3 Mart 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

3 Mart 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hatıratını yazan: NACİ İSMHİL Hayat ağacının bulunduğu yere gel- miş, bu ağacın meyvasını yiyerek ölüm- den kurtulmak, bütün insanlara bu mey- vayı yedirmek için can atıyorduk. ni ae Aden Cemnetlerinin bahçelerinde İtiraf ederim: Cidde ve — iman edecek insanları bu- Hüdeyde, llmanlarının ipti- lamayacaktır. Muza'nın ki- dai şekillerinden sonra bir tabı yer yüzünden kalkmış- mamureye girmiştik. İngiliz | tır, diyenlere de “Cennat tekniği, Babülmendep boğa- “ül-Aden,den başka bir/şey zının muhafızlarına bir Nis söyleyememişlerdi! bağçesi yapmış, kırmızı gül . Tabiatın katı kuvvetine lerle çemberleşen bir Aden inananlardanım. Aıkıdaıhî- yaratmıştı, sehrin bu kızıl | ram da öyle. Fakat M:ı'ııı gi- rengi, güneşin dik yalımla- | bi beş altı bin sene İbrani rı içinde kaynarken Adenin | esatirin tesiri altında kal- ateşten bir. çember içinde | mıs çocuklarının en samimi kaldığı görünüyordu. Meğer devirlerinde bu telklnl.orlâ Musa'nın hakkı varmış. | yaşamış insanların lçlınndt: Tevratın 2 inci babının 89 | bir şüphe dolaşmıyor değil ! uncu ayetlerinde yazılıdır.ki İçinde akla kadar gelmiyen “. Allah, Adende bir bahçe :ılr belki, belki hareketi can 'aptı. mi oraya koydu. lanıyor. (yîöıı’-:':nâ:.'nul, y’ıınek için İngiliz sancağının dalga- iyi her bir ağacı ve bahçe- lanışı karşısında — eriyordu. nin ortasında hayat ağacını | Aden Cetinetleri de lnıll.i- hayır ve şerri bilmeklik ağa- zin değildi ya? Yahudilerin cını bitirdi,, Vapurun gü- yahuvası, bir Hint racesi vertesinden Musa'nın o cen- | gibı İngiliz mahmisi olamaz i ken doktora | di? :ı::ırdııı;’w' S Ğİ Şehre çıktık.Temiz asfalt — Ahdi Atik'ın cennc- | yolları, gözlerimizi — alıyor, tine giriyoruz, dedim. bahçeli, bağlı köşklerden — Sahih, ona benziyor. | taşan müsekkir meyva koku. ber verdiğine göre ilk Al- manya - Fransa futbol maçı bu ay zarfında icra edile. cektir. Fransızların İtalyanlarla yaptıkları maçta fena bir netice almaları üzerine da- Almanya milli müsabakası- nın daha bir müddet için duçarı teehhür olacağı rivayet edilmişseede bunun aslı çıkmamıstır. Fransızlar, verdikleri sö. merbut kalarak Alman ta- kımı ile yapacakları müsa- bakanın vaktinde icrasını temin ederlerken, İtalyadı- ki mağlubiyetlerinin futbo'. daki zaıflarından — ziyade İtalyaya gönderdikleri takı den ileri geldiğini Fakat, Holivutta — aynini | ları getiren sabah rüzgâ- n yapmışlardı. rıinı içe içe gidiyorduk. müşlerdir. ç _ı ğ « — Öyle değil, dostum. Ne Nis,ne Kan, ne Mi: | Tek seçici sistemi Bilirsinizki, Tevrat: ya Mey; 'ne Kaliforniya sa: Filvaki Fransızlar bu “Allah, Adem hayir ve dterri — bilmeklikte — bizden biri gibi oldu. Hayat ağa- cından da yeyerek ilelebet Yaşamasın — dedi. Ademle Havayı Ademden - tartidüp ayal ağaçının yolunu mu- 'aza icin Aden — bağçe- tinin şark canibine kerubi- ve her tarafa döner âlev kılıcıiikame eyledi., 8-3 Bal — 22-24 Ayct diyor. Bu hayat ağacının Meyvasından yiyerek bun- dan kurtulmak, Musa'nın Allahı gibi olmak istemez Misiniz, Görüyoruz. ki, bugünkü M':;delı Muı.ı'ııııl.ı.k V ti bin — senelil elen Cenati gibi kızıl bir alev kılıcı içindedir. Zaman, bu kılıctan aleyi değiştir- N'Ü gibi hayat ağacını da Mahvedememiştir. den. Huthenin ma- badıni tamamladı: — Ararsak, bu ağacı hillerinde böyle muntazam tarhedilmiş bahçeler vardı me de bu dirilten koku, bu mayıs rüzgâri — vardı. Her halde, “Bağ Erem , burarı idi. Bunun için, kitaplarda da Aden Cenmet olmuşut. Hind denizinin rüzgürlarile Şapdenizinin Akdenizden g-tirdiği rüzgârlar, bu bo- ğgazda birleşiyor; Afrikanın meyva ormanlarından süzü- len kukular da- Adenlesi- zıyordu. Şehrin kal'aları, eski mi- marisi, insanlarının renk ve şekillerini gösteriyordu kiŞta- rihin bilinmiyen seneleri buralarda eski bir medeni- yet yaşıyordu. Mısır'ın ilâhi- Jarı Akdenize yerleştiği gibi, bu medeniyetin ilâhları da “Arzı Kenan ., sakinlerini gteshir. etmiş, Tevrata gir- mişti. Adenin Arapları,ne Mı- sırlırlıldra. ne — Hicazlılara ve ne de Yemenlilere ben- hlardır, arifesinde bir gönderilmişti. cular gerek hücum ve gerek se müdafaada — birbirlerile anlaşamadılar, ahenkle oy- nayamadılar. Neticede mağ- lübiyet kendilerine teveccüh etti. Çünkü İtalyanlar Fransız takimı gibi teşkil edilme:- mişti. Fransa maçından çok evvel, İtalyan — spor teşki- lâtına mensup bir zata ta kımin antrenömacı ve se- çilmesi tamamen bırakıl- mişti. - Bu tek seçici, kabi- Hyetili 20 genci bir stada talim etti. Maç- :::: meyvasını yermiyiz, | £ yordu. j Zı'î';":m_ _:'":L el K İnce üzün Bo bya a D LA iCin bur20 gençten bir. altında oval bir yüz, düz burundan teşekkül eden in- sanları Arap neslinde bula- Mühendis Hight, daha YVetli bir iş adamıydı: — Bir fidanını Amerika seçtiği 15 kişiyi bir yerc kapadı ve nezaret altına aldı. ku; Ya . #ötürür, patentini “alır, Tarih söyler ki bir : Ülme meyvı" .:ıııı sata n:._y:lırlhln Kesraları bu- İ lBı:ı İ'ı:::;::l::l.9 fu':b:ül .":.,, Tallyarder Ferd'uda | alaçda hükümrandı. Fakat © İ YAr D O ğ Ü 'ı:.,.,ın iranlılar da değlidi. :,,ı., bütün — manasiyla hqı:m“n Amerikalı, pi- İran tarihi, hl"h'ı“s;::î idman kudret ve kabiliye- doğl Un dümanlarını bize | | Çi bilen Firdevs N e (Üigi ördp . gtünişlerdi <e b ."u.""k: mesinde de bir TUR “')- yun başladı vebu gençle- 'an'da petrol dama: (Devamı var Tei oyuncuları ara- Z, sında — makine *;_'0“75 ümessiller içtima! | mekik! dokuyarak Fransız Mg::ım 2 (AA.) — Ce- | kalesini topa tuttukları gö: miyeti Akvam tarafından iktışadi buhranın tabi oldu: gu ahval ve şeralli tetkike memur edilmiş olan iktısadi meclislar mi :_.n"“iını bu Cennette a ? ağacının meyvasını Yaçak daha kârlı bir iş Pmazmıyız? diyordu. bu ÖYle yaf İmamlar için biç Psmdan daha İştihalı zik ;"'İü mi olurdu? Ya- Yaşa , Musa'nın devrinde dalaş Yorduk, hatiften sa- Tni bu gibi tepşirlerine vArupa gazetelerinin ha: ha evvelinden tekarrür eden ze sporculuğa yakışır tarzda mın iyi teşkil edilememesin- düşün- düşüncelerinde kısmen hak- İtalyan maçına çıkarılan Fransa milli takımı uzun münakaşalarla geçirilen va- kitlerden sonra müsabaka heyet tara- fından seçilmiş ve İtalyaya Bu Fransiz takımı yaptı- ği müsabakada hiç bir mu- vaffakıyet gösteremedi. Oyun Harbi un_ıumiden sonra Ilk Alman-Fransız milli maçı yapılıyor Her iki tarafın büyük bir itina ile hazırlandığı bu futbol müsa- bakası ne netice verecek? kımı ile yapacakları maça İtalyan sisteminde hazırlan- mak üzere şaaliyete geç- mişlerdir. Avrupadan verilen ma- lumata nazaran Fransa-Al- manya maçı her iki memle- kette büyük bir alâka tevlit etmiştir. Harbi umumiden sonra her iki millet birçok spor sahalarında boy ölçüşmüş: lerdir. Fakat Fransa-Alman ya futbolcuları , millt mahi- yette hiçE müsabaka yap:- mamışlardır. Bu sebeple, maç fevka- lâde bir alâkaya mazhar olmuştur. O kadar ki, Pariste ya- pılacak bu müsabaka günü için şimdiden salılığa çıkan biletler kapılışır derecede satılmaktadır. Müsabaka münasebetiy'e büyük bir Alman kütlesinin Parise akın edeceği anlaşı hyor. Halya - Belçika Milli maçı ne oldu ? İtalya ile Belçıka milli takımları arasında yapılması mukarrer futbol müsabakası İtalyan spor — teşkilâtının yaptığı tebliğata nazaran şimdilik tehir edilmiştir. srrumaa— Yunanlı güreş- ciler geliyor Yunanlı göreşçiler çar- şamba günü saat sekizde vapurla İstanbula gelecek- ler, Perşembe günü artis- tik sinemada bir gürsen ma- çı yapılacakdır. Ayrıca Kendi güreşçile- rimiz arasında da hususi bir maç yapılacakdır Maç ya- pacak güreşçilerimizin ade- di on ikiye baliğ olmak- tadır. Bu güreşçilerimizin ekseriyetini Hâliç idman teşkil| etmektedir. Güzide — güreşçilerimize Mmüuvaffakıyet temenni ede- Yiz. Memleket, şerefini ya- bancılara karşı gösterecek- lerine emin bulunduğumuz güreşçilerimiz şimdiden ha- zırtlanmaga başlamışdır. Fransız kabinesinde Paris, 2 (A.A.) — Nazır: lar meclisi bugün M. Briand ile M. Dumont tarafından İngiltere ve İtalya ile akte- dilmiş olan deniz - itilâfı hakkında verilen — izahatı dinlemiş ve bu itilâfı tama- men şayanı — memnuniyet bülmuştur. Bunu müteakip M. Lan- dry işsizlere muavenet hu- #usunulislek için hal ve le- tikbalde ittihaz olunacak tedbirler hakkında izahat lersem. Ya size, bayatımdan, vazifelerimden ayrılarak zev- celik sadakatimi unutarak sevdiğim mahlüka yalan töy- lemeğe mecbur olduğumu ve bundan başka, vücudumda hâkimiyetle husule gitirdi- ğiniz o tatlı ve unutulmaz sahneyi hatıramdan «söküp atamadığımı söylersem! Evet ya size, vücudumda hâsl eltiğiniz hararetin ihtiras zehirlerile tutuştuğunu söy- lersem! Ne cevap vereceksi- niz? Hatlarında bir nevi alev koşarken, dişlerile dudakla- rını isiriıyordü. — Demek ki, ikimizde esiriz? diye mırıldandı. Ona baktım ve birdenbire, mukavemetsuz bir heyecanla,! bu gün bi'e kızardığım müthiş bir harekette bulundum. Bir kuş gibi canlanan, koltuğun üzerinde takallus eden beyaz, sinirli ve ince eli görünce, tulmak arzusile yandım ve elim, elinin üze- rine düştü. © inlededi: — Canan! Sonra, birdenbire, sanki bir uykudan uyanmış gibi elini çekti: — Siz inmisiniz cinmi- siniz! büsbütün mahvoldu- ğumuzımu — isteyorsunuz? Arzu cür'etimin yardı- mile cevap verdim: — Ne inim, ne cinim, sizin gibi, etten kemikten bir mahluk, bir kadınım.. Mırıldandı: — Ne yapmalı? Ne yap- malı yarabbi? Sonra ilâve etti: — Ölmeli! Ölmek lâzım.. Birdenbire, ta gözlerimin içine baktı. Simasında şehvi bir mana vardı. Şişip, ka- baran burun deliklerinde, yarı açık — dudaklarınde, daldın ve sabit gözlerinde ührevi bir melike var gibi idi, Bu defa onun eli benim elimin üzerine düştü. Ve dediki: — Bu gece benim oda- ma gelseniz... — Delimisiniz ya kocam?! | Ne ehemmiyeti var! usulca kaçıverirsiniz! odala- rınız ayrideğil mt? — Ayrı ama... — Herhalde bütün ge- edlrri sizi beklemekle geçi- receğim- Öğle yemeğini yer yemez odama çıkıyorum. — İmkânı yok! imkanı yokl.. — Bekleyeceğim söyle- dikleriniz dpğru ise, heryeri karmakarışık ediniz, banim gibi “ya batlık ya çıktık., deyiniz. Birdenbire elimi çektim. Zira uzaktan Ferdiniu gel. diğini görmüştüm, El'an bizi — göremiyen Ferdiye tebessüm ederken, hafif bir sesle haber verdim: — Kocam geliyor. Prens — alelacele cevap verdi : — Odamı değiştireceğim Öğleden sonra numarasinı söylerim. Her halde ayni katta olacaktır. Ve Tasrih etti: — “O, nun yüzünden.." Ferdi, bize doğru geli- yordu. Ve yağmurun iri damjaları, yaprakları hıpır- gitmeğe karar İhtirasım, beni sürükleyordu ve, ne ertesi gün başıma gelecekten kaçmıyarak, ne- de ertesi gün olabileceğini düşünmiyerek, gecenin gel- mesini bekliyordum. Fakat korkuyorum da.- Nakili : Hüseyin Zeki _19_ datarak düşmeğe — başla mışdı. Prens, kocamı selam- ladı. Sonra bana doğru dönerek, sanki evvelce baş- lanmış bir muhavereye de- vam ediyormış gibi! — Demek böyle: Dedi, kitapları lütfedersiniz. de- ğilmi, hanım efendi? Ve ayağa kalkarak ilâve etti: — Şayet, öğlen Üüstü kabil olursa, medyun uşük- ran kalacağım. Uzaklastı! Ben de kalkarak Ferdi- ye: — Haydi, dedim,biz de gidelim, Yağmur — şiddetli boşanacak galiba!.. — Prens Hüseyin, kur yapmasın sana sakın ? — Kim bilir, memnun olmazmısın ? Kaşlarını çatarak yüzü- mo baktı. Hemen ilâve ettim : — Çünkü, şayet kar- nın, Masırlılar ve polanya- hlar, indinde muvaflakiyet kazandığını arzu ediyorsan, boş yere uğraşma, bey efendi. Prena Hüseyin, nı: şanlıdır. — Nişanlı mi? — Bilmiyormusun? Yemek salonundaki komşumuz Lâ- baron dö Stilmen ile nışanlı. — Vay, vay! Peki nasıl biliyorsun sen? Cevap vermeme zaman bırakmadan, bağırdı: — Ah! Kadınlar, kadın- lar!... Dedi kodulara nasıl da bayılırsınız! 22 Saâtler ağır geçdi. Bu kisa zaman esnasında me- rak — içerisinde — bocal, durdum. n Ka Prensin teklif ettiği ran- devaye gidüp gitmeyeceği- mi 'düsünmeğe başladım. bir an bana öyle geldiki beni zincirlerle bağlamış bile ol. salar demirleri kırup koşa- cakdım. Bütün insanların kendi- ni serbes zanedüp, ihtiras- ların arzuların ağında bütün bedbahtların hayatında böy le zamanlar vardır. Bir kitapta okumuştum ki manyatızma uykusunda iken insan manyatizma ya- panın şikârı olarak elinde bir bıçâk veyahut bir rovel: ver olduğu halde kendine hâkim olmaksızın Allah tev- diği imahlükları öldürmeğe gidermiş. “ Biz, ekseriya böyle bir kudretin — .tahtıtesirindeyiz. Mantık bizden ayrıldığı va- kıt her işin nihayetine ka- dar gideriz. Sabit bir fikir- le manyatizme edilerek felâ- ketin vukuuna kadar uyan- madan o fikri son hududu: na kadar takip edefğiz. Ben de, prensin odasına vermiştim. Öğleden sonra, elime iki roman aldım. Biri “Za- vallı Neçdet,, diğeri “Mavi ( Devamı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: