4 Eylül 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

4 Eylül 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Bylül 1850 Jürinin seçtiği 30 hikâyeden birl İbrahim Kaptan İBRAHİM Kaptan, ön iki çocuk ba- bamı, yedi torun aahibi. zamanımda yelkenlilere, motorlara, hattâ Tivaye: Ve göre gileplere de Kaptanlık etmiz Özü sözü'doğru, “Aliaha ve topraka İnanmaz, denize ve göke Asık, #enlik bir ihtiyardı 'Kocaman kafasına oturttuku rengi solmür Kasketinin altından fırlayan Kür ak saçlariyle, elleri arkada 'bal İ özleri kıyıdaki motor, sandal gemilerde Boyünca ” gezindikini Şandırdığı. korkü' ve Şiverirdi. İbrahim Kapt Genizlerin üzerinde seksenli Şaşamanın kabil olduğunu İapat eder: &. 'O, hiçbir zaman bazından geçenle İ anlatmazdı. Denizcilikleriyle - övü. daşdır.. Geç evikt. Der sustürürdu. İbrahim Kaptan arasıra muayene- hanemu uğrar, — bir sandalye çeker, karşıma oturur, “Hadi evlât, kahve- Ti asmarla” der ve masamın üzerin: e duran sişara paketimden yüzünü ökslterek bir siçara seçer, kocaman kulağının arkasına dikkatle yerleşti. Tirken. Bizim kocakarı, gecenlerde ak dıkımı beğendi. Ucu Yaldızlılara ba: Yıhr baspam, Der ve kendisine has bir hünerle, da- Ama açık düran penceremden — koca: ah 'bir tükürük savururdu. Bu tü Kürük hiç saşmadan hep karşıki kal dirima Kadar firlar ve öradaki bir farın üzerine konardı. Zaten İbrahim Ptan tükürük savurma hüneriyle köyde meşhurdu. Çocuklar ona rast- İadikça: — Kaptan Baba, bak oldu mu? Sünliyle beraber tükürürlerdi. fbra- him “Kaptan onların bu — hareketini Gikkatle takip eder ve neticeden hic bir zaman memnun görünmezdi. Yü Tasını Sallar Oimadı!. “Öyle değir 'k. üç dört adım uzağa bir tü furür ve geçerdi İbrahim Kaptan, sinirli veya çok memnun — zamanlarında — tükürürdü: Bezgin, alelâde, — basıbos günlerinde ellerini arkasına bağlar dak, taş, kır Gemez dolaşırdi. Yalnız fırtınalı gün: derde, Balıkçı sandallarının, yük 'mo- torlarının, yelkenlilerin — açılacakları 'veya dönecekleri “anlarda: vapurin: Tn uğrama aaatlerinde, hic sasma. dan kıyıdaki kahveye gelirdi. Balık: Çilar, tayfalar, motorcular, kaptanlar ONA selâm verirler; denize acılacaklar elini öperlerdi. Köyün eski balıkcı rinin arasıra İbrahim Kap danıstıkları olurau. Havanın dön. ihtimalleri üzerinde fikrini a. n yöktü. Firti fan anlardı. Bi B siper ederek, keskinliğini hâlâ kay Betmemiş gözleriyle ufuklara bakar, Kocaman mor burnunu sağına soluna gezdirir, hükmünü vermeden evvel âr deti olan tükürüğünü savurur. müj Geyi veya fena haberi verirdi. 'Bazan çok fırtınalı bir günde ona danışırlar, $ dn: — Karayele ceviriyor, bu kof' rüze ŞÂrA kulak asmayın. — Birkaç sante Kadar karıncalar su içecek denizden, Şibi' bir hüküm verir ve etrafındakı: İer itiraz etmeğe kalkışırlarsa, hemen teralenir: — Geçin ulan'.. Karaya vurmüz Jodos sivrileri siz det, Diye itiraz etmek istiyenleri haşladı. İbrahim Kaptanın on iki çocuğunun yedisi erkekti — Üçünü kaybetmizti Kalanların hepei de denizciydi. Büyü #ü'bir motorda makinletti. İki da. uğraşıriardı #elerler Yapan bir ge Bin İostromosu İdi: Çocukları, b Tına karşı aşırı bir hürmet 've Benlemelerine rakmen, ondan pek yük bir muhabbet görmezlerdi. " Ne Yapaalar, 'ne söyleseler hep erslenir. derdi. Yalnız denize açıldıkları zaman Babalarının sanki neçesi yerine e: Tirdi. ” Zaten büyük fırtınalar kopup Anneler, babalar, çocuklar kıyılara do Küldükleri zaman — İbrahim Kaptan Kemen kahvedle görünüverirdi. Sakin Aakin konuşmağa koyulurdu. Bu gibi açıktakilerin. içinde 'bu: Tündukları tehlikelerden, — fırtınadan venin — Baddi. değilar, Sakin ve vakarl sü: Künu, 'herkese ümitler verirdi Hemen etrafını alırlar, hiç lâfını kes. meden onü dinlerlerdi. .O hiç durmadan konuşurdu. Tec. Tübeye dayanan bilgisiyle, kendisine Kas tâbirleriyle teknelerin Inşantında İ gereken mühim noktaları direklerin 'oturtma husunl: Yetlerinden, “omurga. iğrilerine şeki verme ehemmiyetinden — uzun uzün Bahsederdi. Neler, neler anlatmazdı. maz hafızası vardi. Günlerce, fortna dininceye — kadar konuşuruu: Bunun bazan üç gün sürdüğü olurdu. Evden getirdikleri yemekini etratın: dakilerle paylaşarak, kahveden hiçbir yere “kumıldamazdı. Haya yatıştıktan Sonra evine döner ve ertesi eabah a> fakla beraber kıyıya gelerek dönen Yekneleri özden ceçirir. sahiplerinden, saptanlarından fırtınanın elddeti hak kında haberler alır ve denizden ze- Gelenen yerlerin 'nasıl tamir edilmeni İcap ettiği bakkında malümat verirdi. * Bir kıştı. İbrahim Kaptanı görme- yeli bir hayll” zamı Beceyarını eviz Dünya Hikâye Müsabakası tertip edilen Dün- Müsabakamına en Küzel iki Türk hikâyesini se- Çi göndermek vazifesini üze: Tine alan gazetemiz, teşkil etti. #i büyük fürinin karariyle “Sam Amca, ve “Merhametli Bir Kadın,, " hikâyelerini - seç. miş, tercümelerini yaptırmış Amerikaya yollamıştır. Müsa. bakaya gönderiler 422 hikâye icinde jürinin neşredilmek üze- Te ayırdığı. diğer 28 hiküyeyi de sıra ile her gün bu sahifede Okuyucularımıza sunuyoruz. Muharrirlerin soyadı alfabe sirasiyle her gün bir tanesi neşrolunncaktır. dındı. İbrahim Kaptanın torunu, elin- de Teneriyle karsıma dikilâi. Gözleri köorkü içindeydi. EAmen, Kaptan Babam seni ça- Banyor, Dedi. “Hasta mi?, diye / sordüm. Çocük hiç cevap vörmedi. Omuzları: Si kaldırdı ve bilmem der gibi. dü: daklarını büktü. “Peki git ben geil Tim” diyecek oldum, © 'hiç yerinden kamıldamadı. ve: ÜĞ getir dedi.. Gidemem... Seni 'ben götürecekim amca! Cevabinı verdi. Hemen giyindim ve yöla Koyuldük. Bvi. diş mahallelerde İdk giddetii. bir yakmur — yakıyordu. Denizden bokuk boğuk / “gümleyen dalga gekleri geliyordu. Fenerden çı- kan aşıklar, ölgelerimizi — birbirine karıştırarak “çamurlara. gömüyordu. Kaavuzüm, aktını acip fek kelime #öylemiyordu. Tekrar sordum 'Ne ol Kaptan Baban mi has- Sualime hiç cevap vermedi. Nafile konuştukumu' görerek sustum, Adım- karımı sıklaştırdım. Bir bahçeyi geç tlk. Önüme düştü ev kapısına bir ©- Müz vurarak ardına kadar aeti Ka Yanlık bir avluya daldık. — İlerletlik. Birdenbire merdiven. başında — İbra: Bim. Kaptan gözüktü. "Merhaba, hay- Tola, diyerek ona doğru — yürüdüm © cevap vermeden, arkamda duran — Haydi sen git artık, Dedi. Sesini hi bekenmedim. Sac sa- kal, biyik birbirine karışmıstı. Lâm: Bamın aşıkında gözleri, sabun köpü. üne atmış iki kor” 'parçası gibi keskin ve korkunçtu. Bana döndü: * Gel evlat Dedi. Pesi sıra merdivenleri çıktım. Çok iyi bildiğim evinin hiç görmedi. ina girdik. — Arkamdan kapadı, ve kenardaki — Buyur evlât.. Dedikten sonra, elindeki Jâmbayı bir aandığın Üzerine' koydu. fitilini kal dırdı. karsıma gelerek ” mindere çö kercesine 'oturdu. — Yüzünü kocaman Avuçlarının içine aldı ve bir iki niye Böylece kaldı. Ortada gürül zü- Tül yanan saç soba, odayı fazlasiyle istmısti. Ağlar, cankurtaran yelekler Ti bel vermiş tavandan — sarkıyordu. İlk ben söze başindım: —, Hayrola, — İbrahim — Kaptan, ne Elleri dizlerinin üzerine düştü. Ku- vu, heyecansız bir sesle — anlatmağa Koyuldu: ni evlâti.. Hos gör. kime nazımız geçer bizim. Dinle: “İki #aat evvel bizim kocakarı, sizlere ömüt göçtü; şu kor tünde. VEV Hep bak. . bekledim, dinledim.. “İnan banı mek zormus. Şu vücuttan can kolay— kolay çıkmıyor Muş Ne yalan. söyliyeyim. — evikt?. Ürktüm. Belki hayatımda ilk defa | çime korku düştü. Şimdi ödüm patlı- Yor amma, ölümden değii ha?.. Can Vermekten: Alnında biriken ter taneleri gözle- rine doğru akıyordu. Ben oönu yatış tirmak için: — Başın. sağolsun... Ürülme sonra kendine edersin.. 'Diyecek eldum. Lâkır mı kesti: Jan, ölen gördüm. İnan bana denizli de böyle Bir can çekişmeye rastinma. Gim, Dedikten sonra ayağa kalktı ve: — Haydi Sen de bir gör; — vücüdu aha daha evvel çakırta Caktim amma: kollarımdan onu bırak- maka zönlüm razı olmadı 'Dedi. Arkası sıra ölünün odasına gir- dim. Bütün ev alkı yatağın Sarmıs. — Biçkira — hiçkira aj Söyle 'bir üstünkörü munyene ettim Tekrar İbrahim Kaptanla — odadan çıktık. Dişarıda simsıki, ellerime ya: ı gözlerimin içine dikkatle bak. bi ve boğuk bir sesle sordu: Ne dersin evlât söyle.. Herkes böyle uzun uzun mü * can çekisir? Bir buhran gecirdikini anlıyordum. Bu kaya gibi iİhtiyarın evhamlı hati Bana dekünüyordu. Onu, nafile tes kin etmeğe gayret ettim. O, sözleri me hiç kulak ” asmadan aynı süall tekrarlıyordu: — Acaha ben de böyle urun uzun mu can çekişecekim? Söyle?, O kış, fırtınalar hiç ara vermedi. Balıkçılar hemen hemen denize açi lamadılar. Tekneler. hep koy'un için de demiril Kaldı. Tasalı, efkârlı sin. Sanların “sahil boyunca — gezindikleri görülüyordu. İbrahim Kaptan ortalarda — yoktu. O geceden sonra onu hiç görmemiz: tim Evine birkaç defa ukradım, bu: Jamadım. Yakınlarınden onun sihhat kaberini alıyordum. Müayenehaneme de bir kerecik olsun uğramadı. Köyde, Torahim Kaptan hakkında birbirini' tutmaz rivayetler delasiyor: du, Kimisi "Zavallı, Ealiba aklını be d, bir baskamı “Karısından soni Şöktü. artık kimseyi tanımaz oldur Bazıları 'da “Masallahı var, dün rast İadım, daka, keçi gibi tırmanışordu" diyordu. Müthiş bir fırtınanın hüküm sürdü- BÜ bir. gündü. — Yıldız, küvvetiyle esiyordu. Deniz. Püklü irin rengini almısti. Bulütlar Tuhlara boğucu bir kasvet veriyordu Yıkıcı, devirici bir rüzgâr, serpintiler. le beraber köyün dar sokaklarına, L niltilerle dakılıyordu. İnsana korku ve evham veren. Kar nn has, kış günlerin Yorduk. Birdenbire kahvenin / kapısı açıldı, içeriye köy balıkçılarından birisi dal de gür sesiyle bağırdı: — Dalgakıranın ötesinde bir gemi var. Koya girmeke calışıyor. Vazi- Yetini pek iyi göremedim. Herkes dışarıya ulradı. Bir. moto- mın, dalgakıran ardında batıp çıktığı gözüküyordu. Bu. havada —mendireke Ve döküntülerine bu kadar yanazmak Tehlikeli İdi- Motorun birdenbire di men kırdik görüldü. Müthiş bir hiz. Ja mendireğin akız istikametine yol aldı. Herkes heyecanla neticeyi. bek Tiyordu. Biraz sonra Tüzgür ve da Jarın Tesiriyle koya/ giriki Beyireller derin bir © nefen “almıyt Hava kararmağa basladıkından. tek nenin aldıkı yeni 'anlamak Küçtü. “Birden Bire yanı basımda. Tabim Kaptanı farkettim. “ Gözlerini #iper etmit motora bakıyordu. 'Ben heyecan içinde; Yazan : Tevfik KENT — Hamdolsun kurtuldu Dedim. O uzağa müthiş bir tükürük savurdu. ve Doğk bir semle; “Şimdi. hapi — yuttular.. — Motor karşıdaki kayalıklarda parçalanacak, dedi. Motor, “dalgaların 'üzerinde na: Tile dümen” kırmağa Pervaneni' boşta. dönüyor, müthi Bülder çıkarıyordu.. Mendirekin, İstikamellndeki kayalara doğru Si İendiği görülüyordu. Bu manzara kar sısında Bütün seyircller donakalmıştı. Birdenbire İorahlm Kaptanın seni d aa d verimizde BEyİKCİ kalacaksak. yuh t0 Herkes oöna doktü döndü. tbrahim Kaptan, Köyün 'en gözde balıkcı Te isine: THamit elt Geç ha emir ver, senin lti Çifleyi Bazırlasınlar!. diye seslendi. Sönra kalabalığın için: den geçmeke, başindı Benie Hasan, Davut, fiyas, 1b- rahim, Möhmet.e Haydi bakalım' Ha: Mit Relsin kayığına” Emrini verdi. Ayırdıklarının içinde İKi oğlu da vardı Hamit Rels dinç, gözüpek bir bi dikça di Tami, köyde sevgt ve hür Metle anılırdı. İbrahim Kaptanın bu Sözlerine karşı biraz durakladı. Ağır Akır yanına git — İbrahim Kaptan kiyma onlara. Bu havada motora yardıma koşmak, Bile Dile ölüme atılmaktır.. İbrahim Kaptanın gözleri döndü, yüzü korkunç, vahat bir ha aldı. Ha: lt Reisin Üzerine yürüyerek: — Glan"tam yirmi “bes v evvel, #enin canını Böyle Dir havada kurtar: Miştim. Sana — Kahpelik — yaraşmaz Haydl. Vaziteni yap, Dedi ve onu Köğtünden Hti Hamit Relsin gözleri ıi işıl Yanıyordu. He: men İbrahim Kaptanın eline sarılarak Öptü, Basına. koydu " gaşlstüne. Hakkını helli et İorahim Kaplan. birdenbi: a Ulan!.. Başkaları sana. haklarını helli etsinler. 'Ben de seninle geli- yorum, dedi ve hizla hamırlanmış ©. İan sandala doğrü yürüdü. — Hamit Rela 'onu bu — kararından * vazgeçir: meke uğraşıyor, köyün İleri gelenleri önüne “gecmeke' yelteniyorlardı. İbra- him Kaptan. hiç If dinlemiyordu. Gözleri dönmüştü. Herkes sandala atladı. “yardımcılar denize- doğru İt tler, 'Tam bu sırada İbrahim Kaptun arkaya — döndü, — kalabalığın - içinde Beni aradı, İsaret etti. Mümkün ©- düğü kadar yanastım. kür sesiyle: S Hakkını helâl 'e “evlati, Diye bakırdıktan sonra kumandayı verdi. Sandal, dalgaların Üstünde güç- Tükle ilerlemeke basladı. 'Tam bu a ada motorün suzaklarda, dehşetii bir gürülüyle kayalara — çarptıkı. işitildi. Hava gitgide kararıyordu. Kayalarılı. parçalanan Mmotor, hayal meyal fark Slunabiliyordu. — Tbrahim ' Kaptanın Sandalı, kırmızı feneriyle yavaş yavas uzaklaşıyordu. Biraz sonra hava büsbütün karardı. Hiçbir şey görünmez oldu. Köy hi ka hep Sahillere dökülmüştü. Sandal. da bulunanların alleleri, çolukları, ço- cukları İbrahim ” Kaptana beddua & diyorlar, ağlasıp dökünüyorlar. Âsır kadar uzun süren dakikalar, ağır ağır geçiyordu. Yorucu, boğucu Bir bekleyişti. Epeyce zaman sonra kırmızı işik El fenerleri Şordu. Işıklar — karıştıbattır. — çık. İ Biz, nefeslerimiz keserek göz lerimizle karanlıkları — deşmeke; 'kür çük kırmızı aşıktan, bazan. birdenbire isldayıp sönen fenerlerden ümit ve. ya kara haberler keşfetmeke uğraşı: yorduk. Hattk bazan dalka gürültü. deri arasından boğuk insan * sealeri duyar gibi. oluyorduk. Ne kadar. beklediğimizi hatırlamı: yorum, Birdenbire kırmızı fener bir daha göründü. Battı, çıktı, kayboldu. söndü. yandı.. Bize, heyecanlı ümit: ler, Kederler verdi.. — Yüzlerce göz Sanki bu kırmımı içiği anhile doğru: Zörünmez bir kudretle çekiyor, çeki: Nihayet aandal, — arkadan abanan dalgalarla kumsal - “üzerinde kaydr. Hazır yüz kadar elin üstünde Adeta taşınarak sahile uçuruldu. Saniyesin: de destekler kondu. Yanan meşaleler trafa Ütrek, kızıl isıklar serpiyordu. Sandaldan flk olarak Hamit Rela in- diç Peşi sıra ötekiler de teker tekor atladılar, Yaralı var, sesleri düyuldü. Hemen müsyenehaneme miz bir tanesinin — yaraı Bir hayli uğraştım. En son Hamit Relsin “kolundaki — eziği sardım. O, yerlere Bakıyor. hiç sesini çıkarmı: yordu. Birdenbire — aklıma İbrahim Kaptan geldi. Telâştan onu hiç sora: mamıştım: Gelen sandalın içinden de Çıkmadığını şimdi hatırlıyordum. Har Mit “Relsin yürüne takarak sordum. — Törahim Kaptan nerde: Başı göksüne düştü. — Gözlerinden dökülen yaşları sargı bezleriyle ellal. Heyecanlı bir sesle anlat r arılan gibi atılıyor. n tehlikeli vaziyette onları şaşılacak bir maharet ve çeviklikle — sandalımıza” alıyordu. Üç kisiyi 0 kurtardı. — Sonuncusunu ben aldım.. Derhal kumandayı ver: di Açılmağa başladık. 'Dümen onda İdi. Evvelk dalgalara baş verdik. De Z, Üzerimize —dak Kibi ahanıyordu. 'ümeni tam zamanında “alabandaya almak Jâzimdı. İbrahim. Kaptan. bu. Su maharetle yaptı. Artik kurtulmu; fuk. Sandalımız kıçtan dalga ve rü gâr yiyerek körfeze doğru 'Rızla he Temeke baslamıstı. Birdenbire İbr kim Kaptan bana geslendi. “Yanına güç beji nel İlm eli "Uğurlar olsun. eviktlar? dedifini duydük. birden denizde kayboldu. Sandalımız Mmüthiş bir hizla Herliyordu. Geri dönüp Onu aramak imkânsızdı. Bir iki de fa feneri sulara tüttüm. — Kocaman köpüklü dalgaların İçinde ak saçlar ni bir n “farkeder gibi oldum. o kadar Hamit Rels kapıya dokru yürüdü. Gözlerime hücum 'eden yanar aj da onun hayali canlandı. x da karısının öldükü gü kırdılar. uğuldadı: Acaba ben de böyle urun urun Belçiî(a mektupları : Brüksel harpten sonra nasıl değişti? Şehirı:ilîk. mesken dâvaları Ayşe NUR KÇN Ki gün — kalıp gectitimde, bu seler de Brüksele bir. daha gelişimde, Belçikanın başsehrini kisine göre — çok değişmiş buldum. Paristen gelen bir İnsan, — Brükseli boş bir şehir olarak görür; sokak- larda ne © rengârenk kalabalık, ne de Kahvelerde © kadınlı erkekli ge- veze canlilik. — Brüksele ne oldu? Dünyanın bütün başşehirlerinde nü- fus çoğalmışken, “Küçük Paria” de- Yazan * nilen bu gehir, #ünüyordum. Bir gazeteci menlekda- fima meseleyi açtım. temin. etti. azalmış dekildir 'bana aksini Hayır, Brükselin nüfusu yalnız şu sokuklarda gezmeğe va- Brükselin hayatı, Parisinki gibi sokakta, kahvede, ek: lence yerlerinde geçmez, sonrası bu çalışkan. millet, vinde, kimi işinde bütün gününü çı kit bulamaz ol Hele harp hışmakla geçirir. Tutumlu olduğu 1 çin de, eğlencesine pek o kadar çok Para harcamaz. Brükselin — enddeleri tertemiz boş oldukları nispette de göze geniş görünürler. Yağmur, günde birkaç defa ortalığı paklar. Yalnız Brükse- lin binaları, insana bir sarılık intıbar verir. Nerede Parisin kibar kurşunt rengi?... Duvarlardan yağmur suları aka aka, Brükseli sarı bir nehre ben. zetmiştir. Brüksel birkaç yıl içinde çok de- Rismiş. Her tarafa beş on katlı ko- caman modern binalar konmuş. Kimi Büzel, kimi çirkin, ama hepsi de bu harp sonrası büyük bir İnşantının ilerlediğini TRenkll). (Renkih. VASATİ EZANI 7 Ona 1652 — saz iaae — izoo NB Cıss 6 — ss 280 DELY. (Türk) İzmin — 1500 DAHIY. (Türk) Erturum. | ci (Türkçe,. Klkzıf, Malatya, Kayseri, An: dara, — 1538 DEHY. (Türki | Mom e Takenderun, Adana, Ankara. İmili birden ZASLEEA, dnrülla) Lon-| SVATPARK | 1800 DEHY. (Türk) İzmirden | İntikamı, gesir, İzmire, — 830 B. E. A, Üngiliz) Atina, Roma, — Nis, | banları (Türkçe), Londraya, — &20 DH Y CTürk) Bursaya, — 800 AF (Pransiz) Atina, Roma, Parise | Fesaiai tep. Urfaya, — 1018 D H Y ÇTürk) İzmire, — 1025 DHY | — 1sTANNOL CİHETİ CTürk) Ankara, Beyrut, Ka ireye, — 1030 DHLY. (Türki Muayenehanemdeki ağır yaralı, aci vex İnliyordu. GELECEK OLAN d UÇAKLAR MELEK Kadın. 2 143 DALT. CTürk Bursa, — |£ — 1815 DH.Y. (Türk) Bursa | ŞÜYER — 1835 DHY (Türk) Anka- 'a — 2025 PALA, (Amerikan) Tondra, Brükselden. 800 DOH. Y. (Türk) Balı- | Xaiset — 800 D. H. Y. (Türk) Anka- | yxt, Afyon, Konya, Adana, G. An- | yrrpız Ankara, Adana, Takenderuna. — 1600 D. H Y. (Türk) İz- İ AZAK 1 — Gilda. 2 — Lekeli Kadın. 3 — Düşman Kardeş mlre, — 1700 DALY. (Türki Ankaraya, — 1T05 DENL Y (Türk) Burmya, — 2140 P. AL A, (Amerikan) Şam, Baz: ça Karaşi, Delhi, — Kalküta, Jangkok, Hongkong'a. GELECEK OLAN n YArMLak Berler, madan, — 2009 Marakaz, Mu- danyadan, — 2230 Bandırma, Z YAPURLAR 800 Bandırma, Bandırmaya. | | Star — 200 Ma — 1600 İskenderun, temire. — | | Türk Müzigi 1400 Güneysu, Karadenize, kestram), TRENLER vacılık 820 Ankara, — 815 Ankara | | h: GİDECEK OLAN — 2140 Doğu ekapresi, SİNEMALAR ÇEMDERLİTAŞ 1 — Şövalye Fantoma (1 kışım türkçe), 1 — Kara Canavar, 1 — Şeytanın Kinı BEYOĞLU CİNETİ ALKAZAR GüS6) 1 — Şeh- Tade Azmi (renkli), Açıkköz Haydgutlar Arasında, 3 M anctlar. 4 1— Ölüm Danm 2 Taincera Adası Kaz Beyoğlu 1644 Ankara 00 İatanbul 9Za “İzmir 2eza Üeküder 6013 K. köy G0ST Karşıyaka 15085 SIHHT İMDAT Tatanbul. Beyoplu Tni vedi İSTANATI belitarık Ca: 3 — Ölüm Tehğı. KİŞMET ( 26650) 1 — Monte £— Ateş Gİbi Kadın Crenkdi) MARMARA (23860) 1 Pran. ga Kaçağı 2 — Alın Küpe (nen 1 — Ce ATLAS G0815) 1 — Port Sald. v 2 — Flenta 2 — İKi Yavru. BEŞİKTAŞ BANÇESİ Tanca Casuslar adın İntikamı, ELHAMRA 1 — Marsilya Ge Çdi 2 — Heyat Yo İNGL 1 — Aşktan 2 < Tarranın İTatikar DA |ezk Yo merdim Mlarlik Jarı dolayisiyle ” 7-0:1050 - per yemle gününe kadar kapal Mizet ea6) 1— ni ae | EEEEKEUT öz Haremde, 2 — İşgal Ai aa . inönü) — İtimat Sadri (KU KMİNONÜ: (Gam 1— Taliçeki” CTürüçe) üK vala, ” GAS 1 — Afler Ül- ai (Türkçe). 2 — Balıkçının VENİ (Bakirköy 166- '3 T Martanın BEYOĞLU; lasıda (te fazpaşa (Taksim) — Hayrec dln 'Tav (Galata) — Sporidin TGniata) S Atakan (Sişin Mecilyeköy (Sisi — Mahcr Çesmeaa | (Sehzndebaşı KADIKÖY CİHETİ ALE (doli, a tenkil Rüyal MA (68710 1 — Kanmsuz Sokak. 2 — Vadiler SARAY ((1656) 1—Bay Tekin inde (4 kınım tek. 2 — Kadın (SÖREYTA (cos62) 1 — İki A- Çikküz Canavarlar Arasında mer Ates. 2 — Çaylak Haf Nazim Malkoç iKaragümrün) — Mayım Berk 1 — Damgalı SARK. (40380) EYÜP: Ayvansaray Sifa Nai Nüt (Be 'Örtaköy — G. D * (Bebek KADIKÖY SIK 1 — Trablus Kahrama- GİDECEK OLAN Mi 2 — Ormanlar Kiralı TELRE TAKSİM G8) Öksüz Ku £ — Damgalı Dok CEBECİ (3846) 1 — Canavar Yeldeğirmeni Pençesi, 2 — Lorel Hardi Si RK CN 1 — Hint Kap- ' T Nehirler Kiratiçe 5- Sahte' Sampiyon. ÜNAL Oküşuk) 1 ö İ BRtoan gn Yenl (Eşrefpaşa) — Sifa (Ke- YAK 3 3 Water. 100 Köprüsü, ONAL (Yazlık) 1 1 — Fablola. a. Sivas, Elaziğ, Diyarbakır. | yon Kaçakçıları g Vana, — 2005.D. H. Y. (Türk | leri SUS (HYU 1 — Baslar. 2 — Setahatin Sonu. SÖMER (0Ta 1 Yarlal. 2 — Dişi Haydut ÜLVS 200 1 — AN Baba Mektupları, YENE 4040 1 — Zevk Pi Şinde, 2 — Brenliya Geceleri BAR GAZİNOSUNDA: Yan ve İapanyol. Revüleri. GaMD 1 — lik Are ular, 2 — Lansinin Yavrusu, A salnaminan Banra Cehennemi N 1 — Kümarhane Çiçer 1 — Ak Memnu Sahra Gehennemi: YENİ 1 — NOl inci Gece 2— Singapur Casusu, 3 — Kara AR (29863) 1 — Pran- 7 Mun Küpe TAYYARE 1 Kazanovanın Aak Maceraları. EÜLE 1 S kumarhane Çiçe- v O SES 1 — Yaylâ Kartalı 2 — ANKARA TAK Açılış Ve program, — 720 M. 8. Ayı 800 Çeşitii Fi (. — 1800 Programlar ve ka — 2800 Fanıl az anatl (Takdim © Sabo “Haberler. 1838 stanbul haberleri — 1820 Küçük Or. Türk Müsll İTS7 Açılış ve programlar. Üzlkleri (1 1940 Radyo BiİrİRİ Konseri (Birinci h Tkinel kasım Makamında gar- din bente ve semaller, Trlomu p. Akşam programı Ve kapanış, GİDECEK OLAN iTS8 Açılığ ve program, — 1800 M. 8. A, 1800 Dans müzikleri (pL). — 3830 G Halif şar: 1800 M. 5. Ayarı ve haberler — 195 Tarihlen bir yaprak — IN20 Şi Ka SS Çit Stand, dan dane müzili G — 226 Ha Dana müzlği (pl)r — 2030 Programlar ve Sanlkiai). — Mudanyaya. | | kilar tOkuyan: Sabite Tür — 1048 Tariki IS Radyo 'nel Senfonisi (pİ). (Arturo fw-York 'Sentoni Or. 2118 Radyo Haftamı. GELECEK OLAN Dans Örkektenlari Çahyor (pi —- 2700 Har 2215 Halk Türküleri (0 T 740 Jack Leon ve Örkeniras 915 Jack Trnin'den Ve 1220 Dana müziği (Victor Süvesler ve Or 'müzigi (pi ) methalinde Kıral Alberf'in munzzam heykeli teriyor. Şehrin dolaylarında birçok modern apartmanlar, şehrin içinde de bir sürü resmi ve husust —müese gese. Sokaklarda dolaşırken, bu. bi naların kapısındaki yaftalara bakarı aanız, çoğu ya bankadır, ya sigorta #irketi. Ben, hiçbir şehirde bu kadar Çok bankaya rastlamadım, Ticaretin, Para işlerinin iyi yürüdüğüne delii Olsa gerek, Şehiretlik, Belçikada ne kadar ma vaffak oluyor bilmem, ama her ha de bu sahada da büyük bir faaliyet göze çarpıyor. Brüksel, Ortaçağdan kalma eski gehirler gibi, iki yanı go- tik evlerle süslü daracık sokaklar geklinde İnşa edilmiştir. Brükselde bu mimarinin hâlâ nefis örnekleri vardır, Şelirin karakterini bozmadan modern inşaat — yapmak buralarda Küç bir iştir. Her zaman da tam ba- şarı vermez. Meselâ tam şehrin ore tasında Sainte Güdüle Kilisesi önün- de büyük bir meydan açılmış, şeh- rin kuzey demiryolu istasyonu — ile cenup İstasyonu arasında yeraltı bir gebeke ile muazzam bir istasyon bina. m inşa edilmiş. Brüksel halkı Belçi- ka inşsatçılıfının yeni bir örneği oe Jacak, bu eserle — övünmekte haklı, ama gözün, Sainte Gudüle gotik ki- lisesinin yanı başında bu modern bi nayı görmekten pek — hoşlanmadığı da muhakkak. Brüksel halkı da İnsanın dikkatini çekiyor, temiz, hattâ zengin giyinmiş burjuyalar. Kadınların #ırtında sağ- lam kumaşlardan, modası pek belil olmayan kıyafetler var. Parislilere nazaran kadınlar burada, — oldukça sişman ve kalın adaleli. — Çocuklü- Rumda beni biraz — tiksindiren Ru- bens'in etin güzelliğini canlandıran Flaman kadın tipine sık sık rastları- yor. Aynı piril piril bolluk, — yiyecek mağazalarında da — göze çarpıyor: Pembe beyaz tavuklar, yağlı kazlar, tavşanlar, sütler, peynirler, sebzeler ve meyvalar. Sebze ve meyva hak- kında burada — görüşlerim dekişti, anladım. Ki iklim, güneş, — toprak, mühim olan yalnız bunlar değil, ine sanın çalışması, bitkiyi asilleştirme- sidir. Meyva memleketi — dediğimiz bizim 'Türkiyede ne böyle leziz şet- tali yetişir, ne de böyle renk renk biberler, sütü akan fasulyeler, bal ibi bezelyeler, ne de mis kokulu ka- vunlar. Baktım, meyvacılıkta da çok ileri gitmiş bu memleketler. Brükselde şaşılacak bir şey daha yar: Yıllardan beri hasret kaldığı- miz “Kiralık” Jevhaları, Bunları gö Tünce, gözüme inanmıyarak, gazete ci arkadaşıma: “Hiç olur mu? de- dim, sizde mesken buhranı olmaz o- lur mu? Bir tek bombardımana uğ- ramıyan Parit bu dertle kıvranırken, bir hayli yıkılan Belçikada evlerin yettiğine de, arttığına da nasıl ina- nayım?” Cevabi şu oldu: — Biz Belçikalilar, yıkılanı tek- Yar inşa etmekte devletin bize ön- ayak olmasını beklemedik. Mülktür, kira getirir diyerekten, kolları mva- YIP işe giriştik, — Böylece Tournal, Nivelles gibi büsbütün yıkılan şehire deri de, Brüksel gibi bazı mahalle- leri, harap olan yerleri de eski hali- ne getirdik. Daha da İleri gidildir O hizla yıllardan beri boş kalan ai Salara da İnşaat yapıldı. - Öyle ki, bugün küçük apartman daireleri bul- mak biraz zorsa da, büyükçe apart- man veya bir evin bir kusmını kira. Jamak işten bile değildir. Fintları da sordüm. Harpten son- ya Belçikada kiralar — 025 arttığı halde, zamanla bu zam — ©- 50 ve Se 75 e kadar çıkmış Ve 1 ocak 1051 den itibaren de büyük dairelerde zam ©4 100 e yükselebilecektir. Düşündüm ki, hayatlarının büyük bir kısmını evde geçiren, hatta dük- kânlarını bile dışarıya doğrü tanta- mali camekânlarla ilân etmeyip, ba- zan evlerinin en mütena bir köşesi ni kasap, bakkal, kırtasiye- dükkanı, ufak bir pastahane Veya lokanta için ayıran Belçikalının mesken dâvasını herkesten önce halletmiş olması, şa- Hilacak. bir şey değildir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: