9 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

9 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mi y TABITA MUHARRİRİM Töhsinede canü gönülden Bir nefes çekerek: —Yaf yuf yezide- Çıksın iki gözü de, Bize hor bakanın, sâtaliim yenge ve teyzesini de. Yaf, yuf, dedi ve Japon Meh- mede uzattı. Japon Mehmet te aldı te: — Nargilemizin boyu kız altı, üstü davlumbaz gibl. Çekeriz bizler bunu, sanki yular gibi. Dedi ve çek- tikten sonra Cin Aliye uzattı. doğuran Cin Ali, nar- gileyi eline alır almaz, hemen Uzun bir nefesle çekti ve: — Sabahil merdan, akşam gariban. —Oaiki imam, sırrı yezidan, Vilâyeti Horasan. Mey , meydan — bulur ille de , Dağıstan. Afeti mey- dan, mülkü — Süleyman, yetiş ya lmam Ali imdadımiza yuf, diyerek curalı şairö uzatlı ve: — Haydi şahim, asıl er- vahın aşkına. Dedi. — Şalr Pire Mehmet te aldı, bir iki hafif çektikten sonra uzun W[: — ; Ye derin bir mefes daha çekti. Bunun üzerine nargile or- — Dem olmasın, zem. Pi- : |İskân işleri bu Eylüle değil, gelecek ; 'Eylüle -bile İzmirde çıkan “Yeni Asır, — Bözetesi gu haberi — veriyor: En mühim buğday istihsal — Mıntakası olan Konya ovası; — Devlet Demiryolları idaresinin O o ganliş bir. tarifesi yüzünden — İstihsalâtını İstanbula akıtmak- — tadır. Binnetice bu tarife İzmir /— buğday piyasasının canlanma- #ına mani ve Yunanistana sevki “0 revaç "bulunmasına da en: — gel olmaktadır. Könya - İstanbul arasında- “ki mesafe 750 kilometredir. “Konyadan 15 ton sevkedilen - bir vagon; (Konya - Haydrapa- 44 (İstanbul) nakliye masrafı — olarak 147 buçuk lira vermek- “Glü, oturduktan sonra, — acele işi olduğunu söyliyerek gitmişti. O zaman, Hayri Efendi: — Aşağıda mükemmel bir otomobilim — var. Biraz daha | — bekle de,istediğin yere gölürü: | vereyim, demişti. — Genç kadın, büyük bir ne- zaketle reddetmiş, çok uzağa tarafına gideceğini Esrarkeşler arasınd;] l BİR ÂLEM... Yazan: Ahmet Süleyman 3 A Japon Mehmet!.. AA Nargılemızın boyu kız gibi., Altı üstü davlumbaz gibi.. Yaf yuffl..» Konya buğdayları ne oluyor? - Tarife çok sakat' Bu işin böyle sonu ne. olacak? İzin HIİŞAHAIIEI.EM ARLI rimiz İbrahim Etem. İçen de- | (i içmiyen — veli. “Üstadımız Hacı Bektaşi Veli. Dedi ve mizrabini sazının tellerine do- kundurmağa başladı. Zım zım da zım zim, diye şair sazını zımbırtada dursun. Gelelim biz bu, etrarkeşlerden fıyakalı Tahsine: | Tahsin, çok zenğin ve çok yüksek bir ailenin biricik evlâdı imiş. Pederi aksaraylı maruf, eşekçi Mehmet ağa imiş. Hiç yoktan günün birinde zengin olarak han, hamam, köşk, ya- h ve çift çubuk sahibi olmuş- tur. İşte bu zengin baba öl- müş, yerine alle reisi Tahsin olmuştur. Tahsin babasının mevkiine geçer geçmez ilk işi, karanın anahtarını alıp içini açmak ol- muştur. Kasanın içi lebalep, altın dolu olduğunu gören Tahsin, hemen ceplerini doldurarak kapamış, — anahtarcağızını da cebine koyarak sokağa fırla- mıştır. Aksarayın Vâlide camli önlerine gelmiş, karşısına çı- kan lüks bir otomobile atlıya- rak Beyoğluna gelmiştir. 'Devamı var) arasındaki mesafe 247 kilemet- redir. Devlet Demiryolları idaresi, bu mesafe için vagon Karahisarda Boşatıldığı takdir- de 82 lira, thahliye edilmeyipte doğrudan doğruya İzmire sevk- olunduğu takdirde 113 lira almaktadır. Buna ilâveten r Kasaba kumpanyası da Afyon- karahisar - İzmir nakil masrafı olarak 122 lira almaktadır. Yani netice itibarile Konya- dan İzmire gönderilen bir va- | gon buğday masarifi nakliyesi 'i 235 liraya baliğ olmaktadır. Halbuki — Devletdemiryol- ları idarasi Konya - Haydar. paşa gibi 750 kilo metroluk mesafeden 147 lira aldığı hal- de 247 kilometro'uk mesafe- den 82 lira almaktadır. Muharriri: HĞseyîn Zeki la söyletememişti. Suzan, Fü- , rüze hanımı yanaklarından birkaç defa öperek, çıkup git ı mişti. Adnan Salim, Sabri efen- dinin verdiği bu mühim ma- lümatı polise bildirdi. Genç kadını, en son defa, Aksaray da görmüşlerdi. Hiç bit ah- babınım olnadığı bu garip semtte ne işi vardı? Şüphesiz fakir bir âileye yardım. - için gitmiş olmalı 1dı.. O zaman Enlsiğ aklına bir ; Poliste : Bir çocuk Fatih apteshane- sine düştü Sultan Ahmette Binbir di- rek mahallesi tersane soka- ğında oturan Ayşe Hanımın 1 buçuk, yaşlarındaki Fatma kızı dün, Fatih apteshanele- rinden birine düşmüş, boğul: masına ramak kalmışken kurta- rılmıştır. Garip bir vak'a Keçecilerde Kaşıkçı soka- ğında sakin terlikçi Cemal Ef. nin hanesine Hacer isminde bir misafir gelmiştir. Bu misafire ayni mahalle sakinlerinden kasap Ahmet namında birisi göz kaymuş, yanına dilsiz Mehmetle Kad- ri leminde iki kişi alarak Ce> mal Efendinin evini basmıştır. İçeriye giren bu müteca- vizler Haceri aramışlar, bula- mayınca Cemal Efeadi ile re- fikası Lütfiye Hanımı yarala- yıp kaçmışlardır. Kadınların kavgası Keçecilerde Karabaş ma- hallesinde sakin Arife hanım dün, ev sahibi Kebire hanımla | kira meselesinden kavga et- miş neticede Kebire hanım Arife hanımı dövmüştür. Bir sarhoş yakalandı Dün gece Beyoğlunda, Glâvani sokağında biri son derece sarhoş olarak - gezin- mekte iken yakalanmıştır. Hafi celse Cevriyenin davası böyle görülecek * 18 yaşındaki Cevriyeyi kandırarak müşteriye çıkaran umur:haneci Münevverin ge- çen gün İkinci cezada muha- kemesi esnasında tevkif edil- diğini yazmıştık. Dün bu davaya devam edilmiştir. Heyeti hâkime Münevve- rin 300 lira kefaletle tahliye- sine ve muhakemenin badema hafi olarak devamına karar verilmiştir. Beraet ettiler Rabia Hanımı dövmek furetile çocoğunu düşürttüğü iddiasile — maznun (bulunan zevci Bahattin ve ebe Halice Hanımın — mühakemesi - dün Ağırcezada neticelenmiştir. Heyeti hâkime cürmü sa- bit görmediğinden maznunla- rın beraatine karar vermiştir. Belediye inşaat için büt- çede ne var? Belediyede bu sene inşaat çok az olacaktır. Bütçede in: şaat için yalnız 50 bin lira gibi bir para vardır. — Gider ayak Taksim meydanında, Sirkın tahtalarını çalmakta olan Ah- met isminde biri yakalanmış- tır, Alay mı edi Dabiliye vekâletinden vi- lâyete gelen bir emre göre iskân ı.ıııııuı 28 Eylüle ka- dar sureti kat'iyyede Mllrl'meıi bildirilmiştir. Bu emir her ne kıdıı mübadil vatandaşlar lehinde ise de İskân esinin bu- günkü vaziyetine göre değil 28 Eylü'de, gelecek sene Ey- lülünde bile işkân işleri bir. miyecektir. Çünkü İskân dai resinde henüz muamelesi te- kemmül etmemiş yüzlerce ve muamelesi tekemmül ettirile- rek şimdiye kadar tapuya raptedilmemiş — binlerce dos. ya vardır. Mübadil vatandaşlarımızın on, on beş gün evvel üstüste Büyük Mlllıt Meclisi ve Dahi- Hiye vekâletine gönderdikleri yüzlerce imzalı şikâyetname. | lerde iskân işlerinin Eylül gayesine kadar bitmiyeceğine çok kuvvetli bir delildir. Mübadil vatandaşlardan, aldığımız. malümata — göre, iskân işlerinin en fazla uza- masına — Muhtelit mübadele dairesi sebebiyet vermektedir. Çönkü İskân dairesi ıınnn. bu mektupları, ya masarın ü- zerine veyahut duvarda a$ılı duran çantamsı bit şeyin içine koyardı. Enis, böyle bir şey bulabilmek niyetile odayı aradı hiç bir. şey — bula- mayınca tuvalet odasına geçti; Pençerenin yanında, tül perdenin bir büklümüne sıkışıp kalmış, buruşuk bir zarf gördü. Bunun üzerindeki damgada *16 Ha- ziran, tarihi vardı. Zarf ka- ba kâğıttandı; üzerindeki yazı .tahsili nakıs bir erkeğin ç: çabuk — yazısına benziyordu. Genç adam, kâğıdı gayri ihti' yari burnuna götürdü, çok hafif bir tütün kokusu duydu. Bu pis zarfın içindeki mektu- taradı iyorsunuz ? bitmez| dan muamelesi ikmal edilen her hangibir dostya Tapuya gönderil. meden evvel tefevvüz . edilen malın Yananlı malı olup ol. madığı tetkik olunmak üzere Mühtelit mübadele dairesine gönderiliyor. Bu daire de tetkikatını en az üçay gibi uzun bir müd- dette bitirdiğinden vatandaş- lar ton derece mağdur oluyor- lar. Halbuki evvelcede res. mi makamattan — aldığımız malümata — istinaden yazdı. ğımız — veçhile tefevvüz edi- len mallar ister Yunanlı ol- sun, ister olmasın bu işi Muh- - telit mübadelenin tetkika sa- lâhiyeti kanuniyesi yoktur. Çünkü İskân kamunu çok sarihtir. Dahiliye vekâletinin mezkür emri hem mübadil va- tandaşları telâşa düşürmüş ve hemde iskân işlerini altüst etmiştir. Bu emir iskâna değil, Mühte'it mübadeleye verileydi belk fişl via mümkün olduğu ka- dar süratlebitmesine medar olur du. Mübadiller bu emrin geri alınması için Vekâlete müra- “ıt edeceklevdlr hunun h'ç Iıırıey ifade elmıdı- ğini töylediler. Böyle mek- tuplar, hemen hemen her gün geliyordu. Bundan birisi çık- mazdı. Üç 'erkek, salonda karşı karşıya oturmuşlar, kalple- rine saniyeden saniyeye bir misli daha sıkıntı veren bir Pperişanı ile bekliyorlardı. Za- man geçtikçe, bir — felâket olduğu ihtimalleri ziyadeleşi- yordu. Nihayet, saat onbire doğru, bitişik odada zil çaldı; Titrediler. Ayak sesleri, hiz- metçi ile boğuk boğuk cereyan €eden mızıltımsı bir muhavere, Enisi çileden çıkardı. Hemen ıyılı hlhrık salondan di- nıılııbı : — Tarihteki Doğmak üzere — bulunan “lâyik cümhuriyetci çifci ve işci fırkası,, günün en taz: ve en canlı hâdiseleri arasında ,yer almıştır. Çifçi ve işçi hak- kında elde müdevven asar- dan birçok aksam — iktibas ederek çilçi ve amelenin ta- rihi vaziyetlerinden başlan- mak üzere tekâmül devrelerini birer, birerj kayt ve bu günkü İşçi çifçi teşkilatlarına, bunla- rınm bu günkü vaziyet ve ce- miyet içinde aldıkları rollere, | yaşayış tarzlarına, idari siya- si, içtimai , münasebetlerine dair karilerimize bazı malü- mat vermeyi faideli buluyo- ruz. “Larausse,, işçiyi şöyle ta- rif ediyor: | İşçi, bir smüdir veya'sahibi servet bir zatın emir ve ida- resi altında almteri, elemeği ile para kazanarak karnını doyuran her insandır... Daha geniş manasile: Hizmetçilerden maada el ve kol emeği mu- kabilinde ücret âlan adamdır. Bu tarifler, 1873 tarihinden tonraya ait tariflerdir. Daha evvellerine gelince işçi ile mütekâmil bir hayvan arasında fark — görülmezdi: işte Mısir ehramları.. Romalıların saray ve abidatı.. Yunanlıların mede- niyet namına kurdukları âsar.. Hep bu sürü sürü Insanlar tarafından kırbaç altında vücude getirilmiş eserler değil midir? — Derebeylik - devirlerinden Fransa büyük Inkılâbına ka- dar işçilerin vaziyeti hep büy- le idi. Ve her yörde ve her | zaman da bu olmuştu. Büyük inkılâp, bütün sınıf- lar gibi işçileri de içine çekti. Ve inkılâbın hürriyeti amme ve musavatı hukuk kaideleri, bütün vatandaşlara hür bir hava teneffüs ettirdi ise de vatandaşların münferit ve mü- teferrik oluşu, işçi hukukunun hukümet ve efkârı umumiye nezdinde müdefaasız kalışımı intaç etti: Bu hal direktuvar, Tesrör, Konsülün ve birinci Napoleon — devirlerinde hep ayni suretle devam etti. Ve bu hamisiz Insanlar, makul ve gayri makul muharebeler- de istenildiği gibi sarfedildi!.. 1870-71 Fransa-Piusya har , vatanperverlerini ale haline koymuş- tu. O zamana kadar münferit yaşayan halk, anladı ki müç. temi hareketler, daima eyı neticeler verir. Harp bittikten sopra, İşçi- yi bir nokta etrafında topla- mak için — calışıldi; uğraşıldı ve 1873 de ilk Amele fırkanı rtexmen teş İ etti. Amele, fırkayı tesişten ne bekliyordu? Amele, — çalışırta kazanır ve kazanırsa geçinir. Şu hal de kendi- hakkında yapılan haksız'ıkları bir takım makam- lara şikâyet etmeğe, bunun için müteaddit defelar bu makamlara — gidip gelmeğe, vakit kaybetmeğe ümelenin vaziyeti mürait değildir. Şu halde o, müntehip heyetin bu işlerle uğraşmı muvafık buldu. Ve bakil frxanın bu işleri takip eden murahhasları, ameleye pek çok yardım ifa etti. O zaman şüphe edildiği ve denildiği gibi amele fırkası derhal hükümeli ele alıp iş başına geçmek he- ııcloğnııl dökülmeksizin sulhkü sc. İâmet wmı emellerin'n ışhıfı. — beklemek İşçi kimdir? Bundan evvel işçinin manası?.. Fransada ilk amele fırkası.. Çıftçı vVe va- ziyeti?.İlk nümune çiftlikler,ilk çiftçi fırkas vazıyetlerı J Bu fuka, filhakika âmalinin î' tahakkuku için bir inkı'âp bekle- | Miştir. Fakat bu noktaya vü- ! sul için fikirlerin — işlemesini beklemeğien salim h ' 1hareket! bulmuştur. Fırkanın gayesi, bir kelime ile hülâsa edilmek is- tenirse, amelenin bir insan gibi muayyen bir zamanda çalış- ması, sermayedar — x İmüne kurban — olmaması ve insani haklarının insanca kabulüdür. Çifçilere gelince: Bunün tefriki de gene “Larousse, den alalım: Çiltçi, toprak üstünde çalı- şarak ondan istihsal ettiği mah- sul veya bu mahsulün esmâni ile karınlarını duyuran insan- lardır. Bu insarlar, çok eski zas manlardanberi mevcut idi. Fa- kat Derebeylik tarihi, buadam- | | ların Beyler altında birer esir olduğundan acı acı bahsedip durmaktadır. -(Devamı var) Ahmet Fürkan yeaveemnasssaLerArLAnU” Nebat hastalığı! Bunun için bir tecrübe apılıyor ! Burnova haşarat va emraz enstitüsü müdürü Nihat Şev- ket |bey nebat marazalarının tedavisinde çok faldeli ve ilâçların tertibine dahil olma- © itibarile istimali çok işe yarıyan Piretron namı verilen nebatın tohumlarından miktarı kâfı celp ve berayi tecrübe zeredilmiştir, Çıkan fidanlardan miktarı kâfisi bazı meraklılara tecrübe maksadile verilmiştir. Bu nebatın mahsu'ü rün cihan . Piyasasında kıymeti pek yük- sektir. Mezkür nebat kumla ve basık arazide — yetişebil. diği için vilü yetimizin ekseri yer- lerinde, bilhassa Urla ve Çeş-” me mintâkalarında müsait bir şe kilde teksir edilebileceği kuv. vetle muhteme! görü'mektedir. İki ceset Mesele mühim safhaya girdi İzmir, 3 — Mehmet ve akrabasına ait iki cesedin Uzun Hasanlar köyü ihtiyar heyeti odasında bulunduğunu bildirmiştim. Bu esrarengiz cinayete uzaktan şahit iki kü- çük çocak zabıtaya - ifşaatta bulundu. Vak'a çirkin ve çok fecidir" — Katillerin yakalan- ması için şimdilik fazla ma- yermiyorum: lümat SAHİBİNİN SESİ En son çıkan TÜRKÇE PLÂKLAR ZEKİ Beyin AX 1296 No, İNeva Hicaz gazel. Lüyik tar ki Anadolu türküsü ÇIKTIM ÇINARIN BAŞINA NERMİN Hanımın AX 1305 No. “Sari Kuş. (Tanço) ı Yaremin. (Tango) FL&_V’DI HAFIZ HÂKKİ Beyin! AX 1307 No, Müjgânların ucunda mim olası ay kız Z ÖMER Beyin AX 1308 No, £ Mahur Şarkı: | GÜL YÜZÜNÜ AÇARSIN Hicazkâr şarkır — SUDA ÇIPLAK #Nizipli Deli Mehmed'in AX 1313 No, ?_l türkü. Halebin Yolları a Fayratı — li "

Bu sayıdan diğer sayfalar: