14 Mayıs 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

v . aybettiği büyük iktısadi imkânlar Ablukanın ortadaî kaldırdığı büyük Alman şebekesinin esasları E F ett dol€ Hitlere bir vecize atfedi- lir; “İhraç etmek veya öl- mek., Eğer bu cümle doğru ise ve Müttefik devletler de, timdiden, a- ERUDETİN W TECRER'UND CRUYERDE n İ İ — Ha ölan Alman ihracatını etlerin — Bi de bütün imkânlar dahilinde durdur. Kat müktedir e Aiman ökenomi: "T inin ölümünü beyan etmekten bas- eee ka bir şey Halmıyor demektir. NE 1856 Paris - beyanmamesindenberi Ü bir muharibin, bitaraf sancak altın. ü da yapılan ihracatı müsadere -edi. demeadi. Bugün Yaziyet ayni değil - ÖD Sleli' l dir. Amansız denizaltı harbi, mütte. fiklerin riayet etmesine imkân b - Yü z Mi barnen (aai Takmıyan asırlık bir ananeyi yıkı » ERİM e Cuband yor. Mükabele bilmisil olarak bun » z dan böyle bütün Alman ihracatı, bu Te ee HLA D Harbden evvel Berlinde açılan bir sergiden görünüş POLİSTE Almanya için deniz aşırı memle- | İngiltere yalnız başına mücadeleye | bir Amerikan firmamı Brezilyaya | — Dü sabah, Darülücezenin önün ketlere ilracata devam cimekte ne | girisbiir. Fakat her nevi sakliye | yüzde 684 kadar yaraa bir kredi sa- | 9, kandaklı ve 9 güNü bir çocuk bir fayda vardı? Zira Okyanus- | vasıtaları, yün, işlenmiş pamuk, ke- | yesinde 14 gilep satmıştır. N yi v Vetleri taralından Tontrolü meskür | muru, kereste, Kauçuk, çam sakımı | Bugün iâhal eden kimse ancak ih - | Ç Kendnle ÇO Grle Di Memleketlerden Kühalütta bulunma- | kopal, madeni yağlar, katran, man- | rac edebilir. Halbuki cenubi Ameri- | gn Bd YaR Sln bir KB Dü ' — yimenediyordu ganer, mübtelif maden cevherleri, | kanın başlica madüeleri Birleşik A- | Tüttür. Bu Köğvda, ana ve bela ae Almanyanın bedefleri şunlardı: — | nitratlar, fosfatlar, parafin, cam ha- | merikaya ihrac edilemedler, çünkü | Çai D, HaKd deniryolu . veya İ müru, cimenta, inşeat malzemesi, | Birleşik Amerika, kahve hariç he - | #i caaşari l kumaşlar, demiryolu - malaemesi, i- | men bepsini bizmat yetiştiriyor. ve a zaşaren a Pek, sun'i ipek, film, oyuncak, ülh.. | ya istisal ediyor. “Bitaraf, vağiye. | *00 #onra biz gelip alacağız., ibi maddelerde de Pransa İagiltere | ti Birleşik Amerikaya bu bakımdan | / Zabita, çocuğu birakan ana ve ba- Z Hle birlikte bu mücadelede yer ala « | hiç bir avantaj vermiyor. Birleşik | bayı aramaktadır. | ya, Macaristen, Rusya, Rumanya, | ilc birlikte bu mücadel Yunanistan, Bulgaristan, Kalya, ; | bülr. Amerikanın iş adamlarının bu har « | — Cesedi muayene eden aöliye dok- Yaa aa Ttleridn | — Yakarda zikredilen ik meddeler | bin #ayesinde, Yalız Almanyanın | toru Enver Karan ölüm ” eebebinin bir kükmanı muhafaza etmek bir d" | bususunda Pransızların Almanyanın | değil, Pran: anlaşılması için morga kaklırılması- — B ae eöllemiyecek bir gekilde | yerini alması güçtür, çünkü bizzat | lerini alacakları hakkındaki ümidle- | na lüzum göstermiştir. dünyü giyazalarında ve, bühassa | Fransa bunlardan büyük bir kusmi- | ri de güç bir tahakkuk imkânı £ös- | — Çocuğun, ana ve babası tarafından Senuabi Amerikada isgal ettiği mev: | n idhal eden bir memleketti. teriyor. Bühassa tediyat meselesi | akçamdan buraya getirilip bırakıl » | Mü kaybetmemek; 'Lâtin Amerikası bir çeyrek amır | gimali Amerika maliyecilerinin göze | diğı, aabaha kadar açıkta kalmak. 3a Cemübi Anerikada, Uzakşark | zarfında ikince defa olarak harb | lerini korkutuyor. Bilâkis İngiltere İ tan müteessiren öldüğü tahmin edil. dn, İapanyada, Birlesik Amerikada, | tarafından meydana çıkarılan vazi - | ve Frünsa, daha ufak mikyasta da | mektedir. — Şök münkeşif bir surette organize İ Yetlere uymak mecbüriyetindedir. | olsa cenübi Amerika — mahsullerini u — ööllmiş meopagandamı zımnında dö. | Cenubi Amerika Cümhuriyetleri Lay | bilhassa keten, buğday, mısır, don- ( Milif Şefin Balıklı hastaha- turun, Beonomist'de söylediği gibi | muş et, kahve, nitrat vesaireyi id - frempa siyasetinin acı meyvastm 1 | bal edebilirler. Ve daha birçok sahar S aFGi rsiSE Ti UŞB SŞ Vi let yapabilecek vaziyettedirler. Bununla beraber yalnız ihracatı düşüninek kifayet etmez. Almanya - Montevideo'da Almanya, et ve yün aarkabilinde bir elektrik santralı fobrikası tesisine girişmişti. 14/5/1910 SALI 'ya günü bir fören tertib edilmiştir. Törene şehrimizin ileri gelenleri da: Britanya İmparatorluğu — 340 | İstimasız bilümle demiryolu bat- | nin zararına olarak harici ticareti | Yet edilmiştir. Ş Birleşik Amerika 149 İ Yarmın inşasını İngütere ile Fransa. | inkişaf ettirmek için idhal etmek de | -Karacaahmedin içinden Merkezi ve cenubi Amerika 288 — | va borçlu olan Arjantin hükümeti | lüzmdır. geçen yol kaldırılıyor Asya 256 | bububat ve ezcümle buğdaya mu - İ — Buna dair bir misal de bulunabi. Neticede 5.257 mülyon marklık ih- Tacatından 2.100 milyon marklık bir ihracat bu memleketlere tallük edi- yordu, Bu mıntakalar, şimdi, Fransa ile İngilterenin istismar / edebilecekleri geniş bir faaliyet sahası teşkil eder. Bu iş daha kolay tahakkuk edebiler cektir. Zira Fransa ile İngiltere a- Tasında yapılan mali anlaşma saye- #inde her iki memleket mücadeleye, biribirine bağlanan iki para ile gi- zişeceklerdir. Ve dünya — yüzündeki fik maddeler fiyatları bunlarla de - #erlenecektir. Alman ihracatı, yukarıda da söy- dendiği gibi çok mütenevvi bir sa - hayı ihtiva ediyordu. Şüphesiz bu Ahracatın yüzde 50 si, maden kömü- Tü, kok, demir imalâtı, —makineler, elektrik tesisatı ve tatbikatına tal: Tük eden bususlar, kimyevi madde- İkabil kendisine lokoraotif vesair mal- zcme getirecek olan bir. “Klering, vilcude getirmişti. Tik buğday ha - 'vlesi müttefik donanma tarafından zaptedilmişti. Hiç bir Alman loko- Rotifi mahalli maksuduna erişme - iştir. Brezilyada, Almanya satın aldığı maddelere mukabil büyük bir çelik tonajı ve demiryolu malzemesi ve - Tecekti.. Birçok — cenubi - Amerika Cümhüriyetleri esaslı ” maddelerin, yarı işlenmiş ve ya mamül maddele- Tin fıkdanından şikâyet etmektedir. Mübadele sahasındaki ekonomi ka- rışıklığının giddeti 1914 e nisbetle daha hafif görünmekte ise de, bu- 'nun aebebi vardır. Lâtin Amerikası bir çeyrek asırdanberi kısmen en - dülstrileşmiş ve ayrıca, İngiltere ile Pransa, Birleşik Amerikanın gittik. çe büyüyen bir mevki alması L L — Kimse öğretmedi efendim « Yalnız Ferideye, ve çiflikteki a. damlara sizin açık emirlerinizi söy İemistim.. Ve ekseriya, bunları v- Hutmamaları ve ona göre hareket etmeleri için tekrarlamak mecbu - dir: İngiltere, 30.000 — ton donmuş koyun ve 170.000 ton sığır mukabi - linde mühim bir demiryolu malze - Mesi siparişini Arjantinde elde et - miştir.. Harb, barict âleme doğru yapılacak gayret ve faaliyeti müea - #ir bir silâh haline sokmuştur. Bunu muvaffakiyetle kullanmak için un- gurları nizamını / değiştirip, — harb devrinde muvaffak olmak için paha- h Batın alıp ucüz satmak lüzengek diğini bilmemiz lüzımdır. Ablukayı daha müessir ve daha matlak yapmak için, ayni zamanda Almanyanın komşularına ve bilhas- a Balkanlara müracaat etmemiz lü- zamdır. Almanyanın, Rusya, Balkan dev- letleri, lekandinav memleketleri, Ho- nda, Belçika ile ticarette bulundu. Bunu ve muhasemata rağmen devam (Bonu T ncide) der bil yac bel nür kadar yahşi olmamasını temin zım- | ında ihtarlarda bulundu. Baba ile oğul erlesi / günü ikinci defa, karşılaştılar. Bu sefer yanında Müazzez hanı » | 1ain da bulunduğu Altay, babasının yeniden dü Karacaahmed. mezartığının için - n geçen yolun seyrüsefere müsaid olmadığı için bu yolun kaldırılması- karar verilmiştir. Ayrıca bu civardaki Rum ve Er- meni/ mezarlıklarının / genişlemeleri lenecektir. 100 metro mesafe da- ilinde de ingaata müsaede olunmu - csaktır. Şişlideki park açılıyor. Şişlide Hürriyet âbidesi etrafında dediye tarafından esaslı surette tanzim edilerek vücude getirilmiş e- Jan parkın önümüzdeki pazartesi gü- inden itibaren halka açılmasına ka- ir verilmiştir. Parka halkın otur - “nası için 45 tahta kanape konulmuş. ir. Abidenin bazı kısımlarında görü. len bozukluklar da tamir edilmiştir. 'Yeni bir mesire mahalli haline ge- irilen bu parkdan halk her gün is- Mdaklarının arasından: Tiyetinde kaldım.. Altayın bu ka- | önüne kadar gelerek alnını öpmek | kaldı: — Ben yaramaz , değilim; - Beni, dar dikkatli olduğunu ve işittikle- | için uzandı, Herhalde bunu Müazzez | — — Neden yavrum?. Ne için kor | dövmeyiniz, diye söylendi. Fini kolayca zapledip zihninde fu- | hanım öğretmiş olmalıydı. — Fakat | kuyorsun”.. | l Gürek'ealiDa Gaeeai tacağını aklıma bile getirmemiş - | küçük Altay ba hareketi de istemi- | — Küçük çocuk ağlamak üzere İdi. | geç çıkta? Seni kim dövecek- — #im. Bu vaziyette çok mütecesirim | yerek yaplığını — göslerir bir tavır | Dudakları titriyerek: LA Veysi bey.. Zira benim tek bir dü- | almıştı. — Ben usluyum., yaramazlık et | — — Veysi boy. güncem vardır: O da, bana vermiş | — Minimini çocuğun çehresindeki İ miyorum.. dedi. —Bemi' Holduğunuz emirleri yerine getir - | güzel ve tatlı nazarlar. birdenbire | — — Doğru.. “Yaramaz değilsin.. | — — Evet.. Dadım söyledi. mektir | kaybolmuş, yerine korkak ve sanki | Fakat yaramaz olsaydın me olacakı | — Bu sefer, Veysi, hiddetle başını Bu cevaba Veysi bir gey söyle- | bir taraftan tehlike gelecekmiş gibi | tı sanki | kaldırdı. Oh.. çocuğuna hiddetlen - yemezdi: İhtiyar kadın vazifesini | bakan nazarlar kaim olmuştu. Muazsez hanım, Altayın cevab ver | memişti. Fakat beceriksizce hareket Yapmıştı.. Evet, belki beceriksizce. | — Veysi güler yüzle mesine yardım etmek istedi, fakat | eden ihtiyar kadına fena halde öf Sine, fakat şüphesiz sadakat ile yap | — — Haydi bakalım Altay, masıl - | veysi, elini sallıyarak, ihtiyar kadını | kelendiği için onu oldukça bırpaladı. | maşti. #ın? diye sordu. | susturdu. Sonra sualini tekrarladı. | Ru sırada Veysi” gayrühtiyari sert Bunün için, Muazzez — hanıma, | — Altay, başını gittikçe yere doğru | — — Haydi Altay.. Yaramaz olsaye | bir barekette - bulundu. Ve bunun dik verdiği talimattan tamamiyle | eğerek mırıldandı: |i ne olacaktı? üzerine garip bir hüdise oldu. Ha farklı emirler verdi. Ezcümle, bir Korkuyorum, dedi. Altay gözlerini korkarak Veyaiye | linden korku içinde bulunduğu aşi- dahaki görüşmesinde çocuğunun o | — Genç baba acı bir. tebeselim ile | doğru kaldırdı ve yavaş bir sesle | kâr olan küçücük Yazan : SAİBE ÖRS FH Tet Ben hiç kimse ue görüşmediğim halde benim ismimi biliyorlardı ! Herif ayırmadan bakıyordu. derini bana dikmiş, | Bana biraz merhamet Konsolosa müracaatimin sebebini | — “Amma, kim uydurdu bunu?.. Bafl anlatmağa başladım: Almanyaya ye- | Tükırdı da kimden çıktı?.. Kimdir bex ni geldiğimi, oğlumu hasta bulduğu: | 'nim bu derece düşmanım?, Beniz u, profesör Moritz hemen lsviçre- | zmahvımı istiyen kim: | 'ye götürmemi tavsiye ettiğini, ve ço Cuk için yeni bir pasaport çıkarmak Konsolos beni dinlerken, bir a: hık hırlar gibi acayip bir ses çıkar dı. Meğer adam, lâfımı bitirip de su- suncaya kadar kendini zaptetmeğe Lâkırdımı bitirir bitirmez, konso- los bir acayip oldu. Yazı masasının üzerinden bana doğru uzandı, gözle- rinden ateş çıkıyordu. Suratı hidde- tinin derecesini izhar ediyordu. Üs- tüme atılacak zannettim. Ve yüksek sesle konsolosun sözler Tini birer birer tekrar ediyordum- “— İsminiz Bayan Hasandır. Ger yet tehlikeli bir kadınsınız. Pransıs ları seviyor. muzafferiyetlerine Bu adam ismimi biliyordu. Demek beni tanıyorlar!.. Amma kimse ile görüşmedim ki? Kimse ile tanışman dim kit.. Almanyaya geleli gazete Bile okumadım! Arkamdan bu düş manlığı kim yaptı bana?. Ve ezberlercesine herifin sözlerini, tane tane tekrarbyordum. arı geviyorsunuzt, Muzafferiyetlerine seviniyormunuz!.ç Konsolosun bu halini görünce şa- #ırdım ve korkmağa / başladım. İs- kemlemin üzerinde büzüldüm. Orta- da gayri tabil bir şey vardı, ammane Mit Onu anlamıyordum ve konso- loa barbarcasına suratıma şunu söy- ledi Siz Fransız Acaba Pransızların hangi mu « zafferiyeti olmuştu da ben de sevim miştim” Almanyada bir gazete eli me almadım, dünyada kopan kıyı meti düşünecek halim var mıydı? « Kendi başımdaki kiyametle uğraşı « Dost, düşman.. Pransz, Alman.a Bunlar benden ne uzaktı!. Ben ço cuğumun - hastalığını ” düşünüyor « düm.. Oğlumu ölümden kurtarmağa bakıyordum. Yüreği sızlıyan bir ae 'ne idim, başka bir şey değildim!. “— Siz tehlikeli bir - kadınsınızıs Pransızları seviyorsunuz... Fransız « Jarın muzafferiyetine. Kuluçka tavuk gibi, etrafımda üç çocukla, ne tehlikem olabilirdi!. Ve düşüne düşüne, gözüme bir ufacık aydınlık gözüktü. Burşaytte idik. Bir gün can s- kantısından, çocukları almış. gen O Burşaytın bomboş sokaklarınız birinden geçerken, bir evin önülme geldik ve oğlum: — Buramı matbaadır anae, dedi. Duvarda asılı bir gazetede son ha berleri, okumağa: başladı: *” Monastir würde suf gee ben,, cümlesine gelince, ben iyi ae damadım #— Ne olmuş oğlum..., dedim. Ma nastır alınmığ T verilmiş mi?,, ad de bana izahat verdi: — Vermişler anne!., dedi. Manastır evvelce kimde olduğunu bilmediğim için yine — anlıyamadım, '— Biliyorum.. biliyorum!... An- Jattığınızın hepsi yalandır. Oğlunuz hasta değil Siz yalan uyduruyorsu- 'nuz. Maahaza İsviçreye gitmek için! z tanınmış bir kadınsınız. İs- miniz Bayan Hasandır. Siz Fransız fikirlisiniz.. Pransızları seviyor, on- ları iltizam ediyorsunuz.. muzafferi. yetlerine seviniyorsunuz. Gayet teh- İikeli bir insan olmanıza rağmen, bi ze, artık fenalık yapamazsınız.. Bu halinizden dolayı işaret edildiniz ve vak'a Münster baş kumandanlığına verildi. Size ne yardım ederim, ne de etmesini isterim. Berlindeki baş kon- #olosunuza müracnat edin!. Ben bunu işitince ne olduğumu bilemedim. Oda karıştı, tavan buşı- a iner gibi oldu.. duvarlar sarsıldı, ben de iskemle ile beraber gittim, geldim!.. Lâkırdı söylemek istiyor « dum, fakat dilim tutulmuştu; ancak bir iki dakika bekliyebildim: — Yalan.. yanlış.. Değil, değil!. — Susun ve hemen odadan çıkın , konrolos parmağile kapıyı / göstere: rek, beni, köpek gibi kovuyordu. İskemlemden sendeliyerek - kalk- tam ve odadan çıktını. Dizlerim titriyordu. Medivenden inerken ayaklarım bir ileri, bir geri gidiyordu. Trabzana/ sarıla sarıla 8- Şağı indim. Artık sokağa çıkmağa halim kalmaztıştı.. yere çöktüm. Zan edersem yığılıp kaldığım. sokaktan beni birisi kaldırdı ve istasyona/ ka- dar götürdü. İstasyona nastal — gel diğimi bir daha hatırlıyamadım. An- cak tren harekete geçtiği — zaman kendime gelebildim. Bölmede yalnız bulunuyordum. Aklım başıma gelince, uğradığım yeni felüketin vahametini idrak et- b — Alan ikim, veren kim?, tekrar sordum. Oğlum da: — Pransızlar almışlar anne Al e manlar vermişi,, dedi. Ben de; — Oh olsun!. demiştim. Istanbul a iken bumu düysaydım, canım siki hdi amma Almanların ne mal ol « duklarını öğrendikten sonra, işte se vindim. diye Ben oğlum hasta diye parala- marken, deli gibi öteye beriye köşar - ken, meğer arkamdan biri baha ifti. | — “Pransızların muzafferiyetine se. sözü mutlaka bun » Te etmişt., yiniyorsunuz. Casus.. casust. dan çıktı. Ben bir casus imişim!. İpin bir ucunu yakalamıştım. Öte- — Allahım alnıma ne de fena ya- yazmıştı?. Kâfi artık. yeteri.. (Devam var) AAA OA T ULKKKKK ... düsının önüne geçerek sanki onu mü | için isyan ettiği zaman aldığı tavra dafaa etmek istedi. 'ne kadar benziyordu! si artık kolay geldi. Ellerini arkasına koyarak, karşı- | — Veysi. Muazzez / hanıma odadan 'nda duran iri yarı adama meydan | Stkması için işaret etti. Akurcasına, — gözlerini kırpmadan | | Çocuğu ile yalnız. kalınca, önu | M korkutup korkutmadığına, - bir y kaktı. | seketsiz durdu. | Veysinin kalbi. detü mühakeme kudretini k Eibi idi. Bu sersemliği ar vetine meydan akuyan bu zayıf ço- lemeden a | çij acitip acıtmadığına ehemmiyde vermeden, omuzlarından yakalıya » Tak pencerenin önüne getirdi. Ve orada, çocuğunun önünde diz gökerek ve güzlerini gözlerinin içine azldı, dimağı 8- aybetmiş ada, kuve dikerek annesinin mazarlarını. iki cuğun, kendisine dimdik bakan bu | seneden fazla bir ayrılıktan sonru, gözlerin, öyle iç sızlabıcı bir münası | Köla damarlarında uzun bir aşk tit | ye ifadesi vardı Kit Veysi nerede | remesi tevlid eden o sevdiği kadının ize aklını kaybedecekti. - Bu zayıf | Takışlarını ardı çocuğun tavra, t Porihan gibi di | Y parani. Kltayım | Altayın gözleri, tıbkı Perihanın göze | — Çocuğu, anneslne ne kadar ben « deri idi. ziyordu. Biraz daha koyu renkli saç Çocuğunun - kendisine - bu şekilde | larile ayni sima idi. Helo o gözlern meydan okuması. Perihanın, evini | o nazarlar... Sanki Ferihan karıısın: terketmeden bir gece evvel, zayıf ve | da küçülmüş bir çocuk - kayafetine mahif vücudüne bakmaksının kadın- | girip gelmiş hissini verdiriyordu. hik haysiyet ve gerefini muhafaza | TDevamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: