13 Nisan 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

13 Nisan 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'e Molla, nihayet emeline ermiş- ti. Allah onu yürüdüğü yolda İmuvaffak etmişti. Pehlivanlığın en son merte - /besine varmış bulunuyordu. LAf |değil, Adah Halili daha hâlâ yenememişti. Mollanın, Adalıyı mağlüp et- İmesi büyük bir hüdise idi. Çün- İkü Adalıyı daha kimse yeneme- İmişti. Koca Yusuflar, Filibeli Kara Ahmetler, Rüstemler hep 'Molladan bir aşağı kahıyor de- mekti. | ... Meydanda eş tırtmus başa gü “reçen Koca Yusuf gibi pehilivan- İlar, saatlerce güreşten sonra| bir türlü birbirlerini yeneme - mişlerdi. | ğin garibi 'bu, pebltvanlar akr İşam olduğundan beraber ayrıl İmışlardı. Yani, Beşçınar güreşi- inin yegâne galibi Çolak Molla Tolmuştu. On binlerce halk Çolak Molla- yı konuşuyordu. Selânik eşraf Ve âyanı Mollayı ve babasım zi- İyafetlere davet etmişlerdi. | Edirneliler de, Adalının ta - raftarları coşmuşlardı. — Onlar, Adalının bir hataya uğradığına kani idiler.. Mollanm Adahyı mağlüp etmesine imkân olmadı- İğını iddia ediyorlardı. Edirne, eşraf ve âyamı Adah- zün Molla ile iddialı bir güreş yapmalarına karar verdiler. Ve bu kararlarını Mollaya bil- dirmek Üzere ihtiyar cazgırı “memur ettiler.... Molla ve baba-ı « banın kahvehanesinde idiler. Cazgır, Edirnelilerin kararımı Mollaya bildirdi: — Molla, Edirneliler yüz altn koyuyorlar, Adah ile iddiah ve hususi bir güreş istiyorlar, ne dersin?. Babası cevap verdi: — Hayş, hay!.. Hazırız.. ben de yüz lira koyuyorum. —. Ne va- kit ve nerede yapacaksak güresi hildirsinler..... Dedi, | Han kahvesinde bu gözler ko- muşulurken bütün pehlivanlar ve| pehlivan olmayanlar işitiyorlar- dı. Aliço, Kavasoğlu, Adah Ha - H, Rüstem, vesaire hep orada idiler. Bu, kocuşma güreşin sa- bahısı idi. Herkes, güreş bittiği için yavaş, yavaş yerli yerine gekilip gidecekti. Adalı Halilin biçneşesi kalma mıştı. O, eskiden durmadan ko- nuşan ve gülen adam şimdi şa- kin oturuyor, ne gülüyor ve ne de fazla konuşuyordu. Kahvede pehlivanların ensesini ölçüp alay eden Adah, küçülmüştü. Fakat Adalı ve arkadasları onun bir hataya karrban gittifi - ne kani idiler. Güreşte bu hata olabilirdi. Bir leleik oymmile ka- yıp düşürüverebilirdi adam... du_uiço, Adalı Hle alay ediyor - — Abe ne bu «rat bet.. Mol- la, canma et tikedi be!. — Tehey, hepten ispinoz gibi oldun be!. n Adalı, gen de bir gün gikarırsın bir kılçıkcaz be?. Diyor, sonra Koca Yusufa dö- nerel: — Abe Yumuf, hazır 61 Molla- ya be!. Çıktı bir kızancaz orta- 'ya bet, Koca 'Yusuf ağır bir adam ol- için Aliçoya eevap verme- d mü Mollaya bakıyorlardı. Molla, cübbesine sarılmış bir | i. Kahvede bulunanlar hep| OLAK MOLLAÂİ YAZAN:M.SAMİ KAR/ 118 tın da kendisi ortaya koyuyor -| | du. ... Aliço, Adalı ile epeyce alay| etmişti. Hele, Molla için yapma-| dığını bırakmamıştı. - Fakat A-| dalı, Aliçonun çok çetin ve hır-| çın bir adam olduğunu bildiği için ona karşı koyamamıştı. Adalı; Mollayı mağlüp edebi- leceğine kani idi. Bu sebeple id- dialı güreşi kabul etmekte te- reddüt etmemişti. » Selânik dGönüşü Molla ve ba- bası için çok neşeli olmuştu. Ba- basından uzun genelerden beri u- zak düşen Molla, şimdi köyüne gidiyordu. Anasile kavuşacak - tı. | Molfayı, davul zurnalarla kar- gıladılar.. Gümülcüneliler hep yollara dökülmüştü. Lâf değil, | kendilerinden biri Adalı gibi bir baş pehlivanı mağlüp etmişti. Edirnelilerle, Selânikte güreş | günü tayin edilmişti. Bir ay son-| ra, Molla ile Adalı Sarışabanda karşılaşacaklardı. Adalı Halil, Sarışaban güre- şine kemali ciddiyetle hazırlanı- yordu. Edirne ağaları Adalıdan | katiyetle emin idiler. Adalının | Selânik güreşinde hatalandığı- na kani idiler. Adalı, yüzde yüz Mollayı mağ | lâp edecekti. | Edirne ağalarından biri ile Adalı arasında şu yolda bir ko-| nuşma olmuştu: — Adalı, nasıl oldu da yenik düştün ?. — Bir kaza olsa gerek.... Çün- kü ben, sarmada çok sağlam du- ruyordum. Ufak bir kılçık hare- ketile kayıp düştüm, — Mollayı nasıl brldun?. — Çak iyi, göründüğü gibi bir pehlivan değil, çok cetin ve kuv- i.. Sonra, ters bir güresci.... Diyehilirim ki, Molla bana Kora â'iıısufun daha ağır ve ters gel- — Amma yavtın ha!.. — Doğrusu böyle ağam. Demişti. Adah Halil, Molla - nn usta ve iyi bir güresci aldu- Zumu tasdik ve kabul etmişti. Lâkin, kendisinin onu yenece- ğine yüzde yüz emniyeti vardı. Hattâ, Koca Yusuf merak ederek Adadıya sormustu: — Adah, nasıl buldun Molla- — Fevkalâde güresçi — Amma vaptın ha!.. — Görmedin mi?.. v ; EL KKT T TERERKSLRİ bi! — Nerede: güreşiyordum, yalıı rada şöyle göz misafiri olabil - dim.. Fena tutmuyordu. | — Asıl çetin olan tarafı her taraftan güreşiyor herif!. — Amma yaptın ha!, — Evet, sağdan, soldan orta- dan istediği gibi tutuyor.... Gü- reş uydurmak kolay değil — Nihayet bir gün Molla seni de tutacak.... Aç gözünü Yusuf..| tarsa ben, bilirim ona yapacağımı?.. — Ne yapacaksın be?. — Çaprazla kırarım onun göğ | in eğeciklerini be?. — Abe bir şey bile yapamaz - gın be?, Vallahi Yusuf, Molla, den ağır ve ters geldi bana; — Seni yıldırmış öyle ise. Sen | bu kafa ile katiyen Molla ile güreşemezsin be?. | — Neden güregemiyecekmi- şim be! Ejderha değil ya bu he- rif be!. Ben herifin pehlivan o- lan taraflarını söyledim. Demişti. Fakat şu muhakkak | idi ki, Adalı Halil Mollayı mağ- lüp edebileceğine kani olmakla beraber onun iyi bir pehlivan ol- duğuna emin olmuştu. Molla, babasının - çiftliğinde yiyor içiyor besleniyor, her gün idmanlarını yapıyordu. Molla, ağabeyisile idman yapıyordu. Molla, pehlivan ağabeyisini bir elde, nihayet iki elde yenive-| riyordu. Ağabeyisinin vücudü a-| ğır olduğu itin Mollaya idman verebiliyordu. Mollanın ağabeyisi hakikaten kalptı. Ne kadar pehlivan olsa büyük ortadan öteye geşemez - di. Gecse de nihayet baş altına güreşebilirdi. Bir gün Molla ile babası ara- sında şöyle bir muhavere cere- .yan etmişti: — Oğlum, ağabeyini nasil bu- T — Hatır için söyleme oğlum! — Baba güreşiyor işte.... — Güreşmeklene cıkar?, Baş pehlivan olabilecek mi?, — Orasını bilemem.... — Doğru söyle. — Olamaz.... Doğrusu budur.. Fakat ortaya belki bas altına kadar güreşebilir.. Dedi. Zaten babası bivük güreşinden vaz gecmisti. yarsa Molla, yoksa Molla i (Arkası war, B Ş .. —) C Miş f VAY Bugün Beşiktaş Şeref sta - dında Milli Küme meçlarına de- vam edilecek, asaray tanbulspor Beşiktaşla da F bahçe karşılaşacaklardır. Galatasaray - İstaabulspor Geçen haftalarki maçlarında Ankara takımlarına karşı çok canlı ve üstün oyunlar çıkar: rak taraftarlarının takdirlerini kazanan ve mühim bir kuvv olduklarını isbat edi Gal Köseye küdük; desteye güregen | Yallılarm bugün 'ay bir pehlivan gibi büzülmüş sa -| İ8 kları maç en n- Üln vE'nartişen dünrağbrdir dır. Son günlerde takımlarında Mollanın babası, fevkalâde| Befç oyunculara —yer vererek mağrurdu. Edirnelilerin yüz li. | fütbolüne bir ahenk veren Sarı i Yü H ç Zililar da birkaç hafta sü- rasına karşı, yüz lira da kendisi koymuştu. Beğenmediği oğluna şimdi güveniyor, yüz al- sabakamız hakkında bahar münsahaka- r ü .. Mü Resimli mızin — &on ce negredek bulunmaktadır parçasını evvel- hitama ermiş Şimdi eliniz- de bullunan 40 parçayı yanya- na getirerek heyeti unuımi -« yesinden tek hir resim vücu- de getirecek Vve bunu n sonuna — kadar — gazetemiz 'müsabaka memurluğu,, ad- resine göndereceksiniz. Bu - nu doği ola bilen 500 okuyucumuza |: velce neşrettiği: hediy: lak | n vi ren bozuk oyunların: kendilerini toparlamı: dirler. Millt Küme maçlarının ilk haf tasında Beşiktaşla berabere ge- çen haftada her iki Ankara ta- en Milli Kümenin en 1 İstanbulapor bugi rayı mağlüp etm amt geyretini sarfedecek vetlerin en hemen | müsavi olması itibarile bu çekiş | mede hangi takımın sahad sonra iyette Hlip ayrılacağı kestirilemez. | £ Küme maçlarının başın l rakibi Fenerbahçe ni len Sarı Kırmızı takım - bügün Di tara iyeti itibarla ünkü maç n mağlüp lıların buş lilli Küme Maçları Beşiktaşla-Fenerbahçe, Galatasa- irayla da İstanbulspor karşılaşıyor | bi o R le: dil maçmın 1—7 gibi büyük bir! farkla Siyah Beyazlıların lehine neticelenmesi bu maça ikinci bir siyet vermektedir. Sarı Lü- liler yirmi senedenberi tat madıkları o acı mağlübiyetleri- nin acısını bugün çıkarabile. ler midir? Lik maçlarından çok yorgun çıktıkları son karşılaşmaların - daki istikrarsız oyunlarından belli olan bilhassa geçen hafta Ankara takimlarına karğı ken- | dilerinden beklenen oyunu hiç gösteremiyen Siyah Beyazlıların bugün Fenerbahçeye — üstünlük temin 'etmeleri güçtür. bi cive farı ko Sarı Lâcivertlilerin Beşiktaş karşısında €on uğradıkları ağır &€ mağlübiyetin acısını çıkarmak için bugün bütün gayretlerini sarfederek — oynıyacaklarını da nazarı itibara a iyah Be- yazlıların bugün değil bariz bir faikiyet temin etmek saha alip ayrılacakları bile mes | e merucanın £ Amerikalılar hava tehlikelerine karşı müda- faa edecel başlar geçer bin lsviçreyi ihata ettiği halde bu küçük memlekete il Bununla beraber hücı Şehirlerinde hava müdafaası ter | tabatı vardır, askerleri yarı silâh| altında, hudutlarındadır. rin mokteplerini sokaklarında toplantıları, çocuk- | ların yalnız çıkmasıni yasak ve| tramyay seferlerini tahdit etti- | der. ederse büyük cı, börekçi ve dir. Vaziyet tetkik edilmekt YENİ . SABAH — SABAHTAN SABAHA İhtiyaî tedbiri Baş tarafı 1 İnci sayfada) r harp ihtimali düşünülmekte, ona göre tedbir alınmaktadır. bin kilemetre mesafeden hava hücumuna uğ ar uzak — ihtimal Burunla beraber büyük şehirlerini tedbirleri almaya şlardır. e en büyük tehlikeyi, sene atlatlı. Almanya bü- İsvil şmedi. wiçre hâlâ bir na karşı hazır bulunuyor. Bütün hudutarında Almanla- bulunduğu — Bulgaristan, kapattı. — Sofya Bitaraf memleketlerin aldık- | Jarı bü tedbirler yanında, harp ateşi hudutlarına kadar gelmiş| olan Türkiyenin her ihtimali gö-| zealması da zaruri idi. Devlet €en kalabalık çehri İstan bulu ve Trakyayı istiyenleri Anadoluya taşınma” | ya davet etti. Ancak Anadolu - Dun da iaşe bakımından müşkü- | Tâta uğrayabilecek şehirleri ha- riç bırakılmıştır. - Şimdilik gitmek istiyenler yal naz beyanname vereceklerdi. İlk gün İstanbulda beyanname, ve- renlerin sayısı 7 bin, evvelki gü- ne kadar 37 bin olmuştur. di Geçen Cihan Harbinde İstan- bulun nüfusu bir milyondan faz la idi. Bugün yedi yüz binden biraz farladır. Geçen harpte Türkiye ekmeği için hariçten buğday getirtmeye mahkümdu. Bugün buğdayımız memleketi - mize yetiyor ve artıyor bile. Ge- çen harpte Erzuruma, 5 tren yoktu. Oradan memleketin diğer kısımlarına nakliyat kara yollarından -0 da bugünkünden çok bozuk yollardan- temin edi- iyordu. Bugün öyle değildir. Hülâsa geçen harple bugünkü waziyetimin arasında mühim farklar vardır. Fakat buna bir de her ihtimali göze alıp en kü- cük tedbirleri unutmamak sure- tile wyanık bulurmamız inzimam büdireyi mümkün mertebe az gıkıntı içinde geçir - meyi temin etmiş oluruz. Behçet Safa Tıbbıyelilerin (Çbahar gezintisi 'Tıb Fakültesi talebeleri hoca- larile birlikte bugün Adaya bir gezinti tertip etmişlerdir. Sabah yin hususi vapurla adaya gi- lecek, Plâj Otelde öğle yeme- ği yenecek eğlenilecek ve akşam dönüşte Boğaziçinde mehtapta bir cevelân yapılacaktır. Pasta ve börekçilerin dilekleri Pastacı, börekçi ve simitçi gi- ekstra ekstra un işliyen es- naftan bir heyetin Ticaret Ve- kili Mümtaz Ökmen'i ziyaret & derek mütevassıtlardan toprak mahsulleri ofisinden un gatın almak istediklerini yuzmış | tık. | degil, Bu gibi esnaf, Fivat Muraka- be Komisyonunun bir hafta ev- vel verdiği karara gelinceye ka- dar toprak mahsulleri Ot ua alırlardı. Komisyon, son ver- diği kararda, un mütevasmtları- na bir müddet ünden evvel ayırdığı 6 meşru kâr haddini yuz indirmekle beraber pasta- mitçi gibi esna- h münhasıran mütevassıtlar - izdi dan un temin etmelerini de şart oşmuştur. apılan şikâyetlere nazaran hrimizde bulunan 24 kadar uü assıtından ekserisinin be- valımı 14 lira yerine dan sattıkları anlaşılmız- snaf, belediye İktısat mü- üne de müracaat cetmişler dir bu meseleyi Fiyat p ede Murakabe Komisyonu da yeni- n tetkik edecektir. Sivasa Ka H .) A K Seyyar satıcı, işportacı diyip geçmiyelim. Onların arasında ühim şahsiyetler, öyle hoş sohbet, güs görmüş olanları var ki... Daha ilk görüşte, ilk duyuşta bile indana Kiria ve se- vimli görünüşleri, ile bir kan kaynarlığı, Ba bir ahbaplık etmek arzusu ve- riyorlar. Ben bunlardan bir kaçını böy- le tanıdım işte. Hattâ şimdi bir Bütün ev halkı; o yoldan geç riZ onun: — Ha di süt kokuyor. yevonor. âdeta gözlerimiz ışıklı, BEZETİZ. dir bizim: — Dibidem, dibidam, dibidi. celiklilk. eğlence dağıtan bu sakız leble şirler. Onlara güzel, sen sözler; İer de söyliyen “uakın leblebici,, gesi ile kırıp geçirir. ka bir ses işitirler. gibi ziytiiin. ile dolaştırır ki, Arada bir: — Kara tavuklarım da vanar.. Dediği vakit; duğunu hayretle arar. | rıi sa ve bi sarar: — Fransalâ hellacea.... Fran- | calâ hellacea.... nun müşterilerini oldukça arttır- mıştır. Bütün bunlardan düha ziyade bemim hoşuma giden ve her tesa- düfümde biraz — ilerisine durarak satış tarzını gözden ge girdiğm bir çorapçı vardır. V amafih her vakit gorap satm: veriş yapmak, hattâ hiç olmaz- hayli de ahbap ve üşina sayılı- rız. Meselâ her gün sokağımız - dan geçen bir yoğurtçu vardır. ken işini, gücünü bırakır, sade kulak kesilerek üvüzelerini dinle yoğurt hay.... Amanın. >kuyor, gill kokuyor, Sütüüt kooooku- Fakat bu kelimelerin her bi- rinde ayrı hir terane, Ayrı bir fhenk titreşir. Onun inceli ka- hmh çıkan giür sesi bütiün soka- ğı hususi, büviyet sahibi bir. ifade ile çın çm öttürür. Bu ses- ler uzak sokakların köşelerinde, boğulup kaybolurcaya kadar; içimiz | neşeli birbirimize bakar, tebes- sümlerle genişliyon ve şenlenen | yüzümüzde bambaşka bir haz Bonra bir satıcımız daha var- dibidam.. dibidam, dibidam, dibi | dibidibidam. Eğlercelik, eğlen- Kırçil çember sakah, mavi pı-, Til pırıl gözlerile etrafa cidden hici bütün mahalledeki çoctklar rın; hattâ yaşlı başlı aâkinleri bile en iyi dostudur. “Dihidamcı baha!,, uzaktan işitilmez mi? -.. Kapı önlerinde, pencerelerde ço- eriklar, genç kızlar nöbet bekle- yaşlarma, başlarına göre mâni- tağı sözlerin ve haş sohbetin ne-| Akşgama doğru mehalleli baş: — Kıvırcık, kavırcık. Harusi Bu bir zeytincidir. Kıvır kıvır diye; kıvırcık, kıvırcık adile sat- tıfı kara kuru zeytinlerini öyle tatlı tatlt, öyle sevimli br çehre insan ihtiyarsız olarak eğilip eğilip elindeki se- pette nasil olup ta tavuk hulun- Ortalık kararırkten de camla-| r gibi yükselen bir ses sokağı taze bir koku Bu bir Rum salıcıdır ve yal- | mz francalâ satar, bununla ge- (f çinir amma onuun bu nağmesi, || bu hususiyeti hiç başka satıcıda | yoktur. Ve bu hususiyettir ki e- | gidip Yazan : ——— Dâniş Remzi KOROK Arasırzayma, tarak, bDoyun bağ- ları, mesdil sattığını da gör - düm, Lâkim o satış ayni satış. Onun sömm ve tavrı, ayni eda Fakat ekseriya elinde çorap Görürüm ve daha çok Cağaloğlu yokuşunun baş tarafında tesa - düf ederim. Henüz Tran konso - losluğunun önürden dönerken onun İnca ve titiz sesi kulakla- m doldermağa başlar: — Benita adım Elmas! Ben - dne daha ucuz satan dünyaada bulunmbaz. Ve yaklaşıp eorarsanız derhal arka arkaya sıralar. Fakat ver- diği cevap yalmz size değildir. Bütün gelen ve geçen de işitir, dikkaileri çekilir, etrafmıza top lanırlar. Bu arada o bir kaç cift çorabı birden kaşla göz arasınad satar. tatlı dilleri — İflüemalı beyim; iflâs malı Kırk karuşa almayın gakın Gülkase tıbbi müsameresi 10 'Nisan 961 Perşembe günü saat 17,30 da profesör Nüzhet Şaki- Tin reisliğinde toplanmıştır. 1 — Barış ve savaş haflerin- de kan makili yerine kaim olacak usullerle adevreden kan nakli profesör Dr. Duhan Tugen. 2 — Dalgıç felci asabiye 2- sistamı Dr. Salâhattin. 3 — Radlıım emanasyonu. Fi Zik asistem Dr. Necmettin Briş. 4 — Bir ötmordel son vak'ası kolak asistamı Pr. Samim Firat. 6 — Nüks etmiş bir peralizi genersl vak'ası. Asabiye baş a- sistanı Dr. Necmettin Polwen Konferans 'Eminönü Halkevinden: 141981 Pazartesi günü saat (17.30) da Evimiz yüksek İrhsat ve Ticaret mek- tebi müdürü Nihat Sayar tara- ti ve Türkiyede ehemmiyeti) TeT KamRDEEUNMANZ . Fransız Stüdyolarında Hazbin yıktığı bir. hayatın ÇALINA CHARL TANİA FT £ DOR | Esrarılan heyecan. İlâvetem a son gölen dünya hadı Buğün saat 11 di Bunu yapam fabrika top attı.| salonunda | fından (Mesleki tahsilin mahiye ugün L İfş K N SAA S VANEL - JULES BEREY- Gibi & büyük Pranma yıldızının yarattığı şaheser... Topliyan se N 19544 üaKen ae Si SAA Z A tim adım Elmas Benden daha ucuz satan bulunmaz. - Adada apartıman yaptırdım, sade duvarları kaldı. - İflâs malı beyim iflâs. — Benim adım Elmas, benini' maalımda sakat bulunmaz. i — İyi amma.. işte sökük ayol..! /— Ver beyim onu bana.... Ben! giyerim. Siz başkasını alın, | Der ve © sakat çarabı cebine koyar. Derhal bir lâkırdı kala | balığı karıştırır yine: | — İflâs malı.. İlâm .. Adada, Modada apartman yaptırdım. | Duvarları kaldı... Bu çoraptan..| Bu çoraptan. * Ve her çehrede bir gülüşme, | bir neşe dolaşır. Bay Elmas ma- vi, cin gibi fıldır fıldır dânen ze- Ki bakışlarile her müşteriya ay-! vi ayrı bakar ve iltifatlarda bu- | Tanur, ayni zamanda çorapları| birer birer açar, gösterir, beğen dirir ve derhal sarıp, sarmalayıp uzatır. On beş, yirmi beş kuruşu! yine atar ceketinin cebine. — | Fakat ne yazık ki gu son haf- | talar zarfında onu Cağaloğlu | ı;yhı_şmhw.ütü—' ü İ | | Yoksa seyyar satıcılara bir. kesad mı geldi. Bir kaç gündür. mahallenin süt kokuyor yoğurt. çusu da kesildi. Bereket onun yerine daha garibi geldi. Bu se- ferki beyitli, manili geciyor ve hem o kadar hoş ki. Bütün so - İşte on beşe.. on beşc. - On bese! kaklar onun teranesile çın çın burlar. v 9 Gülğyor ü ükşün: Derhken Teuzibin biri takılır: Beni annem bunun için do — HA: Bakatı ver. İşe yara- !v= maz 4 Corapçıram derhal yetiştirir| du. KK rTA wn' vevabı yine: Bâniş Remci Karok | HALKEVLERİ MAARİFTE Gülhane Darüşşefakade müsamereleri merasim Darüşşafaka lisesinin venei | devriyesi münasebetile bugün caktır, Bu merasimde eski yeni falebeler bir arada muhislif eğ-| | | | | | cek bunu yeni senenin mezunu-; | nun vereceği mutuk takip ede - cektir. | | | | Şışti Halkevinde dünkü konferans Dün aat 15 de Beyoğlu Hal-| | kevi salonunda, Şişli Halkewi re- | | isi muallim Ahmet Halit Yaşa- | roğlu tarafından dünya - ahvali| | ve Türkiye mevzulu bir koanfe- | rans verilmiştir. | | “Mütcakiben de Bvin temsil ko| lu tarafından bir temsil veril-| | miştir. | — Beyoğla Halkevi reisi Ekrem! 'Tur dün akşam Şişli Halkevinde: | dünya ahvali ve Türkiye mev- zulu bir konferans verilmiş ve İ Evin temsil kolu tarafından bir, temsil verilmiştir. © Sinemasında gevrilen son. filar çıldırtğı.. Iztırabın. öldürdüğü htkik! romanı ve SUZY PRİM Aşktanı kudret... üm en mükemmel! Pransır. tilmi arlari. Türkçe Brltiş Paramunt Jurnal e tenzilitli matine, ni (P EREETRTTUYAMDE N ÜEĞLERNN KAH BUGÜN VİLRA TEYLDTAR N N JALARLA KAF STT YNMN KAT GÜLMEK İSTEYENLER T GA 3 Pai (PEK paayacıar ÂT YARIŞLARINDA b masın | m;,iî( 'n.wıîı ı';mîı görmeli dirler. Aynca: Renkkli komedi ve FOX Dünya Havadisleri aa AT TUT D *'_Iz...ı.lmıı.îu:.— w Z ..ıı“_—îlt(;:.m “amaamır v tambul Lisesinin spor bayrı ünü l yın mü: Görülmaniş muvaffakiyellarle devam ediyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: