14 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

14 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Karaman koyunu Bu bahse Kkarışmak iste- mezdim amma huyundan mı, suyundan mı bilmem, gazete- çilik, gene dayanamadım. Şu Yamit Nadi Beytn * Fahri Eskişehir. hemgeriliği- ni işitince, ne yalan söyleyim parmağım ağzımda kaldı. Neden mi diyeceksinirz, patron, * Özzet rile gazete sah'pleri » bedava işe kavuzk - sallamaz- dıda ondan... Öyleya baş makalesindeki dört. satırlık “Hamiş,, ten, eh Hikeyfin içtiği rakılara kadar kalemini batıran üstadın, bu ikos'koca «ilemşerlli kın'ki cBedavas heının!il bile Kabul etmesi garibime gitti. Eğer ben Yunus Nadi Be- yin yerinde olsaydım, Eıkıııhlr taşlarından yapılan etesbil gibi mamulâttan. «Sıcak su> ıl bi Allah vergisinden de — birer «Caj » alırdım. Doğrusu bunu yapmamak- la Yunus Nadi B. kendi yiğit- liğini gene kendisi kırdı. Ammı Daha iş te bitmedi hani! Bakalım üstat bize « Kuraman Kkoyunun tabirini me zaman- is- pat edecek? BÜRHANETTİN ÂLİ ae r n ee can a s.r. Ahırlar Sehipleri Belediyeye müracaat ettiler Belediyece yapılan ahirlar talimatnamesine mugayir ha- çeket — edenlerin ahırlarının seddine devum edilmektedir Bu cümleden olmak üzere Topkapı — ciyarında üç ahir daha - seddolunmuştur. Kapanan ahırların - sahip- leri tekrar Belediyeye müra- caat ederek, yeni şerait da- hilinde ahırlarını açmaları için müsande istemişlerdir. Bu husus'hakkında - tetki- kat yapılmakladır. Seyyahlar azaldı Mevsim — doölayseiyile — son || aylar zarfında — şebrimize sey- yah akımı azalmiıştır. Temu- zün on sek'zinde Hamburgtan gelecek 300 Alman seyyahı son kalileyi teşkil etmektedir. Bu sene geçen senelere nisbe- fen seyyahin mıktarı çok fazla olmuştur. Müddeiumumi geliyor Dört güntdenberi Ankarada bulunan İstanbul müddelumu- misi Kenan B. dün Ankaradan hareket etmiştir. Bugün şeh- rimizde bulunacaktır. Al bir kamyon kazası daha! Şoför Hüsmünün idaresin: deki 311Ğ numaralı kamyon Tarlabaşından geçmekte iken Kara gümrükte Sarmaşık ma hallesinde, vakin Fethinin ara- basma ç'ııpnuı Fetbi ayağın- Müharriri : Reynonde Machard Zabıta muharrırımız yazıyor- Kasımpaşada gürültülü bir kavga' 9 Rizeli Kasımpaşada bir kahvehanede çalışan kadı- nı zorla götürmek istediler, kahve sahiplerile bıçak bıçağa geldiler Bir kadın — yüzünden 11 Rizeli, iki göce Üst üstüne bir birine girmiş, net'cede san- dalya ve sopa sopaya gelerek dövüştükten sonra biribirleri- ni de bıçakla yaralamışlardır.. Oa bir kişinin payedeme- diği bir kadın meselesi yüzün- den ileri gelen bu kanlı kavga ve gürültünün mahiyeti şudur: Ortaklar Rizeli İbrahim ile hemşerisi olan Mehmet, bundan bir ay mukaddem birleşerek Kasım- paşada bahriye caddesinde bir kahve açmışlardır. Bu kahvenin firması da “Rize kıraathanesi, dir. Yynlarına bir şerik daha almıişlardır. Bu üçünü şerikte Hayriye isminde 19 yaşlarında kı esmir, kara kaş ve kara gözlü bir kadındır. Annası, babası ölmüş, pu- rada burada yatıp kalkarak vaktini geçirmeğe başlamıştır. Hayriye kadın, kadın gar- sonluğu zabıtaca menedildiğini bildiği için iştebu kahvaye gar: von sıfatile değil şerik aıfatile girmiş, üç şerik bir. — olarak kıranthaneyi Idare etmeğe baş- famışlardır. İşte bu üç ortakların yeni açtıkları kırasthaneye yavaş yavaş müşteriler alışmış ve gelip gitmeğe başlamıştır | Lâkin iki, gecedenberi de yep yeni müşterler türemiş, üçbeş kurş verdiken sonra üç dört mislide zara sokmuştur. Üstelik zavallılarda yaralı yarak ortadan kaybolmuşlar: dır. Bunlar kim? Kahveye sırf kadın için gelmiş bu müşteriler R stem, Mehmet Müstafa, Ali, Evliya Mustaf, Piç Ali, Emin, Ahmet ve Kâ. zım isimlerinde 9 kişidir. Bu dökuz kişi de hepsi Rizeli olup aymı ayrı vapurlarda talfadır. Pazar gecesi İşte bu, 9 kişiden mürek- kep talfa güruhu naredön ha ber almışlarsa almış olacak- lar ki hepsi birden Hayriye- nin çalıştığı kahveye gelmiş, geç vakite kadar oturmuşlar- dır. Gecenin on ikisi — olmuş, kahveyi kapatmak istiyen kah- vecilere: - Bıı dıhı oturacağdız, Mütercimi : Ahmet Fürkân — TFransız edebiyatından büyük aşk romamı — 170 inci binden tercüme edilmiştir... Bahis uzuyordu. — Bilhassa arne ile kız hemen hemen şiddetli bir münakaşaya girişi- yor gibi idiler. Büyük anne- leri ise, vaziyeti idare etmiye çalışıyordu. Fakat, kızından yana mı, torunundan yana mı — çıktığı pek te belli olmıyordu. Madam Deroriye uzun bir düşünceye varmıştı. Kılodun yanakları pençe pençe kizar. mıştı.. ve madam Ambuvaz susuyordu, — Herşeyin fevkında aşk! Büyuk ana da bunu düşü- nüyordu: Her şeyin fevkında aşk.. Ve madam Ambuvaz da zaten hükmetmişti ki aşk, her şeyin fevkındadır. İhtiyar madam - gözlükle- rinin üstünden küçük torunu- na bakıyorsdu, Bu kız, fen içi- ne ati mır doktorluk diploma- *1 alınış, doktor olmuş, İlesi: yatı maddiyete intikal etmek üzcre, hln—ıhn'—mııyı— l kapatmak için ne acele edi- yorsun? Demişler ve bir taraf tan da Hayriyeye sataşmağa baş'amışlardır. Bu hali gören kahveciler, Hayriyeyi kaçır- | mak istemişlerdir. Fakat, mütecavizler buna | da meydan mermiyerek mu- sırran Hayriyeyi kendileri alıp | götüreceklerini söylemişlerdir. O ara kahvecilerle müte- | casirler arasında kavga çık- miş, zabita, vak'a mahalline | yetişerek bu mütecasirlerden yalnız Rüstem, Mehmet ve Müstafa temindekileri yakala- mıştır. Ertesi günü zartesi gecesi, kaçan diğer altı ' srerer eee reRR AAAT e n a semansesaA AA LALAAAELAĞERARACARALA | mütecaviz gene saat 11 radde- lerinde kahveye gelmişler ve | içeriye girerek : — U'an kerata'ar, ne yap- sanız bu kızı elinizden alacak, ne etseniz gene ulacağız. Diyerek bıçaklarını sıyırıp | kehveci İbrahtm tle şeriki Meh- medin üzerine hucüm etmiş: lerdir. Bu sırada onlar da sanda- liyeleri kaparak müdafaaya başlamışlardır. O ara Hayriye kaçmış, o- cakçı — Rizeli Aptullah ile garson Seyfi — yaralanmıştır. Carih mütecasirler kaçmış, hak- | Tarmda tahkikat ve takibata Ertesi günü o'muş, yani pa- | 'başlanımıştır. A S Harici Ticaret ofisi malümatl veriyor Pamukpiyasasınehalde Adanadaistihsal ne kadar, dünya piyasasında vaziyet ne dir? Harict Ticaret Ofisinden werilen malümala nazaran, haziran ayı zarfında Mersin limanından — muhtelif ecnebi memleketlere 554297 lira kıy- metinde 9238 balya pamuk Abraç edilmiştir. Geçen sene ayni ayda 788841 diralık 8117 balya ihraç edilmiştir. racat İmtevsiminin başın dans haziran sonuna kadar Mersin İlmanından 6,856756 liralık 91197 balya pamuk sevkedilmiştir. Adana ve Mersin vilüyet- lerinde bu sene — 148150 bin hektar araziye pamuk ekil. miştir. Bu miktar geçen sene ki zerriyat sahalarının “/, 75 12 nu teşkil etmektedir. Ba sene dünya pamuk istihsalâtı - 25,650000 — balya tahmin ediliyor. Geçen seneye nisbetle 1,100000 balya nok- san vardır. Düsya pamuk - sarfiyatı 22,730 milyon balyadır. Bina- enaleyh istihsal moksanlığına rağmen istihlâkten fazladır. Tütün inhisar müdürü bekleniyor! Tütün satışı fena! Mal alan firmalar r mubayaatı kesti- ler,merhun tütü Tütün aatışlarında durğun- luk vardır. Bilhassa hariçten mal alan | firmalar hemen hemen muba- yaayı bu son günlerde kesmiş. lerdir. Yalnız, memleketimizde iş gören bazı firmalar makdut miktarda satış yapıyorlar. Harice tütün ihracında görü- Ten betaatten maada henüz ban- kalara merhun tütünlerin mü- bayaasıda — halledilmemiştir. Aokaradan avdet etmek üzere olan Behçet B, çehrimize ge- mesini müteakıpbu meselede kat'i bir şekil alacaktır. Behçet Bey geliyor Tıım » Ynhiemrt TENUNİ M yaşayan bu kız | bir. tabii. kanunün — ta. bit neticelerinden neden hl— haberolsun.. K'oda sordu: — Demek bu gibi aşk ip- lerile artık raeşgul oluyorsun? — Evet, büyük anne! — Oh, Allabım; evet di yor. Söyle, söyle bakayım, bunlar hakkında daha neler düşünüyarsua, — “Geçen gün mösyü Fran- suva ile beraber konuşurken söz bu noktaya Mtkal etti. Bana: “Aşk her şeyin fevkin- dedir,, dedi, ben bunu anlıya- madım. Aşk her yeyin fevkın- de olabilir. Fakat onu adilik. ten kurtarmak Tâzımdır. Ajk amümi <kil Jinca hayvanl olur. Her hayvani şeyin baya- liğı hakkında da bende büyük bir kanaat vardır. Mıın.nk bence, | nelerinl nlerde halledilmedi dürü Behçet B. bugün veya yarın Ankardan şehrimize ge- lecektir. Behçet B. Tütün inbisarı bütçesini de beraber getirmek- lı.dlr. Hususi istihbaratımıza na- zaran inh'sar bülçesinde esaslı tebeddüller yoktur! Mağşuş karpuz da hiç işidilmemişti Beyoğlunda — Divrikli bir küfeci ham karpuz'arı yarıp arasma kırmızı kâğıt koyarak hiylekârlık yapmak istemişse de polie torafından yakalanımıstı. yaşamak için yemek ıçmık kadar lâzım hayatı bir mese- ledir. Onu insanlar — daima, mümtaz bir mevkide bulun- durmalıdır. Yoksa aşk, kalplerde kendini — hisettirir. ettirmez. Onu alıp çamura bulamak ona yazık etmek değilmi dir? İşte hastanedeki kadınlar... Eğer, bunlar kalplerinden fışkırıp damarlarını yakarak dolaşan aşkı. hayvanlaştırma- salardı, hiç biri me bedbaht olurdu, ne de sefil. Büyük anne kaşlarını çattı: — Her gençıkız gibi düşü- nüyorsun Klod, ded!, her genç kız gibi ben de böyle düşün- müştüm, anmmem de böyle dü- şünmüştü ve onun annesi de böyle.. Ve nihayet senin annen dahi bunu böyle düşünmüştür.| Mak Tâzmegelirse.. Bönu an'at.! ar hakiki hyvın!ıl:tınkınd— Fakat netice ne oldu? üoıl,ulhıınr ıw ra Yarım milyon Tiraya Türkiye emniyet Plânları satılıyordu ti S Casus kadınla bırlıkte ç Ankara yolunda.. Ağızlık mahfazası kadar bir kutu uzattı, bu müthiş Bir casus «lâhıydı Ben etrafın çuşiş ve vev- kinden uzak, bir fikri — sabit halinde Gritayı ve muvafla- kıyetin nihayetini İdüşünüyor- dum. Rakınım tesirile |beynim :u an biraz daha uyuşüuyor- u. Gecenin yarısnında sarhoş ve bitkin, fakat ümit ve emel dolu üç arkadaş Maksim barı terkettik. Ankara yolunda Kış bütün şiddeliüle her ya- ni kamçılıyor, yıkıyordu. sılasız düşen kar, tarihin al- tında hürmetle yertutan İstan- bul şehrini beyazlara bürü- müştü. Haydarpaşa — büfesi —An- kara yolcularile ağz ağıza dolmuştu. Büfeye girince kürk lere bürünmüş küçük vücutlü şakrak kadın, Grita bir günes gibi karşıma çıkmıştı. Müstesna güzelliğile herkesin hürmet, iltıfat ve tebessümüne mazhar olan genç kadın baddizatında müthiş ve korkunç bir casustu. Garın büfesinde beni kenara, bir kokot aşina vezı ve tav: rile çektikten sonra: — Yolumuz çok tehlikeli- dir. Bu yo'da sayısız can git miş, soran bile olmamıştır, O- nun için size daima tayakkuz, dı&v': itina, cesaret ve bü- tüa Bunlara karşı yine kor- kaklık tavsiye ederim. Bir milletin bayat, ve can anah- tarımı alırken yıldırımlı felâ. ketleri gözden uzak bulun- durmamak — lâzımdır. Casus kadın bunları lerken vengi saratmış, söy- tibri- ağızlı. Kadar | beyelar pahukdir. Fakat, gö yonplardakt tek oduların aylıkları — bir kutu uzattı: — Al bunu sana hediyem olsun! Üç kurgunlu — dehşetli bir tabancadır, dedi. Titrek elimle esrarengiz silâbi. alırken — casus kadın ilâve etti: — Yelek cebinde taşırsa- nız hem dikkotten uzak hem de işe döha çabuk gelir. Mu- azzım teşkilâtımızın nihayet- siz tecrübelerinde muvaffakı- yet kazanmış yegâne casus silâbıdır, dedi. Casus kadının — rengi, iti- dali avdet etmiş, artık yalnız ben titriyordum. Hislerimi, nef- retimi İzhar etmemek için ne- fesimi zorla uh'odrb!liyovdnm. bakıyordu: — Ne oldu? — Hiç!, Ne olacak, bu dü- şüncelere kızıp erkek yalnız- ken hüküm sürüyor. Evlenince iki müsbet ve menfi kutuplar birleşince bir şerare baş gör teriyor. Ve bu, bütün insani düşünceleri yakıp mahvediyor. Klod: — İnsanlık için ne yazık, diye düşünüyor ve büyük an- nesini dinliyordu. Büyük anne, sesine daha tatlı bir mülüyemet vererek ğ züne devam elli: —Evet yavrum... Aşk.., sözünü birdenbire kesti. Dü. şünüyordu ki, aşkın bütün taf- silâtmı'bu maddi kıza — anlat- mak .iıdiyı kadar vaki olıııııı Casus kadın nasihatlerine devam ediyor: —Muvaffakıyet için, şeref, — — izzeli vefis ve emsali — palav- ralardan uzak — bulunmak lâ- zundır. Namus, artık insan” ları aldatan kuyruklu bir ya- landır. Mesainize devam eder- ken böyle şeylerden dalma! vaerste bulunmanız 'âzımrdır. Siz yalnız kat'i bir ölüm tehlikesi karşısında asabiyet — izhar etmeli ve bilâ teredde' düşmanınızı, sizi felikete &- mak - istiyen adamı öldürmel — siniz . € $ Tasarruf cemiyeti | lâ bir yer bulamadı' * Milli — tasarruf ve — iktisat cemiyetini İstanbul şubesi mer- kezi hâlâ bir binaya yerlep- memiştir. Cemiyet, vilâyete müraca- at ederek bedavadan Sana- saryan banında bir oda - iste miştir. Fakat, henüz bu teklif mürbet surette halledi me nişir. Hasan B. gelmedi Trabzon — mebusu Hasan beyin dün Avrupadan gelece- ğini haber almıştık. Yapılan tahkikatla Hasazı Beyin gelmes diği anlaşılmıştır. Anadolu sahilin- — deki sayfiyeler Bu sene Anado'u sahilin- Z- deki sayfiye mahallerindeki —| geçen seneye nazaran bir az ehvendir: Buna mukabil Boğaz. için- i de de ev kiraları ücüz, pan- — siyon odaları pahalıdır. D. Müsteşarı Avrupaya gideceği ha- — beri doğru değildir Şehrimizde bulunan Dahk liye müsteşarı Hilmi Beyin Avrupaya gideceği hakkındakt haberler doğru değildir. Hilmi B. burada, Avrupa dan gelecek olan çocuğunu beh!emılıtnliv hılıılııı sebep olan en büyük salk te bu değil midir? Klod sordu: — Evet, aşk... dediniz. İhtiyar gülerek cevap ver"" di: —Düşünüyorm ki — hepsini açıkça söylemek lâzım mıdır, değil midir? — Sizin söğliyeceklerinizin kısmı azamını ben okuduğum Mmüteaddit ilimlerden öğren- dim. Sizden açıkça Blııd'?î istediğim şey, aşk her şeyin 'L fevkinde ve ilâhi olarak sa- bit kalabilir mi ,kalamaz mif — Belki?.. Fakat netice itibarıle zanntmem. A —Yapmayınız anne. İnsan, — #F lıwkııMu. İuıııhım

Bu sayıdan diğer sayfalar: