16 Nisan 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

16 Nisan 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cç işgali ÂAntalya ve havalisinden no Yazan: Dâniş Remzi Korol _l el - Remizinin Türk Polisine teslimi. - Marki Faranti, Remzinin tesli niçin razı oldu ? - Mutasarrıf vek nin tehdidi. - Marki Farantinin en mühümn şal ğ F — Nedgen — vermiyorsunuüz Mürkü? — Âmirlerimden emir almıya mecburum. — Bütün mesuliyet bana ait | olmak üzere teslim ediniz o ada- mi, — Başüstüne... . Ve hakikaten de bütün mesu- liyeti üzerine almış bulmuyor- du, Çünkü diğer taraftan daha | mühim bir şahsiyeti elde etmek | için bu alelâde Suçluyu teslim| etmekte bir zarar değil, bilâkis büyük bir menfaat görüyordu. Onun bu resmi beyanı ve em- ri üzerine yüzbaşı süratle emir | verdi. Elleri, ayakları sımsıkı bağlanmış — olan Makedonyalı Remziyi odaya getirdiler ve "Türk polisine; Marki Farantinin gözü önünde teslim ettiler, Türk komiseri Remziyi alır almaz ilk iş olarak el ve ayağın- daki.bağları alelâcele çözdü ve Bsırtını okşıyarak : — Korkma dedi. Seni biz alıp götüreceğiz!.. Remzi babayiğit, cesur bir ta- yırla: — Zaten emindim. Beni bu keferelerin elinde bırakmıya- cağınızı biliyordum. Fakat siz de şuna emin olun ki hiç kork - madımı ve korkmuyorum da. ,Bunların hepsi ile tek başma evvel Allah, Marki daha fazlasını dinle - meye tahammül edememiş ola- cak ki: — Haydi bakahm!, Haydi ars lanım! dedi. Çabük olun da polis efendiler mesul olmasınlar. Mu- tasarrıf vekili bey sizi bekliyor. Bu ikaz üzerine Remzi ile po- lialer hep birlikte Markiye se lâm vererek ayrıldılar. Bu se - lâmda zımni bir teşekkilr mana- Bı'da varmış gibi görünüyordu. ... *Okuyucularım; belki de Mar? | ki Farantinin gösterdiği bu ha - | zeketi bir hayırhahlık - olarak telâkki ederler ve hayrete d r. Fakat zanlarında mu - bakkak ki yanılıyorlar. Çünkü | /bu adamın herhangi bir Türke karşı iyilik yapması görülmüş geylerden değildi. Markinin iş-| gal günlerine tekaddüm eden| devirde ve metbuu bulunduğu hükümetten ahaliyi teshir ey- lemek giyaseti icabı aldığı mü-* | j | | etaddit emirlere rağmen o yi- ne gayet aksi ve hainane mua- meleleri ile şöhret bulmuştu. Bunu daha evvelki tefrikaları - mızda da tamamen izah eder| bir şekilde malümat vemıi.şuıq Binaenaleyh Markinin Mabe-| donyalı Remzi vak'asında onu 'Türk polisine teslim ile Türk hapisyanesine nakli hususunu ! temin etmesinde başka âmil ve: Bebepler aramak icap eden. Bu €lheti merak eden okuyucuları-| mızı daha fazla merak içnde bırakmamak için Remzinin İ- talyan muvakkat hükümetine | etirilmekte olduğu sırada mu-| rıf vekili tarafından görüle- yrek polisten malümat istediği o telâşlı dakikalara dönmemiz ,icap eder. Hatırlarda kalmıs olsa ge -| rektir ki mutasarrıf vekili ma-| kamından çıkıp Emin beylere| gideken Mraki Faranti de ora-| da kalmış ve büyük bir heye - can ile mutasarrıf vekilinin av- detine muntazır bulnunmuştu. | dönüşün sebebini sormaya va-| kit kalmadan arkasından içeri- 'ye gien mutasarrıflık ve birkaç | polis erkânını da görünce fev-, kalâde bir vak'a olduğuna hük- metmiş ve merakla beklemişti. | Daha ziyade aklına Emin bey , lerin evinde bir hâdise çıktığı; hattâ daha yolda giderken onlar farafından bir muameleye ma -| ruz kalındığı vgelerek mutasar- rıf vekilinin Türk polisini tah- rik etmek istediğini zanneyle - mişti. Fakat konuşulan seyleri du - yyunca ve hükümetin polise ver- diği kat'i emirleri; yazılan tahri- Tatı işitip görünce işe tamamen agüh olmuşut. Hattâ ilk anlarda birdenbire asabileşmişti de, Ta- Tütın öyle hâkimane bir eda ilıı “> | Emin bey de dahil olduğu halde | ğim ve dönüp yine buraya gele- | niz gibi Türk polisine teslim e- ine talebi. iggal kuvvetlerine karşı kaf, tan ve silâh çeken bir Türkün| İtalyan devriyelerince yakalan| masına tahammül gösteremiye- rek bu Türkü teslim almak için ayak diremesi onu da hiddetlen dirmişti. Bünun için maiyet er- kânı emirleri alıp ta çıkıp git- tikten sonra: — Talât bey! dedi. Nasıl olur. da siz bu mücrimi İtalyanların | elinden almak istersiniz?. Onun cezasını elbet kendileri vermek istiyeceklerdir. Mutasarıf vekili gayet kısa o- larak: — Bay konsolos! Ya bu Türk bize teslim edilecektirr, yahut bundan böyle hiç bir tevkif ve) teslim işine karışmıyacağım. Her hususta da size müşkülât çıkarmakta elimden geleni ya - pacağım. İşte bu kadar, Ya bu-| nu bana teslim edersiniz yahut| ta Emin ve Zeki beylerden vaz| geçersiniz. Dedi ve bu sözler Markiyi en ince, en zayıf tarafından vur - muştu. Demek oluyordu ki ar- tık alelâde bir vak'anın kahra- manını ellerinde tutmak uğu - runa asıl hasmı canı olan Emin beyi ele geçirmekten vaz geç - miyecekti. Bu ise Markinin hiç işine gelmiyordu. Peki ne yapalım istiyorsu- nuz? — Yapılacak şey yalız şu- dar: Bu yakaladıkları adamı derhal bize teslim etmek. Marki gülümsüyor. İşe bir Hâtife çeşnisi vermek istiyordu. Yine lâtife yollu: — Zannederim ki onlarda ver mek istemiyeceklerdir. — Onü da kendileri bilirler. Ancak unutmamalı ki böyle ol- duğu takdirde ara yerde müt - lar manya hariciy yaz kitap daha yısını taşıyan bu beyaz kitapt Yunanlıların ve Yugoslavların takip ettikleri Alman leyh- tarı ei eşretti. bir sürü vesikalar varmış. (Berlin) menşeli bir telgrafi atfen, Anadolu Ajansının birkaç nümünesini neşrettiği bu vesi-| kalar, Balkanlarda Almanya a-| leyhtarı bir siyaset takip edil diğinden resmi — Fran: mahzeni evrakının Almen istih- barat teskilâtının bir şubesi ha-| line gelmiş olduğunu isbat eder.| Bir zamanlar şarktaki Frans orduları başkumandanı bulunan| general (Weygand) m gene o za-| manlar bütün Fransız orduları| başkumandanı general - (Game-| lin) e hitaben gönderdiği mah- rem bir raporun nasıl - olup ta Almanların (7) numaralı beyaz| kitabında yer aldığı bir hayli| merakı ve biraz da Frai zeti nefsini gıcıklarrası gelen bir muammadır. * Almanların durup durup san-| ki mühün ve beklenilmiyen bir muvaffakiyetmiş gibi ortaya at- tıkları vesikalar gösteriyor ki| ya Fransız resmi mahzeni evra- kı olduğu gibi Fransanm o za- manki düşmanlarının - ellerine! geçmiştir, yabut da — düdüklü tanklar ve trampeteli pike u-| çuşlar yanında siyasi vesai-| ka imali de modern harp usul-| leri arasında mühim bir yer al- mıiştir * Bizim kanaatimizce beyaz ki- tapların (7) numaralısı değil (70) sayılısı da neşredilmiş ol- sa son Balkan akımını mazur, gösteremes. Ortada Norveç, Da- nimarka ve ilh.. hücumları gibi mostralar dururken - bir devlet Teisinin: Evyelâ kallaki oihandas korl- malı, Sonna — ondam — korkmuyandan korkmalı! Deyip bir baltaya sap olmıya ça- lışmasına hangi insaf sahibi iti- raz edebilir? Kabahat o neşre- dilen siyasi vesikaların teatisi- ne vesile teşkil etmekte değil, dip lomatik vesaik teatisi ile vakit geçirecek yerde &l ve kuvvet bir- liği edip ve Hüdasına — sığınıp hiş bir gerginlik hasıl olacaktır. En küçük vak'alar bile büyü--' yüp birer hâdise olmak istida - dını kazanacaklardır. Bu husus- ta ben de elimden gekdiği kadar seyirci kalmağa gayret edece - — Fakat, bu adamı teslim e- drelerse, — O zaman da bütün iktida - rımla İtalyan makamlarına ko- laylık göstermeye gayret ede- ceğim, — Ya şu Emin bey hâdisesi ne olacak?.. — Onun da derkal icabına bakacağım. | Fakat bu sefer de başka bir sebep ve mâni zuhur ederek yine bani müşkül bir vaziyete sokmamayı vâdediyor musunuz? — Vâdediyorum. | — Bir söz daha.. | — Buyurunuz. | — Ben şimdi gidip bu adamı Türk polislerine teslim ettirece- ceğim. Onun hakkında yapıla -| cak muameleyi ayrıca ve ileri- de görüşürüz. — Pekâlâ.. bu muydu nüz?. — Hayır. — Ya nedir?.. — Ne gibi. — Derhal Emin beyin yapı - lacak ziyaretine gitmeni: cele neticeyi bildirmeni: yine burada bekleyeceğim . — Pekâlâ, — Öyle ige gidiyorum. On da- kikaya kadar bu adam dediği -| dilmiş otacaktır. Ve Marki bu sözleri söylemez mutasarrıf vekilinden ayrılarak İtalyan muvakkat hü- kümetine gitmiş; biraz evvel yazıldığı gekilde Makedonyalı Remziyi Türk polislerine tes- lim ettirmişti. | Görülüyor ki Markinin bu tar-' zıhareketi Türklere bir iyilik; Makedonyalı Rernziye karşı bir dostluk ve hayırhahlık eseri de- Fil; bilâkis daha mühim bir Türk gahsiyetini ele geçirmek için vapılmış ve hattâ istenmeye istenmeye razı olunmuş defi be- lâ kabilinden zoraki bir işti. | K (Arkası var) Fakat diğer iki İngiliz zırhlı kruvazörü, yani (Kent) ile (Kornvol) 23 millik tekne- ler olup hususile (Kent) ken- di sınıfının topal ördeği” (en yolguzu) şöhretini haiz idi ve inşa — süratile harekete pek nadir muktedir. olurdu. Di- ğer iki Alman sefinesinden (Nürenberg) 23.5 millik bir sefine olup (Leipzig) in inşa sürati de 22 mil idi; fakat tek ne yolsuz olduğundan hakikat- te bir mil kadar noksan ya - pıyordu. Bereket versin Har- bin ilânı esnasında bu Alman gemilerinden hiç biri mükem- mel bir halde bulunmadıkları gibi dört aydanberi de aled - devam seyir halinde bulunduk larından kazanlarına o derece güvenilemezdi. Bu hal o esna - da İngilizler için malüm de- ğildi. Fakat İngilizler Alman- ları yakalamağa muvaffak ol- dukları takdirde neticenin ne olacağı aşikâr idi. Çünkü Al- man gemilerinde 4,1 pusluk - tan ağır esliha olmayıp bun - lar filhakika çok mükemmel ve (Glascow) nun baslıca es- lihasını teşkil eden İngiliz 4 pusluk toplarına faik silâh ol- duktan başka eski usul 6 pus- hık İngiliz toplarına bile men- zilce faik bulunmakla beraber iki İngilz zırhlı kruvazörünün taşıdığı 14 kıta yeni altı pus- luklara hiç bir veçhile mukabil olamazlardı. Evvelâ düşman hafif kruva- eri bir grup halinde seyre- diyorlardı. Ve saat 1.30 da ta- kip haşladığı esnada (Nüren - berg) merkezi sefine idi. (Leip zig) onun sancak kemre isti- kametinde ve bir mil kadar a- çıkta bulunuyor, (Dresden) de onun iskele baş omuzluğundan takriben dört mil ileride seyre- diyordu. (Glascow) kruvazörü 25 mil süratile hareket ederek hemen diğer iki İngiliz zırhh kruvazörüne yetişti ve bunla- rın baş taraflarından geçip (Dresden) in peşinden ileri a - tildi. Fakat grupun kumanda- ni mevkiinde kıdemli süvari bu lunan kaptan (Lyus) böyle ha- —Hav Ko Ikan hücumu başlayınca, | bu yersiz ve hal aldı- | B Ü B N İ | te giren paraşütler ASAT N DU YET SEREDGUR BAAT ARAŞ KARŞ N BŞ & Ve BÜ g) Bundan on beş sene kedar evvel paraşütsüz uçuş yapılır- dı. O zamanlardan sonra hizme- ise kullanı- lan ipeğin istenildiği kadar mu- kavemeti bulunmaması ve ima> lâttaki eksiklikler dolayısile İlk yamanlar tam ve eminiyetli bir cankurtaran bile değillerdi. Be- zi yırtılan parasütler sür'atle | sukut eitikleri gibi kemer ve dikişlerinin koptuğu da vâki o- | luyordu. Bundan başka 0 va- kitler atlayış mecburiyetlerinde tayyareye bağlı bir sicimin kop- | ması ile kendinden açılıyor. ve| bu suretle de düşmekte olan tayyareve takılması ve çarp- ması gibi kazalara sebep ola- biliyordu. Paraşüt imalâtında ve kulla- nıştaki tekâmül: Bir taraftan | imalâtta tekâmül ile yırtılma | ve kopmaların önüne geçildi, | diğer taraftan kullanışta yeni- | likler yapıldı; malzemenin mu- kavemeti arttırıldığı gibi pa-| raşütler tayyareden — atlatıldık-| tan sonra ve istenildiği zaman athıyan gaha tarafından açıla- bilecek bir şekle kondu. Em-| niyet için çifte paraşüt kulla- nıldı ve bu suretle paraşütler hava sporu malzemesi sırasına | geçti. Harp maksadına göre kul- lanış: Bilhassa zamanlı atla- yışların muharebedeki - tatbi - katı çok faydalar temin etmiş- tir. Tayyaresi sakatlanmış - bir pilot paragütle atladığı vakit eğer bumm kendi arazisine ine- ceğine kamat getirilirse, has> mı tarafından Mmakineli tüfel muhacimin tam alnının ortasına, vakit ve zamanında muştayı in- dirmemektedir. YTürkün meşhur bir dedeler sö- zü vardır: Kavgayı ilk tokatı atan kazanır. Bakm Arnavutluktaki koca İtalyan ordusu, üzerinden aylar geçügi halde ilk Yunan şaplağı- nn sersemliğini hâlâ gidereme- di. A. C. SARAÇOĞLU (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİ<SASI | esir olacaksa takip edilmiyeceği | | na kanat getirince paraşütleri- YAZAN: E. Hava Binbaşısı j B. Celâsin ateşiyle vurulacağı, yok, inerek | gşövalye Truhu taşıyan havac- karın usüllerindendir. Kurtul- mak için tavvareyi terkeden >i- lotlar bir müddet paraşütlerini açmıyarak öylece düşerler ve hasım takibinden — kurtulduğu- ni açarlar. Bu suretle ya esa- retten veya yanlışlık ve riayet- sizlikten kurtulurlar, İşte pa- raşütlerin imalinde ve kulkm)—i şındaki bu tekâmüller bunları diğer harp maksatları için de| kullanacak hale getirdi. / Bu cümleden olmak üzere silâhh, ve motosikletli ve alev makineli askerler ve hafif hattâ ağır silâhlar indirecek gibi pa-| a&ıuer yapıldığı — görülmek-| Düşman paraşütçülerine kar- Şı emniyet tedbirleri: Düşman paraşütçüleri ya cephe mınta- kasına veya daha gerilere ve memleket, içerilerine inecekleri- | ne göre emniyet tertibatını da | bunlara göre ayırmak ve mü- talea etmek muvafık olur. Cephe mıntakasına ve geri- lerine inecek olan paraşütçülere | karşı ordu hava müdafaa bir-| Hikleri ve köy teşkilâtı tara-| fından emniyet tedbirleri alın- ması tabildir. Biz burada yal- nız memleket dahilinde muh - temel bu gibi inişlere karşı alı- nacak tedbir ve tertipleri mü- makaşa edeceğiz. Paraşütçüler nerelere inebi- Hrler: Bunların nerelere inebi- leceklerini tahmin edebilmek için maksatlarını bilmek lâzım- gelir. Bu maksatlar neler ola- bilir? Bir memlekette hava taar- ruzlarına hedef teşkil edecek | acılık Bahisleri — GST Ti VAY DMEPWAE ZI DRMDAÜ ASN ÜNLER VE PARASÜTCÜLERE « | EMNİYET TEDBİRLERİ rif edebiliriz. Ordunum varlığını | devam ettiren bütün uzuvlar ve tercihan bunların mühimle-| ri. O halde paraşütçülerin hede- | fi de bu mühimlerden ibaret ola- | bilir. Sevkulceygi ehemmiyeti haiz noktaların, bir köprünün | tren hattı iltisak noktalarının mühim sınaf noktaların - depo-| ların tahribi ve halk arasında kargaşalık çıkarmak Mmaksa - diyle olabilir. Tayyarelerin ine- bilecekleri — düzlüklerin işgali| maksadiyle de olabilirse de böy- | le bir hareket veya sevkulceyşsi | ehemmiveti — haiz bir mahallin evvelden işgali seyyar ordu - sunun yakm zamanda müza - heret edebileceği mmtakalarda Sayfa : 8 Şimdilk — ——Bu kadar! Vatandaş! menfi ropagandalara kapılma ! en defa ittihaz edilmiş ve edilmekte olan ihtiyati töd birler etrafında suizanlar ve sül telâkkiler tevlit edebilecek ge. kilde bir takım şayiaların çıka- rıldığı ve halk arasında - ne da olga - bir heyecan uyandırmaktır olduğu görülüyor. Bütün bu şayiaların; ciddi ve mantıki bir mukakeme ile İnce« lendikleri zaman ne derecede boş ve yavan fikirlerin mahsulü ole dukları ayan, beyan görülmelm tedir ki üzerinde fazla durma ya, fazla düşünmeye lüzum bile Ancak, halk arasında, bahu- sus yaşlı başlı kadın meclisle « rinde - uzun uzadıya düşünül « miye, hattâ sathi bir fikir ve muhakeme süzgecinden geçirik meye bile lüzum görülmeden - yer bulan ve birçok muhavere. İere imkân yaratan bu dediko- dular, şayialar; şüphesiz gene ayni muhit ve cemiyetlerde bire birkaç ilâvesile genisleyip ya -« olabilir. Memleket içerlerinde ak istidadını gösterebili « bu gibi hareketler fayda te- yımmrı ? e Mmin etmez. Paraşütçülerin -zayıf taraf- ları: Paraşütçülerin — en zayıf zamanları yere inerlerken ha- vada bulundukları zaman ve yere indikleri zaman henüz| derlenip toparlanmadan sersem ve hazırlıksız. bulundukları za- mandır. — Bunları atanlar ine- cekleri sahayı tahmin ederler, fakat noktası noktasına ine - cekleri yeri kestiremezler. Ha- va cereyanı ve atıldıkları yük- seklik arttıkça bu meçhuller ço- galır.-Bir ağaca — takılmak, bir hendeğe düşmek de hesaba dahildir. Paraşütçüler yere — inerler- ken yakın bulunan silâhh her fert onlara ateş edebilir. Hedef düzeltmesi şöyle hesap edilir. Hedef sür'ati (saniyede met- Te cinsinden) X zaman (ataca- ğımız kurşunun hedefi bulma- sı için sarfedeceği zamandır. Sabit nişangâh — mesalesi içi de ve insanın ayakları altı zasında bir insan boyudur. Ya- ni uçan bir kuşun önüne nişan almdığı gibi paraşütçünün al- tına nişan alınır. Çok uzaklardan ateş etmek faydalı değildir. Buna mukabil inecekleri yere doğru yaklaş- mak ve indikleri yerde ateş et- geyleri umumi olarak şöyle ta- O BIRGLRİGT SĞ Şurası muhakkaktır ki: Hiç- bir esasa ve hiçbir mtisbet bil- giye istinat etmiyen bu şayia- lar, sadece bir düşman propa- gandası; memleketimizdeki hu- Zur ve sükünu çekemiyen; ara- miza heyecan ve huzursuzluk sokmak istiyen bedtiynet insan- ların icat ettikleri, uydurdukları bir takım yalan ve dolandan i- baret olan bir sürü tevatir ve rivayetlerden başka birşey de - Zildir. Her makul vatandaşın; ken- disile birlikte bütün vatanım ve vatandaşlarının huzır ve sükü- nunu düşünen her Türk bu şa- yialara ehemmiyet vermiyeceği; hattâ onları fikrinden gecir - mek; muhâkeme etmek gibi bir vakit israfında bile bulunmuya- cağı muhakkaktır. Filhakika böyle menfi propa- gandalar Üzerirde konuşmak, müdavelei efkârda bulummak bi- le; iradesine ve benliğine sahip olan ve milli şauru tekâmtil ey- lemiş bulunan her Türk için kiy metli vakitlerini israf etmek de ğildir. “Beşinci kol, beşinci kol!,, di- ye adı gecen mevhum düşman; işte bu gayialardır. Ve onlara MURAD SERTOĞLU (Sonu sakife 6 sütun $ de) Atlântik Meydan Muharebesi reketin muvafik olamıyacağını da düşünmüştü. Çünkü pek az müddet sonra anlaşılmıştı ki: İngiliz zırblı kruvazörleri düş- man üzerine mesafe kazanıyar- larsa bile çok yavaş kazanıyor- lardı ve düşmanı -iş işten geçe- cek kadar geç kalmaksızın- mu harebeye icbar etmek lâzımsa budaancak dümdar sefineye hücum etmekle mümkün ola - bilirdi, İşte bu miltalea ile (Glascow) süvarisi 2.15 de o suretle yol kesti ki: bu miktar sürat hem kendisinin (Leip - zig) e yaklaşmasına ve hem de İngiliz zarhlı kruvazörlerinin kendisine yetişmesine müsaid bulunuyordu. Düşman aleddevam iskeleye kaçmakta olduğundan saat 2.45 te takip istikameti takriben kıble kerte keşişleme İdi ve büylece takip olunanlar ve ta - kipçiler hep birden, muahha - ren (Gnayzenav) ın garkoldu - îu nokta yakınından geçtiler. 'ngiliz zarlıı kruvazörlerinden elân dört mil ileride bulunan kaptan (Lyus), yani (Glascow) süvarisi, tam bu sularda idi k (Leipzig) e 12000 yarda ta - takarrüp etmiş olduğunu gö - rerek pruvasındaki 6 pusluk topla ateş açtı. (Leinzig) de bu na kemali şevk ve hahişle mu- kabele etti, fakat derakap an - laşıldı ki: Alman kruvazörü - nün 4.1 pusluk topları bu men- zil için kâfi oldukları halde (Glascow) un 4 puslukları kâfi gelmiyordu. Binaenaleyh (Le - İpzig) in mermileri (Glas- Cow) un etrafına düşmeğe baş- layınca kaptan (Lyüs) mesa - feyi açmak için sancağa dönüp — Yazan: — | V. Çörçil — 4«583 bu halde yoluna devam etti; Müteakiben (Leipzig) de ateş keserek tekrar yoldaşlarının arkasından seyre başladı. İngi- liz kaptanı bu manevrasını me- haretle yapmıştı. Mesafe kısa iken düşmanın endahtı çok sıhhatli olmakla beraber (Glas- cow) ancak iki isabtele ve cü- zi zayiatla kurtulmuştu. Maa - mafih bu manevra tekerrür et- tikçe kaptan (Lyüs) ün mak- sadı da hasıl oluyordu; çünkü (Leipzig), her dönüp yaklaş - mak istemesi neticesi olarak bir miktar mesafe daha 'kaybedi- yor, İngiliz zırhlı kruvazörleri de o nisbette yaklaşıyorlardı.İki zarhlı kruvazör elân borda bor- daya seyretmekte olup (Kent) mucizevi bir himmetle 24 mil yürüyordu ve saat 3.30 da kap- tan (Lyüs) tarafından vaki o- lan suale her iki gemi de mesa- fe kazanmakta oldukları ceva- bını verdiler. Bu hal düşman için de her halde malüm idi; çünkü biraz sonra düşman gemileri etrafa dağıldılar; (Nürenberg) iskele- ye kırdı, elân en e git- mekte olan (Dresden) ise san- cağa kıvrılarak derakap lodos kertesinde gözden kayboldu. Saat 3.36 da kaptan (Elerton), (Kent) kruvazöi arisi kap tan (Alen) e kendisinin (Korn Vol) ile (Leipzig) in peşine dü- şeceğini bldirdi; ayni zamanda (Kent) de (Nürenberg) i ta - kip eyliyecekti. (Dresden) ise çok süratli olduğundan onun hakkında bir şey yapılamıya - cağı aşikâr olmuştu. Saat 4 de zırhlı kruvazörler hemen hemen menzilleri dahili ne gitmişlerdi. Kaptan (Lyus) şimdi (Leyipzig) in sancak kıç omuzluğundan yaklaşmakta o- hup yardımcısı olarak iki zarh- h kruvazörün de takarrübünü görünce mesafe 9000 yardaya tenezzül edinceye kadar süra- tini idame etti ki: Bu mesafe- den 4 pusluk topları müessir olacaktı. İki zırhh kruvazör, (Leyipzig) in iskele kıç omuz luğuna hafif bir meyil ile yak- laşmakta idiler ve âdetâ top menziline — girmişlerdi. Saat 4.15 de iki İngiliz sefinesi de (Nürenberg) peşinde (Kent) olduğu halde şarka doğru sey- rediyordu. (Leyipzig) de pru - vası takriben kıble keşişleme- ye gelinceye kadar iskeleye sal dırmıştı. (Korn Vol) onun üze- rine ateş ederek takip ediyor- du; fakat düşman (Glascow) ile meşgul olduğundan (Korn- vol) e mukabele etmiyordu. On dakika daha geçer geçmez (Korn Vol) in mermiyatı (Le- ig) in etrafına düşmeğe baş ladı. Kaptan (Lyüs) de artık takip olun i (Elerton) duğü harı bir devir yaparak (Korn Vol) ün yanına geldi. Onun fikri re- fiki sefine ile beraber düşmana DPAİRE O Ü URRSI ÇTER GÇT GDT IRETTU (Sonu sayfa 5 sütun 7 de) ayni cihetinden hücum ederek top ateşinin mülessiriyetini tez- ( yit etmek idi. (Giascow), (Le- ğ ipzig) in dümen suyundan ay:- kırı geçerken, düşman sefinesi- ne diğer alabandasile ateş edip (Kora Vol) e yaklaşınca aetş kesti, onun kıç altından geçerek ğ diğer tarafta bulununca tekrar top ateşine başladı. (Leipziğ) bu esnada (Korn Vol) ile şiddetlii muharebeye girişmiş olup, artık mahve mahküm bulunduğu aşikâr idi. Vakit vakit İngiliz mermileri- nin isabeti görülüyordu. Bir & çeyrek saaten az bir müddet zarfında Provegabye çubuğu kırılıp düşmüş ve ayni mermi sefinenin topçu yüzbaşısını da telef etmişti. Bu esnada kaptan $ (Elsrton) düşman sefinesinden hafif bir meyille açılan rotaya seyrediyor idi ki böylece san- cak toplarını hasma mütevec- cih bulunduruyordu; fakat me- safe lüzumsuz yere açılmağa başladığından saat 5.00 den ev- vel birden bire sancağa dönüp diğer alabandasını düşmana tevcih etti. Halbuki (Leipzig) Ö zaten İngiliz gemilerinin ma - kaslama ateşi altında büyük hasarata uğruyordu. İki İngili sefinesinin intihap ettikleri tâ- biye sebebile yekdiğerinin ate- sine mâni olacak bir vaziyette değildiler. Alman gemisi bu şiddetli ve faik ateş altında süratini o kadar çabuk kaybe- $ diyor idi ki; İngjliz sefineleri mesafeyi istedikleri gibi 10000 ve 7000 yarda idameye pek ko- lay muvaffak olmakta idiler. Takriben bir saat kadar İngi - lizler bu tâbiyelerinde devam ettiler. (Korn Vol)- vakit vakit düşmana yaklaşarak en ileri - deki toplarını ateş ediyor ve (Leipzig) in mermileri kendi - sine isabet etmeğe baslayınca tekrar dışarıya rotasını açarak mesafe büsbütün — uzayıncaya kadar borda toplarını istimal eyliyordu. Bu hal saat 6.00 ya ka- dar devam etti. O esnada kesif bir yağmur yağmağa ve hedefi müphem bi halde göstermeğe başladı. (Arkası var) i 3 %

Bu sayıdan diğer sayfalar: