17 Mayıs 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

17 Mayıs 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| yük harbler yeni başlıyor. “ geli guurünü kaybetmiyen insanla - | | getirmemiş olsaydılar. Bugünkü kah | — ar hava harbleri ne ovalardaki bin- | İnsan zekâsının şie);ta;icadları bu-. günkü harbı korkunç bir hale soktu Bugünkü harbler, Gibi ateş ve alev Dökülen kanlar, yine yanar dağların davları gibi akarak medeniy n zekâ ve itin elttiği top- yakları aslatıp meçbüllere karış - maktadırlar. Bütün dünyanın ço - banlardan ibaret olmasını — tetiyen türiki dünya keşişlere biraz hak ver mek doğru olacaktır. O çobanlar ki tabiatin güc yetiz- tirdiği bir ağacın gölgesinden isti. Je ederek maroken koltuklardan fazla rahat bulduğu gövdesine dayan yalş, çaldığı kavalının yeknasak nağ: melerile günlünü ve vaktini geçiren ve etrafında dolaşan süt kuzularının melemelerini dinliyen; önündeki de genin akışını seyir ve güneşten za akşam serinli Tina dönen çobanların masum yatlarını doğrusu biraz gbta mek elden gelmiyor. Nasıl düşünülmesin ki 1940 yık gibi çok İalihsiz başlıyanı bir sene- de Avrupa afakında kopan misilsiz bir harb, birçok tahtları devirdik - iğinde sürülerile herişan ve nalân ettikten sonra bu- Füin daha korkunç bir avaze ile “bü. feryadı. kalaklarımızın zarlarını / bomba in. #ilkleri gibi saramıştır. Yarab! Büyük harbler nc demek- İ Biyük feliketler lyük tahidamlar, büyük deta ; hitler, büyük mahramiyetler, ma » Yazan : Ü, bastakklar, ubroblar; göz. H n Tilari ve ziyet'ena ve tçaar | Bahri Özdeniz içinde hayata vedâ demektir 'Dünya askeri tarihlerinin kaydet- mediği mikdarda milyonlarca mu - lete bugünkü hariblerin yaptıkları harblerin deh - | bnde Biri nisbetide bir haksızlığı | felâket derecelerinin reva görülünce diğer fezaili insaniye | ile mütehassis milletlerce yükselen | gikâyet avazeleri divanı adaleti bile harekete getirecek kadar tsir yap » makta — ve münaslifih — mesele - ler çok 'defa sülhen hallüfasI olun - an işi değildir Evet, memleket müdafaası mu kaddestir. Askerlik zabturabta bağ. h yüksek seciye ve teknik ocağıdır. | Bu da bir şartla mukayyeddir. As- | korce hazeket, askerce harb ve asil | Makta idi. prensiplere, nizamlara ve ahâlere | — Halbuki bugün ortada meveud Tiayetkürlikladır şekvaya muhatab olacak kimse yok. Azırlar müddetince yetişen nesil- | Hata ve mesuliyeti dahi kimce üne- der içinde temaylz cddn müstama | Tine alınıyor. Herkes haklı, herkesin Bkilr kejke Haikaler meşdane | noktai nazarı doğru ve iddinsı ye rindedir. O halde bu girift işin için- 'den kimse çıkamıyacaktır. Sonuna, kadar ve canlı muharib kalmayın . cıya kadar döğüş, tahrib, imha ve nihayet ölüm sükütile harb kendili- (inden duracaktır, demektir. “Tibkı büyük şehir ve orman yan- ları gibi., itfaiye ne kadar mü - kemmel ve müessir olursa olsun elin- deki vesait ile ancak birkaç nokta- da iyi çalışıp iş görebilir. Küçük devletlerde de vaziyet ay- 'nıdır. Her ne kadar ea son sistem modern harb vasıta ve malzemelerile lerce “Tank,, harbleri: ne de deniz üstü ve denizalti. harbleri ne de gebirleri taştaş üstüne getiren top- çu düelloları olmazdı. Lükin ilim ve fenne ve terakkiye düşmanlık ithamı Altında bir an için olsun ezilmemek endişesile bu temenniyi dahi izhar edemezdik. Ne yapalım ki şahid ol- duğumuz harb sahneleri artık öyle feci öyle acıklı şekiller almıştır. ki iasanlık var - küvvetile bu haileye müdabale ve nihayet vermeyi vazife bümelidir. Mücehhez olsalar bile kuvvet, cüret Tarihler, eski muahedeler biraz | ve faikiyet önünde arzı teslimiyete tedikik edilince tin diğer mi eburdurlar AKANDAMNALANLIMAE KK NIANANARDANAMANAINDAP MNMN NYN b ağzile Veyeinin çocuğu mırıldandı:. | gimdi de çocuğuna ayni müameleyi — Feride söyledi.. Annem yere | yapıyordu. düşmüş. Bir mektub onu öldürmüz. | — Bu, Veysinin hayatında çok fect | bu doğru... Feride anlattı. bir dakika oldu. Çocuğunu bırakmış | Veysi, küvvetli ellerinin, çocuğu- | ve başını kaklırmıştı. Kendisine hâ- n ince omuzlarını sıkıp salladığı. | kim olmak için bütün enerjisine mü- Bin farkında olmüyarak, Altayın | racat etti. Ttbkı bir sarhoş gibi sem- #öylediklerini dinliyordu. Geliyerek kapıya gitti ve açtı. Sonra. Korkusu gittikçe artan ve kendi- | bir kelime bile söylemeğe müktedir. Kini sıkan bu ellerden kurtulmak için | olamadan, oğluna, uzaklaşmanm için uğraşan Altayın küçük siması ta « İ işaret etti. Fakat Altay odadan çık- kallüs etmiş, dudaklarının kenarı | tıktan gonra, bir sinir buhranı tesi. büzülmüştü. Nerede ise ağlıyacaktı. | rile dolaşmağa başladı: Bu hal übki annesinin, kocasının | — — Hayır. imkânı yok! Perihan. “nüstehzi veya sert bir tâkırdısı ile | hayattadır. Ölmemiştir 6!. Söyle Kalbi sızladığı vakit aldığı tavra | dikleri doğru olamaz.. İmkânı yok. gök benziyordu. Onu öldürmedim.. Perihanım.. Fe - Dünya ne kadar tuhaftı! Bu kü - Çük çocuk simasında © endişe ve |/ aztarab iladesini - görmek çök güç | ddi Veysi, derin derin içini çekti, ve | büyük oda sanki çocuk gülmelerin - Ayni zamanda iri ellerinin hafif o | den başka bir gey ile çınlamıyacak mudları sıkmakta — devam / ettiğini | gibi görünüyordu; bununla beraber | AGüNdÜ. TDibka annesine yaptığı gili | tahladan yapılmış oyuncak at yeşil ride de yalan söylemiş., Oli! deli o- Tacağım.. Güzel oyuncaklarla dolu olan bu | bahriye silâhendası Yahud yüz binlerce nüfus, memle- ketlerini, ocakiraını terkederek Hik- mi diyarlara iltica ve onlardan isti. aneye mecbür — kalmalar tedirler, Geride biraktıkları hanüi Bibi çok izlerin tahtı tesirinde ezilmek- anlarının da bombalar altında inah vütebah olmaları yüzünden yurdaız, esyasız — ve hatırasız 'ne büyük fecaat manzaralarıdır. Dün kendine göre mamur yuva kalmaları sında maaşli memur yahud hayati. ni tanzim etmiş ve ailesini kurmuş bir insanı kâmil iken, neşesini — ve zevkini yine yüksek zekâlarm icad- Jarından, cihazlarından alarak günü ü gün ederken ancak mülliyetçi sı- fatile sığınabildikleri muvakkat harb barakalarında başkalarının tayina fana — Mmüftekir — kalmaları, saat evvel kalblerinde açacağı tasavvur etmelidir Bu ileler ki yurd müdafasan içi Birkac mesud aile - relelerinin derin yaraları İlarını da ordu emrine vermiş lerdir. Bu gençler, tahsis edilen as- ker sınıflarında vazife almışlardır. Şimdi binlerce çelik hücum tank- Jarını büyük meydan muharebeleri için geniş ovalara sevkediyorlar.. Adedleri bile insanları heyecana getiren bu çelik bücum şarlarının bi- Tibirlerine savurdukları ateşler ve bu tank kollarının imhası için yine binlerce tayyarelerin havadan bırak- tıkları 500 ve 1000 kiloluk bomba torpillerin inlilâklarından husule ge- gözü ile, iri adımlarile etzafı sal Yan Veysinin harekâitimı seyrediyor. gib idi.e ve tebessümü için yapılmış olan. Ve küçük çocukların neçe beyaz at bir erkeğin ıztırab ve hid- deti kargıs Ma gibi duruyordu.. —i la anlaşılımaz bir muaın “Yeniden birkaç gün müddetle, Vey dedi. Yere uza- ğin veya Perihanın ölü münü taklid eden © küçük çocuğun hali kendisini bir vicdan azabı. gi takib ediyordu. verici bir vicdan azabı. da, bütün vücudünde bir kuvvel neviye karıklığı busüle getiren. tahammtli edilemez endişe hakiki bir Çocuğu ile kendisi arasın ü yAl #EANYADA W Yazan : SAİBE ÖRS RAÜV“ /La*y/uxrım— incider | Bir türlü çocuklarımı memlekete ; derde dehşetli soğuk - almıştım. Her | “kalktı, koltuğa ot ave ike l Tn bir duvar çekmişlerdi. Şimdi çocu - | İstanbukla ne yapacaksınız. ü 'Ö Hüdile Terten, Arize Şen - | gün hastalığını unutmuştum.. On - | — Konsolos aline şaşırdım am- x. baylrani, peğyen ği leriner ea yordum. yazık değil midir Ben hâlâ anlıyamamı — Affedin bay konsolos, dedi Amma asıl çocuklarım için ben ls < mecburum. Büyük Bizim için selâmet yine kendi tanımızda idi. Ve o kânunuev: cuklarımla trene tekrar döndüm. Almanyaya gireli yirmi ba çün | Moritzin raporuna bir göz gezdirin. t Olmaştu. N ümlülerle gemiştim.. | "Ba beş gevik Tatien . Ahaanyali Hopada hareketiarz |» hemlekette — karşıma hainlik | kalmıyacaktır.. dedi profesör Eder — Fopa (Elemusi) — Mayımn 7 - & | görakürik, nenkörlük, menlastye lkilât aha etmemaya öceni #at n ikiyi yirmi beş dakika | -Temlik çıkmıştı. İasanlığını en-cdnk heviçreye çöürüyerdem 8. gok şiddetli iki yer sarsıntısı oldu. | hisleri Na Müvaflak — olamayınca, — kesidi Bu yer sarsıntısı Çoruh vilâyeti, Ho- memleketimize dönmek -en doğru pa kazası ve köylerinde, liman ve | — Berline geldiğimin ertesi sudur. Kemalpasa nahiyeleri civarmda u - | “Türk konsolosuna koştum. TĞMÜŞE Heelünitlün. eapüken, yulmuştur. Kemalpaşa nahiyesindeki | — Kapı daha açılmamıştı ve merdi - | dikkatle okudu: hareketiarz Hopa kazasından 'daha | vende beklemiye mecbur oldum. Ka- | — — Büyük oğlunuz için demiyorum giddetli olmuştur. Söylenildiğine gö- İ PI açılır açılmaz iceri girdim. - Has | efendim, dedi. Elbet sizin İstanbul. Fe sansıntı Erzincan hareketiarzi ka- | Türk, ve gayet terbiyeli bir memur | da, bir humm akrabanız vardır. Kon- bana'ne istediğimi sordu dar şiddetli olmuşsa da çok şükür fazla devam etmemiş ve ancak- iki #aniye sürmüştür. Şişli Halkevi Köy gezisi Şifli Halkevi köycülük şubesi 19 Mayıs münasebetile Kâğrdhaneye bir. kır. gezintisi. tertip edilmiştir. O gün, spor kolu tarafından Kâğıdha - 'ne gençlerile müştereken — muhtelif spor hareketleri ve eğlenceleri ya- pılacaktır. Bundan başka temsil ko- ha da bih'meydan temsll verecektir. Ayrıca projeksiyonla köylüye ziraat hastalıkları hakkında bir konferans verilecektir. Hava müsald olduğu takdirde sos- yal yardım büyük komitesi ile diğer komitelere mensub 200 kişilik - bir grup bu eğlencelere iştirak edecek den de daima İstanbula gi- denler bulunuyor. Oğlunuzu birinin riz ve çocuğu İstanbulda deyzesi veya amcasına teslim eder. Siz de, burada kal kazınız. fa küçük oğlunuzu okutunsunuz İyi olmaz mi büyle?. Meseleyi anlamıştım. Beni Alman- yadan / çıkarmamak, hudüd. dahi- | dinde ve göz hapsinde bulundurmak” istiyorlardı. İhtimal yanımda üç ço- cük olmasaydı beni hapse bile a0 karlarılı. Amma o vakit çocuklara kim bakacaktı. — Bay konsolos, dedim, bu mem- lekette hapis miyim?.. Onu söyleyin bana. — Haşa, bayan, haşa niçin aktını- za öyle şeyler getiriyorsunuz? — Vallahi, başıma o kadar geyler '— Ben filancayım. ve başıma gelenler / malümunuzdur. Çocuklarım, üc senedenberi, Bur - | gaytte, bir mekteb hocasmı / yanında bulunuyorlardı. Geçenlerde İstanbul dan geldim ve oğlumu rahatsız bu. Jarak, profesör Moritze götürüp, mu: ayene ettirdim. - Muayene neticesi, profesör çocuğun İsvicreye gitmesi: ni elzem gördü. Beklemediğim birta- kım müşkilâta yüradığım için İsviç reye gitmekten / sarfmazar - ettim Şimdiki halde çocuklarımla beraber vatanıma dönmek istiyorum. | Pasaportumu vize ettirmek ve co- cuklara yeni bir pasaport istemek üzeve geliyorum. — Peki efendim, dedi memur. Kâ- | Bidlarınma birakınız da yarın gelip ve orada bir aile sofrası tertibile ku- | alırsınız. geldi ki.. Aklımdan da her türlüsü zu ve helva yiyeceklerdir. Pasaportları biraktım ve konsola- | geçiyor.. Eğer Almanyadan gitmek- todan çıktim. | Hiğime bir mâni yoksa, o halde pasa- insanlardaki mukavemet hassasının | — *- çelik kadar kavi olduğuna inanma- Pasaport yazması bir çeyrek ben de bura: .azat sürer, vize elmesi ise daha Ça- portlarımızı verin de, dan defotup gideyim. iudırlar. buk olur.. acaba ne sebebden bü a. | — Şu söylediğim kat'i sözlere, konso- Müstahkem - kalelere, hatlara - ve | dam hemen bunları yapmadı?.., di- | los mahcub bir tavır alarak: mercudiyetlerinden büyük itimad | Ye, çıktıktan sonra düşündüm. — Affediniz. çok esef ediyorum. beklenilen çelik Blockhaus'ların dahi S Maalesef istediğinizi yapamıyaca - — Ne diyorsunuz!.. Ben Türküm. Siz burada Türklerin bukukunu mü- dafaa etmek için bulunuyorsunuz. bi günah olduğuma da eminsiniz!.. O balde, bana müavenetiniz bu kadare cak midir?. — Ah! Bileniz efendim.. biz da bu heriflerin elinden ne çekiyoruz!.. Konsolos bunü istemeden söyle - mişti. — Mademki iş böyledir. sefirimize müracaat etmekten başka care göre müyorum, Bir de oraya baş vura - YAY NNNNANNNNmAmaNm Ti genişletmemizti. Ne de olsa Mu - dimağı mahdut bir gekilde işliyordu. Fakat hissiz bt gibi idi. bessülmsüz, merkametsiz bir çocuk, Veyai simdi hâdiseleri açık suret- | güneşsiz bir toprak gibidir. Hiçbir yrdu. Evvelâ, oğlunun ken - | sey onun etrafında ve şahsında bir Mukavemet kudretlerini kesre kadir ancak son Belçika kalelerinde tatbik edilen Alman “Stuka,, tayyarelerinin 2000 kilohik torpilleridir. Bu “Stu- ka,, lar kartal inişi tâbir edilen iniş- derile hedeflerine yaklaşarak son de- rece tahribkâr torpillerin bırakma- ları ve isabet halinde münferid bir istihkâmi tamamile berhava etmeğe kâfi gelmektedir. İşte yüksek zekâların keşifleri, bü- 'Yük mühterilerin icadları ekseriyet rekorile hep yıkıcı, yakıcı ve öldürü. cüdür Paasiyona gel ve gamiyeü sa hibi çocuklardan #ikâyet etti. Dört Kişi için iki odu tutmuştumu, ve ço - cuklar o iki odanın altını üstüne çe Yirmişlerdi. bir karyolann da tah. a kırmişlardı. Tirlesi günü, yine Konsolatonun | Kapıamdan ilk giren ben oldun. Ayai memur beni kargıladı —— | T Bay konsolas sizinle görüşmek | istiyor, dedi. | | Buna biraz içim bulandı. Acaba konsolos ne diye beni görmek yormuş?.. Yanmma girdim. Konsolos beni KU MNMDNİN fazla hodbin bir ko | aurakmamak sanda bıraktığı canlı bir y daima rahat için Perihanın a a - | azzez hanımın tek bir hareket veya lâkırdının di | te görüş Mağında ateşler yakmasına seb:bi. | disinden uzakta, ne de olea yabancı | semere verm 'yet verecek acaba ne gibi bir şey | eller vasıtasile büyütülmesine müsn- | — Şimdi, Veysi, Perihanın canlı tim- yardı? Altayın lâkırdılarından her | ade etmemesi lâzımdı. O, Muazzez | zali olan o güzel çocuğunu eskiden biri kalbini sanki bir burgu gi de Tiyordu! Ve bu müşabehet.. Altayın far- kında olmüyarak babasının gzleri önlne daimi bir şekilde getirdiği o kadın hayali.. kendi saadetini boz- duğunu bildiği hakde buna bir e bulunamaması.. hiçbir şeyin iyi: leştiremediği bir yara gibi acı ve hanımy: — Çocuğumu, hassas bir kinse | Bgibi yetiştirmiyeceksiniz, “tam bir erkek gibi büyüyecek demişti, kanç bir kocanın duyduğu hislerle arsu ettiği gibi küçük bir canavar olmuş irünmesinden — müdhiş Seretle darab çekiyandu. Bu düşünceye tahammül edemiyor du. Bu sebebden vakit geçirmeksizin, bu gekilde hududsuz ve sert bir emir | çocuğunun - dimağında ve kalbinde veren baba, bundan tahassd! edecek | işlenen bu ihtiyatsız terbiyenin ne neticeleri hesablıyamamıştı. Bir ço- | kadar bir tesir kuvvetine malik ol. yakiesleri Berhliykeamürü. DAR ge- İ Kadee MA üriz Ka ba Gaie G rici hatıralar... İşte hepsi genç ada- | müktedir bir kimse olabilirdi. Fakat | tireceğici tesbit eylemek için Mu - man asabını soti haddine kadar bo - | bunun için de fena terbiye görmüş | üzzez hanımı çağırdı. zuyordu. sayılmazdı. Genç baba, son günlerde çok sinir Derin gözlerile, sevimli tebessümü ile Altay bütün bu düşündüklerini | şahsinde toplayorda. Oy haddinden | 'Dadı aldığı emire harfiyen riayet | Ji olduğu için, Muazzer hanımla ko- ederek Altayı yetiştirmişti. Ciddi ve | muşması, biraz sertçe oldu. Veysi z Azmumi alâka ve vefası, veril mem. İ'ni bir hâteketler'i” Sevbfkm vady

Bu sayıdan diğer sayfalar: