23 Ekim 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

23 Ekim 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ayd | kk değil. O zamana kadar Kanı çok gatip bir bul eden tuhaf — âşıki Şimdiye kadar kendisini musikil we morfimin sarhoşluğuna vermiş, #zun müddet aşk ile ölüm arasın- da vücudunu başkalarına bırak- müş ve her gün beynini biraz da- | Ha uğuşturacak uüsüller aramıştı. KFakat Kalantarı sun'i zevki ara. dıkça şehvetten — uzaklaşmakta olduğunu da hissediyordu. Fakat işte nihayet Tito ona iz- tediği temiz, saf sevişmeyi temin ediyordu, Bvinde hazırladığ yaz ibadet gecelerinin nde tanımış okluğu Tito, avuçlara teslim olunan emsalsiz bir meyva gibi buum gençliğini ona vermiş. ti. 'Tito, kokainin kendisine emsal. sit ve hoş bir neşe temin ettiği genç kokainuman; — Senin daha çok vaktin var.. diye Kalantan ordu. Ben bu müthiş ve ü tozün te- sirini çak iyi bilirim. Sen daha müthiş inhitat, yenilmez melân. koli sağhalarına girmedin. Şimdi bu toz kanında olduğu zaman gü- Küyorsun.. Sen daha tekrar ço. cuk olunan devri yaşryorsun.. Kalantan hakikaten bir çocuk ile 'konuşur, gibi Titoya hitap e- diyordu." Halbuki ikisi de aynı yaşta idiler. Kokain müthiş te. siriyle zaman mefhumunu artüst etmiş, Kalantanı tecrübe — husu- sunda birkaç sene büyütmüştü. Baş' hizmetçi Çaki ııyıık kü. çük olanr wprlı'lğbır masa hazır- lamıştı.. O kadar ki kargılıklı o. turacak iki kisinin dudakları ko- Tayca birleşebiliyordu. Kahnlşn yalnızca: Dedi ve Çaki, gümüş bir tepsi Üzerine yerleştirmiş kris- tal tabaklar içinde kenarları di- Ben|dilim kesilmiş muz parçaları ile,Süslü, pembe renkte bir balık | getirdi. Alelâde bir su sürahisi içinde şampanya bulunuyurdı Şımpın yayı bir şişe, hattâ bir kova iç de ikram etmek'üzere satış eti keti bulunan bir hediye vermek- k müsavjdir. Tito bacaklarına bir çift ateş. H bacağın şehvetle — sarıldığını hissetti. ” Kalantan çıplak kolunu masa- man üzerinden uzatarak âşığının saçlarını okşadı.. Bu nevaziş o kadar hafif, o kadar iç gıcıklayı. ci idi ki, Tito bir şeytanın ken- disiyle meşgul olduğunu — zan. netti... Ve Tito tatlı bir şehvetten zi. yade tatlı bir titreme duydu. Ka. lantan, Titoya âşek okluğundan, beri cski fşıklarının hiç birini görmek istememişti. — Kocasının matemi ayrılık için mükemmel bir sebepti. Artık binbir zehirle karışan garip aşklır: veda etmişti. Şim. di yüzüksüz eller, Çözük 32Ç ka. dar basit, fakat zevkli olan saf aşkı seviyordu. Titoya hiçbir koku, hattâ pud ra bile sürmeden, banyodan çık. tığı gibi yalnızca üzerinde — bi. raz vahgi bir koku, derisinin ko. - kusu olduğu halde 'Rriyvrdu. De. AŞ Karnının doymuş y daki genç güzel kız ona büyük bir neşe vermiş. .. Florika da bu neşeye iştirak ediyor, şen tebessümü ile yüzünü yordu. Bütün bunlar kâaranlıkta cere- yan ediyordu, Demetr bu küçük — evde işik yakılmasına rıza göster. mermnişti, — Sen ki lüks odalara, neşeli hayata alışmışsın, bu — karanlık — içinde kimbilir nası! canın sıkı- Bilert,. Diyetek Florika arkadaşına so. u. — Benim canımt sıkan karan- Seni görememektir, Genç kallın cevap vermedi... Fakat arkadaşına biraz daha so. — kularak başınt omuzuna dayadı: — Demetr bir daha benim met- rTesim olmana müsaade etti mi, yoksa artık ««ti bundan men mi — etti?.. diye Lö Mestriye sordu. ı ; Eğleniyordu.. Fakat bu sözler den yaralanmış olan genç kadını derhal yerinden kalktı ve bir kö. şeye çekilerek samanm üzerine sursndı. Fakat buna rağmen genç Fran >ee Plorikayt yanımı — çağırdı Telmeyince kendisi onun yanına gitti. Barışmak — istedi Pukat gaç kaklın onu itti ve bütün ge. | fini masamın altına uıııu, be | 4Kokain şahsiyeti risinin, sanki uzak memleketler. tuz madenleri üzerinde exex tüzgürm tesirine ke, ileraş r lezzeti vardı, boğazlara geniş ve Kafkas dağlarında hükün rüzgürlar gici gamlı bir isim, Kalantan! 'Tito dirleri üzerir«le dizlerinin hararetini hisertti. kadının E. oök. şadı. Başhizmetçi, bir çok kereler daha geldi.. Fakat kokainli kah. veden sonra bir daha görinme - di, Bir transatlantik — kamarasına benziyen dar ve duvarları güzel bir köşeye yüksek divan şeklin. de birşey verlı—şurilmıs üzerine Üç dört yaşak atılmış, sonra gü. zel işlemeli bir örtü örtülmüştü. Şark kadınlarının icatlarından bi. ri olan — ve taht veya tandır is. mi verilen bu rahat köşe hir di. vanın başka bir şekliydi. Şark kadınlı bilhassa Asyalılar bun. ların rine bağdaş kurar ye. miş yiyerek, binbir hikâye, ci. sane anlatarak günlerini doldu. rurlar. 'Tito taht üzerinde iki yastık arasına vücudunu — sıkış. tırmış olan Kalantanın yanına gi. derek: —- Hakları da var ya — dedi. Sanki bu kadar hareket etmaekte he mana var ki? Biz inişin kısa zevkini duymak için bütün zah . metlere katlanarak arabasını yo. al ayarı RADYO Pazartesi 23 - 10 - 939 1230 rani, ve mleket Ajans ve Meteorölo- | 0: Türk Müziği Müzik Progl Memle- Hi haberleci, (PL) 13,30/14.00z Program. 1803 Pi) 18düz T 2 : Türk Müziği cihe, Ruşen — Kam, 1 — Okuyan: « 1 — İsluhan Peşre Acif Bey » Eslaban şarkı: — (Canda hasiyet ml var). 3 Rahml — Ne Isfahan .— Üz. — Ş Üyga şurki: (Geçli maik habbet demi), 7 — Dede — Güll- zar Şurkıt (Bivefa bir çeşmi bidat) 2 — Okuyan: Mustafa Çağlar. 1 — Nurl Bey Hicazkâr ağır. 5i Benim servi huramanım) 2 — UÜdi Hicazkâr $ (Lâvık Zekâl Dede — İli- ilbâl gübi Hanns Aşkın). : İmeller (Vala) 2 — Soede Sevgilim (İntermezzo). 3 — Bect. hoven: Ön . Mehlap sonti. nın Adario - Fucik Hülya (YVals), - Tsehaikawek y Melodi (Op. y B — Yoshi- -J apon su ratss ma (Vals) 22.00: Memleket | sant ı Alans haberleri, ziraot, sham — Tavhili mbhiyo — Nu kut borsası (Fiyal) Müzik (Küçük orkestra Yukardaki pro- Kkuşun üzerine kadar çeken — kü. çük çocuklara besziyuruz, Kalantan sen benim şimdi, ze. hirlenmenin neşeli sathasımıda ol. jduğumu söylüyorsun.. Benim gül. OM zannediyorsun. Fakat ben bu safhayi çoğtan geçtim.. l Ben daima gamlıyta.. Ben ha.| yalin maviliğine inananlardan da. gilim.. Bilmem Asaoblepşi deni. Jen göz haatalığını hiç duydun mu? Bı.ı bir rengi telrik edeme . ımık zafidır. İşte bu renk de ma- vidir. Ben de bu şekilde ruhi bir Asinoblepsiye müptelâyim. Artık yhayatta hiçbir şeyi mavi görmü. orum.. Yavrum benim doktor. ların zannettiği gibi kokainin mazarratı ciğerleri zayıflatmak, kalbin hareketini bozmaktan iba. ret değil. Onun büyük fenalığı daha ziyade Tuhi tesirindedir.. çiftleştiriyor.. Biliyor musun şuur üzerinde yap. tiğı tesir nedir? Ben bütün dün. yada fikirleri tamamen zıt ve zevkleri tamamten uygunsuz olan iki insanın — mevcudiyetini ka. 35: Müzik (Caz. i ü: Yarınkt | Kraman devamı) banıl — PL) program ve kapanış. ıııııllı»ıuıl—ııw Sınema ve ; Tiyatrolar ; lemdar Sinemas Lorel — Hardi Harbe gidiyor Altın:Mabut $EHİR TİYATROSU ta akşam köomedi kısını 20.30 da: HİNDİSTAN CEVİZİ bul ediyorum ve bunlardan diğc. | AD , ONMK OPERETİ rini tenkit edeni, ona kendi dü. '—F Bu akşam 9 da şünüşlerini kabul ettireni — eğer | ÜÇ YILDIZ iyi ise faziletlerini aşılayanları . 25 Çarşamha ak- nr artist olarak kabul ediyorum. şamı — Kadınların Kokainin tesiri altında insan.| * Beğendiği da başka reaksiön göze çarpı. Yazan: Mabmul Yesari yor. İçimde yaşayan iki şahsiyet KA GEET ” iğerlerini tenkit ediyor, © RAŞİT RİZA kadar birbirlerile uğraşıyorlar, B. SADİ TEK çarpışıyorlar ki, bundan — kendı . —- TİYATROSU kendime duymuş olduğum nef. J ret çıkıyor.. Ve işte bundan son. Üsküdar ınıe rTa her şeyin faydasızlığı hisso. Sinemasında Tunüyor. Kalbimin çarptığını his. YEKTA Orum. Ne gibi bir gaye i. Yarın gece Kadıköy Râlede (Daha var) * ÜYEY BABAM TUNAKIZI ceyi köşesinde yalnız başına — ve bir tek kelime konuşmadan ge- çirdi. Sabahleyin şafak astarken Flo. rika evden çıktığı zaman, Lömest riye yorgunluktan bitap bir hal. de uyuyordu. Öğlene doğru uyan dığı zaman, alnına konmuş bir pusenin silik hatırasını - ta yor, fakat hunun rüyamı yok hakikat mi olduğunu bir — türlü kestiremiyordu. ... Öğleyin muhafız bir merdivenin başmda göril Bilâhın: elinden bırakmalan, bir tek kelime söylemeden bir kâsc çorba ile bir maşrapa su bıraka. rak çekildi, gitti. Öğleden ak$a. ma kadar dam vaktini u. yumakla gecirdi. Mehtap hen'iz başlıyor, hilâl şeklinde bir ay bu kır banisanesini hafif bir sar: ısığa bağuyordu. Slorika bir gün evvelkisinden biraz dsha erken geldi. Üzerin . de iyiliği vardı ve bir akşam ev. Dünkü kısmın hülâsası: ı 1917 senesinde Eritrede İtal- | Yüzbaşı Yüls bududundaki yan — kumandanı Matanyo — Ras ziyafetine gidiyor; Mariya da — escarlı ıııı.u' ülkesini merak etliği için | gitmek İstiyor, fakal Yü başı bir hüdise ç Habheş dün — korkara Ras Yatsu — Avrupa mede- niyeline — taraflardır. — ve dört yaşımdaki oğlu Mi. huel'i Halyan okuluna - ve- recektir. — Fakal genç kar- deşi ve imparatorun mü- | halir — kümünda Gelasu — Avrupalı İ mandır, xekl ve cesür. Pir adamdır. Marep — nebrine | gelince - kurşı digrat — valis pun gönderdiği cılar — yöründüler. Malanyo Mülâzım Mac ya baklı: Bizi bekliyorlara Sahiden orada elli kadar Ha. beş atlısı ile iki yüz kadar yaya vardı. Beyaz elbiseleri güneşten büsbütün beyaz görünüyordu. Bu beyazlığın arasında esmer yüzler, esmer eller, çıplak bacaklar ve kapkara kıvırcık saçlar birdenbi re göze çarpıyotdu. Habeş atlılarının hepsi de sağ ellerinde birer tülfek tutuyorlar. dı; fakat bunların kimi eski ki. mi yeni ve biribirine uymayan bi. çimde oldukları uzaktan bile an- Taşılıyordu. — Yaya olanlar — ara- | mda da tüfek taşıyanlar görü- lüyordu ama, bunların çoğunda muzrak, kalkan ve hattâ okla yay vardı: En önde duran ve diğer. derinden daha iri ve uzun böylu bir atlınm ardında, yahut sağın. da solunda, rastgele toplanmış. lardı. Bu iri atlırın reis o!dub:uın -şüphe başına beyaz, 'l':ilr'h un,:—ı::nışu Bornusun altı- na yine beyaz kumaştan yapılmış olan bir şalvar giymişti; sırtında da aynı kumaştan cekete benze- yen bir şey vardı. Atının takım- ları Afrika güneşinin keskin 1. şıklarmda parlayordu. Bunların altın veya gümüşten yapıldığı an- Jaşılıyordu. Kılâvuz bir an durdu; yüzbaşı Matanyoya bağırdı: — Markas bizi bekliyor. Sonra atımı daha hızlı sürerek uzaklaştı, Genç yüzbaşı kumandayı ver- idi: — Dörtnal Müfreze, arkasında büyük bir toz bulutu bırakarak, kasırga gi. bi nehre doğru aktı. Markas yüzbaşı Matanyonun yabancısı değildi; onunla hudut boyunda görüşmüştü; bir taral- ta herhangi lıı' kaçakçılık veya hırsızlik yaparak diğer tarala ka. çanların koyalanmasında biribir- lerine yardım etmişlerdi; cessur, zeki ve sözünü tutan bir yiğitti. Yüzbaşı nehri bir bırda geçti. Markas da atını dörtnal süre. rek misafirini karşıladı. Birkaç velki kavgayı sanki unutmuş gi. bi tHavranıyordu. Derhal acele acele; — Sana verecek mühim bir haberim var, dedi. Lömestriye bir an için ümi. de düştü: I — Demetr ile mi kanuştun? Kabul ediyor mu? l — Yok maalesel! Bu hüsusta bir tek söz bile dinlemiyor.. Ben Domnikadan — bahsedeceğim. Bu seni alâkadar etmiyor mu? 'Tabakları yere bırakırken bi . gı önünde konuşuyor, farat gö- zÜnüm ucile de bir gecelik ğinı süzüyordu. Jan genç kadını hayretle din. Tiyordu. —Aralarında ne zaman Domnika mevzuubahselra, — Fl>. rika sahte bir uysallık gösteri. işte bu kere de genç kız.| isi haber oelırul . Lömestriye genç kadımın cevabılı beklericen hileli bir ba.! kış ve neşeli hir tavır ile: Bş. — Nasıl, diğer mahpus ne â. lemde? Diye sordu. — Çok iyi.. Akibetinden hiç de gayri memnun görünmüyor.. Babasına yazmış olduğu mek. tüpta — Konstantinin — kendisine karşı kullanmakta olduğu hattı bareketten memnuniyetle bahset, tiği görünüyor . — Tabit bu mektupları metr imlâ ettiriyor., Diye Lömestriye itiraz etti. — Demetr, Demnik-ilar yüz mil uzaktadır. Bu itiraf genç kadınımn ağzın. düan kaçıvermişti. Genç adam bu hususta daha bir çok — malümat elde etmek istiyordu. Fakat Flo. rika her ne olursa olsun bir tek kelime bilr sâöylemeği şiddetle reğdetti, Ve hattâ Taverskoönün | önünde bu mevzu ile alâkadar hiçbir behse girmemesini kendi . sizden ricada bulundu. Fakat bu riceları Lömestriye İçin en mükemmel bir Izahatı De. | #irt nn * adım kalınca durdu; yere atladı, Yüzbaşı da onun gibi yaptı ve kucaklaştılar. Matanyo, Habeş kumandanının bu suretle selâmlaşmasından se- vinmişti. Çünkü biraz daha içeri. ye, Avrupa âdetlerini bilmeyen- lerin yerlerine gitmiş olsaydı kar. şılaştığı adamla selâmlaşmak için | dudak dudağa öpüşmek lüzımge- Tecekti. Markas şimdi de dostunun eli ryor: — Hoş geldiniz!... Diyordu. — Hoş bulduk... — Nasılsınız? Umarım ki iyi- siniz!.. — İyiyim: Ya siz? — Biz de iyiyiz, Çocuklarınız ) iyiler ya? İyidirler... Sizin çocukları. nız?,.. — Çok şükür!t... Karınızın sağ- iyidir... Sizin karımı. zın da iyi olduğunu umarım, — Çok iyidirler... Bu konuşma bir türlü bitmi- yordu. Şımdı havadan, sudan, ekin. aç olup olmadığın- iyi mi, fena mı gitti. gıden bahsediliyordu, Habeş kumarrdanı bunları söy- lerken kurulmuş bir makine gi. biydi; karşısındakinin ne cevap verdiğine hiç aldırmıyor; ona hem yeni şeyler soruyor, hem de sağa sola emirler yağdırıyordu. Markasın adamları da İtalyan askerlerinin, mülâzimin ve ça- vuşla onbaşının boyunlarına sa. rılmışlar, karşılıklı hatır soruyor- lardı. Habeşlerde böyle biribirleriyle kaarşılaşan iki tanıdık, sadece se. lâmlaşarak geçerlerse bu en bü- yük ayıptı. Ner hakde aralarında bir düşmanlık ve biribitlerine kaarşı fena niyetleri olduğu ma. nasmı çıkarırlardı. SOYURMAŞ Mütaiyok” arküdüğ- Tarı bunün için Markakla adamla. rının her zamanki tekerlemeleri- ni aynı şekilde karşılayorlardı. Fakat vakit geçiyordu. Vaktin geçmesi Habeşler için bir zarar değil, kârdı ama, genç yüzbaşı şüphesiz onlar gibi düşü. nemezdi. Bu yüzden cevaplarını rastge- le ve mümkün olan çabuklukla veriyor, adamlarıma da böyle yap. maları için işaret ediyordu. Habeş atlıları öne geçtiler. Yola çıktılar. Yeşil ve güzel vâdi uzayıp gidiyordu. Ötede beride keçi ve koyun sü rüleri görülüyordu; şurada bura- da başıboş atlar ve katırlar otla- yorlardı. Çocuklar beyaz tüylü oğlak ve kuzularla oynaşıyorlar; çırılçıplak vücutları güneşte c! meğe başlayan bir çikolata gibi parlayordu. Çobanlar Habeşlerin alaca ka. hhıhf.nı hele düzgün Ünifor. mah İtalyan süvarilerine merak- la bakıyorlardı. Saliyanti, yanrbaşında Koranzoya döndü: — Bir köye yaklaşryoruz. giden 58 Sür — mahiyetinde idi. Artık Dom: nın ne Morenari ve ne de civa. rında bulunmadığı muhakkak — i. di, Bu şekilde boş araştırmala. Tın manası da anlaşılmış olüyor. du, Yemekten sonra bir gece ev. velisi olduğu gibi genç kadın bir köşeye çekilerek, samanların üzerine uzandı. Hiç de naz eder bir hali yoktu. Lömestriye gü. zel bir pece geçireceklerini tah. min etmiş, hayalini doldurmuş . tu, Fakat kadının yalnız kalmak istediğini anlamakta gecikmedi. O da gururuna mağlüp olarak hiç bir sekilde kadına yaklaşma. dı. Fakat bütün gün uyumuştu. Sonra Florikanın güzel karanfil kokusu her taradı kaplamış, asa. bıma tatlı bir gerginlik vermişti.. Bütün gece gözünü yumamadı. Florika sabah şalakla beraber kalketığı zaman, Lömestriye da. ha gözünü kırpmamiıştı. Fakat, derhal uyur gibi yaptı. Bir ke. re daha yanağı üzerinde, genç kadının etli dudaklarının teması. n histetti. Kendisine karsgı hem gürur hem de hiddet düyuyor: —| — Ben çok aptalım.. Bu kü.! cük #“vigenekten müthiş xevk du. yuyor. Ben d- handan — İstifade etmeliyim, diyordu , (Daha var) Yazan: Kadircan Ka Yamacı döndükleri yü gördüler. Burası üçef metre aralıkla yapılmış üstleri sazlarla örtülen kulübelerden ibaretti. Bu sırada köyün küçük bir tepede bir ne tepine haykırıyor, gçırpıyordu. Koranzo merakla — Ne yapıyor bu?.. — Birisi ölmüş... Onü !ı., veriyor. Çok geçmeden tal bir yığın insan toplanır; yıkarlar, sararlar, me: rürler; bu sırada tepinim de | vünmeler, haykırışlar ve $8 p devam eder. Mt Ötede beride, tarlalardA . şanlar da vardı; tahtadaf İıq mış çapalarla toprağı kar' g,, r. Erkekler belder yukâ” laktılar; kadımlar dekolte mişlerdi. Bunların arasin kısmı, ölüm haberini çapalarını omuzlarına ye doğru gelmeğe baş Müfreze köyün ortasıf çerken herkes kulw sına kadar çekilmiş, hef çacak bir hal r*ınvııın askerlerin geçip gittikli rünce yüzlerindeki koıhl yordu. Hattâ İtalyanları €7 leri zaman çocuklarla kıl 'ıh a lara doğru bağf başlıyorlardı; ne dedllrlef' ıî şilmiyordu. h: — Bunlar ne diyorlar?. ft — Boncuk istiyorlar!.4 Şİ — Habeşistanda her yt İ A lerce ton boncuk harcanıf zi açıkgözler daha içeril derlerse boncuklarını ayfil lıkta gümlüş ve altınla dek| bilirler!... | — Somalide de öyledir.. Köyün öteki ucuna sıreda bir kulübeden — bif çıktı. Kapının önürkle yert Tiş olan bir mızrağı alarâ ötede otlamakta olan 20i dt, dağlara doğru uzaklaştı Çok geçmeden 7ılmıdl“ lübelerin kapılarında d ellerinde birer mızrak t altı kişi birden, öteki ad tığı kulübeye koştular; * v dan biri diğerlerinden Ğ Çavuş Saliyanti manalı sırıtarak onbaşı Koıııııl’Jı n dü; sordu: * vik davrandı; hpmın öni — Oraldda o!ı:ılırı prM Daha P rağını dikerek içeriye ğerleri bakakaldılar ve dananlar oldu. » VAKIT ABOYE TARİFESİ MWemleket — Meti içinde dışti Aylık v5 155 3 aylık 880 425 6 aylık 175 — 830 1 yallık 900 — 1600 Tariteden Balkan — BirliR! Öf ayda otuz kuruş düşülür. — '| birliğine gitmiyen yerlert g| yetmis hbeser kurusş zamımı Abone kaydım bildiren tüb ve telgraf ücrelini. ) parasının bosla — veya bafk'yi vallama ücretini Idare kendi Ywanlın hos eeckn et ünde VAKIT'a abone 25 kurustur. İLAN ÜCRETLERİ k Ficaret ilânlarının santiffi IK trı sandan iliharen ilân SA7 rında (0: ve Ücüncüde 2: haslık vanı kesinece 5- H Rüyük. cok devamlı. venkli ilân verenlere — 8! indirmeler vapılır. Resmi TALRR YA AM Ticari Mahirette Olmm?” Küçük İlAânlar Rir defa 30 İki ılelı“ defası 65. dört delası 75 defası 100 kurustur, !lır; nıuıılcıln bir dr!l" vadır. Dürt salırı geçen fazla eatirları bes kurustâf *ap edilir. Vekit he doğrudan © tendi idare yerinde. kare eaddesinde Vakı! allında — KEMALEDDİN Nüân Rörosu — elivle ader #Rüronun telefona! vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: