8 Mayıs 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

8 Mayıs 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfar Mussolini'ni Virginio Gayda kimdir? Nasıl yetişti? Me- n oparlörü raklı mazisi ve Faşizm rejiminde rolü B talyan siyasetinin oldukça ka- Ü zamık ivicaclarında açık bir yot bulunmak istendiği zaman, "Giore Bale 9'lalia, gazetesinin ilk sayfa- Sinda B. Virginio Gayda'nın yazdığı Şeniş ve sıkışık sütunları üzeri Hiliniz Ve Mussolini, kendisini mev Fan behsettirmiyerek; gizli düşün * Gesi hakkında bası işaretler verdir. Meyi veya Bazi “direktifler,, çizdir. Mmeyi arzu derse, bu / gazeteci yü ' resmi bir tercüman olarak kul: hanır. Bu süretle bü gazeteci fasist rejiminin büyük şahsiyetleri arasın a bulünür. B. Virginio Gayda eli dadıt. “Romhda 12 ağıstos 1585 de doğmuştur,, Zayıf, esmer renkli, aşa- Haya doğru düşen büyük bir burna Malik, ince kır bıyıklı bir adam Ebeveyni, Piemonteli'dir. Tahsil Türin'de yapmıştır. Çok genç yaşın da gazeteciliğe inisab etmiş ve bu #ehrin liberal gazetesi Çalışmıştır. 1808 de Avrup Töp tajlar serisipe girişmiş, bilhansa Bal kanlar ve Rusyada seyahat etmiştir. 'Büyük Harbin bidayetinde, Şarki Avrupada, sonra İskandinav memle- ketlerinde ve nihayet Rusyada bazı diplomasi vazifelerile mükellef kı - hmmıştır. Petrograddaki İtalyan el Çiliğinde ataşe olarak Rus meselesi- Bi tedkik etmiş ve yaptığı anket iyi bir vasıf - göstermiştir. - Filhakika La Grise - d'un Empire adındaki bir kitabında Rus imparatorluğu siya getinin kusurlarını, kifayetsizliğini, ve hatalarını febarüz. ettirmiş ve oldukça ciddi dahili / karışıklıkların yukuunu haber vermiştir. B. Gayda Petrogradda Bolşevik Ahtilâline kadar kalır. Bu hareketi 1919 da çıkan İ! Crollo Russo “Rut inbidamı,, adındaki eserinde yazar. Sulh devrinde faal gazeteciliğe atılır. 1921 de ağır endüstri menfaat. | lerini ve İtalyan siyasetinin mütrit sağ temayilllerini temsil eden - ve Romada çıkan büyük bir gazete o: Jan Messagero'nun direktörü tayin edilir. B. Gayda; filhükika, hârici siya « et sahasındaolduğu kadar devlet or- ganizasyonu sahasında da kat'i hal #uretleri istiyen ufak İtalyan milli- yetçileri hareketine dahildir. O a . manın milliyetçileri, müfrit monsı gist doktrinlerile - mülhem olan - ve Tiberal rejime karşı giddetle mücade. Je eden münevverlerdi. İtalyan mil Jiyetçilerinin içlerinden - Federzoni, Corradini gibi bazıları Mussolini re- jimihde idareci mevküne geçmistir. Faşizmin hakiki mübeşgirleridirler. Bu adamlar, başlangıçta her. türlü ayasi nazariyeden mahrum ve yalnız | Xüvyeti bareket üzerine dayanan bu | harekete bir doktrin vermişlerdir. — | Hâlâ “sol adamı,, olduğunu söylü- 'yen ve monarşi aleyhtarı hissiyatı gösteren Mussolini bu küçük çılgın Jar grupuna karşı hoşnudsuzluğunu izhardan çekinmiyordu. Biraz sonra bununla beraber, onlarla “mavi göme dekli milliyetçilerin., genç faşist par- tini tarafından temsilinin mukadde: mesi olan bir ittifak yapıyordu. Bu devirde Messagero sütunların. 'da B. Gayda Almanyaya karsı gü » Tültülü tarizlerde bulunmuştur. Bir. hassa, / içinde bir intikam hissinin HNDK Fakat, belki de hiç bir şeyden haberi — olmayan — bir. kimseden, karısının nerede bulunduğuna dair malümat istemek ile tevellüd ede cek gülünç Ve garib vaziyetin neza- ketini de farketmiyor değildi. Hem karısından.. kendisinden ne resmen ayrılmış, ve ne de boşanmış olmuyan karısından malümat istemek ne çir- kin bir şeydi. Uzadıkça “ağırlaşan — bir süküt #imdi odaya hükim- olmuştu. Nihayet bu sükütu bozan genç a- dam oldu. Buraya, malümat edinmek için gel memiş miydi? Seyahatinin gayesi Perihanın nerede bulunduğunu öğ Temmek değil miydi? Hakikati o de. rece hararetle arıyordu ki böyle u fak tefek tereddüidlerle, yarı yolda Kalmak doğru değildi. Bu sebebden, mümkün mertebe ta- bli ve soğuk kanli görünmek i rek sordu; Stampa,, da | Meşbur İtalyan / gazetecisi Virgine Gayda mevcudiyetini gördüğü çok gizli ha reketi tenkid eder. Tamirat ve K raya müteallik garanti sahasında 5- h bir siyaset ister. Bu suretle Pran: mandanberi mülellifinin Pransa aleyb ftarı hareketini izahtan uzak olan 'Pransaya karşı Almanya,, (1923) Aadlı bir eser yazar Faşizmin iktidar mevküne gelmesi ve totaliter rejimin tecasüsü ile (1926 eylülünün fevkalâde kanunla- m ile) B. Gayda hükümetinin diplo- Matik söz sahibi olur. Duce tarafın. dan, uzun senelerdenberi âyan azar asından Bergamini'n idare ettiği Gi ornale dltalia'nın başına getirir. B. Gayda ile bu gazete, mütearrız, otöriler bir siyasetin bayrağı olur. Derhal yeni direktör “parçalanmış ulh, ün yenibaştan gözden geçiril- mesini ister Mustolini gittikçe " talyan ve Adriyatiği.. serabile cezb olur. Harbi müteakib faşistlerin reisi tarafından Dalmaçyayı istemek zım mında yapılan hücumlar, Gaydanın kalemi ile daha tehdidkâr bir şiddet ile yeniden çıkarılır, Bu devir, Yugoslavya ile ihtilf devridir. Senelerle..B. Gayda şarktaki kam- Şuya karşı kükrer. 1934 da gürültülü ithamlar ve gizlenmemiş tehdidlerle dolu bir kitabda “İtalyaya kargı Yur goslavya,, B. Gayda Belgrada karşı İtalyan hükümetinin en harbeü te mayüllerine tercüman olur. Sonradan, Mussolini bu mıntaka- daki siyasetini birdenbire değiştir - diğinden Ve Yugoslavya ile bir dost Juk muahedesi imzaladığından Gior- 'nale d'ltalia gazetesi direktörü yeni bir hücum mevmu bulur. -Reich'in istila emellerine karşı Avusturyanın müdafaası, Bu devir, şansöliye Dol- fuso'un, memleketini Alman devine karşı himaye edecek yeçüne halâs Çaresi imis gibi Muasolininin vüdle: rine bel bağladığı devirdi. Bu sefer Avusturya feda edildiği zaman, B. Gayda, vaziyeti değişti * yerek, Avusturyanın böyle ortadan kalkmasının mukadder bir nizam içe risinde yazılı olduğunu izaha kal * kıştı Bu âni hareket ve kanaat değişik- dikleri zaten, resni propaganda ha. yası içinde biraz açık bir muhakeme muhafaza edebilen İtalyanları hay: KKK — Perihanı bu yakınlarda gördü- Selim Bey bu cevabı hemen he » men bekliyordu. -Bunun için o da ayet sade bir tavırla; — Çoktanberi görmedim.. diye ce- vab verdi. yahate çıkmadan evvelki kış meve siminde, İatanbulda, Nişantaşındaki evde görmüştüm, Bu sörler üzerine öğrenmek iste- diği malümatı alamıyarak inkisarı hayale uğramış görünen genç yeğe- nini teskis etmek — maksadile ilâve — Perihanı gör.medim amma, ken disi bakkında bazı haberler aldım., Veysi, Selim Beyin dikkatli na - zarlarından kaçmıyan heyecanlı bir tecessüs hareketile- — Yal! Ne gibi haberler?.. diye- bilal, İhtiyar adam ayni sakin tavırla devam eti Hem çok oldu. Zaten, se- | vete ve hattâ hiddete düşürmekten hali kalmıyor. Anşlustan birkaç haf *a sonra Roma Üniversiteni talebele rinin hakkında tevlid ettikleri gürül- tü Romada hatırlanmaktadır: Hu - kuk fakültesinde yaptığı bir konfe rans esnasında B. Gayda şayanı hay ret bir kuvvetle İtalyan - Alman teç. Tiki mesaisinin zaruretini müdafaa etti. Halbuki bu teşrikimasiye, eski- den ayni enerji ile isyan etmişti. Her taraftan genç dinleyiciler — Avusturya hâdiseleri hakkında- ki kanaatinizi bize anlatınız, diye ba P Şaşıran B. Gayda ancak: Bu üzerinde konuşmam lâzım Zelen bir mevzudur, diye cevab ve Türazlar, ıslıklar, bağırmalar, öy le bir gürültü tevlid etti ki hatib not. d maktan başka bir şey yapamadı. Za 'otuz kadar talebeyi ini toplayıp yun kapıdan uzaklar Bugün, on dört “seneden — sonra, B. Gayda sadık tercüman rolünü ifa- zaten Mussolini, kendisi için basit ic a vasıtaları, gramofon olan kimseleri samimiyeti dahiline sok mayı sevmez. Chigi sarayından bir telefon üzerine B. Gayda işe girişir, iki, üç, dört sütun, çalâk kaleminin ucundan meydana çıkar, daha doğru 'yazı makinesinden. çıkar. Çünkü o, bütün makalelerini doğrudan doğru- 'ya makinesile yazar 'B. Gayda, izzeti nefis yaralarından kolaylıkla teselli bulur. Yarı resmi Bazeteci mevkii ona, yabancı büyük güzeteler tarafından güzel kontrat: Jar temin eder. İstatistikleri seven Amerikalılar, B. Gayda'nın senede vasati 500.000 kelime yazdığını söy- lüyorlar. Hattâ bundan ziyade yaz. dığı bile muhtemeldir. B. Gaydanın şiddetli bir. Yahudi aleybtarı olduğunu — ilâve — edelim Belki ölen karısının - Polonyalı bir Yahudi kadını olduğuiçin. » “Paris - Soir,, dan alacağı yapağlar “Tiftik ve yapağı ihragat birliğinin tesbit eltiği - fiyatların - standarize” edilmiş tip yapağlardan mübayaatta bulunması için dün Ziraat Bankası- 'nin İstanbul şubesine merkesden teb. digat gelmiştir. Vaziyet birlik kana: dile alâkadar tüccarlara bildirilmiş - tir. Bugünlerde bankaya ehemmiyet: Ji satışlar yapılması beklenmekte - dir, Diğer taraftan Macaristana ihraç edilmek üzere vekâletten 100 tonluk fiftik lisansi gelmiştir. Birlik bu mikdarı birlik nizamatı daireşinde ihracatcılar aramında tak- sim edecektir. Altın 19,35 kuruşa yükseldi Akdenizde de harb. ihtimallerinin belirmesi memleket — piyasalarında derhal teshirini göstermiş ve iki gün evveline kadar 18.70 kuruş olan altın fiyatları derhal 19.35 kuruşa kadar yükselmiştir. Altn fiyatlarının yük. selmesi zinet eşyasına da tesir etmek tedir. Tahvilerin fiyatlarında hiç bir. değişiklik yoktur. — Bövet bazı haberler kulağıma e- rasta. Hem doğrusu bana üzüntü ver- di — Ne gibi?, — Bundan bir buçuk sene kâdar evvel, ihtiyar İkbal hanımın ölü Münden az bir müddet sonra. — İkbal hanım öldü mü? — Evet.. Fikri beyden bir müddet sonra, belki iki sene kadar oluyor.: Bundan Perihan nasıl haberdar ol du? Doğrusu bunu / anlıyamadım. Yalnız, civarda dolaştığını öğrendim. »— Aşağı yukarı ne kadar oldu?. Tam zamanını öğrenebilir miyim' — İhtiyar kadının ölümünden bel ki üç bafta sonra.. babasile İkbal hanımın mezarlarına gidip ziyaret #tmiş... Beni görmeğe gelmedi. ve 4/5/1940 ÇARŞAMBA Çalanları Kemal N, Seyhun, Cevdet Çikolata kâğıtlarına bü- yüklerimizin resimleri konulmıyacak 'ün çiekle W Çekrle (abri kaları imal ettikleri Çkolataların | Koyüuktadırlar. Bü resimler bilâha İar tetünde kürlemsektedir. Ba vak yek partinin bazarı dikkatini celbet İnle've sihetlin talrikmlrme teii ga yapılmanı için şebrimindeki ali İstanbul Ticaret Müdürlüğü ve T ait ölüe el gözell Çikolüta imalâtbane ve abrikak Gün'tebliğata bulunarak mamulât: Külnl”'bu şekildeki seskalerin Do mamasını bildirmişlerdir. Ayvalıkta hareketiarz Ayvalık, (Husus — Pazar gü 'nü aat 3 ü 35 geçe üc defa fasıla ile oldukça şiddetli dipten gelen bir zel zele oldu Halk telâşla / Kahvelerden — dişari firladı isci “de hamdolsun, nüfüsca zaylat olmadığı gibi maddi hasar da yaktır. Bir yaramazın başına gelenler Âyvalık (Hasusi) — Şekerci Nu ririn beş yaşındaki oğlu gehir klübü binası yanındaki sahilden denize düş. müş. fakat orada tesadüfen bir san: dalın içinde bulunan kunduracı Ka- buli ustanın. oğlu çocuğun - denize düstüğünü görünce derbal kendisini denize atarak yaramaz küçüğü mu- hakkak bir tehlikeden kurtarmıştır. Cafer Öcal Almanyadan gelen bir leylek Kozan (Humsi) — Kazamızın Ku yuluk köyünde uzak diyarlardan gel: me bir leylek vurulmuş ve bu leyleğin ayağında bir halka üzerinde şu - rar kam ve cümleler yazılıdır: Haform, Vogervarte. Rossitlen, B. Kurtoğuu Germania B. 7961 gekliği anlaşmaktadır Teşekkür “rmak - SÜAR, n tepeeliünün bğümcl yidbnümünü teirik etmek ae n Yaşmaei Yazi Bar'dim Sklm, Yü Bi Pa Hafderiinine tRükGr eei hattâ, burada bulunduğunu bile ha- ber vermedi. İşte bu sebebden üzül düm. Daha doğrusu Perihana karşı canım sakıldı. Bu küçüğün geçirdiği acılar ve tec Tübeler ne olursa alsun, bana her hu: Susta itimad edebileceğini bilmesi l zatmdı.. Akrabası olmadan evvel, ba- basının dostu idim. Veyai düşünceli düşünceli: — Bet, diye muruldandı. Sizi gör eei lâzımdi. 'Genç adam böyle söylemesine rağ mmen, zihninden, Perihanın Selim be Yi görmekten sıkılacağını da geçiri 'yordu. Seyahate çıkan kocasından, Aaylardanberi kendisinden uzakta ya: şamağa mecbur olduğu çocuğundun bahsodemiyeceğini ve nihayet haya- Yazan : SAİBE ÖRS Bu herifler üç senedenberi beni K n durmadan soymuşlardı Geçidin öte ucunda biri “gözüktü Hemen ona koştuk. Gece bekçisi - Jacaktı. Çantamdan iki mark çıkar. — Rica ederim, bizi polu | kezine götürün, dedim. İşte Polis merkezini böyle bula « bildim. Eğer o adam karşıma çık- « | Tarın içinde geçirecektik. h hanımcığım, — Almanları | görme, ne nazik insanlar: | / Almanları görüyordum ümma, ae zaketlerini daha görmemiştim. Polis /— merkezinde - pasaportumu | mühürlediler, ve diğer iki mark sa- yesinde, ayni adam bizi otelimize kadar. getirdi. 'Gece yanısı çoktan geçmişti 'Ya korkudan veya soğuktan ço- İi yapmadıı bir vey yaşmışı | Yamucuğu temizledim ve yatır. dım. Almanyada geçirdiğim o üçün. Gi gece gözüme hiç uyku gir — Ne diye gelmiştim bu n | kete Yarabbi | Ve gimdiye kadar - gördüklerim, | daha göreceklerimin yanında hiç | — Yine ben bir elimde çantalar, bir | eümde çocuk, ertesi sabah Kolonya İ istaayonunda treni bekliyordum!. — Burşayte bir bilet verin, ve bir. ane de çocuk için. Doğru tren yoktur. Apladende aktarma- olacaksınız. — Almanyaya geleli, muhacirler gib ben, cayalar üstünde oturup tren beklemesini öğ: renmiştim. Hiç bir yere doğru tren yoktu. Aktarmanın bini bir paraya Trenimiz Apladende durdu. Çan- falarımızı sürükliyerek yine indir - dim. Çocuğu da indirdim. Büyük oğlum Suad, Bürşayten ilk mektebini bitirdikten sonra, Ap- Jaden lisesine devam ediyordu. —Ak- tarmadan bilistifade, çocuğu görmek istedim ve mektebi Sora sora bul d | Büyük ve mükemmel bir bina tai. Kapıcı; | — Çocuğu tenettümte görebilirsi - | — Çan çalındı, sınıflar boşaldı. ço | cuklar patir patır/ merdivenlerden | indiler, ve bekleme odasının kapısı açılarak, Suad boynuma atıldı. Biribirimize sarıldık öpüştük Üç senede, tabii Suad boylanmış. ta, amma fevkalide - zayıflamıştı. hem de çok öksürüyordu... Kalın ve dolgun bir öksürük. Çocuğu yukarıdan aşağı süzerek- — Vah yavrum, dedim. Sen niye bu kadar zayıfladin?. - Hem de bu öksürük nedir? Ne vakittenberi ök: sürüyorsun ?. — Bu yaz beni hâlam Berline ge tirttiği zaman orada üşüdüüm, o va- kittenberi öksürüyorum — Ayol, hemen dört ay oluyor Niçin kimse bunu merak edip bana yazmadı? Hem sen o vakit yine böy de zayıf miydin?. Çocuk cevab vermedi. — Vah yavrum, keşke halan seni, trene bindireydi de İstanbula yol da izahat vereceğini anladığı için - dir Ki “R. , deki çiftliğe gelmemiş ti. Belki de, kocasını itham etmemek için, amcasının yanına gelmemeyi tercih etmişti. Böyle bir ihtimal karşısında Vey # heyecanlandı: Kalbi, Perihan:için Mmuhabbet ve minmet ile doldu. Çift Tik kâhyasının kızı, kendisi gibi asil bir aileden değildi. Fakat ruhu e kadar yüksek ve ince idit 'Bunu düşünerek Selim beyin kar İ şısında karısını müdafaa eli Perihan.. çok hassas, ve.. ha- yatı kadar sevdiği kimselerin me - Zarlarını ziyaret. mazideki hayatın | hatırlanması, kendisine herhalde faz İ kaca göz yaşları döktürmüştür. Bel | ki de böyle ağlamak keyfiyetinin bir. | zaaf eseri olabileceğini 'de düşün | müştür. Bunu da kimseye gösterme: yeek İstemiştir!.. Perihan, mağrur, Küçük bir kadındır! niz, dedi ve beni bekleme salonuna | Tasaydı, yapacağı bir iyilik varsa © idi. Herhalde bu yaz da böyle zayıfe tınt.. Ben de barkımı dağıt « mazdım ve buralara kadar gelip sür Tünmezdim. Ne diye Ferideyi çağırt tiğım zaman, gelmek istemedi * Ni Çin inadı tuttu?. O vakit seni de al Girtirdim, ve perişan da olmazdık. İyiliğiniz bu maydi?- Ferideyi de, x Din gibi sayıf m bulucağın Hayır. Feride iyidir. Yukarıda tektörle beraber yemek yiyer. pek ç yenak veriyorlar. doyümyo |Z on babam, ohi. Bu sabah ne ( T lan dünmünide'düez el | Ka e kuru ekmcli yeriyorlar, ha İi e ağin bt ee bi d | Si ci ezmeci ante, ben'o aa Riakkın var, oou ben 'e yiye £ iösüklE ' Hektrinle yemci KAb y Sına bir ge venimiyorlar mu?. Tabil Paydosa kadar acıkıran. y — Evet, yanıma bir lüm siyah YD A arnla Taaaşatlah, “maşallafit. “Acaba çocuğumu açlıktan öldürsünler diye mi ben bu heriflere bu kadar para yerdim!.. Hinaır kâfir!.. Gırtlağın « da kalsın, inşallah yiyemeden ge « bersin'. Ekmeğine sürmek için tere Anneciğim muhürebe başlıyalı Yayrucuğum, kabahat sende dın?, — Sana yazdığım mektubları rek- töre göstermeden postaya vermiyor. dardı. İstemediği bir şeyi yazarsam mektubu yırtıp atardı. — Bari gizliden yazaydın. Onu da |o yapamadın?.. Bak, arkadaşının babatı gelmis onunla haber gönde « reydin.. Amma halanın umurunda ol madıkta adamının biç umurunda olmazı. — Ben rektörden çok korkardım anneciğim. Dövdüğü zaman fena a- aatırdı. Fardteti yardı?. | — Hem de sopa ile vururdu. — Yarabbi sen bilirsin!.. Babanın bayıldığı, söylüye söyliye bitireme * diği Alman terbiyesi - bu miydı?. | Bu heriflerin nesine kapılmıştı aca batcA Suzdaığım, sana bir tokat vurdum diye bana el kaldırmıştın, aklındadır ya, İstanbulda.. Nasil bur raya gelince kuzu gibi olmuşun. Se nin de, Feridenin de zorunuz galiba | bömümle imiş! - Hiç insan sukar Bir yolunu bulup Söylerdin. Ne ka- dar korkutmuşlar seni bu herifler!.. © aralık ders çanı/ çalındı. — Sur hdi — Anneciğim, dedi, ben gimdi der- e gitmeliyim. Amma, beklersen, bir. aat sonra Burşayte beraber gide - Ve boynuma.tekrar tekrar sarıla- rak Üstelik 'dayak da 'i Ah anneciğim, bilsen ne kadar #eriniyorum geldin diye Devemiver) UKK — Öylet. Pakat, şefkat ile se < vilen bir baba ve emektar bir kadın için ağlamakta utanılıcak bir şey, yok ki., Perihan, benim dö babasınt çok takdir. ettiğimi ve — hakkında dostlük hisleri / taşımış — olduğumu. pekâlâ bilir. . Her ikimiz de, acı, fas kat eski hatıraları yaşıyabilirdik ., Veysi, son sörler üzerine hafif suy rette gülümser gibi olunca, Sesim- bey israr eti — Bak.. ben senin kadar soğuk kanlı, ve daha ziyade maddi dürü « 'nen bir karakterde değilim... B dan dolayıdır ki bir kadın ruhun » daki hislerin, hattâ zâf nişanelerinin tezahtirlerini anlıyabilecek bir h deyim. Hâlâ dalçın düran Veyei; — Bvet, diyebildi. — Hem Perihana — canım sıkılan. demekle doğrusu — hata ediyorum hakikatte ona kızmadım bile. Bu çö- İeuk serbest ve hürdür.(Devamı vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: