2 Ağustos 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

2 Ağustos 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YENİ SABAH “HERGELECİ we Yazan: M. Sami Karayel menmaamananı 61 Pehlivanlık da böyledir. Al- lah; pehlivan olarak — o, ruhla yaratmiş ise usta u vretmesi kâ- -i gelmez. İşte Hafız yaratıcı bir adamdı. Allah onu pehlivan olarak yaratmıştı. Bu sebeple tanı san'atkârdı. Hasmını sıkı hamlelerile, do- ludizgin hareketlerile yoran va| kendi kendini biytab düşüren Hafız, şimdi güreşe rahat Ta- hat girmiş bulunuyordu. n Hafızın karşısında şimdi deli dolu 'Tosun yoktu. Bir budama> da bir kapışta çelerek hasmını altıha alan Tosun mişti. Hamleleri — sönmüştü. Hemleleri sönmüştü. - İçinden bir şeyler yapmak istediği hal- de adaleleri buna yardım etmi- yordu. Tosun, vaziyetin vahim oldu-| ğunu sezmişti. Hasmını istediği| gibi zaptedemiyordu. Mafsalla- rı ve adaleleri durmuştu. Hafız, hasmını ikide birde bastırıyordu. Hem de kolaylık- la.. Hafız, Hergeleci gibhi idi .Asıl bu iki canbaz ve s kâr pehlivanın güreşleri çetin olacaktı. Tosun, fena hale düşünce, köylü ağalar söylenmeğe başla- dılar: -— Hafız, hakkın varmış.. — Biz güreşi anlamıyormu-| guz.. — Bak şu kalp herife.. oynuyor çocuk onunla?. — Yenilecek usta n Deli Hafız hırslanmıştı.. Ağa ların söylenmesine kulak asma- yyordu. Elinden gelse 'meydan yerine yürüyecek elindeki kalın kızılcık sopasile Tosunu habire dövecekti. Tosun, muhakkak mağlüp ©- Jacaktı. Artık ondan ümit yok-| tu. Hafız, ikide birde çırpına - Tak “nâra sallıyordu — Hayda Tösun''be!. — Hayda be!. Ve nüralardan söhra hasmı- na siddetle giriyor ve bazan da | altına alıyordu. Tosun, — canını dişine takmış son- kuvvetini sarfediyordu. Amma, hasmının | çetin ve oynak hücumları kar- Şısında bunalmışa benziyordu. /Tosun, hasmına yenilmemek | için bütün inadını sarfediyordu. Hafız, güreşi bindirdikçe bin - dirdi. Güreşin üçüncü saatleri - ne doğru tamamile güreşe hü- kim oldu. “Tosun, meydanda bir et yı- ğınından başka bir şey değildi, Nereye dürtsen oraya gidiyör- du. Artık kıvamı gelmişti. Ha, yenildi.. ha yenilecekti.. Pes de| etmiyordu. Tosun, çok inndcıi bir' adamdı. Geberir pes etmez- di. Fakat, eloğlu dinler miydi?.| Nihayet feşini yenecekti. Nite-! kim de öyle oldu. Hafız, son bir| hamle yaparak çaprazla hasmı- nr altına aldı. Koca Tosunun; kalçalarına künteyi — oturttu.| Zahmetsizce havalandırdı ve, aşırıp sırtüstü yere vurdu. Tosun efendi. mağlüp olmus- tu. Kuvvetine ve adalelerine gü- venen Tosun, Hafız efendiye yenilivermişti. | Tosun, olduğu yerden güç| kalktı. Kıpkırmızı olmuştu. Hi- cap duymuştu. Ustasının köylü ağaların yanına nasıl gidecek - ti? Kendi kendine söyleniyordu: — Ulen bu çocuk nasıl oldu da yendi beni be? | Tosun, daha hâlâ nasıl olup uğuna inanamı - yordu. Eloğlu bu.. Adamı böyle evire çevire yenerdi. Pehlivanlık kuvvet ve oyun değildi. San'atkâr olmak dı. Kafasile güreşmek lâzı 'Tosun, ustasının ve köy ağa- larının yanına mahçup bir hal- de geldi, Deli Hafız, çilcden çık mıştı. Tosuna çatacaktı. İ 'Tosun, gelir gelmez hemen şahlandı ve | — Ülen susak! Sen bü gü- reşi yapamıyacaksın?. — Pehlivanlık, sorba/ık, ada- le-kuvveti değildir. — Hasmı tartmak güreş tâbiyesini görmel dır.. — Hamal gibi ne taşır durur- sun hasmı?. | İ hasmır. lâzıra- | — İşte, insana böyle h.'ı_mıl-ı hık ettirirler. .Güreşi taşatırlar.. Sonra da leşini yere sereri — Sen hakikaten - avanak- Ne girer durursun heri - — Ulan madesdki giriyorsun.. yenmeğe gireceğine ezmeğe, öldürmeğe girsene idin | uzaklaştı. Ustasının İBRAHİM — Hepten hamal gibi güreşi- yorsun be?. — Gördün mü iki saat sonra bir avuç adam Bseni Mmaskara etti ?. — Sen bundan sonra güreş- me artık.. Böyle pehlivanlık o- maz.. — İzkelede Kırık hamallığı € bel, — Yazık sana verilen emek- lere be!.. — Güreşme bundan - sgonra.. kendine başka iş tut!. Deli Hafız, Tosundan - kat'i| ümidini kesmişti. Onun pehli-| van olamıyacağına hükmetmiş-| ti. Ve son olarak söy edu. | Tosun, ustasının - ağır lâfları | altında ezildi ve o günden o, sa-| at sonra ustasından ayrıldı ve| tahkirin- den sonra elbiselerini giydi. Kis betini amuzuna vurdu ve kaçıp| gitti. | Hattâ Hergeleci, güreşlerden | Bonra onun yüzünü bile görme- mişti. Tosun, güreşlerin ni yetini bekledi. İstanbula doğru'l yola cıktı. Fakat Tosun, ustasının dedi- ği gibi gilreşi " bırakmıyacaktı. | İyi bir güreşçi olmak için çalı- şacaktı. Günün birinde hem us-| tasının ve hem de Hergelecinin | karşısına çıkacak ve onları mağ | lüp ederek mahçup edecekti. Tosun, fevkalâde inadcı bir adamdı. İstanbula — döndükten | sonra hemşehrilerinin — yanına | çıktı. - İstanbul — pehlivanlarile | güreşe güreşe güreşin ustalığı- nı kavramaya başlamıştı. To- sunu, sonra meydanda görece- Simdi gelelim Hergeleci ile/| Kandıralıya .. ... Kandıralı kıvranıyordu. reşi epeyce uzatmıştı. Üç saate vyardırmıştı. Eğer bir saat. ka- dar dayanabilirse güreşin mu- hakkak surette berabere bıra: kılacağına emindi. Çünkü, bun- dan fazla büyük orta güreşine zaman verilmezdi. | Hergeleci. Tosunun yenildiği- ni görmüştü. O da sinirlenmiş- ti. Hem güreşiyor ve -hem de MİLLİ PİYANGO Yedinci Tertip Plânı “ÂRİNCİ ÇEKİLİŞ 15 Eylül 1941 İkramiye| İkramâj Yekün |480.000 | 86.249| Yekün | 720.000 Yüz bilette 21,24 bilet Yüz bilette 21,56 bilet Yazan — Rüyalarımıza dair bir şey söylemiyorsun. Biz ise merak -| tan çatlıyacak haldeyiz. Yoksa düşlerimizi tabir edemiyecek kadar karışık mı buluyorsun? Halbuki üstad bir muabbir için rüyanın açığı da birdir, karma- karışı da... aöt Sükünetle cevap ver- — Maksadım, rüyanızm ifa- de ettiği manayı öğrenmeniz | den evvel gizin hak dine sülük etmenizi görmüş olmaktır. | Çaşnigir, ısrar etti Biz şimdi dinin eğrisini doğrusunu değil, rüyamızın ye delâlet ettiğini öğrenmek is- tiyoruz. Sen ki bütün zindan ar- kadaşlarına İlütuf ve ihsan ile muamele ediyorsun; elbet bizi de bu raeraktan kurtaracaksın. Şarabdar da arkadaşının fik- rine iştirak ederek ayni sözleri tekrarladı ve rüyaların bir ön evvel tabir edilmesini - istedi Yusuf ise irşad vazifesini yarım bırakmak cihetine yanaşmadı, devam etti: — Ey benim zindan arkadaş- larım! Siz, Allah namın: verdi- ğiniz öyle putlara tapıyorsunuz ki bunların canlı, cansız hiç bir şeye ne faydaları dokunur. ne de zararları... Böyle ilâhlara tapmaktansa her şeyi yarat- Bu Plânın Birinci çekilişi 7 Ağustosda Taksim meydanında yapılacaktır P. T. T. Umumi Müdürlüğünden mak ve kahretmek kudretini baiz bulunan; birliğinde şüphe | edilmesine imkân olmayan ha- | kiki Allaha tapmak daha ha- | yırlı değil midir? Allah diye taptığınız putların sadece kuru | isimleri vardır; fakat aslâ hü- kümleri yoktur. Allah onlara hüküm — vermemiştir. Hüküm Allahındır. Allah, bütün insan- ların kendisine — tapmalarını, Vahidi — Muhammen — Müvakkat Cinel Mikdarı bedeli teminatı Pazarlık gün ve saati ğ H 1 — Olamatik telefon 1600 SAdet 20.000r 1500 5/8/1041 Salr 11 de makinesi : 2 — Manyotolu telefon 350 » 14.000 1050 5/8/11941 — > 15 de makinesi $ — Galvarizli demir tel — S0 — Ton 10.000 750 5/8/1941 — > — 16 da 4 — Yukarıda cins, miktar, muhammen bedel ve muvakkat teminatlarile ihale günleri yazılı üç kalem mal- | zeme 29/1/1941 tarihindeh itibaren bir ay müddetle pazarlığa konulmuş ve ihaleleri talipleri huzurile belli günlerde pazarlıkla yapılacaktır. 5 — İsteklilerin, Şartname almak veya okumak üzere Ânistarada P. T. 'T. “levazım müdürlüğüne, İstanbulda iyeni Valde hanında P. T. T. umumi depa.ayniyat muhasipliğine ve pazarlığa iştirak için de muvakkat — teminat Makbuz veya banka teminat mektubu ile kanuni vesikalarını hâmilen mezkür gün ve saatlerde evkaf apartma- nındaki levazım müdürlüğünden müteşekkil P. T. T. satın alma kömisyonuna müracaat etmeleri, — 4973 - 6514 göl biyesi tuttuğunu görüyordu. â kafasile güreşen bir pehlivan olduğu için karşısın - daki hasmının ne emeller besle- diğini güreş tutuşundan sezi- yordu. Hergeleci, Kandıralımın - za- man kazanarak güreşi berabe- re götürmeğe çalıştığının - far- kında idi. Sonra Hergeleci, güreşin ne kadar uzadığını da ayarlamış- tı. Eğer, yarım saat bir saat| içinde hasmını yenemezse gü - reşin berabere gideceğini de - Bişmemişti. O vakit büyük orta nin galibi, Hafız olacaktı. Hiç Hergeleci adama meydan bıra- kır miydi? Hergeleci, hamlelerini sık - laştırdı. Kandıralıya göz actır- miyordu. Kandıralı, — hasmiın hamlelerini defetmeğe ve ken- disini korumağa savaşıyordu. Deli Hafız, zaten sinirlenmis- | ti. Bir de Hergeleci berabere kalırsa büsbütün ifrit olacak - tı. akat, Deli Hafız cırağından emindi. O, ne yapıp yapıp has-| mını ortadan çıkaracaktı Hergeleci, güreşin Üç buçuk | saatine doğru birdenbire has - mına girdi. Tâ, topuklara kadar dalarak altına aldı. Kandıralıda takat kalmamış- tı. O da, Tosun efendi gibi leş. leşmişti. Hergeleci, hasmının ne hale ni biliyordu. Altına alır derhal bir iç kazıkla pa- sırın! bir tor- Ve beklenmeden ba gibi astı sırt üstü yere vurdu. Kandıralı, bütün — ümitlerine rağmen güreşi idame edemiyor- du, Nihayet sırt üstü yere yat igti. Hergeleci, bu, sefer Kandıra- hyı yenmekte epeyce müşkülü-| ta uğramıştı. Fakat, bu, mü: külât daha ziyade Kandıralının tuttuğu güreş tâbiyesine bağlı| vdi. O, öyle bir güreş tâbiyesi| tu ki Hergelecinin yapa- ği ancak bu kadar olabi- Hergeleci, hasmile kucaklaş-| tıktan sonra ustasının yımnaw geli> elini öptü. Uzstası ona — Aferin İbram!. Diyordu. Hergeleci, gözlerile Tosunu arıyordu. Göremeyince| sordu: (Devamı yarın) Eyüp Sulh Hukuk — hâkimliğin- gön: Tamamı terekesine mahkememiz ce el konan ölü Yaşar oğlu Hasan “Yaşar namına mukayyet Eyüpte es- | ki Şahsultan yeni Gümüşsuyu ma- | hallesi eski Bahariye yeni Şehnaz zokağında eski 6 yeni 1 sayılı bir| tarafı bir arsel numaralı Yaşar oğ- lu Hasan'a aid depo ve bina ve bir I İstanbul Mıntıka ticaret | müdürlüğünden Ellerinde eski seneler mahsulünden fasulye stoku bulunanların — malın mikdar ve cinsi ve nerede depo edilmiş bulunduğunu bildiren bir beyanna- meye bağlı olarak malın depo edildiğidepo veya Aardiyeden usulü veçhile alınmış depo senedile birlikte 4 Ağustostan evvel müdürlüğümüze müra- caatları lüzumu ehemmiyetle tebliğ olunur. (6563) larafı Yaşar oğlu Hasan ve Kara- Teçokkür Biga Asliye Hukuk mahkemesin - betten metrüuken Milli Emlâke ait Âlle reisimiz sabık Maadin Mü- den: tuğla harmanı ve bir tarafı yol Ve| Gürü umufhis: vket Küng'ün- ve- 941/223 n öönle l raanaalion Ö KBN A mmehelie gee cen BN rBl HDe Hema aö aA e K n a n aa 1 eanın eğiklal mahaller ada geğilden. rağpkaliğ GÜNK |/ v Gplgtit ve mektula beyani tazı-| — Silden Ahmet öğlü tuğla harmanı mahkememizce açık| yvet eylemek suretile acılarımızı tah- gemicinin Tahsin artırma süretile satılığa çıkarılmıştır; | fir etmek lütfunda bulunan mühte-| — Karınız Elmalı köyünden Ahmet 938 senesinde ifraz edilip iki harita| yem akraba ve dostlarımıza arzı te-| kızı Fatma fından aleyhinize a- Tağaye ahi a ha Ha | YERLEZ l K SS ire İ Yi Bulanduğu 12/9/1941 tarihinde saat İĞiTL. eti mülEDÜR MiRBARM | S Knadürağıbas e pi OKYSA Calal a Zönindeli vaziyele döre Bi ta”| aa ea aa | crlda Bigi âliye hukük dahkendin de hazır bulunmanız hakkındaki da- rati direklerle arasın girilmiş tellerle ayrılmış olduğu gi- ra ve tayin edi-| va arzuhalinin nerede olduğunuz bi bunun mukabilindeki - tarafta ze- belirsiz. olması du.;ıvıxıh-ı!_ıumguh liğine mahkemece karar verilmiş ol- mindeki beton metrayı takiben de- zımdır. Satış tapu kütüğünde mev cut bilcümle kayıtl: len hududlara göre deli peşinen ve tar ve bunlar nize kadar inmektedir. Diğer hudut- | e tarihine kadar duğundan mezkür gün ve saatte ları bir tarafı deniz ve mukabil ta-| ve Evkaf icaresi terel mahkemeye gelmeniz, hazır bulun- rafı da umumi yoldur. Bu tuğla har- | yirmi senelik evkaf idaresinin istiye- | madığınız takdirde muhakemenin fırıni ile bü- | cej manını içinde bir tuğl taviz bedelile tellâliye ve f yük ve ahşap bir kurutma techizatı| harcı ve ihale pulları tutarı — ve Ve tuğla harmanının antresinde kâr- | bilcümle rüsum ve masarif müşteri- LA nE Yösa kun e BAD “ve aküz v 355 EER Askerlik işler bir tarafında deniz ve diğer tarafın-| — Birinci arttırmada n son talibin da da umümi yol bulunması itiba-| verdiği miktar m:h.ımvwn bedelin » İLAN n dğa Basada ı dlaraznğ ne | vyüsün yekklatbeçlll, biludü laklar-| — e FörütSNoRk ge ge en müsait bir vaziyettedir de ihale yapılacaktır. Aksi halde besinden ayri FUN bi aa Gi cadin Gehhüdli baki kamak ' — ©97 Goğümhdârn we Du Ce Hetisde burmama(VTORA WlRin- | —vaya bizinci ihalediki boğül vakti| Bumlularla müameleye tâbi di- AA Gelri el N (7 ( yamarınak yatetimemiş le muta- | Go7 oEümlülüran İ Tomimla den 'dokuz sene müddetle Alâeddin| keme Ve murafaaya lü yalma, | 841 tarihinden yoklamalarına Yaşar'a kiralandığı ve bu mukavele — dan iki ihale Suta beder| devam edilmektedir. 11/7/1939- tarihinde tapu — siciline — talep ve tahsil edilmek Ti Yoklama günleri tekrar aşa- tescil edildiği yazıı bulunmasına | fuz tutularak arttırma (10) gün da-| B'YA yazılmıştır. göre yapılacak - satış bu mükavele| ha uzatılır. | 2 —Yoklama cumartesi gün- leri hariç olmak üzere ayın tek Bükümleri baki ve muteber kalmak| — Yukarıda sayılan hükümler göz| FK Ve nakavelA EEELEU || süüsei danatar Kai Herat Ganız | E DAi yapılmakladır. Zarfında Alüeddin Yaşar'ın Mmuka-| lnde mezkür harmanın ikinci artır-| — $ e. yoklarlanın sırası A e ezRama he Do (e z (o kziline T müsdüt| —- S1 berimüz DAL Eiml Çanaga TL Gt Di eli Öünün || Çarhldca) bi sent 10 dan Ta'ye HL Dlerkes Hahiyesi . ağn, D A yanaas. . Bibklarına | | KedealaSeL yerde İca kımacak ve| Golata, Kasımpasa nahiyelerin toptan iki yeminli ehil vukuf tara- | icra kanunu hükümlerine tevfikan| “en Eelmiyenler. fından kark beş bin (465000) Jira'tüks | 6 gün en fazla ar 1 Ağustostan 7 Ağustosa ka dir edilmiştir. e SERÜNKUZ dar - Hasköy nahiyesi, sair alacaklılar ve diğer © 8 Ağustosdan 15 Ağustosa kadar - Şişli nahiyesi. | 16 Ağustosdan 22 Ağustc kadar - Kemerburgaz nahiyesi, 22 Ağustostan ifibaren Eyüp sulh hukük ma kemesi divanhanesine aıimıştir. Bi rın ve irtifak hakkı sahiplerile mez- kür gayrimenkul üzerinde her £i bir şekilde hak ı—dm»mnı rinci açık artırması Eyüpte kâin iddia Şartname (24/7/1941) ıı.—mmm-ni yüp sulh hukuk mahkemesi binasın- | haklarına ve hususile faiz ve masra- Ağustosa | da/ ahkâimı' gahsiye' Kısmındai'27/8/| ta ait İğdinlarını “bilditmek “üzerel Kadar - Beyoğlu: Tüksim: Ga - Hai karindali müğml (N gü | veyraı TERüeRİtüadila' “berabar . (10) | 7RMLA: Hasımpaşar Haakiiy 've 'nü saat 14 den 16 ya kadar yâpılı Kemerburgaz nahiyesinden gel- gün içinde mahkemeye gelmeleri ve aksi takdirde hakları tapır. sicilile sabit olmadıkça paylaştırmadan riç akları ve fazla malümat is-| — Sahibi: A, Cüfhaleddin Saraçoğlu fiyenlerin — mhkememizin — tereke| — Neşriyat Müdürü: — Macit — Çetin 941/47 numaralı dosyasına — müra-| Basıldığı-yer: (H, Bekir Gürsoylar ve caat etmeleri Mân”ölunur. A. Cemaleddin Saraçoğlu matbaası) miyenler. (9702 ların mühammen bedelin yüzde ye- di buçük nisbetinde pey akçeleri veya milli bir banta teminat mek- tubunu hâmilen mezkür gün ve sa- atbe tayin edileni yeve gelmeleri 1â- | B1 mukarrer olduğundan talip oı..n_“’ başka şeylere tapmamalarını is- | tiyor. Hak din budur. Ne yazık ki bir çok insanlar' bunu bilmi | yorlar. Ve dalâlet içinde yüzü- ! yorlar. — Kendileri tarafından | isimlendirilen bir takım mabu- | delere perestiş ediyorlar. - Hal- | buki onlar imal edilirler, imal | edemezler; kahredilirler, — kah- | redemezler. Sarabdar, süktmetle dinliyor- du. Caşnigir ise bayağı asabi - leşmişti: — Ey yiğit, dedi. Düşümüzü tabir etmeğe muktedir. olamı yacaksan haber ver de itmidimi- zi keselim ve bir daha seni ra- hatsız etmiyelim. Yusuf, irşad vazifesini yap- tı. Kalben ve vicdanen mü: terih olmağa hak kazanmıstı. Artık düşlerini tabir etmek su: retiyle onları meraktan kurta- rabilirdi. 'Yarı memnün; — yarı | müteessir bit sesle; -— Ey benim zından arkadaş- | larım! diye söze başladı. Biriniz | Firavunun şaraptarı idiniz, o- nun içki sofrasını düzer, sâki liğini yapardmız. Biriniz de çaş- nigiri idiniz. " Yiyeceği şeyleri intihap eder ve pişirilen yemek- lerin tadına bakardırız. Bir gün Firavunu zehirlemek suçu ile it- hanr edilip zındana atıldınız. Bi riniz masum, biriniz ise hakika- ten mücrimsiniz. Yani birinizin beraet etmesi, diğerinizin ölüm cezasına çarpılması — lâzımdır. Gördüğünüz rüyalar ile mukad- deratınız taayyün etmiştir. Yusuf, biraz durup nefes al- dı, bir müddet düşündü. Sonra gözlerini Şşaraptarın — yüzüne dikti, gülümsiyerek devam et- ti — Ne güzel rüya görmüşsün! Gördüğün asma hükümda nun güzelliği de hüküm- dar yanındaki hüsnü haline isarettir. Gördüğün üç dal ise, üne işarettir. Yani ü 'a zındandan çıkacal eski vazifene döneceksin. enin üç Hü- kün: dara gene saxilik elece! ve evvelkindeu — zeyade itibar bulacaksın Tâber, çok güzeldi. Şarapta- rın yüzü gülüyordu. — Yusuf, gözlerini Şaraptarım yüzünden ayırıp çaşnigirin yüzüne Gayet mütecesır bir vesle: — Fakat, dedi, sen çok fena rmüşsitn.. Gördüğün üç güne - işarettir. Üç zındandan çıkıp dar acına gideceksin.. Bir müddet ilmiş vaziyette kalacaksın Kuşlar gelip başının etini ve beynini yiyecekler. Ç r ile şaraptar, Yusu - fun bu açık ve kat'i ifadesini uzun bir kahkaha ile karşıladı- lar. Yusuf, buna bir mâna ve- remiyerek sordu: | — Niçin gülüyorsunuz? | Çaşnigir, alaycı bir sosle ce- yap verdi — Gülmemek kabil mi? Sen daha hakikf vüya ile düzme rü- yayı ayıramyossan; bir de mu- gün sonra HAZRETİ YUS İLE GÜZELLER GÜZELİ ZÜL :YHA : Muharrem Zeki KORGUNAL UÜF A İŞB abbirlik yapmağa kalkışıyor Bun. Şaraptar, arkadaşının sözü- nü keserek hakikati söyledi: — Biz rüya filân görmemiş- tik. Maksadımız birer düzme Tüya söyleyip seni imtihan et- mekti. Ne yazık ki imtiham kaybettin. Rüyalarımızım — düz- e olduğunu derhal anlamalıy - Yusuf, kendisiyle istihza et- tiklerinden dolayı mütessir ol- madı, Bilâkis, daha kat'i bir ifa- ile Muabbir, anlatılan nın dü ğunu na latanın sözüne inanır ve t der. Ben de ayni şeyi yaptım .. Delâlet ettiği mânayı sorduğu- nuz rüyaların hükmü budur. Üç gün Bsonra dediğim olacak- tır. Diye sözünde israr etti. Bu suretle — zından arkadaşlarını cevap vermeğe — muktedir ola- k hale getirdi. sadaşının rüyasını — ta- yle nübüvveti- den Yusuf, hükmün- de aldanmamıştı. Bu, üç gün sonra çaşnigirin asılması ile sabit oldu. Ayni gün şaraptarın tahliyesi emri de geldi. O zındandan çıkmak için hazırlık görürken zavallı çaşnigirin cansız vücudu ipte sallanıyor ve tepi kuşların inip çıktıkları görülüyordu. Şaraptarın hazırlık görmesi Hazreti Yusufu imrendirmişti. O da zındandan çıkmak, — kur- tulmak, güneşe, açık havaya ve hürriyete kavuşmak istiyor- du. Hem de nübüvvetini ilân etmiş olduğu - için kendisini Mı- sır haklarını irşada mecbur tutu yordu. Bu büyük ve mukaddes Yazifesini zındanın kalın duvar- ları arasında elbette ifa edemez- di. Mutlaka serbest kalması lü- zmdı. Birdenbire aklına bir çare geldi. Tahliye edilmekte o- lan şaraptardan yardım isteme- ğe karar verdi. Ona, şimdiye kadar - gizli tuttuğu mahkümi- yetinin sebebini kısaca anlatlık tan sonra: — İşte, dedi, benim suçum bündan ibarettir, Züleyhanın sözüne Uyup efendime iha-.ct etseydim her halde mevkiim bu rası olmazdı. Benim acıklı ma- ceramı ve uğradığım haksızlığı Firavuna bildirirsen minnc rın kalırım. Firavun, bir mun zindanda kalmasını halde istemez; bana da hü..i - yetimi iade eder kanaatinde, un, Şarabdar, Yupsufun macerasını zaten biliyordu. dancı başıdan öğrenmişti. istediği yardımı mutlaka ; cağına dair söz verdi ve Hazreti Yusuf olmak üzetc tün zindan arkadaşları ile dalaştı; çıkıp gitti. Ne <2 -hi verdiği sözü daha zin çıkar çıkmaz unuttu. V ne başladıktan sonra ise ! her acıklı ti Yusufu asla hatırlamad Bir insanın bu derece Ca çin olmasına imkân yoktu. S- 2b- darın bir gün Hazreti Y —1, muhakkak surette hatı: lâzımdı. Çünkü Hazreti onun nazarında fevkalâde insandı. Düzme bir rüya --ir lerek kendisinin üç gü x ceğini müjde. - 5- ne ayni adam, arlı 1 rin asılacağını şti. Dedikleri günü ne, saati saatine çıkmıştı. I müh! Ş bdar, sık görünce şu m hatırlaması — ve haber Hazreti Yusufu e- si icap etme ak şekilde icap ederdi. Buna rağ- men, Şarabdar hiç bir şey ha- tırlamayordu. Allah ona he e- yi unutturmuştu; hattâ zindan- da geçirdiği kara günleri Lile, Niçin?... Allah, kabahs'i ol- madan zindana giren Hn-reti Yusufu neden — unutturmustu? Onun zindandan çıkmasını ban- mi- gi büyük sebebe binaen i: yordu? Yoksa Hazreti Yu farkında olmadan, All: çok büyük bir suç mu Nübüvvetini henüz - il bir peygamberden bu derece e- hemmiyetli bir hata sadır ola- bilir miydi? Bahusus ki Hazre- ti Yusuf, her hususda dürüst ve temiz bir insandı. O kadar zülme, gadre maruz kaldığı halde daima sabır ve şükretme- yi bilmişti. Kendisini - suç meğe tahrik eden Züleyhayı bi- le kocası nazarında lekeli vazi- yette kalmaktan kurtermak “a- Ziletini göstermişti. Bu uğurda zindana girn göze almıştı. Simdi ise Allah onu unutturu - yordu. — Devamı var —

Bu sayıdan diğer sayfalar: