9 Nisan 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

9 Nisan 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

Sayfaya ait küpürler

 ERTANCAN,ERZURUM. C. KURTULUZU Kaâzım Karabekir Yazan: General -'Bâ — Erzuruma Ücğru İleri Harekâta Devam İçin üç Düşmanla
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ERTİNCAN, Yazan: General ÇALERZURUM. Kâzım Karabekir Erzuruma a Doğru Birinci Açlık Teh ikesi İdi. İkinci Tehlike Ermeni- lerdi. Üçüncüsü İse Havanın Sertliği idi ERZ URUUİUN KURTULUŞU Ersurumu kurtarmak için nefer kadar bütün kalplerin çırpındığını duyuyordum. K talarımı tefliş ederken yüzlerindeki iztiraplardan, Erzurumlular kolay kolay seçil Bunlarla gö: göze geldikçe ben de onlar gibi duygulanıyordum. Bunun sebebi, yalnız onle andanı b h dan veya Erzürümü / k m olduğ düşünüşümden ibaret k dü: Ben iken Erzurumun suyunu içmiş, ekm yazını koklamıştım. Hattâ işin daha mühimmi yara- mazlık neticesi bir hav k başım da yara. lanmiş ve bir avue kanım E topraklarına ka- Tışmıştı. Bu kadar dolgun tesirlerle ben de kendi bir Erzururalu sayıyordum İleri harekâta devam mak mecburiyetinde idik 1 — Açlık tehlikesi idi: Açlık herkesin her zaman için ve bilhassa orduların harpte en büyük düşmanı- dır. 2 — Ermenilerdi. mi katli âmlar yap daha feci bir varlıktı. 3 — Kış mevsimi Bulundukları. yerlerde umu- düşmandan klarından - bunlar, Şarkın kışi bilhassa Er- Zurum ve havalisinde bu aylarda pek korkunçtu. Azmimizi ve kudretimizi: her üç düşmanı da haklıyacak kadar canlı görüyordum. İçimizd gan ileri hareket arzularımızı; her türlü tedbir ince ince hesaplıyarak, — muvaffakiyetle - başarmayı bir lâhza hatırımdan çıkarmıyordum. Her Üç düşmana karşı hâkim vaziyetim şöyle idi 1 — Açlığa ka edilmesine me 1 Erzincan dan verimi & tahrip ve yağımı den elde ettiğimiz depolar bizi açlık düşmanını yenecek vaziyete sokmuştu. İle rilere doğru mevcut iaşe merkezlerini de seri darbe derle elde etmek surtile bütün kudret ve küvvetile Erzurum karşısın ulaştırabilirdim. Husu- #ile Yerhana kadar menzil vasıtalarının günde 12 to: *k taşımasını da ordu kumandanından Tica ederek muvafakatini almıştım. Gerçi bütün kolordumun gündelik sarfiyati 31 tondu. Fakat 10 uncu fırka ord ında olduğun dan 20 ton bana kâfi idi. 2 — Ermenilere karşı: İki fırka ile kolordu kı- talarımı Erzurumu kuri ağa kâfi görüyordum. Ermenilerin en büyük mukavemeti - Erzurum mevkli müstahkeminde yapacaklarını ve yollarda bizi ancak oyalamağa çalışacaklarını - kuvvetle tah- min ediyordum. Çünklü karın ve Tayısile rastgele dağ başlarımı bütün kuvvetlerile mü- dafaya kalkışarak Ersurumu da tehlikeye düşürmek Brmenilerin menfanti “ne uygun düşemezdi. Bundan başka bu kış kıyamette bizim de büyük küvvetlerle Brzu: rçisına geleceğimizi ümit et. Miyeceklerinden ufak kuvvetlerle müdafaa edebile cekleri bir çok yerlere güvenerek depoları da yakma. malarını pek vürit görüyordum. Eğer Ermeniler be. 'nim gibi düşünmezler de Ermurumdan uzak her han- v & ŞarE Ertincan * Erzurum arası Bi bir mevzide boy ölçüşmeğe kalkışırlarsa bu bizim için daha kolay hallolunur. bir mesele - olacağından bu tarzı çok arzu ederdim. 3 — Kışa gelince: —Artık buna damanlı idik. Bundan başka kaç yıldır Rusların karşısında itmeler ve dağların başlarını müda- iz diye maddi ve manevi donukluk herke- tak demişti. İleri yürüyüş için artık kışı '€n hafif düşman görüyorduk. Bu güzel hesaplarla - hareket hazırlığı yapıyor- dum, Ordu kumandanımıza da tasavvurlarımı bil yordum. Hiç hesaba katmadığım şöyle bir cevap aldım: Sağ ve sol cenahlardaki kolordular henüz hizamız- dan pek gerilerde olduğuncan şimdilik bu güzel ta- Savvurunuzdan vaz geçersiniz. İleri hareket zama> nt ben tayin ederim! Ben ileri atılmayı yalnız hisoimle istemiyordum. Hesapta bunu istiyordu. Elimizdeki erzakı durduğu muz yerde yemek bizi bitireceği gibi Ermeniler de Erzurum halkını bitirecekti. Bunun için pek büyük mesuliyetlere katlanarak işi hoşa gidecek emri vaki- lerle yürütmekten başka çarem yoktu. Şimdilik ordu kumandanının Sansa boğazı garbı diye çizdiği ileri emniyet hattını ben 60 kilemetre daha şarka iterek Kütür köprüsüne kadar sürmüş bulunuyordum. Niyetim Mamahatunu / bir baskınla elde etmekti. Orada da çok şey bulacağımı ümit edi- yordum. 18 Şubatta dığım haberlere göre bazı Ermeni kıtalarının Bicanda toplanarak Sansa boğazına yü- rüyeceklerini anlayınca derhal iaşa vaziyetinin mü- saade ettiği bir alayı daha (10 makineli tüfeğile bir- likte 28 inci alay) Halit beyin emrine gönderdim ve evvelki "Ruslardan kalan erzak depolarını elde et- mak vazifesini de, ilâve olarak şu emri de verdim: 'Müfrezenizle Sansa ve Cebice boğazlarının şark methallerini setredecek ve Kütür köprüsü - Piris Mirzalik Komu hattını keşf ve tarassut et- tireceksiniz. 19 gubat sabahi ordü kumandanı ” Vehip Paşa birlikte karargâhı olan Su şehrine hareket etti. Kendilerini teşyi ettik. Ermeni mezalimine dair tesbit ettiğim vesikaları fotoğraflarile birlikte tak- dim ettim. (1) (Devamı var) (DErrincandan başlıyarak Erzurum bütün harı ke tesbit ve gi ve tevsik ile miralay ismet beyi dullah paşanın harbiye nezas neşrolunmuştur. Kars ve ırkta geçtiğim yerlerde Ermenilerin yaptık fotografla imlarını ve yakıp yıktıklarını arı görenlerdi türkçe zamanında müsteşar ve fransızca “Bu Adamın Gozlerını Oyun.,, “Tâki Bunun ve Emsali lleı'ı Harekata Devam lçın uç Duş- Orlaya Çıkmasm! Herkes Şiddetimden Korksuıı Deli Yusutun gözlerinin ğ — Seni assam mü, yoksa karnına bir pala ba- dökstem? Yahut kuru kebab mi etsem? Ne yapayım, “ne eyliyeyim? Sana öyle bir ders ver. mek isterim ki Bolu yaşadıkça, bu, yad edilsin, Herkes hışmımdan, gazabımdan korksun. Aklıma da bir şey gelmiyor ki? Ha buldum. ir usul keşfettim. Şimdi görürsün im oyunu... Ömrün oldukça unutmiyacaksın! / Bu, hem senin, hem de başkala- bunu 'den göndermesini emretti. Deli Yusuf. Bolu Beyi- or, bu . zalim adam, bir oyun edecek diye düşünü- “Az sonra baş vezir odaya girdi. Bolu Beyinin eteğini öpüp karşısında divan durdu. Bolu Beyi seyisi işaret ederek emreti — Bu nankör ve mel'un adamın derhal ku ini oyduracaksın. Daha evvel, di rla halka bunu ilân edip herkesi topla ve Bolu Beyine karşı gelmenin ne kadar fe- 'na olduğunu ve bu cezanın bir dersi ibret olduğu. a söyliyeceksin. Mel'unun gözlerini oyduktan son- a kendisini zinhar öldürmeyin, ki onu her gören benden korksun, bana karşı gel. Mmeğe cesareti kalmasın. Ta ki, bir daha bunun ve ibi başka cüretkârlar ortaya çıkmasın! Deli Yusuf, bu sözleri dinlerken taş gibi dom muş kalmıştı. Zalim Bolu Beyinin kendisine karşı tatbik etmek istediği bu alçakça ceza, lerini diken diken ürpertti. Bolu Beyi lverin, Salveria — Fakat bu senin yapmak istediğin, çok çakça bir şeydir diye söze başladı. Böyle zalim- lik yaparak halkı korkutacağını zannediyorsan çok aldanıyorsun. Zulümle değil, iyilik yaparı 'vi kendine bağlamağa çalışımakım, Bana gelince, belki beni öldürmeğe hakkın 'var. Ve ben, kendi hesabıma ölümden kıl kadar ahali- korkmam, Fakat kör olarak zelilâne yaşamaya da dayanamam. Buna hakkın yok. Bunu yapacak ka- dar aşağılık, it bir herif olduğunu Bu sözler, Bolu Beyini büsbütün kudurt! adamlarına deli Yusufun Ve oyarlarken gözlerini büsbütün işkence — yapmalarını, canını — mümkü tebe acıtmalarım emretti. Ve di sözlerini şöyle — Bu küpeğin gözlerini oyduktan tonra kos. isini iki yüz atın içinden seçtiği © merkeb bo: fusu taya bindirip bütün kasabı sonra taşra atacaksmız. — Böyle bana karşı İşlemiş olduğu suçu gözleriyle görsün! * münadiler köşe başlarında bağırarak Bolu Beyinin bu kanlı hükmünü halka ilân ediyorlardı: Davullar, çalıyor — Deli Yusufun gözleri ibret olsun diye mey- 'danda oyulacak! Herkes toplansın! Gibi Başka Cüretkârlar kör edildiğinin resmidir Zavallı Deli Yusuf, Bolu Beyinin iri yarı mere hametsiz cellâdları arasında gözlerinin oyulacağı 'yere doğru yürüyordu. Az sonra iki korkunç delik halini alacak olan gözlerinden, durmadan yaşlar boşanıyordu. Gözleri kör olunca Nihayet, meydana geldiler. yerde tepeleme ateş dolu bir mangal #ip sokulmuştu. Şişler, ateşin şiddetinden kıp kır posbiyıklı, i a #işirip ateşi kesileh şişleri büsbütün kızdırma- #a çalışıyordu. Deli Yusuf eti cen ve kendisine korku ile bakan yüzlerce ahaliye uzun uzun baktı. Bu. da duran Bolu Beyinin ileri ğalara döndü. ı Deli Yusuf, bakalım ne söyledi Ne suçum var, bilemedim ben bunu Küçük Alim yetim kalur ağalar Çok emekler çektim, hep zayf oldu Mahım, mülküm yare kalur ağalar * Ber nettim paşaya, ağalar, beyler Ak gövdemi kızıl kana boyarlar Dostlar ağlar, düşmanlarım gülerler Zulüm bana hayf olur ağalar * İki sene gürbet elde gezdiğim Ak almıma kara yazı yazdığım Boş yerlere kara bağrım ezdiğim Bir gün olur, karşı durur ağalar * Deli Yusuf diler ulu Mevlâdan n kurtulmasın türlü belâdan le yazmış yaradan gören ibret alur ağalar * Etraftan çıt yükselmiyordu. Bu yüzlerce İn- in, sanki dilsizdiler. Hiç kimse ağızını açma; saret edemiyordu. Hakikaten Deli Yusuf gi kendisini unutmuş, en fazla biricik oğlu küçük A- Tisini düşünüyordu. Onun esasen başka — kimsesi küçük Alisini atının terki- alarak gelmişti. Çok yiğitçe bir kan t du bu oğlan. Henüz on beş yaşında olduğu he €n sağlam, en iri delikanlıları bile yoktu. Türkistandan 'yerden yere vürüyor, en huysuz atları Üstüne binince kuzuya çeviriyordu. (Devamı var) AKDENİZDE HARP KOPACAK OLURSA.. 5; l günkü nüshamızda bulacaksınız

Bu sayıdan diğer sayfalar: