4 Mayıs 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

4 Mayıs 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YARIN BASKIN Leman, kurşun gibi, içeriye | girdi, Hkonuşmadan evel gülmeye, bundan bir ay evel, sırf intikam almak için ve bir defaya mah- sus olmak üzere, pek kıskanç olan kocasına hiyanet edip vak'- ayı arkadaşı Ruhsar'a anlattığı gibi, gözyaşlariyle karışık kah- kahalarla gülmeye başladı. Ruhsar, elinde okuduğu kita- bı kanapenin üzerine atarak, merakla Leman'a baktı. Kendi- si de gülerek sordu : — Yine ne yaptın ? — Ah! Ruhsar... © kadar tuhaf, o kadar tuhaf ki... tasav- | vur et... kurtuldum ! kurtul- İ dum !.., kurtuldum !, — Nasil kurtuldun ? — Bayağı kurtuldum işte ! — Neden kurtuldun ? — Kocamdan kurtuldum, yavrum ! anladın mı? serbestim serbest... — Nasıl serbest ? Ne suretle? — Ne suretle mi ? Boşandım, ayol ! Boşandım ! — Boşandın mı ? — Yok canım, amma yaptın! Üç saatın içinde boşamlır mı? sersem ! Elinde, beni aldattığına dair bir sürü ispatlar var... — Ya! seni aldatiyor muy- du ? — Evet... yani hayır... şey... bilmiyorum... her neyse, ispat- larim var ; mes'ele bu. — Nasıl elde ettin? — Nasıl mı elde ettim?.. Bas- bayağı! Elimde öyle kuvvetler vardı ki. Üç aydanberi tahammül- . fersa bir şey olmuştu; o zaman kendi kendime: Bu böyle devam | edemez, — boşanmalıyım! Fakat nasıl? Bu kolay değildi ki. Ken- dimi dövdürmek istedim saba- htan akşama — kadar - isteme- İ diğim zaman sokağa çıkmamı İ istediğim zaman da evden kovul- mamı istiyordum. O zaman aklıma başka bir şey geldi metresi varsa onu bulup öğrenmek meğerse varmış. Fakat bu hususta o kadar ihtiyatlı dav- ranıyordu ki onları berabee ya- kalamanın imkânı yoktu. Şimdi keşfet bakayım, ne yaptım? — Oh nasıl keşfedeyim? — Dünyada keşfedemezsin. | Kardeşim bu kadının bir fotogra- | fını bulmasını rica ettim, ! — Kocanın metresinin mi? — | — Evet. Eline on lira verdim ne yaptı yaptı, fotografı getirdi. | Kadının simasi ;boyu bosu göğsü * velhasıl binbir şeyi hakkında taf- | silât almağa ihtiyacım vardı. — Anlamıyorum. — Acele etme, biraz sonra an- larsın! İşte bu bilmek istediğim şeyleri (öğrendikten sonra doğru | bir iş adamına müracaat ettim. — peki, ne söyledim ona? — Fotoğrafı göstererek, “be- | yfendi, buna, upkı benziyen bir | hizmetçi isterim.;; güzel olsun, | şik olsun narin vetemiz olsun . | Kaç lira isterse o kadar veririm. Zaten, bende, dursa dursa üç ay kalacak. ,, dedim. Adamcağız — hayret I kaldı. Ovakit izah ettim. O,- gülmeye başladı. Anladımki . içinde içinden, beni takdir edyordu. Cevap verdi! ——— tamamlanacak Demek, şu Ffotograf, zevı metresini mi temsil ediyor? - | çerken, — Evet , efendim . — Acaba ne koku kullanıyor? Avlamadım; tekrar ettim: —Ne koku mu kullanıyor? Tebessüm etti: “Evet, Hanım efendi, dedi. Koku, insanı hususunda esastır. Üç gün sonra eve, güzel, mü- tenasip vücutlu, mütevazı ve çalışkan bir kız geldi. Konuşma- ya başladık: Ecece.. Şaziye, buraya niçin geldiğinizi biliyor musunuz? — Evet, Hanımefendi. — Güzel, kızım... bundan dolayı muaazzep olmıyacak mı- sın? —Oh! Hanımefendi, — bu, sekizinci defa boşanışım.. Alış- tım... — Pekalâ. Muvaffak olmak için uzün zaman mı İâzım? — Hanımefendi, bu beyefen- di ile beş dakika başbaşa gö- rüşürsem, ©o zaman bir fikir söyleyebilirim. — Bir az sonra görürsünüz, kızım. Fakat evelden haber ve- reyim, kocam güzel değildir. — Bence ehemmiyeti yok, Ha- nımefendi. Bundan evel ne çir- kinlerden ayrıldım!.. Müsade ederseniz. bir şey — soracağım: Kullnılacak — kokunun — ismini öğrendiniz mi? — Evet kızım: Şebboy! — Oh! alâ Hanımefendi.Ben. bu kokuyu pek severim acaba, beyin alâkadar olduğu hanım ipek çamaşır mı giyiyor ? tahrik etmek — Hayır, sade, bildiğimiz çamaşırdan . . . — O halde vazifeme başla- yacağım. Bir saat sonra, kocam geldi. Şaziye yüzüne bakmadı bile . .. Fakat kocam kokuyu duyarak onu süzdü. Beş dakika sonra Şaziye dışarı çıktı. Kocam, bana sordu : — Bu kız kim ? — Yeni hizmetçimiz, ayol... — Nereden buldun ? Zühtü Beyin karısı yolladı. Hakkında pek güzel malümat verdi. — Güzel kız — Sahimi ? — Sahi ya! Pek memnundum. Akşam Şa- ziye “Beyfendi ile on beş günde anlaşacağız, dedi. — Tecrübe eltin mi ? — Hayır, fakat, bu, ilk na- | zarda anlaşılıyor. Yanından ge- daha şimdiden, beni kucaklayacak gibi duruyor. Oradan sekiz gün geçme- miştiki, kocam, evden dışarı çıkmıyordu. Artık benide üzmi- yor, ben de, o, bütün gün evde yalnız kalsın diye sokağa çıkı yordum. Dokuzuncu günü, akşam, Şaziye odama geldi; mahcup bir tavurla: Bu sabahtan itibarem.. oldu, Hanımefendi dedi. Üç gündenberi bulduğu yerde, — sıkıştırıyordu; fakat bu, çabucak olsun bitsin istimiyordum; — “Baskın ın — ve yakıt olmasını 'arzu ediyorsanız haber veriniz, Hanimefendi. — Peki, kizım. Pefşembeye. — Natil isterseniz. Beyefen- dinin, ogün, evde kalması için hiç bir şeye müsade etmiyeceğim. Perşembe günü,. saat kaçta? — Beştz. — Peki, efendim, Hangi ©- dada? — »e Benim odeda... T Dünyadan haberler Macaristanda radiyo müş- terisin? bakmız ! Peşteden : 1930 senesi iptidasında Macar radiyo — abonelerinin — miktarı 276,567 ye baliğ olmuştur. Bunlardan — yalnız Peştede bulunanlar 93340 kişidir, Bir. senede 140 sene ? Nevyorktan : Amerika Müttehit Cumhuri- yetleri dahilinde bulunan telsiz istasyonlarının - çalıştıkları saat- lerin yekânu 1,262,862 ye baliğ olmuştur. Bu kadar sâaal seneye taksim edilir ise barici kitmet 140 eder- ki bir senede (1İ10 sene çalışıl- mış demektir. 250 eski tablo çalınmış Madritten : Milli kütüphane eminlerinden Antonyo Lubiz, dostlarından bir kadının hanesinde derdest ve tevkif olunmuştur. Kütüphanede en meşhur res- samların eseri olan kiymetli tablo we sairelerden 250 tanesini çalı- narak Berlinde bir nefis san'atlar meraklısına — satmakla maznun bulunuyor. Hanesinde taharriyat icra e- dilmiş ve kütüphaneden çalınmış bir hayli kiymettar kitaplar bu- lunmuştur. Merkumun yapmakta olduğu büyük masraf polisin nazarı dik- katini celbetmiştir. Fransada nufus azalıyor Nisan iptidasında Pariste neş- rolunan bir istalistike nazaran 1929 senesinde 728,510 kişi doğ- muş 69410 1 bir yaşından noksan çocuk olmak üzre 741,104 kişl ölmüştür. Buna nazaran ölenler doğanlardan 12,564 fazladır. Ge- ne o sene zarfında 338,4di ev- lenme 19,353 boşanma olmuştur. Bunu umum nufusa binde nis beti tevelludat 17,1 ve fiyat 20, doğanlar nisbeten çocuk vefiya- tı binde 84 dir. İngilterede ise Britanya ve 1 eyaletinde ki umum nufusa ı':ıbelyen doğanlar binde 16,8 ölenler 13,4 ve çocuk vefiyatı 74 dir. sun ya? evvelâ anneni, babamı amcamı, sonra, Şakir beyi ça- ğırttım. Fakat, hiçbirive, vak' adan bılııeımşdııı.hl'leoııiuı, ayaklarının — ucuna smaları- nı’ııı tenbih ederek, odanın ka- pısına kadar getirdim. Beşsaat kadar uzun sürenbeş dakikayı güç bekledik. Kalbim öyle şiddet- li çarpıyordu ki,.. Saat çalmıya başlar başlamaz, kapıyı şiddetle açtım... Ah! o vaziyeti görmeliy- din: ikisi de çırçıplak, fakat bir vücut olarak karyoladan yere düştüler, Ben kahkahalarla gülü- yordum. Babam fena balde kızdı. Kocamı döğmek istiyordu: Sersem, korkudan ne yapacağını H#AŞIrMış- tı; bir zaman' afal afal yüzümüze baktı; sonra hızla hrl;.yırılı vü- cudunu örtmeğe başladı.. Şaziyeye gelince; ©: rolünü pek mükemmel oynuyor, ağlıyor: du.. Çok iyi bir kız.. Şayet tana lâzım olursa, unutma! -. İşte ben de, hikâyeyi anlatmak için sana geldim, şimdi serbestim. Yaşasın hürriyet!... Salonun içinde dantetmiye başladı. Ruhsar, düşünceli ve bay- ğın nazarlarla onu seyrederek çağırmadın? Nakili : HÜ>EYİN ZEKİ Hintte evlenme için nümayişler yapılıyor — serrrt n asen — 50 yaşında Hintliler 8 yaşında kızları alıyorlar Bombaydan: Hindistanda, çocukların evlen- mesi eskidenberi bir adet idi. Bunun çirkin bir adet olduğu şüphesizdir. Kota ve karının her ikisi de çocuk olsa ne ise. Fakat yüzde doksan kırk, elli yaşında erkek- ler sekiz, on yaşınadaki kızları alıyor. Bundan hasıl olan zararlar- dan biri kadının tam kadınlık çağına geldiği zaman kocanın tam bir ihtiyar haline gelmesi dolayısile zevcenin mahrumiyet içinde bir hayat geçirmeğe mahküm olması veya kocanın ölerek kadının, daha çocuk iken dul kalmasıdır. Son istatistiklara nazaran henüz on beş yaşına gelmeden dul kalan kızların mik- tarı miyonlara baliğ olmaktadır. Senelerdenberi bu çirkin ve muzir adate karşı yapılan pro- pagandanın epeyce tesiri görül- müştür. Hükümet artık bunun bir kanunla men'i zamanı geldi- ğini tahmin ile bir (evlenme ka- nunu) çıkarmıştır. Bu kanuna göre on dört ya- şına baliğ olmayan — çocukların izdivacı memnundur. Bu yaşa gelmezden evvel evlenmeleri ile evlendirenler ve nikâh kıyan nakti ceza veya hapis ile veyahut her ikisile beraber mücazat olu- nur. Bu kanun, Hindistan teşrii Meclisinde, kabul edilmezden evvel bir haylı münakaşatı mucibp olduğu gibi kabulinden —esra sonra Hindular ve Müşlümanlar tarafından duçarı itiraz olmuştU”- Hindular, pek genç iken &v lenmemiz dinimiz kavaidinden” — dir diyorlar. Müslümanların İt9 izdivaç ahvalı —şahslyeden olu? Teşrii meclişi buna mudahalesi? doğru değildir. İddiasında bulur — | nuyorlar, olunamayacağı anlaşılıyor. haberlere lâm cemiyetleri, kanuni yaş" baliğ olmayanlardan mümküü olduğu kadar çok izdivacın bY lerdir. Nısanın sekizinci günü Bom bay İslâmları evlenme kanunı n3 karşı bir nümayiş yapmışlardır. Bir kaç bin kişiden mürak- kap bir alay müslüman maha!- lelerinde dolaşmışlardır. Bu ka” Jabalık on yaşında bir çocuğun rakip olduğu otomabile refakat ediyor, güveyi sekiz yaşındali gelinin evine götürüyorlardı. Bombay İslâm Cemiyeti rel:i Şevket Ali ile azaları ve bütün müslüman büyükleri nikâhta ol- duğu gibi alaya'da iştirak etmi; lerdir. Bakalım hükümet karşi ne yapacak ? Eğer bunlar hakkında kanun1” bunlar * tayin ettiği ceza tatbik edilmez” se başkalarıda bu yola süluk e- decekler ve o zaman evlenm? kanunu kâğıt üstünde mürükkeP? ten ibaret kalacaktır. Ticaret kongresi Yarınki kongrede mühim ve muhteli! raporlar müzakere edilecektir İstanbul — Ticaret' mıntaka odalar kongresi yarın toplana- caktır. Bu kongreye İstanbul Ticaret müdüriyetine — merbut Ticaret sanayi odalarının murah- hasları iştirak edecektir. Kon- grenin bir bafta kadar sürmesi ihtimali vardır. Kongre ruzna- mesinde şimdilik üç madde var- dir ki, bunların raporları ve ra- portörleri şunlardır. 1 — İstihsalden istihlâke . . Raportör Ticaret sanayı odası şübe müdürlerinden Hakkı Nezi- hi B. Bu raporda - istihsalden istihlâke kadar olan bütün ikti- sadi kanallara temas edilmekte dir. Buvların içinde bozuk olanlar tahlil edilmekte ve ne şekilde tamir edileceği gösterilmektedir. 2 — Peynircilik — raportörü Sami Cemal B. dir. Bu raporda Trakyadaki peynirciliğimiz tetkik olunmakta ve bunun ihracı çare- leri ileri sürülmektedir. B — Türkiye de kocperatif ve kooperatifcilik,.roportörü yer- | Hi şirketler komiseri Remzi B. Remzi B. bu raporunda kooperatifçiliği tetkik ve tahlil ettikten sonra netice olarak şun- ları ilâve ediyor: Âli ticaret mek- tebinde kooperatifcilik başlı ba- şına bir ders olarak okutulmalıği arkaşları cürmü m dır. Yahutta imkân olursa Ro- * yakalanmışlardır. manya ve Bulgaristanda olduğu gibi kooperatif kursları açmak. - Kongrede belli başlı müza- kere ve münakaşa edilecek mev göre bütün Hint * — zamanda içrasına karar vermit — | ayrıca her oda tekliflerde bulu> — nur ve bu tekliflerin müzako: resi kongre hey'etince muvafık görülürse onlar da ruznameyi alınacaktır. yapılacak — teklifler hakkında şu düşünülüyor. buhram.. —e sr ——— Modamı? Kız Iiaçıranlar Beşiktaşta Orta bahçede ıll'y ran Çerkes Ali efendinin unl";’ 22 yaşında Nafia, hemşiresi No - teler iken Nafia hanımın nişa©” hısı iken terkettiği ('ı'uıııv-') metle arkadaşları Ali ve Hasa? kızların önüne çıkmışlar, mak istemişlerdir. Kızların feryadı | kızan azık Çerkes Memet v? ' Para — İ 4 ı vular bönlandir. Belardağ teLE b çoğalıyor ” ) 4B zire ve Nafia hanımlar, dün ç- — ı: lıştkları tütün deposuna gitmel” — | gazinosunda garson Çerkes Meh: bei & otomobil ile Vıfiıhııı_w-) ç üzerine gözü —— eşhut halinde —— |

Bu sayıdan diğer sayfalar: