21 Eylül 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 5

21 Eylül 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Hususi surette Edirneye gönderdiğimiz Mehmet Atakerin notları) ü (ğ olan bahçesinde kendimize güçlükle arasında Pasaport harcı ve yol masraflarını ödemeğe bir ev bedeli ancak yetiyor uBulgaristan'da dört seneden beri pirinç yüzü görmedik. Çocuklar, pirincin ne olduğunu bilmezler biler açabili Ağaçtan ağaca gerilmiş çamaşırlar sarkıyor. Duvar diplerin- de çadırlar. düvarlar — da bir ebenin geleceğini söylediler. Şimdiye kadar gelenlerin sayısı 25 bini geçiyor, bunların 768 ini Yuna- polis bekleyen. iklarla çevrilmiş göçmen 'ağıza — muhacirlerle dolu nistandan gelen göçmenler — teğkil kadın. 'Geçen hafta vizesiz gönderilen çin- geneleri iade etmemize kızan Bulgar- lar, 1650 kişilik bir kafileyi 350 met iplerden Her adımda ayrı bir e- ran dedesinin sakalını — okşayan — Söndermişler.... Göçmen evi bu âni kanlılar. Sol tarafta bir kalabalık görerek gelmediğinden el ile müteharrik tu- y bi Fakat bu tekne içinde bile değil, taş Üstünde çitileniyor. oparlö Ankara Radyosunun sesi hayat güzel, içerisine giriyoruz. Yeni gelen muhacirlerin melerine nezaret ede dürü Nebli Barlas'ın riyasetinde di- fer memurlar da göçmen tabilyet beyangamelerini bir an evvci doldurmak için hummalı bir faal le çalışıyorlar. Binayı geziyoruz. #şyalarını emanet odasına fan sonra doğrüca hamama alınıyor- lar. Sonra çiçek ve karma aşıları ya. dan Si Binanın 1000 göç Göçmen piliyor. Y kadınlara iğne vur lar bunları ayrıca itinal bir temizlik Küme küme dertleşen deli- zifesini yapmıştır. Gece beton koridorlara hasırlar yı yılarak gücü kuvveti yerinde olanlar burada yatırılıyorlar. Şimdi günde 5000 kişiyi yatırmak Üüzere tertibat alınıyor. Mühacirlerle konuştum... Şumnudan reneber / Hüsnü Hatip, bana şunları anlatıyor: — Bulgarlar son zamanlarda Ko- münist Partisine girmemiz için bizi yine tazyika başladılar. Ekmek ku- Motörün kudreti kâfi kuyudan su çekiliyor... Bir işeler, testiler dolduruluyor, pencerelerine yerleştirilen 'm muhacirlere - dinletilen —. Peki bu 160 bin levayı nereye harcadın? — Pasaport masratına. — Bir ev bedeli bir pasaporta na- #il gider. 'İzah eder misin. — Anlataym. beyim. — 28.000 Jeva tapuda takrir verme masrafı, 25 bin leva askerlikten müsaade — kâğıdına 30.000 leva benden bakağa vergi bor- içmeni barındıran — binanın Evi Müdürü Mümin Güler, yerleştiril. ken, İskân Mü: fişlerini, Cu diye aldıdar. 64.000 leva pasaport Yeni gelenler — alabilmek için Opuştunadan — (Pasa- biraktık- Masrafı olarak ödedim. 6030 vilingrada, 1700 leva da Edirneye bi- let parası verdim. 'alnız hamileler ve emzikli Doktar. piyor? den geçiriyorlar. Si eşyasını — satıyor. Üat katlardaki yatakhaneler olduk- — Büylcle elmaye çalişmer. Ça muntazam. Fakat / burada alle Mmefhumu karı kocalık dürümü mev- K Cut değildir. Kadınlar ayrı, erkekler — Kızılayın açtığı atevinde siyah yet ayrı. yatırılmaktadır. dirmeli beyaz başörtülü kadınlar ma- Hastalar, kadın ve erkek revirle- — karna kırıyor.. Kazanlar kaynıyor. diliyorlar. doğuran ana, biliyor. her gün bir doğum olduğundan yakın- rinde ayrı ayrı yatırılarak tedavi e- — Bembeyaz, hattâ İstanbuldakilerden Doğum — odasında yeni — daha beyaz ekmekler göçmenlere da- dünyaya gelen bebekler, daha dün — gıtilıyor. Beri tarafta yığın halinde bükün ayakta dölaşa- — siyah, küflü Bulgar ekmekleri atıl mdI burada hemen hemen — miş. dürüyor. Bahçede 'bir kaç grupa yaklaşarak, ayrı ayrı ae ae Göçmenevinde doğan bebeklerden bir grup. Be, KAHRAMANLAR ALAYI SÜMER TAN | TAYYARE FERAH ROGNES REGİMENT Son dünya vakalarından heyecan alan casusluk aşk ve kahramanlık - şaheser Orijinal kopya: Türkçe kopya: Pangaltı Bursa — Şehzadebaşı ÖZEN FİLM Yeni mevsimin ilk zaferi Hollywood'un en kudretli karakter yıldızı (Humphrey Bogart) — “Her Zaman Kalbimdesin” filmiyle şöh- rete yükselen (VALTER HUSTON un Film Festivalinde dünya birin ciliği kazanan en güzel filmler ALTIN HAZİNELERİ TREASURE OF SİERRA MADRE” akla gelen Pafamount Journal'da €en son KORE harekâtı Cuma matinelerden Bu akşam Ct iiren AR'da LÂLE'de Dikkat: LÂLE'de bugün 6.30 ve 9.15 te MONTEMAR İspanyol Revüsü | (* 'Göçmenlerin yüzde 60 1 da ponu vermediler. Evimi güç halle yok Aşk güzel — bahasına 160 bin levaya sattım. 200 tarkısını çalıyor. deva ile Edirneye ayak bastım. ort dalresi) istenilen 17 evraka harç eva S- — Peki, parası olmayanlar ne ya- hayır sahibi 500 kilo ekmek yolladı Göçmenevinden çıkıyoruz... Biz g: zeteciler, bir zelzele, afet ketzedelerini bu dekor içi Fakat bu perişanlık t olan İnsan kütlesin b ! bir yangın bir de bitkin halde çok defalar gördük. | - Bey tablosu içinde Mi ervetlerimiz Bizde bulunan porselen toprağı Çekoslovakyadakinin aynıdır Göksu çömleklerimiz, Avrupalıların da alâkasını çekiyor BİR tanıdığımin evinde, topraktan yapılmış - çok güzel vazolar ve biblolar görmüştüm. Kendisini zev. kinden dolayı tebrik ettim. Böbür - | denerek: “Fransadan yeni gelmiş oğlundan aldım. Güzel ama çok pahalı" dedi. Aradan bir. müddet ne | /gectikten sonra bu tip vazo ve bib. Toları İstiklâl Caddesinin vitrinlerin * 'e korküyo r um Rahmetli bunu iltseydi, Cmu Bakkak / kanlı Çözlerini devire: Edirne İskân Müdürü güçmenleri Serleştirmeye çalışıyon. Süleyman Kim olduğur Deki iyi hatirik- yazıtta oldukea iyük bir konaz B ahi lt 'cü beraber & gerlerdi Babam öldüğü zaman ben ön Karacaahımı Küya Kulağına” şunlar Bu gördüğünüz allenin Bulgarl evi barkı vardı. Şimdi hasır üzerinde sordum. Hepsi de rahatlarının iyi ol duğunu, verilen yemeklerle karınları: 'dun mükemmel doyduğunu söylüyor. daş Çocuklar ezberci diye asakılık Ki y Si gekar nantma, bir y | Ü eer L “erallde. GN büzi verilmemekle beraber zai B L Kuryan ve kavur Gevldumma Göreni | | Se gel Ka 'ati künere Bu hazin sefalet dekoru içinde bi- le hayatlarından memnun oldukları. ni söyleyen bu insanlar terkettikleri kizıl topraklarda kimbilir ne büyük katlanmışlardı. Şimdi gününü bir hasır parçası Üze. rinde karmı acıktığı zamanı bir kap yemek bulabilen Bulgarlatan- dan kaçan ırkdaşlarımıza bugün sa. 'en Korktuğum 'e yılları bir ti dece hürriyet havasını - teneffün et Hi R a N yaptığım. biriktirme il gün sonra sevkedileceklerini, Hükü- metimizin kendilerine toprak ve ev vererek refaha kavuşturacağına ina- Ahmet Rasimiı 1946 yılından beri pirinç yüzü gör- meyenler, hele pirincin ne olduğunu bile bilmeyen Kücük çocukların etli Pilâva zevkle kaşık atışları görüle- cek. göydi. Göçmenevi Müdürüne, zenginler, aş ocağına yardım. ediyorlar mi diye Ahmet Rasi RİHİYNİ okuyarak Osmani Bini öğrenmiştim. — Ama — Hayır, şimdiye kadar yalnız bir “Arş” mı, “Marş” mı ? Ahmet Rasim, Osmanlı Tarihini nasıl yazdı ? Feridun Yerlici k leleriyle de lli âlm. Cenazede lenir bir. kurul ücünden — gerl ble Tinellme M ile Sülerman / Bey hem de a Tiaibuki ben düydüm. dört büyük cit 'in (OSMANLI TA- Ahmet Yazan : u Hamlt devrinde her nevi ekitim ipleriyle uğrast yaslı başlı, bi Bir gün bir kelime üzerinde bir tartışma "olmuş. - Askerlerin. ver Kİ komut arş midir, marş midir? l ve sarıklı Üyelerden bi- Si bunun (ARS) oldukunu — ve Çakatayen' bir. kökten — zeldikii bilgine yaraşır bir eda d kularak Bunların Çavn leri için emir Yerdiki za: Man (Mfarsi) diye haykarırmız. BE Zimikiler () sini yu üyenin'ake İzahına TOSMANLI TARİN) Bastırmış” Bütün bunları yaptık: fan sonra bir gün yine (ENCU. MEN)e çit — Elendi hazretleri, ben işte bu kadarcık farih 'de bilirim, demiş. eeti ihtiyara a teşhir edilirken seyrettim, Da- ONra da gene aynı malları; Fran. sadan geldi, Çekoslovakyadan Ithai edildi, halis İtalyan malı, fırsatı ka- Çırmayınız” avazeleri arasında Işpor- facıların ellerinden kapışılırken gör- düm. Geçenlerde, ecnebi - dostlarımdan birlsii “Göksuya gidiyorum., — dedi. Kendisine hararetle tavsiyede bulun. düm. Eskilerden işittiğim Göksu â. lemlerini anlatmak ve gimdi metruk bir halde bulunan bu canım köşeyi biraz / kiymetlendirmek - istemiştim. — Hayır hayır, Göksüyü gezme Be değil, oradaki Düyük bir seramik Atelyesine, bazı geyler almağa gide- enfes geyler — yapıyorlar ve Ucuza veriyorlar. Sizin gizli kı miş sanatkârlarınıza hayranım azi. dedi. — Merakımı mücip oldu Yapılan şeylerin mahiyeti hakkında Azahat istedim. Anlattığına göre bu mütevazı köyede, topraktan ne yap- mak imkânı varsa hepsi/ yapılıyor. du. Beraber gitmeğe karar verdik. * Dere kenarında güzel tanzim edil- miş ve çiçeklendirilmiş bir. bahçe: den geçtikten sonra, tek katlı geniş bir binaya girdik. Düvarlara asılmı yerlere serilmiş, tavandan sallandı. fılmış, ortadaki masaların Üzerine sı- lanmış binlerce toprak mamül, müz- terisini - bekliyordu. — Dip taraftaki tezgühların — başında — dört kişi hiç durmadan topak topak çamura muh- telif gekiller vermekle mesguldüler. Hayret ettim. Toprağa bu kadar ça- buk ve mahirane şekil verildiği için dekli, #ekillenen çamurların - Beyoğ- dunda Pransiz, İtalyan, Çekoslovak mamülâtı diye satılan ” seramiklerin ynı olduğu için, hayret ettim. Ve ne için, ince sanatları kendimize yakış- firamıyorüz, — bünlar, yerli malıdır; diye iftihar etmiyoruz, — evlerimizde teşhir ederken muhakkak - yabancı bir etiket takmak mecburiyetini his- sediyoruz, diye de hayıflandım. * Bu sanat — köşesinin — sahibi olan Mahmut Tokay anlatıyor: '— Aslen / Bulgaristan Türklerin. denim. 25 yıl evvel Bursa Ziraat O. kulundan mezün oldum. Daha © va- kitler ana yurtta seramikciliğin çok gerl olduğunu — müşahede etmiştim. Onun için oğlum Mithada, Bülgaris. 'tanda seramik tahsili yaptırdım. 1940 Yazan 1 Şevket Evliyagil yılında anayurda hicret ederek gör- düğünüz bu yeri aldım. Şimdi maaile bu işle meşgülüz. — İtiraf edelim ki Müamele Vergisinin — ağırlığı karşı aında sanatımızı lâyıkiyle göstermek imkânını — bulamamış. — dürümdayız. Onun için hâlâ çömlekçiliğimiz ipti. dal bir vaziyettedir. Kanunun hims yesi temin edilmedikçe de bu iş ma- Alesef böyle devam edecektir.” dedi. Bu hususta, meselâ ne gihi bir ko. laylık düşünüyorsunuz. diye sordum. Cevap verdi: Müamele — Vergisinin 12 nci maddesine, çömlekçilik sanatı iatiz dir kaydı konsa, acaba çömlekçilik bizde de diğer memleketlerde olduğu Bibi. “fayans-porselencilik seviyesine Yükselemez mi? Bu sayede Türk çi. niciliğinin, ta Selçuklardan gelen şöh. reti, yeniden ihya — olunamaz Himayesizlik, bu sanatı o kadar kör- letmiştir ki, mahalli çömlekçilikler dahi gün geçtikçe sönmekte, gerile- mektedirler. “Ayrıca mezkür sanata karşı olan hevesin de her gün biraz aha sindiğini müşahede etmekte. yiz. Nitekim, Güzel Sanatlar Akade: Misinin seramik şübenine kaç kişi. in devam ettiğini — sizden sormak isterim. Bu sanat, Yunanistanda, İtalyada, Macaristanda, Avustıryada, Alman: 'yada ve bugün en çok dövizimizi çe- ken Çekoslovakyada pek ileriye git- miştir. 1844 yılının / sonlafiyle 1945 yılının başlarında toprak işlemedeki geriliğimizin acısını bütün müllet Birden çekti. 250.300 kuruşm adi fincanlar satın aldık. — Halbüki biz- deki porselen — toprağı kalite itiba. riyle Çekoslovakyadakine müsavidir. Bu toprağı ince bir zevk ve zekâ ile işlememek, — hattâ ihraç imkân- darını aramamak günâhtır. * Mahmut Tokay, Bize, atelyesinin Mühtelif kısımlarını gezdirdi ve iza- hat verdi. Muamele Vergisinin ağır” lığından kurtulmak imkânını bulür- sa, daha neler yapabileceğini anlat- tı. İftihar ettim. Sev.mli bir aile iş- letmesi. karşısında bulunduğum. için, kıymetli ve vatansever bir sanatkâr. Ja konuştuğum için, eserlerini, Ave Yupa mamülleriyle / ayrıt ettirtmiye cek derecede başarı gösteren ve bu- ü tekemmlli ettirmek aşkıyle yanan bir idealistle tanıştığım için, iftihar ettim. yi Yazan 1 Graham Greene ÜÇÜNCÜ ADAM Çeviren 1 Reşat Nuri DARAGO Mendili ile ağzını örten Martins boğuk bir ses çıkarmız gük bir Mart Elverirdi Martins'in daha sonra bana anlattığına göre o dakikada — yaşayal söyle bir mühakeme yürütmüş: İdme, onu, Martins adiyle — Eibi ©, v İ de Dexter adiyle kullanmak istediği için edayı Dexler — İçki bi adına tutmuştu.... Tam bu sırada biri yanına gelereki M ktan İndiğiniz vakit sizl karşılayacak, Ki 'k Üzgünüm Bay Dexter, demiş. Benim e bu- 'adım Ai bir di FU sey değli bir Dexter hayre hayretini boğuk sesiyler — Evet 1 gördüğümden at ediyorsunuz. Çocükken. bile, asrımızın en büyük ror 1 buruşturdu. Ağrını açıp bir İki teşek 'değildi. Crahbin'e ancak hiddetli 'takat onun kendisiyle alay ettiğini. san: ir heyecan içinde ol- gözlerle Mak da imkânsızdı. — gelit ettiğin geniş bir okuyucu k eserlerle tercümelerinizi Avusturyada lesi takip ediyor Bay / Dexter, "leri Benim de zaten en çok sevdiğim odur. Martins elden geldiği kadar düşünmeye çalışıyordu. — Odamın bir hafta için tutulduğu söylendi değil mi? Z— Evet Z Çök teşekküir ederim. — Karşınızda. gürdüğünüz Bay — Sehmidt size her gün yiyecek vesikalarınızı verecek, Belki az 'da cep harçlığına £ vardır. Bununla meşgul olacağız. Yarın belki din. denmek, mühiti biraz tamımak İstersiniz. —zret. X— Kulavuza ihtiyacınız varsa önü da temin ederiz tabil. Öbür günün akşamı Enstitüde muasır roman hakkında kü: — Attedersiniz, ei Sün münazara yapılacak. Toplantıya — canlılık Üzere bir kaç söz söylemeyi ve sorulara cevap vermeyi kas bul edersiniz diye düşündük. tins şu dakikada her şeye eyvi Ki B Crabbin'den. Kürtulsu Rollo'ya gelince İk sevdasiyle her n İster bir kız, inter b dllini yine ağzı Dlur.. Pek alâ Bay Dexter, dişiniz mi 'daha sonraları rlü. teklife eğlence.. da tutarak cevap verdir lişci. bilirim, Hayır. Adamın . ret etmiş, T AHah Allaht Kürsiz filân mi ddi? örür dilemiş: — Hayır, asker, asker. Albayının suratını risi tesadülen Frankturt'a etmek istemiştim. de: Martins bana daha sonra anlatmıştı: Bu söz et yarık dudağı donüp kal Crabbin'e gi uş. Martl eserlerini okumadığı, adını bile bilmediği için b — Kimdir 6? Tamımıyorum. Adımı işitmedim. N anladım ama. Dexter, muharrir olarak Menry Ja Çrahbin ihtiyatlı bir eda ile cevap verdir rında, Üktelik bunda bulunmayan bir kadın inceliğine — İşittim. Z Ben de, En yi d, — Edebiyata., Edebiyata merakı olduğunu hiç de sane | — Dostlarımdan hiç bi debiyata Omeraki yok. (Grabbin'in bağa gözlüğü arkasında göz — kapakları çırpın. âL) Üyaal bir senle — Fakat, dedi, tiyatroya merakı vardı. Dostlarından bir lah demeye hi 've bir halta parasız öğrendiğim 'teşne İdiz ağriyor? Pek ik yedim. Başka bir irmiş, Crabbin büyük çağdaşı Henlamin vermek Üslübünü “İhtiyar. Kız, z mu Miç? — Hayır, galiba okumadım, Martins devam etti: —p rabbin — ten de kendini alamadı: gelip onu kapıda bekledi. — Genç mi, cudur. Martins, Kadını hatırladı. v Ann cağına asaport edindi ine Sehinidt. hiptir. Dexter'in düşmanları 2 ün hoşuna git öldürülmüş. Kitapta şı n de böyle haykırmamak İçin nefsini zoriadı. — İşte, Alhay Callaghan'ı ben de öyle kovalıyacağım. Enstitlde fransızca dersi alır. Lime yaşlı mi 6 kadır — A, pek genç, pek! Fikrime göre pek kötü bir oyun- nezarın başında yüzünü ün dostlarını tanımak- isterdir aferansınıza gelir her halde. , dolambaçlı ve kararsız dübu diye — yasıflandırırlar, B kadın el işlerine gösterdiği gi lekle beraber umi lci, adında bir — kitap bir arkadaşı varmış. Fi -Clalm-Güleh' adlı. bir bi a görüyoruz: Binlei, 'nmaksızın şerifin peşi- İntikamını alıyor. dunuz hiç aklıma gelmeri kâyeler yazıyorum ya!, diye Fakat şunları söylemek bir iki defa — | elleriyle & ' genç 4 dedi, Söylediğine göre nik dan bir adın doğru olar (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: