January 25, 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

January 25, 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÇO , tam yarım saat kü. Gar altta müthiş bir boğuşma oldu. Oyundan oyuna geçildi. Fakat, bütün bu yarım saat- lik zaman içinde meşhur Helva- c artık boyunduruğun — acısını unutmuş hücumdan müdafaa - ya geçmiş yalnız hasmına oyun kaptırmamak için çabalanıyor- du. Helvacı, yarım saatlik bir alt güreşinde küçücük bir hamam bohçasma dönmüştü. Üstte bu- Tunan Molla, dipdiri duruyordu. Helvacı, küçüldükçe, küçül - müştü. Mollanın altmış beş ok- kalık vücudün yüz okkalık bir pehlivan gibi şişmiş ve genişle- Mişti. Telvacı, bir çok tehlikeli an- lar geçirdi. Hattâ, bir keresin- 'de paça kasnak oyuniyle az kal- gin yeniliyordu. Nihayet, canını dişine takan ve, nasılsa bir fırsatım bulan Helvacı, hasmının atından — bir ters kol baskısiyle dönüp aya- Za kalkabildi. Helvacı, ayağa kalktığı za - man derin bir nefes aldı. Ve, bemen kazan dibine doğru rümeğe başladı. Maksadı, vü €udüne su vurmaktı. Fakât, Molla, hasmının — pe- şinden koştu. Ve, kısbetinin ar- Ka kasnağından tutarak bağır- dı; — Usta, nereye gidiyorsun? Helvacı, cevab verdi: — Su vuracağım be! — Yoo.. Güreş kıran, kırana- dır... Olamaz.. Dedi. Helvacı, dinlemedi. Yürüyor- du. Onu, yarım saatlik alt gü- reşi berbad etmişti. Bayılacak- tı. Eğer, su, vurmazsa hali pe- Trişandı. Molla, derhal hasmımı önledi Ve, ensesinden yapıştı. Güreşe başladı. Fakat, Helvacı güreş tutmuyor.. ve, bağırıyordu. — Birak bel. Su vuraca- Edirneliler bağırıyorlardı: — Btak be!, Su, vuracak a- — dam!. Molla taraftarları bağırıyor - da: — Olamaz... Güreş kıran kı- ranadır... Ağalar, beyler sesleniyordu: — Nefeşlenme yok.. Nihayet, Cazgır yerinden fır- — ladı. Meydana yürüdü. Helva- cıyı tutarak: — — Pehlivan, güreş kıran kıra- — nadır. Olamaz.. Tut güreşi.. Neyse, böylelikle zavallı Hel- vacı, vücudüne su vuramamış- 'ti amma, hiç olmazsa bir kac dakika nefeslenmiş... - Mollanın gülüklüğünden kurtulmuştu. Molla, hasmımın, ensesinden * — Ne söyleniyarsun ı'ıdı' DDD A L AĞAEAE EEL AMT ANER. VAZAP' : LAK ’V!*. SAML î şimdi — Bırak hoca efendi, 'acı, mağlüp Fakat, güreş uzayacak.. Medreseye dönen softalar, Üsküp güreşi için Çola yük bir panayır güreşi va Her halde oraya büyük - pehli-| vanlar gelecekti. Molla —müte-| madiyen idman ediyor, kendine | bakıyordu. | Bir aralık Molla, — babasınt| görmek icin Gümülcüneye gel- di. Bir hafta kadar babasının yanmda kalacaktı, | Mollanın büyük ağabeyisi ö-| teki kardeşi çiftlikte idiler, Peh- livan ağabeyisi Helvacı gibi yarma bir şeydi. O, öyle ufak tefek güreşlere gitmezdi. Bü-| yük güreşlerde boy gösterirdi. | Mollanın ne yaptığından ha-! Dedi, : MOLL /—% £A RAYE — Haydi bakalım.. bir Softa ol görelim.. - Haylazlık du. Mollanı: der yaplığı yoktu. Güreş idi. Büyük ağabeyisi — Mümih, gene p | merakı var mı? — Küp kak — Hele, h « Pehlivanlık se- nin damarlarına işlemiştir ? — Mutlak gene bir şeyler yapıyorsundur?.. Diyordu. 'e Molla neler yapmıyordu. —A-| ğabeyisinin — başaramadığı — ve yenemediği pehlivanları Manas- tırda birer birer mağlüb etmiş- ti. Sıra kendisine gelmişti de haberi yoktu. (Arkası var) Kulüp Sinemalarda —gördük.. Ame-| rikada yapıldığını duyduk am-| ma; bu gike futbol değil, şike güreşti.. Son günlerde yezi sicil tali-| matnamesinin maddei — mahsu-| sundan istifade ederek; bazı a- Çık göz idarecilerin de tevassut ve delâletiyle oyuncular — klüb- ler arasında Deplesmana bağla- dilar. Şimdiye kadar muhtelif “se- beblerle renk değiştiren fut- bolcüler son günlerde takımla- rının akibetini tayin için bu işe | tevessül etmiş bulunuyorlar. Falan klüb, ikinci kümeye düşme tehlikesini önlemek - için, mühimce bir maçta başka bir| takımı iki oyuncusiyle takviye ediyor. Yalnız, bu oyuncular — açık bonservisle kendilerine şu ta- rihde iade edilecek ve ayrıca ©| takımdan iki oyuncu da bu se-| fer diğer takımı takviye ede - cekler. Bu işler böyle keşmekeş için- de devam ettikçe bir gün bel- ki bir takımı toptan forma de- Biştirmiş olarak sahada başka bir klüb namma müsabaka ya- parken göreceğimize hiç şüb- he yok. Yeni sicil talimatnamesiyle istifa hakkındaki takyidat or- tadan kalktıktan sonra klüb- lerden ayrılan oyuncular göm- lek giyer çıkarır gibi bir ta- raftan diğer tarafa mekik do- kuyup durmiuya başladılar. Sporumuzun inkişafı göz ö- nünde tutularak yapılan bu hamlenin gidişatını bambaşka bir istikamet aldıktan sonra ar- tık Üzerinde israra değer mi? Memleket sporunu keşme - Şehir tiyatrosu temsilleri Tepebaşında Dram kısmında Bugün akşam saat 20,30 da APDAL Yazan: Dostöyefeki SON HAFTA * İstiklâl caddesinde komedi - kısmımda BU AKAŞAM saat 20.30 da KIRALIR ODALAR PU BUGÜN GÜNDÜZ saat 14 de J ÇOCUK OYUNU keşten kurtarmanın ve futbol- cu alım satımına mâni olmanın zamanı çoktan geçmiştir. Sporcunun karakteri üzerin- de çok menfi tesir yapan sicil talimatnamesinin bir an evvel kaldırılmasını ve bu işin kökten halledilmesini muhterem gene- raklen bekliyoruz. Oğuz Güney Yürüyüş müsabakası Beden Terbiyesi İstanbul Böl- gesi Başkanlığından : 1—26-1-1941 tarihire müsadif pazar günü saat 10 «fa E SPOR —H Şike fudbol ler arasında fudbolcu alım satımı günden güne artıyor mak üzere on beş kilometrelik | bir yürüyüş müsabakası yapı-| Tacağından iştirak edecek grup- | ların behemehal saat dokuzda | Şişli ttamvay deposu önünde hazır bulunmaları, 2 — Grup âmirleri müsabaka tertib heyetine müracaatla el- lerindeki resmi listelerini gös: tererek numara almaları lâzım- dir, 3 — Müsahaka tam saat 10 da başlayacağından — vaktinde numara almadıkları — takdirde müsabaka hakkından mahrum kalacaklardır. 4 — Müsabakayı idare edecek kem arkadaşların lütfen teşrif- leri rica olunur. Adil Giray, Hüsameddin Gü- reli, Zeki Gökışık, Tevfik Bö- ke, ter, Neriman Tekil, Cemil Uzun oğlu, Süleyman Tekil, Fethi Dinçer, Abbas Sakarya, Şekib Okçuoğlu, İ. Bakır, C. Başaran, Şakir Baroer. İstanbul güreşçileri Ankaraya davet edildi Şubat ayı içinde iki maç yap- mak üzere İstanbul güreş ekibi Ankaraya davet edilmiştir. Mersinli Ahmedin pro- tesyonelliği tasdik edildi Mersinli Ahmedin profesyo- nelliği genel direktörlükçe tas- dik edilmiş ve amatör müsaba- kalara iştirak ettirilmemesi için bölgelere tebliğat yapılmıştır. Ahmedin profesyonel olmasiyle Grekorumen güreş ekibimiz en kuvvetli elemanlarından birini kaybetmiş bulunuyor. Hakemler - toplantı İstanbal — Futbol — Ajanlığın- dan: Hakemler arasında yapılmak- ta olan toplantıların ilincisi 27 - 1. 941 pazartesi akşamı aat 18 de bölge Mmerkezinde yapılacaktır. Bütün hakema ve hakem nam- zedi arkadaşların teşrifi rica o- lunur. Liseler arasındaki vo- leybol maçları Erkek liseleri arasında tertib edilen voleybol müsabakalarına dün Eminönü Halkevinde de- vam edildi. Erkek Muallim - Taksim Li- sesini 15-5, 15-13 İstiklâl Lisesi de Yüce Ülküyü 15 - 7, yalnız mükelleflere mahsus - ol- 15 -6 mağlüb ettiler, olan aşağıda isimleri yazılı ha-| iruzan Tekil, İlhami Pula- | | | dar bundan dolayı onun 1941 in ŞABAHTAN SABAHA çÜı Ç | ilin eseri (Baş tarafı 1 melde) adamı olduğunu kabul etmişler- İngilterenin üçüncü harbinde bu dünya imparatorluğunun mu- tını eline alan günlük hâdiseler hakkında m talealarını efkârı umumiy konferansların- tmiştir. Fakat daha u- alarım onun birkaç cildde toplanan eserleri vermek- tedir ki bu eserlerin en mühim- mi, en çok okunan ve takdir edi- len Yeni Sabah tarafından tef- rika edilmekte olanıdır. Çörçilin bu eseri yaşadığımız asrın tarihi, geğirdiğimiz vak'aların bir anahtarı mahiye- tindedir. Çörçil, bugünkü âlem- gümul — ihtilâfının sebeblerini, mengelerini göstermek için dün-| ya harbinden bir iki sene evvelki anlaşamamazlıkları izah ile baş- | Tamıştır. Al ya — Avrupanın | karasında, bütün devletlere mey dan okuyan ordularının azamet ve kudretile iktifa etmemiş, İn- giliz donanmasile de boy | mek üzere deniz kuvvetlerini | 1912 de son derece arttırmaya kalkmıştır. O zaman bahriye nazırlığına Çörçil - getirilmişti. İngiltere onun çelik azmi ile bu meydan okumaya derhal muka- bele etmiştir. Onların bir gemi- sine kargı İngiltere iki yeni ge- i inşa ettirmekle cevab ver - , bu suretle Alman donan- ana karşı tefevvuk — nisbeti azalacak yerde artmıştır. Bir manevrada İngiliz donanması- nın ihtişamını seyreden o zama- nın bahriye nazırı Çörçil diyor ki: “Bütün gemllerin muslukla- rını açınız, onları batırımz. En çok yarım saat içinde bütün bu dünya değişebllir.. ,, Fakat Çörcil bu gemilerin mazide olduğu gibi istikbalde de İngiliz imparatorluğunu kurta- racağına emindir. Dalıa yüz se- ne evvel Napolyon istilâ için Bolonyda “ du,, yu toplamıştı. Bu ordu ile İngiltere arasına giren bu genl— ler olmuştur. “Bu adada mazide olduğu gi- bi istikbalde de gocuktuğundan- beri deniz hizmetindö tecrübe görmüş cür'etkâr bahriyeliler eksik olmıyacaktır. ,, Diyor ve donanmaya niçin o kıd.ır ehemmiyet verdiğini izah în r. Bu gemiler batacak olur- giliz imparatorluğu ile bir- likte bütün dünya askeri tahak- kümün altına geçecektir. Fakat Çörcil birkaç kere bu askeri ta- hakkümü önlemiş olan İngiltere- den o kadar emindir ki maziye bakarak istikbal 'hakkında şu hükmü vermekte tereddüd etmi- yor. “Avrupa askeri tahakküme karşı halâskârını bir kere daha bu adada bulacaktır. ,, “Dünya harbi,, eseri Çörçilin yalnız maziyi ve hali değil, is- tikbali de nasıl mütalea ettiği: nin, istkbali nasıl derin bir em- niyet ve itimadla beklediğini gösteren sayfalarla doludur. Bu eseri mütalea devam ettikçe bütün dünya mukadderatını elin de tutan bu İngiliz devlet ada- Tamnın hangi enerji kaynakların- dan istifade ettiğini öğreniyo- Tuz. Behçet SAFA nutuklarında da ar Billür Sesli Yıldız - Hulyalı ve İlâhi Yıldız MARLENE JAMES STEWARD ve MİSHA AUER ile beraber yarattıkları SARIŞIN Filminde: Bu salı akgamından itibaern Sümer Sinemasında | Şarkı söyliyecek... ve seyirclleri gaşyedecektir. HER GÜN BİR RÖPORTAJ saal işi in 25 Ikincikâmın -— —e mrarcemn Şehrimizde, ticaret zihniyetile çürük binalar mı yapılıyor ? İstanbul, mimar Prost'un ha- zırladığı plânlara göre bir taraf- tan belediye tarafından imar e- dilirken, diğer taraftan hususi ellerin gayretiyle yeni yeni nalar kazanıyor: İrili ufaklı ev- ler, irili ufaklı apartımanlar... Gerçi, son günlerde, bir ta- kım malzemenin yokluğu, yahud azlığı yüzünden bu gibi inşaatın hızı kesildi ve oldukça yavaş- ladı sanıyorum. — Fakat, şehrin bir çok yerlerinde devam etmek- te olan bina inşaatına rastlamak mümkün, Ötedenberi, gözüme ilişen bi- ma inşaatı faaliyetinden, bu şeh- Ti bir an evvel imar olgunluğuna eriştireceği ve güzelleştireceği i- gin, her İstanbullu gibi derin bir memnuniyet duyardım. Gene de öyledir. Bugün için bazı zaruretler tah tında inşaat tahdid edilmiş ola- bilir. Fakat, yarın, bu zaruret- ler bertaraf edilerek, bina inşa- atı, eskisinden kat kat faz- la, başdöndürücü bir hızla tek- rar başlayabilir ve devam edebi- lir de... Bahsimiz bu değil... Şehrimizin imar faaliyeti etra- fında teknik bir etüd yapmak ni- yetinde olmadığımı da elbet tak- dir edersiniz; çünkü, bu benim ne branşım, ne de ihtısasım da- hilinde... Bir İstanbullu olarak, bu şeh- Tin imarmı, bu yoldaki hareket ve faaliyeti alâka ile takib et- meme ve bu gayeye ulaşılmasını gönülden istiyenlerden olmama rağmen, eğer bir tesadüf beni zorlamasaydı, bu yazıyı yazmak aklımdan bile gecmezdi... * Karyolacı esnafından bir “ah- bab,, ım dükkânımda bulunuyor- düm. Dükkânda üç kişi idik: Dükkân sahibi, ben, bir de, bir inşaat kalfası... Ben bu meclise dahil olduğum zaman, uzun boylu, iri yapılı, güçlü kuvvetli, özü ü hoş *kalfa,, orada idi ve dükkân sa- hibi ile konuşuyorlardı. Sözle- rinin konusunu ev ve inşaat me seleleri teşkil ediyordu. Ev al- mak, yapmak, tamir ettirmek, alıp satmak, yapıp satmak.. Söz meraklı bir safhaya dökü- lünce ben de söze karışmak ih- tiyacını hissettim ve karıştım. Meğerse, bizim kalfa derdli i- miş, derdini dökecek bir kimse arıyormuş. Beni, sözlerine alâ- DİETRİCH ŞEYTAN TAKSİM Türkçe Sözlü BİR TÜRKE GÖ Büyük takdir, alkış Filmdeki ÜSTAD SADEDDİN KAYNAK ve Müz Aşk, Tahassür - Kahramanlık sahneleri büyük alâka Uyandırmaktadır garkılar. Ayrıca: Miki Maüs ve Yakın şürk Jürnal'da Yunanistan hâdiseleri v, Bugün saat 1 de tenzilâtlı matino Sinsmasında ikli - Danslı Film NÜL VERDİM ve rağbet gördü EYYÜBİ RIZA'nın tertib ettikleri Bir inşaat kalfasının şayanı dikkat sö YAZAN : Recai SANAY kalı görünce tam bir derd orta- | Bi bulmuş gibi açıldı: — Ah. -dedi - bilmezsiniz siz bu inşaat işlerini... — Neyini biletim? Şehir gün- den güne bür takım yeni, modern ve kübik binalar kazamyor - ve bunlar şeherk gitgide güzelleştiri- yor... — Evet, sizce öyle. be- nim gibi işin içinde olmadığınız | için işi yalam dış tarafından gü- Türsünüz. Blr de bize sorsenız da size içyüzdünü anlatsak... e'i — Bina inşaatı şimdi bir tica- ret vasıtası almuştur. Bu vası- yı elinde iyt.kullananlar var, kö- tü kullananlar var. İyi kulla - nanlara söz yok. Pakat.. kötü kullananlara gelince, onları, biz, daima ba igin içinde bulunan kalfalar küç bir zaman hoş gö- remeyiz. Hakiki, işinin ehli kal- falar, her geyden ziyade kendi san'atini sever ve bir takım nok- san, kusurlu işlere göz yummaz- lar. Bu yüzden de gitgide işsiz kalmağı mehküm bırakılıyoruz! | — Niçint.. — Niçim alacak.. İyi bir kalfa isminin temiz kalmasını ister de onun için.. Bu işi bir ticaret| menbal elarak kullananlardan bazıları işi o kadar ileri götür- müş, kazammak, daha fazla, da- ha ziyade kazanmak hırsı — ile gözleri o kadar kamasmıştır ki, azami kâr temininden başka bir gey düşünmez ve görmezler. Yal| vuz bir tek gayeleri vardır: Ka- zanmak! Saftmak üzere yaptır- dıkları bina sağlam olmuş, çü- Tük olmuş kimin umurunda! A- lan düşünsün! Ufak bir para ile bina ticaretine başlayıp, beş on sene içinde büyük servet yapan- lar vardır... Bu yüzden, bir kaç sene içinde sengin olanlar az de- ğildir... Tabif, kimsenin ticareti- ne kimse karışamaz... Mesele o- rad değil.. İş, netice itibariyle gehrin maklı olan binaların hak- kiyle yapılmamasındadır.. Muhatşbamın bu sözleri: beni bir an düşündürdü. — Eyvah.. biz gıdn madde- lerinde ve giyim, kuşam ihtiyaç- larımızda göndüğümüz ihtikârla mücadele ederken barımıza bir de “bina #tikârı, mı çıkıyor?.. Diye yüreğim hopladı. Kalfa alâkamın arttığını — hissederek — Bir bönanm hakkiyle yapıl- ması için, ieab eden malzemenin eksiksiz kullanılması lâzımdır. Bunu yapımmca da kısa zamanda büyük büyük kazanclar temin etmeğe imkân kalmaz.. ? — Ticaret için, satıp para ka- zanmak maksadiyle yapılan naların - ekserisi diyebilirim! çürüktür!Allah göstermesin, bi- raz kuvvetlice ve şiddetlice bir zelzele hepainin foyasını meyda-. na çıkarır! Fakat, ne yazık ki, bu, bir çok cana mal olur. Tabii, © zaman İşin mesulleri meydana çıkar amma, ne fayda! — Demek ehemmiyetli. dere- cede noksam malzeme kullanıla- biliyor?.. — Elbette.. Eloğlunun elinden ne kurtuluar... İş ki yapılmak is- tensi Meselâ, binanın betonu|' dökülürken metre mikâbına 300'| kilo çimento koymak icab eder- ken 175 kilo koyanlar, harca ça- kıl yerine kömür mıcırr kulla - nanlar, var? Sonra, Bilirsiniz, bir na yapılırken, araya potrel de- mirleri komur. Bunların usule özleri uygun olmak üzere 50'santim a ra ile konması lâzmdir. Bir 15 metre ara ile koyuyorlar Gene, harca üçte bir kireç kon ması icab ederken, bu mikdar sekizde; onda bire kadar indiri yorlar!.. Bi şartlar dahilindi yükselen bir binanın ne kada; mukavemeti olur?... Bunu hi işten anlamıyanlar da takdir e& debilir. Fakat, bina yapılıp bit tikten sonra, bunu' san'atten ol mıyan birisi nereden anlasın?. Mükemmel, dişi yaldızlarımış her tarafı gicir gicir; parıl parıl Şekil, biçim, taksimat yerinde.. Amma, içi; yâni binanın kendi si, gövdesi'ne halde?.. Oray kimse sormaz!.. Orasını biz bi liriz; içimiz yanar; — İşte bun bildiği içindir ki, iyi tanınmış isim yapmış, işin ehli bir kalfa ya, böyle bina tacirleri inşaatle rinde iş vermezler. Zira bu ka dar kavaf işine susup tahammü etmemiz kabil değildir. Lâkir onlar; bir takrm derme catmi kalfalara- da bu işi yaptırırlar, İşleri geri kalmaz, tıkırında der! — Peki bu işler belediye mü- hendislerinin kontrolünden geç mez mi? — Süphesiz, geçer. Binanım tasdik edilmiş plâna, ve m yen şartlara uygun olarak ya palip yapılmadığını kontrol eder ler. Amma, oturup binanın ba gında, inşaatın- başından sonu- na kadar bekleyemezler ya! Kontrolsüz zomnalarda, kontrol savuşturulduktan sonra, bu işin kurdu olanlar, gene yapacağı- nı yapar... Size bunun bir misa- lini de söyliyebilirim: İnşa ha- linde bir binada, usule muvafıir mikdartarda kum, kireç, çimen- to ve saire ile yapılmış harç bi Tunur. Kontrol edildiği zaman bu havea-diyecek söz yoktur. Kont- rol! savuşturulduktan: — sonra, derhkal Birer araba, birer araba getirilen malzeme ile diğer h leli harç yapilir ve binaya mütemadiyen o kullanılır!.. De- dim' ya, meramın elindenbir şey, kurtulmaz: İnsan hileli bir iş yapmak isteyince türlü çarelere baş vurur... Halbuki her yapılan Bima. sahibinin malı olmakla be- raber şehrin malı ve inşa edi- len binalar topyekün şehir hal- kının hayatı ile alâkadar demek- tir. Bu iş kör bir ticarete vası- ta olmaktan Kurtarılmalı, mü- tehassısından ehil ellerden baş- ka kimseye. verilmemelidir. E- ğer, bir takım sermaye sahible- rine" Bu: hususta: Bir rol verilir- se de kontrol' en azami' haddine çıkarılmalidir. Yirmi — senelikr kalfalık hayatım var.. İstanbul- da inşaat fâaliyeti hızlandıktan sonra, şimdiye kadar; Bir tek bihanın, Kontrol neticesinde çü- rük olduğu — tesbit edilerek yı- kalmasına karar verildiğini ve yaktırıldığını görmedim. Bir kaç kişiye usulsüz ve kaçamakli in- şaat yaptıkları için böyle bir ib- ret dersi verilmesi işlerin doğru yola girmesini bir hayli temin eder kanatindeyim.. Bina yaptı- rıp:satimaltla: yükünü tutmuş ni- celerini: tanıyorum ki; Halkt ara- sında adı “mimar,, a çıkmıştır. Mimar falan, mimar filân... Ne mimarı?,.. Bu kadar mühim ve hattâ hayati bir işte- “ihtisas,, bu kadar ucuz mudur?.. Bu gi- bi mimarlar türeyeli, bu işte çe- kindekten yetişmiş bizlörin pa- bucu Hemen. hemen dama atıl - di. İşlar Böyle - devam ederse, büstütün de atdacak. Hakiki “iltâsası, a ve'bu'ihsisasın tam ve hüsnüniyetle kullanılmasına sözümüz yok, fakat, bu d (Sonu sayfa 6 sütun 1 de)

Bu sayıdan diğer sayfalar: