13 Ekim 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

13 Ekim 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

k 5 - b t -- VAKIT 13 BİLRUNCITEŞRIN 1824 - 20 Bu kemanı çaları kör çalgıcı setlerden ibaret bir kalabalık şin uğraştığını — larketmiyordu. Ara sıra kulağa bir felâket hissi- ni veren bazı sesler — geliyordu: Bu sesler bir bıçağın bir teşrih masasındaki mermere çarpmasını andırıyordu, Bu arada ancık hissedile- bilir surette bir şikâyet sesi du" yuluyordu. Acaba dışarıda can veren birisi mi var? Kapıya ör- tülmüş olan perde korkolu ihti- lâçlar ile buradaki esrarı Örtü. yordu. Eğer bu sırada salondaki Ziyalar birdenbire sönmüş — olsa muhakkak ki buradakilerin hep- Si akıllarını kaçırırdı. Belki de salonun duvarlarındaki aynalar- da bir takım kan lekeleri bulu- nurdu, Ermeni güzeli Katalan yüzüs- tü yere uzanmıştı. Göğsü, karnı, baldırları, dizleri, halı üzerine gelmişti. İkinci ayağı topuğun. dan birincinin üzerine binmişti. Kadının bu vaziyeti fevkalâde bir tenazur teşkil ediyordu. Sanki meraklı bir sanatkâr bü yük bir itina ile mevzun bir lev- ha vücuda getirmişti, Ayajfanın ince topukları ile bacağının kaba etlerinde büyük bir cazibe vardı. İnsan bu etleri eli ile sıkatak o. Jursa taze bir ekmek gibi çatır- dayarak kırılacağını zannediyor- du. 'Tito Ermeni güzelinin çok ya- kınında uzanmıştı. Yüzünü ba- <aklarına yaklaştırdı. O vakit gözleri bir yeşillik içinde kaybot- du: İpek çorapların yeşilliği... Bu ipek çorabın altından taze bir | kaklın kokusu geliyordu. Kadın |derin bir uykuya dalmış görünü. , yordu. Tito bir eli ile kadınım eteğini yavaşça kaldırdı; baldırın ortalar rTına kadar açtı. İpek çorap bir fermuvar ile tutturulmuştu - ki burada platin bir küçük zincirle inciler göze çarpıyordu. Tito ya- vaş yavaş ipek çorabı geriye doğ- ru büktü, bacağının kaba etleri. ne kadar çekti, dizlerin arkasın" daki boşluğa derin bir incizap ile baktı. Burası âdeta bir içki kade- hine benziyordu. Tito yanıbasında henüç hiç içilmemiş bir hakle duran kade- hi eline aldı, titrek parmaklara bu kadehi dizlerin arkastındaki boşluğa boşalttı. bir damla kay. bolmadı. Hepsi boşluğa doldu, kaldı. Kadın hiç kımıldanmadı. Dizr- Terin arkasındaki boşluk açık bir Ağıza benziyordu. — Katalan!” Diye mırıldandı. Bu beyaz et- — ten ağıza doğru eğildi. Hararet. F b — Tet veriyor, bütün acıları unut- | ten yanan dudaklarımı Gözlerini kapadı: ;e â(ııalııı B ll Oradaki şam; hepsini içti. Pai n — Katalan! Güzel, ilâhi Kata- lan!” Kadıtda en görülmedi. H |- den geçmiş bir halde: | — Katalanı" | Diye bütün vücudü ile üzerine düştüğü zaman bile kendisinde “ibir hareket hissedilmedi. Yi ! Hilâ koltuk deymıdnıyıe yü- — Tüyor, hasta bacağını — güçlükle sürükleyordu, fakat Domnikayı -görmek, onu beraber götürmek — çünkü bundanm emin iİdi — sa- akleti genç adama büyük bir ceta. v turuyordu. Danyel Leje hayretler kalmıştı.. Ne Demetr, ne de Ste- “fanesko onu bu hâdiseden haber- dar etmemişlerdi. Acaba bir te. /— sadüften istifade ederek Matma- — zel Taveresko kaçmağı mı tasar- lamıştı?.. Bu takdirlde almağı ü- mit ettiği yüz bin frank kanat- Tanmış olacaktı.. Bu şekilde tah- ,Tik edilince vaziyeti derhal iki iş ırhdqma bildirdi.. # *4 'İ Jan da Pol gibi hiç bir şeyden — şüphe etmiyordu. Sabırsızlıkları. — M gizlemek için bir etomobil i- çinde şehri gezerek zaman öldü. rüyorlardı. Hasta bacağmımı uzat- mış olan Pal Taveresko bir kolu- ef — nü da dayanmak bahanesiyle nıe!nıının boynuna delıııw Lö Mestriye şehri tanıdıkça. | f Bükreş hoşuna (ıüyoıöı Bil- hastsa şehrin nesesi, iğkavdis, 1. mümivyetle köylü hayativle ııı—- — sön gehir havatmnın nötersek man. 2 ras:, gönç Transıza fevkalide * *7 d İy a | içinde | 'Tekrar tavandaki vasistas açıl dı, Artık hemen gündüz olmuştu. Sabahın son saatlerinde gökün derinliklerinde, şurada burada, birkaç sönük yıldız göze çarpı. yordu. v Tito.Ermeni güzelinin otomo- bili ile oteline gelirken yarı uyur, yarı uyanık bir halde dilinde hcp talan.., Kataları... Katalan... ismi dâkuluyurd_. " Sabahın bu saatinde herkes Pariste işi başına gidiyordu. Me- | murlar parlak ayakkaplırı — ile, işçiler yeni tras olmuş yüzleri ile göze çarpıyordu. Herkes sanki Rüneş ile yarışa çıkmış gibi ace- le acele gidiyordu. Bazı sokak köşelerinde süprüntüler arasında köpeklerle biçare bazı kimseler Hmon kabuklarını, sardşlye ku. î;:hnm vesaireyi karıştırıyorlar- Tito ise otomobilin içerisinde frağınım yakasını kaklırıp ağzını, burnu hizasına kâdar kapıyarak tekrar ediyordu: — Katalan! lan !" Nihayet otomobil durdu. (Ho- tel Napolen” in kapıcıları koşuş. tular. Tito indi ve şoförün eline elli framk sıkıştırdı. Şoför baravı almak isteme"i, — Rica ederim, alınız. Bu & hemmiyetsiz bi ediyedir. Yok- sa bir ücret değil," Dedi, Şoför o zaman parayı azametli bir tavırla aldı, cebine attı. An- cak küçük bir klakşon gürültüsü ile hareket etti Tito namına iki mektup gel l Tişti. Biri İtalyadan, öteki gaze- te idarebanesinden, İptida gazete direktörünün meınıbuııu okudu; “Yarın sabah, saat dörtte, A- rago caddesinde Enstitürisler ka- tili meşhur Marius Amphosay'i idam edilecektir. Bu — hâdiseyi güzel bir yazı ile tasvir ediniz. İki sütunluk bir yazı. Bu, yedi şenedenberi Fransada ilk, dofa icra edilen idam cezasıdır. Yeni cumhurreisi idam cezasını affet. miyor. Her halde gayret et Vak- 'nde yetiştir. “tzzr sabahleyin saat altıda matbaanın tertip ma- kinelerine verilmek lâzımdır. Se | at sekizde ikinci t Ör yıpılıeılı_ tır, Samimi hüremtler.” İkinci mei(up şuydu: “Benim Katalan!., Kata- oldu. Disiplin evinde on ay kal- dıktan sonra öoraden çıktım. Bir. adamlar ile tanıştım. Bun- arasımda bir Kafe Konser ve- jisörü vardı. Bu adam benim ba> di. İtalyanm meşhur lerinde bana iş buldu. Bir ay için- de ben Parişe geleceğim. Orada Petit Casino'da çalışacağım. Ora- | da beni gelip gücür müsün?” İ bir zevk veriyordu. Merovenjien sarlarına müşabih dolu tekerlekli öküz arahaları, en son moüdel Aznerikarı otomobille- ri arasına karışıyordu. Hayvan derisinden yapılmış çarıklar giyen köylüler, iki dir- hem bir çekirdek giyinmiş fev. kalâde şik efendilere yol vermek için kaldırımlardan iniyorlardı. Çıplak bacaklr güzel çingene rı Kapsa çayhanesinden çıkan Monokl'lü kadınlara çiçek buketleri uzatıyorlardı. Her tarafa dağılmış, sıska ser- seri sokak köpeklerinin dişlerini göstererek havlamaları — duyulu- yordu. Her pazar günü askeri mahle. ı lln taraçasına yerleştirilen büyük bir öekestradan çıkan maden! ses- | ler, çiçek beketleri ı:i.ndz kilise- | den çıkan yeni evli çiftleri tahrik | * ederet bütür Kalet Viktoria | (Tader mrydasuna) — yayılıyor. ' da | ' RADYO | 13-10-939 Cuma memlektel saaf ayarı, 11,35 Ajıns- ve eoroloji baberleri, 12,60 Türk müziği (PL), 1340 - 14 Müzik (Karışık program PL), 18 Program, 18,5 Memleekl sa af ayarı, ajana ve meteoroloji ha berleri, 18,25 Türk — Müziği Heyeti), 10,10 Konüşma — (Ha spor servisi), 19,2b — Türk Çalanlar: be, Falüre, Refiz Fer san, © — Okuyun; Semahat Özden Lemi * Hicaz şarkı: So rulmasın bana yesim), 2 — Hayri - Hüzam şarkı: (Ölürsem yazıktır 3 .K şarkı; (Bi Bülge ol) Şemsetlin Ziya Kürdilihleazkâr şarkı: (Biklım elin den), 2 — Okuyan: Ncemi Riza A- | haskan, © — Dede - Bayali şarkı: | (Nice bir aşkınla Rifal Ney - | Uşşak şarkı: (Dü: yine bir afeti meşhuru cihana), 8 — Mahmul Ce | | Tületlir Paşa - Uşsak şarkı; (Mce nun gibi be fiya - bir az söz- | Bfiye Tokay, | - Hicoz şarkı: (Bik miyorum bana ne oldu), 2 — Yesa- €i Asım - Hicat şarkız (Rilmem ni- Yesari Asım sex, ' 1 Leml 20,10 Temsil, 21,10 Müzik (Radyo Orkestrası - Şef: Dr. Praetorius), », zirani, esham, — tahvilât, börsası, 0 Müzik (Cazbant - PL) 20 Yurınki program ve Mevlid Ayasofyadı p Sultan eamii şerifiede şam aziz şehitleri- ( mizin ruhlarıaa ithaf edilmek üzere lanımmış hafızlar tarafından Mev lud şı-ri' okunacaktır, r;nema ve , i Tiyatrolar ; BN AAA gaB emdar Sineması “Aşka Veda ğ ŞEHİR TİYATROSU Bu akşam 20.30 da Tepebaşı Dram kısmı: ROMEO — JÜLYET , kmıırd Kısmı: İKİ KERE İK? HMi çine z RAŞİT RİZA E. SADİ TEK TİYATROSU Bu Gece Gedikpaşa Axak Sinemasında ÜVEY BABAM Vodvil 3 Perde v Halk Openll ”“F Ba akşam 9 da (Bu hosapla yok İ tu). Son — temsili Cumartesi akşamı , (Zar deliler) 1 Yüsüf SÜRUNRİ TUNAKIZI Pencereden, yeni evlilerin mil- Hi kıyafetler içinde, mavili, sarılı renkli elbiseleri içinde bir kral haşmetiyle yürüdükleri görünü- yordu. Kalea Viktoria ve civarındaki yüksek evlerle çevrili büyük cad. delerden maada diğer bütün yol- ların kenarları yeşil ağaçlar ve villaların güzel bahçelerile süşlü idi. Bu sessiz, sakin yollar insa- na bambaşka bir âlemde yaşadı- ı hissini veriyordu. Ancak yal- nız Kalea Viktoria ile bu meyda. na açılan caddelerde bir Avrupa şehri manzarası vardı.. Fakat şehrin en güzeli, cn pi. töresk kısmını şehrin sakin cad- deleri kenarına sıralanmış — olan | e villalar teşkil ediyordu. Yek- i diğerine benzemeyen, muhtelif Destillerdeki b villafarın en bi- | yük hususiyetler! ve yeknasak- lıklarr, her bahçede kapınım yar nında, daima ihtirmn — vaziyelin- İ | | çük kıza bakmış ve onu güze' Yazan : Vang Lung, bir takım garip | | hizlerin tesiri altında kalmıştı Bir çok şeylere hiddetlenmisti | Fakat kızgınlıklarından bir ta- | nesi, bilhassa dahı kuvvetk | kendisini hissettiriyer, ve Vanr Lung da bir türlü bunun ıı»bıuı bini anlayamıyordu: | Oğlu evdeki uçuk benizli, kü | | bulmuştu. — SÜLi Vang Lung en kücük oğlu- nun Armut Goncası için söyle. diklerini bir türlü aklından çı- karamadı, ve genc kiz orava buraya gidip gelirken. onu mü. temadiyen seyir ve takip etti Farkmda olmadan da hen onv düşünmeğe, çılgınca sevmeğe basladı. Lâkin kimseye bir çe çıtlatmadı, söylemedi. O yılın Ülk vazında, sicaklı. ğın ve yaz kokularının buğu. larile havanın ağırlaşmış, dur- gunlasmış ve peltelesmiş oldu. ğu bir gecede Vang Lung, tek başma kendi avlusunda cicek ac mış bulunan bir tarcin ağacının altında oturmus, tarçin çicekle. ritin ağır ve tatlı kokusu de burnuna doluyordu. Vang Lung. oturduğu yerden kanınım cos. tuğunu, adığını, ve bir deli. kanlı gibi feveranla kaynadığı- nı hissediyordu. Bütün gün av. nt halleri geçirmiz, ve arazis!. ne gidin ayaklarının altında bu bereketli toprağın — temasını hattâ daha ileriye vararak a. yakkaplarını, coraplarını cıka. rarak bu teması cildinde duy. mak ister gibi olmustu. Böyle de yapmak istemişti ama, a- damları, kasaba kanıları içinde artık bir çiftci değil de toprak sahibi ve zengin bir adam sayı. lan kendisini görürler diye de utanmış, cekinmişzii. Onun için bunalmış bir tavır larda la avlı dolazm.s.. gölmede oturmuş nargilesini tokurdatar Lotus'un - bulundusmu - avlunur semtinden tamamile uzak kal mışti. Zira Lotus, bir. adamın ne zamanlar ve neden bur-la- Binı, sakıldığını bilir, ve isin |- çinde neler olduğ.mu pek rıbıııı gören keskin gözleri vardı. O. nun için Vane Lung, tek bast. na gezindi. kaygacı gelinlerin! hattâ ckmıvı zevk duyduğu neşel torunlarını bile gö. zü görmek istemedi. Dolayısile gün bir türlü bit. | Mmek bilmedi: Vang Lumg kendi. sini pek valnız hissetti, ve de risinin altmdaki kanı da müte. madiyen kaynadı durdu. En küçük oğlunu, onun genelifinir vakarile, siyah ve kalrn kasları biribirine catılmış bir halde le. vent ve dim dik vücudiye kar. şısında duruşunu ve genç kız? bir türlü aklından çıkaramadı ve kendi kendisine: — İkisi de aynı yaştadırlar sanırım.. Oğlanı o sekizini çok. ftan aamıa, kız da ön sekizder faxla deği!di.. dedi.. Sonra kendisinin daha bir gok gene gesmeden yetmiş ya- ına basacağını hatırladı, ve deymiş gibi bulunan bir selvi ağacı idi. Bu Rumen gehrinin güzelliği genç Fransızı hayrette bırakıyor. du. Şehrin ortasında akıp giden Dimbovitza ırmağı, hafif suları ve sürüklediği pislikler ile ileride şehrin zengin manzarasına — bir gçeşni veriyordu. Pol doğduğu şehri gururla ar. kadaşlarına gösterirken: — Haydi.. dedi.. Gidin de Lip- ger.. Danyel Leje ile Lö Mestriye | genç adamı arabada bırakarak bu ı Leiprig'ii tüccarların isimlerini | vermiş oldukları bu mahalle ar tık tamamen hüviyetini kaybet- bir hal almıştı. Caddeler, kalabalığ: ile meşhur olan Çin caddelerinden daha ka- yeşil bür örtü içinde kayboluyor, skani'yi görün, Zahmetinize de- garip mahalleyi gezmeğe ı'kdler. miş ve bambaşka enternasvonal labalık idi. En wiak cükkânlır. | manktan kendisini alamadı. Pearl Buck, Çeviren : H—öğzl kanının höyle kaynayışındar utandı, ve: — Kızı oğflana vermek iyi o dive düsündü. ve b fikri bir kaç kereler kendi ken digine tekrarladı. Her seferin . de de, yaralı bir ten> bhir bicek sanlarıeraş Sibi oldu. Buna rağmen de elinde olmudan bı. çağı saplamaktan ve ncısını tat- leanbi Ve fete Vane Luns'un gür" bövle yalnızca ve umuzun gesti Gece bastırdığı onvit te daha hâlâ avlrsırmAa oturmakta idi. 3Ü bir dost #ihi va tek bir inzan voktu. cin ağacınm ciceklerinin saçtı. Ğı atırlı koku ile sıcak, ağır ve peltaleamirti, Karanlıkta valnız başınma a. #acin altında oturmakta iken, ağasın behmduğu — Tere isabet eden kanmmm yanından birizi gecti, Hemen baktı. Bu, Armut Goncası idi, — Armüt Goöncası.!. diye fı. sıldavarak soeslendi. K:> birden olduğu verde dur- du. Başınt eğerek kulak verdi. Vang Luns. — boğulurcasına tekrar seslendi: — Buraya, vanıma gel!.. Gene kız, efendisinin - sesini duyarak, korka korka, kapıdan süzüldü, ve önünde dikildi dur. du. Vang Lung, karanlıkta. genc kızın orada durduğunu göreme di, fakat hissetti. Elini uzattı Ve kızın küçük ceketini tuttu, yarı boğulur bir sesle: — Yavrum!.. dedi, Ağzından bu kelime cıkar çık, maz da sustu. Kendi kendisine yaşlı bir adam olduğunu. böyle bir cocuğun vasına vakın erkek ve kız torunları olan bir insa, na bu ballerin yakışık almadı- gını söylendi. ve kızın küçücük eeketila oynadı, - © zaman, nld'y!'n verde durün beklemekte olan penç kız. Vang Lung'un coşan, kaynayan ka- nının hararetine kapılarak iki büklüm oldu, ve sapında kıvrı. lan bir çicek gibi vere kaydı, Vangç Lung'un ayaklarmı yaka. ladı ve orada uzanıp 'zaldı. Vang Lung yavaşça: — Yayrum, dedi. bir adamım.. Çok yaşl mım.. Ve genç kız. sesi karanlıkta trpkı tarcin ağacmım nefesi gi- bi çıkarak cevap verdi: — Ben ihtiyar adamlardan hoşlanırım.. İhtiyar adamlardan hoşlanırım.. Onlar o kadar iyi olurlar ki.. Gece, tar. Vang Lung tekrar t12m Üze. Di rine doğru azıcık eğilerek ve şefkatle konuştu: — Senin gibi küçük bir kız, uzun bovlu dimdik bir erkeğe malik olmalıdır. Senin eibi kücük bir kız.. Son ra İcinden de, benim oğlum gi- bil.. diye ilâve etti, Fnkat bu düşüncesini yüksek sesle söyle. yemeki. Zira, bu fikrin kıza mülâyim gelmesinden korktu. (Daha var) dan bile mallar sokaklara taşmış, kaldırımlara serilmişti.. Büyük bir kalabalığın, muazzam bir dal- ga halinde hareketi göze çarpıyor her kafadar bir ses çıkıyordu. Danyel Leje bir mağarzanın üze- rindeki tabelâyı okuyarak : Zarafet.. Fena değil.. İster misiniz buraya girelim de şu he- rifleri görelim.. diye teklif etti. Girdiler.. Fakat burası bir şap- Yoksa Lö Mestriye xan. iği gibi satışı da güzel kızlar yapmıyordu. * ..» Gayet nefis olan ve Bükreşliler tarafından tercih edilen biradan, Rumen köylerinde — yetiştirilmiş emsalsiz Üzümlerden mamul, Ri. esling Şablis isimli şaraplardan içiyorlar.. Avrupada emsali — bu- kunnayan bu nefis içkilere bir türlü doyamıyorlardı. Önlerine envay çeşit nefis ba- lıklar, gayetle büyük rstakozlar getiriyorlardı.. Balık Rumenle- rin başlıca gırlasını teşkil ediyor- du, Sonra burada en zivade se. vilen gıdatı, çok siyah bir ekmek tercih olunuyor ve Üüzerine pek farla karabiber ekilen kızarınış et parçaları Rumenlerin yemeği. ni teşkil ediyordu. (Daha var) <A — D z ÜĞMAMlÜük ni İbrst'— Hoyi İ Spo Cu haftaki mafk Beden Terbiyesi İs gesi Futbol ajanlığıtdan: 14. 10, 1939 tarihinde Jacak maçlar : ŞEREF STADI: A, Hisar . Altınordu V Hakem Talip Gürkan. Yanhakemi Emin, C 15. Lü. 1939 tarihinde lacak maçlar ŞEREF STADI: Alemdar - Yıldız saat F kem Bahaeddin Ulusöz. kemi Mufahham, Kadri. Aluntuğ - Vela saat 14 kem Tatık Özerengin. Yi kemi: Ziya Kuyumlu, Kayral. Süelymaniye - Beykot 18. Hakem Halid Ezgü. kemi: Sabahaddin Yarı Tit Özbaykal. TAKSİM STADI: Ortaköy . Kale saat 11 Şazi Tezcan. Yan hakemi Hami. Eyüp - Beylerbeyi saat *| kem Açıköney. Yan hakı vaffak, Necdet. Galatasaray - İstanbul dün. Yan hakemi Selâmi Talip Gürkan. FENER STADI: Topkapı - Hilâl saat 17 kem Refik Top. Yan hal mi Asal, Neşet Şarman. — - Beşiktaş - Fenerbahçe $ de hakem Adnan Akın. Yan hakemi Şazı Tezcafi: det Gezen, | SÜLEYMANİYE STAP Galataspor - Davutpaff 11 de. Hakem Necdet Yan hakemi: Şevki, Salih- Beyoğluspor - Karagümrüf 13. hakem Feridun Kılıç. hakemi Şevket Yürük, Ke Galatagençler - Anadolü 15. Hakem — Rıfki Aksay- hakemi Şevket, Hilmi, Vazifelerine miyen profesö Dersleri doçentler fından vekâletef | r doldurulacak Avrupada olup üniversi? vazifelerine dönemiyen sörlerin derslerinin açık ması için Maarif Vekilliği kararlar almıştır. Bu kararlara göre bü ler mevcut döçentlerle ten idare edilecektir. Yeniden üniversiteye cak doçentlerin kayıt kl leri de ayım yirmisine tamamlanacaktır. — İmtif teşrinisanide yapılacaktıf ğ Okullarda spor "4 hareketleri Spor talimatnamesi hÜ lerine göre okullarda yap! İküstür müsabakalarının ğ rammı kararlaştırmak bügün saat 15 te maarif MÜÇ Tüğünde beden terbiyesi T menlerinin iştirakile bir t? ti vapılacaktır. Çocuklar u'wlld. Üsküdarda — Toygar mahallesinde oturan 11 da Muhittin ile 9 yıııl'“ sim arasında oyun — yü kavga cıkmış, Kasım lıl' ekmek bıçağiyle kolu! ralamıştır. ——— Yangın Eyüpte Yavuz mah Civata fabrikasında yv.n!’ mıssa da itfaiye ta n ddi dürülmüstür. —Yangın yanmdaki calı lüv“ i tulıııımnndı:ı p

Bu sayıdan diğer sayfalar: