22 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

22 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 —— — ——————— ——— İstanbulun —İ Deli Güllü Meczupları.. hanım!.. “Deli Güllül Alaala heyyyy!..Peşte- malı püsküllü. A İstanbul Kumkapı, yesinde Nişancaj mahallesi tu- lumba çıkmazı sokağında 1 numaralı hanede sakin Güllü namı müstearı “Deli Güllü, m aslen eski zağralıdır. 3 tarihinde şehrimize gel- miş yaşlarında orta boylu zayif, esmer kara ve kuru bir kadındır. Doğuştan meczup ve diva- ne olup fakir ana ve babasının biricikte kızı imiş. Mürüvet ve samanını gör- mek arzusunda olan ana ve babası bu Güllü hanımı mem- leketinde 13 yaşlarında iken kendisi gibi bir meczup ve di- yaneye vermiş orta halli bir dü ğün yaparak - evlendirmişlerdir. İki sene kadar bu iki meczup geçinmiş, ondan son- ra kocası ölerek Güllü Ha- mım 15 yaşında iken dul kal mıştır. İşte o zamandan beri dul kalan Güllü Hanım, bu ana kadar bir koca bulamamış, ömrünü dul olarak geçirmeğe başlamıştır. Fakat, bu dulluk ve daha doğrusu kocasızlık bu ka: canına ©o kadar | tak, miştirki, tarifi gayri kabil... Doğuştan ta meczup olan bu kadın, senelerdenberi ken- disine iyi ve kötü bir -koca dahi bulamadığı için büsbü- tün 'çileden çıkmış, düşüne düşüne nihayet kapı — kapı” gezerek kendisine bir koca aramağa ' başlamıştır. | İşte, deli Güllünün bu ha- lini gören komşuları "da onu allahın haftası çegizler, çimen- ler ve süsleyip pullayarak mevhum bir kocaya verır... Koca hasreti çeken zavallı Güllü Hanimda süslenip püs- lendikten sonra — komşuların intihap ettikleri bir evin içinde sandalyasına oturarak ondört ve yahutta oönbeş yaşlarında bir gelinin kurulduğu gibi oda kurulmağa, komşuların kendı aralarında tertip ettikleri eğ- lenceleri seyretmeğe başlarmış. İşte bu kabil mevhum bir kocaya varan ve Allahın her | haftası da bir düğünü yapı- lan bu Güllü hamma Cu- ma günü —gene konu kom- pusu hazırlanarak göüzel — bir düğün yapmışlardır. Çoluk, çocuk, kadın " ve | erkek bir evin bahçesine top- | Janmış, sazlı ve sözlü âleme koyulmuşlardır. nahi- |(; | lirken laala heyyyy!..,, XO ara dışardan bir ses: — Gelin Hanım geliyor, gelin Hanım. Diye şeslendi. Eller çırpmağa, deflerde hızlı hizli çalınmağa başladı. Bu sırada Güllü Hanım, süslenmiş, püslenmiş, başına bir taç geyniş olduğu halde içeriye girdi. Buruşmuş yüzüne altı ok- kaya yakın podra yerine un, solmuş ve büzüşmüş dudak- larına da kırmızı kâğıt boyası sürülü olduğu halde: — Ah.. komşucuklarım! Dayrası çoluk ve çocukla- zımızın başına. Diyerek or- tada bulunan sandalyalardan birine oturdu. Defler çalınıp ve gazeller okundu. Ondan sonra da Be- yit ve manileri müteakip ba- şından paralar serpildi. O ara dışardan bir ses daha: — Damat geliyor, damat. Otomobiller geldi. diye işidildi. Bu söz üzerine gelin Güllü Hanım hemen ayağa kalkıp kapıya koşmak istedi. Fakat karşısına iki kadın dikilerek: — Nereye ayol, nereye? Deyip önünü kestiler. Güllü Hanımda: — Nereye olacak yahu, kocamı karşılamağa. Dedi. O ara yanlarına koşa koşa iki kadın gelerek: — Ah Güllü hanım ah... Demeğe başladılar. Güllüde dökük kaşlarını çatarak: — Nevar ayol me var? Diye sordu, kadınlar da: — Ne olacak, kocan ola- cak damat Bey buraya ge nasılsa, — otomobilden düşmüş, hık bile (diyemeden ölmüştür. Dediler. Bu acı haberi alan Güllü Hanım da; — Ah yaradanım Allahım! Hep benim yüzünü göre- mediğim kocalarımımı elim- den almamağa mı yemin et. tin? Diye ağlayıp sızlamağa başladı. O sırada komşuları yine başına toplanmış, hep bir ağızdan : — Adam Güllü Hanımbe. Allahın emri böyle imiş ne yapalım? üzülüp meraklanma bu hafta daha güzel ve ondan daha zevğin bırisini bulur seni ENVER PAŞA Turan İmparatoru! Hatıratını yazan: ./.L z d Mithat Paşa, zalim s ultan ile adil sultan tecrübesini yapmış, zalimin yerine geti- rilen adilin de zalimleştiğini Ne mirasları, ne kazanç- ları ve nede maaşları! Mille- letin verdiği vergiler. Fenalaşmıştım ; “Mülâzim Kraor, uluklarda kazak eşki- yası ararken, ben de İttihat ve terakki idaresinin Gera. rengiz derinliklerine inmiş , 10 Temmuz inkılâbını yiyip kemiren fırkayı idare eden zihniyeti araştırıyordum. Fa- kat, tekrar zırbli. otomobil- lerin mitiralyozları işlemeğe başlamış, muhafaza askerleri görmüştü de mavzerlerini atmağa baş- Tamışlardı. Genemi, baskın mülâzım B., dedim! Gülerek: — Amma dalmışsın. miyormusun, etrafımızı bir kurt sardı. Şu dişisini - tepele- ye bilsen, rahatın bozulma- yacak! Hem söyliyor, hem de rasat noktasından mitriliyozu (idare ediyordu: — Rus kurtları bul! Sürü- kuvvetit Teyainace e Göl YARlN Bır kaza! l düşüp öldü! Haseki hastahanesi cadde- sinde Ata Beyin hanesini bo- yamakta olan Etyemezde Ha- tün mahallesi sakinlerinden nakkaş Celâlettin ile Corci dün, binaya kurmuş oldukları 8 metro irtifamdaki iskelenin kırılması üzerine düşmüş, ya- ralanmışlardır. Berayı tedavi Gerrahpa- "şa hastahanesine kaldırılmışlar fakat, başından ağır surette yaralanan Corci ölmüştür. Celâlettin de ağır surette yaralıdır. Biçaklaşan berber kardeşler Eyipsultan — Kapıcıçeşme- sinde berber Ali efendi dün, kardeşi Necip ile bir alacak meselesi yüzünden kavga et- miş, neticede Necip lekmek bıçağını alarak ağabeysi Al efendinin üzerine — yürümüş-, tür. Busırada memurlar ta- rafından görülmüş, Necibin elinden bıçak alınarak hak. kında tahkikata başlanmıştır. Denize düşmüş | Komlisyoncu Kâmil Efen- dt dün, Arnavut köyünde Feyziati lisesi önünde deniz kenarından geçmekte — iken közü kararıp denize düşmüş, kurtarılmış; — Berayı — tedavi Beyoğlu Zukür hastaharisine yatırılmıştır. Bu ağtunumuzun — mubarriri, Kendisidir. — Vatandaşla: gördükleri fenalıktarı Memlekette su - buhranı vardır. — Yalnız terkoz değil, taşdelen vuyu da terkos kadar şikâyeti mucip bir haldedir. Bir şişe taşdelen suyu ge- tirttik muntazam şekilde kapalı olduğu ve bizzat tarafımızdan açıldığı için içine bir başka ona veririz olmazmı deyip te- selli ettiler. Gelin Güllü Hanımda: — Pek &lâ.. amma mut- laka bir koca istertm. Deyip »Allahım hiç olmazsa bu he tifi sen bana bağışla, dedik. ten sonra “Hey güllü hele, hele güllü, peştemal püsküllü, Şarkısını söylemeğe başladı. Halk dağılmış, oda duası. na devamla evine doğru git. meğe ve haftaya yapılacak olan düğününü sabırsızlıkla beklemeğe basladı. A. S e bereket. Bir dişinin ar. | mezya! Gülerek: — Sizin sultanlar - gibi... Dedi. Karlı ovalarda tekrar yalnız kalmış, gidiyorduk. Mülâzim, ne kadar yerinde bir nükte söylemişti. Sultan. lar, bu firarliler ve bunların cemilerinde her hakikat beliri- yordu. Bu mülâzim Türkiyeye gelmemiş, ne sultanı nede, sarayın dişilerini — görmüştü. Fakat, — Avrupa edebiyatının karikatörize ettiği sultanı' ve onun haremlerini biliyordu. Bu sultan vebu — harem, | elli senedenteri bir. palyaço mahiyetine getirilmiş, mede- ni dünyanın mekteleri içine karışmıştı. Fakat, Türkiyede bu hakikat bilinememişti! Hiç şüphe — etmiyorum. Başka bir nesil, 10 temmuz takılâbını yazarkeni önmeyorüm. | gaye Yoklur, ı a nakkaş ıskcledenjDaı,ası bu. gün ikinci İcezada intaç edilecek | | yesinde etrar Adlıyede* Yılmaz Halkı kanunlar aleyhine tahrik ve Linçe teşvik cürüm- lerinden dolayı tahtı mühake- meye alınan Yılmaz gazetesi mes'ul müdürü Yusuf Ziya Beyin davasına bugün İkinci ceza mahkemetinde devam edilecektir. Bugünkü celsede müddel- umumi B. iddlasını serdede- cek, müdi da yapıldıktan sonra karar verilecektir. Okturva tahkikatı bitmedi Oktrova dairelerinde mü- fettişlerce — yapılmakta tahkikat henüz ikmal edil- memiştir. Tahkikata Ehemmiyetle de- yam olunmaktadır. olan | 7 Esrarkeş dalgalı iken yakalandı! Galata'da bir esrarkeş keh-« içmekte olan Veli, Necati, İhsan, Numan, Mehmet, Hüsnü ve Mehmet Ali isminde 7 kişi dalgaya düşerek 10 el sileh atmışlardır. Silâh seslerine koşan zabıta mamurları bunları yakalamış, kahvede bulunan esrar kabağt ile bir nargileyi müsadere et- İ #kkkesese a saş ee y ea AAA sARALAAARALAAAK AAA AAA YARIN n HALK GAZETESİi Ü güzeteleri olan bu sütunlmuza sere Beslçe yazar ve millete bildirirler. Mide delen suyu! Bu ne kep;zeliktir büna kim bakar? | kasından , yözlercesi de git. | "Yuran Ouaa Har miştir. mühabiri; müdürü bizzat halkın — ot harlcinde — etratlarında suyun karışmasına imkân yok- tur. Bir kaç saniye durduktan sonra gu teressüp etmektedir. Dibinde toz vardır. Bu bit- tabi menbadan böyle alınmıyor. Taşdelenin mikyası ma deresi(4) dür tabiat ma mukattara yakın su çıkaracakmış. Bu kadar saf bir “suyu birkaç kilo metro uzak İstanbulda berbat — ve mülevvez bir| şekilde içmeğe sebep' nedir? Ya bu şişelere başka su konuyor, ve yahut temizliğine itina edilmiyor. Birinci şekilde bunu kont- rol eden Belediyenin mesul edilmesi lüzüm gelmez mi? İkinci şekilde de hem Be- lediyenin hem de bu suları icabetmez mi? Bunu bizzat için “yazıyoruz. gördüğümüz — Bu” inkılâpçılar, Kızıl sülüün Ismini alacak kadar hunhar tanılan Abdülhamidi niçin halletmediler? Hatta, niçin Osmanlı hane- danının saltanatını ilga ederek cumhuriyeti tesis etmediler? Sualini soracaklar, vuku- tın seyrinde hiç bir müspet kö, Mithat paşanın Abdüla- | ziz, Murat ve Abdülmecit tecrübeleri göstermişti ki, bu memlekete - sultanlardan ha- yır gelemezdi. Her halde, saltanata — bir hatime ver- mek lâzımdı. Bu mesele, 10 Temmuzda niçin düşünülemedi? İki hatâ görüyordum: 1 — 93 İnkilâbının edebi- yatı yazılmamıştı. 2 — İnkılâbın tahakkukun: dan sonra inkılâp iktidar mev- | rine bu , küçük şişelerle satanların mesuliyeti | ââ kız T ta fakir bir ailenin | reisi bulunan Nuri ağa Mev- | sim dolayısile kışlık malşetinin temini için Meliki karyesine çalışmaya gitmiş ve buğday, arpa hasad mevsiminde orada çalışmış, ateşin sıcaklarda tar- lalarda üç kişilik efradü ailesi ile uğraşmış ve didinmiştir. İşlerin hitam bulman üze- aile geçen köyden Tar- ' | Perşenba günü susa avdet ederken saat beş radelerinde Adana yoluna çık- tıkları esnada karşılarina içe- risinde beş adam ve şoför bulu. | nan bir otomobille karşılaşır. 1 Otomobildekiler; —Nuri | Kağanın 16-17 yaşlarında ki bi —I (Birinci sayfadan — devam) Terakki Cemiyetinin hataları idi. Fena yollara gittiler, gizli adam öldürdüler. Biz ne gizli gizli adam öldüreceğiz, buna © kar iman etmişim ki - ne de matbuat hürriyetini tahdit ede- ceğiz. Yalnız matbuat şaki- lerinin ve serserilerinin mat- buat ve millet aleyhinde bu- lanan düşmanların ellerini bağlayacak bir kanun yapıl- masını İstiyoruz.. Şimdi efendim, sıra ile ge- Hiyorum. Bir de ahlâk ve fa- zilet aleyhinde olan açık, açık neştiyat meselesi vardır. Pek kısımdır. Birisi ardır, san'attır, diğeri behimlyet kısımıdır. Biz-* de ar kelimesini arszlıkla ka- rıştırarak behimiyetle birbirine kattılar. Evet venüsün statü: de ardır, fakat nihayet kbir aile hayatı vardır, aile içinde babaya, anaya hürmet ve fa- ziletli bir kocaya düşmek his- kendilerine - telki ——— —— azami bir buçuk bardak su çıkıyor. Bu hesapla bardağı üç kuruşa olan bir suya k bil olan itinanın sarfedilmesi lâzımdır. karışık ve tozlu su içirmek günahtır. Belediyenin birazda bu iş- le oğraşması ve nihayet su gibi en tabil ihtiyaç olan bir | şeyde müvaseletsizliklere göz | Bir taşdelen şişesi içinden | yummı Tâzımdı. salâhiyetsiz insanlar olmaları. 1913 inkılâbı yazılmadığı için, saltanat Idaresinin vahşi zih- niyeti anlaşılamamıştı. rutiyet gazetelerinin Paşa — meselesi neşriyalı da &dil Sultan esasları dahilinde Mithat hakkındaki | | kalmıştı. Halbuki, 93 bu mu- ceyap bulamıyacaklardır. Çün- | adeleyi halletmişti. Zalım sultan halledilince, Muradın budalalaştığı, Abdülha- midin ise zalimleştiği görülmüş sultanlar idaresinin iflâs etti- ğine kanaat getirilmi; Ya- bu büyük hareketinin fikirya- tını bilenler yoktu. Bu cehalet hem Abdülhamidi, hem de Sultanliğı — yerlerinde bırak- mıştı. Halbuki, kıymeti gayb olmuş bir zihniyeti ettirmek bir irtica idi, idame kiini işgal eden bu firarilerin ympara . “ve Yeşilköy gibi Şark BESERİE İ (D-ıgıp) iğüz | Tar vardır. alâ bilirim ki; bu neşriyat iki | Halka hem pahalı hem | Meş: | zalim — Sultan, | Adil sultan olarak getirilen | zık ki, Türk inkılâbi. tarihinin | | i SYK ö kaçırma! Tarsusta bir ;âamcağınn 17 yaşın- da kızını cebren kaçırmışlar ve Oanasının önünde ve biçare kızın acı feryatlarına ' bakmıyarak cebren otomobile' alırlar ve savuşup giderler. Kızcağızı elinden alınan zavallı peder, Tarsusa - gelir ve keyfiyeti göz yaşlarle jan. darma kumandanlığına ve po- | li komserliğine bildirir. | Zabıta, bütün karakolları telefonla keyfiyetten haberdar e Taharriyatada bir jans darma müfrezesi gönderilir. İki gündenberi taharriyat devam etmekte isede otoma. bildekilerin ve şoförön henüz izi bulunmamıştır. Mü!ecıılr-, lerin yakalanacağı ve kanunun i_kuvvelll eline tevdi olunacağı Meclisteki istizah takriri Celse zabıtları ee Meclisteki son matbuat münakaşalarının zabıtlarını aynen neşrediyoruz Yoksa dürüp dü” rürken, benim eve getirdi. ğim — gazete; efendim bana nişanlım — istediğim — manto. yu almadığından dolayi ben Dnişanlımı değiştireceğim diye telkin ederse mutlaka faziletin ne demek olduğunu anlatmaş dığımız gibi ayni zamanda bu faziletsizliği de telkin etmiş oluruz. Ozaman bu mik letin istikbalinden, atisinden ümidimizi kesmek lâzımdır. Evet lâzımdır. Ben gazeteme 1917 senesinde muharebe za- | manında, Hilâltahmere hizmet eden hemşirelerin resmini bas: mıştım. Yoksa her kesin açık açık olarak resmini hiç bir zas man basmadım ve bazmazdım. Arkadaşlarım büyük âlimleş rin bir «özü vardır. İfrat, tefe rit müptedi akvamın alâmeti farikasıdır. Ve bu Beyfendi- lerin gazete satmalarıla para kazanmalarına yardım edecek olursak bu iptidailiği kabul et- miş oluruz: Yoksa efendiler: Böyle Böyük Millet Meclisini kuran, inkılâbı yapan hiç bir | zaman iptidai bir millet olamaz | ne zaman olur? Ne zamanki; münevverleri ortadan kaldı- rırlar, o zaman iptidailik mey- dana çıkar. Halbuki münevver: ler burada bulundukça hiç bir zaman ben bu tehlikeden kork« miyorum. Kadınlar şimdi açıldı diye bana muttasıl Avrupanın bar hayatından bahsederler. Efen- diler, gidenleriniz bilir. Ben gazeteleri okuyorum. | Şimdi burada en mühim kanunların müzakeresi var. Onların lehinde ve aleyhinde gazetelerde bir) mütalealar | okumadım. Bunlarla - meşgul | olacakken dedi kodu ile meş- gül oluruz. Yahut çıplak - re- simlere geçeriz. Yabut ahlâkı ifsat edecek romanlar neşre- deriz. Halbuki Avrupa öyle değildir. Avrupanın bir borju- vazi kısmı vardır. Orada ka- dınlar açıktır. Bir kadınım evinde on beş yirmi havlusu çarı vardır. Fakat onların kürklümantosu yoktur. | — Bize böyle bir sınıf Tâzım- dır. Biz kadınları açtık evler- de bize arkadaş olsun diye. Bundan sonra bir babanın (pat- riyarlıkla)aile yapmasına Imkân yoktur. Çünkü kırk odalı ko- naklar yıkılıp — gidiyor. — İşte

Bu sayıdan diğer sayfalar: