August 16, 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

August 16, 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tıcaı et ve sanayi —— | | E"U”MW Fakırhalka ucuz ayak kabı Un evziati Bı— koz fabrikasında asker postah ima ıIıııılın artan y rııul yaklıabı imali mümkünd nevi köseleden, K ] Yazan: Saraç Tayyip Fikri Yorulmaz ©41 senesinin başında bir kış güni y Bokr'cta kaldırıma oturan ayal mandalina satan bir kız gocu ” « gözüme ilişti: Kız yalın fyak cezme hastalanacaksın sa- 4ya ay kkabı alacak kimsen yok nu? dedim. Babam yok annem var ayakkabı alacak paramız yok dedi. Yise böyle bir gün Fatihte 7 -8 yaşlarında bir gocuğun yalmayak titreye titreye gezdi- ğini gördüm. Aramızda bunun- la da ayni şekilde bir muhavere cereyan etti. Bu da ayakkapla- rının giyilemiyecek derecede yırtık olduğundan bahsetti. Şubat ayının güneşli bir gü- nünde Beyazıt camiinin s0) #aşları üzerinde 8 - 10 cocngun İyalınayak oynadıklarına dik- kat ettim. Kış günlerinde bize günün havadislerini koşarak yetiştir- meye çalışan küçük gazete satı- cılarmın bir kısmını yalınayak görmek az can yakıcı manzara- Bi ei ni? Halbuki: Milli Şeftmiz büyük İnönü Başvekâleti - zamanında köylülerimiz için ucuz ayakka- bi yapılmasını Sümerbank u- mum müdürlüğüne irşad yollu hatışlatmış idi. Bunun de Böykoz fahrikasında köylüler için.. yarma vaketadan 150 ku- ruşa dayanıklı ayakkabı yapıl- dığını gördüm. Ve bu malların tüccarlar tarafından vilâyetlere vkedilmek üzere alındığını bi- iyorum. Fakat ne çareki fahri- kanın büyük Şefimizin irşadile yaptığı bu hayırlı iş muvakkat bir zamana münhasır kaldı, İşin arkası gelmedi. Halbuki; halen Beykoz fabrikasında asker pos- talı imalinden artan yarma va- ketalardan, (ikinci nevi köse - leden) mevcut makineler saye - sinde köylümüz, fakir çocukları için ve dayanıklı ayakkabı ima- Ji mümkündür. Yalnız biraz himmet ve gay- ret bu hayırlı ve faydalı işi ba- garmaya kâfidir. Bu sghhi ihtiyacın tatmini karşısında fabrika müdüriyeti helki: “Yabrikamız taahhütleri- Bi yetiştirmek için imalât ka- pısitesinin (kabiliyetinin) aza- mi haddile çalışmaktadır. Bu- 'nun haricinde her hangi bir ta- ahhüt altına giremiyeceği,, ma- zeretini ileri sürerek işin için - B Hlraka taxBbüs'eder. T kat bu mazeret yerinde sayıla- maz. Çünkü; dünyayı sarmış bulunan harp ateşi karşısında | yaya tanıtmış oluyorlar, bizden fersah fersah ileriye git-| miş olan Amerika devleti fabri-| kalarının motörlü faaliyeti 24 saate çıkarmak gibi kararlar| izim hâlâ 8 saat | Memleketimizin iktısadi saha gında oldukça mühim bir mevki tutmuş olan Karamürsel fabri- kası gece gündüz çalışabilmek | için iki takım işçi çalıştırmak | usulünü senelerden beri tatbik etmektedir. Halbuki; Beykoz! fabrikalarında makinelerde 24 Baatte ancak 8 saat çalışıl- maktadır. Nadiren senenin bir| iki ayında bir takım ameleye| çift yevmiye verilmek suretile 14 saat çalışılmaktadır. Makine | lerde iki takım amele istihdamı Beykoz fabrikasında bir türlü tatbik edilmemektedir. Halbuki; —kundura sanayii Yeni Sabah ( CABONE BEDELİ | Ecnebi 1400 Kırg. 2700 Krg. 750 » 1450 » 400 » — 800 » 150 » — 800 » SENELİK 6 AYLIK 3 AYLIK 1 AYLIK BIZİR 103 GÜN 428 AY 8 1941 Cumartesi Öğle İkindi S.V1 — 9.0 Ezant 12418 — 16.07 Vasati Yatsı İmsak 142 8.09 — Ezani 20,50 3,17 — Vasatt Güneş 10.3 Sal1 Akşam 12.00 19.7 Fırıncılar Cemiyeti tarafın-| memleketimizde makineleştik -| dan börek, yufka, simid ve ten sonra bu sanatta Ççalışan| Pastacılara yapılan un tevzia-| bir çok san'atkâr işsiz kalınca| tında yolsuzluklar - olduğuna derhal saraçlığa akın ettiler. Askeriye saraci raç, kunduracı, terlikçi işçilerin den bir grup teşekkül etti, Böy- le bir işçi hücumu karşısın bulunan saraciye mütcahhitleri ve madrabaz usta başıları der- hal işçi yevmiyelerini a hadde indirmeyi kendileri bulunmaz bir fırsat telâkki tiler. Bu suretle elinin eme geçinen bir çok usta ve işçi ma- işet temin etmek bususun darlığa düştüler. Halbuki Bey- koz kundura fabrikaları muaz- zam makinelerine tam bir hız vererek 24 saat çalışmağa ba: sa hem ustalarımız, işçileri- z kalmıyacaklar, için et miyecek. Şüphesiz fabrikada azami istifade temin etmiş ola- caktır. Ayakkahbı san'atinin Türkiye- de vaktile ne derece ileri gitmiş olduğunu şurada kısa bir misal e anlatayım: 1310 senesinden 1326 senesi- ne kadar Yanbolulu *Ahmet ve biraderi Mehmet klâptanla iş- lenmiş yalın kat balo terlikle- rinden her sene otuz bin ile elli bin çift Amerikaya gönder mek te idiler. Bu tacirler bu suretle hem Türk san'atını yeni dün - hem de memlekete azami istifade te- min etmiş bulunuyorlardı. Merhum Bay Mehmedin oğlu Beyoğlunda Geyikli apartman sahibi idi. Yanbolulu merhum Bay Ahmet ve Mehmedin met lekette açtıkları bu san'at çığ rında kundura imalâtında Bey- koz debagat ve kundu! kaları anonim şirketi bü ve heyeti idare erkânı memle - ket san'atkârlarını toplayıp fab rikalarında geceli gündüzlü ça- Itştırsajar memlekete azami fa- ide temin etmiş olunacağı gibi vatana hizmet edecek genç ve gürbüz kollar yetiştiren fakir halka giyeceği uzun ömürlü ve sağlam ayakkabı temin etmiş olurlar. Bu suretle memleketin mühim bir derdi halledilmiş - 0- lur kanaatindeyim. Binaenaleyh; fabrikanın he- mevcut makineler saye ün- | Ik çocukları için ucuz ve dayanıklı a- 'e işlerinde snrî 4 bir| hem | de fakir halkımız papucsuz gez- | yaâsuzîugu Dün bir toplantı yapıldı dair yapılan ihbarlar üzerine be- lediye ve Toprak Mahsulleri O- fis müdürlükleri tahkikata gi- rişmişlerdir. Dun Toprak Mah- sulleri Ofi toplantı yavılmıştır. da belediye iktısat Saffet Si ri Ofis umum Müdür muavini Halid've esnaf mürakiplerinden asında — bulunanlarla — Pirici- lar Cemiyeti Reisi dinlenmiştir. Neticede — yolsuzluk — iddiaları doğru bulunmamak - ve bunun bazı zaruri sebepler dolayısiyle | meydana - çıktığı anlaşılmıştır. | Şikâyetci esnafın, şikâyetlerini önliyecek tedbirler alınmıştır. Simidci, börekçi, yufkacı - ve memur edilmişlerdir. Fırıncılar Cemiyeti Reisi tevziat — işinden | alınmış ve bu suretle yeni bir| formül bulunmuştur. Muhtekir blânçosu Şimdiye kadar Adliyeye verilen muhtekirler 338 i buldu, beş kişi sürgün ediliri Milli korunma kanununun kabulüne Temmuz sonuna kadar İstanbul adliyesine 338 ihtikâr hâdisesi veril- miştir. Bunun 61 tanesi beraetle, 164 tanesi de mahkümiyetle neticelenmiştir. Geri kalan kısmı henüz derdesti rüyet- tir. 164 mahkümiyetten de 135 tanesi tasdik olunmuş ve derhal infaz edilmiştir. Bu- nun 5 i sürgün, 12 si hapis ve geri kalamı da para ve ged cezasıdır. yeti idaresinin bu husus üzeri: ne dikkat nazarlarını çekmeyi memleket borcu bilirim . T. F. Yorulmaz HARP VAZiYETİ Motörlü (Baş tarafı Birinci sayfada) nunlarında saklı kudretten öte- sini elde ettiremez. Bundan ötürü, motörleştiril- -| miş veya makineleştirilmiş bir- liğin — komutanı, — makinenin fenni kabiliyetine ve icra kudre tine bağlı kalmak — ıztırarında- dir. Makineyi kullanan, onun çer-| | çevesi içinde tıkılmıştır. İşte bu vaziyet, başarış — imkânlarını daraltmıştır. Komutanlardan ranan ödevler çok geniştir: Sü- varinin ataklığı, piyadenin da- yanıklığı, topçunun ve istih- kâmcının teknik bilgisi! Makineli bir birlikte sürat, ötekilere nisbetle yüksektir. Bu kendiliğinden iş görme, düşü- nüp taşınma ve karar verme ka- biliyeti ister. Komutanlık, bü - tün bu güçlüklerle savaşmak mecburiyetindedir. Motörlü taşıma ve savaş va- sıtaları, cephe mevcudunu azal- tır, fakat bizatihi bir kuvvet temin eder. Bu yürüyüş kolları uzundur. Muha rebe fli güçleşebilir. Muharebe vaziyeti haricinde de çalışmak mecburyetleri büyük yorgun - huklar verir. Zırhlı ve motörlü birlikler komplikedirler. Muha- | rebe icaplarına göre istihdam- ları bir meseledir. Burada an- cak devamlı antrenman muvaf- fakiyet vadeder. Bu birliklerin muhtelif sınıf- lar arasında istihdamı da çok mühimdir. Aradaki münasebet- ler ortaya bir çok meseleler çı-| karmaktadır. Sulh devrinin pi üz akıp birlikler giden talim ve terbiye ve t:ılbi-W ler, yıldırım cümleleri katlarında motörlü teşekküllerde| Vasıtalar manı hava filoları olduğunu öğ. renmişti. 1936 tarihli askeri bir Alman mecmuasından alarak bir mec- muamıza geçirmiş olduğunu şu cümle dikkati — çekmektedir: “Makineleştirilmiş — birliklerin sevk ve idaresi meselesinde Rus askeri edebiyatının kararları da bir fikir verebilir. Rusyanın ineleştirme vadisinde önem e muvaffakiyetli savaşmala- rına rağmen, Rus mütchassıs - ları şu inandadırlar: Zarhlı vesıtalar, hattâ: kulla- nanların çoğu için bir mevcudiyet ifade ederler! Bu güçlük, teknik sahadax ve-Alman ordusu, bu güçlüğü yenmek için yıllarca savaştı ve | Mmuvaffak oldu. Asıl zorluk,| | tankların istihdamında idi. Tank, yollara bağlı değildi. A razi otomobilleri de yollar dı- şında yürüdükten müşkülâtına galebe çalındı. İki yıldanberi motör, ordula- | ra muvaffakiyetler temin etti. Rus topraklarında cereyan eden harekâtın ilk safhalarında mo- törlü ve zarhlı vasıtalar, en büyük mevkii kazanmışlar- dı. Üçüncü safhada, yani ordu- ların büyük kısımlarile karşı- | laştığı bu vaziyetlrde, motörlü | | ve zırhli kuvvetlerin ayni ehem * miyeti muhafaza edip etmedik- lerini anlamak için harekâtın inkişafına intizar zaruridir. Her halde silâhın dır. Vazifesi kadir, teçhizatı mükemmel, ye- ni metodları benimsemiş birlik- de yılmayacaklardır. az teminat — veriyorlardı. Bu Diğer taraftan, arazi ve mev- silâhın —harpte — kullanılma -| simin güçlüklerine hâkim ol - sı hakkında —muteber bir| mak, bu birlikler için imkânsız mikyas, düşmanın ateş te - siridir. Bu hayatı hazarda ya- şatmak güçtür. Manevraların verdiği derslerde zırhlı ve ma- kineli kuvvetlerin en büyük düş gibidir. O vakit kazanabilirlerse, arazi fe dakârlığına katlansalar da, ni - hayet kat'i müdafaaya imkân bulabileceklerdir. ünde bu hususta bir| zen, Toprak Mahsulle- | Ferid Cemal hazır bulunmuş -| tır. Toplantıda yolsuzluk iddi-| pastacılar tarafından seçilen 4 | murahhas un tevziatını idareye | bilinmeyen | sonra arazi | Bene | zırha. galebesini | kabul etmek, isabetli bir karar-| ini müdrik ve ifaya | beple, Rus orduları | Kahve bolluğu Şimdiye kadar hiç görülmemiş dereceyi buldu W Tutulan istatistiklerden mem- leketimizde şimdiye kadar hiç bir vakit görülmemiş şekilde kahve bolluğu mevcut olduğu anlaşılmıştır. — Kahve fiyatları da, bilindiği gibi, normaldir. Bundan dolayı, halkın kahve ihtiyacı, le temin edil. miş bulunmaktadır. Bu cihet göz önünde tutularak — kahve 5 z ve şar ı mukarrer- dir. Ancak bu mevzuda vatan- daşlara da düşen bir vazife var- dır ki lüzumsuz yere fazla kah- ve idhar ederek bazı açık göz- İlerin firsattan — istifadelerine imkân bırakmamaktır. Diğer| taraftan bu bojluk çaya da şâmildir. Son zamanlar da Mer-| sine yeni ve mühim bir çay par- tisi daha gelmiştir. Çay mü - varedatı devam etmektedir. Zorlu âşık +Metresinin kocasını yara- layıp kaçdıysada çok geçmeden yakalandı Tahsildarlık yapan Ali Ev - ren adında birisi, evvelki gece, | boşandığı karısı Haticeden 10 vaşındaki kızı Aynuru almak üzere Kızıltoprakta, Kuyubaşı sokağında 48 numaralı evino gitmiştir. Fakat Hatice kendi- sine kızı vermediği gibi, Meh- med Ali adındaki âşıkı da Ali Ereni bahçede bıçakla yarala- mıştır. Mehmed Ali, kamayı Alinin sırtına saplar saplamaz kaçmış, yaralı kamayı kendi eliyle çıkarıp karakola kadar gitmiş, bayılmıştır. Fazla kan zayi eden Ali Nü-| mune hastahanesine kaldırılmış | ve vak'ayı müteakip kaçan Meh met Ali de dün sabah vaka - lanmıştır. İstanbul Belediye- si garip bir teklif- le karşılaştı 3Baş tarafı 1 incl sahifede) dar bunun farkına varmamış- tır. Dahiliye Vekâleti entere - san bulduğu bu teklifi İstan - bul belediyesine — bildirmiştir. belediye vaziyeti tedkik etmek tedir. Fakat işin şayanı dikkat nok- tası teklifi yapan B. Hâmid İn- ceile Suad Tahsin İstanbul belediyesine bu mektum varida- tın ne olduğuna dair hiç bir if- gaatta bulunmamalarıdır. Bu iki zat varidat hakkındaki fi - kirlerini ancak belediye ile kat'i bir mukavele ile bağladıktan Bonra söyleyeceklerini bildir - mişlerdir. Avukat — B. Hâmid İnce ve Suad Tahsin bu sekiz Mmilyon liralik varidatın muay- | yen bir nisbetini belediyeden is- | Vekâlet 284 muallime Ka ihtil ıhua ün de 18 ihbar yapıldı Dün de 18 ihbar yapılmıştır. l" lari Verilen bir ihbara göre Sultan- hamamında Sünbüllü hanında Kavafyanın — japon bezlerini yüksek fiyatlarla sattığı anla - şılmış, tahkikata başlanmıştır. Bundan başka Kabataşta bir kömürcünün, kömür ihtikârı yaptığı ihbar edilmiştir. Ayrıca on mağazasının yüzde yüz kiz kâr satışlar - yapi asılmış Bu manifatura esinde bilhassa Organ- bu süretle - satıl- makta idi. İhtikâr maznunları Cümhuriyet müddeiumumil: nene verileceklerdir. | Karlmandaki di kuma lihtikâr hâdisesi Bavul ve çanta ihtikârı su- çundan asliye ikinci ceza mah- kemesine verilen Karlman ma ğazası müdürü Santiyago - ile tezgâhtarı Kostantin ve çanta | taciri Çaminin muhakemeleri- ne dün de mevkufen devam e- dilmiştir. Müddeiumumi — mütaleasını lemiş, suçluların tecziyesini istemiştir. Müteakiben suçlular müda- faalarını yapmışlardır. Muha- keme karar için talik edilmiştir. teşekkürler ediyor Maarif Vekilliği tarafından| 284 muallime gönderdiği birer | teşekkürname bu muallimlerin | iki sene müddetle mümeyyizlik | vesair maarif hizmetlerinde gösterdikleri semereli çalışma- | ları vesilesile teşekkür edilmek- tedir. İki celep ihtikâr- dan tevkif edildi Mezbahada — celeplik yapan Kamal ve ortağı Artin, Fiyat mürakabe komisyonu, Kara - man etin toptan 48 kuruş fiyat koymuşken 52 kuruştan sat - mışlar, dün de adliyeye verile - rek asliye ikinci ceza mahke - mesince tevkif edilmişlerdir. Muhakeme, — borsa komiseri Kadri ile Kemalin şahid sıfa - tiyle mahkemeye celbi için baş| ka bir güne bırakılmıştır. Kısa Haberler T v İç ve diş ticaret müdürleri — Ticaret Vekili Dış Ticaret Dairx reisi Cahid ile İç Ticaret Umum dürü Celâl, dün de Mıntaka Ticaret | Müdürlüğüne gelerek cari işler üze- rinde meşgul olmuşlardır. e İş Bankası Umum Müdürü —| İş Bankası Umum Müdürü Sadettin, | Ankaradan şehrimize gelmiştir. U- mum müdür, bir müddet şehrimizde | temektedirler. kalarak tetkiklerde bulunacaktır. İkincl ağır ceza mahkemesi dün sabah, Devlet Damga matbaasında vuku bulan 10 bin küsür liralık bir sullstimal hâdiseninin kemesine başladı. Vak'anın suçluları üç kişidir. Bunlar Damga Matbaası işleri me- muürü Hilmi makinisti Mahmud ve zamk usta- s1 Ethemdir. Okunan tahkikat ev« rakından anlaşıldığına göre bun- lardan Hilmi Erşen — diğer İkisile birleşerek 125 liraya bir zımba ma kinesi almış ve matbaadan çaldık- ları tabaka tabaka pulları zamklı- yarak bu makinede zımbaladıktan sonra pul bayii Pandeli, Nazmi ve Baki vasıtasile piyasaya —sürmüş- lerdir. Tesbit edildiğine göre maz- nunların bu şekildeki sahtekârlık- ları 10 bin küsür lirayı geçmiş ve parayı aralarında pay ederek ev satın almışlardır. || Hümi Erşen, Mahmut ve Ethem mevkufturlar. Pulları - bilerek sa- | tn eereüren.nuf bayil Baki; Panh |f set ve Nazmi de gayri mevkuüte turlar. muha- Erşen, — matbaanın Pul sahtekârlığı | yapacağımı | oldu; Damga matbaasında 10 bin liralık sahte pul basarak piyasaya süren | üç kişinin muhakemesine başlandı | Dünkü — muhakemeya, ile Nazmi gelmemişti, Maznunlar yakalandıkları zaman her şeyi, en ufak teferrüatına ka- dar itiraf ettikleri halde mahkeme de inkâr etmişlerdir. Hilmi İle Ethem, hiç bir geyden i Pandeli haberleri — olmadığını, makinist Mahmut İle Hilmi tarafından mat baanın kolleksiyonundan — çalınan ve bilâhare Holanda hükümetinin Türk pullarına birer nümune İste- Wesi Üzerine basılan pulların kli- geleri kullanılmak suretile yerine konulan kolleksiyon mese- lesinin Hilmiye ait olduğunu söy- ledi ve dedi ki; — Zımba makinesini ben aldım. || Fakat niyetim, Ankaraya taşına- cak olan matbaa İle gitmemek ve burada kalarak zımbalı defter imal etmekti. | Fakat makineyi aldıktan 15 gün #sonra hâdise meydana çıkarılarak yakalandık. Netlcede Mahkemo Pandeli ile Nazminin celpleri Için duruşmayı başka bir güne bıraktı. İ ol "ei AA RORİk nmmi: ı.xi GOĞÜK IKU (Başı 1 inci sayfada) | likte yine elde avuçta olanı da sarfetmiş olmamızdan iki yetim cuk ile hayatın pek acı haki- ati ile karşı karşıy | Az maaşa Trağmen mukt mesut bir yuvanın e€ ni olarak yaşamış ve h 6 hayatın: hiçbir. rüzgüri- gılaşmamış bulunduğum için birdenbire soğuk taş gibi hissiz hakikat karşılaşır dim. Bereket ye- mur olan arkadaşlarının — ikaz| ve yardımlarile cümhuriyet bütün diğer memur ailelerine olduğ bize tekalidi 1 için müracaatta bulun - imin inın — tedavi: sinde çok at ve dım göstermiş olan muhterem Sıihhat ve İçtimai Muavenet Ve kâleti celilesi, ve onun vilâyette çok kıymetli mümessili Sıhhat ve İçtimai Muavenet dü - m rünün lütufkâr — delâletleri: on beş yirmi gün gibi kı: kısa bir müddet zarfında yap- tığı hizmet senelerine ve m: aşa göre hesaplayarak 3017 No. lu Sıhhat ve İçtimai mu- avenet Vekâleti — teşkilât ve memurin kanununun — S1 inci maddesine ve askeri ve mülki tekaüt kanununa tevfikan 1350 liralık ikramiye tahsisatının eşimin memurluğunda iken ök düğü İnegöl belediyesi 1941 mali senesi bütçesine konul - mMası emrini verdi İnegöl — belediyesi belediye sıhhat teşkilâtının 3017 numa- ralı kanununun 36 ıncı mad - desine tevfikan tayin, t taltif ve tekaüt edilmesinin sıh- hat ve içtimai muavenet vekâ- letine ait olmasından ve eşimin İnegöl belediyesinde ancak - ye- di sene memurluk yapmış — bu- lunmasından ve belediye müs- tahdemin nizamnamesinde be hususta bir sarahat bulunma- masından bahisle itirazda bu - lundu. —Kaymakamlık ortada 3017 numaralı kanunun 81 inci maddesinde çok sarih bir hü- küm mevcut olduğundan mez - kür tahsisatın behemehal bele- diye 1941 yılı bütçesine konul- ması emrini tedkik etti. Belediye buna rağmen yine evvelki mütalea ve behaneleri ileri sürerek itiraz etti. Bu su- retle vilâyet makamı, kayma - kamlık ve pelediye arasında u- zun muhabereler oldu. Belediye Türkiye Büyük Millet Mecli- since kabul edilmiş ve kanuni- yet kesbetmiş, mer'iyete girmiş Ve yeni bir kanundaki açık sa- rahate karşı eski bir nizamna- mede sarahat bulunmaması behanesiyle ve hiç olmazsa bu seneki veyahut birkaç sene sav- saklamak ümidiyle Şürayi Dev- lette dava açtı. Şimdi biz bu dava kadar iki —yavrumla beraber hiçbir - taraftan beş para bir varidat olmadan âdeta ortada kaldık. Her şeyden önce hak ve âdaleti rehber edinen cüm- huriyetimizin — çok muhterem bir tedkik mercii olan Devletin hakkımızı — kabul tasdik etmesinden bir saniye bile şüphe etmedik. Fakat dün- yanın bu devrinde hayat şart- larının güçleştiği ve h pahahlaştığı — şu iki yavrumla bu hakikatin mey dana çıkmasma intizaren şaşırdım. Heryerde gibi fakirlerin ve kim- sesizlerin ana, baba ve hâmisi olması iktıza eden belediyenin kendisine senelerce hizmet ettik 'ten sonra ölen bir memurunun geride kimsesiz kalmış bir ka- dan ile iki yetim ufak çocuğun dan ibaret a kanun cümhuriyet hüküt evvet haklarımı ip ği şeref bilmesi kar bir kadının yapa lamaktan — şişmiş ve bilec akan yaşlarıma sabrı kati burkulan / sineme siz zavallı etim yı rumu bastırarak Si ve yoksulluğun ne olduğunu bil meyenlerin insafa gelmelerini ve yahut sevgili ve âdil cüm -| huriyetimizin kanunu tanıma - manın — karşılığını — vermesini bekliyorum. | Sayın gazetenizi takibim — sı- rasında birçok — dertlilere dever bulunduğuna şahid olduğum - dan uzun tereddütlerden son- ra nihayet derdimi size yaz- mağa karar verdim. Bu ferya dimın - sayın gazetenize derci- ni ve gazeteniz vasıtasiyle sa-| yın hükümetimizden bu acıklı | halime bir son verilmesini bek - lerim. İki mektebi bitirmiştir. ilk ve kızımızdan büyüğü Fakir rine bir g neticesine" AZustos 1941 Devamlı ıslık tahammül edebilir kit Haydarpı dan ban« liyö trenine man tenh: Mmarmı açtım; şu kısa mesafe- de rahat rahat akı ha birinci satırı okum; kalmadi. Pence bir odaya — gürültü ile koşan rür zi r cereyanı gibi ve £ fırtınası es- in ençlik ti. Ol am bölü den yirmi il di delikanlı h Gençliğin bu ciya si, gürültüsü, aralarında şaka- laşmaları, bir mevzudan bir Tmevzua atlayışları, ehemmiyet- siz fikirlere şekiller vererek çılgınca kahkahaları çok hoşu- ma gider. O kaynavan ruhla- rın, genç, dinç am, şakı- rak tezahürlerine de ka- rışmak, bir an için yarım — asır- lik ömrümü sağdan geri etmek isterim. — O0! burada ükrü, şöyle otur. — Âyaklarını çek... — A, Saime bak; uyuklayor. — Ninni söyleyeyim mi be- becik? — Hâmid! Bir tane nane şe- keri ver! — Bitti kardeşim. Sonuncu- sunu Atıfa verdim. Bu şapkasız başlarda, bu ka- vak yeli esen sevimli kafalarda lar tt deti, ne sat ben yer varmış! karmakarışık — saçlar, rüzsârlarının — ne güzel muz,, udur. Birdenbire hepsi pencerelere üşüştüler. Artık her geçen on- lar için bir eğlence oluyordu. — Ay! Şu basdibacağın çalı- mına bak — Bayana ne dersin? Pek enahzun; galiba nişanlısım kay- betmiş... — Büyük anne! Boşuna koş- ma.. Daha vakit var.. Bu da bitti.. Hepsi beş dakika ayni vaziyeti muhafaza edeme- mek şartiyle yerlerine oturdu - lar. Bu aralık içlerinden sarışın bir sevtan birdenbire büzülen dudaklarımın arasından — ıslıkla bir hava çaldı. Ah muazzep ço- cuk, ah! Bu da nereden aklına geldi? Derhal vedi ağız binrden bü- züldü. dudaklar bir araya top- landı; bir ıslık bandosu başla- dı. Kendi kendime: — İnsaalinh! Şimdi bundan da sıkılırlar. Başka bir eğlence £ Artık her şeyi unutmuşlardı. Bundan o kadar büvük bir zevk ahyor- lardı ki nerdeyi gittikçe yüksel- tivorlardı. Dudaklarından fır- layarak kulaklarımı — tahriş &- den çığlıklar her ton değiş - tikçe sinirlerime birer iğne gi- bi batıyordu. imdi hepsine birdenbire ünet gelmişti. Sanki ıslık genç sinirler üzerinde bir vazifesini — görü - bir Paketleri alıp öbür kompar- timana gitmekten başka çare bulamadım. Dün sabah da çalıştığım 0- danın yanındaki komşunun Susturmağa haki nerek bir saat da- bir kelime m beyaz küğıdın önün- meğe - tahammül edemedi Pence bir genç iskemle elleri cebinde, mütemadiyen bir ıshk üflüyor — Oğlum, evlâdım. yazık değil mi? Bi sen hem sen dinleni ben!. Makul - bir cevap vermedi; fakat ti Islıkçılar! Kendinizi — zorla papağan seviyesine indirmeyi- niz. Ve dünyada sinirli adam- lar da mevcut olduğunu lütfen unutmayanı:; ULUNAY hakkında göster- himaye ve atifet eseri ala- yli meceni olarak mektep ul edilmekte —bulundu- ğu şu sıralarda hiç değilse bu yavrumun — öğretmen okulu ve- ya buna benzer bir mektebe ka- yat ve kabulü hususunda yın Maarif Vekâletinin dikkat nazarının da celbedilmesini hür- metlerimle rica ederim. İnegöl belediye sıhhat memu- ru ölü İsmail Hakka Erkan eşi Nazife Erkan kimsesiz se' çocuklar yili hükümetimizin

Bu sayıdan diğer sayfalar: