13 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2

13 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 2 geee a Enerjiye devam! Aptullah Cevdet B. gençleri- mize heyecanla hitap ediyor: Muharririt Aptullah Cevdest Bundan 60 sene evvel ibimiz Namık Ke- Londra adlı. ma- “Burada Bir mat- bin amele islih dam olunduğu görülmüştür, diyor. İsveç'te, — Finlandia'da, senelerce maznun ve da- vacı görmiyen, beri kapısı açılmamış mah- pesler var. Bizde mevkuf ve mah- küm adedi vasatisinin 30 bin olduğu söylenmektedir. talyan milletinin nüfusu her sene yarım milyon ar- tıyor, orada 13 Darülfünun var, bunun 3 ü Sicilya ada- sındadır. Şu satırları da İCTİHAD'ın 24 üncü senei devriyesi münasebetile 259 uncu nushasına yazdığımız makaleden istinsah ediyoruz: Bize az çok yakın kom- şu öyle milletler var, ki okur yazarl olmıyan bir kimseyi insandan addetmezler: Fin- landiyalılar okumak yazmak bilmiyen bir adamın buluna- cağım havsalarına sığdıra- mazlar. Finlândiyada meb'- uslar reyiâm ile yani bir dereceli intihap ile intihap olunur ve reyler yazılarak imza edilerek verilir. “Peki, okur yazar olmi- yan Finlândiyalı ne yapar? Sualime bir Fin; “Okuyup bilmiyen — adam senelerden- yazmayı olur mu? , diye cevap verdi. Etrafımızda öyle millet- ler var ki Harbi umumi cı- nasında toprağı istilâya ve tabribe hemen hemen hiç maruz olmadığı halde mü- tarekeyi müteakik dört se- ne zarfında bütün konforları câmi ve kavaidi sıhhiyeye muvafık olarak — 1,000,000 ( bir milyon | mesken inşa etmiştir. Etrafımızda öyle milletler vardır, ki nüfusundan her sene artan ve taşan altı yüz bin kişiyi her sene Şimali, Cenubi Amerikalara, Avus- tralyaya, Tunusa, Cozaire ilâh. boşaltıyor. Etrafımızda — öyle — mil- let var, ki bütçesinin varidat kısmı masarif kıs. mından çok fazla olduğun- dan ahalisi üzerine mevzu, vergilerin bir kısmını ilga ve diğer bir kısımını tahfif ediyor. Etrafımızda öyle millet var, ki içinden — bir günde 150,000 musiki üstadı çıka- rıp 200 trenle Avusturyanın Viyana sına gönderebiliyor; (Viyana) çşehri da bu 150,000 üstadı musikinin esbabı is- | tirahattni mükemmelen temin azetelerden : ve iki yüz bin mü- | bu artistleri ediyor nevver samle dinletiyor. Vilâyetlerin | Salâhiyeti Etrafımızda öyle millet | Kaldırılmadı! var,ki bugün Şimal denizin- den 200.000 hekterlik (Yani iki yüz milyon metre murab- ba'ı| bir saba fethile arazi- ilhak etmeyi altına almış ve işe başla: miştir. “Bu kadar saha denizden sed ile tefrik ©- lmnacak, ve seddin kara cihetinde kalacak deniz su- yu Devendam tulumbalar- la denize boşaltılarak ka- raya kalbolunaktır. ,Bir kaç sene bü iki yüz milyon murabbar akim deniz sahasının yerin- de akıllara hayret veren Hollanda bahçeleri buluna caktır. Her taraf, çiçekler, meyveler, ağaçlar, bağlar, tarlalar büyük mer'a- lar da, pek çok kerre en dilrüba — levhalar — ilham etmiş olan hayvanatı ehliye ile dolacaktır. , Bu hâdise üzerine nazarı dikkati mün- celip olan Le Temps gaze- tesi 20 ağustos 1928 tarihli nüshasında muazzam kararı bu suretle kaydettikden sonra gsözüne şu satırlarla nihayet veriyor : Milletler böyle cehdlerle büyürler, Biz tavakkuf eden millet olmamalıyız,, demek- tir. Şunu, ilâve edebiliriz, ki bütün mü'tena çay sofrala- rımıd peynirlerini ve bilhas- sa tere yağlarını Hollanda göndermektedir. — İstanbul dabi bu tere yağının kiy- yesine 600 kuruş vererek Dimitrakopolo — bakkaliye- sinden almaktadır Harbi umumiden evvel şu küçük — 6,841,000 nüfuslu (Hollanda), cihana her sene on milyon altın liralık taze çiçek satıyordu! Bu günkü paramızla aşağı yukarı dok- san milyon İira demektir. Belki bu meblâğ bugün yüz milyonu geçmiştir, 8 Ağustos 1928 tarihli yevmi gazeteler bu sene mektebi — sanayiden yirmi efendinin mezun olduğunu bir zafer gibi ilân — ettiler. Yedi milyon küsur nüfuslu Belçikanın sanayi mekteple- rinde ise ikiyüz yirmi -bin talebe tahsil etmektedir! İşte bu sayededir ki, hemen he- men — bütün kürrel arzın tramvayları Belçikalı şirket- lerin imtiyazındadır. Hattâ (Devamı var) sina karar metre ve, Memurinin mesri sant> lerinin tayini Heyeti veki- mahallin en büyük mülki- ye memuruna bırakılmışlır. Bu vaziyet zail olmaksızın müddeti mesai tebdil edil- | miştir. | Mesai müddeti bilâhare | Heyeti vekile kararı ile altı | saatten — sekiz e iblâğ olunmuştur. Dahiliye vekâ- ı leti tarafından Heyeti veki- | le kararı bütün vilâyetelere | tamim olunmuştur. Dün geç [ vakitte Vilâyete tebliğ olun- | muştur. Müddetin taksimi | şekli — valilerin — salâhiyeti ı cümlesinden bulunduğu için İstanbul vilâyeti mesai müd , detini 9-12, 13.18 olarak |* tayin etmiştsr. | Fakat henüz şuabata ta- | mim edilmemiştir. Muhtelif vilayetlerin coğrafi vaziyel - leri tebeddül etmektedir. Bu | itibarla meselâ burada tat- bik olunan mesai saati Şark | vilâyetlerinde tatbik edile:- mez. Adana, Urfa, Diya: rbekir gibi bazı vilâyetler- de yazın derecei hararet 43 e kadar yükselmektedir. | Buna göre mesai saatleri an: | cak 6,5-14,5 olarak tesbit olunabilecektir. Şuabata vilâyet — keyfi- yeti bugü tamim edecektir. Tuhaf iş! Dalavere yapm- ağa çalışıyorlarğ Fındıklarımız fenamı? | Almanyada Versted ve | Şipirung isminde iki firma- | yı haiz bir. findık ticaret- | hanesi memleketimiz fın- dıkları aleyhinde propagan- da yapmaktadır, Bu ticarethane bütün devletler ve şehrimiz tica- ret odasına gönderdiği bir | tahriratta Türk — fındıkları- | nin kalitesinin fena oldu- ğgünu ve buna mukabil Rus | fındıklarının hem kalite tti- | barile ve hem de fiat tti- barile Türk — fındıklarına faikolduğunu bildirmektedir. Ticaret odası bu hareket üzerine derhal tahkikata başlamış ve yukarıda mez- kür findık — ticarethanenin Rus fındıklarını propaganda | | j lenin evvelki kararına göre r Şehir meclisinde karışık bir celse Lâf yeter iş yapalım! : Dün dört saatta ancak bir iş neticeye Belediye meclisi dün içt - maını akdetti. Müstahdemler | talimatnamesinin müzakere- | sinden sonra imesal proğra- | mina ait muhtelit encümenin mazbatası okundu. Saat 6,5 ğa kadar devam | eden içtima hep bu mazba- tanın munakaşasiyle geçti. Münakaşanın bu kadar uzun olması sıhhiye encümeni ile | makamı fera arasında ha:- tane bahsinin bazı noktala- rında iştirak edememeleri idi. Sıhhiye encümeni na- mına T. Salim paşa bu mesele için şunları söyledi. “Bütün —memleketlerde hastaneler memleketin her köşesine dağılmıştır. Halbuki bizim memleketimiz gibi dağınık bir şekilde sıhhi te- | temerküz prensibi hiç doğru değildir. Meselâ Üsküdar ve Ka- ; diköyünde bir Fakülte har- , tanesi vardır. Mecburiyeti olmadığı hal- | de Belediye hastalarını ka- bulünden dolayı müteşek- | kiriz. Sonra burası yedi ay | açık, beş ay kapalıdır. Cer- rahpaşa, Haseki, Guraba | hastanelerine pavyon ilâve edileceğine Üsküdarda, Bey- oğlunda bazı mıntakalarda | birer küçük hastane yaptı- rahim sonra buraları tevsi | ederiz. Biz 550 yataklı müte- addit hastane yapılsın isti- yoruz. Şimdi en büyük ihtiyaç Üsküdarda, ikinci sene Bey: oğlunda, üçüncü, dördüncü senelerde diğer mıntaka- lardır. Azami 5 senede bu yapılmalıdır. Ve bu hastanelerde orta sınıf halk içinde ücretli ya- tak ayrılırsa sarfettiğimiz paranın kısını mühimmi bu ——— etmek için açılmış bir mü- essese olduğunu öğrenmiş- tit Ticaret odasının tahki- katında mezkür m'lestesa | tarafından satılan fındıkla- rin kalite itibarile bizim fındıklarımızdan daha aşa- ği olduğunu da anlamıştır. Keyfiyet bütün devletler ticaret odolarına bildirile- cektir. bağlandı! suretle temin edimiş oiacak. Vali B. Üsküdarda evet bir hastane yapılacak. Ka- bul ediyorum. Yalnız Paşaya bir cihetten iştirak etmiyo- rum. Beyoğlu hakkında bir noktai nazarım var. O da her, yerde hastane yapmak eyi amma o hastaneler tesisat vü- cuda getirmek, bu zannedil- diği kadar basit değildir. Paraya mütevekiftir. T. Salim Paşa Vali Beye uzun bir cevap verdi. Daha sonra Rifkı Beyde Sihhiye encümeni namına hazı şeyler söyledi. Sözüne nihayet verirken dediki : — Bize makamı icranın teklifi bir altın kâse içindeki terkostur. Birçok münakaşalar ol- du. Abdülkadir B. yeni bir teklif yaptı. — Şimdi Üsküdarda yeni bir hastahane yapılacağına Tıp fakültesine her sene muayyen bir para versek, burada daha çok hasta te- davisine imkân bulmuş ol- mazmıyız? Mevzu okadar dağılmış- tıki toplamak imkânı he- men hemen bulunamıyordu. Onada Âdil B. bir çare bul: dü. Tekliflerin birer reye vazını teklif etti teklif kabul edildi. Vali B. sözünde ısrar edi- yordu., “Biz yalnız. hastaları düşünecek değiliz. Çalışan sınıfın istirahali için yapa- cağımız şeyler var. diyor- du. Reis Ferit B. müşkül vaziyette kalmıştı. Netice- de sıhhiye encümeninin ar- zusu akalliyette kaldı. En- cümen taraftarları makamı icranın — teklifinin kabul edilip edilmediğininde reye vazını istiyorlardı. Müsten- kif olanların bulduğu ih- timali söyleniyordu. Bu ar- zuları da — kabul edilmedi. Neticede Üsküdarda — bir hastahane yapılmasına ka- rar verildi. Yarın tekrar toplanmak üzere içtimaa nihayet verildi. birer bu Meclis ve Fırka içtima- larından fırsat buldukça Ankarayı geziyorum. İstiyo- rum ki bir tek “ görü ,, şün bir tek “işaret , in meydana getirdiği bu harikülâdeliği herkese tanmıtayım. Zaten bir gazetecinin vazifesi sade siyasi esaslar, notlar dahi- linde yazı yazmak değil, bir parçada memleket hak- kında malümat toplamak değil de nedir? Dün“Yeni şehir,e gittim. Yavaş yavaş tekâüte sevk- edilen hurda otobüslerin yerine şimdi, bütün konforu havi iki otomobilden — birl- buna otobüs demeğe dilim bir türlü varmıyor. Bizi düz pürüzsüz purke bir cad- de ©o kadar — sarsıntısız götürüyordı ki, gayri ihtiya- Yi İstanbul sokakları hatı- rnıma geldi. Kum çölünde yemyeşil bir şehir yapan deha- 'nın azameti önünde o memnun insanlar gibi bende eğilmek arzusunu duydum. “ Yenişe- hi,re giden muazzam cadde- nin sağlı, sollu iki tarafında asrın yeniliklerini - taşıyan güzel binalar var. Medeni bir memleketin medeni bir şehrinin gene medeni bir mahallesi Yeni- şehirdir. dersem Bana ina- nırmısınız? İnanın... Her yeri birer snadet yuvası şeklinde tecessüm eden mini mini kâşaneler, ufacık köşkler, öyle sıhhi bir zevkin mah- sulü halindedir ki insan bak- tıkça bakmak istiyor. Bu asri şehrin en güzel evi İzmir mebusu — Osman zade Hamdi Beyindir. Bah- çesi güzel, binası güzel, yeri güzel olan bu bir katlı köşk bana uzaktan “İrem bağı,nda kurulmuş bir “Cennet köşkü, hissini verdi doya, daya seyrettim. Yarım saatten fazla gö- rebildiğim bu “Nefaset "şeh- rinden istemiyerek ayrıldım. Dönüşte yolun iki tarafında birer ateş böceği gibi sırala- nan elektiriklerin — nuru al- tında şehre döndük. Ne yalan söyleyim,ki İs- tanbul aklıma geldi.. Ne demek — istediğimi — tabil anlarsınız? Taşhan palâs BÜRHANETTİN ÂLİ Rasim Ali B. Şuraya müracaat edecek Hocalıktan çıkarılan Ra- sim Ali B., Maarif vekâle- tinden de menfi cevap alır- sa Şurayı devlete müracaat edecektir. (Bazı dairoler lâğvediliyor: » Eğer lâğva uğrıyan buldaireler olsaydı... I — Bunda isabet olurdu ! Karagöz — kalmadı! Yok oğlum artık klııuı —Limanin gayyur müdürü aşçılıktaki ma- hareti dolayısile aşçılıkta ibka olunurdu! A LOKANTA SI p ederi Bu takdirde işi kalmıyan bu memurlar için vakit ı". çirmek ve kümlarda oynamak üzere bir plâj yapık

Bu sayıdan diğer sayfalar: