14 Ocak 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

14 Ocak 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 OCAK 1919 “Tngiliz- Fransız ÇG bahaddin Ali Nasıl Öldürüldü? görüşmeleri Komünizmle mücadele | jiçin mühim tedbirler alınıyor Londra, 13 (a.a.) — (afp): Robert Sehumann'ın Londrada | — geçirdiği ilk günü işgal eden İn giliz - Fransız görüşmeleri yedi saat sürmüştür. Bakanların ilk | — işi müzakereler sona ermeden, yyâni yarın akşam yayınlanacak Oolan nihat tebliğden evvel hiç bir demeçte bulunmamayı taalh- | — hüd etmek olmuştur. Bu karara | — gimdiye kadar riayet edilmi Görüşmeler hakkında çıkan ye- | — gâne söylenti, M. Bevin'in bi: | — Uzak Doğu ve diğeri Yakın Dv ğu meselelerine aid olmak üze- Te iki komitenin teşkilini teklif etmiş olduğudur. Filhakika bu görüşmeler cs- nasında iki sıra meselelerin el? alınacağı kabul edilmektedir. İn giltere, Asyada — komünistliğin ilerlemesine sed çekecek en iyi çarenin milliyetcilik duyguları olduğu mütaleasındadır. Bundan başka, güney bölgesinin, yâni Akdenizin güvenlik alanının hu- dudları henüz belli değildir. İtal yanın Atlantik paktına katılma- Sı ihtimali ve kuzey Afrikanın enliğinin nasıl temin edilece ği hususları da paktı imza ede- cek olan devletler tarafından muhtelif zaviyelerden mütalca edilmektedir. İlk günkü görüşmelerin, güç- lüklerin geniş ölçüde betaraf e- dilmesine imkân vermiş olduğu temin edilmektedir. Ingiltere Savunma Bakanı —- Batı Birliği Savunma Bakan- larile bir toplantı yapıyor Londra, 13 (ALA.) — cAfp>: İn- giltere Savunma Bakanı Alexan- der, Fransa, Belçika ve Benelüks Eerupu Batı Birliğine dahil diğer memleketlerin savunma bakanları ile görüşmek maksadiyle bu sa- bah Douvres - Ostend. feribotiyle Brüksele hareket etmiştir. Sovyet Akademisinden çıkarılan yabancı âlimler Paris. 13 (afp) — Moskova| kanı Vavilov'un teklifi Üzerine İn giliz fizik bilgini Henry Dale ile Aanetli dERslş Nai âma l ahi YNĞ de demokrasi aleyktarı” durumla- rinden çıkarılmalarına karar ver- miştir. Büdce komisyonunda — Baş tarafı 1 incide — Sayım vergisi de tartışmalara sebeb olmuştur. Söz alanlardan İhsan Hamid Tiğrel, Ahmed Remzi Yüregir ve Abidin Potu- oğlu, verginin — iptidailiğinden bahsetmişler, hayvancılığın in- kişafına mâni olduğunu belirt- sişlerdir. Maliye Bakanından bu vergi- nin diğer memleketlerde mev- cud olup olmadığı sorulmuş ve alınan cevabda, yalnız Balkan- larda tatbik edildiği öğrenilmiz- tir. Büdceye 32 milyon lira gelir getiren bu verginin bir kalemde çizilmesi muvafık - görülmemiş, Maliye Bakanı da gelir vergisi çıkarıldıktan sonra bu vergiden vazgeçilebileceğini belirtmiştir. Hava kuvvetlerine yardım ver gisi bahsinde de tartışmalar ol- muştur. ' yarın müzakerelere devam edecektir. n büyük devletlere tekrar başvuruyor — Baş tarafı 1 incide kalmamıştır. Çin kabinesinin yo. niden sulh İstediği ve Çan-Kay. Hek'in istifa #tmeyi kabul ettiği bild rilmektedir. — Söylenildiğine - göre Cumhurbaşkanlığına Başkan mua. vini LA Tsung Jen geçecektir. Pa. kat bu yer değiştirmenin ne vakit vukua geleceği bilinmemektedir. Stajyer muhabir olmak isteyenlere Gazetemizin istihbarat işle Finde stajyer olarak çalışmak istiyen Kolle£ mezanu veya mükemmel fagiliz, bay- ların her gün saat 16 da (Yenl Sabah) Yazı İşleri Müdürlüğüne nüracaatları, — —mumumaz — Baş tarafı | incide — Şoför de onları bırakıp dönü- yör Onlar da doğruca Üsküb yo- Junu takib edeceklerinden h: men sola Bapıp fündalık bir mahalden şimali garbiye doğru yürümeğe koyuluyorlar. Ali Ertekin askerliği esna- Bında bu mintakayı pek iyi ta- mimaktadır. Ve daha evvel de Torahim ve Yanbolulu Osman ağlarında iki kişiyi daha bu yol dan Bulgaristana — kaçırdığını göylemektedir. Acaba yalnız onları mı ka- çırdı? Daha başkalarına da kaç mak hususunda rehberlik yap- tı mı? Bunlar kimdir? Bunları hakikaten kaçırmış mıdır? Yok ga bunlardan bazıları daha Sa- bahaddin Âlinin âkıbetine uğ rTamış midir? Bütün bu sualler maalesef bir sırdır. Çünkü katil Ali Er- tekin son derece hilekâr ve ya- larcı bir tiptir. Hiçbir sözüne inenmak caiz değildir. Yine burdan dolayı öldürülen kimse zân acaba hükikaten Sabahad- din Âli olup olmadığı da şib- hel'dir. — Vâkıa bütün — deliller kunu gösteriyor. Sabahaddin Âli ortada yoktur. Eşyası ka- tilin evinde bulunmuştur. Bu- lunan İskelet de 1.65 Boyunda şebirli, şişman, ve beyaz saçlı kir adama aiddir. Ağzında di Sabahaddin Âlinin altın dişine benzer bir altın diş bulunmuş- tur. Ali Ertekin de onu öldür- müş olduğunu söylüyor. Fakat bütün bunlar evvelâ kendisi çok yelancı bir tip olduğu için söy- ledikleri yüzde yüz hakikat olu- rak kabul edilemiyeceği gibi Sa bahnddin Âlinin mahsustan böy le bir cinayete kurban gittiği havadisini işaa — ettirmek için böyle bir dolap çevrilmiş olabi- lir Belkide bulunur Bize bulunan cesedin Saba- Eaddin Âliye aid olduğunu is- kat eden biricik delil saçlarının beyaz olmasıdır. Ağzında bulu- ran altın diştir. Eğer bu dışi yapan dişci bunu teşhis edecek Olursa o zaman mesele kat'i sürette halledilebilir. Ben bu- gün bulunan cesedin kemikleri- ni de gördüm ve tedkik ettim. Hâlen de kafatasının birçok zoktalarında üç dört santim uzunluğunda münferid bir va- ziyette beyaz kıllar gördüm. Bu itibarla bulunan cesedin şim diki halde yüzde yüz olmasa bi- le yüzde seksen ihtimalle Sa- Bohaddin Âliye aid olduğu ka- raatindeyim. 1İSTANBULDA DURUM VE AKİSLERİ Yeni Sabahın, İstanbul istik- barat teşkilâtının dün elde et- tiği malümatı da aşağıya sıra- hiyoruz: Sabahaddin Âlinin Bulgaris- tan hududunu geçmek üzere İ- ken — öldürülmesi hâdisesinin tahkikatı devam — etmektedir. Bulgaristana adam kaçıran bekenin elebaşısı olan Ali Er- tekin, ayni zamanda Sabaha?- din Âliyi de öldüren adam ol- duğundan, şebekeye dahil baş- ka kimselerin bulunup bulunma dığı, Ali Ertekinin muhakem>- &i esnasında Emniyet Müdürlü- irün devam etmekte olan tah Kikatının neticeye bağlanmasın danp sonra aydınlanmış olacak- tır. Sabahaddin Âlinin İstanbul- dan ayrılmadan önce, son da- kikaya kadar münasebette bu- Iynduğu kimseler Emniyet Mü- rlüğünce birer birer tesbit e- Gilmiş ve malümatlarına müra- caat edilmiştir. Bahis konusu olan isimler arasında Sabahad- din Âliyi son zamandanberi e- vinde yatıran avukat Mehmed Ali Cimcoz, dişn kendisile gö- Trüşen bir muharririmize şun'a- Tı söylemiştir: MEHMED ALİ CİMCOZ NE DİYOR? — Sabahaddin Âli ile 5 - 6 Behe evvel bir arkadaşın eviu de tanı: Kendisi komünis! Ük suçile mahküm olduktan Banra hiçbir resmi dairede ve mlesseselerde iş alamamış, bu yüzden allesi ve kendisi gayet kötü duruma düşmüştü. Komü- vistlik suçile damgalanmış ol- masına rağmen, kendisile arka- ddş olmakta hiçbir mahzur gör medim. Sabahaddin Âli benle temiz ve namuslu bir insan in- tibar bırakmış olduğu içindir, k! bilâhare kendisini evime bi'e kabul ettim ve kendi kamyonum da iş verdim. Kamyonumda bir kaç ay kadar çalıştı. Bu ara- da Anadoluya bazı seferler yap tı. Son olarak bana kamyon (- çin Trakyada bir iş çıktığını Ve ertesi gün hareket edeceği- Li göyledi. Kamyonun umur-u asen kendisine aiddi. Ayrılırken ertesi günü dönece ğini de ilâ Viküt iP Tudan dört b lüke' bir' a: Taan geçtiği haldı din Âli, ne de kamyon im göründü. Dört gün för S ni görür £ Kurusu e abahad: oförü im çıkageldi ve b. — Sabahaddin Âli nerecc F bu el r diniz, banı ildüm dedim. Şoför: — Beraber geldik, Sabahle- yin arabayı — temizliyordum. Kerdisi buraya geleceğini söy- ledi.. dedi. v Ben hâdiseden on beş gün kadar sonra idi, bir sabah eviü kapısı altından fırlatılmış — bir zarf buldum. Zarfın içinde Sa- bahaddin Âli tarafından tutu- len kamyonun hesablarile yaz- dığı bir mektub vardı. Benim bundan başka bir bildiğim yok- tur.> Avukat Mehmed Ali Cimcoz savcılıkca kendisinden - istenen mülümat hakkında da şunlacı söylemiştir: Savcılıkta camları kırık lir gözlükle bir portföy göste>- diler. İçindeki bazı şeyleri tü nıdım ve Sabahaddin Âliye nid olduklarını söyledim. SABAHADDİN ALİNİN AVUKATA GÖNDERDİĞİ MEKTUB Sabahaddin Alinin berber Ha- Mehwmed san vasıtasile avukat Ali Cimcoza gönderdi; sin eline geçen bir mektub şa- yanı dikkattir. Sabahaddin Mmektubuna <Bu mektubu aldi- anız zaman ben, bir müddet İ çin ortadan yok olmuş olaca- ğım> diye başlamakta, herk-sin kendisinin tebdilen — dolaştığını bilmesi lâzım geldiğini, bu ka- rarı vermeden çok düşündüğü- 'nü kaydettikten sönra, mektuba göyle devam etmektedir. *Kararımı müdhiş nefis mü- cadelelerinden sonra — verdim. Çoktandır verdiğim bu kararı tatbikte bu kadar geç kalmamın sebebi karım ve çocuklarım ve siz idiniz. Fakat bu şartlar al- tında hayatı devam ettirmeyi mânasız buldum.» ŞOFÖR SALİM HASEKİ 'NE DİYOR? Diğer taraftan bir muharriri- miz, avukat Mehmed Ali Cim- cozun kamyonunda şoförlük ya- pan ve Sabahaddin Aliyi Kırk- lareline kadar götüren şoför Sa- lim Haseki'yi bulmuş ve ken- disile konuşmuştur. Salim Hase- ki şunları söylemiştir: — Ben o zaman avukatın kam yyonunda çalışıyordum ve Saba- haddin Ali ile sık sık seyahatler yapıyordum. Bu arada bir defa Urfaya gittik, seyahatimiz - bir ay sürdü. Sabahaddin Alinin bir komünist olduğunu biliyordum. Zaman zaman takip edildiğimi de hissediyordum. — Onun için, hiç bir zaman Sabahaddin Ali ile fazla meşgul olmadım. Son hâdiseye gelince: Bir ak- şam, Sabahaddin Ali; bana gel- di, ertesi gün sabahleyin Kırk- lareline gideceğimizi — söyledi. Kendisini Edirnekapı tramvay durağında beklememi de - ilâve etti. Kararlaştırdığımız. gün, ben evden çıkmadan o Fatihteki evime geldi. Zaten kamyon evin önünde hazırdı. Beraberce bin- dik. Tam Edirnekapısına gelin- ce arabayı durdurmamı söyledi. Tramvay yolunda bekliyen bir adamı içeri aldı. Bana da peynir komisyoncusu diye tanıttı. Bu adamın Sabahaddin Aliyi öldü- ren Ali Ertekin olduğunu sanı- yorum. O vakit pek dikkat et- Memiştim amma, resmini görün- ce benzetir gibi oldum. Kırklareline beş kilometre ka- la durduk. Sabahaddin Ali, ya- nındaki adamla indi. Orada bi yaz temas yaptıktan sonra tek rar beni buldu: — Peynir işi olmadı. Ben bir gün daha kalmak mecburiyetin- deyim, Sen geri dön.., dedi. Ben de, odun yükliyerek- geri dön- düm. İşlerle doğrudan doğruya Sabahaddin Ali alâkadar olduğu Aradan birkaç gün geçtikten sonra, tekrar çağrıldım. Başla- diğım komedyayı sonuna kadar oynamağa — karar — vermiştim. Kamp direktörünün yanına bu imle vardım. Direktör, — beni görünce gülümsedi ve — hemen Cilly'den söz açtı. Şaşırmış kal- mıştım. Her halde Cill, güzelliğile teshir etmiş olmalı dı. Bir aralık ilgile bana sordu: — Bu kızla cinsi bir münase- bette bulundun mu? Evet, — Doğru mu söylüyorsun ? — Evet bay direktör. Kamp direktörü, öfkeyle aya- ğa kalkarak, odada, bir aşağı, bir yukarı dolaşmağa başladı. Sonra gelip karşıma dikildi ve gür bir sesle: — Kendi kendinden utanma- hısın! Bu yaptığın çirkin bir gey, dedi, Sen evli değil misin? Vak- tile karınla konuşmuştum. Ne iyi bir kadındı.,. Söyle, hiç bir utanma hissi duymuyor musun? Hayır bay direktör, — Bunun sebebini anlamıyor değilim... Evet, harb zamanım- da her gey, insana mubah görü- nür. Hele Cilly'nin harikulâde güzel bir vücudu var!... Demek sen onunla düşüp kalktın ha! 'et Bay direktör.. | Direktör Ciliy » adiyen onu tatr kkında bas için dönmesini bekledim. Gelme- yince, avukata uğramaya mec- bur oldum. Evinde kendisini bu- lamayınca kehdime ald hesablı Ti kapının altından içeri attım. Ertesi günü para — almak için tekrar aradım. Bana Sabahad- din Alinin ayrılmış — olduğunu söyledi. Sabahaddin Alinin her zaman hesablarını kaydetmekte olduğu defteri, avukatın masa- sında görünce, hakikaten ayrıl- mış olduğuna ben de kani ol- dum. Bu hâdiseden sonra ç ay kadar daha çalıştıktan son- ra ayrıldım. Bütün bildiklerim bu kadardır.» ALİ ERTEKİN'İN KARISI NE DİYOR? Anadoluhisarı, Yenimahalle, Buğday sokak, 10 numarada 0- turmakta olan Sabahaddin Ali- nin katili Ali Ertekin'in karısı Mediha Ertekin şunları Böyle- miştir: «— Bir müddet evvel po'is evimizi bastı. Kocama ald bazi eşya ile Markopaşa gazetelerini alıp götürdüler. Ben, kocamdan çok şikâyetçiyim. Eve, günde 20 kuruş birakıp gider, kizımla ber: 3r ne yiyeceğimizi düşün- mezdi, Son zamanlarda — ne iş yaptığını da bilmezdim. Odala- ra acaib acaib resimler koyar, kimse ile konuşmazdı. Babam Krklareli — ceza evinde — ol- masaydı halimiz ne olurdu . bil- mem. Kaç defa ayrılmayı dü- şüindüm, annem mâni oldu. Kırklarelin ceza evinde — ol- duğunu, oradan gelen bir mek- tubdan öğrendim. Namusumuzu dTekeledi. İnşallah asılır. Sekiz senelik evliyiz. Bütün hayatım zehir gibi geçti. Zalim ve esrar- engiz bir adamdı.» Bayan Medihanın kocasından aldığını söylediği mektubda Ali Ertekin, 30 lira gönderdiğini ya- ziyor ve çamaşır gönderilmesini istiyordu. BAZI İDDİALAR Sabahaddin Alinin bütün id- dialara ve Ali Ertekinin itiraf- larına rağmen öldürülmemiş ol- duğu kanaatinde olanlar da var- dir. Bu nokta üzerinde duranların ileri sürdükleri sebebler şunlar- dir: 1 — Sabahaddin Alinin elbise- lerinin ele geçmesi bir şey ifa- de etmez. Zira, Ali Ertekin ta- rafından Bulgaristana kaçırılan- lar, zaten İstanbuldan köylü el- biselerile ve kıyafetlerini müm- kün olduğu kadar tebdil ederek çıkmakta idiler. 2 — Ali Ertekin'in komünist olduğu ve Sabahaddin Ali ile de anlaşmış bulunduğuna göre, ifa- delerinin tamamile müretteb ol- ması mümkündür, 3 — Hudud yakınlarında bu- lunan cesedin Sabahaddin Aliye aid olduğu esasen katiyetle tes- bit ve teşhis edilmemiştir. 4 — Ali Ertekin, Sabahaddin Aliyi hakikaten öldürmüş olsa idi, bütün delilleri ortadan kal- dırmak için elbiseleri mutlaka imha eder, onları saklamazdı. 5 — Ali Ertekin'in bu elbise- leri cinayeti işlediğini isbat et- mek için sakladığını söylemesi, olsa olsa evvelden kurulmuş bir plânın neticesidir. — Zira, katil hâdisesinden sonra adam kaçır- ma faaliyetine devam etmiştir. 6 — Ali Ertekin'in işlediği hudud dışına adam kaçırma sı çunun cezası, adam öldürme cı zası kadar ve hattâ daha ağır- dır. Binaenaleyh suçunu azalt- mış olmak için katil suçunu ka- bul etmeyi ve bu vesile ile de milli bir hizmet yapmış olduğu- mu ileri sürmeyi yerinde bulgnuş ve hattâ bunu evvelden teftib etmiştir. 'NeVa BAŞMAKALEDEN (CZADEVAMEZZİ Şimdiden sonra, hele genc ve azimli bakanlara, başka — türlü müuamele yapılmak lâzım geldi- Zi anlaşılmaktadır. — Kabinenin müşterek mesuliyeti mevcudken ve anayasada sarahaten yazılı dururken habersizce böyle nı killer yapılması - zorlaşacaktır. Fakat Ankara rivayetleri biraz muhteliftir. Bir habere göre iki hafta evvel - Kasım Güleğe bu yeni vazifeden — bahsedilmiş, o da buna muvafakat etmiş, fakat sonra flilen keyfiyetin tahakku- ku dakikasında artık reyini al- mağa lüzum duyulmamış... Han- gi sebeb ve saiklerle olursa ol- sun kabinenin bu son bocalama İle esasen kötü olan durumu bir kat daha fenalaşmıştır. Büdcenin — komisyonda ağır tartışmalara ve çarpışmalara meydan verdiği ve mutad hilâ- fına bir aylık muvakkat büdce kabul edilmek zarureti hâsıl ol- duğu bir sırada, hafif te olsa, böyle yeni sarsıntıların vücudu kuvvetli ve azimli bir heyet kar şısında bulunulmadığı hissini u- yandırıyor. Halbuki açıksız, fa- sarruflu ve dürüst bir büdeeyi ancak çok iradeli ve demir ka- naatli müttehid bir kabine ka- bul ettirir ve tatbik edebilir. Her gün çıkan ve yalanlanan buhran rivayetleri bir de Ka- sım Gülek vak'ası gibi müsbet bir destek bulunca kiml kadar alevlenir!, YENİ SABALI Filistin anlaşmazlığı — Baş tarafı 1 incide — irine yarıyacaktır. 3 — İngiltere, gerek Akkaba ve gerek Ürdünün diğer herhangi bir kısmına karşı vaki olabilecek bi yahudi taarruzunu, kendisine karşı bir taarruz — telâkki ede- cektir. 4 — İngiltere, münazaaya sah- ne olan bölgede almış olduğu ih- tiyati tedbirlerden vazgeçmek ta- savyurunda değildir. (Bu tedbic- ler meyanında Doğu - Akdeniz üslerindeki deniz birliklerine hazır olmaları bildirilmiş, Akdeniz üze- yindeki Akzba — llmanına İngiliz birlikleri sevkedilmiş ve Süveyş Kkanalı bölgesindeki İngiliz hava kuvvetleri seferber edilmiştir.) Dışişleri Bakanlığının bir sözcü- sü, hükümet İiderlerinin — Filistin meselesiyle ilgili olarak zuhur e- den İngiliz - Amer!kan anlaşmaz- Jıkları hakkında enidşe duymakta olduklarını açıkça beyan etmiştic. Londra, 13 (ALA.) — — <Afpı: Londra — diplomatik - çevrelerinde kelirtildiğine göre Filistin mesele- sinin Rodostan ziyade Vaşington- €a halledilmesi ihtimali vardır. U- mumiyetle sanıldığına — göre Ro- Gosta İsrall ve Misir temsilcileri arasında cereyan eden müzakere- derin muvaffakıyet! büyük ölçüde İngilterenin Vaşington büyük cl- çisi Sir Oliver Franks'ın Başkan Truman ile yapacağı — görüşmele- rin neticesine bağlıdır. Bü müzakerelerin mevzuu, yal- rız Filistin meselesinin az çok tec Tübi mahiyette halli yolunda İngi- liz - Amerikan işbirliğini sağla- Tak değil, Londra ve Vaşington a- rasında Orta Doğuda takib edile- cek müşterek siyasetin ilk temel- derini atmak olacağı sanılmakta- dır. Bu arada Batı Birliğine işti- rak eden devletlerin, dünyanın bu parçasında sulhün — idamesindeki Amerika Vaşington, 13 (Naten) — Biri>. Pik Amerikadla çedlk sanaylinin ia- tihsalini balinlamak maksadiyle Rusların girişmiş cidüktari bür ma vevra önlenmiştir. Ruslar Aracri- Kanın kullanmakta olduğu manga- nezin üçte bizini göndermekteydi. ler. Son zamanlara yavaş yavaş — Baş tarafı 1 incide — vsulü de tatbik kabiliyetini ha- iz değildir. Bu usul terkedilme- lidir.r Bundan sonra Fikri Apaydıa söz almış ve şunları söylemiz- tir: «— Büdcede tasarruf müm- küzken gimdi müzakeresi yapı- lâr. bu tasarı gerekçesinde yü- lerdanberi tatbik olunan ada- letsizliği gidermek için yapıllı ğ ileri sürülmektedir. Tasarı- Jgalib karakteri büdce Açi- | fam kapamaktır. Hükümet a- cele ile tedkik etmeden tasatı getirmiştir. Gelir vergisi hazır lanıncaya kadar bir buçuk yıl H meriyete girecek olan bu kanunun şimdilik müzakere e- dilmemesini ve bundan vazgecil mesini ve reddini taleb ediyo- Tum.> SALAMON ADATONUN SÖZLERİ Bundan sonra Salamon Ada- t0 göz almıştır. Salamon Adato gurları söylemiştir: <— 280 bin mükellefe ayrı vo yeni vergiler yükletilmekte- dir. Hayat bahalılığı üzerine bir de vergi silindiri bütün n- fırlığile abanmaktadır. Olkü- ieetin yehi vergiler ihdas ve zamlar yapması pek - basittli Amma bu, halk için vahim ne- ticeler doğurur, Tanınmış ma- liyecilerden biri evergi yoluna sapan idareleri kökünden değ'ş tirmek lâzımdır» der. Hükümet zaler, tahammülfersa olan ha- yat güçlüğünü birkaç kat daha attırmaktadır. Maliye Baka- nu maliye büdcesi görüşülür- ken, hükümetin meclise yeni Rus sabotajı Ruslar, Amerika'ya manganez vermemeğe başladılar Kazanç Vergisi Tasarısı 'ya karşı bu sevkiyatı baltalıyor ve © — mik- tarda gönderiyorlardı. Amerikan hüküneti Kanadaya çelik ihrac etmiştir. Bunlarla 0- yada maden makineleri yapılacak ve bunlar inanganez İstihsali için Güney Afrikaya gönderilecektir. kilde bir nevi varlık vergisi ha-| Nnt alır. Bundan kaçınmak lâ- idır. 1939 da gayri sâfi ira- dı 550 lira olan bir dükkân hil- kümete 297 lira kazanç vergisi öderken, en son olarak vergi €796 liraya baliğ olmuştur.» ŞAHİN LAÇİN KÜRSÜDE Bundan sonra Şahin Lâçin gurları söylemiştir: «— Mucib sebeblere gelince, bunlardan biri — mükellefiyete teklif adaletsizliğidir. İkincisi de Milli Savunma masraflarını karşılamaktır.» Lâçin, rakamlara dayanarak, aüzletsizliğin bu vergi kanunı yüzünden bilâkis artacağını, esas tabakayı teşkil eden hiz- zmet erbabının omuzlarına bü- yük yük yükleneceğini anlat- mıştır. z Lâçin Milif Savunma mevzu- yna temasla şöyle demiştir: <— ©49 da Milli Savunma masrafları 948 e nazaran 15 milyon lira eksiktir. Binaena- Jeyh bu mucib sebebler bir ha- İkıkate dayanmamaktadır. Bu mil letir fedakârlık hissini sulisti- T! etmemek Jâzımdır. Tasarı- zan reddini istiyorum.> Bundan sonra Hasan Dinçer, Fahri Karakaya, Sâdi Irmak #a söz alarak, tasarının acele bazırlanmış olduğunu ileri süz- müşler, bunlardan Hasan Dinçer tasarının reddini, Karakaya tek rar gözden geçirilmesi, Sâdi Ir. mok ta komisyonca yeniden in- celenmesini istemişledir. 'BEN OLSAM GELMEM Bunlardan sonra Emin Sa- zak söz almış ve şunları söyle- iştir: «— Son damla bardağı taşı- yergi tasarıları sunmıyacağını söylemişti. Sayın Bakanımızın hâdiseler tarafından tekzib edil Tacmesini temenni ederim. Ver gilerde şimdiye kadar bir ada- letsizlik vardı ise, 25 yıldanbe- ri olduğu gibi bir buçuk yıl da- ha devam etsin, Yeni tasarile €sas kütleyi teşkil eden memur ve müstahdem, eski vergiyi ö- deyeceklerdir. Tasarının kabul edilmemesini taleb ediyorum.> REŞAD AYDINLININ FİKRİ Bundan sonra Reşad Aydınlı söz almış ve göyle demiştir: «— Hükümet gelir kaynakla- aanı dikkate almadan sadece İh- tiyselarını ileri sürerek tasarı- yı hazırlamıştır. Şimdiye kadaz muhtelif kanunlarla zamlar ya- pıldı, 940 tan sonraki zamların imesnedi fevkalâde ahvaldi. Hal buki şimdi artık bu bahis mev- zun olamaz, mükellefin de ter- zilât beklemek hakkıdır. Birçok esnafın ticareti bırakmak — 20- Tunda kalacağı meydandadır. Bükümet gayri meşru servet temin eden vurguncu ve soy- gunculara karşı hareket etmek istiyorsa, bunu ekseriyete tah- mil etmesin. Yeni kanun 948 e de teşmil edileceğinden bu, ka- menfaatleri nazarı itibara alına- caktır. Ne Hudul ) «Bi- Alman Komünistinin Başından geçenler» ve Hitlerin bütün nazariyelerin 'den daha çok meşgul ediyordu. Bir aralık onun samimi davra- nışından cesaret alarak, — Fire- lei'den bahsetmek istedim. Fa- kat o, bilmem neden, birdenbi- re hiddetlenmişti. Yanıma soku- larak: — Karın, lâyık olduğu âkı- bete uğradı, dedi. — Evet ama, Firelei hiç bir vakit komünizme inanmadı. — Biliyorum. Ahcak şu var ki karın, iyi bir karaktere Ba- hib olmıyan bir kadındır. İnsi- yakiyle hareket eden bir hay- van bile, Firelei'den daha asil bir kalb taşır. Bu gözlerden sonra kamp di- rektörü zile bastı. İçeriye giren gardiyana kat'i bir eda İl — Bu adamı hücresine götü- dedi Kelepçe takacak mıyız? — Elbette.. Bütün g Tün, i, kâbuslu bir rü- çirdim. muay di. remi ne için yeni Gardi, r gardiyan g anın mli bir çehr Ona G: a bir tub yazac müddet t —146 — reddüd etti, Sonra merakla sor- dü; — Nasıl bir mektub? — İtirafıma dair bay gardi- yan... — Uzun mu, kısa mi? — Uzun. Pekâlâ... Bunun Üzerine gardiyan, bava üç tabaka kâğıtla bir kurşun kalem getirip verdi. Sonra sağ elimi kelepçeden kurtarıp kar: gima dikildi. ve yumuşak bir sesle Haydi bakalım yaz! Gestapo şefine — hitaben, münizmi telin eden ateşli bir mektub yazmiıya başladım. Mok- tubda, artık proleter davasma inanmaktan vazgeçtiğimi, bol: viklerin sahte siyasetinden tik- sindiğimi söylüyordum. En son cümle olarak gunu kayded dum: <Ben bir Almanım, Bugün u kanaate varmış bulunuyorum ki, komünizme bel bağlıyan kim se, bir vatan Mektubu verdikten bir hafta sonra bir sabah erkenden hüc- reme yaşlı bir. gardiyan girdi. Yatağımı muayeneye lüzum vun ve hukuk anlayışile kabiri telif değildir. Bu vergi bu y- meden yanıma sokuldu ve ba- na: — Yürü bakalım! Gestapoya gideceksin? dedi. Dar koridorlardan geçerek, kampın zemin katına vardık. Burada her milletten mevkuf- lar sıra sıra dizilmiş bekliyor- lardı. Bizi bir kamyona tıka ba- Ba doldurarak Gestaponun mer- kez binasına götürdüler. Kamyondan iner — inmez, bu sefer beni arkadaşlarımdan . a- yırıp, karanlık bir odaya tık- tılar. Yarım saat kadar bekle » dikten sonra nihayet beni ça- ACheSOIl un Bırdılar. & demeci POLOETZENSEE — KAMPINA DOĞRU.. eet Kendimi hücum kıtasına men| — Yeni Bakan Marshall'in sub yakışıklı bir Nazi subayı- ç MARÜPLA L nın karşısında buldum. Subay, | — Siyasetini takib edecek Hitlerin Mein Kampf'ını bana| — Vaşıngton, 13 (AA.) — <Unk- uzatarak homurdandı: ted Press>: Acheton, üyan mec- — Bu kitabı okuduktan son-) tisi dişişleri komlsyonunda verdiği ra Poloetzeseo kampının kü-) izahat sırasında Rusyaya karşı <e- tübhanesine teslim edersin. sas hat hareketi> hususunda Korku ve hayretten dona kal-| Vandenberg tarafıncan sorulan su- miştım. Merakla sordum: &le cevaben Marshali'in siyasetini Poloetzensee — kampı mi) takib etmeyi vaadetmiştir. dediniz? Bu durumu bütün teferrüatiyle — Evet ya! Oraya gidecek-J izah edemiysceğiri — belirten yeni ir Dıişişleri Bakanı, komünizmin ya- Gardiyanlar yine beni bir sü-| yılmasına karşı bir kale teşkil e- rü koridorlardan geçirerek, ge-| den Marahall plânuun hazırlanma- niş bir salona götürdüler. Bur nda oynadığı önemli rolü hatır- Ja seyahate hazırlanan bir çok| Jotmiş - ve bilhassa — Amerikanın mevkuflarla karşılaştım. Gardi- | 'Türkiye ve Yunanistana — yardım| nlardan biri bana programını Kabul etmiş olduğu a1 (Devamı var) | izai 1 bakırhğında hizmet racak. Yerinde oturmak istiyen bir iktidar partisi zam kanun- larile Meclise gelmez. Ben ol- gam gelmem (gülüşmeler)>. Emin Sazak şöyle bir teklif- te bulunmuştur: <— Herkes samimi olarak memleketin ihtiyaclarını - göz- den geçirsin, parti mülâhazala- yına kapılmasın, devletin - ve reilletin tahammül kudreti öl- çülsün bu işler ondan sonra ya- pılsın. Buna yemin edelim. Me- selâ ben Başbakan olsam, Çalış- ma Bakanlığını kaldırırdım. Bu bakanlık ne iş yapar bilmem.» Müzakerelerin sonunda çeşit- li teklifler belirdi. Bunlardan birincisi: Tas: nwa tamamen reddini, ikincisi, tekrar geçici komisyona hava- lesini, üçüncüsü ise, Sâdi Bei tor tarafından yapılmış ve ta- sarının büdce maliye komisyon larından geçirilmesini istemiş- tir. Birinci teklif oya konuldu ve reddolundu. Sâdi Bekterin tek- lifi de kabul edilmedi. ZASARI KOMİSYONA İADE EDİLDİ Tasarının geçici komisyona havalesini istiyen teklifin esa- mi üzerine oya konulması sıra- sırda, komisyon, tasarıyı geri aldığını bildirdi. Bu suretle ta- serı tekrar geçici komisyona ha vale edilmiş oldı Muvafık, muhalif hemen bü- tür. söz alan milletvekilleri ta- sarının aleyhinde bulunmuşlar- dır. Tasarıyı müdafaa edenli komisyon sözcüsile Maliye Ba- kanından ibarettir. Tasarının, geçici komisyonda esaslı tüdi- lata uğraması kuvvetle muhte- meldir. Meclis yarın toplanarak güa- demindeki diğer mevzuları gö- rüşecektir. Yağma Hasan böreği B ir yabaı kete ne diye gider? Kendi memleketinde olreyanı, yapılmıya- orayım . size heyeti tedkik memle- yapılamıyanı öğrenmeke, değil İşte Yunanistandan da bize böy- de bir heyet geliyor. -Yalnız kendi memleketinde değil, dünya memle- ketlerinde bile görülmemiş, yapıl- mamiş, İşitilmemiş bir mes'eleyi tedkike geliyor. Hani her mevsimde gazetelerda okuruz: «Tütün piyasası d 'tün piyasası kapandır diye. Bu se- ne bakmışlar ki; açılan tütün pi- yasamızda mallarımızı sudan ucu- za, âdeta bodavasına veriyoruz. — Aman! demişler. Bu nasil olur? Bu acaib damping de nere- den çıktı? Türkler; dünya yüzün- dokl tütün fiatlarını sudan ucuz bir hale getirdiler. — Gidelim, — yerinda Börelim, bu kadar ucuz fiata tütüs Nü nasıl mal ediyorlar? — Öğrenee dimt.. Evet biz, biz züğürtler; — devlet büdeesi, millet büdoesi açık bizler, yabancı memlekotlerde ticaret atas şesi bulunduran, döviz için kıvrim kıvrım kıvranan bizler, tütünü böye le sudan ucuza satıyor muşüz. 8e bebini öğrenmeğe tedkik heyetleri Beliyor. Fabrikası top atan tüccarın mar Tnt yok mü alan? ! Ertuğrul Şevket Karadeniz tütün piyasası 24 Ocakta açılması kararlaştırıldı İstanbul, 13 (AA.) — Tekel 14 daresinden verilen malümata göre Ticaret ve Tekel Bakanlıklarıyla eklci ve tütüncülerin müştereken verdikleri kararda Karadenir tün diz? piyasası 24 Ocakta eçum- caktır. İstanbul, 13 (AA.) — Öğrenil. Ciğine göre bu yit açılan Ege tü- tün piyasasında bugüne kadar 48 milyon kilo tütün satılmış maktadır. Bilindiği gibi bu sene- Ki rekolte 4& milyon kilodur. sa- tışlar geçen yıla — nisbetle daha Müsald şartlar içersinde cereyan etmiş ve geçen senenin ortalama 190 kuruşluk fiyatına mukabil tü< tünlerimiz bu defa 215 kuruştan satılmıştır. Çek Avukatlar Komünistlik imtihanı geçirecek Prag: 13 a.a. (Reuter) — Ada- Jet Bakanı, Çekoslavakya'daki hâ- kim, avukat ve noterlerin Karl Marks ve Lenin doktrinlerinden heş kişilik bir heyet önünde imtiha na tâbi tutulacaklarını bildirmiş- tir. Gazanfer Heybeli sanatoryomunda — Baş tarafı 1 incide — doğru sanatoryomdan çıkacağı ve bir aylık istirahatten sonra tek-« yar güreşe başlıyacağı haber veri) mektedir. Diğer taraftan sporcular koru« ma derneği İstanbul şubesi, dün« den İtibaren faal'yete geçmiştir. Londra olimpiyatlarında zafere der kazanan sporcularımıza yapıs lan yardımı organize edecek olan Gernek, muhtelif teşekküller tara- fından yapılan teberrüleri kabure başlamış bulunmaktadır. ANKARADAKİ ALÂKA Ankara 18 (Hususi) — Kıymet4 h güreşçilerimizden Gazanfer Bllk genin hastalığı bütün memlekette olduğu gibi Ankarada da derin bir tcessür uyandırmıştır. Üniversite Bgençliği bu değerli — güresçimize yardım için teşebbüse geçmiştir Diğer taraftan dünya şampiyonla, yımızdan Yaşar Doğu ile Celâl A: tik de Gazanfere — yazdıkları çok #amimt bir mektupta teessürlerin! bildirmekte ve ellerinden gelen fe: dakârlığı yapacaklarını ifade et mektedirler. ——— , Hikmet Babân ruhuna mevlüd Eski Süleymaniye — mebusu ve Şirketi Hayriyo Umum mü- dürlerinden, Profesör Şükrü Baban'ın büyük - biraderi, Ci- had Baban, Selim Baban ve Firüze — Cemilli'nin — babaları merhum HİKMET BABAN ruhu için, önümüzdeki 16 O- cak Pazar günü öğleden son- aat 15.30 da Nuruosmani- şerifinde — Mevlüdü ettirilecektir. teşrifleri Nebevi zu eden kiraat zevatın rica olunur. Ailesi — aamaf

Bu sayıdan diğer sayfalar: