10 Ekim 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

10 Ekim 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

? — VARIT 10 BİRİNCİTEŞRİN 1940 Hâdiseler arasında [ Tenakuz hangı tarafta het Emin Yalman d(»si_ı i harfler ile ıınmyıırn halde bunru üniversiteye - birak: teyişimizi ileriye sürerek ız ile müdafaamız ara: tenakuz — bulunduğunu Hakikat Balde ise tenakuz bizde değil, kendi: :ndod: , Zira biz eski harfler le kitap' ları okuyup anlamak ihtiyaecmı ancak yüksek — tahsil garmf.a mütehassıslara münhasır görü' yoruz. Böyle bir ihtiyaç için u. mumi kültür mücasesesi olan lisede Türk çocuklarının ve gençlerinin kafalarmı şişirmeği do doğru bulmuyoruz. Onun ye" rine talebeye umumi hayatta dâaha faydalr olacak malümat verilmesini — istiyoruz. Vatan başmuharriri ise dünkü maka. Tesinde: “Bizim istediğimiz bü” yük birşey değil. Sadece lise talebelerinin dünkü edebiyat di. Hine girmiş olan kelime ve ta: birleri ve bir kasım sarf ve na. hiv usullerini öğrenecek kadar eski türkçe bilmesidir.,, Dediği kalde diğer taraftan Bu derefede malfimat vermek Üniversite tahsili mlüddeti içer sine sıkıştırılamryacağımı - iddia ediyor! 'Tenakuz biz de mi? Yoksa Kendisin de mi? Madem ki Ah. met Eml rkadaşımızm mak” Uzayan tasfiye işi İstanbulda senelerdenberi de. vam eden bir Esnaf Bankası nin tesfiyesi meselesi var. Te diyatında aclx vaziyetine düşen bu bankanm iflâsına * gidilecek iken tasfiyesine karar verilmiş. ti Sebep olarak da alacağının borcundan fazla olduğu göste* rilmişti. Bankanm son bilinço. sunda alacak Trakammı teykll eden 440 bin lira tahsil edildir ği taktirde 320 bin lira borcu ö. dendikten sonra 120 bin lira kar lıcıı:ı, bankanın ilk tosis ger. mayesi olan 100 bin lira böyler Tikle kurtarıldıktan büşka 20 bin lira kâr bile temin edilece. ği ileri t bin bl:? — edilememiştir. ce bünkâünm dömirbuş eş. yası satılmıs, bumunla — tasfiye etinin zarur! masrafları ö - ir. Bundan sötira sata. cak eşya da Kkalmadığından tasfiye heyetinin masraflarmı ödeyecek para bulmak da im künsız hale gelmiştir! Garip olan cihet gudur ki, tasfiye beyeti Benode üç, dört defa hissedarları umuml içti. maa davet ettiği halde kimase gelmiyormuş; yani alacaklı var ziyetinde olan kimseler hakları. nt takip etmek istemiyormuş. © hakle hissedar adını verdiği miz bu kimseler sakm ayni za. manda tasfiye heyeli tarafın * dan borçlu olarak haklarında ul_g.ğbat yapılan borçlular olma. Bım ? llra Eğer işin iç yüzü böyle îıe Fanaf Bankasımm tasfiyesi işi bir iki sene değli, birkaç nı(r devam etmiş olıu yine neticesiz kalacaktır. Onun için bizim fik rimizce bu işi ciddi olarak tut. mak zamanı gelmiştir. Madam ki bankanm tasfiyesi kararr alacaklarmım yekünu borçlarından fazla olmasma gö Te verilmiştir ve madem Xxi beş, altı yıl geçtiği halde buna im. kân olmadığı anlaşılmıştır. Ö halde bu tasfiye işini bırakmp, bankanın iflâsı yoluna gitmek zaruri olur. Aksi halde 440 bin Hrayı bulan âmme hukukunun ziyama göz yummak demek ©' lur. 4, İzmitte ekmek 12 kuruş İzmit, (Hüsusi) — Şehrimizde ek> meğin kilosuna delediyece 12 kuruş narh konmuştur. Mülletimizin ileri atılmalarile dolu olan, yaşama küdret ve hakkını düm yaya tanılan bir derirde yaşıyoruz. Takişaflarımızm ölçülmesi için içinde bulunduğumuz, üzerinde ehemmiyetle Guracağımız işlerden hirisi do mur Baldkak ki: 20 İLKTEŞRİN PAZARA 'YAPILACAK OLAN GENEL NÜ. FUB SAYIMIDIR. BAŞVEKALET tatatistik Umum Müdürlüğü Küöy davası: Halkevleri köyde nasıl çalışmalıdır ?.. Okuyucularım — hatıriryacak” lardır. Bundan emıda köylü ve şehi tine temas etmiş, köylünün ir. şadı için neler yapmak İâzım geldiği hakkında birkaç nokta" yı izaha çalışmıştım. Bugün de halkevleri bahsine geçeceğim: Köy tetkiklerinde, köylüye nasıl faydalı olabileceğimizi an. lamak için gezmek ve görmek katiyen kâfi değildir. Herşey den evvel köylüye nüfuz et. mek, onun itimadmı kazanmak lâzımdır. Bunun için de mömur run “şehirli” hüviyetinden sıy. rılması icap eder. Şunu kabul ve itiraf etmek lâzımdır, ki köylüde Saltanat devrinden de" vam edegelen bir an'ane var. dır: Şehirli ve memuru kendin den saymamak., Bu ümuml bir köylü kanaati değildir. Fakat, ekser köylüde rastlanır; ve ge' ne ekser köylerde cumhuriyet memür ve ümirlerinin bu an'a. neyi tamamile yıktıklarına şa” hit olursunuz. Köycü — kaymakam, köycü nahiye müdürü, köycü ziraat memuru smırlarmdan — tecerrüt ederek bunüu başaracak yegâne kuvvettir. Sınırlarmdan tecer. rüt edecek, diyorum. Çünkü şehirli ve memuru kendinden başka, kendisine faydası dokun mıyacak sayan — köylüye Cum huriyet kanunlarının hakikt ga. yesini öğretmek, inandırmak 1 * çin hattâ hiç hiddetli olmamak Tâzımdır. Bir ziraat memuru, bir köyden nasıl kmldugımu ıüyk anlattı: , Köyünde yeni bir to. humuu Laıtb katmı yapacaktım. Köytünün bu benliği kabul et miyeceğini bildiğim için tarlada kendileri ile beraber çalışmağa karar verdim. Bir sabah çapa omuzumda tarlaya gittiğim va. kit kimseyi — bulamadım. Bir müddet sonra kocaman bir ço ban köpeği belirdi, Ben çapayı kaldırdıkça köpek hırlayarak üzerime hücum ediyordu. Anladım, ki köylü beni kaçır. mak için böyle yapıyor. Fakat kaçmadım. bet netice, köylüyü bana ser sılmaz bağlarla bağlamıştı.,, Bu çok canlı misal, ibretle üzerinde durulmaya değer hâ. disedir. Vakayı anlatan ziraat memuru, şimdi İstanbulun yar n bir köyünde, köylüye yeni tecrübeler göstermekle meşgul . Ramazan Yazıları : AaaGLseceLene ee çcaLE AA rRAce L aEmaEnA Eyyamada uyumıya gelmiyor!.. Ahmed Rosim Merhumum bi raktığı güzel fıkralarından : Zira, benim bildiği böyle eli böş gelmez. Ötedenberi (bereketli ay) diye meşhurdur. Haniya..? Şekerci dükkânlarım çömlekçilere döndüren reçel kava, pozlar» ağızları dülbendli küpler. bakkallarda moclü, kırmızılı bağ- larla daire daire asılıp - sallanan güllâçlar, Anadolunun şehir ima, Jâtı olan pastırmalar, o kangal katgal sucuklar haniya?.. Elendi harç almış, hamal önde küfe ga- çırdatır, kendisi arkada rastgeldi. ğine: — Karamanlının altındakinden all.. Hem temiz, hem farklıcal Diye sağlık vere vere yürüyüş- ler, —Bu ıene de günler uzun... Ne yapacağız? Sualine mukabil: — Çok şükür, sağ, salim kavuş. tukl. Varsın uzun olsun, Rabbim sabrını verir, Deyişler, — BIW seneki aşçı yine _ha*a' X— Yedi yüzet Bahişişi, mahşişi;| anhlası, minhası bine! Tarzındaki hasbihaller, — Bizi bir akşam taltif buyu- rursunuz. quzımmmdepqinllmıdıme. T Bunları ve emsalini düşünüp dürürken dalmışım. Kendi kendi- a Neredesiniz ey geçen günler?, Ses yok. Edebi ve içtimat roman Fabrikaam evvelki müdürü “Ahmet Turgut larkısı dür ve eminim ki her gittiği yerde muvaffak olacaktır. | İçte köylerimizde çalışacak memurlar, bu ziraat memuru gibi çalışmalıdır, Şimdi asıl mevzmuma geçe l ceğim, Köylü ile doğrudan - döğrüye | alâkadar olan devlet memurla . | rınm her husuata işini kolay laştıracak ve köylüyü hazırla" yacak mill! bir teşekküle !&hlı bulunuyoruz: Halkevleri. . Halk | evlerinin köycülük gubelerinde çalışan gençler, Türk köyünde saltatattan kalan kötü ve köh. ne an'aneleri yıkacak en dine' mik kuvvettir. Fakat, maalesef bu şube istendiği derecede faa. liyet gösteremiyor. bunu, bir halkevi gezisinde gördüm. Se' | nede bir defa köye gaunti ter. | tip etinenin, fayda yerine zarar ; vereceğini açıkça söylemekten çekinmiyeceğim. Gene bir genç arkadaş anlat tı: — Köye tavuk sövüşleri ile, | gravyer peynirlerile gittik. Şöy le bir dolaştıktan sonra bir göl gelikte oturup yemek yedik.. Dikkat ettim, köylüler bize hiç samimi davranmadılar... Ben, köylüden kuru ekmek, soğuk su istiyerek genilıl'hl" yerlerde tasavvurun fevkinde bir muhübbet ve alâka gördüm. | Bu, psikolojik bir hâdisedir. Köylüyü asıl gaye üzerinde ça. lıştırmak vo düşündürmek için Bamimi olmak herşeyden evvel lâzım olan vasıtadır. İ Halkevleri köycülük gubeleri, kendi kendilerini senede bir de fa şöyle bir ziyaret ederek yal nız kendi dosyalarında bir yer tutacak rapor hazırlamakla bir gey yapmış — olmadıkları gibi. köylüde de menfi bir his uyan dırmış olurlar, Hattâ köylerde nümüne bahçe ” ler yapmalı, köylüye faydalı | olacak neşriyat temin etmeli. | dir, Köylü, kendisine söylenen” | leri “eser,, halinde — görmeden ihanmak istemiyor. İşte bunu başarmak, köy davasını hallet, mek demektir. &m—mmnuanMmm l' GÖNDEN Güîı Sayım Günü Gelirken AYIM günü herkes e€ vinde olacak. Fakat gazetecilerden yino birkaçı dışarda... Bunu kendimize bir üstünlük veya imtiyaz süsü vermek için söylemiyorum. Sayım gibi herkesin evinde bulunmağa mecbur olduğu ve bilmeeburiye — dinlendiği bir günde bile; gazetecilerin çalışmak zaruretinde bulun. malarma işaret etmek isti> yorum. Biz işten kaçacak ol. sak, iş bizi kovalar. Fakat Sayım günü herke * Bin, evceğizine kurulup Ta. hat rahat dinleneceğine de pek İhtimal vermiyorum. He” le ötedenberi aralarında dı. rıltıyı ekzik etmiyen kart ko* calar, ogünkü mahpusiyetten memnun — kalmıyacaklardır. Aralarında en küçlük bir ih. tilâf çıkmaya görsün; bir cehennem azabı. derecesinde kurtulsunlar... Kahve, sine" ma, park, patsiyeri, türlü eğ. Jence yerleri yok ki gidebil" bazı goförlerin memnun olâa. cağı anlaşılıyor. Bir gasete sahibi tanıdığım anlattı: — 20 ilktegrinde, hâdiser nin gazetemize geçecek ta, raflarmı tesbit — içii meği düşünilyorum; Bunun müsesdesini! İş ov.omcrbıı kiral; idea! bir gün olabilir. mi? Sokaklar bomboş, durduracak adam yok, Sür alabildiğine! Çarp istediğin yere., Ooh ke: kâ... Doğrusu Beyim, Sayım Günü otomobil sürmek bana bir bayram olacak.,, Fakat şoförler, her gün “bayram,, yapmıyorlar mi? HİKMET MÜNİR goktan geçmiş olmasına rağmen dinç görünen, yakışıklı, sevimli, ay91 zamanda babacan bir adamdı. Erdoğun, onu alöykinde işittiği bir çok dedikodulara rağmen dal- ma sempati le hatırlar. Beki müdür, genç mühendisi yaşınm en buhranlı bir zamapında tutmuş, himayo ot miş, Gülserenle evlenmelerine de vasıta olmuştu. Erdo- BPanın şimdiki aklma göre müdür bu evlenmeye sebep al- mâkla ona İyilik mi, fenalik mr etmiş sayılmalı, bunu birden kestirmek mümkün değil ama, genç mühendis © zaman bu hareketinden dolayr rmüldüdüne karşı bir ba- ba sevgisi duyduğunu, derin bir minnotle bağlandığını kiç bir zaman unutmayacaktır. Güllserenin fubrikadaki arkadaşlarile arasınm açıl- ması, o yüzden Erdoğanm arkadaşları arasındaki mov- kinin sarsılması bu müdürün değiemesini takip eden Hüdisolerdir. Gülseren, Önüne Belenle kayga ettikten, sonünda yeni müdürle de bit Slâ Çatıştıktan gonra ka- sabadak! sulh hâkimliğinin O Sırada boşalmış olmasını cana Minnet bilerek Adliyo Vekâletine başyurup orası- nt istemiş, tayin ödilmiş, geke şavir muavfaliğinden istifa odip çekilmişti. en daha fabrikada çalışırken köylüye fayda- ü olacağım, onların hayatını düzelteceğim filân diyerek vazifesi dışında bir takım saçma saparı işlerle üğraşındı; helkevi teskilâtr, Köyellük şubesi, içiimal Yardım, bil. mean ne diye Heri geri heveslerinin poşinden © 2aman bir aralık Prdoğanı bile sürüklemişti. Tevekkeli aşkın gösü kör, kulağı nağrder, demezlör; genç mühendis de Şimdi mantılda düşündüğü zaman pek zırva bulduğlı bi _wmhleunmohııdıiıhı.dıırfmwımc e0 DÜ rllirlnü dn iami YAZAN 'Refik Ahmet Sevengil gündüz beraber bulunahilmek imkânmı ancak bu Sü- rotlo elde edeceğini anladığı için dağ taş dememiş, gün- lerco köy köy sürtüp durmuştu; hey gidi dünya hey! Erdoğanm gözü çabuk açılmışlı; fakat fabrikadan aşrıldıktan sonra sulh hâkimliğine geçen Gülseren bu yeni işini köylü ilo kentli fle uzun uzadıya uğraşmak için çok daha tygun bulmuş, büsbütün çileden gıkmış- te Sabahtan ukgama kadar tarla davaları, köylünün hak- kını yiyen eşraf derdi, su taksiminden çıkan ziriltilar Gülserenin başka bir gey düşünmosine, eviyle Mestul olmasına filân vakit bırakmıyordu. Kart koca arasındâ- ki bin bir geçimelelik sabebinin toplanıp biriklp tek, büyük ve mühim bir #ebep halinde bir gekil almâasr da işte asıl bu yüzdendi! Erdoğan fabrikada daha fazla kalmakta kendisi için bir fayda ummuyordu; © sırada İstanbulda bir ya- mıhane eçmak üzere olan meslekte oldukça tanıtmış bir arkadaşı kendisine ortaklık teklif etmişti; bu her za- man ele göçer firsatlardan değildi: bu ortaklığı kabul ettiği takdirde İstanbuldaki yazıhanede hem iİngaat mü- headisliği, hera mütenhhitlik ödeceklerdi. Anadoltmüun bu ücra kögetinde bu kadar yıl kapanıp kaldıkları artık ye- terdi, Erdoğan bir akşam karısma tası tarağır toplayıp Tetanbula tagımmaktan bahsetti. Gülseren derin bir te- lüş ve endişe içinde: — Nastl olur? diye cevap verdi, benim vıılf— bu- olacağız; tabif senin çalışmana da Tüzum kalmıyacak; bununla beraber mutlaka çalışmakta devam etmek is- tiyoran kendine İstanbalda da bir vazife bulabilirsin. Gülseren — Vazifeden maksadım herhangi bir me. mMüriyet değil... Benim, senin, hepimizin asıl içtimal ve milli vazifemiz burada, Anadoluda, köylünün ve fakir halkın içinde çalışmaktır! Erdoğan kendisi için en hayati bir moaele mevsuü bahsolurken — kartsının böyle karşısına — geçip yüksek perdeden mutuk söylemeğe kalkışmasma fona bulde si- hirlenmiş ve hiddotle susmuştu- İlk gün bu kadarla ka- lan bahia, ertesi gün Eirdoğan tarafından tekrar taza- Jendi. Erdoğan, karısma böyle Sonuna kadar memür maagı ilo kıt kanat geçinip gidemiyeceklerini, adam. akıllı para kazanabilmek için serbest İş hayatma atı- mak, büyük taahhütlere girmek, büyük komisyon almak lâzım geldiğini unun unadıya anlattı. Gülseren kat'i bir cevap vermedi. Bir kaç gün uzayan, sürüklenip giden bahls, nihayet işte kârr koca arasında bu sabahki © sert konuşma ile düğümlendi. * Kavga her zaman en iyi hal çareal değildir; fakat bu sefor nasılsa Erdoğanm lehine netice verdi. Gülse- ren kocası İle uğraşmaktan vazgeçli, Adliye Vekâle- tinden şimdilik bir ay için izin alarak ve İstanbula yer. leşip yerleşmemek meselesinin kat'! karara bağlanma. gınr Sonroya bırakarak Erdoğanm pesine düştü, kendi- &i içia tatlı mer bin bir hatıra İlb dolü olan bu Anadolü kasabasından ıztırapla ayrıldı. (Devamı var) Şikâyetler : Bir işçinin şikâyeti Feshane fabrikasmda Keçeci Salih Funda ait kısım — işçiler rinden Mustafa Hatipoğlu dün matbanmıza gelerek gu şikâ, yegrı I:Bııllnnâu: — Biz 80 kişi Koçeci Salih $ Fuadın fabrikasında işçi idik. Günde 12 — 15 saat çalışıyor” dük, Onüçay bu şekilda iş yaptık, Fakat fazla mesaimiz, verilmediğinden iş bürosuna şikâyette bulunduk. Bir mü. fettiş geldi. Ön üçüncü aydaki fazla mesaimizi ulabildik. Be nim yedi lira 22 kuruş elime geçti. Geri kalan 12 ay zazfım. daki fazla mesaiyi — istodik, fabrika sahibi: — Ben bir ay fasla parayı bahşış olarak verdim. Yo—’ o paralar mesal fazlası değil dir dedi. Fabrikada iş bitti, Biz hepimiz mosal — faslasımı yoruz. Mahkemeye m&hı:ıhı?“mü. Bununla beraber iş bürosunun $ bizimle yakmdan nlâkadar ol. İ mâsinı Tica ediyoruz.., - e ı a o aei SA AY erinerle < Kd d O1 EYE

Bu sayıdan diğer sayfalar: