7 Mayıs 1942 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

7 Mayıs 1942 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— aa İ GiğoriüB Fi_kir ve Sosyete Güneşin demokratlığı Tabiatın kuvvetlerine — ünilerma * kiydirmek onları üniformasız kar- Bilamamak âdet oldu, General kış, maresal çöl gibi.. Yahlatm kuvvetleri gerçokten bir Akın ordusunun yapamıyacağı tah- Tipleri bir anda — başarabilir, —Kış buzdan siperleri, donuk rüzcürdan Mazrakları ile İnsanları önüne ka- tıp afaktan ufka sürükler, Çöl kavurur, Yakar, harap eder, Cölün enginliği zaman olur ki in- san zekâsmın, pilânların keşfede- Meliği imar harplerini bir anda, bir saniyede, bir göz — açıp kapa- Yincaya kadar başarır, Tablat küvvetlerini neden her Yaman bir tahrip ordusn serdarı Seklinde tasavvur etmeli. — Güneş beşeriyet için zekâidan ve akıldan Vir yak sembolü olduğu kadar kuv. Vetin, azamatin de ta kendisldir. | Bütün bir kâmatı atrafındak; sey- Yareleri, kendinden aydmlık alan Ülemleri sonsurlak içinde sürükle- Yip götüren, ebedi ve nümütenaki lik icinde sonsuz — bir sehrü- Vin halinde akıp ciden günes mân- Tümesi zamanımızın mantıkı, za- Manmmızın rüh perspektivi - bakı- Baumdan emektar, ve — yalnız iyilik ileyen harikulâde — bir ima- | Modar, İyi kalpli, cömert bir mü- 'tir. : Yar ayları güneşin dinamosu Yoprağın yaratıcı zülmrelerini ha- Teket, getirir. Ve toprak — bol is- | Hhsal veren bir fabrika zibi işler Yur, Banan için laş ayları mahalle- ker arasından bir tiran zibi kürk- Bvlerin pencereleri sımsıkı ka- Danur, Unsanlar bu aristokrat tlrn- H hoş görünmüök — için kıyafetle- Tini değistirirler, Ocaklarında (i- Tanm çerefine alevi daimi surette Muhafara ederler. Kıs denen — tiran aynı zamanda Ambarların ağıımı mühürler. Tarln. İarı kasırlaştırır. — İnsanların İş sa- Rilerini yutar ve sokaklarda, vur- Bimcn tabansı halkı ile geçit res- Mi yapar, |intitisi Bundan bir müddet evvel üni- versite talebesi vnli ve belediye reisi doktor LOtfi Kırdara mühu- | caat ederek sitemalarçla übivorsi- | te telebesine tenzilât yapılmasını | iStediklerini yazmıştık. —Vali, du- Drumun edümesi —icin iktı memür Cuniş Peyami Safanın bir mektubu | Aşağıdaki - izahımın — değerli Razetenizde aynen neşrini saygı- larımla rica ederim: Para piyesi hakkımda — yazdı- ğim ve bir davaya — scbep olan tenkidimi görmeniş — bulunan ©- kuyucularınız. benim evvelce bir isnadmda bulunduğum ettiğimi a ürdır, Halbuki tenl ben Oro Puto piyes yesi arasındıki benzeyi r fikir alma, ister te ister iİlham alma, ister ikt ter intihal, ne denirse densin, bu benzeyişlerin tevarüt ve tesadlif- le izahı aslâ mümkün olmadığı- ni” yazmıiştım. Para piyesine in- tihal damgası vurmuş - değildim. Yalnız aradaki benzeyişlerin te- varüt ve tesadüf mahaülü olabi- leceğine de aslâ inanamıyordum, Malhkemede €e hep bunu tekrar- ladım, Dün de aynen negretimiş olduğunuz gibi, Netip Fazıl Kı- sakürekle anlaşmamızın ilk iki «& sası budur. Ben intihal isnat et- mediğimi ve yazımdan böyle bir rılamryacağını tek ki eser arasında intihaı hükmüne vardıracak münasebet- ler olmadığını kabul ettim; Para müuharriri de iki eser arasımdaki benzeyişleri dilediğim pibi tefsir- de serbest olduğumu kabul etti. Üçüncü ve son esasu gelince, ya- zanıda hakaret farg olunan 1âfi>- Jart da evyelce Necip Fazılın be- nim hakkımdaki yazılarmın kar- gılığı telâkki ettim, Müstakil bir Biz simdi böyle bir kış mevsimi hakarete delâlet etmiyen bu mu- | keçirdik. Günes bir yandan emek- | kabele kanunen de meşrü oldu » tar bir dinamo halinde bizim için | Ğuna göre, aramızda Para piye- Sabyıyor, bir yandan zekâsını in- | sine ait davanın mevzuunu teş- Sanlara vakfeden iyi kalpli bir Mühendiz halinde yeni kesifler ta. Sarlıyor ve mihayet demokrat l Yüzüyle fakir insanlara — cömertçe | * uzatıyor. Güneşin karada ve de- | Rİzde İlk cömertliğini ilk demek- | Fat adlımımı ba yıl her seneden da- ha iyi hissediyoruz, L Güneç sundıkça, toprak günesin tararetini emdikçe imparator kı- | Sin elinden vücutlarımızı, keseleri. Bizi ihtiyaçlarımızı — kurtarıyoruz. Yaz tablatın — pohalılıkla mücadete | Sttiği bir mevsimdir, Topraktan | Yetişen Ve stokları üzam zaman Saklanamıyan — nesneler — günes | büyük fiyat murakibinin | #nrinden dısarı çıkamazlar, Onun bu kahir adaleti zaman raman be. » düşündürdü. , Birdenbire sokağa düsen kirax, Birdenbire sararıveren taze kabak, bimdenbire kartlaşan asma yapra- , Birdenbire — kaldırımların — malı Olan salatalık, birdenbire tablalar Üstünde kaldırım kenarlarında yer demates, patlıcan — insanda *ealp bir acıma hissi doğururdu. Kirazın piyusaya çıktığı oümeri Senelerde bile bir değneğin üstün- do İki tane pembe, selfaf, acı su ! veren mahlik insana nadide TMata' hissinl — verirdi. Fakat bir Yağmur onu dalmdan alır, değnek- söker kaldırımların üstüne Yayardı. Taze kabak, hiyar, dömütes, Mevsiminde — memlekete *Ezotik hislerle ayak atar, sıcak Üdimleri — hatırlatır, hic almazsa, Âkdenizin cenup — sahlllerini akin Retirir. Ehramlar, firavunlar, Klcopat. Tanın iye Yo Beri, delta bir hırayın kabuğunda, Bir patlıcanın mor — suratında, bir İsmatesin kırmızı yanaklarında heybetle ve ihtisamla - bakar, ilk Rünleri onları manav vitrinlerinin kil eden hiçbir mesele Kalmadı. PBYAMİ SAFA Teşekkür Feci bir kaza neticesinde kay- bettifimiz zavalir oğlun. İkan'ın cenazesinde bizzat bulunan, tel. graf veya mektupla tsessürlerini bildiren bütür. dost ve arkadas. laramnıza ve yavrumun Galatasa- rayir arkadaşlarile mektep mü- dürüne kargı duyduğumuz sük ran ve minneti ayrı avrr bildir- sayın gazeteniz vasıta Jaile efradı namına rica ederim, Tunceli meb'usu MİTAT YENEL Talebelere sinema- larda tenzilât | Yapılan tetkikler smıf « ebeye 2 ruş olacaktır, Bu sonur | tan itibaren tatbik mevkiüne kor. caktır. susta tebligat yapılmıştır. Kaymakamnlıkla Abidin Daver doktora cevap veriyor Kayın validemi 'tedavi elmeni için a- cmle çağırıldığı zaman, banyo — etme, den gelemem cevabını (venan Doktor Necimettin Rifat Yarar'ın — mublerem Valat'da çıkem mektubuna Gevap ver. ibek mecburiyetindeyim. Hasta sabahleyin tekre Bi zaman, göce kendisin eden vazifeşinse doktordan gayri bir bekime imüracnat İüzümu hiasedilerek başka hir döktör aranmış, yalrız pro. fesör Necmettin Rifat evinde bulun muştur, Hastanın torunlarından biri kendi. Yüni Ti Ve dsrarla davet ettiği Za. man, Süât 9,30 Vdi ve bü sanada has. tanan yanında hiçbir. doktor yoktu. Doktor Neemettin Rifat, iki defa w rarin tekrarlanan davete iizi defasın da da “Banyo etmeden gelemem: sa, at l1 de gelirim: Hustanın —adresini kırakamlar, cevabını vermiştir. An. sâk ondan sanradır ki gece — hastayı fik todavi edem Göktor takrür davet ediümiştir. Dektor — Necmetlin — Rifat da, banyosunü ettikten — soara, — saat 11 de Iötfen teşrif etmiştir; o zaman | hasta ölmüş bulunuyordu. Doktor mektubunda sadülerle iste- diği gibi oynumıştır. Kendlal münta celen davet edildikten sonra, büşka bir döktör gağırıldığını — bilmiyordu. Bünu aonradap öğremerek bir müda faa silâhi gibi kullanmakta, hastanın hekimsiz kalınadığını 1ddia elmakta. dir, Meselenin ruhü, hastanın döktor. #az kalmazı değildir; hemen gelmesi rica edildiği bir hastazım kendisinin de İtiraf ettiği g gimeden. gitmeyişidir. Doktor 930 dü mcöle davet edildiği, yaya ola- rak beş dakika meaafedeki bir hasta. yâ srat 11 de gitmek suratiyle vaz fesini yapmamıştır. — Masol, buradadır ve bundan ötesi gi rettir. ABİDİN DAV ———HU—— aaat İmtihanlar için hazırlık Tise ve orta okul direktörleri Maxrif Müdürlüğünde bir toplan tı yaparak okulların imtihan gün | leri ve imtihanda hazır buluna - cak mümeyyizler etrafında gö- üşmüslerdir. Her okul idaresi bugünkü talebe mevcudunu bil- diren cedvelleri hazı ak kısa bir zamanda Maarif Müdürlüğü- ne bildireceklerdir. Bilâhire — bu cedvellere göre komisyonlar ku- rulacaktır. Locada cürmü adında bir delikar İr ile Aylâ Okan adında bir genç kız, locada çıplak ve gayri mes- ru bir vazivette yakalanmıslar- dir, Suçlulardan her ikisi hakkın- da da takibata başlarmız, — ka- din Twbbi adliye muayeneye gön- derilmiştir. | Antrasit tozundan kömür Fatih Atpazarında çalışan bir imalâthane belediyeye müracaat ederek kok ve kok antrasit kö- mi tozlarından mangalda — ve ocakta yakılabilecek bir cins kö- mür icad edildiğini bildirmişler - dir, Yeni kömür, biri bir kiloluk. diğeri üç kiloluk olmak üzere iki e e kalıplar halindedir, Bir Kiloluğun fiyatr altt ku- ruştur, Devamlr olarak 6 saat, üÜç kiloluğun kilosu 7,5 kurustür. Bu da 12 saat yanmaktadır. Bu kömür mangal kömürü gibi dısarıda 20 dakika zarfmda yan maktadır. Bilâhire içeriye alma- |rak yemek pişirmekte, çamaşır | yıkamakta ve teshinde kullamnıla- bilmektedir. tara- fından tetkik e eĞ ica BÜ Altın fiyatı Dün, bir zitinm fiyatı 35 Hra idf ZATi SUNGUR SINEMASİ VE TİYATROSUNDA || — Oyunlarına başlıyor ||Cumartesi gecesinden iti ma İlliziyonizmanın bu bü. yük eşsiz üstadını Beyoğ.- lunda Şehir Tiyatrosunun eski Komedi kısmıma taşın. mış olan S E S Sineması ve Tiyatrosunda seyrede. ceksiniz, Dikkat: Telefon No.: 49369 Vargo'nün yüzünde hatlar de- yor, sertleşiyor ve nazarları bu hikâyeye inanmadığını — gös- |Jteren manâlarla Kadar'ın üze- rinde duruyordu,. Kadar sözüne devam etti: — Haftalardanberi, bana bu müthiş vaziyetimde yardım ede- cek, yol parası bulacak bir ar- kadaş hattâ yalnızca bir Macar arıyordum, Vargo bu mırıiltidan bikmış gi- bi derhal sözünü kesti: — Azizim, dodi, Arkadaşının başma gelen felâket cidden be- ni de müteesesir etmiştir,. fakat ne yazık ki armınu yerine getir- meme imkân ve ihtimal yok, Ma- caristana kadar yol parası üçün- cü mevkide bile mühim bir ye- kün tutar ki benim bu parayı sana börç olarak dahi vermeme imkân yoktur, 'Takdir edersin ben de bu ya- bancı memlekette nihayet muay- yen bir bütçe iİle idare olunuyo- rutm, evet bu bilteenin geniş, *A mutona yerlerinde. — kibar, ki- ber yan gözle ve mağrur mağrur *irafr süzerdi. Pakat güneş dina- Hesumu bir kaç milyonluk — bey! Kavvetile işletti mi sokaklara, kal- "Ymalara, tenekc evlerin kapıları- Va doğrü yürür, ve bir mevsim bo- Yünca hkalkı memnun ederdi. Bu yıl da büyle olncak. Vine gü- hes adaletini gösterecek, vurgun- Pi en cok güneşten korkar, Onun Bi karanlıktır. Halbıfki günes ay- _&ur. SADRİ ERTEM gin olduğunu da kabul edebilir- sin, fakat ben de gumu düsüne- bilirim ki sana bu vaziyette ve- rilecek herhangi bir boreu —ar- tık hediye edilmiş olarak kabul etmem iİcabeder, Ancak kücük bir gey, hâlen senin cebinde bu- lunan yarısı kadar bir sey kua- bul etmek istersen, hay hay., Ve sanbi gökten birdenbire düşmüş gibi bir kâğıt lim Var- go'nun elinde görlündü, Kadar'a doğru uzattı. a Bu kadar fcci bir şekilde tah- * Yazan: Fransuva Körmendi — 60 kir edilmesine rağmen — kendine hâkim olabilen Kadar içinde mu- kadderatm müstehzi — gülüşünü duydu: i *“Bana bir lira veriyor.. ha, ha , ha,, ha,, şimdi eline bir tö- kat vürup Ssadakasınt — yüzüne çarpsam! fakat ah gu göğsümün üzerindeki müthiş ağırlık bir ke- re zail olsa,,” Varyo'nun parayı uzalan eli bir an durduktan sonra geri çe- kildi, Şimdi sesi düzgünleşmir, dost edasını almıştı. Tavsiyeler- de bulunuyordu: — Peki Kadar niçin talebenin ailesine müracaat etmiyarsun? Nihayet sen bu kazadan mes'u! değilsin ya,, seninle mesgul ol- mak onlarım vazifeleri, sen bura- ya kendi zevkin için gelmiş de- Şilsin ya... Sustu. , Bir an için süküt her ikisine de hâktm oldu. Kadar sanki muh telif renkleri havi camdan — bir çanm tavandan üzerine indiğini ve bütün benliğini kaplıyarak kedisini haricf âlemin eşyaları ve seslerinden ayırdığını hissediyor du, Etrafına tam bir sükün hâ- kimdi. Çanm rengürenk ısıkları gözüne giriyor, bu çılgın renkler- den kör olmamak için gözlerini yumdu. O zamarı uzaklardan, derinlik- lerden gelen sesler, birkaç muğ- lak kelime işi: Macaristan se- fareti, böyle bir halde onun va- zilesi değil midir? . Macaristan sefareti, , Kadar içi ürpererelt — kendine geldi., bir anda yerinden kaltı.. hareketleri yabaner bir adamm hareketleri ile ve bir yabancı sö5: ded * Lütfuna teşekkür ederim, Allaha smarladık,. " ra döndü, salonun kapısı - nı bir hamlede buldu, arkasını ö- tekine dönmüştü, Vargo iki a- drmda Kadar'a yetişti —fakat Kadar göğlerini — kırmızı halıya dikmiş yürümekte devam ediyor- ,, du, geniş korldora çıktıkları za- man Vargo âdeta mırıldanarak: — Kadar, diyordu, bunun ara- nuzda bir - hosnutsuzlu olmasını arzu etmem,. dık değil mi? Kadar merdivenlerden inerken arkaama bile hakmağa zahmet etmeden: — Yok.. hayır,, rica ederim.. ren Spiritizma, Manyatiz-|| Zavall Arkadaşımız Abidin Daver, bir ölüm meniyle — yarılıdır. Yakınla- rimz, İhtiyar da olsalar, aramız- dan ayrılımalarını sabırla karsıla. Ölüm fikri, yokluk endi- men İmsan başının üstün- de asılı bir kılıç gibi dürür, Bütün a" lörde lam va — mütlak, — bir | yokduğu — iekâr öden “nas” larda, | galiba Ademoğlunun, — büsbütün bitmek korkusuna birer İlâ; Yer yüzünde hâtır, gönül, rütbe, taht, taç tanımıyan biric'k “ceel,, olduğunu göre gö- re, bir gün kendimizin de öleceği- mizi kabul ettik, Böyle olmakla bernber, bir Cürlü oma sınamıye- rur, Güh “vakitsiz,, buluyor; gâüh insafsız sayıyoruz. Arkadaşımız da, bu düygülar |irindedir. Yetmiş altı yaşında ol- sa da, Kkaynanasının — ölümü, onu | karpaladı. Bu iç acısiyle acı şöyler yazdı. Vanan yürek “pota,, gibi- Hâdiseleri eritir ve kendi bil- diği kalıplara düker. O demlerde mantık değil, duygu kıymetlidir. Fakat imesele, sade onuün şikâ. yet sınırları İçinde kalmadı, Araya başka güzeteler, başka kalemler de karıştı. Hekimden — hekimlere geçikli, Ben, bunları okuduktan, verilen cevaba da göz gezdirdikten sonra, kendi kendime söyle — düşündüm . Şu zavallı doktarlar, hakikaten talihsiz. adamılardır. — Mexlekleri, onlara zyaten dünyada — güler yüz göstermez, Makta adam, bir şgikâ. | yet kamkumasıdır. Hekimi sarar- mış yüzü, büzülmüş dudakları Ve Maarifte yeni tayinler İstanbul Üniversite Edebiyat Fakültesi Türkiye Coğrafyası ve met Besim Darkot Yüksek Öğ- retmen Okulu Müdürlüğüne, A- masya ortaokul müdürü Hlmi Sakman Amasya Maarif müdür- | Küğüne, AmasyaMaarif müdürü Alışan Tanural Yozgat Maarif müdürlüğüne, İzmir İkinci Erkek lisesi öğretmenlerinden Hurşit Nazlı Erzurum Maarif müdürlü. ğüne, Tunceli ilk öğretmen mü- fettişi Nuri Gürgöze Silrt maa- Fİf müdürlüğüne, Kocaeli ilk öğ- Hretim müfettişi İhsan Altay Bin- göl Maarif müdürlüğüne, İspar- ta ortaokul Fransızca öğretmeni Ali Rıza Uysal Tokat Maarif Tmüdürlüğüne, Ankara Atatürk lisesi ooğrafya öğretmeni ve mü dür muavini Tarık Asal — Sivas öğretmen okulu müdür ve coğ- rafya öğretmenliğine, * İstan |Akşam Kiz Sana't okulu mü | muavini Atiyp Özy Denizli |üğü Necatibey | Enstitüsü müdür muavini dire Ölçmen Zonguldak iKn. San'at okulü — mwv Na: ve Trabzon Akşam Kız okulu müdür muavini " Fehamet Özeyp Adapazarı Akşam Kız Sam'at okulu müdürlüğüne tayin edilmişlerdir. * Diye söylendi ve yürüdü, gitti Kadar merdivenin parmaklığı na dayanmış olduğu halde arka- daşını bir an için seyretti. Son- ra öksürdü, omuz. silkti ve döne- rek salona girdi, XIT » Kadar İki-gün evinden dışarı- | ya çıkmadı. Dışarı çıkması hiç bir sebep yoktu, esasen bu- nu yapmağa da bedenen mukte- dir değildi. Her dört saatte bir hava değişiyordu. yağmur yağı: yor, güneş açıyor, sonra tekrar yağmur yağıyoardu. Bu ikâ günlük istirahatin reak- siyonu Ke üçüncü günü sahahı e- nerji dolu olarak ve muhakkak bir şeyler yapmak arzusile uyan- dı. Şafükla beraber ©€n — gürel alberti gömleğini giymiz, talık ça- larak tırag olmus, erken santte kahvaltısını i'stemiş ve düha zındaki ton lokmayr kendisini caddede bulmuştu. Dört bes caddeyi gelişi güz*l geçti. sonra bir otobüse binerek nohrin kenarına kadar — gitti. t eş ısıkları altında pı- < Az ileride küçük bir akelede motörlü bir kayık bağlı bulunuyordu.. beyazlar giymiz bir tayfa motörün temizliğini ta- mamlıyordu. Koadar motörün ke- narma astlmış bir levhada sun- ları okudu “Kotk Market istasyonu,, Dip- for * ağ- yutmadan (Devamı var) Mevzit Coğrafya Profesörl Meh- | ı dozstorlar! hüzünlü gözlerile karşılar, Bütün €v halkı da, asşağı yukanrı, aymı hakledirler, Hüçlar iyi gelir e, şi- fayı Altahtan, gelmezse belâyı he- kimden bilirler, Yüzde beş Koşi bl. le bu noktada insafla düşünmez, Gecenin hangi — saatinde sanos- mex tetarsa, ona baş vürürüz, Sa- mırız, Ki cüzdanımızda yatan kirli paralar, her hakkı Glemeğe yater. Vizitasını verdik mi, artık vazile- miz bitmiştir. Ama hekim de sunmuş; onun dü imidesi, önun da güvdesi varmış. Yıkanmağa, uyu- mağa muhtacmız, Kime ne? Onlar bize lâzım oldukları yaman, bun- ları hle düşünmeyiz, Nicil Bir çoğumuz, “tıb,, m kudsiye- tinden, hekimin “fena fissila,, sır- rıma mazhar bir Veli — olduğunlan bahsederiz, İsteriz kl hekim yeme- sin, içmesin, uyumasın, yıkanmız. sm, Kapısının zili çalar çalmar e- dasından fırlasın, — Ayağımıza gel- sin, Hasta vücudumuza eğllale, Niçin kendimiz için kutsal birer hak saydığımız — söyleri onlardıaa esirgeyoruc? Nicin hekimin de ti- zim gibi bön ihtiyaçin dertli oldu. âunu düsünmüyoruz * Yaslı ve hasta gönlerimizde, ba türlü yanlışlıklar yaparsak 6 ke- dar güce gitmez, Fakat bu İç v> diş teessürlerinden uzakken vey: uzakta olanlarca da hekime insan. lık hakları vermezsek, 6 zaman sa- eumuzu bağışlatacak hiç bir üzlü- rümüz kalmur, HAKKI SUHA GEZGİN Di ee Tebliğ Bükreş — mühteliti — Galatasaray, | Fenerhahçe ve Heşiktaş muhteliti ma. | Çı tertip beyelinden! 10, 5, 442 pazar günü Bükrüş muhtelitine kargı oynryacak olan Galatasaray - Fenerbahçe - Be- * şiktaş mufiteliti takımı kadrosu- nu teşkil eden asşağıda iszimleri yazılı oyuncuların mezkür gün, saat 16 da Fener stadında hazır bulunmaları tebliğ olunur, Cihat, Osman, Mebmet ' Ali, Faruk, Salim, Murat, İbrahim, Eşfak, Esat, Ömer — (Fenorbah- ç Hükeyin, Melih, Hak- kı, Gündüz, Şükrü, Serbest güreş kultbünün Kumkaprdaki rder lamında 3542 tarihinde baş. Tayıp sonü 5 tarflinde alman serbast gi abakalarmma 30 u mütecaviz iştirak etmiştir. Müsabakalar € yecanır olmuş bil- hassa 66 kilodak; miüsabakalar alâka Ve takip edilm'ştir Müsabakalar sonunda: 58 kiloda: Fohmi Güreş 1 nel, Ta. hir Kurtuluş £ nei; 8l kiloda: Manol Kurtulma 1 mei, Mahmot Çelik GCüreş 2 nol; 66 kiloda; Bekir yolcu Günreş 1 nel, İNsan Güreş 2 nci; 77 kiloda; Kâzım K. P. 1 nci, Muharrem B İçi 9 kiloda: Kandemir K.P, 1 ni Fener 2 nel, | | 2 nei; Farı ——— 25 yı! evvelki Vakıt T mayıs 918 Ekmek nüfus başına 360 Umumiyesin- Nüfus başına yevmiye — veril- mekte olan 300 gram ekmek ma- yisın 8 İnci den — itibaren beher nüfus için 360 gram ola- valı verilecektir. Perşembtf Cuma 7 Mayıs | 8 Mayıs R. âkur: 29 Hrarı 8 VAKIT'A ABONE OLUNUZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: