2 Haziran 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

2 Haziran 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ANLATAN İSTANBULDA BİR| SÖLÜARANIYOR! BIR GAZETECİ D İ —— — — Mühim de lâf mı, oğlum?. falan aralarında böyle bir defi-| ne yüzünden âdeta kanlı bıçalı- | h olduklarını görüp ben bunca , da da birşey görmüş değilim!.| #Hakikat, artada fol yok, yumur | fa yoktu!. . — Ne gibi bir define bu?. — Efendim.. Bizim kadın ta- Yafı ötedenberi böyle uğursuz bir rivayete saplanıp kalmış. İYani benim annem, annemin annesi zamanında da bu define kavgaları sürmüş!. — Ya? Demek bu bu kadar| eski bir mesele?. — Evet, çok eski. Annem, ben çocukken bana bunlardan bir iki defa bahsetmişti'. Fakat bu define meselesi ailemizin ba- gına hep felâketler getirmiş ol duğu için bu meseleden bahset- mekten daima korkardı.. Helecanla sordum: — Ne dediniz? İvad mı Evet İvadgiller.. Yani İvad oğulları!. . — Demek.. Calibe.. İvad ağnl ları sülâlesinden.. öyle mi?. — Tahii!. . — Evet, sonra? nim hayretimden gözlerimin büyüyerek dehşetle baktığını Benim kekelediğimin de far- el le kına vardığı için birdenbire, gayet endişeli ve mustarip bir| yüzle bana: , ğüm tamamile beşka şeyleri. Tamamile başka!.. Fırlattıysa da hiç şüphesiz defineyi ele geçirmek sevdası- na benim de kapılamıyacağıma pek de inanmış görünmüyordu. Halbuki ben Fatiha hanımın iği i b b libenin ana tarafından İvad oğul larına mensup oluşunun, şu ma- dam Kagliyarinin hastahanede- ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK 780 » 400 » 150 » TAKVİM 2 Haziran 1941 PAZARTESİ © Cemariyelevvel 1360 20 Mayıs 1357 Gün 153, Ay 6, Yık 941 - Hizir 28 Öğle 437 12,11 Akşam — Vatsı 1200 159 925 2134 1450 » 200 » 20 » Güneş 855 4,30 İkindi 8,36 16,11 İmaak 640 215 Ezani Vasati Ezani Vasati W DİKKAT —a €Yeni Sabah> a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edi | zin iade olunmaz ve bunların kaybolmasın. dan dolayı hiç bir mesulüyet kabul | masıl oluyor da Bu define hikâyesinin tâ o | vakittenberi etrafında cinayet- ler olduğu anlaşılıyordu. Bana şimdiye kadar asla böy- le bir şeyden bahsetmemiş olan müstakbel kaynanamı hazır söyletmeye muvaffak olmuşken gu define meselesini de etraf- hca öğrenmek merakını şüphe- siz yenemezdim. Fatiha hanımı ürkütmemek için mümkün olduğu kadar lâ- kayt ve mütebessim görünmeye çalışarak: Fatiha hanımcı - ğım.. dedim. Bu söylediğiniz ve benim de sevdasına düşece- ğimden korktuğunuz muhteşem definenin siz aslı olduğuna ka- ni misiniz?. Sonra, rahmetli ko- canız bari, bu defineyi bulama- miş madir?. Fatiha hanım kor karak yüzüme bakıyordu. Te- redütler — Vallahi oğlum sana ne di- yeyim?. dedi. Bence böyle bir definenin aslı astarı yok!.. Fa- kat rahmetli efendi buna ina- myordu!. Bunun için de çok uğraşmıştır! öldüğünü söyledi; kardeşi BB gerek oğlu ile, yani Kerami beyle bu yüzden hayli kavgalar ettikleri anlaşılıyor!. Benim öğ- renmek istediğim cihet, sevgili Fatiha hanımcığım, böyle bir definenin hakikf mahiyeti hak- kında sizin ne düşündüğünüz - dür?. Fatiha hanım defineden bah- solundukça yine gizliyemediği bir tereddüt ve çekinme ile ce- vap veriyordu. İ beklemişler.. oracığa hazineleri gömmüşsler | ve çıplak atların sırtlarmıma atla-| yıp doludizgin Anadoluya kaç-| mışlar!'.. İşte define denilen şe- yin hikâyesi bu yavrum! — Teşekkür ederim, Fatiha hanım!.. Demek bu define, de- fine dedikleri şey İvad oğulla- rımn toprağa gömdükleri bir- | kac eşyadan ibaret öyle mi?. — Evet, yavrum!. — Peki, Fatiha hanımcığım, bu adamların gece yarısı alelâ-| cele gömdükleri eşyaların yeri| yüzlerce sene bulunamıyor?. — Vallahi bimem oğlum!. — Acayip şey, değil mi? Pe- ki, acaba bu hazineleri bunlar Üsküdara mı, yoksa bu sahile mi gömmüşler?.. Bâri bu cihet malüm olmamış mı?. — Hayır!.. Rahmetli efendi bunun yerini çok aradı.. neyi gömdükleri yer Üsküdarda değil —at — Bebekte imiş: — Bebekte mi?. — Evet!.. Burası bir mezar- hık imiş!.. Sonra bu mezarlık ter kedilmiş.. Şimdi bu mezarlığın izi bile kalmamış!. — Demek Bebekte öyle mi?. — Evet!.. Fatiha hanımın *" — bemi bir havli verdiği bu helecana Defi-|” Bir senelik Belediye tahsilâtı Geçen sene tahsi- lâtından bir mil- yon lira fazla Malt senebaşı dolayısiyle be- lediyede bugünden itibaren bü- tün sarfiyat ve tahsilât — yeni| bütçe üzerinden yapılacaktır. Bu itibarla dün pazar olması- na rağmen belediye de bütçenin devri meslesi ile meşgul olun - muştur. Son yapılan hesaplara naza- ran 989 senesi varidatı 938 se- nesi varidatından bir buçuk mik- 'yon lira fazla idi. 940 varidatı da bir. fazlalık göstermekte- | dir. Bu veziyet son senelerdeki harp vaziyetine rağmen beledi- ye tahsilâitmda büyük bir salâ- ha işaret olarak kabul olunmak- tadır. ' Belediye yeni gene bütçesini tamamen eski sene bütçesini e- | sas tutarak hazırladığından tah- y m | B İR H/ Belediye bu tedbirler alıyor Belediye şehrimizde umumi otomobil garajlarını esaslı - bir kontrole tâbi tutmağı kararlaş- tırmıştır. Bu kontrollerde &llı! zabıtai belediye talimatname -| sinin hükümleri olacaktır. Zabıtai — belediye talimatna - si garajlar için bazı mühim e- saslara nazaran, garajlar, mes- ken veya diğer iş yerleriyle doğ- | rudan doğruya alâkası olmıyan her tarafı kâgir veya yanmaz| diğer maddeden yapılacak ve kâfi miktardaki pencereleri ve münasip havalandırma tertiba- 'tını ihtiva edecek ve zemini be- ton, asfalt veya benzeri madde- den kolayca — temizlenebilecek gekilde olacaktır. Garajlarda akar su bulunma- Bı mecburi olacaktır. Garajlar- da memur ve müstahdimlerin ve şoförlerin oturmasına, yat - masına, yıkanmasına —mahsus yerler bulunacaktır. FA hususta yeni Garajların motörlü nakil va- | sıtaları bulundurulan kısımların- | da ateş bulundurmak ve şule husule getirecek mevad kullan- mak, tütün içmek yasaktır. Ay- vıca her garaj fenmi vasıfları ha- iz siperisaika bulunduracaktır. Ayrıca garajlarda her beş arabay en az bir tane isabet et- meküzere köpük neşreder yan- gn söndürme cihazı ile kâfi miktarda —yangın yorganı ve| gerbest şehir telefonu bulun- durulması mecburidir. 'Tankından benzin — sızmakta olan arabaları garajda tutmak, garajlarda açıkta benzin bulun- durmak ve garaj içinde nakil vasıtalarının motörlerini uzun müddet çalıştırmak ve buralar- da adam yatırmak yasaktır. Mesahai sathiyeleri 250 met- re murabbamdan fazla olan ga- rajlarda en az iki kapı buluna- 'silât hususunda büyük bir itk mat mevcut olmaktadır. Fakat. belediye her ihtimaligöz önünde tutarak yeni sene sarfiyatında çok iytiyatlı davranacaktır. " Almanyaya fındık satıyoruz Memleketimizden — külliyetli “miktarda fındık mübayaa et “mek üzene büyük bir Alman fındık tilciri olan Her Bikerte- sen'in bugünlerde memleketi - mize geleceği haber alınmıştır. Müzakereler Ankarada cereyan edeceğinden Giresun findık ta- rım satış kooperatifleri birliği umum müdürü de Ankaraya gi- decektir. Findık fiatlarmım iç piyasada| BA kuruşa kadar çıktığı ma - Tümdur. Almanlara — yapılacak fındık satışlarının bu fiattan a- :rğıww. BELEDİYEDE Yeni Belediye tahsil şubeleri İstanbul belediyesi muhasebe müdürlüğü şehrimizde tahsilât | işini kolaylaştırmak için mevcut Esnafın senelik sıhhi muayeneleri Esnaf cemiyetleri mensupla- Tının senelik sıhhi maayenele- rine yeni mali yıl başlangıcı o lan 1 hazirandan itibaren baş- lanacaktır. Diğer taraftan mıntaka tica- ret müdürlüğü, eanaf cemiyet - lerine karşı esnafın alâkalarını artırmakta, esnaf cemiyetleri| etrafında toplamak ve ayni za-| manda cemiyetleri de daha fay- fa olan başa eşyanın ce- Miyetler vasıtasile tevzi edi- Bu cemiyeterin ekser âzası, halkın sıhhati ile alâkalı işler yaptıklarından sıhhi muayene-| ye tâbidirler. Bunun için sıhhi muayene cüzdanı almakta ve| cemiyete de kayıtlarını yaptır-. mağa mecbur tutulmaktadırlar. Buna mukabil sıhhi muayeneye tâbi olmayan esnafin cemiyete kayıtlarını mecburt tutacak hiç bir müeyyide yoktur. Bundan dolayı, cemiyetler, esnafa, müh- taç oldukları mevaddı temin et- tikleri takdirde esnaf cemiyet- lerinin âza adedinin artacağı u- mulmuştur. Halen esmaf cemi- miyetlerinde 50 kişi kayıtlıdır. Hasta kadına saldı- ran hir bekei — Öğrenildiğine göre Lâleli a- partmanlarının birinci dairesin- de oturan genç ve evli bir kadın 18 günlük lohusa olduğu halde kocası ile kavga etmiş ve bu vaziyeti karakola bildirip şikâ- yette bulunmak üzere Aksaraya gitmiştir. Fakat oradan kendi- sine Lâleli mıntakasına Beyarıt merkezinin karıştığı ve şikâye- tini oraya yapması lâzım gel - diği söylenince bu hasta kadın bir de Aksaraydan Beyazıt ka- rakoluna gitmek mecburiyetin- de kalmıştır. Fakat bitkin, has- 'ta bir halde olduğundan yollar- da oturup oturup dinlenirken jyanından geçmekte olan bir şah- sa kendisine yardım etmesi ve karakola kadar götürmesi rica- sında bulunmuştur. Bu şahıs kadını karanlık ve sapa yollara sokarak götürme- ğe kalkmış ve bir yerde de tasallutta bulunmak istemiştir. Kadmın feryadı üzerine yeti - şenler suçluyu yakalıyarak ka- rakola teslim etmişlerdir. Yapı- lan muayene ve tahkikatta bu şahsın bekçi olduğu ve sarhoş bulunduğu anlaşılarak adliyeye teslim edilmiştir. hiye vardır. Halbuki muhtelif nahiyelerde ancak 21 tahsil şu- besi vardır. Muhasebe müdür -| lüğü önümüzdeki 1 sene zar in| fında her nahiyede bir belediye tahsil şubesi bulunmasını esas alarak mevcut tahsil şubelerini 30 a iblâğa karar vermiştir. Bugünden itibaren Beyler - beyi ve Erenköyünde iki şabe faaliyete geçecektir. Radyo ücretleri Ankara radyosumun yeni sene ücretlerinin alınmasına bugün - den itibaren bütün memleket - te başlanmıştır. Radyo ücretle- rinin verilme tarihi bir ay de vam edecek ve 1 Temmuzda mi- hayetlenecektir . Taksit 10 Hra olup bir defa- da tesviye olunacaktır. Ücretler her yerdeki postahaneler tara - fından tahsil olunacaktır. Muayyen müddeti — zarfında radyo taksitlerini yatırmayan - dan 2 Hra cezayı nakdi alma- caktır. düşürmüştü. Definenin gömül- düğü rivayet edilen yerin Be bek olması, hemen zihnimde, Bebekte geçen hâdiselerin esra- rını aydınlatır gibi olmuştu: Biçare Bahtasor'un etrafın- da cereyan etmiş olan esraren- giz ve meş'um hâdiseler de Be bekte olmamış mıydı? Şu ha de Bebeğin bu feci hâdiselere| sahne olması hâlâ bu define hi- kâyesinden ileri gelmiş olabi- lirdi. (Arkasnı var) | — Muhallebicinin katili — Meğer bu Hacıl ayni delikanlıyı $ Rundan bir sene kadar ev- vel Şehzadebaşı veznecilerde muballebici Şamlı Hacı Ab- dü'kadir dükkânmım yatmak- ta olduğu odasında boğa- zından iple boğulmak suretile öldürülmüş ve yapılan tahki- kat sonunda bu cinayeti işli- yenin — Hacı Molla — Bek- laş oğlu adında bir arabacı olduğu anlafılarak — yakalan- mışti. İkinci Ağır cezada görülen bu cinayet davası evvelki gün neticelenerek karara bağ mış ve suçlunun — bu cina bir rekabet ve kıskançlık yü- zünden yaptığı neticesine Va- rılmıştir. Muhakeme safahatma ve dinlenen şahitlerle elde dilene delillere göre bu hâdise şöyle olmuştur Muhallbici Şamlı Hacı dülkadirin ötedenberi te olduğu bir genci Hacı Molla Bek sevmelkte ve bu rında bir kıskançlık ve reka bet bulunmaktadır. Cinayet gecesi Hacı Abdül- kadir dükkânındaki odaya yine Ab- mek- arın (! ) İkisi de | evmekte imişler -ö alnlz BDAlik ihracatımız yükseliyor Bu seneki ihraca- tımız 2 milyon 300 bin liradır Balık ihracatımız bu sene ge- çen seneye nisbetle yüksektir. 1940 senesinin ilk dört ayı da, dahil olmak üzere *aze balık ihracatırmzın bir senelik tuta- rı iki mliyon üç yüz bin liradır. Bu miktar bir evvelki senede bir milyon yedi yüz bin Hira idi. Tuzlu balık ve lâkerda ihraç fiatları biraz yüksek olduğu için ihracatın azlığı fiat tezayüdün-| den dolayı fazla gelir tesbit et- Miştir. Sardalye — ihracatımız, bu sene az olmuştur. Bu sene taze ve tuzlu olarak balik ihraç ettiğimiz memleket ler Rumanya, Bulgaristan, Çek | ya, Filistin, Almanya ve Maca- Tistandır. Denizcilik bayramı Her sene 1 temmuzda yapıl - makta olan denizcilik bayramı| bu sene de parlak merasimle, kutlanacaktır. Denizcilik 'bayramının proğ- ramını hazırlamak üzere mınta- ka Himan riyasetinde teşekkül eden bir heyet çalışmalarına de- vam etmektedir. Söylendiğine göre bu sene 1 temmuzda Bo - ğaziçinde yüzme ve kürek mü- sabakaları da tertip edilecek - tir. POLİSTE Torna makinesine parmağını kaptırmış Uzunçarşı 120 sayılı dükân- da tornacı Sabri çalışmakta ol- duğu sırada parmağını maki- neye kaptırarak yaralanmış ve tedavisi yaptırılmıştır. Bir çocuğa kamyon çarptı Selim oğlu Hüseyin adında| ki şoförün idaresinde bulunan | 3844 sayılı kamyon Karagüm- Tükte Haticesultan mahallesi Sa | ka Bekir çıkmazı 30 sayıda - turan 3 yaşındaki Remziye çar-| parak yaralamış, şoför yaka - lanmıştır. Yaralı Şişli çocuk | hastahanesine kaldırılmıştır. Köprüde bir çocuğa çarpan kamyon Şoför Salihin — idaresindeki | 4198 sayılı kamyön köprü üze- rinden geçmekte iken Mustafa oğlu on yaşındaki Kenana çar-| parak hafifçe başından yarala- miş ve şoför yakalanmıştır. — | Bakır çalmasından zehirlenenler sevdiği genci misafir etmiş ve bunu haber alan ara Hacı || Molla da bu cümbüşe iştirak || etmekten kendini alamamıştır. Maamafih arabacı Hacının birdenbire çıkıp £ ence ülemini bozmamış ona da ru- yu kabul gösterilerek yine içki lişi ve işretle birlikte sohbete de- vam olunmuştur. kat kafalar dumanlandık duygular a a iki sev- dalı hacı arasındaki münafe- ret de meydana çıkmış ve der hal bir kavga şeklini almıştır. İşte bu sırada Hacı Molla muhallebiciyi itmek suretile yere yuvarlnamış ve sonra üstü ne atılıp yaslanarak - hazırla dığı bir ipi boynuna - geçirip öldürmüştür. Hâdiseyi mütea- » kıp de e birlikte muhal lebici nından kaçmışlar- dir cereyan safahat tama nun i teh den yaptığı sabit on sekiz sene m karar verilmiştir. vvüren ve örüle hbusiyetine || ı ee Ortaköyde Dereboyunda 115 sayıda oturan 38 alâimi göstermşiler ve Be- belediye me yoğl hastahanesine | kaldırılmışlardır. Bir çocuk kaynar su ile | haşlanarak öldü Beykozda Yalıboyu Seyrek | ©- ema- yaşındaki oğlu Necip Yan- kta olan çay dökül ekadar müdavatı yapıl an- erek üzerine maş ise de dün sabah ölmüştür Kasımpaşada bir ev | çöktü paşada — Kulalk âh, üç odah ev e aat 21 de âni ola- ve insanca zayiat ki al ak çökm olmamıştır. Haziran 1941 S ae aa elebiye îesğk%;ıir ULUNAY Mev Aspirin, komprimesi gibi bük tün bir haftayı bir tek “gün,, 6 sığdıran yeni bir mecmuada matbuatın “bunaklar,, ma karşı açtığınız gazâ mübarek olsun! Bu münasebetle ben de ara« nıza karışarak - biran için olsun gençleşiyorum. Söz aramızda, elli seneyi mek parmak aşan ö« rümün günlerini tıpkı sizin kom» prime mecmua gibi ben de yas Tım asırda hulâsa ediyorum. Bu vâdide at oynatımak üz re - çelebi unvanını taşıdı - ğınız için - başınızda külâh, sır- tınızda post, bir elinizde tiğ, öbür elinizde teber'le sâhi le vend gibi meydana atıldığınıza görenler (Kan kalesi) yahut (Seyidi Battal Gazi) nin filmi- »yrediyorlar sanacaklardır. Siz, makalenizle matbuatta şimdiye kadar görülmemiş bir fasnif yaptınız; evvelâ bunak- ları sıraya koydunuz: 'Tam bunak, orta bunak, ti« tiz bunak. Ondan sonra bunak tipini de şöyle tasvir ettiniz “Sıska ve çelimsiz boyunla- rında kabarmış damarları, ev- lerinden fırlamış gözleri, değe nek bacakları, titriyen kolları, hiddetten kekeliyen ve abuk sabuk söyliyen ağızlarile tükü- rükler saçan. Evvelâ kendimin otuz sene- yi mütecaviz gazeteciliğimi he- sap ederek bunaklık çağında ne numara alabileceğimi düşünür ken bu tasviri okuyunca feraha erdim ve hemen aynanın karsı- sına geçerek kendimi sıkı sıkı muayene ettim: Gerdanım kısa ve etli olduğu için boyun damarlarım kabarsa da gözükmüyor, okur kullandığım gözlük evlerinden fırlayıp gitmelerine mâni oluyor. Bacaklarım çok şükür değnek gibi değil; yoksa seksen beş kiloluk cüssemi ta- şıyamıyacak, bir yerden diğer yere gidebilmek ancak gaz san- dığından yapılmış bir kötürüm arabasile mümkün olabilecek. Belki abuk sabuk söylediğim de oluyor, fakat sinirlerim tak- ma dişe tahammül edemediği için ağzımdan nadiren dahme- ler savururum. Velhasıl ben de sizin gibi, biz de gazetecilik tipine — yakışan karınlı, göbekli, lâhmma şah- mı galip bir adamım. Bu suretle onlardan yağdan çekilen kıl gibi sıyrılarak ara- niza karıştıktan sonra gelin; el birliğile şu salyalı bunakları çam sakızile yapıştıkları iskem- lelerden koparalım veyahut on- ları son bir lütuf olmak üzere delikli iskemlelerile birlikte kapı dışarı edelim. Varsınlar kendi “racon,, larıma tâbi kıl- dıkları Babâli caddesinin köşe başlarında oturarak gelene ge- çene: — A... da. da, Pa ta. ta gibi münasız bunakça söylen- sinler. Kumandanız altında — olarak bunaklık - kalelerini - fetheti miz zaman bilhassa matbaası için gayet mu bir plân hazırlamak icap eder; zira dar koridorları, — sıçan yolları, gizli kapıları, ansızın ayağmızın altında açılan yaylı kapaklar ile tam (orta çağ) şa- tolarını andıran bu bina okadar karışıktır ki, bazan sahipleri bile içinde kaybolarak birbirle rini senelerce göremiyorlar. Bunakların sığınacakları sor merhale burası olacağına g bu “ateh kale, sini ancak sık bir muhasara ile düş Yalmız bir mesele var pek haklı olarak demir par- benzettiğiniz — ga: rden defledikten sonra yer! rini doldurabilecek misiniz? ra başımda olduğu icin bi rum. Tanrının günü mevzu bul- mak ve onu hatasız yazıp beğen- dirmek kolay değildir ha! Unutmayın ki - okuyucu çok ç beğ kılı kırk yarar kit odur; çün- t gibi kuv- bir silâhı vardır. vet Kat'iyyen önünde perende a- tılm su: Okuduğu yazıları ruh- inasız görürse muharri- yd,, Hğile öldürür Okuyucuları fethetmek bu. rı pe ira g ku bi iye kadar © sön- n ve ni larına gidk h. Aksi gibi bu hanzır. bunaklar da bu. işin (Sanu sayfa 3 sütun 1 de) rın ho:

Bu sayıdan diğer sayfalar: