5 Haziran 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2

5 Haziran 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 2 YENİ İSTANBUL ( MEMLEKET MESELELERIj Bir Alman profesörü memleketimizi terkediyor 1938-1934 ders yılı başında büyük ölçüde fakat henüz ekonomik kon- frol yapılmamış olan. bir ıslahat he yecanının mahsulü olarak — girişilen Üniversite reformu, bu. sırada sik Bik yödedilmektedir. Buna- #ebep, © sene zarfında memleketimize zelen Veya getirilen ve sayımı elliyi aşan Alman ulemasından geri kalanların Şavaş yavaş nisbi sulha — kavuşmuş bulunan Almanyaya dönmeleridir. Önümüzdeki — hafta zarfında bun- dardan biri daha memleketimizi ter- kediyor: Alezander Rüstow. 1933-34 ders yılı başında önu / Zeynephanım Konağındaki coğrafya derahanesinde gördüğüm ve dinlediğim günleri çok vi hatırlıyorum. Şimdi 1860. — Şöyi böyle yirmi seneye yakın bir zaman, hemen fasılasız olarak — Üniversite- mizin / Edebiyat, Hukuk ve İktisi Faktiltelerinde nefes sarfetmin, fel gefi ve sosyolojik neşriyatımıza — bir çok mevzular bırakmış olan protesö- Tün Almanyaya dönüşü, — memleker meselelerini gelişigüizel siyast —h yecanların kadrosu içinde değil, baş- hbaşına bir problem olarak ele alı cak olanları hayli düşündürtecek bir Hadisedir. Önce, profesör — Rüstow'un hayat ve eserleri hakkında okuyuculara bir bilgi vermek isterim. 1885 te doğmus 'olan profesör, Münih, Berlin, Göttn- gen, Erlangen Üniversitelerinde fel- sefe tahsil etmiş, 1908 de hayata a- tılmış, Münih Üniversitesinde akade- mik hayata gireceği sırada Birinci Dünya Harbi ile karşılaşmış, asker- Jiğini yaptıktan sonra harp nihaye- 'tinde Almanya İktisat Nezaretine in- 'tisap eylemiş, 1933 te İstanbul Üni- versitesi Edebiyat Fakültesi İktiaadi Coğrafya ve İktisat Tarihi Profesör- Tüğüne getirilmiştir. Arada 1940 se- nesinin bir kaç ayı İstimma edilirse —Kd bu müddet esnasında Heldelberç 'de ders ve konferanslar. vermiştir—, n yedi sene boyunca onu memleke- timizde aktif bir halde — görmekte- yiz. Şimdi tanınmış iktisatçı ve sos- Yoloğ A. Weber'in emekliye ayrılma- A Üzerine onun yerine Heldelberg Ü- miversitesi — İçtimal ve Siyast İlim- ler Enstitüsü Müdürlüğüne ve Sos- yolofi Profesörlüğüne tayin edilmiş- fir. Haziran ortasında oradaki yeni yazifesine başlayacaktır. Prof, A, Rüstow, / felsefi neşriya- 'tına mühim bir Münih — gazetesinin ilmi yazılara hasredilen bir “ilave' ginde “Bilgi Nazariyesi” yazımı —ile 1909 da başladı. Bir sene sonra Leip- zig'de “Nazariye ve Tarih” adlı bir 'tez neşretti. O tarihten 1988 senosine Kkadar onu, çeşitli Alman neşriyat or. ganlarında çok taraflı ve renkli bir kültür muharriri olarak görmekte yiz. İlk zamanlarda bir felsefe ta- Fihçisi namzedi olarak Sextus Em- pricus ile Parmenides'e ait — metin tahlilleri, sonraları muhtelif mecmu alarda “Gençlik Hareketinin Sosyo- ylisi”, “Sosyalizmin Dini Seciyesi”, *Vasıta Olarak, Gaye Olarak Sosya- dizm", “Kadının Cihan Tarihi Bakı- mından Rolü”, “Sınıf Mücadelesi ve Din”, “Sınıf Mücadelesi ve Ahlâk” “Fransız ve Alman Demir Sanayii Paktı”, “Alman Makine Sanaytinde İşsizlik, ilh. gibi felsefeden sosyal ilimlere kaydığını gösteren — etüdler zeşreylemiştir. Bunlar arasında ye- dinci olarak zikrettiğim etüd, 1926 da zeşredildiğine göre 1950 do — ortaya| çıkan Adenauer - Sehuman anlaşma- #ının yirmi beş sene evvelki deneme- sini göstermek itibariyle dikkati çek. mektedir. A Rüstow, Üniversite ıslahatı sı- Tasında Türkiyeye geldikten sonra Ki çeşit mesalde bulundu. Biri Tür- kiyeyi ve Türk talebesini, Türk oku-| yucusunu, diğeri, Alman ve millet- Jerası okuyucuyu hedef tuttu. Birin- €i istikamete giren çalışmalar ara- #ında profesörün kitapları görülüyor: İktisadi coğrafya, ham — maddelerin dağıtımı, Birincisi Iki cilttir. - Fakat '€n orifinal mevzular, ayrı neşredil- dikleri takdirde hepsi birer küçük ki- tap teşkil edecek olan şu etüdle dir: İktisat İlminin Esasları, Som- Yazar bart'a Göre Kap Fındıkoğlu Z. Fahri alizm, İktisadi Dok- trin Meseleleri, Roma — İhtilali - ve Augüste, Hür Bir Sosyalizm, (Bun- Jar İktisat Fakültesi mecmualarının 1941-1948) nüshalarında / bulunmak- tadır). HarbinSiyasi ve İçtimal Te- vi Harbin Mahiyeti, Cihan Eko- nomisi (Bu etüdler, “Üniversite Kon- feransları” serisinin 1936-1940 nüs halarındadır), Harp Sosyolojisi (Mer- hüm Rektör Cemil Bey için neşredi- len kitapta, 1939), 'Teknik - TTerakki ve Nüfüs. (Merhum Fazıl Bey için çıkarılan kitapta, 1948), At ve Ara- banın Tarih ve Sosyoloji Bakımın- dan Ehemmiyeti. (Tarih — Kongremi neşriyatından, 1843), Garp Mimarisi| ve Sosyolojik Faktörler (Felsete ar- Avi, 147), Freud ve Von Aster (İv Mecmuası, 1949), İktisat İdeolojisi Ekonominin — Bugünkü — Meseleleri Koleksiyonunda, 1934) ürkiyede — kültür hayatımıza — bu gekilde iştirak eden, hattâ “İktisat Mecmuası”, — “Felsefe — Argivi” gibi mecmualarda meselâ Ahmet Hamdi Başar ve Prof. Mazhar Şevket gibi bazı müharrirlerin / tenkidlerine de vesile veren, bu suretle hasretini çek- tiğimiz bir tenkid hareketi uyandıran Prof. A, Rüstow, aynı müddet esi #ında gözlerini kendi memleketine ve milletlerarası dünyaya — çevirmekten geri kalmamış, hattâ en dolgun ese- Fini bu dünya için hazırlamağa ça- hışmıştır. 1935 te Pariste — teşekkül €den “Liberalizmin İhyası Beynelmi: del Merkezi” neşriyatı da Fran- #sızca “Liberalizmin - Çöküşünün Ru- hi ve İçtimai Sebepleri,,, 1942 de Londrada İngilizce olarak “İktisadi Dağılışın Sosyolojik — Sebepleri” ni İsviçrede — “Liberalizmin Dini/ Tarih Bakımından. Tahlili"ni, — Almanyada “Kapltalizm İle Komünizm — Arasın- da”yı, meşhur Alman sosyoloğu — A. Vierkandt için neşredilen — kitapta 'Sosyolojinin Bugünkü Meseleleri”ni nihayet son günlerde de — İsviçrede “Umumi Tarih Bakımından Bir Kül tür Tenkidi” serisinin birinci eildi ©- Jarak “Hâkimiyetin Kaynağı'nı bas- tırmıştır. Tam bügünlerde Almanya ve İsviçre matbuatı, bu son kitabın uyandırdığı akislerle doludur. Bu ta- mıitma / ve tenkid yazıları arasında bilhassa Prof. Röpke'nin “Neue Zür cher Zeltung”un 20 mayıs 1050 ta Tihli nüshasında neşrettiği yazı zik re değer. Muharrir. bu — yazısındı dünya fikir hareketleri zaviyesinden bir dönüm noktası teşkil eden eserin hazırlanmasındaki — faktörler arasın da “1988 Türkiyesinin Alman fikir adamları için hazırladığı çalışma ve araştırma imkânı”nın - bulunduğunu kaydetmekte, bu suretle memleketi- mize gelen ve ayrılan pek az ecnebi ilim adamında görülen kıymetbilir lik göstermektedir. İşte, 1983-1934 senesinin nasıl ve 'neden ve ne şekilde cereyan — ettiki henüz müspet gekilde bilinmiyen Ü- niversite 1slahatı esnasında memle- ketimize gelen bir Alman fikir ada- minin ön yedi seneyi aşan bir dev redeki ilmi hayatının — tablosu, Bu tablo karşısında yaratma denen ame- liyenin güzel bir misalini düşünmek- ten geri kalmadığımızı söylemek 14 Zimdır. Fakat asıl kaydetmek istedi. Rim mokta, memleketimize getirilen ecnebi İlim adamlarından faydalan: ma şuurumuzun ne nispette gergin kuvvetli ve devamlı olduğu ve mesela Prof, A Rüstow'uz İşte geldik, gidiyoru Sen olasın Halob şehri! diyerek İstanbulu terkederken — İs- tanbul — Üniversitesine ne bıraktığı yahut bir gey bırakması için kendi- sine ne nispette yerli cihazların ze- min hazırladığı ve yardım. eylediği: dir. Kendi kültür tarihimizin bir mü- him meselesi olan bu noktayı yin bu sütunlarda fırsat olursa bu Si ralarda ele alacağımızı söylerken key fiyet ve mühteva tarafı ne olursa olsun, on yedi senelik muhacirlik ha- yatını hiç bir yerli fikir adamımızda görülmiyen şekilde takdire değer bir fikri yaratmaya hasreden ve meslek ($ŞEHİR HABERLERİ) Sağlık Müdürlüğünün yaz faaliyeti Esnafın sıhhi muayenesine başlanmış bulunuluyor Muayeneler, esnafın ayağına gidilerek yapılacak İatanbul Sağlık ve Sosyal Yardım. Müdürlüğü genlş. öl- çüde yaz faaliyetine girmiş bu: Tunmaktadır. Bu cümleden c Jarak, sağlık ekipleri her gün muntazaman / Jokanta. kazino, PİAJ, mahaileblei ve soğuk ee FTubat satan mahalleri tertiş e- decekler ve halkın — sihhatine mugayir olan geylerin satışını menedeceklerdir. Sağlık - ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Fa- ik Yargıcı, bilnasma karasinek ve tifo ile mücadele edilmesi için gerekli emirleri vermiş bu- Tünmaktadır. Diğer taraftan, — Yedikülede açılmış olan 300 yataklı Beş Pavyonlar Verem Hastahanesi ile Beyoğlunda faaliyete geçmiş olan Verem Pavyonu şehrin bü: Yük bir ihtiyacını — karşılamış bulunmaktadır. Sağlık Müdür. lüğüne müracaat eden hasta- lar derhal muayeneye tabi tu- tularak buralara yatırılmakta- dırlar. Eğer, Yediküle hastaha. nesinin civarında bulunan aske: riyeye ait pavyonlar da 1slah edilir ve hastahaneye ithal edi- lirse veremli. hastalarının ih- tiyacı daha geniş ölçüde sağ- lanmış olacaktır. Ayrıca, Sağlık Müdürlüğünce esnafın sihhi muayenesine baş. Janılmış. bulunulmaktadır. Bu cümleden olarak — önümüzdeki #ali gününden itibaren gida maddeleri satan esnafın ront- gen münyeneleri yapılacaktır. Bu müayenelerde, Verem Sax Derneğinin seyyar röntgen ma- kinesi haftanın muayyen gün- lerinde sırası gelen esnafın bu- Tunduğu semte giderek muaye. nelerini yapacak, bu suretle de müayeneye tabi futulacak olan- dar işlerinden tedirgin edilme- yeceklerdir. Yapı Kredi Bankasının İkramiyeli - Aile Cüzdan hediyesinin kur'ası çekildi Yapı ve Kredi/ Bankasının - 1050 yılında İkramiyeli Alle Cüzdanı sa- hiplerine hediye edeceği T evden üçüncü evin talihlisi dün Atlas Sine- masında İkramiyeli Alle Cüzdanı hiplerinin huzurunda çekilen kur'ada belik olmuştur. Noter huzurunda çekilen bu kur'a- da, Göztepede 30.000,— lira değerin: deki bahçeli evi İstanbul şubesinden Mukâdder Perk kazanmıştır. 'Yapı ve Kredi Bankası tarafından yılda her 100 müşteriden birine he- diye edilen para ikramiyelerinin talın lileri, sun sayfamızda- gösterilmiştir. Çalışma Bakanı şehrimizde Dün sabah Ankaradan — şehrimize elen Çalışma Bakanı Polatkan bu günden itibaren şehrimizdeki tetkik lerine başlıyacaktır. Bakan; Çalışma Müdürlüğü, — Si- gorta İşleri Müdürlüğü, İş Bulma Kurumları ve — fabrikalarda grev hakkı ve sair meseleler üzerinde in. celemeler yapacaktır yerme devrini fikir hayatı çorak, ba> kımsız ve bahtsız, fakat #ime karşı vefalı TTürkiyemize bore'u ulan Prof. A Rüstow'a, Almanyadaki yeni va- zifesinde — muvaffakıyetler — dilerim, İktisat Fakültesine verdiği bir yazı da bizzat profesörün dediği gibi bu- Künden itibaren Heldelberg'in Yeni İstanbulun eski profesörü olan Monsleur Rüstow'un, orada da Tür- kiyeye ait meseleleri, geçen — sene Almanyada ele aldığı gibi, gözönün- de tutmaktan, felâketli- zamanlarda kendisine kucağını açan / Türkiyeyi ve Türklüğü sevmekten, bu. bahtsız memlekete gu veya bu ferdi ve hissi sebep dolayisiyle ayrıldıktan #onru küfreden bazı ecnebilere karşı — bir hâk ve hakikat müdafaacısı olmak- hayatının olgunluk devresini ve eser 'tan geri kalmıyacağını düşünüyoruz. alatasarayın Üç tarihi var. Biri 1470 yılında İkinci — Bayezld zamanında — “Galatasarayı” mektebi Olarak kuruluşundan 1868 de Abdi. Jazizin Paris — seyahatinden — sonra “Mekteb-i Sultani-i ŞAhâne” haline gelene kadar devam eden devre, T- Kinelsi o zamandan Cumhuriyet in. Kılâbına kadar olan devre, üçüncü ve sonuncusu da bugünkü “Galatası Tay Lisesi” devresi. 'Her Üç devresinde, bu irfan ocağı, zamanındaki diğer mekteplere na- zaran bir hususiyet —areztmiştir. ve böylece bir ananeye sahip olmuştur. En sonuncusu, her #ene, haziran ayının ilk pazar günü, eski Galata- Saraylılarla en son mezunların — bir araya gelerek pilâv yemeleridir. Dün de, bu anane ihya edildi. Saat 10,80 dan itibaren mektebin avlusunda toplanan eski ve yeni fa- “genç” Galatası konferans. S saraylılar Ce 'tarafından tertip ve idare dilen toplantıda ilk sözü, en yaşlı Galatasaraylı alacaktı. Fakat kür. süye Ercüment Ekrem Tâlü davet edilince, evvelki sene matbuat haya- fının ellinci yıldönümü tes'it edilen “genç” üstat sinirlendi — Orhan Bey dedem, Selim Sırrı amcam, Fahri Köstem ağabeyim du- Türken 'bana söz düşer mi? Diye protesto ettikten sonra, asıl #öz ziyafetinin birazdan başlıyacağı: n yemekten evvel sofr: ya konulan zeytin ve turp nevinden konuşacağını bildirdi ve sözü Şükrü Kaya'ya bıraktı. Şükrü Kaya bu azizliğe başını sal. hıyarak kürsüye gelirken, Ercümend Ekrem Talu “Gördün mü turpluğu- mu,, diye yerini ona bıraktı. Şükrü Kaya heyecanlı bir konuş- yaptı. Yetmişi aşan “delikanlılarla” yir- misine varmamış olanları birleştiren müşterek hişsin tahlilini" yaparken gözü tarihe intikal — ettirdi. tarihin Maziyi antalan bir hazine olmaktan ziyade “ebedi bir istikbal” olduğunu belirterek Galatasaraylıların tıpkı A- tatürk gibi buna Mandıklarını, bu yolda yürüdüklerini söyledi. " Hep birden Atatürk için bir ihtiram du- Tuşuna kalkıldı. Şükrü Kayadan sonra kürsüye ge- len Selim Sırrı Tarcan, genç Galata- saraylılara idealden bahsederek mek- 'teba girişini anlattı, sözlerini şöyle bitirdiz. — İşte ben idealime sahip oldum. Biz de yüz sene yaşıyarak idealimi tahakkuk ettireceğim diye hareket ediniz. Mektebin eski müdürlerinden Fet- hi İsfendiyaroğlu, Galatasarayın ta- rihinden, — memlekete — hizmetinden bahsederken: Hâlen Büyük Millet S1 mayıs tarihli gazetemizde, 1 temmuzdan. İtibaren, — şehri- nlzde — beynelmilel bir. behek sergisinin açılacağını haber ve- ir röportaj — neşret- Gazetemiz, sergi — mülddetin- ce, plâktik dekorlar içerisindi teşhir edilecek olan bebek pa- viyonlarından en çok beğenile- ni tesbit etmek için okuyucu- ları arasında bir müşabaka aç- maya karar vermiştir. Röportajımızda da — tebarüz ettirdiğimiz gibi muhtelif mem- deketlere alt olan bebekler ken- di memleketlerini belirten de- Galatasaraylıların pilâv günü dün törenle kutlandı Mektepte loıılıııan genç, Ihilyıı yüzlerce mezun ve öğrenci, andılar ve Taksim Âbidesine çelenk koydular ski günleri Meclisinde 18 milletvekili bulundu. Gunu kaydetti ve merhum Ahmet Hi #imin bir yazısını okudu. Büyük ir, burada Galatasaraylıları “Şarkın ilk Türk Avrupalıları” olarak tavsif ediyordu. Gelatasaray Kulüünün 1 numara, h Azası Ali Bami Yen “Galata: Pilâyi midemize değil, kalbimize gi der” diye söze başlayıp: — Biz, dedi, burada bir mânevi hacca gelmiş gibiyiz. Biz çocukluk Tuhumuzu. terkedemiyoruz. — Burası Mi ana yurdu biliyoruz. Evimiz, bar kımız. ilir, yanabilir, fakat bu ram öyle değildir. Ali Sami yerini Reşit Mazhara bı- Takınca, otuz sene evvel mezun olan bu Galatasaraylı, son - müdürlerden Salih Arif'in zamanını, mektebi işgal devresinde, işgal edilmekten kurta- Tışını, o zamanlar Beyoğlunda polis karakolu hariç, yegâne Türk bayrı #ının dalgalandığı bir yer olarak mu- hafaza edilişini hatırlattı, alkışlandı ve yerini bu sene mezunları adın: lr hitabede bulunan genç ar- Bu söz, ziyafeti herkesin iştihasını arttırmışlı. Fakat yapılacak — çok mühim bir vazife vardı. Artık bu sa- lona gelmek imkânları olmayan rah- metli — Galatasaraylılar için ayağa kalkıldı. Derin bir vecd içinde onlar anıldıktan sonra, Çallı — Tbrahim'in firçasiyle çerçevesinden bu manzara. ya bakan Tevfik Fikretin Mektebi Sultani marşı Şehir bandosu tarafın- eye hücum r ganimet olarak ye- aat 14 te Önde bando, bütün Ga- iatasaraylılar Atatürk Abidesine mü; terek bir büyük çelenk ve ayrı ayrı kalblerinin en aziz hislerini koydu- lar. ve gelecek sene, daha kalabalık buluşmak üzere, ayrıldılar, — fa, Teknik Üniversite Lâboratuvarları Marshall yardımı Rektör, bu mevzu hakkında Bakanlıkla temas etmek üzere dün Teknik Üniversite Rektörü Hulki Erem mühtelif işler hakkında. Ba- nlıkla temas etmek Üzere dün ak- şam saat 17 de kalkan uçakla An- karaya gitmiştir. Hava alaninda kendisiyle görüşen bir arkadağımıza — Rektör — şunları söylemiştir. — Yeni Hükümet — kurulduktan sonra ilk defa olarak Bakanlıkla te- Mas etmek üzere Ankaraya gidiyo- Milletlerarası Bebek Sergisinden bebekler Iıedıye edecegız En güzeli bulanlaıdan 10 okuyucumuza birer bebek vereceğiz Tüm, Bilhassa Teknik Üniversitede- vaplar, en çok hangi paviyonun Üzerinde durmuşsa, bu paviyo- nu YENİ İSTANBUL, - bebek sergisinin birinci paviyonu ola- rak ilân decek, ayrıca en çok beğenilen paviyonun rey verlei- leri arasında çekilecek kazananlardan 10 kişiye de hâ- tıra olmak Üüzere güzel ve kiş metli birer bebek / hediye ede- cektir. Bu hususta ilerlde okuyucula- yımıza daha geniş malümat ve- receğiz. Üniversite imtihanları devam ediyor Bu yıl, askerlik kamplarının 15 güne indirilmesi temin edilecek İstanbul — Ünivereitesinin muhte. Nit faklitelerinde imtihanlara devam edilmektedir. Bu arada Hukuk ve İk- Tisat Fakültelerinde imtihanlara gi- ren talebelerin aldıkları — dereceler Peyderpey ilan edilmeğe başlanmış- fır. Bu / vüziyete göre, —Esas Teşkilar Hukuku ile, Hukukun Umuml Pren- Sipleri derslerinden imtihana — giren 1 ve 2 Wci sömeste öğrencilerinin başarı nispetlerinin düşük olduğu an. laşılmıştır. 'Diğer taraftan “ Üniversite askert kamplarına İmtihanların sona erme” #ini takiben başlanacaktır. Mili- Savunma Bakanlığının, büt- çede tasarruf cetmek — makae kampları 18 güne indireceği mahafilde israrla söylenmektedir. Bu Süretle Milli Savunma — bütçesinde 300 bin Jiralık bir tarassufun temin edileceğine işaret edilmektedir. Genel Meclis üyelerinden Fahreddin Fehmi Belen vefat etti tanbul Genel Meclisi üyelerinden Çocuk hastalıkları mütehasısı Dok- tor Fahreddin Fehmi Belen vefat et miştir. Cenazesi - bugün — Beşiktas Spor caddesi, Fazıl Bey apartmanın daki — ikametgâhından . kaldırılarak cenaze namazı öğleyin Teşvikiye' ca- mülnde kılındıktan sonra - Feriköş mezarlığına defnedilecektir. Vali ve Belediye Başkanı / bütün Genel Meclis Üyelerinin canaze me- rasiminde hazır. bulunmalarını — ve merhumun arzusuna binaen cenaze merasimine çelenk gönderilmemesini rica etmiştir. Nişantaşı Kız Enstitüsünün Sergisi Nişantağı Kiz Enstitüsü öğrenci: lerinin çalışmalarını gösteren sergi ve defile bugün aat 17 de okul bi 'nasında yapıalcaktır. ile tamamlanacak Ankaraya gitti Ki bilâmum lâboratuvarların noksa: Jarının tamamlanması için 19 mi yon lira kadar bir paraya — ihtiyaç vardır. Bu tahsisatın Marahall Plâ- 'nından - teminintn “mümkün “olup'obi madiğı hususunü ilgili — Bakanlarla, görüşeceğim. İnşaat Fakültesi — ve Rektörlük kısmına tahsis edilen Taş- kışlanın bir kısmını tamir ederek bu fakülteyi birleştirmiştik. — Mütebaki tamiratın tamamlanması va Taşkış- Janın modern bir bina haline getirile- bilmesi için daha bir buçuk milyon dira lazımdır. Bu parayı bütçemize koyacağız.” İstanbul Sergisine iştirak edeceklerin sayısı artıyor 1 temmuzda açılacak olan İstan- bul Sergisinin bu yıl geçen senekiy- de kıyas edilemiyecek / derecede mü- kemmel olacağı anlaşılmaktadır. Hemen hemen bütün Bakanlıklar sergide bir paviyon yaptırmaya ka- rar vermişlerdir. Sergi Komltesi ça- ışmalarını hızlandırmıştır. Açılış za- manına pek az bir vakit kalması dolayısiyle son günlerde sergiye işti. rak etmek Üzere yer ayırtan firma- ların sayısı artmıştır. Şimdi sergi sahası muazzam — bir şantiye halini almıştır. Diğer taraftan İtalyadan getirtil- Mesine karar verilen 78 nevi marife- ti bulunan bir Luna Park takımı ile yapılan anlaşmaya all mukavele su- reti imzalanması için dün İtalyaya gönderilmiştir. Eğer sözü geçen kum.- panya mukaveleyi imzalar ve gelme- yi kabul ederse serginin çok eğlence- N geçeceğine şüphe yoktur 5 Haziran 1900 Teknik Ünivernitedemi dera durümu Talebe Birliği Başkanı ve Rektörün izahatı Talebeler: — Yapacağımız — mitinzde Ünlversite tâaresinin karşısında değii yanında bulunuyoruz. Üniversitemizin ancak bu. Wdare ile kalkınacağına eminiz, diyor zaklıklarını duyürmak için. bi ed lan 'Teknik Üniversite — Talebe Birli İinden Bir gvup cumartesi günü Vali ve Belediye Başkanımı ziyaret etmiş. lerdir. “Gençler, valinin / kendilerine gözterdiki “Yakın “ügiden, “dertlerini Ginlemek, anlamak ayrelinden " çok Memnun ” kalmışlardır. Fahreddin SEZE Te İstişareye karar Yermişlerdine e K eme D E e yapılacaktır. M ll anlaait rın düzeltilmeni için Tekafik Üniversitenin muhtar hüviyeti içinde Sahip olduğu imkânları aşan hüsüs: farda İlgili makamların Üniversilemi. ze müzaheretlerini talep ediyoruz.. Teknik Üniversite Rektörünün demeci Dün akşam Ankaraya hareket & deceği mrada tedrisat hakkındaki taz lebe sikâyetlerine dair fikrini sordu. İumuz Teknik Üniversite " Rektörü Hulki Erem bize sunları söyledi: Talebenin dere vaziyetinden e- Jan gikâyetleri gazetci Mâğalı olarak aksettir nin verem olduğu, 6 kişinin intihar #tüği hakkındaki” iddlalara — gelince 1600 talebesi olan üniversitemizde 36 kisi vereme tutulmuş olsa hile bu rar kama 'şehirdeki umuml verem nispeti- 'ne göre çok Sayılmaz. Şimdiye kadı Talebeden İKT kişinta fntimar. ettiğini düydük Talebelerin — şikâyetlerini imkân nispetinde nazarı dikkate almaya ça hancağız. Kendilerine “dera kitapları temin edilecek ve - talimatnamedeki formalite Ve aksaklıkların düzeitilme 4i yoluna gidilecektir. Bu itibarla ta- Tebelerin vaziyeti bu kadar büyüt Mmelerini yersiz buluyorum. / Ankara Seyahatim 'bu konu e ilgili dekildir.” İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti Teknik Üniversite Talebe Biriikine Müracaatin. mitince kendilerinin de İstirak arzusunda olduklarını - belirt- mişlerdir. Ayrıca ” Üniversite 'Talebe / Birliği kendi Azalarını mitinge dâvet eden Bir beyanname nesredecektir. “Teknik Üniversite Talebe Birliğinin yapacağı miting mevruunda görüşmek İzere Ankara Üniversitesi Talebe Bir- likinden bir temsilei İstanbula geh SİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi : YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SARLICA Bu sayıda yazı işlerini 'fillen idare eden: Sacid ÖGET Banldığı yer YENİ İSTANBUL MATBAACI- LIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI ——— ——— ——— ——— ——— ——— REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri Anlattıklarım tarih de olsa bu dünya ile artık JAkası/ kalmamış bir nevi mavera tarihi / oldukları için durumun ciddiyetine aykırı düşmüyorlar ve Hacıdan ziyade beni oyalıyorlardı. Fakat ara ra Eyüp Peygamberi fakirlik zamanında koru. mayan — Yusufu, kuyuya, Yunüsü — denize atan hemşerilerine öfkelenip küfretmekle beraber Ha- € Bey de kendinden geçmişti. Öyle ki Danyal Peygamber yani hekimler piri olan Lokman He- kim hikâyelerinin civcivii yerinde çiftliğe varı- gımıza âdeta Üzüldü ve coşkun bir hayretle — Alim olduğunu bilirdim amma hakikat bu kadar bilmezdim doktor, dedi. Zavallı Hacı Ömer günden güne ne kadar Kötülüyor, çöküyordu. Hacı Ömerin can üstünde hastası, nöbet sa- atinden sonra, gerçekten ayağa kalımıştı. Ha- €ı Bey kendini yalancı çıkardığı için kadına fe 'na halde içerledi : — Tu A'lah belânı versin!.. Bir daha vasiyet etmek değil, gözüm önünde gebersen sana inan- mak yok, diye bağırmağa başladı. Araya girdim, Nöbet halinde hasta ne yap- tığını bilir miydi? Kadının nabzını yoklayıp ay: namla bir kere de onun göz bebeklerine baktık. fan sönra hemen gırıngasını vürarak yatağına yatırdım. Sonra Hacı Beyin — zoriyle iki kaşık 21 Çorba içmeğe oturduk. Daha evvel biraz yüzü- mü yıkıyarak elbise değiştirmek istedim. Ce- keti daha arabada atmıştım. Sabahtan beri vü- cudumda terleye kuruya — muşamba haline gel miş katı frenk gömleğiyle o cendere gibi pan- talonu bir dakika daha taşımağa tahammülüm kalmamıştı. Ben ne kadar kısa ve kalın isem, kendisi © kadar uzun ve kuru olan Hacı Öme- rin patiska entarilerinden birini vücuduma uy- durmak kolay değildi. Kuşakla bir parça göbe- imin Üstünden kasınca pekâlâ oldu. Zaten sı- Cak yaz günlerinde muayenehanemde — giydiğim ve eteklerini mahsus bir parça uzun tutturdu. um hekim gömleğimle altındaki ince — keten Pantalon az çok buna benzerdi. Çorba böyle zamanlarda gerçekten sefil vü- Cudün en çok muhtaç olduğu bir ilâçtır. Fakat bİZ onu sofraya gelen daha başka öteberi ile da- ha da takviye ettik. Sonra sofanın — önündeki #undurmanın yumuşak minderlerle beslenmiş ke- revetleri Üstünde, yıldızlara kargı Hacı Ömerle karşı karşıya uzandık. O Hazreti Danyal hikâ- yesinin yeniden başlamasını umuyordu. — Pakat böyle geyler bir defaya mahsustur. ve arkaları yoktur. İkimiz de biraz sonra arabadaki kesik kesik uykularımıza benziyen bir ağır dalgın. lik haline düştük. Tesbihin durmadan şakırda- masına mukabil Hacı Ömer ara sıra horluyor, üzün Uzü öksürüyor; sonra bunları beni yaptı aanarak: — Ne ettin doktor? diye sorüyor tü Kötü öksürüyorsun!. diyordu. Doğrusu da galiba buydu. Fakat odalarımıza gitmek üÜzere sundurmadan sofaya geçmeye ha- zırlandığımız sırada bir haberle karşılaştık. Kâh. yalardan birinin hasta karısı — ağırlaşmış, ateş 22 Sen kö- Yatıp rahat etmelisin, içinde sayıklayıp ağlıyormuş... Bu gibi haller bu sıtma — memleketinde — gündelik — vukuattandır. Gençler sayıklayıp ağlarlar... İhtiyarlar sayıkla- yap vasiyet ederler... Tıpkı birkaç saat evvel Ha- cı Ömerin karısının yaptığı gibi... Fakat etrafın. dakiler yine de alışamazlar; her defasında telâ- #a düşerler, Hacı Ömer, haberi getiren bağıra bağıra haşlamaya başladı: — Herifi elbirliğiyle öldürecek miyiz yahu! Gendi derdi gendine yetiyor... Get be gadın get... Hasta olacak zamanı ne de buldu ya: Gülerek; — Hacı Bey, hastalığın zamanı olur mu? dedim, erken buradayım bu gece... Sen gendin anl get güradan ki ben rahat vazıfa görem, Giz get getir gel şu benim çantayı!, Bazı zamanlar, yerlilerle - konüşürken far- kında olmadan benim de onların kendi ağızlariyle konuşmağa başladığım olur. Bu bir taklit değil- dir ve belki de gitgide kaybolan İstanbulluluğum. ile Anadolluluk arasında bir geçit noktasına var- mış. almamdandır. Hacı Ömer: — Ben bir gün beni o vazıfaya kötü kötü sökdürüp günaha sokacasın ya doktur! diye is- yan edecek gibi oldu. Fakat çanta gelmişti. Benim bu giş karınlı eski çantam, zabit Üni- forması gibi bir şeydir. Bu saf insanlar Üzerin. deki otoritem bir parça da onun manzarasından doğar. Sağ zamanlarında doktora pek kulak as- mayan bu insanlar hastalık ve acı görünmez bir| canavar gibi bir yerlerinden kaptı mı bu çantaya bir tılmm gibi bakmaya başlarlar. Gerçekten de 'onun içinde bu memlekette rastlanan bir çok he talıkların tam ilâcı değilse bile iyi kötü bir yuz muşatıcısı / vardır. - Herhanci bir vakada basit ihtiyar. kadını ameliyat bıçaklarından morfine kadar her geyi elimin altında bulurum. Bu kompozlsyonu bana köylerdeki uzun tecrübelerim yaptırmıştır. En umulmaz Anadolu köylerinde bazı Nâbi gibi Jakırdı eden kimselere rastlanır. Bunlardan bir tanesi, başındaki basit bir. yağ kesesesini kolayca çıkardığım bir ihtiyar saz şairi, bi çantamla ötede beride rastladıkça korkuyor yaparak ve ince ince sesler çıkararak: — Amanın tohtor bey... Sen onun ağzını a 'tın mi ufak ufak caneverler çıhıp goçacak sanı- Tım, der ve etrafımızda başkaları varsa izah eder — Gafamın aha şu yanına köstebek gibi bir illet yapışmış, ganımı emer dürürdü.. Şu çan- 'tadan bi güçük canever çıktı; goca köstebesi kıtır kıtır. yedi tövbe ossun!. Hâsılı benim çanta, bu saz şatrinin — dalma koltuğunda taşıdığı sazı gibidir... Onları kaybe- dersek bilmem ki, ne olur ikimizin de haliı.. İlâve etmeliyim ki, benim çantam da onun sazı kadar eski, hattâ birkaç yerinden yamalıdır. Daha yenisi ve pahalısını almağa kudretim yok dekildir... Fakat o başkadır, bana çok uğur Ki tirmiştir; meslekteki eskilik ve tecrübemin gahi- didir. Bizim meslekte — kıdem, yani ihtiyarlık, hattâ sakalın büyük ehemmiyeti vardır. Lokman hekimin torbasında zamanının basit merhemleri kökleri vesairesiyle tekrar dünyamızda bir. de- vir yapmağa geldiği görülse, kim bilir ne kadar hasta, en şöhretli Üniversite spesiyalistlerini boş Jayarak onün eteklerine sarılırlardı. Uzak değil, /daha benim stajiyer olduğum zamanlarda İstan: bulun şurasında burasında kâr-ı kadIm eski he kimler vardı. İhtiyarlıktan harabe haline gelmiş bu biçareleri oturdukları yerde dalıp dalıp gider- lerken ilminin derinliklerine dalarak düşünüyor sananlar pek çoktu. Yine benim saz şairime dönersek, biçare a- 'dam kafasındaki uru çıkarmak için para almadı- fımı düşünerek - ki zavallının parası değil bir gece kahvelerde saz çalmıyacak olaa yiyecek ku- Tu ekmeği yoktu - kendini bana minnettar sanırdı. Kasaba kasaba, köy köy gezip dolaştığı yerlerde başına yapışmış köstebeği nasıl bir vuruşta te- pelediğimi çalgisiyle çalıp söylerken ve sairlik İcabı, buna körlerin gözünü açıp, — kötürümlere horan oynattığım. yolunda — mübalağalı ilâveler yaprken bana ne kiymette bir reklâm yaptığını ve şöhretimi nerelere ne kadar yaydığını bil- mezdi. vr İLK YALNIZLIK yi adam; iyi hekim; fukara babası adam, memleketini seven adam, ya hele ailesini! Kaza ahalisi gibi kendimi de inandırdığım bu faziletlerden şüpheye — düşüşüm işte © geceden başlar. Kâhyanın karısına İğmesini — vurduktan ve daha başka bir ilâçla az çok sakinleştirerek gamlı günümün son vazifesini de tamamladıktan sonra odama girmek Üzereydim. Fakat benim için hazırlanmış yatağı görünce vücudüme bir titre- me yapıştı. Kapının eşiğini aşmağa bir türlü ce- aret edemiyor, bu gece burada geçecek şeyler- 'den korkuyordum. Evvelâ arabada, sonra sun- dürmada uyuyup dinlendiğime — fena etmiştim. Bunu yapmasaydım şimdi bu yatakta derin bir hamal uykusuna düşüp kendimi kaybetmem müm- kün, Üç Ablaların çiftliğinde Cemileyi koynun ahp yatmak ta olurdu. Fakat kabul etmek lâ- zamdır. ki, doğrusu yine evimde vazife başında kalmak olacaktı. Vazitedi n kaçmakla kurtulunur mu? (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: