14 Mayıs 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

14 Mayıs 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a 3—VAKIT 14 MAYIS 1840 A ee : VAS L Şehre verilen su DeD | —T MT OA AA A TT ÖT CA M M DT YA TT M AT K AOAT D miktarı s,'—den seneye artıyor N'“.'lhıı Sular Idaresinin 939 dıumuünçc Bülüe gaçliaında kabul edildi. İağ p daresi geçen sene &4€ akarak şehre 17 tre mikâbı su idaresi girket 932 senesinde | nür yakılmasma mu. | 'şıh'_;'tqk on buçuk milyon su . min kömür sarfiyatı | Aynı olmasma Trağmen Senelerde yüzde yetmiş nis- fehre fazla su verilmesi ku"den getirilen ma alınmasından T -h!ım—.sqı olunan suyun i meccanen verilmek. StYa İsale yollarında sarfo - ; adır. Tetkiki hesap en. ,U hususta gunü bildir- * Su idaresinin geliri aboneler ve beledi sayılan gekiz milyon tağıakâbr sudan hasıl ol - ir. Meccani isalelerle za- Yüzünden su abonelere 15 bi gali bir fiyatla satıl. Vei İf Ücretlerinin bu nisbette timası idarenin en mü - i olmalıdır. 939 sene. adedi 25367 ve ba- n seneye nazaran r. geçen sene satın i olarak 35928 lira Frank düşmeseydi bin lira verecekti. Ter almırken murahhas taksit bedellerinin olarak değil frank yesini şart koşmuştu. idaresi geçen sene 3 189.000 lira amortisman Ayırmaktadır. ğ’? İ hai 7i l ! Iîğf %ı ? & İZE ül _nm'ı'uşdıu.ğı Ünlr SN ) Y cevabmı ver- ğgîloüye memba suları. W 211 paraya, buzlu rî- k .:Ulhmhüdımkur Ş'eı- N hb.ıhr hbakkında da ya. karar verilecektir. Fmamağasataar T'_Il faküllesindğ Yıl üstüste kalan yılı bidayetinde bir imtihana girmeleri verilmesi rektörlük Uygun görülmüş, ka- edilmek üzere Maa. delliğine bidirilmişti. İm- Hlması için vekilliğe tek itucaat edilmesini rektör- işlerdir. Gazi Şş:"llın yenileniyor ©B dörSöbrüsünün üzerine kt- yi %_htnn havanm dü. işüzerine venilenmektedir. D Ha Höprüsünün tamirine Aziranda başlanacaktır. ——— edeki toplantı î.gww idaresinde bele- K foplantı yapılmış, İz —""m_uhxı!ıu oludacak es. Üzerinde tetkikler ya- â'.l.h lendislerinin birinin iş. | "ıı._h.blr a Z r, y Eski Vet eki eserleri koruma | M ltiğin de bu Humusta mi Hlı.,:;"nı lşti, Yorulmasına karar ve- ——— & Ş::“lk kampları açılacak — olan çocuk 'i 'lh'dk etmek . üzere 'dür Yavıl, ürlüğünde bir top *A Müştır, Va. Vu BÜ cektir >su gehir meclisinin | bile miktarını azaltarak | l acrl, | 20 acak kamp sayısı | ';_ € yakın gocuk kabul | T ses Jül Jananın l Prenses bacaklarının kalınlığını tenkit edenlere karşı, “onlar günün birinde devlete destek olacak,, demişti Bugün isliklâl kavgasina Birişmiş olan Hollandanın da, ha düne kadar en büyük kavs gası Kraliçe Yilhelmina ile ün- madı Prens Böarnbart ar: v daki geçimgsizliklerden doğan dava â. Çok sert ve eski kaf İlçe, kızı Jülianayı bir terbiye ile yetiştirmeğe gayret etmişti. Vakra harp so. nunun demokratik telâkkileri bunun tamamiyle tatbikıma ma” ni olmuştu. Onu Si protesörlerle Lahayde reşmi vermiş, sonra da onu Leyd üni- versitosine yollamıştı. Kendisi — munlazam görmemiş olduğu için dalma esef duymuş bulunan kraliçe kızının gayet âlim yetişmesini istiyordu. Üniversiteyo ve mok- tebe kızına islisnal muamelo yapılmam Ve onun da di; çocuklar gibi yetiştürilmesi için hususl surette emir vermişti. Genç prenses şişman ve bi- çimsiz bir kızdı. Günün birin- do mektepte kızlar (Şişman bacaklılar klübü) diye bir klüp açmışlardı. Ona İştirik etmesi için bir davet gelmediği ha bu kusurunu bilen geaç pron. ses kendiliğinden onlara (ilti, hak etmiş ve reis seçilmişti. tahsil Bir başka defa da bir baloda kendi ayak bileklerinin kalın. lığı hakkında arkasında bulu. nan bazı kimselerin tenkit yaptığını işilen Prenses arka- ya dönmüş ve gülerek “Kalın- lıkları bir kusur değil bilâkis bir fazilettir. Çünkü onlar gü. düh”BiflAde dövlkbe'Nestek olar caklardır,, demiştir. Filhakika Prenses Juliana uzun müddet Avrupanın cü çirkin prensesi olarak tanıl- maştı. Giyinişi annesinin giyinişi gibi demode idi. Bu evleninceye kadar böyle davam etmişti. Evlendikten sonra kocasının tesiriyle değişen Phenses Ju - Hana annesin) bu hafifliğiyle! çok müteessir etmişti. Prenses Jullana — riyaziye, edebiyat, ekonomi politik, ec. nebi dili ve klâsikleri öğren- dikten sşonra hukuk tahsllini de bitirdi. Fakat annesi onun ayrıca iyi bir ev kadını olma- sını İstemişti. ullana da buna çalışmıştı. Eğer bazan yaptığı pastaları pişirmekte muyalfak olamazsa sarayın aşçıbaşısı ona Htimas eder, ona kendi tara- fından yapılmış pastaları vere- rek Kraliçeden kızının aşçı- lkta — muvaffakiyetsizliklerini saklardı. Prenses üniversiteyi bitirdi. ği zaman Ayrupanın en tahsilli Takat en az beyenilen prensesi idi. Bekâr preneler hep başka prenseslerle evleniyorlardı. Kimse onu beğenmiyordu. Çünkü o şişman, çirkin, kıya fotsiz, hoşa gitmesini becere- miyen bir kızdı. Fakat bu pren 808 28 yaşına geldiği sıralarda bir hâdize onun hayatının ron gini değiştirdi, Nibayet Julianayı daha gör. meden onunla evlenmtğe ka rar vermiş olan Prena Bern- Prenses ve kocası pek seven ve aslen de Ameri. kalr olan Kontes Paul de Kot. zebue'nin yardımiyle bir fırsa. tını bulup genç kızın karşısına çıktı ve onun kalbini kazanma- sının yolunu buldu. İzdiyaç — teklifinden Sonra Rrens,hakkında. tahkikat yı pan nüzrrlar onun bir Alm boya fabrikasında çalıştığını öğrenmişlerdi. Aleyhinde ye. gânoe bildikleri şey onun Nati partisine mensubiyet! Idi. Fakat izdivaç —meresiminde Holünda bayrağının yanında gamalı Hitler bayrağı görül - medi. Nazi Almanyası bunu kötü gördü. Fakat Prens Ho » lândada daha sevildi. La Hayda resmi ziyafetler ve toplantılarda balolar veri - lirdi, Fakat gardonparti yapıl. mazdı, Prensesin nişanlısı şere fine izdivaçtan evvel bütün S faretler birer ziyafet vordikle- ri sırada Prenses Juliana Bel. gika sefaretinde verilecek eğ » Jencenin bir kokteylparti ol » masının hoşuna gideceğini söy- lemişti, İşte Holândada Jik kok . teylparti bu suretle yapıldı. Prenses Juliana ile nişanlısı barın küçük taburalarında o - tururlarken Kraliçe içeriye gir d, Onun bu kadar hafif bir mahiyeti olan bir toplantıya keleceğini ümit etmeden onu davet etmişlerdir. Fakat © bu davete gelmişti. İçeri girmiş, barda bulunan kiızile damadı - nr selâmlamış, fakat pek ©a * buk ortadan çekilmişti. O gece kraliçenin ktızıma sarayda neler söylediğini, onu nasıl tekdir ettiğini bir Allah bilir! İşta bu kokteyiparti, yeni çiftin bundan sonra geçirecek - leri hayatın Ük nümunesini | hard izdivaç işlerine karışmağı veriyordu. Fransız Riviyera - sındaki balayı seyahati kocası her tarafı dolaşmışlar ve sabahlara kadar daüsetmiş- | lerdi. Pronses bu balayı seya- hatinden on kilo zayıftlamış o. | larak döndü: Fransız vodası - nın ön son moödellerile süslen. mişti. Saçları, iyi öondüle ol - muştu. Yüzüne boya sürüyor. | du; ve yoni evliler Holündaya dönmeden evvel onların geçir- dikleri balayının dedikodusu Holândaya golmişti. Mütaassıp ananeli zümrelor bunu çirkin buluyorlar, bu ha- yatı gazetelerinde tenkid edi - yorlardı. Fakat Prensesle ko . easını sosyalist gazeteler de müdafas ediyordu, Kraliçe ize bu rezaletten çok Müteessirdi. Yeni evlilerin kraliçeyi 1 - zen modernlikleri yalnız bu - nunla kalmamıştı, Genç evliler | La Haya dönünce izdiyaçları sırasında kraliçenin kendileri - ne hodiye ettiği sarayın mobll . yasını eski bularak - değiştir - | mişler, modern mobilya almış- lar, içine kalorifer ve elektrik- H mutfak koymuşlardı. Etraf. Tarına Holânda sosyetesinin en genç ve açık fikirli kimselerini toplamışlardı. “Veliaht Parls modeli elbiteler giyiyor, yüzü- nü boyuyor ve mücervherat kul lanıyordu. Prens de otomobili- ni gayöt bızlı sürüyordu. Kra- liçe prens Konora bir müşavir tayin etti. KEğer Holündalrların hoşuna gitmek istiyorsa bu mü şavirin sözlerini dimlemesini tavsiye etmişti. Kavga küçük prensesin doğamile benziyordu. Halbulü kısa bir zaman sonra çocuğun yoetişt! . rilmö tarzı etrafındaki ik! ka nana arasındaki ihtilâf y saraya bir tatsız a nun Üzerine pronse! kardeşinin Holünda kadınla eylenmeğe kal kraliçeyi hırsından deli etti Çünkü bu kadın kraliçe için biraz hafif bir insandı. Preng Bernhardın kardeşini bu fikir- den vazgeçirmesini istedi. O da kreliçeye erkek kardoşinin bekçisi olmadığını söyledi. Bu hâdiseden kısa bir za . man &oura preng erkek kardeşi ve bazı dostiarile birlikte Ak- denize hir tenezzühe çıktı. Bu seyahat bazı kimseler tarafın- dan prenses Jullana ile kocası arasında bir anlaşmazlık oldu- Eu dedikodusuna vesila oldu. Halbuki sonradan öğrenildi ki, bu seyahat esnasında prens her &ün karısile telefonla görüç . mekteydi. Ve seyahatten dö - | lanca hıziyle başladı. Dün gece. Pa geet nüşte de yine karisile neşeli ve mesut hayatlarına devam et - tiler, İşte Holânda mubafazakârlarının bütün der di ve bütün dedikodusu ve kav- gası bundan ibaretti. Prenses Jullana ile kocası koktey) içtik çe kıyamet kopüyor zannedi. yorlarâr, Fakat şimdi Holândalı mu - hafarakürların Holânda &a - Tayt asıl kızılca kıyametin ve asıl kavganın ne olduğunu, ma slesef pek aer bir suretto BE. rTenmiş bulunuyorlar. ı.'olıi eğlenceli geçmişti. Prenses ve | bitmişe|, sarayının ve DALI (DALDANDALA Holanda veliahdi pren- hayatı LMANYA, bir memlekote saldırmadan evvel sü- ratle bir nota veriyör. Hakikatte birer bahane olan bu notalar, bize çok ceki za- manlara ait bir fıkrayı hatır- lattı: Bir vakıtlar eyalet valileri - nin muntazam maaşları olma . dığından, her vali, memur ol- duğu vilâyetin gelirini kısmen kendisine ayırır, diğer kısmı - nı da devlet kapısına gönderir- miş, mbula gık sık para gön. dermiyon valiler azledilerek uzun müddet açıkta bırakılır mış, Böylece mazuliyetin — acısı yüreğine işleyen bir sabık va- H, günün birinde Edirneye ta- yin olunur. Fakat memuriyet mahalli . ne gelir gelmez, İlk İşi de ma- fevkinin gözünü doyurmak ve bu sayede meykliini sağlamlaş- ak için meşru, gayrimeşru vesaite müracaat ederek para tedarikine girişmek olur, Kâhyasını çağırır. İri bir ke- çi getirmesini emreder. Keçi buldurulur. Valinin se. diri yanındaki erkân mindorine oturtulur. Memleket eşrafı teb rike gelmeğe başçlarlar. Beldenin âdeti veçhile evvelâ müslümanlar gelirlermiş. Hoş böşten sonra vali bunlara keçi- yl göstörerek sorar: — Bu hayyana no derler? — Keçi derler efendim. Pek tabil olan bu cevap, bi . Tâkis valibir hiddotini mucip olur vo onları şöylece tekdir ederek huzuruadan çıkarır: — Ahmak herifler! Bu goçi değli; taydır. Pilmediğinizin sezası olarak 2000 Jira getire- ceksiniz. Müslümanlar çıkarlar. Ar - dımdan Rumlar girmeğe baş - lar, Fakat Rumlar, daha önce hâüdiseden haberdar olmuşlar « dır. Tebriki mütecakip, vali, Rumlara da aynı suali sorun- ca daha tedbirli davranmış ol- mak için: —Tayârr -efendim, Bu hayvan taydır. Fakat netice yino ters çıkar. rıtara derler, Tira verco rı da savar. Sıra Musevilere gelir. O vak- te kadar vakanın her iki şel- lini de öğrenmiş olan Musevi- lor, keçinin, gayrimeşru bir maksadı tahsil için babane . den başka bir şey olmadığını anlıyarak valiyi tebrike gir - Hafta Dedikodusu ,, Yazan: Hikmet Münir dikleri zaman aynı sual İle kar- şılaşınca: — Ne ke, r efendim, der« l Je d ır, Bu, Allahım bir belâsıdı başımııza sallat olmuş... Na emir buyuru- luyorsa Aaçıkça süyleyiniz de verelim, , İstilâdan evval re arzeltiği baha * neler de bu nevidoen... Fakat vakıt daha dar!... Üstelik, iates bllrü haracı vermeğe hiç kim. se razı değil! ** * $ ERHUM şair Celâl Sa- Ö hirle tan azdım Fakat bir gün, havadis almak üzere gittiğim Dolmabahçe sarayı « nn bir odasında — boklerken kendisile karşılaştım. Odada başka kimse olmadı « ğından konuşma zarüareti ha. el oldu. . Celâl Sahir, benim gazeteci olduğumu öğrenince uyanarak biraz da ga aleyhinde bulundu. — Tuhaf şeyl dedi. Bilhassa lerl ilân ediyoriar, Meselâ ge « çen günkü (...) Bgazotesinde Palan hırsiz — tatul- diye yazıyordu. Bu da havadis midir?... “tutulma, mışsa” ne diye yuzarsın... "Tu- tulduğu” rzaman yaz!... Eski bükümdarlardan birl fevkalâde bir lüzum — üzerine Bağdada sevkelinek üzere ga « yet süratli bir tatarağası araş- tırır. “Bir haftada Bağdada gide. cek var mıe7” diyo sokaklarda teltâl bağırtır... Bir taraftan — tellâllar bağı- rırlar ve diğer taraftan «üller, süyvariler bir haftada Buğdada gilmenin mümkün olup olma- dığı hakkında basbihaller ©. derken, adamın biri koşa koşa hükümdarın sarayı önüne ge. lir ve mühim bir söyliyeceği el“ duğu için muhakkak — surette buzura girmeğe ısrar eder. Birçok gürültülerden sonra nihayet hükümdarın önüne ç kar. Toşrifat merasimi'derm O- hanur, Sonra bu adam: -E çıkarılamıyacağını işaret © Yyor; eğör bir şey “olmuşsa' lân edilmesini; olmamışsa, Be luncaya kadar” boklenmesini muvafrk gördü. Halbuki bir zamandır gaza. telerin “olmadık" - şeylerden bahsetmesi, “olan" — şoylorden (Devamı 5 incide) LAT R AM Silâhlar konuşurken örveç falan derken, harp bütün gerp cepbesinde o. denberi, “Majino ağır gülleler düşüyor. da G Hti İ $ ;ğ $ v T Edirnede yapılar Kırkpınar gü reşlerinin sona erdiğini ve Alın aW neticeleri dünlül Hüskamızda bütün tafsilâtile vermiştik. Yu- karıki resimlerin birinde pehlivanlar geçit resmin de, diğerinde de hakem heyeti görülmektedir. | verim kabiliyeti mi kal birleşerek korkunç bir bamur ha. line geliyor. Yer altında “maym” lar, yer yüzünde toplar, havada kanatlı jderhalarla dür bu ©id dünyanmn bu naktası, ifritler diyarına döndü. Şimdiye kadar hiç bir muhayyels, bu ka. dar müthiş bir manzarayı canlan. dıramamıştır. Dantenin “Cehennem"” i, bu. günkü cephelere göre çocuk oe yuncağından başka bir şey değil. Asıl cehennemi Allah değil, in. sanlar yarattı. Bu arada bir de “Bin senelik istikbal” sözü geçi. yor. Güya bütün bu ölüm maki. neleri, hayatiyet plânları, halıla tekmelemoler hep bu uğurda ya. piliyormuş. Bin senclik istikbal, iyi ama bu hangi toprak üstünde, hangi ça. tılar altında kurulacak? Gülle ile sürülen — topraklarda . Baş sokulup barımlacak sağlam — bir çatı mı var? Yıkıp yakanlar, ne umuyorlar? Şimal denizinde patlıyan “mayn" lar, “torpil” ler, korkarım, ki ba. Hik namına da bir çey bırakınadı. “Nimet" diye tasıdığımız hce şeyin kökü kazınıyor. Yarın salar da, havalar gibi zehirlenecek. Biribirimizi kıra kıra ortalığıı mezarlığa çevireceğiz. Eski çağ, larda medeniyetleri mahveden fe. Yüketleri at doğururdu. Şim. di be işi insanlar görüyor. Fethine kostuğumuz, uğrunda bütün dünyayı ateşe verdiğimiz istikbal bu mu? HAKKI SÜHA GEZGİN Elaiz EARL İA çe M er eit P a Ca

Bu sayıdan diğer sayfalar: