #gisini veren bağın UCU OLAĞAĞIK 4 8088 * İlk kânunun son haftası, çok yağmurlu, çok fırtmal$ geçmişti. Antalya körfezinde sıkışık bir va, zöyet hadis oldu. Tekrar döndük; © geceyi, Adrasan - açıklarında, traverste geçirdik... Sabaha karşı, Aksunun kumar da köprüsünde tabiatın cilvesini seyrediyorum. Dağların üstünden menekşe renginde bir sis perdesi kalkıyor; ufuk, yavaş yavaş kı. zarıyor; Mihrap dağının arkasm. dan güneş doğuyordu, Yeşilova, bir feyz ve bereket kaynağı Top. ik rağın içinden, çalı diken değil, renk, hayat ve ışık fışkıriyor!... Sonra bir aralık da bu tarihi ei ye TA Tekir insanlara cen. evrakı Topkapı sarayında kubbe pi ut e eyi ki: altı yanındaki mahzenlere doldur- ten bir ii aka © sönmek, muşlardı. 1327 de Abdurrahman siiri ağ iğ h Şeref Efendi bir heyetle mezkür lere ibadet le Lr olan mahzerlerde bu evrakın tetkikine| met vermezler... varlığa memur edilmişti. Gemi debili İsi Mahzen gâyet büyüktü. Evrak niyor; il Ne yahla, ile dolu sandıklar ve anbarlar Ve) yönük! yeşil yatsaçlardan, penbe yo köpüklü şelâleler boşanıyor, Kör. orbalar yerden tavana kadar ist- ez, giriyoruz; İâciverd i üste yığılmıştı. Çatısı tamir gör- durgun sulardayız. Mai iğ mediğinden yağan yağmurlar içe- relendikçe, ai atlas ha. riye akmış idi. Sandıklar ve torba v lar çürümüş, gayet kıymetli vesi. kalar mahvolmuştu. Tefessüh e- den kâğıtlardan, heyet âzası maz zende ilk günü on beş dakikadan fazla çalışamamıştı. Evrak hava- landırıldıktan ve fenni tathirat ya pıldıktan sonra tetkik edilmek ü- zere Bâbıâlt kütüphanesine nakle Şık bir bah ztnlerin üstü zaman ile eskimiş, yağan yağmurlarla bu vesikaların! yüzde ellisi mahvolmuştu. 1252 de bu vesikalar için tl defa bir hazinei evrak yapıldı. dan ipek kanatlı kelebekler kay. naşıyor; güneşe tutulmuş billur parçası gibi, derinliklerden renk taşıyor... Sahilde'beş on kayıkçı, bir kaç hamal var, Mütareke senele. rindeki hayat kaynaşmasını gö. zümün önüne getiriyorum zavallı memleket, i dilmişti. Bütün evrak bin arabayalmış; bir Gy yak'n tutmuştu. kalmış!... Büyük tüccarlar, dah GALATA HAPİSHANESİNE (büyük menfaatler BİL DAİR İyüzlere binlere doymamışlar; bu 1262 de İstanbul zabrtasının bir hayat ve servet menbamı terk muvalfakiyeti olarak bir hâdise derek birer birer Bero karz kaydedilmişti. İnsanlar öyledir, Kusura bak. Eskidenberi Galata, uygunsuz |mayın, biraz nankör olurlar; ka. kimselerin, haşaratın, tehlikeli ser rmları doyar; gursaklarındaki serilerin yatağı olarak meşhur'du.'lokmayı unuturlar... O tarihlerde Galatada ayrıca bir Nedense bana o gün, bütün bapishane vardı. 1262 de Galata |/hir bomboş göründü; halk bir hapishanesinin bir gün altı saat, tehlikeden korkmuş, izbelere s0. bir gün de yirmi dört saat boş kal kulmuş gibi geldi. Sokaklarda, dığı görülmüştü. tek tük tanıdık çehreye tesadüf REŞAT EKREM)| ediyorum. Surlar upannı deniz sey fiyelerinde plâj me imi başlamış sahilde geçtren İngiliz kızları görülü ŞARKIN CENNETLERİ Çiçek ve Portakal | memleketi Antalya Yazan: i Dr. Cemil Süleyman sonra, çirkinlikler meydana çık. mış; böcek kabuksuz kalmış gibi görünüyor. Halbuki bütün o ka. jrartıları örten, oya gibi işlenmiş ne güzel burclar vardı!... Hap ku. tusunu şık bir ambalaj gibi süs. lerdi, Bu hatiralar #ilindikden, tarihin izleri kökünden kazıldık. dan sonra, Antalyanm karakteri kayboldu; yüzünün derisi: soyul. mupanvallı bir kad ii. Antalya, mehtaplr yölların “üzerine, yüksek kale burelarının koyu lâciverd gölge. leri düştüğü zaman pitoreskdi. Şimdi neğir?... Hiç... Kertenkele yuvalarını sıyanet etmişler; tarihi, edebiyatı öldür. müşler; zevkim şirin canma oku. muşlar!.. Eğer bir gün, bir başka kiymet nâşinas el, Selçukların irad getirir diye Adriyen kapısı. nın yerine kübik bir kazino oturt- mayı düşünürse, hiç hayret et, miyeceğim... Bir tarihte, General Kâzm Di. rikle Suriye sahillerinde bir tef. tiş seyahati yapıyorduk, Dönüş. te sur kasabasma uğradık. Bele. diyeyi ziyaret ediyoruz. Yeni ya. pılmış güzel bir taşbina... Avuç içi kadar bir bahçesi var, pati. can ekmişler, | Dayanamadım, Kâzım Diriğin ! nazarı dikkatini celbettim. Hay, retten gözleri büyüyerek; beledi. ye reisine döndü: ! — Buda ne?.. Dedi. Belediye Reisi, kmalı sakallı, gökyüzünün ıştkların. i kısa boylu, fesi kulaklarına geç-| miş; iğreti saçları terden şakağı. Ja yapışmış; güler yüzlü şişman ibir zat... Zavalir, takdir görece. | Sini zannediyordu: — Varidat olsun diye!... Lakırdı ağzında kaldı; heybet. li erkânmarp kaymakamın, bir xök/ gürültüsüne benzeyen #esi işitildi: — Çağırm şuradan beş on a& ker.. Şimdi kaldırsınlar onları... Islak fesi, zavallının kafasına bir parça daha gecti! beli, iki büklüm oldu; ellerini kavuştura. rak arka arka dışarıya çıktı, Ve tabil biz yemeği bitirinceye ka. dar patlıcanlar söküldü; bahçe ! dümdüz oldu. — Birdaha çeldiğim zaman, burada güller, yaseminler yetiş. miş olacak... Korkudan Kâzım -Diriğin rüt. besini unuttular hep hir ağızdan: — Emredersiniz Paşa hazret. yıkıldıkdan İleri gecelerde, | yivli minaresini yıkmıya kalkar,| | borcu bulunuyor. Resimde Bir Tatli yor. Dediler. Bu hikâye, 6 Evi hatıra defterime gayet ehe yetli kaydiyle geçmiştir. ra hâlâ gözümün önündedir. rinde değil ama, süje komik insana neş'e verir, Nitekim larmı dinledim, Karalı oğlu! çesinin ne modem bir hale gi ğini anlata anlata bitiremi Yüz senede yetişmesine olmıyan koca bahçeyi, park pacağız diye; dümdüz bir sahası haline getirmişler; beşer yaşında şıra ira ©ö ) çam fidanları dikmişler; halkınm, akşam üzerleri nefes alabileceği güzel gölgesiz bırakmışlar. Çam, senede büyür?.. Kaç senede ge verir?7... Orast mâlum Halbuki zevk bahsinde, lerin yeknasıklık dediği ni, merdut bir zevksilik - Bir boy, bir biçim, bir renk, | ahenk, bir eseri tasannüdur. littir; sahtedir. Halbuki © eski halinde, bir şiirdi; bir idi. Şimdi bir parka, bir a değil, bir nümune fidanlığına ziyor. Halbuki o semâpye | İsaldide ağaçların arasına, çam, biraz çmar, kirk elli van, yirmi otuz manolya... mazı, hurma gibi, rengi, boyu, endamı başka baska İer ne güzel yaraşır; gözü bir ahenkle oyalardı!... ahenk vermek, tabiati az çok lit edebilmektir. Kırmızı gül bahçesi, yeşil yapraklı y6 tarlası kül renkli topraktan mana övası gibi bir şeydir!... lü, sünbülü, lâleyi zanbaki, | birine karıştırmalı; sıra ile ye, yeşile turuncuya can dir... or l l İ Ben, on sene içinde, bahçesinin, bir çiçek müzesi line gelmiş olduğunu idrâk € bileceğimi zannederdim. Hi orada beş on ağaç vardı; üzerleri, sıcakdan rutul nalır; kendimizi dışarıya nefes almak için oraya ki Galiba kahveciye lâzım onlarında yerinde yeller Antalya bir çiçek dir. Bir tarihte, Rados Vel Kont Serniye İtalya Konsalosl nesinde bir ziyafet verilm İrada, yirmi üç çeşit gülden! İbuket gördüm. Bütün da: tabiatın bu hârikasmı hayr temâşa ediyorlardı, Bir Antali lı Belediye Reisi, dünya cen tinden bir parça olan Tophi parkmda, eğer istese, bu maci yi gösteremezmiydi?... ler, böyle eserler, milli mef$ arasına girer. Memleketin bir şesine bir taş koymak, bir Vi ödemek demektir. (Devam 70 PN Yİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: