19 Ağustos 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

19 Ağustos 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Celse zabıtları (Ibmeı #oyfadan deram) tertipli bir propaganda bir ha« — kikati yere sermek için kâfi — gelebilir. Hiç bir memleket bütün - meselelerini halletmiş ve cemi- yetin bütün ihtiyaçlarına kâfi gelecek vesaiti elinde tutar de- gildir. Her mleketin bin tane ihttyacı vardır. Eğer bir cemiyetin hayatını mutlaka fe- na görmek ve göstermek iste- niliyorsa onun her muvaffaki- yetli işini ters tarafından veya eksik tarafından — göstermek mümkündür. Nekadar şuurlu ve anlayışı K olursa olsun, hiç bir millet munlazam, müstemir ve daimi bir propagandanın tesiratına tahammül edemez. Bundan 50 100 sene evvelki nazariyeler - mihayet fikir münakaşasından —- übaretti. Siz söylersiniz, ben - göylerim, dinleyenler, hangi ta- rafı doğru bulurlarsa onu kabul — ederler denilirdi. v Halbuki bugün bir çok ılev- * İletler hattâ aralarında müna- sebet kurmak için yekdiğeri “aleyhinde propaganda yapıl- masını şart koyacak kadar ileri dir. Bu memleketler asırlık hürriyet memleketleri- dir ki, bugün milletler tarafın- —© dan yekdiğeri aleyhine mak- * sadı mahsus ile yapılacak pro- pagandaların zararları tesirine ül edilmiyeceği iddia etmektedirler. Demekki muayyen mak- satla yapılan propaganda - ların tesiratına karşı milletin müdafaa edilmeksizin muka- vemet edebileceğini zannet- k hâtadır. Bir cemiyetin yatını mütemadiyen — fena gösteren bir neşriyat o mem- Hçblı lııyır vücuda * lıııyıeık hiç bir liğını duya duya, iinilır genç yaşlarında bu kadar zehirli hava teneffür ederek istikbale çıkarlarsa milletin atisinden nevmit ol. “mak Tâzımdır (Bravo sesleri). Muttarit ve mütemadi fena meşriyat bir memlekette ahlâkı — tekat eder. Matbuat hürriye- tinde bilhassa — suiletimalâta — karşı beklenen bir faide ver- dır. a Matbuat vazifelerini Iyi ifa ederse meykil iktıdarda bulu- manlar, sahibi — vüfuz olanlar (3 cü sahifedan devam) “lemek imkânı yok muhakkak “ bir kaza değil ya, başka teh- de olabilir. met dehşete) mırildan- dı: —Doğru... Belki Nihat Ce ıılc rast .ııııııı değil mi? - Hıyıı Hıyı.r Bunun mıyorum... Ö, ya de- x ölü değil mi? halde, bilmem ki. Söy BAA ; Meclisteki son matbuat münakaşalarının zabıtlarını aynen neşrediyoruz »| -cudiyet bir mürakibe salâhiyeti sullatimalden tevakki için ay- rıca bir mürakabe içinde ve tayakkuza mecbur bulunurlar. Matbuat hürriyetinden bekle- nen başlıca faldelerden biri budur. Fakat şuurlu bir mü- takabe ifa atmek değilde, mün: hasıran fena görmek ve gös- termek maksad olursa bununla yapılan mürakabe sulistima- lâtı tenkit etmez, bilâkis doğ- ru yoldan sapmağa müstait olanları hırsiz. olmağa teşvik eder. Çünkü namusla adamın kolayca hırsızlık ile itham edi- lebilmesi ve hırsız muamelesi görmesi asıl hırsızları herkesin kendilerile beraber olduğu zan- mına düşürür ve hırsızlar uta- nacak bir mevzu kalmadığını iddia ederler. (Bravo sesleri) (alkışlar) Ahlâki meselelerde, hüküm adil olmazsa hükümden bek- lenen netice berakis olur. Ma- demki matbuat dediğimiz mev- iddia ediyor, eğer ayDi zaman- da kendilerinde mesuliyet hts- aini bulamazlarsa ahlâk üzerin: de fikir üzerinde, tesiratı tama- men akim kalır; Hayır tama:- men muzir ve maküsu olur. Arkadaşlarım bi çok müşahe- lerinden bahsettiler. Müsaade buyurursanız sizi — teferrünta girerek yormiyayım, Bu gün Heyeti Celilenizi ıstiraba sevk- eder ve bir çok vatandaşlarda ayni istırabı ve endişeyi uyan- dıran dert şudur. Bir nevi ça- revizlik vardırki, halledilemiyor. Bu çaresizliğin nasıl bir netice ye varacağını kimse tahmin ede- miyor. İktisadi ahyal üzerinde ise menli neştiyalın- fesiri ah-.. Jük üzerindeki tesiri gibi faz- ladır, onun kadar tabripkâr- Jlar. İkusadi meseleler zaten tedbirinin- bolunmas" azlaşıl. ması güç ve bir çok şeralte ta- “bi olan muğlâk mevzulardır. Eğer bu mevzular üzerind da- hi mesuliyet ve hakikat hissin. den maada olan küçük hisler Ihtiraslar hâkim olursa, zaten anlayışt karışmış olan muztarip Yer büsbütün yanlış istikamete sevk olunuyor. Bunun yakın bir misaliri söyliyeyim: Meselâ; bu sene bütçeyi Muvazeneye getirmek için ta- sarruf yapmak mecburiyetinde kalıyor ve bir çok külfetler ihtiyar ediyorsunuz. Bunun elkârı umumiye naza- rında — çu İstikamette tep yih etmek gayet kolaydır. Madamki; bu tâsarruf ya- pılabiliyordu. Niçin daha ev- velki senelerde yapmadınırz. Bu tasarrufları daha - evvel yapsa idiniz bugün daha çok cuğun olacak yerde yabancı ellere geçecek. izde, senin yüzünden — mahvolacakamız, sefalete etilacaksınız. Güzide bu tözlerden alındı. Kendi kendine hak vererek içini çekti: — Doğru... doğru... dedi. Delimiyim neyim? Boşu böşu- na korkuyorum. — Hakkın var: — tenin ha- linde bulunan herhangi bir kimsenin endişe etmeye hakkı vardır. Halbuki sen herkesten daha hassas, sinirlisin. Güzide zorla tebessüm etti. Sonra mırildandı: —İBen bulayım Hikmet affet beni. Beni korkutan, seni bir daha görememek, yani beş altı gön görememek endişesi... Burada bu ruya memleketin- de bulunduğumuz zamandan beri akadar bozuldum ki beni bir Tâhza terketmeyen seni, Tahkikat ya- pılıyor Yeni şehbirde kavun soka- ğgında oturan Yorgi Efedi ken- ailesine küfür eden Koço isminde birini dövmüştür. Ko- ço Efendi yakalnmış, hakkın- da tahkikata başlanmıştır. Yaralamış Hasan ve Hirislo isminde iki kişi dün, Bakırköyünde hayvan alım ve satım mosele- sinden kavga etmiş, neticede Hasan bir demirle Hiristoyu başından yaralamıştır. paranız - bulunacaktı. ve bu günkü sıkıntıyı çekmezdiniz. Halbuki bu tasarrufları yapı- yorsunuz , fakat hususi bir buhran içinde, vesaitin kifa- yetini temin edebilmek için, bir çok ihtiyacatı arzu etmi- yerek hasretmek mecburiye- tile yapıyorsunuz. Tıbkı bu tasarruf şu seviyede malşeti olan zevatın varidatından bir miktarı azalır azalmaz, gıda- sını yarı yarıya kesmeğe, kır- mağa mecbur olması kabilin- dendir. Böyle tasarruflardan çok elem duyulur. Çünkü ya- rın bunların tatbikatı başla- dığı zaman bir çok ihtiyaç- ların hasrolunduğu — anlaşıla- caktır. Daha fazlası lâzım olan mekteplerden, talebeler. den bir kisminin ihmal edil- diği anlaşılacaktır. Daha fazlası lâzım olan hastanelerden bir kısmının- te- hir edildiği anlaşılacaktır ve salre, bu tasarruf ancak istıraplı zamanlarda tevessül edilebile- cek zaruri bir tedbir mahiye- tindedir. Böyle meselelerin an- Taşılması tabii istikametifiden gaşırtılıp da - başlıa istikamete sevkedildiği vakit efkârı umu- miye zehirlenecektir. Bunlardan memlekete faide değil, zarar basıl olur. Öyle şeyler gör- düm ki artık tashih — denilen mefhum — muhitten çıkmağa başlamıştır. Herhangi yanlış bir havadisin neşrolunduğunu gö- röyorum. Güzel, yanlış işitmiş olabilirler. Yahut farkında de- gildirler. Bunun çaresi, mutat olan, medeni olan, insani olan çaresi bu işin doğrusu bundan ibarettir demektir. Tebliğ ya> parsınız, alırlarya inanmadık , lerinı , gösterirler. Yahut tahrif ederek neşr ederler. inandığıni göstermek daha eyi bir şeydir. Çünkü bir mukabeleyi davet eder fakat tahrik ederek neşrederler. Bu zihniyet odurki hakikatlerin tağlit olunmasından hakikatlerin anlaşılmasından — faide — ve menfaat — bekletmek — zihni- gider görmeğe tahammül ede- medim.;. Değilmi... Bana hak verirsin... Değilmi? Hem çar- çabuk hııırlııı git ve derhal avdet et! — Geç kalmıyacağımdan emin ol. İstediğim malümatı aldıktan sonra ilk vapurla ge- lirim. Sana telgrafla haber veri- rim. Otomobili gönder... Bel- kide Bandırmadan trenle ge- Hirim... Maamafih yarına kadar gene düşün, olmaz mı, cicim? Gitmekliğimi, — istemiyorsan, gitmem... Senin bir arzunu yapmat €en büyük emelim, Güzide! — Haklısın, Hikmet! Her halde gitmek lâzım. İstanbula kidecek te, Güzide, düşünceli düşünceli haraket etti. Hik- Açık neşriyat da- vası bugün bitiyor Müstehcen neşriyattan maz- nun ve mevkuf bulunan Ak- şam gazetesi muharrirlerinden Valâ Nurettin Beyle İskender Fahrettin Beylerin muhakeme- lerine bugün öğleden sonra lklıı:l cezada karar verilecek- Bışkıyeı' bulunmamışmı Darülfünun — meydanlığın- daki fidanlardan çiçek kopar: dığı zabıtaca sabit olan İsmail isminde birisi dün tevkif edi- lerek müddeiumumiliğe teslim edilmiştir. gşşesase ee yetidir. Hıkıkıılcını rağlit olunmasında ve bakikatlarin anlaşılmamasından faide bek- liyen zihniyet mahzı şerdir. (Bravo sesleri, alkışlar) Eleminizi tahrik etmemk için size başka misaller söyle- miyeceğim. Arkaşlarımız kâ. fi dezecede misaller söylediler. Efenciler, dava başınaa gelmi- yorum,matbuat hürriyetinde bir nevi çaresizlik kendini göster- mektedir.Hakikat hilâfında hasıl olan bir kanaati tashih elme- meğe imkân yoktur. Peki tahsilde bulunan talebe üze- rinde, çiftinde çalışan köylü üzerinde, şehirde yaşayan va«- tandaşlar arasında mütemadi- yen zehirli hava çiğerleri ze- hirlenmektedir" Bunun - neti: cesi nereye varacaktır? Çare olmak üzere derhal hatıra gelen elimizde bulunan bir salâbiyetini tatbik etmektedir. Bunu tatbik etmedik vaziyete çare değildirde onun için tat- bik etmedik, Senelerdenberi ısrarlanla ntmaka istediğimzi bir prensip vardır. Matbuatın hür- riyeti meselesi artık bir hükü- met meselesi değil bir millet - meselesidir. Hükümet meselesi zanno- Tunan matbuat — hürriyetinin bir millet meselesi olduğunu söyliyebilmek için bunları «i liyen adamın senelerce her türlü tenkide maruz olması ve bunlardan ürkmiyecek, korkmıyacak kudrette olduğu- nu ispat etmesi lâzım gelmiş- tir. (Bravo sesleri, alkışlar). Eğer bundan üç, beş sene ev- vel bu bir hükümet meselesi değil millet meselesidir desey- dim, evet, mevkü iktidarda olan adam efkârı asıl tevcih ettiğlim hükümet meselesinden çevirmek için meseleyi böyle teşrih ediyor denilecek idi. Bu gün vaziyeti cesaretle anlatmamın sebebi İsmet Pa: şanın bütün bunları millete anlının akile — söyliyebilecek imtihanı geçirmiş — olmasıdır (Şiddetli alkışlar). Matbuat hürriyeti — denilen — meseleyi korkmaksızın — milletin — asri bir zaman ne tarafa gideceğini düşündü. Akşam olmuş, yeşil suların Üzerine alaca bir ka- ranlık çökmüştü. Vapurun ön tarafındaki vinçler gürültü ile işliyor ve bin bir türlü patır: dılarla baş şişiriyordu. Eski arkadaşlarını -bulup onlardan malümat — almağı düşündü. Fakat bunu - tehli- keli buldu. Matbuat bir zaman bu mes'ele ile uğraşmıştı. Fakat hiç kimse, Güzideyi ayartıp kaçıranın hikmet olduğunu bilmiyordu. R Bunları düşünerek bir oto- mobile bindi ve Beyoğlunda Tokatlıyana indi. Dalresine girdiği zaman, yorgun vücudünü — şezlongu- nun üzerine bıraktı ve yine mette İstanbula gitmek üzere | düşüncelerine daldı. vapura bindi. Nihat Cemilin vaziyetini Vapurdan — çıktığı ıııııı anlamak için ne tarzada ha- Samsunda | Soyguncular ıkı $ fakat, yakayı Samsundan yazılıyor? Pazar günü akşama yakın Dahilden gelmekte olan yolcu kamyonu cünbuş ile çakallı arasında mahmur dağı denilen mahalden geçerken önüne iki 1 ygunculuk i yaraladılar de verdıle'!* riğecasirler bubuğ. Ürü yet varsa alırlar. Keyfi: otomü geçen diğer bir te hdarafından hüküme- halli $rilmesi üzerine ma- ile meğ bizzat vali bey kişi çıkarak dur diye tehdit yıpılın v a giderek eder kamyon — durmadıktan | kAkibat *li Tahkikat ve başka sür'atini artırarak teh> | ( ee deri müteca- likeli olan mıntakayı geçmek | keze getirllünarak “mer- ister. Bu sırada mutaarrızlar | grler o ciy'dir Müteca. ellerindeki av tüfengile ateş nilen köyde Çânakci de. ederler. yolculardan bir kadın den Mehmet Muhacirler. ile bir erkek hafif — sürette | 4a iki Şlil namin- yâralanır yolculardan şoförün (| edilmiştir. v.ğılt tevkif yanında oturan İskilipli Ali | ret olup bir n iba> teminde biri korkusundan ken- | ve maktul bul!" vınlı dini dışarı atar. olan şayıanın : PRA d"' Bir kaza Tf Galata'da Badem sokağın- ]ngııter& enl D da oturan madam Nurinin 9 havf b aylık çocuğu pençereden düşe- bendiik V£ ( —Mü: temadiyen ".hlır]ıı buğday mıhoullı."p aN mektedir. — Zirai; Pek felâket engiz “l'dııılı yor. Mahsulâtın İş ba diden onbeş gün ilmiş- tır, Binlerçe hel.d.y biçilmemiştir. Ş'ııb k doğru memleketin, (. — da otlar harap olu Lincolnshire'in ,, . takalari iki ınndı,,_ *1Z sürette yağmur, . den su altında kalı, dan başka, güneşsi, , ve patates mahs, zarar vermektedir., cifçi, sefalet içind, — hava memleketin ga — rinde ge tahribat ya - İtalyada teneız:â Roma, 17 (A A.)a- nn başlıca şehirlerinen heberler bu yakınlarip — edlmiş olan tenezzüh e7 — biyük bir muvaffakiye- ni teyit elmektedir. E gayet iyi bir suret$ y * tır. hiç bir ı.gı Bu * bütün şehirle: v:;» zahürlerle kıııılııw..& Münakalât nezireti ğ Pazar günü için Rivera, Ligu ra ile Adritik ve Tirmin deni? lerindeki palâjlara — *** ü— üzer yeni seferler terl &) " tür. Ş j —— Z| , AYAKLARI TERLEYENL j yi HiDROL TERİ ve KOKUYU DERMAL KESER ZARAR VERMEZ NER ECZANEĞE rek muhtelif yerlerinden yara- Tanmı; ——— ——— idaresin: hi bir. vasıta olarak ele almak zamanı ge- miştir. ( Brovo sesleri). Birinci mesele şudur: Mat- buat hürriyetibu asrın en yeni en müessir milli - vasıtaların.- dan biridir. Memlekette mat- buat olmaksızın halk idaresi- nin bulunduğunu farzetmek ihtimali yoktur. İkinci mesele şudür: Matbuat hürriyeti iyi kullanılmıyan bir de memle- keti halâsa sevketmerz. Bilakis ©o memlekette — batırılmasını .tacil eder. Bu iki hattı telif etmeğe mecburuz. Bugün Türkiyenin mukad- deratını hakim olan B. Millet meclisi bu iki zıttı telif vazifesi Karşısında bulunuyoruz. Matbuatın hürriyeti - baki kalacak ve matbuat hürriyeti memlekete zarar vermiyecek-) tir. Bu istikamet yalnız hükü: met elinde değildir. Bu, hükü- metin eline en sonra geçecek- tir. Bunu bütün milletin müş- terek vazifesi ve müşterek me- selesi olarak zihinlere telkin etmek İâzımdır. Eğer hocalar kürsülerinde tahsil ettirdikler? çocuklara mütemadiyen zehir- H havalar içinde yüzdüklerini görürler ve aldanmayınız, dört beş yuursuz kendini kaybetmiş, küçük ihtiraslara mağlup ob muşlar. Bu marifetleri yapa- bilir diye mütemadiyen söyle- mezlerse, eğer bu memleketin” bukukşinasları baştan — başa zehirli olan bu havayı görür- ler, zerre kadar müleessir ol- mazlar, ve lâkayit kalırlarsa İsmet Paşa bu meseleyi nasıl halletsin (Alkışlar). Rast geldiğim gözeteyi kendi (Devamı var) reket etmeliydi? — Amma abdalmışım! di- ye töylendi. Nediye bunu düşünmedim, bilmem. Kos koca telefon aklima gelmesin! Sesimi değiştirmek surelile Nihat Cemilin evinde- ki misafirlerle konuşa bilirim- Haydi, vakit gaip etmeyelininm: ** otelin telefon — kabinesl, girerek numarayı istedi. Bir; sonra çok güzel tanıdığı ses, haşim Ef. sesi gürledi. Hür met lıo.;uııı dan ki ki a Sihh — Allo, Nihat çemil Beyle-! * mi teşerrüf ediyorum. Bir ah di/ bap, zevcemin göğüs hastalıgı nır :lı b l yen tfı. zatıalilerini tavsiye etmiş Bi u'::"“ ı... Ne vakit kabul buyurabilir- | decekey b siniz Ef.? Ne dediniz BeyEf.?, Nihat Cemil Bey siz değil- misiniz? Ya kendisi nerede? Seyahatemi çıktı? Seyahat çok | e ın.v-c.'ı'..,";* "lm. İ devam edecekmi? Hastamıydi? | yavru ne Pı , çokmu? Yal. Teşekkür ede- k Peki efend Hikmefizarak -

Bu sayıdan diğer sayfalar: