5 Nisan 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2

5 Nisan 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YARIN Bir şakinin hüneri hareket etmiyor. Namusu Mücessem —— Faziletkâr kadınlarımı? şüp- hesiz - vardır.. Ben hayatımda bunlardan birine tesadül ettim. Oh bu faziletin hatırasını kaybet- meden daha çok yaşayacağım.. İsmi Lâmla idi. Esmer güzeli dolgun vücutlu mucize denile- cek kadar güzeldi; duldu fakat gençti tabildirki evlenecekti, İşte bu bahtiyar mahlük ben olayım isteyordum. Lâmia hanım daima korse taşiyordu giydiği elbiseler boldu. Binaenaleyh — kalçaları göğsü ipekli kumaş dalgaları altında gizli kalıyordu. Ben bu gizlenen güzellikler karşısında ona biraz daha bağlanıyordum. İşin fena ciheti, Lâmla banım çok şuh; birparça da hafif meşr- epti. O ipekli dalgalar taşıyan etekleri etrafında bir düzüne a- şık dolaşıyordu. Lâmia aynı şuh - tabiatiyle müsaadekâr davranıyor ve bu su- retle yangına körükle gidiyordu. Onu ilk görüşümde, en aşağı altı âşık yerini tatmuştum. Bilâ- hare bir yüzbaşının metresi oldu- ğunu öğrenince bu sevdadan vazgeçer gibi oldum. Bir akşam Lâmia hanım. be- nimle bir - gezintiyi kabul. etti, Vasi bahçede yürümeğe başla- dık. Ben susuyordum, kur yap- mağı unutmuştum. Fakat Lâmia Hanım dalma müsaadekâr, bir ağucın altına olurmamızıi teklif etti ve tevakkumuzdan istifade ederek, müstehziyane : — Bu randevuyu size vermek için ne kadar tereddüt” etmiştim. Dedi-bu kadar uslu olacağınızı biltliş olsaydım, daha çabuk kâarar verirdim... Nezaketle kur yapmağa baş- Jadım. O,bu halden memnun, ayni nezaketle mukabele etti. Cür'etkâr kelimeler onu hiç kız- dirmiyor ve yanan bir lâmbanın etrafında dolaşan bir kelebek gibi, erkeklerin arzuları etrafında çırpınıyordu. Karanlık basıyordu. Bulunduğu muz yer, teptenha kalmıştı. Söz- lerimi tartarak bazı hareketlerde bulundum. O, teslimiyetle ellerini sonra kollarını bıraktı. Hatta dudaklarım, kücük çenesinin al- tından omuzlarına doğru gezindiği zaman kızmadı. Yazan: Klot Farer Buselerim omuzlarından ense- | sine geçiyordu; ellerim belini kavradığı vakit, birdenbire geriye itti. — Kâfi! ben çok iyi bir ka- dizim ; fakat her şeyin bir hudu- du vardır.. Ben, bir kadını belinden kav- radığım zaman, bir daha onu, bırakmak adet değildir. Umitj etmediğim kadar, fena halde | kızdım. — Bırakacakmısınız ? istemi- yorum, diyorum, dedi. Aşkta, “hayır, ve “evet,, bazen, bir bir lesinin müteradifi dirler. Lâmta hanıma karşıdan bak- tamt sinirli sinirli -dudaklarını ısırıyordu; gözlerime baka bakâ gözlerini indirdi. Bu nazarda, firart bir şule parladı, siyah göz- BAA | sasamsej İ (3) M. Reşat, Muzafferin |— Menemende TT K az bi muııı.ın:: | —üi eee yoktur. (4) Futbol b”'.uA,C— ü Bulgaristanlı Ahmet isminde biri, bir mavzerle Menemen yolu- ! na inerek yoldan geçen iki oto- mobille bir arabanı; önüne çıka- | rak durdurmuştur, Şaki Ahmet kendisine” mukabelede bulunan arabacı Ahmedi, elindeki mavzer- le öldürmüş, bir şoför muavininide yaralamıştır. Bu hadiseyi müte- akık dağa çıkan haydut, jandar- maldr tarafından takip edilerek | Menemen cıyarında, yaralandık- tan sonra ele geçmiştir. İktisafii buhran Büa yüzden İzmirden bir heyet Ankaraya gitti İzmirdeki mali müesseseler erkânı, vali Kâzım paşanın riya- setinde bir içtima ve iktısadi buhran hakkında müzakerelerde bulunmuştur. Bu müzakereler neticesinde, Jerinin derinliklerinde, arzu ve çılgın emeller okunuyordu. Bun- dan istifade ettim; şiddetle arkası üstü, otların üzerine yatırdım ve bacaklarını tuttum. O,nevmidane bağırdı: — Olmaz, olmaz!... Bütün kuvvetile beni geriye ittiş üstelik birde tokat aşketti. O zaman anladım ki bir kaplan pençesile kendini müdafaa edi- yor. Fakat ben, rüc'at imkânı eolmıyacak kadar ilerlemiştim. binaen aleyh, bir parça daha ilerledim. Ve ne olacaksa - oldu: elim, dizinden daha yukarıya, etine dokundu.., Allahım: Allahım: Bunu nasıl anlatmalı, bilmem ki?! Bütün vücudum saraya tululmuş gibi, titriyordu. Büu birşey değil; par- maklarımı, bir çiçek koparmak emeliyle, saklanan vahşi bir yı- lana dokundurmuştum. Buda bir şey değil.. Fakat, ah bu kadının etil.. Bu bir et değildi. Bu gayrı mekşuf, dehşet veren bir şeydi: Yapışgan buz gibi soğuk ve ma- deni bir sertliği olan ayni zaman- da canlı bir şey. Bir et fakat nasıl ? parça parça, küçük, do- nuk, zehirli... Bir sıçrayışta ayağa kalktım. Hayret ve dehşetten dona kal- mıştım. Lâmia ayaklarımın di- binde, sar'alı bir hümma ile sü-j rünüyordu, Onun hicap ve ümit sizlikle yalvardığını işitiyorum. — Oh! Kuzum kimseye söy- lemeyiniz!,. Allah aşkına!.. Nakili HÜSEYİN ZEKİ APA AEMALİN SO CÜLELİ Tefrika numarası: 5 Afuakdror -AYHAN Bakalım ibir defa düşünelim Belki bir şeyler 'yapabilmek im- kânı hasıl olur. — Hiç zannetmem. — Neden öyle söyliyorsun oğlum. Sen levazım reisi topal İsmail Hakkı Paşanın nasıl kaçtı- ğını işitmedin mi ? — Evet, sandık içinde bir va- pura aşırıldığını söylerler ! — Gördün mü ya? Sen güm- rük memurusun ! Pek alâ bu işi yapa bilirsin ! Niyazı efendinin bu teklifi Mazhar efendiyi bir az düşündü- rür gibi olmuştu: Teklif kolay yapılacak gibi bir şey değildi o- na büsbütün imkânsızda sayıl- Mmazdı. Meselâ: Kara Kemali bir san- dık içine koya bilirler, her hangi bir eşya gibi gümrük anbarlarına bırakırlar, oradana, bir ecnebi vapura aşıra bilirlerdi. Mazhar efendi: — Peki, düşüneyim vasıtaları bir tetkik edeyim. Ben yarın sa- bah size haber eeririm cevabını B MaSE LA b eai » İzmirin vaz'İyetini hükümete arz- etmek üzere Ankaraya bir hey'et gönderilmesi kararlaştırılmış ve bu heyet Ankaraya gitmiştir. İtizar * Münderecatımızın gundan doleyi bugün taşilik » — tefrikamızı o'“r'dllerlı. 4| î | niğ İ AOA AA 'TİYATRO VE SİNEMA SucraunmnadUCİL anacasu cunansnan u Üsküdar Hale Sinemada Buaksam Yeni bakireler Filminin irayesine başlanmıştır Nisan Sensi CUMARTESİ Sönel Resmiye Hicriye 1980 laıs— Namaz vakıtları Alafranga — | Alaturka s. d. .. d, Güneş 5,37 Güneş 10,50 Öyle 12,17 le — 5,40 İkindi 15,53 | İkindi 9,16 Akşam 18,87 | Aksam 12,00 Yatsı 20,10 | Yatsı — 1,54 sak 3,53 İ İmsak 9.15 | — Zilkade Kasın, 6 149 T! verdi. Niyazi Bey d€ kendi. oda. sına çekildi. Ertesi gün mazhar efendi sa- bah erkenden ( 4 ) Pümaralı gümrük anbarına itinin başına gitmişti. Mazhar Bey Anbarda başka ırkıdııllflı. Konuşmuş muydu? Onlarla Karâ Kemtli ka. çırmak için ayrıca Pâzarlığa gi- rişmiş “miydi? Bu © efendinin yanına gittiği zaman ; — Bu iş olabilecek! Demişti, Böşaltı bin lira- istemişti. Niyazı Bey : — Çok! zannetmem bu para- yı verebilsin ! dedis Sonra da : — Hele dur bakalım. Ben sana haber veririm: Diye Mazharı başından savdı. Kendisi Ardiyeye işinin başına gitti, Enverin gel- mesini . u Şurasi garip idiki, Enver Bey © gün geleceğini, haber alacağını Oyunuidare eden Kemal Beyin bütün gayretine rağmen Beşiktaş İstanbul muhtelitine yenilmedi Dün Taksim stadyomu heye- canlı fütbol maçlarına şahit oldu. Öğleden evvel karşılanan A, Ordu - Fenerbahçe küçükleri A. Ordunüun hakim bir oyundan son- ra beraber bitti. Galatasarayda Eyibe 1-0 galip geldi. Öğleden sonra yapılan Suley- maniye 2inci muhtelit maçıda 38-1 muhtelitin lehine bitti. Beşiktaş - İ. Muteliti Sıra günün en mühim maçı olan Beşiktaş İstanbul muhteliti maçına gedi. Herkes heyecanda Bir çok tesirler altında teşkil edilmiş bir muhtelitin, Böşiktaş karşısında'ne yapacağı merakla bekleniyordu. Takımlar sahaya çıktığı zaman muhtelit şöyle bir şekil aldı kâleci Rıza Şevket. Bek >r: Burhan, Feruzan. Haflar Hayri Rağıp, Nihat, M. Reşat, Forlar Salâhattin, Alâ, Zeki. Muzaffer, Fikret. Görülüyorki mnhtelit az bir tadilâtla Fener takımı, Beşiktaş- ta, tam takımile, Oyun başladı. Muhtelitin tehlikeli bir hücumü, we saire... ondan sonra hakimiyet Beşiktaşa geçti; Beşiktaş enfes bir oyun öoyniyor. Mühtelitte çalışıyor. Beşiktaş bir gol atiyor muh- telit mukabele ediyor. Beşiktaş bir daha atıyor devre 2-1 Beşik- taşın lehinde: İkinci devre Bu devrede Beşiktaş hâkim oynıyor. Fakat hakem müthiş ta- rafgirlik ediyor. Bir fırsattan ls- tifade eden Alâ güzel bir |gol da- ha yapıyor. Şimdi vaz'iyet 2- 2 ye, oyun bir müddet böyle devam ettikten sonra Beraberlikle biti- yor. Kasımpaşa UÜnmmmi vaz'iyet Beşiktaş bakim ve galip oldu- ğu halde futbol hey'eti azasından Kemal Beyin gayretile oyun be- rabere bitiyor. Oyun ne gösterdi (1) Muhtelit yanlıs tesbit edil- miş ve yahut edilmehtedir. (2) Muhtelit oyuncuları yalnız Gâla- tasaray Fenerden alınmamal söylediği halde akşama kadar gelmemişti. Bu sefer de, Niyazi efendiyi bir telaş almıştı : ya o adam bir sivil memur ise,, İşte pek alâ kendisinin "ağzını aramış gitmiş olabilirdi, de.. Niyazı efendi o geceyi sabaha kadar endişe içinde geçirmişti. Enver beyin: Ben gelirim, malu- mat alır giderim. Diye gitmesi ve bir daha görünmemesi hakika- ten endişe edilmeyecek şeylerden değildi. . Niyazi bey, ertesi sabah her günkünden daha - çok erken Ardiyeye Zitmiş, Enver beyi bek- lemeğe başlaımışti. Enver bey eğer bu günde gelemeyecek olursa polis memuri - olduğuna Niyazı beyin şüphesi kalmıyacaktı. Niyazi bey; endişe içinde gü- Hün akşamınıda getirmişti. Fakat Enver bey yine meydanlarda görünmemişti. Tam ortalık ka- rardığı zaman, Enver bey ardiye seailkedirk ğğği ÖĞÜi bliree ee ) ikinci hafta at koşulari kalabalık bir halk ki! zurunda icra edilmiştir: koşu üç yaşıedaki yerli V€ dişi taylara mahsus bu ğ 4 at işlirak etmiştir. İkrar ” — 500 Hira, mesafesi 1000 f idi. Mazlum efendinin L€? birinci İhsan beyin Maltast M. Bins'in Sanldyı üçi ,,** miştir. karı yaştaki halis ğ at ve kısraklara muhsus | iştirak etmiştir. İkramiye V7 mesafe 1600 idi. Maraş meb Mitat B. in Strati Varyüsü bi Evliya zade Refik B. in MişP' ikinci Baban zade Fuat Rejanı üçüncü gelmiştir. yalnız halis kan arap at ve k! | lara mahsustü. 8 at iştirak ıl% | İkramiye 300, mesafe 1400 Mehmet efendinin Abeyanı b Suphi paşanın al Ceylanı - ik Etem B. in Merzuku üçündü İ miştir. yukarı yaşta halis at ve kısraklara mahsüs ikramiye 950, mesafa 2000 Jon Türkü- birinci * Akif Andriniküasu ikinci ıılnlı“l’ yukarı yaşta yerli ve arap â* kısrâklara “ mahsüstu. a 500 mesafe 2400'1di: 6 at etmişti. birinci Etem B. in Merzuku Kasajalı Mustafa ağanın Z ücüncü gelmiştir. Doktor A. kutil Gizli ve cilt hastalıklari mü Karaköy börekçi fırını sırasında' —— a ——— — — —”: n )EG etti. Biraz acele ederse, iyi Diyor: yin yanından geçti, Ç daha' ilerdeki köşe başmde fi yana geldiler. Niyazi Bey: " Birader - dedi - ben -ı-':: ' ehemmiyetli tutuyorum. SiZ ğ'v neye gelmediniz? mesin diye efendinin tensibi gelmedim! çok merakta bıraktınız! e h İzmir at koşulari İzmir, 4 Yarış encümeni İlk B bugil Birie İkincl koşu üç ve d h kan üçüncü koşu dört ve daha Yâl mıdonwwoçnlj; kıııİÜ;l ııunkomn.Mııı"’ at işi tşi ys',,g Beşinci koşu dört ve * İkı Tevfik B.in İ » SS G Veresiye İzmir terzihanesinde moda, ehven fiatlarla, derecede suhületli , erkek ve kadın kostümler serlan imal olunur. j Ankara caddesi Vilâye karşısında No. 17. t MUSTAFA ve KEMAL f İ önünden geçti. Niyazi bey, arki” a sından yürüdü. Az ilerde Envi beye yetişti: Z Diye fısıldıyraktan Niyazi Pf | ikâ — Ne haber, efendi eük ei beni | di sakib — — Ne n, efen yapayım T emin — Nasıl getirdim, Şüphe — İyi yaptınız ama, . Demii

Bu sayıdan diğer sayfalar: