29 Ocak 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

29 Ocak 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Alman Gasuslugunun Esrarı YENİ -SARAR __10_ YAZAN : Birbi l Bernard Newman ı Onunla konuştuğum — zaman, Nazi casus mekteblerine dair göylenen garib.hikâyelerden ba- zılarını hatırlattım. Talebelerle muallimler maske takarlarmış ve birbirlerini hiç bir zaman ta- nımazlarmış diyorlardı. Bu söz- lerin, merak uyandırıcı bir ma- hiyette olmalarına rağmen mü- balâğalı olmadığını Hana - temin etti. Bazı casusluk muallimlerinde mevcud sabit bir fikre göre, a- janlar daima şahsi surette ha- Teket etmelidirler.. Diğer taraf- tan, başka bir takım mektebier- de ige, bir casus için, müşkül bir vaziyete düştüğü zaman, bir arkadaşını tanıyabilmek imkâ- mı mevcud olması faydalı olaca- ği kanaati vardır. Bu ikinci me- tod ihtimalki daha verimlidir. Fakat ayni zamanda daha çok tehlikelidir. Çünkü başka mem- lekete mensub bir casusun, bir casus mektebine sokulması ve sonra arkadaşlarını tanıyıp hep- sini ele vermesi ihtimali gözden uzak tutulmamak icab eder. Dostum Lehlinin devam et-| tiği mekteb ikinci metodu takib | ediyordu. İlk imtihan onun fi- tik sinirlerinin mukavemet de- recesini denemeğe inhisar et- mişti. Mektebe gidince - bu en yakın köyden bir mil mesafede bir bina idi. - Bir odaya sokul- du. Orada bir doktor kendisini sıkı bir tbbi muayeneden geçir- di, Sonra onu bir atış yerine gö- türdüler. Hiç habersiz, bir ma- kineli top ateşi açıldı. Bir takım adamlar, vurulmuş gibi, yere serildiler. Derhal doktor kendi- Bini tekrar muayeneye başladı, nabızlarına baktı, kalbini dinle- di. Hava kuvvetlerine girmek için talib olanlar “döner iskem- le,, tecrübesini pek iyi bilirler. Bu iskemle onları müdhiş bir sür'atle döndürür, bir kaç sani- ye içinde bütün cambazlık ihti- saslarını verir. Bu sinirleri tecrübe için ga- vet iyi bir tecrübe teşkil eder. temle dönerken üzerinde otu- racak, rahat duracak ve kalbi gçarpmıyacak kimse hava mu- harebelerinin manevralarından kendisini şaşırmıyacak demek- ti. Dostum Lehli bu sıkı muaye- neyi muvaffakıyetle atlattıktan sonra, döner iskemlenin başka şeklinde bir imtihana maruz kaldı. Fizik casusluk derslerin- den birinde, ona lâstikten garib bir esvab giydirildi. Bu esvabın mMafsallara ve bedenin en na- zik ve hayati noktalarına tesa- düf eden kısımları şişirilmişti. Başına da hususf bir miğfer ge- çirilmişti. Sonra onu bir âletin Üzerine bindirdiler. Bu, çocuk- ların bindiği döner daireleri an- dırıyordu. Fakat daha sağlam ve metin idi. Son sür'atle çevrildiği zaman, oturduğu yer birden bire altın- dan çekildi ve onu yere attı. Lâstik esvabının - şişkinlikleri bu düşmeden zarar görmesine mâni oldu. Bu tecrübe ona tek- rar tekrar yaptırıldı. En nihayet vücudunu himaye eden lâstik esvab olmadan tecrübeyi yap- mağa başladı. Maksad kendisini hareket halinde bulunan bir a- rabadan yahud bir trenden at- layabilmeğe alıştırmaktı. Para- şut kullanmak için de ona ders verildi. Bir araba kullanmayı öğrendi. Yalnız fizik bakımdan yük- sek bir kabiliyet aranmakla ik- tifa edilmiyordu. Lehli dostum, ayni zamanda mektebte sınıf derslerine de devam ediyordu. İlk tahsil ettiği şey lisan oldu. Bunda pek az korkusu vardı. Lehlilerin çoğu zekidir. Tahsi görmüş Lehliler, istisnasız, iyi Üsan bilirler. Dostum bu imti- hanı kolayca bir muvaffakıyet- le geçirmeğe muvaffak oldu. Tahsil programı mütenevvidi: Dostum bahri işlere alâkadar oulunmadığı halde, ona bahri- ye meselelerine dair uzun ders- ler verildi. Bir hafta sınıf, İngi- liz ve Fransız harb gemilerinin silüetlerini bütün - teferrüatiyle | tedkik etti. Muallim tipler ve | çemiler arasındaki » mümeyyiz 'arkları izah edip durdu. Maa- mafih, hafta sonunda bir imti- han yapıldığı zaman, talebeden pek Aazınm muvaffakıyet ka- zandığını, bir çoklarının şöyle böyle bir kabiliyet bile göstere- mediğini dostum hikâye ediyor- du, Onda kuvvetli bir hafıza var- dı. Muallimin büyük bir ısrar ile anlatmağa çalıştığı düsturların TERCEME EDi Hüseyin Cahid YALÇIN r casusluk kismını sru Çok kere bu düsturi kanununun en — esaslı teşkil ediyorlardı ve pek d idiler. Casusluk hususunda —Alman- ların muhafazakârlıklarını dü- gündüğüm zuman, 1916 da bi- taraf memleketlerden edilmiş casusla ye için Anverste tesis olunan —Atman casusluk mektehinde öğ- rendikleri kaidelerin hemen he- men aynini hâlâ tedris etmek- te olduklarını anladım. n Şübhesiz ki casusun girmiş elduğu vaziyetin icab ettiği hu- susiyetleri yaşaması lâzım gel- diği noktasında 1 edilmesi pek doğru idi. Bilhassa, bir ca- takındığı sus hiç bir zaman meslek erbabı için yü rülebilecek bir hayat - lidir. Bir çok casuslar ihtimalki yalnız - fazla gösteriş yapmala- Tından dolayı yakayı ele ver- mişlerdir. Alman casus mektebinde kı- yafet tebdillerinin sade olması noktasında ısrar ediliyordu. Mu- allimler saçları mutaddan baş- ka türlüi taramak suretiyle ne şaşılacak bir değişiklik elde e- dildiğini talebelerine gösterdi- ler. Sadece dipten bir saç kes- tirme bile fayda veriyordu. Ma- kas ile bir iki darbede kaşların biçimi de değişiyordu. Numa- rasız gözlük de kıyafet tebdilin- de mutad bir yardımcı - sayılır. Yüzün biçimi çok ehemmiyeti haizdir. Bazan, ağzın içine, ya- naklarına altına birer elma par- çası koymak suretiyle y biçimi muvakkaten değiştirile- bilir. Bir ajan tanırım ki burun deliklerine madeni bir zemberek koyar, burnun biçimini bozar - dı, Başka birisi siyah bir madde ile bir dişini karartırdı. Hasıl olan değişiklik insana hayret verir. Fakat bu gibi vasıtalar, yakından bakınca, kolayca an- İaşılır. Alman casus mektebinde ve- Tilen başka bir ders çok doğru idi. Bir ajan bir topal adam ro- lünü oynayacak olursa, heyecan dakikasında topallamasını unu- tabilir. Fakat ayakkabının - içi- ne bir çakıltaşı koyunca topalla- ması muhakkatır. Her iki ayak- kabına çakıltaşı yürü- mesi normal yüri den çok farklı hale gelir. Her terzi bilir ki pamuk kon- muş omuzlar bir adamı — haki- kattekinden uzun boylu göste- rir. Her kadın yüzüne gidecek şerid ve papatyaları kullanma- sını bilir. Bir casus kendisinin | eşkâlı hakkında malümat almış bir polisin elinden kurtulmak ihtiyacında bulunduğu zaman, bu türlü basit kıyafet değiştir- melerinden çok fayda elde ede- bilir. Esvab hakkında da beş on kaide vardır ki pek faydalı ol- maları mümkündür. Esvabı de- ğiştirmek vücut üzerinde teb - dil ameliyeleri yapmaktan çok kolaydır. Sesi değiştirmek Çünkü sesi değiş- tirir, casusun kabiliyeti de ak. ni tebdil muvaffakıyetini gi terebilir. Değiştirilmesi en zor olan şey gözdür. Casusların not almaktan icti-| nab etmeleri de öğretilmiştir. Ancak behemehal lüzumlu nok- talarda buna cevaz - verilebilir. Fakat o zaman da notları siga- ra kâğıdına yahud Japon princ Ğ kâğıdına yazmalıdır. ki küc küçük parçalanıp kolayca yu -| el suslarına kâğıdlara gayet dik-| ediliyordu. | tulması kabil olsun. Alman kat etmeleri tenbilh Kâğıdları yırtıp ctmak - bittabi başa derd açabilir. Eski zaman- larda ecnebi sefareti hesabın: “çalışan,, hizmetçi kadınlar yır tık kâğıd sepetleri muhteviyatı | için derhal talib bulabilirlerdi .| Yakılmış kâğıdlar bile mikros- kop ile tedkik edilince - sırlarını faşederler. Alman casus mektebinde bir| çok dersler hafızayı temrine tahsis edilmişti. Son harb esna- | sında en muvaffakıyetli Alman | ajanlarından biri müzikhollerde pek maruf olan bir “hafıza ada- | Mı,, idi. Onun, dimağında öyle garib bir kabiliyet vardı ki bir | kere isittiği bir haberi — derhal zihninde tutardı. Çok kere, ge- tirdiği malümatın mânasını an- lamazdı. Casus sıfatiyle hiç bir işe yaramadığı halde ajan ol- mak itibariyle misli - bulunmaz derecede faydalı idi. goğunu bana tekrar edebildi. (Arkası var) tedarik | 1 talim ve terbi-| Dnbeç. onyedi nareua“ Yirmi, yirmi beş nerede?| Kanduracılar cemiyeti tin senelik umun içtimar dolayısle - bir g; arkadaşım. ŞU sü; — Benim kanaatimce İst bulda yirmi, otuz liraya ayal kabı salılması için hiç bir beb yoktur. İstanbulda, bugün kü şartlar içinde en pah Ması lâzım gelen kundu! ti kaucuklu kundu larda azami on beş ilâ on yedi l ntılabilir | v kundür leridir, a eh zam ge Yukarıdaki | dar cemiyeti rei yani kundura salâhiyettar len bir Halbuki kunduracı larının camekânlarında rinde 20, 25 liralık etiket yan kunduralar görülüyor. Camekânlarda mütevassıt ge- mağaza- le 9i-| — 1914 Cihen harbinin ilk haf- | tası içinde Kardif'den ve Barry den kömür yüklemiş Alman gi lirli vatandaşlara birer korku-| Jepleri, her ne bahasına olursa luk mebabetile mevki alan bu, olsun, Las Palmas'a ulaşmıya etiketleri elbet Mıntaka Ticaret çalışıyorlardı. Meşhur Ameri- abe ko- mücade- | Müdürlüğü, fiyat mi misyonu gibi ihtikârl: kan - Hamburg Alman seyri fain şirketi de, Birleşik Ameri- leye sıvanmış makamlar men-! ka limanlarından kömür nakle- subları da görüyorlar. | decek bir çok bitaraf — gilepler Tahri ize mensub bir| kiralamıştı. Filvaki bu şirket a arkadaş bir kunduracı came-| na vatan suları hazicinde faa- künc liralık bir yan bir çift kundura g temin etmektedir. Vâkia ihtikâr ifritile didinip uğraşan makamlar her gün yeni| n bir muhtekiri adaletin pençesine , tamam Zira el- teslim etmekte ne vakit ne de| de me <darda kö- aybetmiyorlar amma be- mür gemisi bulunmadığı gibi A- rikilerin de azami 15, 16 liraya | Merika hükümeti de bitaraflığa satılması lâzım gelen bir çift| aykirı hareketlere kargı katiy- kunduraya iki misline yakın bir| yen müsamaha etmiyordu. Bi- fiyat taşıyan etiketler takarak| Naenaleyh Alman sefareti ata- bunları teşhire cüret edebilme-| Senavalı fırkateyn kaptanı Bo- leri de üzerinde dikkatle durul-| yed ancak 15 kömür gilebi te- ması lâzım gelen bir haleti ruhi-| darik edebildi, diğer dört şilebi yeyi isbat etmektedir. Eâ: hunhgi bırbemıhralıâıerlıııııj ha- Acaba ihtikâr erbabı cezat| Tekete hazır bir leğ bulun. - müeyyideleri mi az ve kâfi de-| dürdu. İşte bu kadar. Halbuki recede korkutucu bulmuyorlar? | bu mikdar kömür büyük ihti- Orta halli ve gelirli vatandaş-| Yâca karsı, devede kulak kabi- ların selâmeti namına bu mua-| 1”'den bir şeydi. —— delenin bir an evvel halli lâzım- İlk korsan kruvasörü dir. 1914 Cihan harbinde mahud “Kruvazör el kitabı,, nin tali- matına uygun bir şekilde kor- san kruvazörü haline getirile- rek korsan harbine başlıyan ilk liyette bulunacak Alman kruva- zörlerinin ihtiyacını karşılamak | üzere her ay 75000 ton kömür tedariki için bir takım kontu- ratlar akdedmişti. Fakat bu plân A. C. SARAÇOĞLU Mürakabe bürosu ticaret müdürlüğüne gemi — (Khiser Wilhelm der| bağlandı Grosse) ismindeki trı tlan - t ' $ tükdir. Dökt bacah, (1Kİ50) to- Şimdiye kadar Ticaret Vekâ-| nilâto - mâi - mahrecinde pok letine bağlı olarak faaliyette| muhteşem bu yüzer sâray sa- bulunan fiyat mürakabe bürosu| atte (22) mile varan sür'atiyle Mıntaka Ticaret Müdürlüğüne | bir zaman- Hamburg İlmaniyle | raptedilmiştir. Nevyork arasında çalışırdı. z Meraklı Bahısler - Teşkilâtçılık, ıdarecılık başka' denızcılık ve deniz harbi b butun başka şeylerdir | Alman korsan kruvazörlerinin piri — (Kent) İngilîz kruvazörünün mu- | cizesi — (Dresden) de batıyor — Maskeli Zatfer karanlıkta çalışan korsan kruvazörlerine değil, denizlere hâkim kuv- vetli zırhlı filolara mev'uddur — Dün de bugün de doğru olari bir hakikat | kors — Yazan: A. C. Saraçoğlu 2 4 yılı ağustosunun dördün günü Büyük Britanyanın Al- manyaya harb ilânından bir kaç gaat evvel bu şahane transat- lantik Şimal denizine açılıyor, İskoçya sahilleri boyunca sey- rediyor ve ağustosun yedisinde (227) tonluk (Tubal) isminde- Ki İngiliz balıkçı gemisini batı- rıyordu. Bu suretle ilk korsan kruvazörü, ilk kurbanını avla - mış oluyordu. Henüz o sıralarda İngiliz ti- caret - kaptanları mödern bir deniz harbinin her şeyden evvel (sükütu muhafaza) prensibine istinad ettiğini bilmiyorlardı. Bunlar telsizleriyle daima mu- habere ediyorlar, gemilerinin i- simlerini gizlemiyorlar ve bu su- retle Alman korsan kruvazörle- rine kıymetli haberler vermiş o- luyorlardı. (Kaiser Vilhelm) in süvarisi kaptan Reyman İngiliz şileplerinin gevezelikleri saye - sinde bir hayli gemi batırmıya muvaffak oldu. Lâkin bir müd- dot sonra (ava giden avlanır) fehvasınca kendisi de (Highfl- yer) İngiliz kruvazörü tarafın- dan demir üzerinde yatarken bastırıldı ve batırıldı. Bu suret- le 1914 Cihan harbinde kor- san harbine besmele çeken ilk Alman korsan kruvazörü, İngi- ) liz deniz kuvvatleri tarafından batırilan ilk korsan kruvazörü olmak gibi aeaib bir rekor teş- kil eder. Maahaza bu korsan kruvazörü kısa ömürlü olması- 1na rağmen (400.000) İngiliz li- an kruvazörü Möve — rası kıymetinde tahrib edebilmişt (Dresden iş başında Maahaza (Kaiser Wilhelm) korsan kruvazörlüğü için ideal| bir tekne değildi. Havaleli göv- | desi, dört bacasiyle uzaktan ta- | nıniyordu. Bu işi sessiz sadasız | becerebilecek gemiler mutavas- | sıt hacimde; uzaktan her hangi | bir şilep veya mütevazi posta | vapurundan tefriki müşkül tek- | neler olabilirdi. Tabit harb ge- misi olarak inşa edilmiş kruva- zörleri bahis mevzuu etmiyoruz. Onların hikmeti vücudü, zaten | ya filolara keşşaflık - vazifesi görmek, yahud da düşman de-| niz ticaretini baltalamaktır. Or- ta hacimde ticaret gemilerini | teslih edip korsan harbi yaptır- | manın en makül bir usul oldu-| ğunu Almanlar 1914 Cihan| harbinde pek geç anladılar. Bu| da gösterir ki, teşkilâtçılık, i-| darecilik baska denizcilik ve de- İngiliz gemisi | niz harbi psikolojisi büsbütün başka şeylerdir. Biz sadede dönelim: (Kaiser Wilhelm) den sonra Okyanus-| larda yeni bir korsan kruvazö- | : (Dresden). Hacim iüit-| bariyle- (9582) — tonüatür maf mahrecinde bir hafif kruvazör olan (Dresden) 1914 yılı tem- muzunun - (28) inci günü, gilterenin harb ilânından evvel, garbi Hindistanda kâin (Port-| au-Prince) limanından denize a-| çılmış harb patlar patlamaz da | korsan harbine başlamıştı. (Dresden) bir harb gemisi i- di ve bu itibarla icabında bir İngiliz kruvazöriyle de karşıla- gabilirdi. Fakat talih bu güzel gemiye yar olmadı. Bir kaç İn- | z AD Si Ka dF Genç kaymakamlarımız Büyük inkılâbımızı yaşatacak ve bunu ileri götürecek en bü- yük unsurlardan biri Cümhu- riyet neslinin yetiştirmiş - oldu- gu genç kaymakamlarımızdır. Memlekelin en hücra kögelerine kadar yayılan bu fedakâr mem- leket hâdimlerinin metodlu fa- aliyetleri ne yazık ki pek az du- yulmaktadır. Memleket nüfusu- nun yüzde doksan beşinin kö; olduğunu düşünecek olursak yurdumuzun yükselmesi bakı- Mından ona en yakın olan nahi- ye müdürleri ve kaymakamılara düşen vazifenin büyük ımnı— miyetini daha kolay takdir cde- mun için Anadolunun köşelerinden beni ziyarete a arkadaşlarıma ilk Ola- rak bulundukları kazanm kay- makamlarını ve halka ne dere- ceye kadar mukayyed oldukla- rını, halkla ne derecede kaynaş- mış . bulundüuklarını — sorarım. an zaman yaptığım memle ket seyahatlerinde de uğradığım kazalarda onların faaliyetlerini tetkik ederim. Bunlara istinaden söyliyebilirim ki, Cümhuriyet devrinin genç kaj Va- zifelerini Çok büyük bir dira- yetle ifa etmekte ve yurdun yü- celmesi yolunda en büyük ve en müfid rolleri eşsiz bür tevazı içinde başarmaktadırlar. Kaza halkı Cümhuriyet devrile bir- likte tanıdığı bu genç, faziletli ve idealist gençlerden çek mem- nundurlar. Onları cidden candan bir muhabbetle sevmektedirler. Dahiliye Vekâletini bu gay- retli ve azimkür evlâdlara malik olduğundan dolayı tebrik eder- ken aklıma onları büyük vazile- lerinde daha ziyade teşvik ede- cek bir çare geliyor. Bu çare her kaza merkezinde birer “şeref defteri,, tesis ettnek oraya ta- yin edilen kaymakamların isim- lerini yazmak, resimlerini rab- tetmek ve çalıştıkları müddet zarfında bâşardıkları işleri hü- lâsaten kaydetmek. Bu deftere ayrıca o kazada vuku bulan çok mühim hâdiseler de kayde- dilebilir. Böylelikle her kaza kendi küçük tarihini yazmış o- lur. Biraz daha etraflı düşünü- | lecek olursa tesis edilecek bu defterlerin Kaymakamları tes- vikden başka sayısız faydalar temin edeceği anlaşılır. MURAD SERTOĞLU Dünkü ihracat Dün Muhtelif memleketlere 265 bin liralık ihracat yapılmış (Sonu sayfa 5 sü 6 da) ve bu meyanda İsveçe külliyetli miktarda tiftik gönderilmiştir. Bunların içinde yalnız 1913 senesinde yapılanlar müstesna olmak üzere diğer gemilerin hiç biri kömür ynlmuynrdıı 1913 senesinde — yapılanla sonradan petrol yakmak ıcuı lâzım olan tesisatla mücehez DUNYA HAR arkasında dört büyük zırhlı ($ | yaklaşıyordu. Bunları biraz ! sonra tanıdık. Bunlar Çucen | Elizabeth sınıfına mensup 38 lik muazzam toplarla müceh- hez 28,000 tonilâtoluk ve 25 mil olarak tadil edildi. Destro - yerler, hafif kruvazörler, seri (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI sür'atinde idiler. Yüni sür'- atleri bizimkilerin sür'atinden hem pek az eksikti. (Onlarm- saffı harb zırhlılarının - hepsi petrol yakmak üzere inşa olun- dular. Bir geminin meliyet Ti hattı harb filosu vücude ge- tirmek ve gemilerde petrol yakmak meselelerinde bir çok müşkülâta maruz kaldım. Me- fiyatı, masrafı sai arkadaşlarımın bu hususta Böyle bir karar deniz üze - Yâpılacak fazla masraflardan şikâyete haklı sebebler bulduk- larını inkâr edemem. O zamanlar yapılan bu cins- bir saffı harb zırhlısı asına mal o rindeki bir muharebe kadar bi- zim milli emniyetimiz bakı - mından da mühim idi. Bu iş muharebenin her hangi bir te- sadüfle husule getirebileceği felâket kadar sıkıcı ve zahmet- li bir işti. Hattâ bu kararın ne- ticesi sulh zamanında şöyle le kızgınca bir harb demek- ten 2.250.000 İngiliz li luyordu. Çücen El nıfından sür'atli bi üç milyon İngiliz lirasından daha fazlaya mal oluyordu. | (Ğ ti.Bir bu kararı ele alınız bir de Petrol tesisatı, yâni gemileri ( Çanakkale boğazını faikiyetini - Petrolle işler bir hale koymak İ y için ayrıca 10 milyon İngiliz isbat etmiş bir filonun eski faz- la gemileriyle zorlamak kal arfetmek icab ediyol lirası . tedariki ve ller nerek bir mukayese İhtiyat petrol yapınız. Petrol kararı hayati Petrol depo Cd?;(kı" ['001" bir ehemiyeti haizdi. Halbuki İnsası yapılacak at amak kararı Masrafı. Bununla beraber bu tesisattan bazılarının her hal- yardım i- | bizim de esasen inşası zaruri idi. Bu Ğ etimize, hayatımıza Meselede muvaffak olmamalı & iyordu. İ i bizim dan korktuğumu itiraf için Tüzumsuz bir işti. Petroy Tim. Bereket versin ki £ lduğumuz tak FÜ bana müzahir idi. iddetle tenkid üLüla toyin Çi Aiule muyat Vazifesi beni şi (Ğ ördcil ebbüs etmek etmek oldn, fakat ayni g Harb zama- Ga çok iyi dostum bulu arın bir plâ- yi ve Nazırı il& n tik. Bahriye N tarafından bütün bu mi re karşı açılan mücadele, fası- lası sebatkâr cidal aldığı- mi: a mükâfatlandı. Bu tahsisat sayesinde memle- ketimize yaptığımız hizmet ü- midimizin fevkinde parlak ne- ticeler verdi Baş öritnavta vücud veren âmiller İknnti gn uhp edi ğinden emin değildir manındaki doğruluk yerine har bin ihtirasları kaim olur, Par- lâmento himaye ctmez ve ne münakaşa kabil olabilir, ne i- zahat vermek. Ben bu hakikatleri sonradan öğrendim. 1913 ve 1914 senelerir Ahvalin icabı ile İngiliz - 1 ran petrol mukavelesini yap - k. Evvelâ bir (Krallık petrol a Yazan: V. Çörçil 10 a işleri komisyonu) teşkil olun- du. Lord Ficher bu komisyo- na reis tayin edildi. Hâdiseler bu suretle birbiri- ne zincirleniyordu. Toplarımı- zın çapını büyültmek emeli bi- zi adım adım büyük harb ge- mileri inşasına — sürüklemişti. Süratli gemiler yapmak ta ni- hayet bizi petrol yakmak za- ruretinde bıraktı. Nihayet bu petrol yakma umumi - bir sis- tem haline girdi. büyük bir petrol iht lması -zaruri n bunlar bahriye dehşetli m mıya ve bu bütçeye kar kunç bir muhalefetin çıkması- na sebeb oldu. Bununla bera- ber artık geri dönemezdik. İn- g n petrol eti ile bir mukavele yaptık. Bu muka- vele mucibince ilk sermaye 0- larak 2 milyon İngiliz lirası ve- riyorduk. Bu mikdar sonradan 5 milyon liraya çıktı. Bu mu- kavele bahriyemize yalnız mü- him miktarda petrol temin et- mekle kalmadı, ayni zamanda hükümetimizin petrol işlerinden kontrol hissesi almasına ve gimdi kıymeti milyonlarca li- raya çıkan kârlar temin et- mesine de sebeb oldu. Bu iti- lâf yüzünden bahriyemizin sa- tın aldığı petrol masrafında fevkalâde mühim tasarruflar vücude getirildi. İşte Gucen Elizabeth, Wars- pite, Braham, Vali: Bunun için Jutland deniz muhare- besinde bu beş zırhlı ne fes aldık. Fakat lng'hlkllı“ ———" ki 26 mil sür'attedir). ismi altındaki beş diritnavtı- attıkları obüsler bizimkilerden mızın inşasında yukarıdaki se- tahminen iki misli ağır idi. Çok ) | bebler âmil olmuştur. Bu dirit- Uzak mesafeden bizimle muha- navtların hepsi petrol yakar, Tebeye tutuştular. hepsi asgari 25 mil sür'atinde- — “Biz yolumuzu değiştörmek dir, 380 milimetrelik sekiz to- Üzere idik ki, üçüncü filemu- pu hâmildir ve hepsinin 330 Zun ön hattını müşahede ettik. milimetrelik zırhları vardır. — Bu ilk hattımızda muhteşem König sınıfından zırhlılarımız vardı ve o zaman geniş bir ne- milimetrelik toplarla müceh- hez zırhlılariyle beraber harb kruvazörlerinden mürekkeb be- şinci filosiyle muharebe ettikçe kendimizde fenalık hissediyor- duk.. “Yavaş yavaş kaybolan dört harb kruvazöründen sonra bu | beşinci filonun dört kuvvetli Ü diritnavtı karşısında bulunu - yorduk ki bunlar Malaya, Va- 9! lant, Barham ve Waraspite i-$ ) diler. ) “Bu diritnavtlar muharebe- nin bu safhasında sür'atleri- ÖR ni en yüksek dereceye çıkara- madılar. Çünkü - bizim üçüncü filonun ateş menziline gelmiş - ÇÇ ler veön hattaki zırhhlarımız- la ve bilhassa âmiral gemimiz olan König ile muharebeye tu- Â tu: mu—lardı Bu suretle lerin dört dirinavtı ile ıı.n bir diritnavt Almanların en a- şağı dokuz zırhlısının ateşi al- tında bize doğru geldiler. Bu dokuz zırhlımız beş harb kru- vazörü ile dört saffı hark zırh- hsından mürekkeb idi. Karne defterimdeki kayıdlara bakıla- işe yaradı ? Bu zırhlılar ne işe yaradı? Faik kuvvetleri nelerdi? Bun- ları biraz ileriye giderek Alman larla aramızda, cereyan eden Jutland deniz harbinde ne iş gördüklerini anlayınca tayin e- . Hem de düşmanın ağzından dinliyelim. Alman â- miralı Tirpitz hâtıratında di - izlerin indefatigable ve Gücen Mary zırhlılarının tah- ribinden sonra biten muharebe üzerine İngiliz filosu Çuecen Elizabeth sınıfından beş dirit- navt ile |hakikatte bu dört ta- ne idi — Çörçil|) — Fevkalâde kuvvet buldu. Bunlar ancak muharebe esnasında itmam o- lunmuşlardı. Münhasıran pet- yol ile hareket eden bu gemi- lerin öyle bir sür'ati vardı ki örlere karşı muharebe edebilirlerdi. Bu gemiler İngi- liz kruvazörleriyle - birleşerek menzillerde muharebeye ak edebilmişlerdi., Der Hlinger'in birinci topçu cak olursa saat 7.16 dan sonra zabiti Georg Von Hase'nin kılavuz gemisinin arkasında Jutland muharebesi hakkında - gelen sağ tarafdan ikinci drit- ki hatıratı v ça izah ediyor “Bu esna: anın kuv- vetlendiğini görüyorduk. Mu - harebe kruvazörleri — hattının eti daha açık- navt: üzerine ateş ediyorduk. “Muharebenin ikinci safhası bizim hesabımıza mühim vaka- lar gecmeden cereyan etti. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: