26 Mart 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

26 Mart 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hatıratını yazan erleri de İsf ahan, Şiraz, rini yıkmak, gecenin sini Sukluğunu çıkarmak için, ırmızı balıklar gibi ;:ğ“” — Hudı;vend Est Diğer Nist Sarayın bin bir çeşit gü" Zel sesli kuşlarını öttürdü. çit sarayışsesten, ahenk- ten ve güzellikten şaha kalk- Riş arap kısrağı gibi firti-. | halar içinden ebediyete gi İYor, zannedilirdi. nlar değil, cinler bile bu hayat verici ahengi din- | ek için uykularından Alkarlardı. | O zaman, renğarenk kuş | füylerinden yapılmış divan | Perdesi bir sabah yeli gibi | hafıf hafif hışırdadı. Ak ağa tlini hançere doğru uzattı. divanda gür bir ses işidildi: Hüdavend ekt, diğernist Cemgit, uyanmıştı : Bu sesler Cemşidin yer Yüzünde Allah olduğunu ik- Tar ediyordu, yer yüzünde Ceşmitten başka bir Allah ulunmadığına iman edi- Yorlardı. Cemşit, kâfurdan dö- külmüş bir canlı heykel tibi divana çıktı. Herkes, gözlerini yere dikti. Onun ilâbi; vücuduna bakacak bir insan yoktu. Divanın ortasındaki bü- yük havuzun fiskıyeleri gül Yasemin, amber, zambak | Siçeklerinden çıkarılmış mu- kaddes su ile akmağa baş l Havuz birkaç dakikada Toldu, Cemşit, sabah banyosu- Pa yapmak için havuza Rirdi. İsfahan, giraz püserleri- “hüdavend,lerini yikamak .u:'nln sinirlerindeki uyu- luğu çıkarmak için ha- Rib; içinde kırmızı balıklar h..l Sağa, sola siniyorlardı. birisi, Cemşidin bir uz- qın“ Oyuyor sekiyor, ona hay ada kimsenin bilmediği * usaresini aşılıyorlardı. h ö ridin sabah banyosu idı. %,cn"kü. zaratostera öyle Y. işti. Hbaz, ” Yüzünün Allahı her Ükej, / Beş'elenmeliydi. Göz- K zelleri görmeliydi. Mey, , hayatın şuhluğunu .::"“lkl. bütün gün neş'e : [:“İunıun, iyilikten l lir apmasın, BÜ bil, ıevı yapı t sinirleri gergin I.M." sermest — bir d k:' tüyü sedirine u" Mey Cakat, her gün gibi h.'__ Gııy_" » gözleri neş'e K u, gergindi. San- İ “'::"lnden .iıım.eklsr h kon, Ağzından bir aç caktı, O kadar t 'ümulyo', etrafına < g fYorduki ..? © kil bağırdı. m' ses bir telsiz “ık::. tekrarladı. Bir iy elleei sonra, sakalı Ça diyi Kimalı dinç bir İd. dl:n. girdi. Divanın ı_'.::hm: Hüdavend! : Naci İSMAİL | Hudavend'le- irlerindeki uyu- havuzun içinde la sekiyorlardı. Cemşit, İranın bu mep hür vezirine gazubane bir kaç nazar attı: — Behlülüdâna tutmadı. Türan mabedinin güzel Aalihesini getirmedi. kesralar diyarının her yeri- ne pasbanlar çıkarın kes- ralar ordusu toplanamı, Tü- ranı feth etmeğe gideceğiz! Bermeki ellerini ileri uzat- tlı, secdeye yattı, secdede başile sağa sola selâm ver. dikten sonra: — Hüdavend dad! ba- ğırdi. Divanın içinde kabar- mış bir tavus kuşu gibi duran iç oğlanları da bir ağızdan bu cümleyi tekrar- ladı. Küslür nekareler — çal- “dı. Güneş de sehirli bir mızrak ucü gibi divanın içinde dalgalanıyordı, Cemşidin veziri, bu ayin- den sonra ayağa kalktı. El- lerini çapraz vari göğsüne bağladı: — Ya Hüdavend, diyor- du. Kâlnatın sahibi olan sözünü | den geçmişler ve indistan'da Vaziyet heyecan kespediyor Calcutta, ZA(A.A)—Lüho- re suikastçılarından üçünün idam edildiği haberinin şü. yuu — büyük bir heyecan uyandırmıştır. Şehrin şimal kısmındaki mahallede polis müfrezeleri dolaşmakta ve başlıca — merkezlerde polis efradı nöbet beklemektedir . Kareşi'de bugün bir alay tertip edilmiştir . Bu alaya iştirak — edenler — ellerinde siyah bayraklar — olduğu halde kongre binasının önün- * Yaşasın Bhagatsing , diye bağırmış- lardır. İdam hükümlerinin infazı dolayısile kongre' mahafilin- de büyük bir kin ve husumet hislerinin lJuyandığı açıktan açığa görülmektedir. Kon- Ügrenin 3 renkli bayrağı ya- rıya İndirmiştir . . İngilterede İşsizler 3 milyonu bu- luyor Londra, 24 (A.A.) — 16 Mat tarihinde İngiltere'de işsizlerin miktarı — 2.639, 633 kişiye baliğ olmakta idi. Şu hale nazaran geçen haftaya nisbeten 52.104 kişi raddesinde bir tenakus var- dır. Japonya'da kadınların hakkı intihabı Tokyo, 24 (A.A) — Âyan meclisi, kadınlara — hakkı Mabudumuz. Hurşidin bu ilk ziyaları üzerine yemin ederim ki. Turan Cümburiye- tinin hüsün Alihesi alındı. Mukaddes ateşin muhafızı Behlülüdâna, on sekiz atli le Hint kuş geçidini geçti. Bu gece, güneş kamerle aşkbazlık ederken şehre girecek! ( Devamı var | İspanya'da intihap — verilmesine dair olan ve geçenlerde mebusan meclisi tarafından kabul edilen kanun lâyihasını| red- detmiştir . Bundan dolayı Japonya'da kadınlar meclisi idarelere ait intihabatta bile erkeklerle müsavi surette intihap hakkına “malik ol mıyacaklardır . Galeyan Talebe Arkadaşlarını Yardıma Çağırdıİşsizler Yiyecek İstiyorlar Madrit, 25 (A.A) — Tıp fakültesi talebesi dün sa- hbahki arbede — esnasında etraflarının polis tarafından kuşatıldığımı görerek hukuk fakültesi talebesini kendi- lerine yardım etmeğe çağır- mışlardır. Fakat zabıta kuv* vetleri hukuk - talebesinin tıbbiyelilere yardıma gel- melerine mani olmuştur. Talebe, akşam üstü de şeh- rin merkezinde nümayişler tertip etmiş ve yaşasın Cüm- huriyet diye bağırmıştır. Nümayişçi grupları polis ta- rafından dağıtılmıştır. Seville valisi, umumi af ilânını istemek üzere gelen talebe mürahlıas heyetlerini kabul etmiştir. Salamanguc'ta da buna benzer bir teşebbüs vuku bulmuştur. Burada hükümet talebenin akşam Üüzeri P fakültesinde umumi af ilânı lehine olarak nümayiş yapP- masına müsaade etmiştir. Corduue da işsizler Va- liden yiyecek istemişlerdir. İşsizlerin Belediyeye ve Vali'ye yaptıkları bu mü- racaat neticesiz kalmıştır. Bunun üzerine işsizler dükkânlara hücum ederek ellerine geçirdikleri para ve eşyayı alıp gitmek istemiş: lerdir. zabıtanın müdahale- sİ üzerine işsizler silâha dav: ranmışlardır. Polisler muka- belede bulunarak işsizlerin üzerine hücum etmişlerdir. Bu esnada birçok kimseler yaralanmıştır. — Müteaddit tevkifat yapılmıştır. Trianon muahedesi meselesi Paris, 24 (A.A.) — Meb- usan meclisi, Trianon mu- ahedesinde münderiç taah- hüdatın tam ve kat'i suret- te ifasını temin için 28 ni- san 930 da Pariste aktolu. nan itilâfı tasvip etmiştir. Fasta bir müsademe Rabat, 24 (A.A) — 21-22 Mart gecesi Talda mevzlin- deki Faslı silâhendazlar ara- sında bir müsademe olmuş sükün ve inzibatı temin için müdahalede bulunan bir mü- Jâzim ile iki zabit vekili mak- tul jdüşmüştür. Mücrimler deli gibi bir halde isyan mın- takâsma kaçmışlardır. (-| HİKÂYE _|.;.| İç Sıkıntısı Mezarın kenarından pinan dul kadını kaldırmak mümkün olmuyordu. O taze kazılmış toprakların üzerine arkadaşının çır- çökmüş hayat topraklar altında kaybolma- sına bakarken Allaha k ganını da alması için yalva- riyordü, Hepimiz bu ıstırabın kar- gısında pek Mmüteheyyiçtik. Eczacı Boduelin velatında küçük şehirde bulunduğum için cenazesinde hazır bu- lunmağı da kendimce bir vazife addetmiştim. Müteveffayı ben evvel- cekep bir az tanırdım. Ağarmağa başlayan zeki bir başı hoş bir sohbeti vardı. Malümatı bana bütün — muhitindeki imsanlardan daha yüksek gelirdi. Esasen kendisi de onlardan hoşlanmazdı. Zannederim bir kerre e onun gençliğinde yazmış ol- duğu bir şiir kitabında oku- muştum. Acaba hangi tesa- düf onun bu küçük şehirde eczacı yapmıştı. Yanında duran eski dos- tum avukat Mirelin kolunu tutarak, “çok acıklı bir hâl değilmi.,, dedim.” Mirel mü- kedderane tebessüm etti, ve cevap vermedi. — Sahi siz onun samimi bir dostu idiniz kendisini iyi tanırdınız değilmi ? — Elbette.. Hattâ onu yegâne tanıyan adam ben- dim. İşte bunun için görü- nüşe aldanmıyorum. Benim teessürüm kadının göz yaş" larına değil hayatın merha- metsizliğinedir. Ötedenberi benim eczacı Badnelin hayatında gizli bir facia sezerdim. Bunun Mireli — israrla onun hakkında hildikleri- ni sordum. Dostum beni neh- rin kenarına doğru sürükle- di: — İşte »dedi- Bone Had- nel burada her şeyi anlat- mıştı. ite * Bu şehre gelip yerleşti- ğim zaman o burada çoktan eczacılık etmeğe başlamıştı. Yaşlarımız arasındaki büyük farka rağmen pek kısa bir zamanda dost olduk. O se- viümli akıllı bir adam: iyi bir hoca, iyi bir baba idi. Onlara bitişik oturduğum için sık sık evine gider, ge- vezelik ederdik. Bilhassa yaz geceleri yazıhanenin kapısının önünde uzün uzun oturur dertleşirdik. Eczahanenin kapısı açı- dıkça içerden madam Badnel görünürdü. O ya ilâç şi- şelerinin arasında oğraşır yahut ta kasanın başında bitmez, tükenmez, hesaplar- la meşgül - olurdu. Bodnel gülümser ve: — Karım çok eğleniyor derdi onun için hayatla ec- zâhanenin haricinde hiç bir şey yoktur. Madame Badnel gayet genç yaşında eczahanede ça- lışmağa başlamıştı. Ve da ha talebe iken bir tatil va- kitlerinde sabah ona bir ndi | Suat Deviş rast gelmiş, nihayet evlen- mişlerdi. Badnel: — On sekiz yaşında iken nekadar güzeldi. Halbuki | gimdi o mükedder ciddi ve | alelâde bir kadındı. Genç- liğinde (|Nisan şiirleri| ismin- de kitap yazan zavallı şaire pek uzak, pek yabancı idi. Seneler geçti hayat geçt, doğan çocuklar büyüdüler, bir gün Badnel baba odama girdi. O artık altmış yaşla- rında bir adamdı, çocuklarını evlendirmiş, kayımata ol- muştu. Bana — İç sıkıntısı talâk için ! bir sebep midir diye sordu. Küçük bir şehrin eczaha- nesinde insanı bunaltan ök dürücü can sıkıntısı. Şaka ettiğini zannettim, fakat sonra böyle olmadığı- nı anladım. — Dostum artık benim hayat ta geberip gitmekten başka yapacak işim kalmadı yahutta buradan çıkıp - git- meli ve bukadar hayvanca olmayan bu hayata bağ- lanmalı, — Bu yaştan sonra mı? — Bu güne kadar sab- rettim fakat bu tahammülü- mü bir cinayet telâkki etmek doğru değildir.Bizim hepimi- zin işimizi bitirip, çocukları: nı yetiştirdikten sonra gayet acı olan yeknesak bir aile hayatı vardır... İşte o za- man bu müthiş sıkıntı İnsa- nı çileden çıkarır. Ben tabii tevekküle, kadere boyun ig- miyenlerden bahsediyorum. Karımda, beni ümitsızliğe düşüren bütün fezail mev- cut.. Perestiş ettğim bütün- kusurlardan münezzeh basis denecek kadar muktesit ve son derecede ciddi. Bütün hayatını ilâç şişeleri arasın- da geçirdiği için dünyadan hiçbir şey — anladığı yok. Böyle olduğu! için beni de tanımıyor. Ben oönün için yarı çılğın bir mahlükum, hulyalar, hayaller içinde ya- şayan gülünç bir biçare. Küçük şehirlerin pazar- l hele onlar, kilisenin çanları çalar, beyaz elbiseli genç kızlar elele — tutmuş sokaklarda —gezerler. Ben kaçcefa karıma “Haydi An- net bizde dolaşalım, derim. *O.. delimisin hesrap def- terinin işi bitmedi, diye ce- vap verir. Ah bu sıkıntılı hayat biliyor musun en büyük eğlencemizi ne teşkil ediyor- du? Sahile yakın olan me- zarı tamziyaret etmek.. kaim- pederimle kaimvaldem ora- da yatıyorlardı. Biz de bir gün oraya gidecektik. Orada birçok hiç tanlmamış oldu- ğum insanlarla komşuluk edecektik. Bunü düşündükçe üper: dim... Ben onların içinde çok yabancı kalacaktım. Hayır... hayır benim de sev- diklerimin — istirahet ettiği başka ve küçük bir mezar- bk vardı... orası bunun ka- dar korkunç değildi... Birdenbire sözünü ke- | serek mütebesimane — #or- düm — “Şimdi kime âşıktın bana oru söyle!, Badnel başını iğerekfcevap verdi : | *Parise gitmiş olan küçük l Sahife 5 Peti Parizyen Avusturya - Alman itilâfı etrafında Paris, 25. (A.A.) — Peti Parizyen gazetesi, M. Brin- ad ile M. Henderson ara- sında dün vuku bulan mü- lâkattan — bahsile yazdığı bir makale, Londra hükü: metinin Avusturya - Alman itilâfının — metnini inceden inceye tetkik etmekten ev- vel bu itilâfa karşı prates- toda bulanmağa jkarar ver- miş gibi görünmekte oldu- ğunu kaydetmektedir. Bu ga- zeteye göre, İtalya da aynı suretle harekete mütemayil bulunmaktadır. Binaenaley Avısturya is- tikrazını tekeffül etmiş olan devletlerin Viyana ve Ber- linde yapacakları teşebbüs- leri arzu ed ldiği derecede milessir kılabilecek mahiyette Müşterek bir noktali nazar ittihaz etmelerinden evvel bir çok günlerin geçeceği ihtimal dahilinde görülmek. tedir. Ispanya'da fırkalar Barcelone, 25 (A.A.) — M. Lerrouks'un reisi bulun- duğu radikal cümhuriyetçi- ler intihabat münasebetile sağ cenaha mensup cümhu- riyetçi liberallar, federal fır- kası, sosyalist grupu fede- rasyonu, İşçiler umuml bir- liği ve sol cenaha mensup daha bir takım gruplarla bir anlaşma hasıl etmeğ? karar vermişlerdir. Vücude getirilecek ve “Cümburiyet- ciler ve sosyalistler tasanü- dü, bü yeni teşekkül bütün in- tihap mıntakalarında nam- zetler hakkında tek — bir liste teklif edecektir. ismini — alacak olan şakirdim Heleni... onu ta- nidiniz mi, o ne güzel ne tatlı bir kızdır.., Bu defa ciddiyetle: — Gidip bir iki ay e- nun — yanında dedim. Ve hakikaten birinde, oczacı bir iş baha- nesile Parise gitti ve altlı hafta sonra da avdet etti. Bilmem sonta bu eski karı kalsanız a! sabahın Kocanın arasında ncler ol- du... galiba Annetti büsbü- tün titiz ve hırçın eczane- sine kapandı, — kocası da yeniden şiir yazmağa — baş- ladı. Ve da karısından ayrılmak için bir dava açmağa teşebbüs etti, Bir ay evvel de hastalüna- rak yatağa düştü ve öldü. Onu hes ziyaretimde bana lisanile, halile - bakışlarile: — Ah Mirel derdi, beni burada bu lâtlarımla yalnız nu bıraka: caksın: daha sonra mezarlıkta cel Artık sesini. işitmediğin zaman bana daima yalva- rarak bakan gözlerini gör: düm, Son dakikasına kadar bana yalvara yalvara ba- kan gözlerini. Ah dostum hepimiz öyle alçak, öyle kor: kagız ki ben dol kadının ve çocukların feryadından,/ itirazından korktum. Onu buraya atlesi, kanunlar, kü. çük şehir tutuyor, onu bura- ya bağlıyordu. Ben 'süküt ettim, Onu buraya gömdü- ler... Şimdi, sen ki beni pek iyi bilirsin bana cevap ver böyle susarak hata, | ü- Yük bir. hata Işlemedim mi?;

Bu sayıdan diğer sayfalar: