May 6, 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

May 6, 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l 1 r İ Sayfar HERKESİN ANLADIĞI GİBİ Karım commaamama eee Konservatuarın kıiymeti Şehir Meelisimizin bazı mahfelle. rinde, Konservatuarın Gdluğu, oraya sarfedilen - paraların başka ve verimli (?) yerleet sarfe- dilmesi doğru olacağı kanasti var. maiş... Biz bu mevzuda; / «Elendim, Konservatuar binasına e- ihtiyaç| yart, diyen entellektüeller de bili- #iz, Lâkin bu fikirlerin, enstantane ihsas ve tesirlerden doğduğunu, yi- 'ne ayni münevverlerin, Konserva- tuar tarafından - binbir müşkülütla bulunmuş, ihtiyaca uygunsuz salon- Jarda verilen konserleri bile açık a- dzla, vecd içinde dinlediklerini de| | Bildiğimiz için södlerini hakikf bir| | kanaat mahsulü ve bir. mühalefet cereyanının başlangıcı saymadık. Lâkin şehir ve müesseseleri hal kında karar vermek salâhiyetini ha- | iz bir mecliste böyle temayüller zu- | kurunu teessüf ve endişe ile karşı Tamamıya müktedir olamıyoruz. Şe- | hir bütçesinin bir ticaret sermayesi | » değil, şehir idaresinin halka karşı | yazifelerini yerine getirmiye masrut | ve halktan toplanmış tahsisat oldu- | u malümdür. İstanbul gibi Türki- | 'yenin en büyük şehrinde hükümet | ve Belediyenin, büyük kültür vazi- feleri vardır ki, bu arada Konserva- fuarın hatırı sayılır mevküni inkâr| imkânsızdır. Biz sade İstanbul'da değil, bi tün Türkiye'de musiki kültürü faaliyetinin mühim bir kısmını İs- danbul Konservatuarına - borçluyuz, Beş on kıymetli hocayı orada kaza- nabildik. Yarınki münevver Türkl ye için lüzumu muhakkak eleman- ların epeycesini yine orada yetiştir. mekteyiz. Onu Iktidarımız nisbetin. dle takviye vazifemizken aleyhinde #üşünmenin ve hele menfi bir ka- tar vermenin şehre en büyük fena- Jıklardan biri olacağını açıkça söy- lemekten çekinmiyoruz. Yoksa bazı mümessillerimiz, Esnaf Bankı ziasını unutarak ve şehrin ili içtimaf ihtiyaçlarıni bertaraf rek bütçeyi işletmek tası ede- irundar iseler, bunu tasvip edecek tek bir İs- tanbullu mevcut olmadığını şimdi. den haber verelim. İrfanımızın mu. siki cephesinde bir inhidama değil, hafif bir rahneye dahi tahammülü. Müz yoktur. Feridun Osman ae& n jaka niyetine Alışırsın! Başka bir gazetede — mizah fıkra. farı yazan - nüktedan bir arkadaş, Ankara'ya gidip geldikten sonra, 1â- tife kasdile, bir tip yarattı. Elinde Şemsiye, çehrenin çizgileri asık ve Bergin, Almanların «Kaz ayağır de- nilen resmigeçit adımlarile - odaya) Eiriyor, boru çalar gibi şamatalı ve| çatlak bir sesle ve kelimeleri harf harf taneliyerek, birisine soruyor- d — Merhaba! Nasılsın! Seçkiye gi- #iyor musun? Evet mi? İyi iyi! Yine gti Arkasından bir tavsiye: — Bayanı da götür! Daha sonra maksadın izahi ive: ü Hüğünü Dün, edip bir dostun — makalesini' ekydum. Orta bir kültür için roman nevinden bir Iki bin, tarih çeşidi Gen beş on bin elit kitap okumak 14 Zımmış... Urun seneler beraber ça| Tiştığımız dostümun, Ömi makalele| Tinin iptidat maddesine medar ecne-| bi güzetelerinedn başka senede, bir.| kaç eser sör okuduğunu bildiğim £. çin gülümsemekten kendimi af âim: — Çok doğru üsted, eddim, Tükin sen de okul Alışırsın! F.O. —— Anllı bir haydut ölü plarak yakklandı Üç #enedenberi aranan Hüseyin #öminde bir haydut evvelki gün Bar Hamanin Retik boğuzında “Jander. Aaalar tarafındanı yakalanımı gve bir Mümdemeyi mütekip ü blarek Gide odümiştir. ea YENİSABAN 4 G AY üne Afâ&ınç YALAN öroğlunun Kaçış Köroğlu Atının Başını Birdenbire Geri Çevirdi. Sonra Kulağına Eğildi. Bakalım Ne Söyledi: atile —i 3 Binaenaleyh benim aklıma şöyle bir hal çaresi geliyor. Bu adamı çok sıkı bir göz hapsinde tutmak gartile bir müddet serbest bırakalım. Bu müddet zar- fında ata masil baktığını, nasıl timar ettiğini seyis- lerimiz adamakıllı öğrenirler. Bundan sonra herifin kellesini vücudünden ayırırız, olur biter. Bolu beyinin fikri çok muvafık bulundu ve yarı ölü bir hale gelen zavallı Köroğlu zindandan çıkarıl. dı. Kendisine yiyecek verildi. Serbest olduğu ve atı terbiye etmeğe başlaması Köroğlu Bol meğe müvaffak olduğunu sandı © fevka- lüde dikkatli unutma dı. Nitekim derhal fevkalâde sıkı bir göz hapsinde olduğunu anladı. Ahıra girdiği zamanlar başka se- yisler de içeri giriyorlar, kır atı nasıl timar ettiğine, ne yaptığına dikkatle bakıyorlardı. Köroğlu bunlara bakaraktan Bolu beyinin plânını keşfetti. Fakat yine bir şey belli etmedi. Bir gün Bolu be- yinin ya çıklı ve şöyle dedi — Bu atı eğer ahırdan çıkarmıyacak olursanız, — ayakl mak değil, Köroğlunun celbet- daha - bir müddet tutmayacak; koş- yerinden bile kımıldıyamıyacak hale gele- cek. Onun için her gün hiç olmazsa bir sant güneç» rılmalı, biraz dolaştırılmalıdı Bolu beyi, Köroğluna fers ters baktıktan sonra biyık altından güldü: atla beraber kaçar mıs — Ne münasebet? — Bana bak! İşte sana vadediyorum. Bana Kö- roğlu olduğunu söyle! Ve benim hizmetime gir. Sana #araylar, hazineler ve dünyanın en güzel atlarını ve cariyelerini hediye eder, seni ordularımın başbuğu tayin ederim. — Beni hâlâ Köroğlu zannediyorsunuz. Fakat emin olun Ki ben Köroğlunun kim olduğunu - bile adamakıllı bilmiyorum. At için söylediğim sözler de ondan mesül olduğum içindir. isterseniz atı ahırdan çıkartmayın. Fakat daha şimdiden topallamağa baş- Jadığına göre çok geçmez, bir ay sonra nalları dikerse mesüllyet kabul etmem, — * Bu görler Bolu beyini az çok endişeye düşürdü. Va bu adamın söyledikleri doğru ise.. Bu takdirde gözbebeği gibi kaskandığı atı kaybetmek tehlikesine maruz bulunuyordu. Hemen diğer seyisleri çağırttı. Atın topallayıp topallamadığını sordu. Köroğlu onla- rın gözü önünde atı ahırda biraz gezdirdi. Kır at #ilhakika fena halde topallıyordu. Fakat Bolu beyi bir türlü kani olmuyordu. Kö- roğlu bunu sezince: İssediyorum ki bana inanmıyorsunuz, dedi. Mademki beni Köroğlu sanıyor ve ata binince kaça- Cağımı vehmediyorsunuz. Buna mani olmak sizin eli. nizdedir. Bahçe kapısını sımsıkı kaparsınız. Benim de ayaklarımı özengiye bağlarsınız. Ayrıca birkaç atlı da benimle beraber bulunur. Kır at topal baca. Eile havalanıp uçamaz ya Bu sözler filhakika Bolu beyini temin etti. öyle ya, bahçeyi adamakıllı muhafaza altına alacak olursa, nereden kaçabilirdi? Üstelik dünyada bir eşi olmuyan kar et ta ölümden kurtalurdu. Diğerleri de ayni fikre İştirak ettiler. devardı aşıp kaçtığının - resmidi; Köroğlu büyük bir sÜkünla — kır atını eğerledi. Bütlin haşatı, bütün istikbali bu teşebbüsüne bağlı idi. En ufak bir hatası, hesabındaki en ufak bir ya- ima kendisini doğruca ölüme götürecekti. Bir Insan kadar zeki olan kır at, Köroğlunun kendisine talim ettiği topallık rolünü büyük bir me- haretle Ma ediyor Köroğlu, kı bahçeye çıkardığı zaman her tarafın siki bir muhafaza altına — alındığını gördü. sıkı kapanmış, önüne de bir uzraklı askerler diklimişti. Ayrıca on tane kadar atlı da pürsilâh bahçede dolaşıyorlardı. Köroğlu ata b lo pencerelerden kendisini seyre Artık kaybedecek zaman kalmamıştı. Köroğlu afım yavaş yavaş kapının önüne doğru götürdü. O- nun kapıya yaklaşması oradaki askerleri bayağı kuş kulandırnıştı. Kendisine ters ters bakıyorlardı. O, 'oraya doğru yollanınca, diğer atlhılar da atlarını mah. muzhyarak kapının yolunu tuttular. O zaman Köroğlu atının başını hirdenbire geri gevirdi. Sonra kulağına eğilli. Bakalım ne dedi: iyorlardı. Ey kır atım sende küvvet var iso Şu karşı düvarı aşmak isterim, Kızlar Derbendini geçi Çamlıbele varmak İsteri, * Köroğlunu şüphe ile tuttular Eza edip omuzunu yardılar, Kollarına hilekçeler vurdular Çamlıbele kaçmak isterim. Sır at, Köroğlunun sözlerini duyuncu önce bir gaha galktı. Sonra kurşun gibi. ileri atıldı.. Bütün bahçeyi böyle rüzgâr gibi geçti. Duvar iki adam bo- yuna yakındı. Onun İçin kimse kır atın bunu aşabile- ceğine ihtimal vermiyor, atın Üstündekile birlikte duvara çarparak helâk olmasını bekliyorlardı. 1t duvara yaklaşınca kuş oldu sanki. in bütün asker ve muhafızlarının ağızları birer karış açık kaldı. Çünkü kır at, bir anda duvarı aşmış, gözden kapıyı lar. Fakat uzun yollarda sadece gittikçe #effaflaşan bir toz bulutu kalmıştı. Bu hidiseyi - Bolu beyine anlattıkları zaman, Bolu beyi teessründen nerede ise - düşüp ölecekti. Güçbelâ kendisini tuttu. Sonra bu şiddetli teessürü yavaş yavaş şiddetli bir hiddete tahavvül etti. fşte o zaman müthiş oldu. Bolu beyi azgın bir Köpeğe dönmüştü. Kimseyi dinlemiyor, - birbirinden iyor, kanlar ordu. Fakat bütün bi geçmişti. Bolu beyi, cünlerce elinde tuttuğu Köroğlu ile kir ati kaçırmış, Bunlar böyler Köroğluna... Kö: yardı. Takip ed. nediğine emin olduktası sonra ayak- Jarını çözdü. Sonra atından İndi. Pinardan n İçti. Atına da içirdi. Sonra Çamlıbele doğruldu. ADevamı var) — MEŞHUR CASUS Şammmza MUSTAFA SAĞİR | ezme NASİL TUFULDU, NASİL ASILDI? sam EERZ SAD ALAK CN DT CG SAA ZSK TASIRD CA 3 aei Yazan Casus Mustafa Sagir Kendisini Takdim Etti “Ben Entellicens Servis Memur- larından Mustafa Sagir,, n: R. KARAOĞUZ HÜLASA: kezi umuminin gösterdiği lüzum ve Mustafa Sagir - Pişaverde doğ-| vücup üzerine bu şube İstanbula nak muş, babası meçhul bir çocuk- | ledilmiş ve kolonel vazifesinde ipka tur. gösterdiği büyük | edilmişti. e kendisini itina ile/ — Nelson, cidden calihi dikkat ve büyütmüşler ve muhtelif tehli-| hayret olan zekâsı ve işindeki ihti. keli Entellicens Servis | sası ile Istanbuldaki siyasi rical rasında pek çabuk teferrüt etmiş. ti. O zaman memleketinn yegüne fırkal siyasiyesi - vaziyetinde bulu- nan Hürriyet/ ve İtilâf fırkasının Mehmet A, Cemal, Sadık, Refik, Gümülcinsli damail gibi beylerini, Nemrut Musta, Cakacı Hamdi, Ki- vez Hamdı, Emin gibi. paşalarını, ymra, sefa- rethanenin ikinci katında ve Haliçe nazır olan arka cephesinde, kendisi için ihzar olunan daireye yerleşmiş- ti. O esnada bavullarını getiren se- farethane garsonuna centilmence te şekkür etmiş ve bir kahve istemiş- 'ti. Hemen yandaki odaya geçmişti yiraz Vasfi, Zeynelâbidin, Rüştü, Asım gi- bi hocalarını, Sait Molla, Ali Kemal, Refi Cevat ve Mevlünzade Rıfat gi- bi eh kalem tutanlarını ve hattâ ter dükçi Sahh ve Şaban gibi ağalarını bile az zamanda ele geçirmiş ve bun darı bütün svece imeusup bulvadi vve hademelerile u - hükümete kul Muhtasar bir temizliklen soara el-| Ve köle etmişti. Damad Feridi ken: biselerini değiştirmişti. - Yakasında.| - dine has bir müşavir edinmiş ve ken bir geref ve iftihar rozeti bulunan dist de Vahdettine âdeta bir saray nazırı vaziyetine girmişti. Nelson, Istanbula getirilmeden İ evvel Vahdettin, düveli itilâfiye mü messillerine karşı mütereddit, mü- tehaşi davranıyor, iki yüzlü bir tar- #ik bir siyah eibise - olduğu halde, küçük salona avdet etmişti. Pence- reden, güneşin iltimaları altında do- 'nuk ve koyu mavi Hint zümrütleri döşenmiş bir saha gibi, Eyüp Sul- tana doğru tatlı inhinalarla uzanan a Z siyaset kullanıyordu. Bu hal, inice doğru takdirkâr 'nazarlarla | Pyange Despirenin letanbula vüru: bakmıştı. Pek hoşuna giden manza- | Grna Tadar ea n bula vü Tanin Jetafeti/ #zameti kargıtında | 4a müttefikepn işgal kuvvetleri. Gülümsemiş ve yüksek sesiei — o J umatidan ini de vhdesin. — Korudor. Oh.. Veri Vel — | induran Generalin azamet ve hdettinde, Pransa hü- kümetine karşı bir emniyet ve dost- Juk hissi uyandırmıştı. Onu Pransa hükümetinin bir himaye ve dostluk sexbolü gibi tanımış ve sevmişti. Derhal fikrini, siyasetini tebdil et mişti. Ingilizlere karşı nfanetle u- zattığı elini geri çekmiş ve genera- Tin elini emniyetle sıkmıştı. Gerçi ar. dina kadar açık bulundurduğu sara- yının kapısını İngilizlere kapayama- zleri, bi dudakları arasından dökülüvermişti. | Bu sırada salona giren garson, yer- lere kadar eğilmiş, kahvesile bera. et erkânından Mister (Ra- yan) ı kendilerine beyanı hoşame. diye geldiği haberini de getirmişti Mustafa çevik ve çalâk bir hareketle ilerlemiş, kapının eşiğinde | duran misafiri ile yüzyüze gelmişti. Yüzleri e dostane ve samimane te bessümler belirmiş, eller hararetle, hürmetle birleşmişti. Vücutler nazik | -Mıştı. Fakat onlara karşı, ayrı ayrı hareketlerle bükülmüş, dudaklardan | Bösterdiği eski hulüs ve muhabbeti, gu sözler dökülmüştü. eski samimiyet ve hürmeti, o günden #onra biraz kısmış ve Mısaltmıştı. gaviri Rayan. Bilhassa, bir gün generalin sa- — Müşerref oldum Mister. Ben, | rayda aynen: Entellicens Servis şeflerinden Mus-| — « tafa Sagir. Ziyaret resmi bir mahiyette ve| mülükat teşrifat muktezası, çok kı- Sa devam etmişti. Mister Rayan, bir kaç dakika sonra ayağa kalkar: ken, beyaz dişlerini göstererek gül- müş ve demişti: — Kolonel Vilson, size odasında intizar etmektedir. Neztlerine kadar vaki olacak refakatimi kabulünüz, bana bilhassa şeref bahşedecektir. Mustafa Sagir, tıpkı bir İngiliz centilmeni gibi ciddiyetle: — Ben siyasi mümessilliğin mü: Biz Türk düşmanı değiliz. Biz hükümetinizin kuvvetli ve faal olmasını talep ediyoruz. Vükelânın ve sadrazamın şahıs ve gahsiyetleri bizce hiç te haizi ehemmiyet değil- dir. Mücrimler, Ermeni tehciri ile maznun olanlar serian tecziye edil. meli. İstanbulda ve vilâyatta emni- yet ve fsayiş katiyen mefkuttur. Bu 'na derhal bir çare bulunmalı. Unut. mayınız ki, dahiliniz ve etrafınız si- zi sevmiyen anasır ve düşmanlarla Muhattır. Bu dediklerimin bilâifatel T irayet vakit yapılmamamının aizce eli ne Demiş ve Mistar Rayanı takibe|/ 8et olucağına hiç şüphe etmeyi: ti niz.» Sözlerini büyük bir sumimiyet ve ciddiyetle beyan etmesinden son- a da, generalden nihayetsiz dere- cede hoşlanmıştı ve artık hasıl ct tiği kavi bir iman ve itimatla Pran- aızlara teveccühe, inharı iltifat ve samimiyete başlamıştı. (Devami var) * Miralay Nelson, Entellicens Ser- vis teşkilâtınin - büyük ve kıymetli Tücsasından İdi. İi sene evveline kadar Kahirede ve teşkilâtın (Ya- kın şark işleri) şubesinin müdürlü. ünde bulunuyordu. Bilâhare m TAKSİM SİNEMASINDA Tenzilâtlı Fiatlar : 15 - 20 - 25 ve Localar 100 Kuruş |ORDUNUN KIZI PRESTON FOSTER ve MADGE EVANS tarafından oyanamış büyük aşk ve harp filmi 100 ERKEĞE BiR KIZ DEANNA / DURBİN'in üzel * filmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: