29 Mayıs 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

29 Mayıs 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B Barg '”ltâe gül açar, )g%.. lara sarılır; &»..ı'“m rengi kaçar, ânnem darılır. Değ n nazlı gülüme, L"h&.m"n hiç bir el değil ölüme, daha güzel, Y *Ü güller açınca, H haber verir.. ** dalında bin gonca, izin zevkidir. X Ahmet Mümtaz ATAMAN | Blraz da gülelim Lıl'ıv[- on kuruşun — olsa, lln | & üç kuru u versen kaç 'UY haj ı? PÜ kur uş? SN ası| olur? S Ben onü vermem kil Bir Daha Vursan ı"u yolda şişe dolu bir çu- ken karşısına eline ka- bekçi çıktı ve eskici. ma şiddetli bir sopa vur. | an sonra sordu: h | >. — İçinde ne var? D, ."ılı cekici kırdlan şişelerini €cek cevap verdi: 3" daha vursan bir şey yok! Ehlhın Önemli Konu Yakın Yurt Tetkikleri Kızkulesi Vapurla Üsküdara, Boğaziçine, Kadıköy ve Adalara gidenler mu- hakkak surette deniz ortasında duran bu kuleyi görmüşlerdir. Bilmem siz de kulenin ne za- mân yapıldığını ve ne işe yat geat Üğrenmek merakına düştünü: mü? Deniz ortasında bulunan bu ku leye Kızkulesi derler. Taştan ya. pılmıştır. Etrafında gördüğünüz küçük tahtadan evcikler de Kule yekçilerinin evidir. Kulenin en te, pesinde bir fener vardır. Bu fener gece hiç sönmeden sabaha kadar yanar, gelip geçen deniz nakil va- sıtalarına kılavuzluk eder. Kızkulesine en yakın yer Üskü: dardır. Arasındaki açıklık ta 300 metreden fazladır. 'Küle bir kaya üzerindedir. Söylendiğine göre hburası eski Bizanslılardan Manoel Komenos adında birisi tarafınıdan yaptırılmıştır. İstanbul 1453 yılımda Türklerin | * eline geçtiği vakıt burası pek ha. rap bir haldeydi. Haraplığını gi. dermek içi tadan © yaptırıldı. sonraları, 1133 yılımda, Istanbulda ak Fakat bulunan Osmanlı imparatorların dan Üçünçü Ahmet tarafından bügün gördüğünüz gibi taştan 0.|” larak yaptızılmıştır. Bizanslıların zamanında bu ku. le ile Sarayburnu arasında büyük bir zincir gerilmiş. Zincirden kar- şt taralfa geçmek istiyen gemiler- den vergi alımırmış. Vergiyi ver. miyen gemi bi bırakılmazmış. Kule, cekiden Dalmas kulesi a. dını da taşırtdı. Dalmas bir Yunan generalinin karısıdır. Mezarı ku- lenin bulunduğu yerde olduğu i- Çin buna Dalmas kulesi diyorlardı. Fakat biz bunu Kızkülesi olarak tanıyoruz. Ve öyle belleyelim.. Bilmece Bu resmi düzeltebilir misiniz? Yukarda gördü- ğünüz siyah par- çaları beyazların. dan temizliyerek nyana — getirdi. vakıt bizim tavuşan kardeşle- ri göreceksiniz. Doğru yapıştı. ranlar resmi hbir kâğıda yapıştıra. rak bize gönder. dikleri — takdirde kendilerine arma- ğan vereceğiz. Evvelki bilme- celerimizden he. diye kazananlar her gün öğleden sonra Vakıt Kitapevine müracaat | ederek hediyelerini alabilirler, Kİ © zaman burası tah-i yandan öbür yana| İhtiyar babaları öleli Nüveyre & Handan * anneleriyle — yalnız almışlardı. Anneleri kızlarmı | çindirmek için © şiyor, Kızları da © orlardı. Nüveyri çükken kırılmış topal kalmıştı Bunun için o, oturduğu yerde yapılacak işleri yapar, Handan bütün evi dolaşır, temizlerdi. Küçük kızlarım evi ormana ya kın bir yerdeydi. İşlerini bitirir bitirmez ya kapıl önünde, nirler'di, Bahar gelince kuşların sesle . rini dinlerler, yazın kır çiçekle- rini seyrederler, kış gelince be - yaz karlarla örtülen ağaçların insanlar gibi başlarmı eğmelerine | bellerini rüzgüârlarla bükmeleri - ne bakarak eğlenirlerdi. Böylece | hütün sene mesut ve neşeli ge . çerdi, Bir gün anneleri eve hasta gel mişti, mesut kısları annelerinin hastalığı kederlendirdi, kış gel - mişti, hasta annelerine eve alı * nacak bir çok şeyler vardı, para- ları da azdı. Akşam anneleri u. yürken iki küçük kız ateşin kar- şısında düşünürlerdi. Handan Nüveyrenin hiçbir iş yapamıyacağımı biliyordu, onun i. çin kendisi iş görüp para ka - zanmağı düşündü: “Nüveyre ben dışarıda bir iş bu lursam paramız bitmeden para buluruz, sen evde anneme bakar sın olmaz mı kardeşim!,, dedi. Nüveyre de buna sevindi, o ge ce rahat bir uyku uyudular. Ertesi sabah Handan paltosu - nu giydi, annesinin yüzünü öpüp |kardeşine veda ettikten sonra | yola çıktı. Ormanın | ir yol vardı. Kendisine göre iş bulacak bir eve rastgelinceye ka dar bu yoldan gitmeğe karar ver- di, Ormandaki yol çok uzuyordu, Artık akşam yaklaşmış gölgeler gittikçe daha kararıyordu, bu a- ralık karşısında küçük bir ev dü, Hemen kapısına gitti, çal. Kimse cevap ver« mağa başlağı. içinde dar| Çti, açıktı. Bütün geceyi burada geçirmek için girdi. girmez şaşırmıştı: 1 evde birçok kü . vardı. Yatakların nemiş, karmaka - rışık duruyor, bir masanın Üs - tünde on iki tane kirli yemek ta- bağı toz arasından bakıyordu. Yerler, duvarlar, her yer bir ka. ydi. Kirli yerde o - neyen Handan he - 1 temizlemeğe başladı. Tabakları yıkadır, masanm to . 0: -| zunu aldı, yeri süpürdü. Yatak- ları hav rdı, düzeltti. Orada burada atılmış an küçük iskem - leyi muntazam koydu. Ocağa bir izel ateş yaktı. Bütün işler bit- işti, o eski kirli halinden sıy. rılmış, şimdi bir gümüş iğne gi- lbı tertemiz parlıyordu. Kapı birdenbire açılmıştı. Kü- ıç”k kız gördüğü âdamlara şaşkın İsaşkm bakryordu. On iki tane kü insan sart fanilâları siyah |pantalonlarile ollaya — girmişler |etrafa bakıyorlardı. Bunlar mu - hı.ksnk ormanlarda bazı agaç . ları geceleri söküp düşüren kü - çük cüceler olaçaktı. Handan köşede dururken on - lar hep herıhu' söylenmeğe baş- i ladılar: Odamız güller gibi Temizlenmiş bakılmış; Ocağımiz yakılmış, Kimdir bu işi yapan? Bu aralık köşeden onlara bakan zel kızın kendilerine iyilik etti - ğini anlamışlardı: Bu bir küçük yabancı Fakat bize yardımcı Diyerek ük elleriyle Han - danı okşuyorlardı. Biraz sonra dolaptaki ekmek ve balla güzel bir akşam yemeği miyordu. Gece de oluyordu, Bel. yediler, Handant da beraber &l - ki içeride kimse yoktu, Kapıyı it- ları Nevyork sergisinde Türk pavyonu Yu İ *jhrdı gördüğünüz — resim ı., *mmuzda Amerikada Nev- Şehrinde açılacak olan arsı- Xi Bey. 2 resim sergisindeki Türk “Yonlarıdır. h S se bütün dünya ulus. K İştirâk etmiş, et önemli eser. den bazılarını göndermişler- de Türk pavyonlarına da i; tem verilmektedir. ı—_ğt:-'ldı 'Türk sanatine ait türlü a T gözükmektedir. Her devir- ' Türk mimarisi, tezyini sanat, ! gösteren tablolar, çini işle. *Yna işleri, balılar bulunmak- mağı unutmamışlardı. Sofrada konuşurlarken eve bakan kadı - nin bayramı olduğu için birkaç gün gelemiyeceğini, eğer kendi-| lerine o vakte kadar bakarsa is- tediğini vereceklerini söylediler. Handan buna o kadar sevin . mişti ki bütün gece güzel rüyalar görerek uyudu. Ertesi sabah kümesteki civciv- ler uyanırken 6 ayakta idi. He - men cücelere kahvaltı hazırladı. Kahvaltıyı yedikten sonra onlar | işlerine gitmişlerdi, Handan sü - pürgesini aldı, odayı — temizle: yataklara baktı, yemek pişirdi. Akşama doğru ocağa güzel bir de ateş kaydu, Cüceler eve döndük. leri zaman bu sıcak güzel oda i- çin ona tekrar tekrar teşekkür ettiler. Handan eve bakan kadı - nn bayramı bitinceyo kadar böy- le devam et Bir sabah uy ndr geç 4:ılmxş. tı. Cüceler kahvaltılarını yapmış, gitmişlerdi bile, Camlardan bi - rinden görünen güzel, yesil or - mana bakarak saatlarca yatakta Handanı gördüler, bepsi bu gü.| Handana | | kaldı, eğer duvardaki saat on i-İ SAA bi kiyi çalıp da ona ne kadar geç olduğunu bildirmeseydi belki da. ha da yatacaktı. Hemen yataktan sıçradı. Bula- şıkları yıkamağ atakları yap- mağa, odayı temizlemeğe başla- dı. Fakat, bütün bu işleri yapıp yemeği koyup süpürgeyi eline a. Imcaya kadar akşam olmuştu. Hemen hemen cücelerin eve gel- mesi zamanı yaklaşmıştı. Kendi kendine “bugün halmın allını sü- pürmiyeceğim, onun altındaki tozu kim görecek,, diyordu. He- men halını üstünü süpürdü. Al. tıma bakmadan işini bitirdi. Cü - celer bu aralık eve dönmüşlerdi. Her şey temizlenmiş görünüyor, oda her zamanki haliyle gümüş bir iğne gibi parlryordu, Yemek yediler, konuştular, ya tağa girinceye kadar Handan hiçbir şey düşünmedi, fakat, ya. tağında gözlerini pencereye çevi- Yİr çevirmez yıldızları görmüştü. Yıkldızlar gözlerini kırpıyorlar: *“Küçük iyi kız uyuyor, ne çalış- kan, ne iyi kalpl! İ bir ses daima “halmm altmdaki toz, halınma altındaki toz!.,, diyı bağırıyor, onu rahatsız ediyordu Yıldızlar tekrar sesleniyorlar (”Kücük Kız, iyi Kız, evi adeta yıldız ışığı gibi parlak duruyor, ne temiz, ne güzel..,, diyorlardı. Yine Handanın içinden o ses ce. vap veriyordu: “Halmın altındaki İtoz, halmın altındaki toz!,, Bu sese artık tahammülü kal- mamıştı. Hemen yatağından fır- ladı, halryı yavaşça kaldırdı, al. timdaki tozu Son köşeyi re gözlerine inanamamıştı. Halı- nmm köşesinde on ikl tane altın parıl peril yanıyardu. Bu, küçük kızı o kadar şaşırttı ki “A, A, A,,, diye bağırmağa başladı. Cüce » ler bu sesle yataklarından fırla, mışlar, ne olduğunu anlamak is - tiyorlardı. Handan bütün gece geçirdiklerini anlattı, Hikâyesini bitirdiği zaman cü- celer gülmüşler. “Bu para senin,, demişlerdi, Hep bir ağızdan da adeta şarkı söyler gibi konuşma- Ba başladılar: Herkes her ne söylese İnamıp da yanılma, En Kküçük işte bile Doğruluktan ayrılma, Para, rahat, saadet Her şev, her ne istek Gelir sana, dikkat et! Kalp sesini dinlersen.., Handan sevinmişti, bu altın - larla annesine ne kadar iyi yar- dım edebilecekt Ertesi sabah cücelere teşekkür ederek eve koşmağa başladı. An nesiyle kardeşine altın hazinesini güsterdiği zaman hepsi sevinmiş. lerdi. Bundan sonra Handan artık halmın altını süpürmeği unutma- dı. Bundan sönra hiç bir işinde yarım bir yer bırakmıyordu. Annö masallarından İ İ İ İ vrevvet n

Bu sayıdan diğer sayfalar: