3 Ağustos 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

3 Ağustos 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dün bir meclisle konuşlür yorduk. Bu mec ciler tejkil — etmişti. genç, güzel bir hanım girdi. Bu hanım, tek kişinla verdi gazete- İçeriye gık küçük | içimizden bir idi, ona kalanlar âçınası şelâm Geri takdim edilirken bu penbe | keten elbiseli, kırmızı dudaklı brijinal çantalı küçük hanım atildı : — Zahmel etmeyin efen- dim, hepsini tanıyorum, dedi. Hepimizin agzı açık kak | mıştı. Bereket versin o, tamam-| ladı: Gıyaben efendim. , etecilere döküldü. mıkk_ıuen ziya- | etmek hassasını, siyah saçlarının örttüğü biçimli ba- şında saklıyan bu zeki kız me- ğer bizi, bizden iyi tanıyormuş. Hepsi lâzım değil, yalnız iki gazeteci hakkındaki düşün- | cesini yaziyorum, bakalım on- lar kendilerini tanıyabilecek- ler mi? x A — Bu zat, gayritabildir, | hattâ aşkı bile. Yüzüne ba- | kınca insan korkar, belki de yâlmız bana öyle geliyor. Ya- için birde diksiyoner taşımak Jâzımdır. Ablâkını pek jyi bilmiyo- rum amma, herhalde kimseyi zilarını, anlamak hoşnut etmiyen bir seciyesi var... B — Bu gence deir çok geyler söylemek kabildir, fa- kat ben, birçok şeyleri bir kelime ile hülâsa edeceğim: —Çurgur!.. Evet, bu bir çurçurdaz, bem | önce tenkit ettiğim adamın çurçurıdır... 3, | — Geçende bir. yazımızda bunun için “Allıklı, pudralı, demiştiniz, hayır hiç te öyle değildir. onu Aanlatmak isti- yorsanız kirli fırnaklı, — yağlı saçlı, deyiniz, daha hakikatı aöylemiş olursunuz... Dedi. * Bir fizyonomi mütebassısı kadar isabetli söz söyliyen bu küçük hanımı, fazla' yormak tstemedik, daba doğrusu bizi tenkidinden korktuk... Bahsı kapamak için Modadan, de- nizden konuşmak Kkâfi geldi. BÜRHANETTİN ÂLİ Musakkafat Heyetleri henüz gelmedi İzmir vecivarındaki tabriri musakkafat heyelleri henüz İstanbu'a gelmemiştir. Yakında gelecekleri müs- tahberdir. İstanbulda bulunan- lar tahrire, kavaidi mahsusası dalreşinde devam etmektedir. | ler. Eğer Tcı.ı-ıku No. 57 Mubarriri : Raynonde Mugheard — Fransız edebi: Zabıta muharririmiz yazıyor! Bir simitçiyi dolandıran üfürükçü! Zavallının 250 kuruşunu almış ve eline üç adet mus- | ka vermiş fakat kız dönmemiş | Dün sabah yana yakıla bir | adam polise müracaat ederek bir üfürükciye dolandırıldığını stöylemiş, poliste tahkikata gi- rişerek #fürükcüyü yakalamış- tır. Eski kafa ve halâ etki zih: viyet taşıyan bu adam ile hala kendisini softa ve mollalar dev- rinde yaşadiğını zanneden üfü- rükçö arasında ceryan eden vak'ayı bildiriyorum! 40 yaşlarında ayaklarından sakat bir adamdır. Memileketinde evlenmiş, ço- lük çocuk sahibi olarak üç sene evvel şehrimize gelmiştir. Şebrimize manaile gelerek Sultan Ahmet Bimbir direk te 11 owmaralı hanede oturmağa simitçilik yaparak geçinmeğe başlamıştır. Mevlüdün yetiş- miş bir oğlu ile 10 yaslarında Ayşe isminde bir de kızı mar- dır. İşte, bu Aşgecik bundun Az yevwel — Şerif — iaminde bir bemşerilerile sevişmiş, niha- yet 2 ay evvel lasım tarağını topluyarak Şerlif çocuğun evi- | ne kaçmıştır. | Anasının, babasının muva- | fakatı olmadığı halde evlen- | miş, düğün ve derneğini ya- parak #evgiliri ile başlamıştır. | Vasrtelar para etmiyor Araya ne'kadar vasita ve ne yasamağa | kadar kılavız girmiş, Mevlüt | ile eilesini damat ve kızları | barışlırmak istemişsede muvaffak olamayıp yüz geri | ile dönmüşlerdir. Nihayet bin inat, bir murat kafaşını güden Mevlut ağa, işi ziddiyete dökmüş kızı ölan Ayşeyi kocası Seriften ayır- mak için her türlü çarelere baş vurmağa başlamıştır. Kanunen bir şey yapamı- yacağını anlamış bu «eferde işi üfürükçülüğe, — dükerek, kapı — ikapı “hoce, şeyhi — ve derviş we erenleri (!) anamağa başlamıştır. | İşte, bu sıralarda önüne bir üfürükçü çikmış sanki hızıra | rest gelmis gibi ektae sarilarak derdini döküp dermanını iste- miştir. Bu bızır (!) kim ? Ötedenberi üfürükçülükle tapınmız, Mustala, Hilmi - minde biridir. Mahmut paşa | da oturup allabın günü Mewv- lüt gibi bir evi bekleyen la- | kımındap dır. - İşte, bü kür- naz adama Mevlüt rasi gel- miş. Mevlüt, Aman Şeyh Efendi. | Ocağına düştün, ne olursa sen- den olacak dimeğe başlamıştır. | Ötedenberi hürmet ve bu kabil yatdızlı sözlere alışan Mustafa Hikmet Efendide 1s- | tifini hiç bozmayarak: — Nedir o eylât, . nedir o! | srrri n aN A LARELARAA MA A RA Şema aa SAa a ma a eame sAs AA sAmame Mütehassıs bu sene gelmiyor | İtfaiyenin islâhı ancak gelecek sene kabil olacaktır defaiyonin ıslâhı işi âteden beri bir mesele oldu gittli. Her büyük bir yangında tazelenen bu âlfaiyenin aslâhı | bahsi bugünlerde gene mevzuu | mesele et tahkikatta bahsoluyer. Bu rafında icabeden bulunduk. Belediye & nin — tekâmül kabul etmiştir. ettirilmesini Polis mektebi eylülden - itibaren itibarile itfaiye | | | ğı tetkikat üzerine filiyata gi- İ | | | | | Bu bususa dair bir de et- proje —ihzar edilmiştir. Fakat bu sene kuvveden file çıkarilacak değildir. İtfalye mütehassısmı ancak raflı gelecek sene ortalarına doğru gelecek ve İlfaiye de yaps: rişilecektir faaliyete -geçecektir! Yeni kadro dolâyisile muh- telif yerlerdeki Polte mektep- lerinin tevhidi kabul edilmiş- tir. Bütün Polisler / tahsillerini İstanbul Polte mektebinde ya- pacakdlardır. Mülercimi Ahmet Fürkân atından üyük aşk romanı — 170 inci biaden tercüme edilmiştir... — L DU T Klod kıpkırmızı olmuştu. Babasına sarıldı: — OCOcu ben vazgeçireceğim. — Yarın Faşa harekel edi. istifasından yor, — Şimdi gideceğim. Ve Kiogd, babasının yaınm- dap çıktı, apartmayların mer- sokağa fırladı. ilk vact geldiği gteya hestenenin adresini ver- d. Dakter Filip Löhodek, mek» tebi ikmal edip stoj yapan Müsyü Tiboya bazı emirler yeriyordu b meyanda şu na- sihatlardada bulunuyordu: — Azizim Tibo, ben İstifa eimskle bütün bayattan istifa ettiğimin farkındayım. Mevki- im senindir. Zaten staj müd. detinin biğmesine yurada ne kaldı. Üstat, aarın yetiştirdiği büyük adamların en büyüğüdir, Oaun Taboratuvarı senin için butunmaz bir hazinedir. Sonra Matmazel Klod, babasının en. yorulmaz bir talebenidir. tebin todris — programı polle erkânından mürekkep bir hey' et tarafıpdan tanzim edilme- ğe başlanmıştır. | Yakında bazırlıklar ikmal edilip Fylül iptidalarında ted. | | | | | Bu teşkilâca nazarân mek. | | | Mevlüt Hayır «la. Demis ve Wçwlüdün karak maksadını anlamıştır. Mevlütte yana yakıla kı- zıma kocaya kaçtığını ondan | ayırıp tekrar eve getirmesini ve sevdasından vazgeçirmesinini istemiştir. Üfürükçü kendine mahsus kahkahalarla: — Üzülme evlât üzülme, gibette bir şey tir. At — pazarında — merkep alım — satımı gibi pazarlığa girişilmiş, vur aşağı tut yakarı derken (250) kuruşa pazerlik olmuştur. Mevlüt, o dakika simit pa- rasından aşırdığı bu 250yi wver- miş/ Şeyhte cebine ” indirerek kamış kalami ile 3adet mus- kayı yazıp' vermiştir. — Haydı evladım! Bunla: r'al, her gece bir adedini akşam ile yatsı arası ateşe atarak onun oturduğü odada tütsü yok!. Evelallah B gece sonra kü- fir kız masil kaçmış ise öyle- ©e yine gelir. Demiş ve Mevlüdü metlemiştir. Duanın bini bir paraya evine gelmiş, tüt- suyi yapmağa başlamıştır. Mevlüt tütsü yapadursun Şeyb Efendide aldığı paralar ile kafayı tiütüslemeğe başla- mış, bir kaç karafaki içerek simit paraları alkol parafına tahvil edilmiştir. Aradan tamüç gün geç miş, nüshalarda bitmiştır. selâ. Fakat, ne gelen war mede giden?. Mevlüt bemea yine şeyhe koşmuş, keyliyeti bildirmiştir. Hik mık diyen Şeyh, yine işi paraya dökmüş ve yüzünü kı- zarlarak bir iki buçukluk da- ha istemiştir. Olurdu, olmazdı derken iş büyümüş, polise aksetmiştir. Şeyh Efendi olacak adam yakalanmış, adliyeye verilmiş | tir. Mevlüt yedi ceddine töybe €derek her şeyden vaz geç. miştir. ü. $ Gök su köprüsü Göksu köprüsü inşaalı ta- mamen bitmiştir. Birkaç güne kadar resmi küşadı yapıla- | gaktır. Ondanda yardım — göre- | bilirsin Bana gelince beni, unut. | manız İazım. Hayatta bir tek | arzum vardı, olmadı. belki, | uzun bir. seyyahat belki deği- gik bir muübit bu derdi tedayi eder ümidile müstemlikelerde l ikameti tercih ettim. Kapı vuruldu ve içeri ebe malmezel Döniz girdi: — Müsyü Filip hizmetçi. lere bütün eşyalarınızı hazır- lattım. Kapıdari içeri top gibi bir süratla Klod girmiş bir ham- lede haykırmıştı : — Hazırlattığınız gibi on- ları tekrar dağıttırınız, mat- mazel Döniz, çünkü Filip (Fas)a gitmiyecek. Şaşırmışlardı... Klod, bu şaşkınlıktan i> tifade yoluna saptı: Öyle değil mi Mösyö Filip. Filip olan 'biten şeylerden konuşulan Tâkirdıdan “habari Şakmuş gibi: — Evet dedi. Klod, Filipin yanına kon- du. — Bravo İşte dostum.. böyle olmalı. Neden bana hoş | geldin demiyorsunuz ? — Evet, birdenbire içe- Ti girince şaşıtdık. Hoş gel diniz. Matmazel. Klod orada bulunanların birer birer — ellerini aıhhatlarını soruyordu. Filipe döndü: — Babamdan şimdi — isti- fanızı haber aldım. Bu pasıl hareket azizim Filip... Siz de- Hirdinizmi? — Hayır amma, ona yakın. — Nereye — gidiyorsunuz, (Fasamı)? Evet, — O halde intihar ediniz, daha tyi. yaparız! Demiş | ve neticeyi dünyalığa çevirmiş sikiyar. | | | | İ | | diktim ve: | görülmektedir. Yarım mülyon diray ürkiye emniyet Plâmları satılıyordu ee ÜŞ 'Yeşil ışıklı gözlerine ağzından gizip burnundan çı- | gözlerimi diktim Ani, fakat cali bir asabiyet ve heyecan göstermek — zama:- viydi. Casusun mânalı, iymalı (fakat ne demek?) sualine kar-| H, asabiyet görtermekliğim muhakkak lâzımdı- | Bu defa daben, ayni tek- dir âmiz ve sabit bakışlarla | | casusun projöktör gibi yanan yeşil ışıklı gözlerine gözlerimi — Maksadın temini için doğrudan doğruya bu devletin emniyetini omuzlarına almış en büyük mes'ul İle mi görüp- meli, istediğiniz plâm ondan- mı istemeli idim? dedim.. Bu fevranım, casusun kanlı yüzüne şiddetli bir şgamar gibi inivermiş, hain ışıklar #saçan yeşil gözleri, bayat bir balık | gözü gibi birden bulanıver. mişti. Canlı komedya karşısında ilk defa kafasını çarpdıran meşhur — İngiliz casusu, ken: disini — birden — toplamak ve karşımda daha fazla buca- lamamak için, insan kabiliye- | Hoin son kudretini sarfettiği | muhakkaktı. Beni dariltmaktan kaçır- | maktan veya daha başka mec- buriyetlere sürüklemekten, çe- kinen casus bu yerinde olma- yan suvaltni — Başka mize düzum yok, bendbu zatın doğrudan doğruya arzumuzu isöfe —muktedir Glamadığını ve ancak buna delil olabilece. gini takdir ederim. Biraz açı- labildiğinizi — söylediğiniz bu, zate bu vazifeyi kabul ettire- bildiniz mi? Ben bayretle cevap dim : — Böyle bir vazifenin kabulü bu kadar basit alabi- lirmi ? Bu sualim de casus şebe- kesi relsini şaşırtmıştı. Hain İngiliz casusu mütemadiyen kırdığı potların mahcubiyeti altında irkilir gibi oldu. Ha- filge : — Yani maksada doğru bir başlangıç yapabildiniz mi? Ben muzaller bir eda ile — Şüphe etmeyiniz! Baş- langıç tevile uğraştı: türlü düşünme- ver- (Devamı var) srksa e seş ae s A ae ASA ş AAA AAA AAA e AsA ASA SAĞ sEcEAĞA Gazeteciler birer buçuk ve birer - aya mahküm oldular Akşam gazetesin Ce çıkan, | “Kızıl perde, “Rahiplerle ra- hibeler yazılardan dolayı muharrirler- . | arasında , — ünvanlı den Selâmi İzzet, ValâNurettin, İskender Fabrettın ve Hikmet Feridun Beylerin muhakeme- | Belediye bütçesi Belediyede yeni bütçe üze- rinde tetkikat yapılmaktadır. Henüz bu tetkikat Ikmal edil. miştir. Polislere maaş Polis kadroları gelmediği için dün yine polis maaşları verilmemiştir. Bugün verilmesi muhtemel İhtikâr yokmuş Buz ihtikârı olup olmadığı balde belediyece talkikat ya- pılmiş ve neticede böyle bir ihtikâr mevcut olmadığı meti- cesine varılmıstır. — Memlekete hizmet olur. ümidindeyidim. mız nerede? — Üstat da. — Tİstifa benim yanımda- dır. Buyurunuz. | Filip gündüz yazdığı istifa nameye baktı. Ve Klod onu müsyü Filipe uzattı: — Şunu alınız. Filip istifanameyi aldı. — Ve onu yırtınız. Filip makine gibi bu emir- ler karşısında hareket ediyordu. İstifanameyi yırttı. Klod Tıbo ve Doniz'e dö. merek rica etti: — Bizi biraz yalnız bıra- kınız. Tibo ve matmazel Doniz birbirine göz — kırptilar: İşleri, * tşti. Nöbet odasına çekilip zevk ve keyiflerine bakacaklardı... Odadan çıktilar. leri birinci ceza mnhakemiln- de intaç olunmuştu: Netilede; Valâ Nü irettin ve Hikmet Feridun Beylerinbirer ay 15 şer gün, Selâmi İzzet ve İskender Fahrettin Beylerin de birer ay hapslerine karar ve- rilmiştir. Polis takımı Resmeo teşekkül eden po- lis futbol takımı faaliyete geç memiş, eksersizlerine başlamıştır. Kul müdürü ün reisi 3 öncü şube erim “Bey azaları | da İsmail Vedat, Kamil, Kad- ri, Necmeddin veNazif Bey- lerdir. Tahsil şubeleri Maliye tahsil şubeleri gim- diye kadar defterdarlığa Tmer- buttu. 1 Ağustos 1931 tarihinden atibaren ve 1612 — numaralı kanun mucibince mal müdür- lüklerine rapledilmi şlerdir. Hiç bir memur açıkta — kalmıya- rise kadanacıktır. İş TT NRRRAAAEN GN RR eei SAİADA ER ĞS caktır. Uzun bir sükün!.. İki eski dost uzun uzun bir | birinin yüzüne bakıyorlardı. Hiç konuşmadan. Klod söze başladı: — O gün meden bana haber vermeden haraket etl- niz Filip? — Bir ölü gibi idim, yap- tıklarımın hiç birinde mentık aramaymız rica ederim. — Niçin ölü gibi idin ? — Beni töyletmeyin'z. — Bilâkis seni söyletmek isterim. —Bundan ne menfaat his- sediyorsunuz 7 — Öğrenmek — istiyorum. Kapıdan girince bizi fena bir waziyette bulduğun mu ? Filipin gözleri karardır — Evet. —O bir doktorolabilirdi, ben hasta bulunabilirdim. Ve bezim vücudumu muayen edebilirdi. (Desamı ver )

Bu sayıdan diğer sayfalar: