20 Ağustos 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

20 Ağustos 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İnsan Yaşama “Teprağın üetün ellerim başının altna Koymustu. Beş Şünden Veri 'erizdi ve gökte yıldır a gn piri “Yanıp sönüyordu. 'Saman Yolu e kadar gürel” de- * naşkı ler düşünmek Başka geyler düşünmek tetiyı AEzmdnki Çöpü tükürdü: — ayaki, Birbirinin Üetüne koydu parmakları Bi saçlarına geçirdi Sol tarafla ıldızların en büyüğü ve'en Gönüğü Ütrek rük'işıldamale. ilydr A“'uıı Anda, gü yıldızi. kimbilir. kim- der teyrediyor” ” 'dedi, “yurdumun Görtdir tarafında, “dünyada, “kimbi. dir kimler. KAfanma . Bâtiralar hücum / eti Ne zaman günlük hayatın endirele Pinden kürtülmak imtese hâtiralarına Gönerdi Mersinti düşündü” çocuklu Hunu düsündü Hayatinın en kötü günleri Mersinde eemleti. O ücüdü toprağın acaklığiyle Ürper- & iaranlıkta ağaclar birbirine kanı- giyor, slyah kümeler halinde uzayıp Fidiyorlardı. Ve gökyürü yıldız v Bindeydl. İslak, Yorgun bir gece.. Sıcak mi moak Mersinin scağını bilirsiniz: Bokucu, yapışkan, renksizdir. Halil, deniz kenarından eve doğru Koşuyordu. — 1çinde dayanılmaz bir korku yardı. Çok geç kalmıştı. Üvey Babası her halde isten dönmüş olma” Hiydı. Deniz kenarında, köpük. köpük dahtlan dalgaların arasında, kayala- Tın Üstünde — çocuklarln öynarken, Yaktin nasil geçtiğini — anlamamıştı. Blle Birdenbire ortalık kararınca ak- B başına gelmişti. Kalbi "naml çarpıyordu.. Yol, sanki büsbütün uzamıştı; bit- Bütün mek tükenmek — bilmiyordu. Bızıyla. koşmas hu yerdeymiz zanıp giden gülüyordu. Baylu boyunu Kana nefes almak geliyordu Fakat bacakları artık makinel ©. kendisinin değil, korkusunun. em- Tihdeydiler. Düzgün nefes alamıyor tutuluyordu. 'Orada hiç kımıldamadan bir. müd- t yatlı. | Kendine gelince, yerde Sürünerek, kapının yanına gitti, kur İak verdi. Babam homurdana homur- Gana bir geyler söylüyordu. 'Ne dedi- Fini anlamadığı halde içinde bir hu: Şursuzluk düydü. — Kulağını tahtaya Fapıstırdı... Gene işitmiyordu. “Kapı- Yi aralasam mi?” Giye düşündü. Ce Saret edemedi. 'Olduğu yerde büzülmüs, kımıldan- maadan oturuyordu. . Bir 'ara annesi: Bin sesini işitti: Hirçın ağlamaklı bir #aa. ve bundan sonra babam, avazı Şiklili kadar — bağırmya — başladı. Korkuyla büzüdü. — Kalbi, ağmında garpıyordu. 'Babası sarhoştu. Kelimeler dudak- darından ezile bürüle, birbirine karı: ük dökülüyor. fakat münalarından, Mânalarındaki o ci küvvetten hiç Bir şey kaybetmiyordu. Halik, önce ne düsünecekini bile- medi, duymamıştı sanki-. Fakat bir an geldi ki, artından ahır bir yük | kaldırılıyormuz. gibi bir. hisle doldu. | Bunu tahmin etmezdi. Üvey babe diye “bakırıyordu Yadan K at “adamın küfrederek Yürüdükünü dettti. Kendini müthi 'sonra, bütün hızıyla Halilin guratına indi. ÖL annesinin önüne durmuz “Ânneme vuramazsınız” . öiye baz Hırıyordu. “anneme küfredemezsiniz. Tokadı. yiyince — yere kapaklandı. Çılrinca ağlıyarak “ divanın üstüne Sürüklenai. Babasının birbiri ardınca İndirdiki yumrukların acısıyla kavrar Biyordu. “Kuvvetsizliğin verdiki. hie. Tanla doluydu. Babası hiç sakınma” Gan kafasına, sırtına. neresine Yaslar. #R vürüyordu. Annesiyse, onu kurtar: Mak için adamın Üstüne atıliyor, ba- Bıra bağıra aklıyordu. Bir ara Halilin görü annesine ta- kaldı: “Birak anne üzülme,” demek istedi. Besi çıkmadı.. — Sonra. içinden ona garılmak gelâi. Kımı Artik en ufak bir korkusu yoktu. Aynı seyi hiç Güşünmeden tekr sabilir. bütün bu acı abilirdi. Katiyen ılmadan biraz /Tetle başını babasına çevirdi. A n gözleri — onun gözlerine takı: hinca, Düsbütün “karardı. O çocuk gözlerinde korku, — yalvarma dekil, Befret ve iman vardı. Hai bundan. sonrasını hatırlamı. yör. Bi 'Tam Üç gün kendini bilmez bir hal e Hasta' Yattı Atefler içinde yandı Ne zavan gözlerini açan, annesini Dünya Hikâye Müsabakası Amerikada tertip edilen Dün- ya Hikâye Müsabakasına en Büzel iki Türk hikâyesini »e Çi göndermek vazifesini üze. Fine alan gazetemiz, teşkli etti. Bi büyük jürinin karariyle 'Sam Amca,, ve “Merhametli Bir. Kadin,, ” hikâyelerini seç- miş, tercümelerini yaptırmış ve Amerikaya yollamıştır. Müsa- bakaya gönderilen 422 hikâye içinde Jürinin neşredilmek üze- Te ayırdığı diğer 28 hikâyeyi de mra ile her gün bu sahifede okuyucularımıza sunuyoruz. Jürinin seçtiği 30 hikâyeden birl Muharrirlerin soyadı alfabe sirasiyle © Daşucündü. scasiz sensiz ağlar bulu O, Gört günde dört yıl yaşadı. Babası her akşam içiyor. — kumar üyor, eve gece yarıları sarhos we lin bası 'Ârtik kalkamn, bir şeysi yök,” di 'AncAk ” dördüncü — günün sabahi yataktan kalkabildi. Şürük “içindeydi. - Bassizce giyindi. ve Annenine gözükmeden sokağa fırlayıp fabrikanın yolumu, tuttu. 'Baban 'orada İdare memuru . oldu. 'ken tanırdı. — İşçilik Bütün' vücudu Yanı küçüktü, zayıftı. Halil, babasının. yaptıklarını anla- tarak yalvardı: 'Eker beni işe almazsanız her gün 'eve sokmaz” ded Tmanmadılar.. ” Babasına — haber yollandı ve uzun uzadıya münakaşar İar odilar. Cemal” beyi" dediler, “Bu çocuk af Burada ezilir, sonra daha. fena Slur. Gel bu işten vazgeç. Senin ço- Cükün ötekilere benzer miz 'Adam kimseyi dinlemedi, döv, 'Her taraf geklinde kalaslar u- Zatılmıştı. Ortada: büyük Bir havu: zün İçinde sabun kaynıyordu. Bu bil hazsa korkunç bir geydi. Hai yere daha Küvvetli. bastı. 'Sişman, Kür biyikli bir adam, onu Asinin bağına götürüü, 'Sana tahta takunya Yapacağı İşi gösterdi. İyi bir adamdı. Yanından ayrılır. ken parmağını salhyarak: “Sakın sabahları ” fişini sımbali mayı unutma”” dedi. Hallin vazifesi, sabunları kalıpla- indan “Ççıkarıp. sıralamaktı. Zor bir 'dekildi. Badece kalıplar biraz ağır geliyordu. Taşırken, kucaklamak mec- Büriyetinde “kalıyor ve asld, — çıplak kollarını yakıyordu. Sisman, gür bıyıklı adam, ikide bir 'ona yardım ediyordu. Kalıpları Tasıyacak küvveti bile olmadığını gö Tünce sırtını Oksiyarak: "Bir iki gün dişini sık da bakalım arız.” dedi, — “seni ipliğe İster daha batittir. 'asldı yakmasın diye kollarına çuval sardı, Halil, gÜF biyikli adamın hiç gül- medikleri halde insana ferahlık ve Ten gözlerine bakarak: “Bu adam babam olsa, #ündü. Ve © gece, rüyasındı kaynıyan havuza düştü. ik Baftalığım aldığı gün ne kadar evinçliydi.. “Doğru annesine koşar Tak parayı vermiş, boynuna sarılmış. ÖL Kadın, onu bağrına basarken a. yucundaki Üç buçuk liraya yaşlı göz- iörle bakmıştı. Hayatta Çok acı gör nüş, gok sıkıntı Çekmiş bir Insandı; Takat 0 andaki istirabı. hepsinin üs- iündeydi. Üç buçuk İira için çocuğu: Yü fabrikada, hem de bunaltıcı bir sıcaklığı olan sabünhanede çalıştır. Maya mecbür olmak, — onu kahredi. Yordu. Cemâl bey. içkiye ve kumara bas- Jamadan evvel he iyi bir adamdı. Ha: ille kendi çocuğu gibi muamele eder- di Halbuki. şimdi. Samiye hanımın lk kocasından üc şecuğu olmustu. En büyükleri, Suat Tanım, mühendisti. Ortanca, 'Sabri, >munla' beraber Ankarada oturuyor. “seye gidiyordu. Suat hanım, Halili e yanına almak İçin ısrar etmişti 1ma, annesi birakmamıştı. ”0 daha küçük, ondan ayrılamam.” tamleti. Simdi plsmandı tabli. — Hep, nasil sem de Hallli Ankaraya yollasam yrdu.. Kizına, doğrüdan fruya bir gey söylüyemezdi. Koca- 'inin sarhos, kumarbaz olduğunu, Ha li dövdüğünü anlatamazdı. — Haska bir sebep bulmalıydı. Bunları söylese, hi 'ayrıl” diye tutturacaki Onun da canına tak demişti, mak istiyordu. Tastı, yere kafe dazım,” Gedi. diye - içinde sabun ayrıl Fakat hayatla ken. dine ait hiç bir yeyi yoktu, kızına yük aktı. Maamafih 'bu vaziyeti sak- Jasına da artık İmkân kalmamıştı. Suat Hanımın bir iki haftaya kadar vazifeyle Mersine — gelmek ihtimali 'ardı. Her seyi körecekti. - Kimbilir Halllin fabrikada çalıştıkını duyunca 'ne derdi? 'Kadının günleri dalmi bir üzüntü içinde geçiyordu. Ne yapacafını Bi mez bir alde düşünüp duruyor, ağ- Tiyordu. 'Bir gece Cemal bey eve gene sar- hOf Keldi. O gün oturma odaındaki kahepeleri #atmış e bütün parayı Kumarda yemişti. Sokak kapısından girer girmez: “Halli nerde?” diye bağırarak mer- divene saldırdı. Zi zurna sarhostu. Ayakta zor dürüyor, düşecekmiz gi- bi yürüyordu: © geldiği sıraâa, — mütfakta olan kadın. 'hemen. sofaya firiadi. Kocası: min, Üst kata çıkan merdivenin ya: Tasinda oldukunu görünce, arkasından Koğup dürdürmak” İstedi. İkide bir. böyle sarhoş geliyor. ve Para ver” diye Halilin Üstüne yü- rüyordu. “Kadın bütün hızıyla koşarak tam merdiyene gelmisti ki ayağı takılar ak yüzü koyun kapaklandı. Almı ba: iamağın Kenarina gelmiş ve kaşının istü yarılmıştı. — Bir zaman yüzünü avuçları İle kapayıp kımıldanmadan durdu. Baygınlık geçirdi. — “Kendine gelince, parmaklarında — kanının a. Saklığını hissetti. Söyle bir eline bak: 'it Ve yanağından mızan kanın” Üstü ne “etekini bastırarak yukarı” Koştu. 'Onun, Halile dokunmasını. bile is temiyordu. “Bir çocuk için bu kadar iStırap. fazlaydı artık. Odaya girdiki zaman hiç ummadı h bir. manzarayla kargılaştı:Kocam yatakın Üstüne kapaklanmış — boylu Boyunca yatıyordu. — Halil yerdaydi. Bağı ellerinin ” arasında, — baçakları karnında, " döşemenin Üstüne büzül müş biç kımıldamıyordu. Kadın, çocuğun yanına, çöktü. Adam' gürültüyle iceri dalmea, Ha W Sçriyarak uyanmış ve onün ha. vaya “kalkmış elinden. başka bir şey zörmemlsti. Bütün vücudunu sarsan Âni bir. Hüreketle Kendini yataktan aşakı atmıştı. Adamın bütün afirii- Hiyle salladıkı eli, hedefini bulamayın. Ca vücüdü boşlukta kalmış, müvaze. Desini kaybederek — yatağın Üstüne Gevrilmisti. Annesi, — Hallli kollarının arasına alND tescili etmek istedi. yerinden kı. Mmıldatamadı. Yüzünü görmek icin çe virmeye uğraştı, gücü yetmedi. Çocuk Sanki dözemeye Yapışmıstı. “Hali, evlâdim” idır Fuat BENGÜ Kadının kaşının Üstünden sızan kan, yaRAKlAMnARA " Göğelnü ” Göğva, Si Yordu. “O, İçini “kavuran bir. merak Ve acı e Halilin Üstüne kapanmım, kendini Unutmustu. “Çocuğun. bütün Yücudü. ter İçindeydi. Durmadan üt Tiyordu. 'Bu tÜtremeler o derece kuv. Yetliydi. ki, kadın da onunla berabor Saranlıyordu. Halil, yayrum Çocuk gözlerini açıp annesine bal Ü. Sanki. tanımıyor, " görmüyordu. özleri, “ onun minindan “sızan kana takılında göyle bir ürperdi ve kendi. ni kaybetti. Babası — yatağın horluyordu. Ertesi gece Halil eve gelmedi. ÂAnnesi 'onu geç vaki 'nın önünde boşun: Binbir. kötü ibtimal geliyordu, çıldır. Yazan üstünde — aızmiş, K gibiydi. Üstelik, bir akşam merdivene çarptıkından beri ba: Şinda — dayanılmaz. bir ağrı verdı Gözlerini Zor açık tutuyor. durmak için gayret sarfediyor Halinin bu saate kadar muhakkak 'Ârtık daha fazla dayanamayıp so- kaka, fırladı. Bütün tanıdıklar ker teker dolaşı 'na gitti. Onu son olarak, fabrikadan Çıktıktan sonra, İstasyona doğru B derken. görmüşlerdi. nşüsiyle beraber her tar T Yök, yök, yok, yok. 'Kadın deli gibi olmuştu; akliyor. aaçını basını yöluyordu. 'Sonunda polise haber vermeğe mec- bur. oldular. Halil, fabrikadan çıkınca 'na Kiden enddeye saptı. dönmemeke - karar vermlsti. O evde Yaşıyamazdı. “Nereye gideceğini, ne yapacağını bilmiyordu. Parası yoktu. karnı müthiş açtı. Nereden para bu: İacağını, karnımı nasıl ” doyüracal da bilmiyordu. — Bİdiği tek bir irdı: O eve bir daha dönmemek İstasyonda bir yük katarına mey. ve yüklüyorlardı. Kenarda durup sey- Tetti. Lokomotife, vazonlara baktı. Tren seyahatine bayılırdı. “Buna binip gitsem mi?” dlye dü- gündü. ' arkadaki vazonun önünde se- petler “gördü. Muz' doluydular. Tmti- Yar bir adam, ağızlarını bağlıyordu. Canı muz isteâi, “Yanına gidersem — belki bana bir tane verir"'diye düşündü. 'Merhaba amca!” “Merhaba! İhtiyar onun yüzüne bile bakma- dan işine devam etti. Eğilmiş çai arken dinç bir adam gibi görünü: Yordu. Negense Hallle şöyle Bir dok. Tulmak- İstese” belini Mamiyacakmız zibi geldi. Bir müddet hiç sesini çe Karmadan seyretti. Bu adam İnsana muz verecek cinsten değildi. Etrafına bakındı. İstasyon Ki iktı ama, herkes kendi. isiyle suldü. ” İntiyarın arkası " Gönüktü. Muzlar elinin altındaydı. Kimse görmez” diye düşündü. Muzu cebine indirmiş, henüz elini ikarıyordu. Ki plaman olduğunu his- tti “Tekrar yerine koymak. istedi. 4 imkânsızdı. — Kaçmayı düşündü. Sokaka çıkması için © kalabalığın £ çinden geçmesi lâmmdı. Sanki mah: ŞUK orada dürüyorlarmış gibi. geldi, aralarından geçerken birdenbire onu yakalamak, için. Telâşla vagonun — arkasına doğru yürüdü, katarın öbür tarafına geçti. Bu tarafta kimsecikler yoktu. Vago: 'nun arkasından gecerken, müzu ce. Binden çıkarıp yere atmığtı. Her birisi gelip yakasına yapışacak, Sizlıkımın 'hesabini soracaktı. B Niçin yapmıştı, niçin” Vagonun basamağına oturdu. Gözü yerde, İki taşın arasında düran muza alaldı. Tıkiz, sarı bir muz. Açlığını a küvvetle — hissetti. / Mahallede komşuların. bahçesine dalıp yemiş #- şırırlardı, bu, hayatında hiç. yapma: l bir şey dekiidi, ama nedense bu .efer tuhat bir bissin tosirinde kal- mıştı. Bahçeden çalmak bu — Gerece Kötü dekildi.Bü alenen harsızlıktı Muz, tasların arasında sarı ve tıkız dürüyordu. Sanki onu atmış olmakla Suçu hafiflemiş miydi?, b Yarım #aat sonra marşandiz. hare- ket 'ettiği zaman ortalık iyice karar. mıştı. Sondan Üçüncü vagonun fren Odasına saklanmış olan. Halil, raylar Tn sesini dinliyerek trenin hızlandı. aa anlayınca kapıyı açtı, çıkıp ba: naklara oturdu. Arkadan gehrin ışıkları görünüyor- İçinde bir heyecan vardı. Ze ilk dera Binmiyordu. evvetce 'de aç kere binmişti. İstasyonun bir. v unda biner, öbür “ucunda atiardı Fakat hiç bu kadar uzağa gitmemişti. Gecenin içinde Tokomotifin ve ray- Jarın çıkardığı 'sesler karışıyor. hirs Ve emek dolü bir ahenk yaratıyordu 'Halil, hayatında İk defa olmak Ü- zere bü sesi bekenmedi. ide Yolsaydım.” diye — düsündü Belki yarım sani, belki daha fazla: 'Evde olsaydım.” diye düşündü. Marşan: Geçtikleri — yollar hep / karanlıktı. Şehrin işiklarını görebilir miyim diye tekrar arkaya baktı. Geri dönmek İe tekiyle yandı. Birden ayağa kalktı. Alayıp eve koşacaktı. Bir an tereddüt etti. Arkar dan gelen iki vagona baktı. '0 kadar. hizli gitmiyor. Tirim" “diye düşündü. Bakamağın tam Ucunda du. “Ayaklarını ileri doğru sıçramalıydı. Gözlerini kapaâ Vücudunu, bir sıcaklığın. kapladığını duydü ve ' kendini boşluğa biraktı. d, döğrulup sirtini ağaca da- 'atlıyabi. duruyor. vermeli, yana 'İnsan neler. yapıyordu. Alahtan bir yeri kırılmamıştı. yukarı Üç aaatten fazla yürümüs ve Asağı İstaaYONA. Varinca, dinlenmek için, hir ağacın altına cökmüş ve polisler dibinde Üyürken b muşlardi. Komşünün. köpeki uzün uzün ha- Indı ve uzaklardan başka köpek sex 'T geldi, Haf Kalkıp deniz kenarına doğ- u yürüdü. Gene başı akrıyordu. Ve am bes gündür. işsizdi: 'Bu dünyada — acaba mesut insan var midir?” diye. düşündü — Yüksek Sesle güldü ve” ayağına takılan bir Sam dalını Hayattan intikam alırca. Sina çiğmedi. Meraklı Mevzular Yılanlar aslında tehlikeli midir ? Yılan zehiri, bir bakıma hazmı kolaylaştıran bir ifrazattan başka bir şey değildir. Resml istatistiklere göre sadece en- Ki İngiliz Hindistanında her yıl 20 - 26.000 insanın zehirli yılan usirmı Na kurban gittiği düşünülecek olur aa. “Yılanlar tehlikeli midir?,, sorusu Tüzümsuz addedilir. Diğer — taraftan bir çok özel mücaseselerde - bilhasan zehirli, hattâ en zehirli yılanlara kar- © büyük bir sevgi beslenmekte olup, en tehlikeli yılanlar için bile korkak insahların ortaya attığı rivayetlerden bahsedilmekte ve aslında böyle - bir tehlikenin bahis konusu — olmiyacağı ileri sürülmektedir. Yılan — meraktısı olan bu insanlar, gözlüklü yılan ve Bibi en tehlikeli olanları bile üN arasına almak — süretiyle Jddinlarını ispata da çalışırlar. Haki- katte bu hareketleri ile hem kendile rini hem de etraflarındakileri büyük tehlikelere maruz bırakmaktadırlar. Yılanlı insanlar diye adlandırabile- cekimiz bu şahıkların prensipleri, kor- ku izhar etmemek ve yılanların zehir. H olduklarına inanmamaktır. Fakat çok zaman tehlikesiz ve masum ad- dettikleri bu dostların elinden - ecel gerbetini içerler. tü H yi nlarla temasta bulunanlar için bugün emniyetli, teknik bir. metod mevcut değildir. Yalnız bazı koruyucu serumlar elde edilmiştir. Fakat bu serumlar da her cina yılan ısırmasına yi kargı aynı tesiri göstermez. pilacak ilk iş yaranın, zehirli tehlikesi; dana g etmektir. Birinci halde enjekte edi. lecek serumun cinsini ve miktarını da Büç ve karışık bir iştir. Çünkü dün- 'yada (2400) yılan çeşldi Mmevcut ol- düğü gibi hemen hemen bu miktara yakın da serum bulunması En iyisi zehirli y larına göre serum bulundurmaları, bu serumlar uzun zaman dayanmıyaca- 'yip yenilemeleridir. Serumlardan çok konyak, kali-permanganat, yara ye- Fini bir jiletle derhal kesmek, dağlı mak veya emmek gibi iptidal vasıta- Jara başvurulduğu. da müşahede - dilmekte ise de, biz bunları giddetle zırlanmış iyi bir serumdan bekleme- masına kurban olduğunu gözönünde tutarak zehirli yılanları zararsız hale sokmak yolunda bir çok çalışmalar. 'dan sonra gu muvaffakıyetli neticey Çevirı Hindistanda yerlilerin Herhangi bir vaka karşısında ya- bir yılan ısırmasından mey- Jp gelmediğini tesbit ve tâyin yin etmek gerekir ikça gereklr. n benleyen mües- e ve gahisların (Hayvanat bahçesi, kler Vesalre) mevcut zehirli yılan- için de vakit vakit bunları tazele- dahaler ddetmeyi ve gifayı usülüne göre h; tavsiye ederiz, Chicagolu Dr. Duwal B. Jaras her l yüz binlerce insanın yılan isir. en Bilindiği gibi zehirli yılanda güdde, kanal ve diş olmak Üzere eleman Vardır. dokunmak hay vanı korumak bakımından zarari dir. Zâhide ÖZVEREN öldürdükü bir Boğa yılanı Dişe Hatıra gü lir: Zehirin dışarı akmasını mekle acaba yılanın hazım organla- rında bir gayri tabillik vücut bulur ve hayvanın sağlık dürümü / bozulür mu? Yılan zehiri aslında hazmı Jaylaştıran ifrazattan başka bir şey dekildir. Esasen bugüne kadar bu mo. 'dern metodla tehlikesiz hale konular 'yüz binlerce yılanda da bir gayri ta- billik müşahede edilmemiştir. üç tehlikeli Çünkü yılan gıdasını dişleri ile çiğme- yecek veya ezecektir. Esasen çekilen dişlerim yerine yenileri de geleceğin- 'dn bu bir fayda temin etmez. Jaras'ın metodu dişlere Mmaktadır. Sadece gışayı muhati nesiç Üzerinde yapılacak hafif çizgi ile zehir güddesi ve diş arasın. daki kanal kapatılır, öyle ki, bu güddeden ifraz edilen zehir akamaz, Bu sayede de en korkunç ve zehirli yılanların isırması sadece mihanikt bir tesirden ibaret kalmış olur ki, bu da bir iğne batmasından Gaha fazla bir gey ifade etmez. ameliyat önemsiz ve küçük bir mü- Dr. dokunma- artık dişe Bu soru. gelebi. menet. ko- BEYOĞ! an) Başra, Şam, Beyruttan. VAPURLAR Öğle 1006 Hava GİDECEK OLAN kara, — 2030 Ankari. kas Kartalı. 2 — Cennet Peri- a8 — Haydudun Oğlu. Vahi Kotu, Mahkümu. 2 — Aptal Aşık. 'i Tan, aketeni. — 1848 Dans müziği (pi re — M15' ÖRle Konseri (pi). SİNEMALAR LU CİHETİ — | 36 Venedik. 2 — Aşk Memnu 1 Hudut Boyu. İSTANDUL (2 at  Gd 1 — Rakibeler | keli Hayat. 7 — Olimpiyatlar (türkçe. — İ KISMET (30654) 1 — Dilinger. ATLAS (ok15) 1 — Şampiyon |2 — Bağdat Perlsi 3 — İki VASATI EZANI İ Avı 2 — Aşk ve Kirkançlık | Açıkgöz Haydutllar Arama- BEŞİKTAŞ BARÇESİ 1 — | da. 1010 || sir Kiz. 2 — Maskeler Aşa |MARMARA (2860) 1 — Kr- ae |a mim Fener. 2 — Singapur İn- 202 || Eümamna 1 — Koresan Aşkı | cizi 1—Malta Kartah. SİLLE ö 1 — Kan Ka İNCİ' 1 — Bar İncisi 2 — İlesi. 2 — Denizler Lorel Hardl, TYURAN n 1 İPEK 1 —- Hiinler ” Geçlöi | Taç. 2 — Virlinya Kaplanı 3 Doğru Yol (Türkçer ALe (483506) 1 — Her Şafak- | Haramiler. İ ai BNN UE v hennem Gemisi (Türkçe). HALE — (60012) 1 — Tarza: İzmirden. 1000 D. H. Y. ranatlar Deviren Gözde. 2 — | Sinbat (türkçe). 2 — Port- ANRARA 10:25 Makamlardan 'bir Behiye TTetiker Z0s Temmi YAPUNLAN öötin SD NÇ 200 Undaz, atudanyaya | |i Srayanarı üeü Güyer ON aa. | Hmedi, z İDECEK OLAN TRENLER | | Denz münki (Bi — zaa3 M . Ayan ve &0 620 Semplon. — 1000 An- | | tsraNnUL. 1030 O Ka Gennlan — he an | | aö Açıliş ve programlar. — 1900 kaber. | — 151 bi 1815 Tatanbul haberleri, — 1820 ram (pD, — 1200 Mep beraber | kapanı: 1230 Bus, Mudanyadan. —| | söyüyelim (Yürttan Sesler korosul — 1230 | Famı İzmirden. — 2200 | | Telden tele. Okuyan: Badi Hoşses. — 1280 | Haberler; eli Oyün 'havaları (Bağiama talımı) — 1800 | Şariılar (Safiye AyIA), Haberler. — 1315 Dans müzlet (pi). — 1830 | Pe külüpleri Hakkında). — rino orkestrasından hafif mün “Esref eti 133 Büyük benteklirlarc: küdar 60045 Beyoğlu 64 Ankara 00 İstanbul Tzmir K. köy tosta Karşıyaka 15083 İzmir HT aa M iTis "Danar 1730 Dünya Gençlik Birliz ÜWLAY.). İstanbul. İkinel K 5 #00 İKi ratyoronik 2800 Karşık MAtf ge TaüzlEİ (pi — 2000 Programlar ve kapanız 'YABANCI HADYOLANDAN SEÇME YAYINLAR 740 Dinleyici istekleri (hafif müzik Akardeonla ara' müziği (p M X mAB Konçerto (aeek m.), tkovis " (Mler va 'e ŞARK: GO00 1 — Keşif A Merket (Kanmpasa). - 1536 D.H.Y. CTürk) Taken- | iayı. 2 — Atlaa Ekapresi, — (ANKARA (32432) 1 — Şehzade | FATİN: — Muharrem Tanı! izrüm Adana. Ankaradan, — | ŞK0 L SURUN kadın |rad a mahiyay nn | Çetedem — Sainadain SA AR. (Pranmız) Parin | 2 c Gizli Vazite. BÖYÜK Uni a O Sanceye | Çürgen TAkmaray) “— "Emin P. (Fransız) Parla aKit (10 1 — Amiza- İKadar, 2 — Kasanovanın Aşk | Ridvan (Samatya) — Haseki Boma Va Livalin, — 3KMN | KARSK (U 1 e asbe(ünm & — Şebremini A Fust BBA, Ünglle) Londea, Ro-|ama aN 2 GESGON Tn 1 — Katkan | Yer, Gürerümrük — Oran a ve Aünadan, — 1888 & İTAN 1 — İki Açıkgöz Asker| Kartal 2 — Denikler Aralanı | Aygoğlu (Fenen, — Ka |Dönüs 3 Ecaaaz M | Famk” tuzsn l Ttedin B ANSAray, Şifa KB dekandınav) Oslo, &oe | ötüm 2 FARK . GND 1 Kadın e KEŞİKTAĞI 'NAn dUt (Be şenhag, Hamburg, Prankfurt, İ ÜNAL (Kışlık) 1 -— Tarzan | SUS (S0 1 — Kanlı Prens. aç Oztaköy — G, Di Künüe Roma, “Atiadan. — | Srmanlar Prensi, 3 — Karımı |2 c gehrasatır Değuşu, " İ Salıola / Carmavutköy) — 1800 DKY (Türk) Tami G Nay TYasık) 1 — Şehitler | Runlar 2 < Hayaletler Gemi | KADIKÖY: ” Sıihhat | aör den. — 1815 DELT. CTüd | UaÇ e l K gel y hemi- | Köy) — #eneryola — renği Buraedan. — 1438 DN YÜ YENİ ' — Vasife Başında İ ULUS G200) 1 — Aşk ve Pa İ A, Cafer Çakalay (üoe CT Karab 7 Gölen Gönler 3 Z TMAMe |ha z D Cinçö " Canana, | anc sin Yayrusı Büyin SRÜDAN; çanlıyın TILDİZ. ĞAD 1 — Unutuk- | YENİ 00j 1 — Hayat e | NEYDELİADA: Heybelind. NİDECEK OLAN UÇAKLA |ç gar SKİ S M İ inder 3 üK Sarka, ÜYÜKADA: “Merkez. 800 DELY. (Türk) Balıke- | ras Pesinde. AÂR GAZİNOSUNDA; İtar- | İZMİR: Cankaya (Alsancak aZ T A V karşamuz aüt - İNEi sabide Tüklik ” Gökemahane) Z C T gça a Şila (Kemeraly — Yeni ( (Türk) Buranya, — 1000 D.H. | Kalesi. 2 —e Denizler Hakimi İTAYYARE 1 — Şarlok Hol- | "Efbasa) — Karataş (Yalılar) T (Türk Balikenlra. — 1005| KXSU A <'reni Günek, £ — |men Wastinçton'de £ 'ei | ANRANA: Cankaya — Yen (ror) “Temira — | Stam Diyan, Bnü Ani bY (Tüni İaebe DÜ GLARe 1 Lüka Hayat 8— DA İ — AMimlema Aön (Türk) Ankara, | Gi Berber, LA — Karlal 9 — San'An |YENİ 1 — Aslanların Pesçe- Aaana, Tekenderuna, — Ix00 | ÇEMMERLİYAS: 1 -— Matiye | önb Aalkkı bi Ba eee p KUK Golanda) Roma | K 2 Lorel Mard VSTAN İYAN D isimisema, adamı | Waledi Koprüsü Ku GG Bee aili 2 D Kartal. 3 ' San'Antonl | MELEK T Z lar Şehir. 2 bi yan . HALK 1 — Barbaros Devrin- Aslanı, Kalbimi veriyorum. Gümerikan) — Brüksel, — Lr ima, Boston, NenYork'a, — 1600 DERY, (Türk) İamire n n n Y 0 l A n Tinb Darr. (rar An karaya — SDY Hi ÜTürk) Bürsaya, — 1T35 &. | AxKAmA: göreleri ve oyun hafaları. — 1400 Serle Va. dakandmav) Küna, RoL | İ a8 AÇ ya promram. — 839 a Ayanda | ZALL Tüad'mane Dür. Dakse gel DA MÜNÜh, Prankture ae Üa e ada e a G Rayo | Sici iatekleri Ükikelk Teti müzlüii — M0 e. Kopenhaz, Onloya, — | | İ ingülsce, 930 Berlimle parçalar (bi). | San eserleri, şarka've türküler ). — K6 20 Ağurtos 1050 Edebi sohbet : Destan şairini beklerken Yazan : Baki Süha Ediboğlu BÜGÜN ağustosun yirmist.. Bir hat, ta sonra Büyük Taarruzun başlar dığı İlk gün. Arkasından 30 Ağuntos geliyor... Bugünlerde Kocatepeyi, A£- yon Ovasını, İzmir yollarını düşün. memek olmuyor. Ölüm kalım — savaşının o büyük 'Allah Allah” se lerini duyar gibi oluyorum. Sert bir kayanın ucunda duran büyük asker uzaklara bakıyor. Ova kan ve Jwman içinde. Mübarek topraklarımız. taze kanlarla sulanıyor. Bozku rengi Mehmetçikler, S ç ae eai ae bi duttan hududa koşmuş bütün eski as. kerler... Hepsi de büyük kurtuluşun sıtması içindeler. Hepsinin de ları o yüksek ateşle zonkluyor. Bu tablo, dün bütün gün gözleri. min önünden çekilmek bilmedi. Ak. gama kadar sanki barut kokusu t neffüs ettim; kulaklarım uzaktan zağa gelen top sesleriyle uğuldi Sonra kendi kendime # — Büyük Kurtuluşun destanını ya- zacak bahtiyar kalem nerede? İsim. siz kahramanların gazasını dile ge- tirmek için neyi bekliyor? — Neden Bir ara düşündüm: Bütün tarih bo. unca bizim destanlarımız yazılmış Türkün — destanları, — kahra- manlıkları dilden dile dolaşır ama yazılmaz, Garip bir kader. İstiklâl Harbi için gimdiye kadar yazılmış olanlara bir göz atacak o. dursak görürüz ki, hiç birisi doyu. rucu bir bütünlükte değildir. Hepat de o muazzam kavganın küçük bi- rer paftasıdır. İşte bütün bu pafta. ları bir araya getirecek destan ga rimizi bekliyoruz. Bir yıl kadar oluyor, Fazıl Hüsntü Dağlarca “Üç Şehitler Destanı"nı yazdı. Başından sonuna kadar - bir nefeste heyecanla okuduğum bu kü- gük kitap, İstiklâl Savaşımızın en piriltıil. paftalarından biri. Her ba- kımdan diri ve sürükleyici olan bu asker kalem, asıl büyük destanımı. za bir bütün halinde yazsa ne iyi e- der. “Üç Şehitler Destanı, ndan biriki parça okuyalım: İki sancağın aydınlığında Parıl parıl yürüdük epey. Sonra koca tabur sallandı, sallandı, Aman arkadaşlar oldu bir şey. İstersen avuçlarını kaldır. Ulu Tan- ya, İstersen çatlak taşlara yüzünü ey. Artık dağlar ana değli, gükler baba dekil, Hep üvey, Kapkara bir sazlıkta, kapkara, Duyuyor musun çaldı bir ney. Uzanmış avuçlariyle, kuzeye aktı, Güney. İşte ilk şehldimiz, Kopan dünya inlesin ey Vuruldu. alnından, Birinci mülâzim Fehmi Bey. Fazil Hüsnü'nün Üslübu edebiyatı. miza yeni bir eda, yeni bir ruh ge. tirmiştir. Destanda şiir unsurunu da- ima zinde tutmak kolay iş mi? “Üç Şehitler” şairi onun için klâsik na- zım gekillerinin Üstüne çıkıp kendine mahsus bir form bulmuştur. Destan nev'ine pek uygun düşen, yerine gö. re sert, yerine göre yumuşak B lerin terkibi ile elde edilen bu şekii vakit vakit hikâye etmek, anlatmak, —hattâ tarif ve izah etmek-- zaru: retini doğuran epopeler için bence en münasip yoldur. Böylelikle, çok hare. ket isteyen destan monoton bir ma- sal edasından kurtulmuş oluyor. Birinci Büyük Harp sonrası şalr nesillerinde — rastladığımız. manzum destanların ekserisi bir masal veya- hut klâsik mitoloji havasından kur. tulamamışlardır. Fâzıl Hüsnü Dağ- larca bu dar masaj ve epope hava. ıi yirtmiş bir şairdir. İstiklal Sa- vaşı, onun küçücük 62 enhife tutan kitapçığında edebiyatımıza bir men- fez bulup açılmıştır. Rahat ve nör. mal nefes alıp veren bir konuşma di. Vi içinde kesafeti yer yer. Ve hatta azlasiyle vardır. İşte bir küçük parça daha; Toprak ve gökyüzü birbi Hem kuşlardan, hem başaklardan, Hem sabahleyin, hem. gece İkisi de güzel, beleş ve yakın, Toprak ve gökyüzü, istediğin kadar hakın, Gelmiş geçmiş devirlerle karış k, İkisi de korku bilmez, apaçık, Kocaman bakışlı, çiçek göğünlü, Sonsuz maceralarla İkisi de süsü. Hemşerlm aramızda kalsın bu. sır, İkisi de verilr Fâsıl Hüsnü Dağlarca'nın İstiklâl Harbi destanını bir bütün halinde ka- leme almasını bütün kalbimle temen Yeni neşriyat ENDÜSTRL İzmirde çıkmakta olan bu fen, nat ve teknik derisinin 35 inci yıl Din HL inci sayısı çıkmıştır. — İçinde: Ürcaret “ve Ekonomi Bakanı sayın Z. H Velibiyeye açık mektup - Grev 'Uçak #ndüstrisi - Redarın esaaları ayon - Radyo geboke irnnefor. rü sarın hesapları » Disel ve e trik motürleri amiri - Yağlama niKİ * Dünya endüstel” postası - 'eknik aktünlite Ve ihtiralar - 'Tek. nİk sorulara Cevaplarımız. ve endüs. tri haberleri) başlıklı yazılar vardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: