24 Aralık 1929 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

24 Aralık 1929 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Kânünücvvel — Gel birer sigara yakalım, seninle biraz başbaşa dertleşelim! | Sigaralarımızı yaktık, arka- | daşım kibriti tablaya bırakırken kolu — dudaklarının — arasındaki sigaraya dokundu, sigaradan bir kaç kıvılcım döküldü. Bu hâdise, arkadaşımın üstünde garip bir tesir yaptı, düşündü kaldı.. Güya beşbaşa dertleşip gevezelik ede- cektik. Sordum: 8 — Ne oldu kestia? — Kesmedim, eski bir ma- terayı düşünüyorum, — Hayatta bazan ne tuhaf tesadüfler oluyor! Dikkatle yüzüne baktım, ar- kadaşım zeki, arif bir çocuktur, maksadımı. anladı, gülerek an- latmağa başladı: — Umumi harbın son sene- lerinde Almanyada bulunuyor dum, oturduğum evc gelip gider- ken köşenin başında — her gün Tast geldiğim bir kız vardı: ke- FPestesi yerinde, enine boyuna | bir Alman dilberi.. Bu kıza tast geldikçe -Bir âşık şairimizin yap- tığı gibi - kızın yüzüne bakmakla helecanlar geçirmekle iktifa eder hiçbir. münasebet — tesisi için feşebbüsatta bulunmazdım, ve bu halim, elbet kızın nazarı dik- katini celbetmiştir, diye hulya- larıma vüs'at verdikçe verirdim._ Bir gün eyi bir tesadüf oldu, bulunduğumuz şehrin haricinde fakat şehre yakın” bir çiftlikte bir balo tertip etmişlerdi, bu baloya bende davetli İdim: Gündüz saat dörtte, bahçede ağaçların altında herkes çay içer- lerken müştehidir diye biz birer ikişer likör içiyorduk. Çılgin bir davetli kalabalığı: — Dans, Dans.. Diye ter ter tepiniyorlardı !.. Ve dans bu umumi arzu üze- rine başlamak üzere Idi. Çiftlik sahibi beni bir mira- layın ailesile tanıştırırken oldu- ğum yerde mıhlanıp kaldım,. Oda Tada değilmidi? Miralayın karısı ve kızı ile tanıştıktan sonra onunlada ta- nişlim ve ikimizde biri birimize garip bir nazarla bakıştık! Miralayın İızı benden mem leketime âit malümat istiyordu, çünkü Aanası benim memleke- tümde imiş! birden bire lafı Ona bu can sıkıcı malümatı verirken acele ediyordum. Mak- sadım bu kızdan kurtulmak, öte- kinin yanına gitmekti.. Oldu.. Bir eiki vals için bu | lndış ricada bulundum, reddet- ğ kalktı,ikimiz biri birimizin kol sürüklenerek kalabalığa karıştık. Hava sıcaktı: Buü iti- bar A büfeye can atıyordük; Bir — îıııu_şııyn daha..; ge) Yemek yedik, Şampanyalar tatlı bir mehtap aydınlatıyordu, biz dant aralarını bu köşe- lerde geçirmekte, hatta ikinci dansa iştirak etmeğe lüzüm ol- | nı biri birimize itiraf etme- tr etmiş kadar anla- Bi ü Fokstrotlar " cazibesinden ızdan cam den | gene köşeyi olacak ağızlarımızda sigaraları- mızla -çünkü balo artık ciddiye- tini kaybetmişti- dansa mıştik. — Nasıl — oldu. bilmiyo- | rum, o, sağ elile sol omuzunun | kurdelesini başla- düzeltmek istemişti, | elini çekerken ağzımızdaki siga- | raya çarptı ve sigaradan bir kaç ateş koluna düştü. Ben telaşla: Yangın!.. dedim. Alman- o kadar kuvvetli değildi, ateş yerine bu kelimeyi kulla- n'nca kız güldü. Elimle ateşin üstüne gibi inta 'bir kümaşın mukavemetin-" | bir rahne temin edi- basmıştım, duman ne olacak, fena açılmıştı.. Kız beni yordu: — Zararı yok, zararı yok.. diye, Dans bitti, muzikacılar yeme- | oradaki ğe çekildi, bu seferde alâtı musikiye delikanlı taksim olundu ve bir güzel foks- | başladı. Akşamdan beri bana refaka: genç delikanlı- larla kızlar arasında trot | eden genç kız benden soruyordu. Musikiyi severmisiniz? Pek çok matmazel. - Bir şey çalmazmısınız? Hayır, Öyle ise aktörsünüz, Hayır, Şairimi, Değilim! Garip.. Sizde bir san'at- romancımısınız? | kâr hâli var, saçlarınız uzun, bir | küçük kıvılcıma yangın diyor- | sunuz, mutlak, mutlak, sakla mayınız, Başka bir arkadaşım yanıma gelmişti, dediki: - Canım madmazeli ne üzü- yorsun, Bestekâr olduğunu söy- lesene... Kız ellerini cırpıyordu: — Saklamaktan çıkar, ben zaten bana musikinizi olur... ne anlamıştım, ne olur dinletiniz, ne Bozmadım: - Peki, dedim; peki.. akşam için yapacağım size mutlak dinletirim. * günmü, idi, dönünce bulvarda | her zamanki gibi bu geldim, bu sefer o maruf şairi- | miz gibi titreyerek renk verme- mek ihtiyar etmedim, | bilakis şapkamı çıkardığım gibi kendini hürmet ve muhabbetle selâmladım, yanıma geldi, hali- Bu | besleyi yoksa daha bilmiyorum, Ertesi ertesi günmü kıza rast suretini | mi, hatırımı sordu ve o geceye ait bir eser besteleyip bestele- mediğimi sordu. — Evet, dedim. — İsmi nedir? — Yangın! Manidar birbirimize bakışlık. Söylemeğe hacet varmı, o, gün- den sonrada biribirimizin olduk!. Güöldüm, fena bir hatıra de- ğil dedim, arkadaşım ilâve etti: Zavallı kız.. hani kerestesi falân yerinde demiştimya — ve- rem değilmimiş, bir sene içinde | | gehennemtaşı mahlülünü şişenin nasıl sarardı soldu. Güldü, ve dedi ki: — Kim bilir, şimdi çoktan | ölmüştür.. HALİM HÜSNÜ Faydalı bilgiler alacakını trik parçaları yapışlırıla Leke sabunu Birtakım satıcılar sokaklar- da bağıra çağira leke sabunu satarlar. Biz Ssize bunlarla alış- verişten evvel şunu soracağız : Maksadımız, yaptıkları a- ğiz — kalabalığını hokkabazlıklarını — seyretmekse, o başka... Fakat emin olarak bir leke sabunu kullanmak - fik rinde veyahut ihtiyacında iseniz tertibi şudur : dinlemek ve eğli dayıyarı heyaz 0iş halis subun Bunları biribirlerile mezcede- rek bir. nevi sabun haatrlamış olursunuz ve temizlemek istedi- ğininz lekeyi güzel, sabünu sürersiniz, Kullanacağınız ce ıslatarak suyun — sıcak veya soğuk olmasının bir mah- zuru yoktur. Ya bir. diş - fırça- şile, yahut parmağımızla sabun e#ürdüğümüz yeri güzelce lurursunuz. Bundan uğuş- sonra temiz bir su ile lekeyi yıkar ve kumaşın ter- | temiz kaldığını görürsünüz. Bu sabun zeytin yağı maddelerle, katran ve mum le kelerini çıkartır. Zeytin yağını çıkarmak için sakın eter yahut benzin kull;ınm.ıy.mı ! Zira eter ve benzin yağı hal- ledip etrafa yayar. Eğer zeytinyağı dökülmümşse evyelâ bir parça kili macun haline getirip leke- nin Üüzerine sürmeniz de çok faidelidir. Kil tamamile kuru- duktan sonra fırçalar, temiz bir su ile sildikten sonrü yukardaki tertiple hazırladığımız —sabunu kullanırsınız, lekenin eseri kal- elbisenize maz. Gümüş takımları parlatmak Zamanla, bi- çak, şamdan Ve sairenin parlak rengi kaybolur, hatta bazı yer- leri kararır da... Halbuki — bunları pırıl parlatıp, yepyeni kadar kolaydır ! 5 gram - şap D Tn gümüş catal, pırıl yapmak ne Şapı su ile kaynatınız. Su- yun-üstüne çıkan pislikleri alı nız. Sonra sabunu ilâve ederek eritiniz. Bir yün fanila yahut çuha parçasını bu mahlüle ba- tırınız. Gümüş eşyayi oğunuz. Diyana ağacı Birçokları bu ağacı görmüş- lerdir, fakat nasıl yapıldığını bilmezler. Bu ağaç evlerde bir eğlencedir. Bir şişenin içine bir miktar civa koyunuz. Koyuca yapılmış güzelce içine dökünüz. Göreceksiniz ki şişenin için- de dallıbudaklı bir ağaç büyü- yüvermiş... * * -a g gibi | 8€ Esnafın dertleri, Sahife sikâyetleri S8 Lokantacılar, bir istihlâk kooperatifi yapmak üzeredirler esnaf cemiyetleri ve ban şehrimizdeki lokantacılar Sehrimizde elyevm 3318 mu- kayyet lokantacı vardır. Bu ade dini çinde dükkân sahibleri,kalfa | aşçı, çıraklarda dahildir. Şehrimizde vemek fiatları Lokantalar sınıf itibarile üçe ayrılırlar. Birinci, ikinci üçüncü sınıf,.. Birinci sınıf lokantada vazati 120 kuruşa yemek yemek müm- | kündür. İkinci sınıflarda 80, T | çüncü sınıflarda ise bu arasında tehalüt etmektedir. Lokantacıların BO-40 tcşebbüsleri Lokantacıların teşebbüsleri iki noktada hulâsa edilebilir. 1— İstihlâk kooperatif! Garson mektebi İstihlâk köoperatifi yapmak fikri gu noktıdan cıkıyor Lokan- tacıların prinç, kömür, yağ ve gibi birtakım müşterek istihlâk eşyaları vardır ki bunlar Fırtına dün şid sâire perakende olarak alındığı takdir- de pahalıya mal oluyur. Halbuki kocperatif yapıldığı takdirde ko- operatife dahil olanın ihtiyaçları toplan temin edileceği için bittabi bu fiatlar ucuz olacaktır Garson mektebine gelince burada her türlü adabına vakıf Türk garson yetiştirilmek isteni- liyor. Bu suretle garsonluğun bir meslek olduğu Türk çocuklarına da öğretilecektir. Netice olarak kooperatif te- essüs ettiği Lakdirde lokantalarda yemeklerin bildi riliyor. ucuzlıyacağı Lokantacılardan bir şikâyet Bu arada “lokantacılardanda. şir kâyet yok değil Bu bittabi hepsine teşmil e- dilemezsede azçok varit lüyor. görü- Meselâ bir sebze ilk çıktığı zaman en pahalı fiata satılır. Lokantacıda bu fiat üzerinde sebze yemeklerinin tabağına fiat koyar, Fakat zamanla bollaşarak sebze fiatı ne kadar düşse ayni sebzenin yemeği eski fiatını mu- hafaza eder. işte lokantacılardan başlıca şikâyette budnr. İdetini kaybetti Birçok vapurlar limanlara sığınmış İki gündenberi devam eden fırtınadan Karadenizden ve Ça nakkaleden gelmesi beklenilen vapurlardan bir çokları limanı- mıza gelmemiştir. Kezalik lima- nımızdan hareketi mukarrer an kadar vapur Karadenize çıka- mıyarak kavaklarda lerdir. Dün sabah havanin s”kü- net bulması üzerine demirlerini beklemiş- alıp gitmişlerdir. Karadenizden gelmesi bekle- nilen vapurlardan (Luvizyans), (Rivosan) — İtalya hâsiasvâ). Yahan, (Agsta)) Fele: | menk, bandıralı vapurlar kırk sekiz saat evvel hareket edeme- diklerini telsizle bildirmişlerdir. Kezalik Romanya bandıralı | (Daçya) vapuru kırk sekiz saat geç kalarak Hmanımıza gelmiştir. Seyrisefainin Reşitpaşa vapuru büyük bir fırtmaya maruz kalarak dün limanımıza gelmiş ve Cum huriyet vyapuruda dün hareket etmiştir. Köstenceden limanımıza ha- reket eden ( Tiflis ) İspanyol gaz vaporu Köstenceden kalktığı sıra- da rıhtıma çarpmış ve karadeniz- de tutulduğu kara yel fırtınasının tesizile su yapmağa başlamıştır. Tiflis vapuru tehlikede olduğu- nu (S. O, 5.) işaretile telsizle imdat istemiş. Okmeydanı telsizi- miz alır almaz derhal Liman ida- resine bildirmiş, vapurun imda- dına tahlisiye rumorkörleri çıka- rılmış isede vapur aldığı suları rak dün sabah Boğaza iltica et- miştir. Tiflis vapuru limanımızda rahnesi kapatıldıktan sonra ha- reket edebileceği anlaşılmıştır. Köstenceden,“| (Gıranton) İngiliz Kalastan. (A- ! kuvvetli tulumbaları ile boşalta- | lardır, kaza haberleri geliyor / Kezalik Türk sancağını hamil (Türk) vapurıda Zonguldak'e. nürde fırtınaya tutulmuş Sinop' limanına ilticaya mecbur oldu- ğgunu telsizle bildirmişlir. Kitap ve | Halkın okuma ihti gazete cını lemini düşünülüyor Memleketin her tarafındaki okuma ihtiyacının - tatmini için Maarif vekâleti bir tevzi teşkilâlı yapmağa karar vermiş ve bir de | kanun lâhiyası hazırlamıştır. Bu kanuna göre merkezi İs- tanbulda olmak üzere bir acenta | tesis olunacak ve memleketin her köşesinde nahiyelere kadar şubeler açılaçakır. Bu teşkilâtla kitap, mecmua, gazece salılması temin olunacaklır. Bu teşkilâtta muallimlerden islifade edilecektir. BÜ GÜNKÜ HAVA M Dün azami hararet as- ı garı 2 idi. Rüzgâr ekseri- yetle şimalden esmişlir. Bu- gün rüzgâr şimalden eşecek l ve hava kapalı olacaktır. ——— k “YARIN, IN TAKVİMİ | | Salı | '24 Güneğin doğusu: Könumuevvel | | 1929 l j 7,23 ı Namaz vakitleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: