13 Eylül 1940 Tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3

13 Eylül 1940 tarihli Vatan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİYASI Bu Harp Ne Zaman Bitecek? Üestiz Başvekilinin. nutku, ç a zihinleri işgöl & ':! tü mühim suali yeniden or- YA atmış oldu: 4 harp ne zaman bitecek? Churehili, Alman istilâ kuv- lalerinin hazır beklediğini söy- kati safhanın yaklaştı- anlatmış oldu. Demek Al- Banya, harbi bu sene bitirmek Üzere, İngiliz hava kuvvetine :"l imiyeti temin edeme- n İstilâ plânını tatbika kalk- aşttır. Almanlar için mecburiyet saşlaraydı. iddiaları gibi, İngiliz *DAYi ve münakale merkezleri- Gşlüamen tahrip edinceye ka- Ar harbederek ihraç hareketi- Tin muvaffak olması ihtimalleri- Bi arttırırlardı. Hitler, son mutkunda, beş se- helik bir harbe hazır oldukları- Bi söylemişti. Halbuki Alman ialA plânının bu sırada tatbiki İSin alınmış tertibat Almanyanın Beş sene sürecek bir harbe pek Yanaşamıyacağıı — göstermez Bi> Erasen Almanya ile İtalya Hasnda uzun sürecek bir harp hakkında kanaat birliği mevcat da nutuklarda söyle- Ati şeylere rağmen mihvı.x:h €pey acele etmeğe mecbur Olduklarını isbat eder. ieltler, Almanyanın beş sene- bir harbe hazırlandığını söy- beri tarafta İtalyanın ya- T Tetmil ağzı olan Gayda, İtalya- Ti Üç sene devam edecek bir Tp için hazırlandığını bildir- î—iu'. Demek Alman kanaati ile talyan imkünları arasında iki senelik bir fark — vardır. Bu iki Yenelik farkın nasıl doldurula- SAğı da malürh değildir. htlk hazırlıklarından evvelki iselere ve sarfedilen sözlere g4 hükmü verebiliriz: Mihverciler bütün iddialarına en, harbi uzatmamak mec- buriyetindedirler. Bunun için de Scele ve yarım hazırlıklı da olsa Rihat hamlelerini önümüzdeki *deye girmeden yapacaklardır. Çünkü zamanın İngilizler he- “Bina çalıştığını artık anlamağa başlamışlardır. — Ş. A. ——— Şirketi Hayriye Sonbahar Tarifesi Şirketi Hayriyenin — sonbahar trifesi hazırlanmaktadır. Bir iki Rün evvel plâj seferlerinden bazı- aN tatil edilmiştir. Sonbahar ta- fesinin başlama günü henüz tes- bit edilmemekle beraber bu tarih, havı iyi veya fena gidişile 4 Belediye İnşaatı Koordinasyon — heyetinin bi tİediye inaşatına — müsaade et- B allain yanlromü, Beledire, İnşaatın projelerini derbal ha- :'vuıh, münakasaya koyacak- VATAN Türkiye — Hazio ÂBONEŞ — için — içia Benetik £ 4400 Kr. 2700 Kr. ;—ım t TS0Kr. 1610 Kr. S aylık — ; 400.Kr. — 800 Kr. Ayik * 50Kr. - harbin başındanberi muh- | Tn 13 DA $N (PU) 2330 Kapanız, S Galatasaray - Fenerbahçe klüple- Finin dâhili nizamname gelinciye ka- dar inlabak kararını tehir etmeleri Ü- zerine, bu sene İlg maçlarına sokul- mıyacakları hakkındaki — rivayetler | sporcuları yakından alâkadar — et- maktedir. Tstanbul bölgesinin genal — direk- törlüğüne yazdığı tezkereye nasıl | taektedir. Bir klüp idarecisi bu hususta ga- getemize şunları söylemietir: 4— Fenarbahçe » Galatasazay klüp leri intrbak etmemiş değildir. İntbak keyfiyeti, daha esaalı bir şekilde ya- pilabilmek için dahiif nizamname ge- Hinctye kadar tehir edilmiştir. Kzasen klüplerimiz genel direktör- | Tüğün direktilleri dairesinde hareket etmektedir. Gençlik teşkilâti faaliye- 'te geçtikten sanra yüzlerce genç haf- | ftanm dört gününde kendi öğretmen- Jert tarafından talimlerini yapmakta» dırlar. Bu tehir kararmı hüsnü — niyetin. den emin bülundüğünüz genel direk- törün de haldı göreceğini umuyoruz. Liğ maçlarına — sokulmiyacağımız Hakkmdaki rivayetlerin - tahakkuk “İntıbak ,, Meselesi Calatasarayla Fenerbahçe Bu Sene Lig | Maçlarına Girecek mi, Girmiyecek mi? derl, milli küme ve liğ maçları Üze- | rinde mühim kararlar verildiği söy- Jenmektedir. 3 bir Cevap verilasaği tahmin edileme- | kuvvetli futbol takımı olan Einadi- elriyazı") rimiza gelmişlardir. 14 ve 15 eyitilde Ii müsabtka yapacak olan bu takı- man içinde Halepten A, Beyruttan 2 aüit oyuncu vardır. Yapılacak müsa- Fuar Yüzme Müsabakası | derasyoanunun FPuar için tertip etmiş olduğu Fuar yüzme müsabakaları, 14/15 #yiti cümartesi ve pazar gün- leri Karşıyaka yüzme havuzunda ya- pilacaktır. edeceğiri aklımızdar. bile geçirmiyo- ruz. Çünkü yukarıda da söylediğim gibi biz İntibak etmemiş değiliz.> Fenerbahçenin Bursa Maçı Fenerbahçeliler, bu hafta Buran- da bir maç yapmak Üzere Acar $d- man yurduna teklif — yapmışlardır. Mavafık cevap verildiği takdirde Fe- merbahçe birinci takımı tam kadro- bayramı tertip etmişlerdir. Bu mü- sabakalar yarm ve pazar günü Bü- yükderedek! Beyazpark — havusunda yapılacaktır. yündeki " sahanın — istimlâki için çalışmaktadırlar. Beden Terbiye- si Genel Direktörlüğü bu sahayı | Galatasafay klübüne mal etmek | aile Bursaya gidecek ve pazar günü oynuyacaktır. İstanbul Kürekçileri Bugün Gidiyorlar İzmitte yapılacak Marmara kürek Aştirak edecek İstanbul birtnetliğine kürekçileri İle yelkencileri bugün İs- tanbuldan hareket edeceklerdir. Futbol Federasyonu Reisi Şehrimizde istanbulda bulunan futbol federaz- yonu başkanı Danyal bölge merke- zinde futbol ajanı Hasan Kâmil ile üzun bir görüşme yapmıştır. 730 Program 725 Hâfif müsikl programı (PL) 8 Ajans haberleri 810 Bv kadınr - Yemek listesi 8,30 Hafif musiki devamı (PL) 1280 Program 12,35 Muhtelif şar- Kilar 1250 Ajans haberleri 1305 Muhtelif şarkılar devamı 13,20 Şar- kdr valsler (PL) 18 Program 1808 Popüler hava- lar (Pi.) 1830 Anadolu halk havala- Yt 1850 Radyo «Bving> triosu 19.18 Muhtelif garkılar 1945 Ajana haber- Teri 20 Muhtelif şarkılar devamı 20.30 Konuşma (Bibllografya) 20.50 Fasıl heyeti 2115 Konuşma (İktsat saati) 2130 Raâyo gazeteti 2146 Radyo sa- don arkestrası 22.30 Ajana haberleri 2245 Radyo salan örkestrast devamı VÜ0ğ”' ”a CA VA SOLDAN SAĞA: '.;'Blruhı.kı:—-mmıiuı— ge S Köcük bir yıldız - Başlan. Tenkk e gönü olmuyan tzin & — Bir Bç € * Zamanm taksimatından 8 — Te ÇASBİ para - Yetiştirme 6 — Te Bir şehrimiz - Yaşıt g— AMâh - Eski bir Türk kavmi » — Küyrüksüz ayı - Uzak işareti — Nitanın başı - Hararet 10 — Bpor müsabakalarında mücadeleden vazgeçiş 11 — Dağınık. YUKARDAN *AŞAĞIYA: 1 — Uğraşan 2 — Budalaca 3 — Zarf edatı - Saflık ve halislik dere- cesi 4 — Pus et! - Zarf edatı 6 — Aketger boruları - Kemer 6 — Bir Aletle düzeltilmiş - Eşik 7 — Çivi - Sokulan 8 — Karabük'ün ucunda « Hindinin vücudünda 9 — Katar - Zart edatı 10 — Kanunlar 11 — Bir Sürü inen. 24 Ne li bulmacanın halli SOLDAN SAĞA: 1 — Karakol 2 — Kolsn 3 -— Kir 4 — Ot Xğı; Balba) 5 — Cakâ; £- ten6 — Araştırmadı T — Mazi; A- teş 8 — Af; İma(n); Lı 9 — Cam 10 — Halü 11 — Sarılık. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 — Kocaman 2 — 'Teraf 3 — Kaz 4 — Ak; Aşı; Ha 5& — Roka; İcar © — Alıştırmalı 7 — Karı; Âmil £ — Ön; Ema; Lı 9 — Tat 10 — Bedel 11 — Karışık. P o R Bu görüşmelerde, hakem mesele- Suriyeli Futbolcular İzmirde İzmir, 12 (ALA.) — Suriyenin 'ye mensup olan futboletiler, İzmir, 19 (A.A.) — Su #porları fe- Galatasaraylıların Yüzme Bayramı Galatasaray denizcileri bir yüzme Mecidiyeköy Sahası Galatasaraylılar -Mesidiyekö- için yardımda bulunacaktır. — | HİKÂYE EHEER TELDEN ANLAŞMANIN KOLAYI VAR Bir meslekdaşımız Yolcu Sa- lonu lokantasında bir öğle yeme- Hi yemiş. Birkaç gün evvel gaze- tesinde bunu hikâye ederken çe konuşur, ği yiyepilirsiniz!> diyor. okurken, lli 5 sü yapıldı; Vütifes hikâ yi hatırladık: suna gittim. Karşıma dikilen Ru- lardan başka urviyete soktukları bi- türkçeden başka raz, yumurta sarısında balanan çok dil bilmediğim için parmaklarımı | besleyici (16cithines) mündüsler, fostor, potas, kireç, man- yezi, Gemlr, silistir; barsakları işle- men garsona, birleştirerek ve ağzıma götürüp birkaç kere sallıyarak yemek yi- yeceğimi anlattım, arkadan da anlamaması yapıştırdım. Garson çekildi ve biraz sonta Bir rosto getirdi. Eti işaret ederek sordum: — Mecece?... Metece?,.. Kuzu rostosu mu demek İsti- yordum. Tek kelime garson başını werdi: — Maaaaa!,.. Maaanal... Anladım ki dana rostosuymuş. Kolayca anlaştık.> MAKSATLARI NE türkçe bilmiyen sallıyarak cevap OLSA GEREK Berlinin bombardımanı sıra- sında Bay Göbels'in evindeki gül bahessipe hic borabu düşerek gü bir hedefi inki etmelerindeki maksat, her halde Alman Propa- ganda Nazırının Almanyayı gül ülist v ğ bund böyle mâni olmak arzusudur. KISA, FAKAT VECİZ Eminönü durağında, anaforcu olduğu halinden belli biri, kon- trolöre sordu: — Siz bu arabaya mı binecek- siniz? ae Ülell, — Öyle ise ben arkadan ge- lene bineyim. türkçe İisteden ye- | yelecc bazı kimselerde ekmeğin imkânı olmadığını | düşünerek bir erosto> kelimesi Doktor Diyorki: Ekmek Lüzumsuz Bir Gıda mıdır? Yağinadırdığı için şişmanlara; bar- | ve böbreklerin mükemmel antisepti- sakları aazik olduğu için zayıflara; gidir. de Rumen garsonlardan da bah- | bazı çocuklara ve şekeri olanlara az |— Madeni ve azotlu maddelerden yü- gederek: «Anlaşma müşkülâtı da | ekmek yemaleri, bazı hallerde de hiç na daha fakir olan beyaz yani kepek- mübalâğa edilmiştir. Pekâlâ türk- | yememeleri tavsiya ahımar. Bu tavti- | siz ekmek kapalı yaşıyan, olurarak | 1ü- | galışan ve dişleri ekseriya bozuk olan zUmsaz bür gida olduğu zehabini u- şehirliler için daha — iyidir. Çünkü Rumen gar- | yandırmıştır. Halbuki ekmek - bü- hazmi daha kolaydır. ilmasının dedikodu- | yük için de Küçük için de kıymetli — Sekiz aylıktan itibaran küçük ge- günlerden — birinde | bir gıdadır. Bikmtk uzviyote, nişakta cuklar kızarmış ekmek tiridi yiyebi- bir arkadaşın anlattığı şu / şekti altında bir takım (Hyürate de İrler. Kızarmış ekmeği kaynar suya Carbon) iar sokar ki, bunlar ndali doğramak, bir saat pişirmek, sen- «Dün akşam Taksim gazino- enerjinin kaynağıdır. Ekmeğin bun- | ra #üzüp halis ve taze tereyağı ilâ- 'ten sellülozdur. madeni ve ederek çorba gibi içirmek te ©- tar, Kansız çocuklar için 3800 gram suda 20 gram kızarmış ekmekla ya- pılan tiride 15 gram kıyılmış etle bir çeyrek yumurta sarısı âve etmeli- ( dir. Çocüklara ekmek bilhasaa büyü- Ekmek paratı, küvvetleri ve sih- | Yge ve uzama devrinde ölzemdir. Vi hati üzerinde müktesit olan Insanın gıdasıdır. Zira azotlu maddelerin ca yi şekilde istihlâkini temin eder; a- dalenin kavvetlenmesini — kolaylaştı- rirş hazmi — kolaylaştıran — mayaları muhtevidir ve faziş olarak barsak Armada Perişan Olmuş Bir Filodur Churehili, isat ettiği hitabede Te- bahsadiyor. Okuyucularımızdan — birçokları (İspanyol armadası ne- panyol —Armadasından Vet soruyorlar: dir?..) «Armadar, harp gemilerinden mü- Tekkep bir (o münasına gelen İs- «Yenilmez armada» nâmt verilen İspanyol filo- su İkinci Pilip tarafmdan, !ngînı!g Kraliçesi Etizabet'i tedip (!) maksa- panyolca bir. ketimedir. dile 1588 do hazırlanmıştı. Fakat, Sırtına yüzünden birçek ha- #ara uğradı, dağıldı. Sönta, İngiliz amirali Drake'nin taarrumna uğra- &, perişan oldu. Bir Mülâkat Karikatürü 1885 Ge Florida da doğup 1910 da ölen ve Mark Twain müstesr adile büylk bir şöhret kazanmış olan A- mecikalı mizah Üstadı, —«Gündelik Yıldırım» gazetesinin genç muhar- ririne verdiği mülâkatr şöyle hikâ- ye ediyor: — Hazır müsmız, Tüm. — Hazırım. — Kaç yaşındasınız? — Haziranda on dokuz. — Nasıl! Bana göre otuz beş otuz altı yaşında görünüyorsu- nuz. Nerede doğdunuz? — nim—rdı_ — Ne zaman yazmıya Hı- dınız? — 1836 da. ç — On dokuz yaşında oldu- #unuza göre bu nasıl kabil ola- bilir? — Ben de bilmiyorum. Fil- hakika biraz garip. — Çok garip, Tanıdıkları- niz içinde en şayanı” dikkat a- dam kimdir? — Aaron Burr. başlıyo- Aaron Burr 1886 da yani mühar- rir bir yaşında iken ölmüş Ameri- kalı bir devlot adamıdır. — Eğer on dokuz yaşında iseniz hiçbir. zaman — Aaron Burr'u tanımış olamazsınız! — Hoppala! Bana nit bir şe- yi benden iyi biliyorsanız beni niçin istievap ediyorsunuz) — Garibime gitti de söyle- dim, fazla bir şey değil. Aaron Burr'a ne münasebetle tesadüf ettiniz? — Şöyle. Bir gün tesadüfen cenazesinde bulundum, benden biraz daha az gürültü yapmamı TİCa etti ve... — Fakat, Allahaşkına, eğer cenazesinde müştü demek. Eğer ise gürültü yapıp yapmamanız- dan ona ne? — Ben de bilmiyorum. Bu hususta biraz mızmızdı. —— Canım, bir şey anlamıyo- rTum. Hem sizinle konuştuğunu söylüyorsunuz, hem — ölmüştü diyorsunuz. — Hiçbir zarnan ölmüştü de- medim. — Allah Allah, ölmüş müy- dü, yaşıyor muydu? Vallahi bazılarına göre öl. fikrinde idik.. — Ha, anlıyorum. Tekrar canlandı. — Bahsederim ki canlanma- müştü, bazılarına göre yaşıyar- di. du. — Peki amma, siz ne fikir- deydiniz? — Canım! Bana ait bir iş de- #il bu. Defnettikleri ben değil- dim ki. — Fakat bununla beraber... Ne ise, görüyorum ki bu işin içinden çıkamıyacağız. — Burakı- niz da başka şeyler sorayım. Hangi tarihte doğdunuz? — 3) - Teşrinievvel 1693, Pazartesi, — Fakat imkânsz bul Yüz seksen yaşında olursunuz. Bu- nu nasıl izah edersiniz? h edemem doğrusu. — Peki amma, biraz. evvel en dokuz yaşında olduğunuzu söylüyordunuz! li de yüz seksene çıkıyorsunüz! — Apaçık bir terzattır bu. — Sahi mi? Farkettiniz de- mek? (Elini sıktım) Filhakika ekseriya bu bana da bir tezat gibi göründü. Bununla beraber hiçbir zaman bu işi halledeme- dim. Gözünüzden hiçbir şey kaçmyıor. — Ne olursa olsun, iltifatını- za teşekkür ederim. Erkek ve kız kardeşlerinir var mıydı, ya- hut var mı? — Vallahi! evet, fakat Zan... ederim ki hatırlamıyo- Tüm. — Canım. Şuraya bakınız. Duvardaki bu vesim kim? Kar- deşlerinizden biri değil mi? — Ha! Evet, evet, evet! Za- vallı Billi — Nel Öldü mü? — Elbette. Daha doğrusu öyle farzediyorum. Anlaşılma- dı, Bir garabet var bunda, — Ne yazık, çok yazık. Or- tadan kayboldu demek) — Evet, öyle demek lâzım. Gömdük. — Güömdünüz hal Ölü mü, sağ mı bilireden gömdünüz hal — Allah Allah, kim söylü- yor bunu? Adamakıllı öl- müştü Vallabi! İtiraf ederim ki artık hiçbir şey anlamıyorum. Gömdüyseniz ve eğer öldüğü- nü biliyorduysanız... — Hiç böyle şey işitmedim. Birisi ölmüş, gömmüşler, Gara- bet bunun neresinde? « — Garabet asıl bunda ya! Size söylemeliyim ki merhum ve ben ikizdik. Bir gün, iki haf talıkken bizi banyoda yıkıyor- larmış, ikimizden biri boğul- muş. Fakat hangimiz boğul- müş, bilmiyoruz. Bazıları Bili'in boğulduğunu zannediyorlar, ba- zıları da benim. — Çok meraklı bir şey. Peki ya sizin şahsi fikriniz? — Allah bilir! Bunu bilngek için dünyada neyim var neyim yok verirdim. Bu muazzam ve müthiş sır bütün hayatımı zul- mete boğdu. Fakat bugüne ka- dar hiçbir mahlüka ifşa etmedi- #im bir samı şimdi size söyliye- ceğim. İkimizden birinin bir işa- yeti, sol eli üstünde apaşikâr bir beni vardı. İşte o bendim. Bo- gulan da işaretli çocuktu. — Vallahi, böyle olunca, ar- tık bu işin içinde anlaşılmıyacak €en ufak bir nokta görmüyorum. — Siz görmüyorsnuz. Ben görüyorum. — Ne olursa — olsun gömülmesi lâzım gelen çocuk yerine öteki çocuğu gömecek kadar budalalar bulunmasına aklım ermiyor. Fakat sakın ha! Bundan kimseye bir şey bahset> meyiniz. — Hayır, etmem.' Şimdilik kâfi malümat aldım, zahmetini- ze minnettarım. Fakat Aaron Burzr'un cenazesi hakkında söy- ledikleriniz. beni çok alâkadar etti. Bu adamı size şayanı dik. kat gösteren bilhassa masıl bir hâdisedir, anlatmak — lâtfunda bulunur musunuz? — Ehemmiyetsiz bir hâdise, Her halde elli kişide bir kişi görmemiştir. Ceset tabuta iyice yerleştirilmi dua bittiği ve alay mezarlığa doğru harekete hazır bulunduğu sırada, dünya- ya son bir göz atmaktan mem- nun olacağını söyli k, kalk- , arabacının yanına oturdu. Bunun üzerine genç mubar- rir beni selâmladı ve müsande istedi. Kendisinden kadar hoşlarmıştım, gittiğine ne kadar — Hayır, hayır, yalkız öldü üzüldüm. 3& taminli tyi bir gıda aian çocuk ek- mok yemezse kemik — hastalıklarına | çoök müstait alar, | Çalışan bir adam için günde takri- I!ı'l.:lııımw.wlıl kar altr yedi yaşından sönra her yaş için yirmi gram ekmek yemelidirler. Alman Paraşütçülerinin Hazırlanışı Paraşültçüler, Alman tayyarecile. rinin en mümtaz Kıtmını teşkil et- mektedirler. Bunlar, hususl hir La. Him ve terbiyeye tâbi tutulmaktadır- Jar. Antranamanları da çok uzun sür- mektedir. 'Teçâizatları, sılâhları mü- kemmeldir. Paraşüitçüler, bazan damların Üze- rine, bazan da kırlara, yollara iner- ler. İstedikleri yerlere inmeleri, ine- cekleri yerleri evvelinden teâbit ede- bilmeleri imkânı yoktur. Paraşütçülerin üzerlerinde madeni levhaları kesmiye mahzus bir. mü- Kas, ekseriyetle hırsızların - kullan- |gikları uçları yassı iskarpola, bir damdan daha alçafa veya sokağa İn- mek için ince ipakten bir ip vardır. Silâhlarına gelince: Bu da mükem- ldir. Damların üzerine inen pana> şütçüler, kendilerini kolayen müda- |faa ederler ve tarasmıt vazifesi gö- rürler. Gördüklerini — de, üzerlerin- deki telsiz cihazları ile karargâhâ in ri. Baltık hükümetlerinden — gelecek muhacirlerin bahane- €e tamamile tahliye edilmişti. Bu mahalleler sıkı bir tarassut altına a lndı. Paraşütçüler, bu mahalleler üzerin dertalim görüyorlardı. Talimler, Alp aekerlerinin talimleri gibidir. Para- Şülle inmesini, sıçrayıp ve 3p kullanmasını, atlamasını iple lı:ıu* ÇIkmayı veya süzülüp inmeyi öğreti- yarlardı. Parâşütçüler için en mühim ve teh- Hkeli an iniştir. Bu tehlikenin önüne Ügeçmek için Üzerlerinde kücük lâstik torbelar içinde mahfuz ve duman neş Teden bir nevt toz bulundururlar. Bu tozların tanecikleri hep bir. bityük- “ülcte değildir. Paraşütçü, bunlardan birini açtı ve etrafıma döktü mü, en kÜçük taneler derhal dumana tahav. vül eder. Büyükleri de ar veya çak aşağıya düşer, ve dumân olur. Düş- man ateşine maruz kaları paraştteti İbu dumanlar sayesinde kendini mu- hafata eder ve yavaşça yere iner. Paraşütçülerin hemen hepsi, husu- #1 olarak yapıtmış ve san derece ha- fif bir mavzerle müsellâhtırlar. Bun- Jarin, gece karanlığında ateş İcin husust tertihatı — vardır. —Almanlar, yalnız tüfekle müsellâh bir müfreze- 'nin uzun müddet mukavemet edemi- yeceğini Aüşündükleri için paraştt- gülere, dinamit ve bomba da verirler. Rovelyerleri, makineli tifekleri olan- lar da vardır. Almanlarım, İngiltere- ye taarruza hazırlandıkları şu gün- lerde, ağır ailâhit paraşütçüler yetiş- tirmiye çok ehammiyet verdikleri, bunların tecrübesile meşgul - olduk- Jları söyleniyor. İngültereye — indirile- cek paraşütçülerde hafif piyade top- Tart da bulunacakmış!.. TEŞEKKÜR Bursa Merinos fabrikaı ham mad. de ve malzema anbarları şefi iken vazifesi başmda bir kazaya kurban giden biricik sevgili kardeşim, ko- cam, kayınbiraderim SELÂMİ RAPAL n larımıza ve bihamsa Vilâyet ve Par- t erkânına, fabrikanın —muhterem müdürüne ve memur — arkadaşlarile işçilerine Ayrı ayrı teşekküre büyük koderimit mâni olduğundan değerli gazelenizin tavassutunu dlleriz. Fraakfurt VFahri Konsolosu Xiyazi Rapal Bahavet Zupal, <nnl Popal -V ATAN ——— —: — ——— S —— MNDN FELEK — Yazan: B. FELEK. Tahsil - Şubelerinde Bir Cevelân ok söylendi, çok yazıldı ve daha çok da vaade- dildi. Lâkin kabul etmeliyiz ki; bizde hâlü bilhassa bina vergisi gibi büyük bir kütleyi alâkadar eden bir verginin tahsili rahat, külfetsiz ve sade bir gekle so- kulamadı. Bir münasebetle gu günlerde bir iki vergi tahasil şubesine gi- Fip çıktım. Bilhasaa Beyoğlu gibi. Eml nönü gibi kalabalık yerlerin şu- belerinde getek halk, getek me- murlar acınacak haldedirler. Mükellefler, — ellerinde p: ları safıharp nizamında masalı rın önüne dizilmişler, sıra bek- liyorlar. Memürlar da bir mi- kelleften ötekine koşup dert at- latmaktan terlerini silecek vakit bulamıyorlar, Bir vergi vermek ne kadar sürebilir. demeyiniz. Farzı muhal, eli boş, başı dinç ve bunalmamış bir memur bul- sanız da ona müracaat etseniz, bakınız bir vergiyi nasıl verebi- Tirsiniz: 1 — Memura - eğer biliyor- sanız- hesap numaranızı söyliye.. ceksiniz, bilmiyorsanız mahalle, sokak ve hane numarası vere- ceksiniz. 2 — Memurz, açıldığı zaman bir rmetre yirmi santimlik bir yer işgal eden defterleri birer birer elden geçirip sizin mahallenin defterini bulacak, 3 — Bu defterde hesabınizi arıyacak. 4 — Eğer hüsnü tali eseri o- Tarak sizinle defter arasında bir hesap aykırılığı yoksa vereceği- niz parayı bina ve bulran ola: rak ikiye taksim edecek ve eğer mülkünüzün altında kapı numa- vası ayrı meselâ bir dükkân var- »Sa vereceğiniz paranın onun his- sesine düşen miktarını da yine bina ve buhran, hattâ çöp ve fe. ner olarak taksim edecek, size bir tahsil müzekkeresi yazacak. 5 — Bu müzekkere ila vez- neye gidecek, — vergiyi yatıra- — caksınız. Veznedar şize bir mak- buz verecek. 6 — Bu makbuzla tekrar ilk önce müracaat ettiğiniz memüra avdet — edeceksiniz. Tahsilâtı - deftere geçirecek. Makbuza im- za atacak. Bütün bu ameliyat şubede başka mükellef olmadığı ve me- murlar sırf sizin — için çalıştığı farzedilse dahi en çabuk bir gçeyrek sürüyor, Şu halda K murların başka - hiçbir işe a: madıklarını farzetsek 7 saatlik mesai gününde ancak 28 - 30 kişiden vergi alınabiliyor. > Beyoğlu, Eminönü, Galata gi- bi bihlerce mükellefi olan yer- lerde, taksit zamanları şubele- rin ne hal alacağını, halkın ve memurların ne azap çekecekle- rini bu rakamları birbirine vura- rak anlamak kabildir. Üzstelik bu sene bir kıstım gu- belerin kadrolarını da — daralt- mışlar. Bu yüzden sıkışıklık da- — ha fazla artmış. < Şayanı dikkat değil midir? Bir tahsil şubesinde bir banka kadar tahsil muamelesi cereyan etmediği halda neden işler bu kadar sıkışır? Çünkü yanlış ve ampirik bir sistemin esiri ola- yak bütün bu muameleleri mü- kelleflere, maslahat sahiplerine takip ettiririz. Şubede lüzumsuz — kalabalıklar ve karışıklıklara meydan veririz. Böyle olmasa da herkes hesabına bakan me- murün ü Üzerine pa- yaşını yatırıp gitse çok rahat 0- lacak. Amma. rivayet odur kiz eğer mükellef muameleyi takip etmezse tahsil kayıtları kapan- miyor ve adam borçlu görünü- — yormuş. Evvelâ bu pek fena bir itiraf- tır. Herhangi sıki ve — idart bir tedbir bunun önüne geçebi- lir. Biraz enerji lâzım. Saniyen, mükellefler takip ediyorlar da sanki işlenmemiş kayda tesadüf edilmiyor mu? Samimi bir mülâhaza: Belediyenin hâlâ tatbik ettiği tahsil sistemi muvaffak, rahat ve modern bir sistem değildir. Bunu anlamak için erkândan birinin ansızın *vergi dairelerini gezmesi kâfidir. Dün bu şubelerden — birinde kendisine yanlış vergi tahakkuk ettirilmiş bir mükellaf: — Ne zaman vergi dajresine gelsem, çocuk iken sünnet olmı- yya gittiğim zaman — duyduğum yet Bayanlar, siz bu ağrıyı bilk, mezsiniz!, diyordu. Haksız lâtife değil,

Bu sayıdan diğer sayfalar: