5 Şubat 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

5 Şubat 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

yadamcağızlar ya anlatanı döverler Stalin'in gizli maksadı nedir ? u .ıııın;ım— A adlı makalesinde, son günlerde Stalinin normal diplo- matik yolları bırakıp basın va- sıtasile Mr. Truman ile görüş- meğe can atmasının bir takmı gizli emellere istinad ettiğini be lirterek yazısına şöyle son veri- yör: İşte Stalinin diplomasi yolile değil, propaganda yolile üst üs- te yaptığı son görüşme ve uz- laşma teşebbüs ve tekliflerinin â, böyle bol maksadlı po- spekülâsyonudur. — Fakat adamları, ve Demokrasi Stalinin spekülâsyon yaptığını anlam ,lardır. - Nasıl anlamasınlar ki harbin sona erdiği 1945 yılın - danberi, Stalinin mutlak hâki- mi bulunduğu Sovyet Rusya, hiç bir sözünde durmamış; hiç bir itirazdan vazgeçmemiş, Bir- deşmiş Milletler teşkilâtını kul landığı vetolarla, barış konfe- ranslarinı da çıkardığı anlaşmaz lıklarlar baltalamakta israr et- miştir. Sovyet Rusyaya itimad caiz olmadığını anlamak için, Berlin ablukası — mes'elesinden daha kuvvetli bir delil olamaz. Kremlinde oturan kızıl çatler, yıllardır takib ettikleri düny: ya hâkim olmak htirasından vazgeçmedikçe, Mr. Truman ile Stalin on defa daha göi dahi, bugünkü vaziyet değişmi- yecekti lik: Amerika devlet dünyası Milli Müdafaa babında.. asvirde Cihad — Baban «Milli Müdafaa mevzu unda faideli bir tetkik» adım taşıyan başmakalesinde, iktisad doktoru Feridun Erginin, büd- zi kabartan milli Müdafaa açları teranesinin iç yüzü- nü aydınlatan bir yazısını ele a- larak, mevzuu şöyle özetliyor: Doktor Feridun Erginin gös- terdiği rakamlar isbat ediyor ki, hükümet, siyasi istikrarsız- lik ve harb devresinde bile, il hizmetlere memleket müda- faasından daha fazla ehemmi - yet vermiştir. Ezcümle, 1939 ile 1948 arasında Milli Müdafaa büdcesi yüzde iki yüz seksen nisbetinde bir artış kaydeder- ken, Maliye Bakanlığının mas> rafları yüzde 416, Milli Bakanlığının masrafları yüzde Sti, Emniyet Umum Müdütlü- ğünün masrafları yüzde <39, Gümrük Muhafaza Komutanlı- ğının masrafları yüzde 464 ve Matbuat Umum Müdürlüğünün masrafları ise yüzde 4539 nis- betinde çoğalmıştır. Su dürüm karşısında anlaşılı yor ki: Masraf endeksleri 1939 a kıyasen ancak 280 e çıkmış o- lan Millit Müdafaa Bakanlığı on sene önceki blidce vaziyetine gö Te €n az zam görmüş devlet da- irelerinden biridi, * Bir hazır cevablık rekoru H Ürriyette İğae ile Kuyu Kazan muharriri, soru- lan her suale cevab vermekteki ustalığımıza işaretle diyor ki: Olimpiyad fimlerinde güreş sampiyonlarımız gösterilmemiz, diyoruz; cevabı: €Ne yapalım? Propagandada muvaffak olamı- yoruz!> Servet sahibi memurları mal beyannamesi vermiye dâvet et- Taeli, diyoruz; cevabı: «Ne ya- remiyoruz!» ,Armatörleri zengin eden de- niz seferleri devlele kâr temin etmiyor, diyoruz; cevabı: «Ne rapalım? Henüz ticaretin acemi Onu yapamıyorsunuz, — bunü beceremiyorsunuz, şu halde si- zin yaptığınız, becerdiğiniz iş nedir? diyoruz; cevabı: <Hükü- Tet idaresi, şu ufak tefek işle- Tin heyeti umun te- Tekküb etmez mi? DE TAKVİMDENİ ÖR Bib YAPRAK Gülmemeli, utanmalı! (Baş tarafı 1 incide) Yalsomuzu görmüşler... Ya içimize sokulanlar acaba nelerimizi görmü- yorlar! Zira öyla işlerimiz - var Ki o bir; Puroyu yakmak için donanma mehe tabı gibi birer birer çaktığımız ki ritler o çamur ve pislik deresini an- dıran cokâklar, tonlarla insan taşı-; yan olobüsler, çeşit Çeşit Ücret a-| dan taksiler bunların yanında Ka- vakulak suyu gibi hafif kalır. Bunlara gülmiyelim... Utanalı Bereket versin dilimizi bilmiyor- lâr, Weselâ bu adamlara İstanbul belediyesini bir anlatmağa kalksak bu meyanda et mes'elesini, ekmek bahsini, kömür tevzüni — zikretsek yahut da menenjit olup hastahanc- 'yo kaldırılırlar. Vatan hikâyesi kşamda V başlık altında bir fıkrasında şu ibret ve rları okuyoruz: Sulistimallerle uğraşma işini, klâsik tâbiriyle, vatan meselesi saymak zorundayız. Çünkü ah- 'nan bu yazdığı lâk temelinin düzelmesi, bu mev zuun yoluna konulmasile başlı- yacak. Açık yapılıp suiistimaller me selesi görüşülen C: H. P. Grupu nun haberini yazan gazeteler, i- ri serlevhalarla gu — manzarayı belirtiyorlar: «... Gazetecilerden başka, din leyiciler bir kaç kişiden ibaı ti — Bir çok hatibler, - suüis mal ve suiidare sebebleri üzerin de durdular. Yeni hükümet, ko- misyon raporunu tetkik etmiş değildi. Neticede ekseriyet kal- Madığından, oturüm tatil câil- di.> Şu beyit akla geliyor: Vatan hikâyesi hâbâver oldu hüzzara Ben ağladım yine te'sir-i da- sitanımdan Binaenaleyh: — Bu —mevzua karşı herkesten biraz daha alâ- ka istemek hakkımızdır. N.K. P. T. T. Genel Müdür- lüğünün bir a Gazetemizin perşombe günkü nüs hasinda gazetelere bakış sütanun- da, «Tan> dan paklettiğimiz bir fi raya cevab olarak P.T.T. Gonel Mü dürlüğünden aldığımız — mektupla şöyle deniliyor laması «Yenimahalle ve Bakırköy istas- yonlarında ve inzibat karakolların- daki telefonlar idaremize ait olma dığı gibi hâdise günü civardaki dok tor vo dişçilerde bulunan telefonlar- dan hiç birinin d bozuk - olmadı in telofonla Je meşgül olm: min bozuk ol! Bunu ileri sürdükleri anlaşılmıştır, Durumu tevzihen arz eder, saygıla- Tımı sunarım.> Genel Müdür g_KISA HABERLER—ıI 1B.SE CA eĞ EREARĞ | * Muhammed Ali Elkebir gemi- si dün limanımıza gelmiş, Ameril da tahsilde bulunan talebelerimiz- den bir garap getirmiştir. * CHP. balosu 26 şubat — cu- martesi günü Taksim Belediye Ga- zinostnda verilecektir. Bir bayan şoförün idaresindo- ki <0540> plâka No: lu hususi oto mobil, Feri Köyde Anastasya ndın- da ihtiyar bir kadını ça ralatnıştır. * Polatlılı Nureddin İsket adın- da bir zat Sirkecide misafir bulun duğu bir otelde kalp — sektesinde ölmüştür. * Anadolu Hisarında bir konak:- “ta eroin imâl edip satınaktan sanık Hüseyin, İsmet, Niyazi “Kâmil ve Osman ile, Anastasın duruşmaları- 'a dün 5 inci asliye cezada devam edilmiştir. 4 Ali adında biri Nişantaşında Helvacı Abdulahtan helva alırken | arkadaşı Tevfiği bıçaklamıştır. 4 Yeşilköyde belediye mezarlığı bekçisi Asaf sarhoş alarak sebepsiz den hakkında takibata başlanmış- , Mektebler bir n V0 AAA hafta tatil edilecek m Sağlık müdürü, Milli Eğitim üğünün teklifini bekliyor —— Hayaların soğuk gitmesi dola yasile şehrimiz okullarında d sızlık nisbeti, dün yüzde y yi bulmuştur Sağlık Müdürlüğü ekipleri velki gün ve dün Kabataş, Hay « darpaşa liselerile Robert — Kolej'i teftiş etmişler, devamsızlık nis beti ve revirlerde yatan hastala- rın dürümü ile alâkadar olmuş - dardır. Sağlık Müdürü Dr. Palk Yargı cı, okulların catil edilip edilmeye- ceği konusunda şunları söylemiş; tir. âdetli soğuklar dolayısile gocukların - mektebe — devamları Büç bir hal almıştır. Maarif Mü- dürlüğü bu bakımdan bize bir tek Nf yaparsa, biz okulların bir haf ta tatil edilmesinde bir mahzur görmeyiz.> Belediye Mahrukat Ofisinin fır pını satın alıyor Şehir Genel Meclisi, dün — saat 15 de Sırrı Enver Batur'un baş - Kanlığında toplanmıştır. Mahrukat Ofisinin yarım “kal - miş fırınınla mübayaası münaka- şalara sebebiyet vermiştir Uzun münakaşalardan sonra fi rının alınmasında mali güçlükler ileri sğren Büdçe komisyonu tu - tanağı kabul edilerek - toplantıya son verilmiştir. Sahie fatura tanı edenler El tezgâhzarı dokuma koopera- tifi eskl idare heyetinden Azmi, Ahmet Seyfi, Sabahattin ve Hil - mi İle kooporatif üyelerinden do kumacı Sabriye Mahmut'un vazifeyi sulstimal ve sahte fatu - Ta tanzim etmekten sanık olarak yargılanmasına dün 9 uncu Asli- “ye Ceza mahkemesinde başlan - mıştır. Sanıkların sorgularını mütca - Kip Savcı mütaleasını - setdetmiş ve tevkiflerini istemiştir. Mahke- me kooperatif müdürü Azmi Ara- laner Ve fatura tanzim eden Mah mudun tevkifine karar vermiş - tir. Mevkuflar dün ceza evine gön derilmişlerdir. Diğer - sanıkların mahkemesine gayri mevkuf ola - Tak devam edilecektir, ve Kulak koparan Hatice ağırcezaya verildi Hatice adında bir kadın bir - lektrik meselesinden dolayı İsmet adında bir kadınla kavga etmiş, bo ma esnasında kulağını kopar- mişti. Hatice, öldürmeye teşebl iddiasile 1 inci ağır ceza malıkemc- sine verilmiştir. Talebe yurdlarının açığı Türk Eğitim Derneği Yurdların- daki devir teslim işi ul olan altı kişilik heyet demirbaş eşyala- rı tesbit etmiştir. Yurdün mühasebo — kayıtl çok muğlak oluşu ve 35 - 40 bin li- ra kadar bir açığın bulu: An- mütehassıs heyet karadan ikinci tar, — O halde bâkirsiniz? — Size itirafa cesaret edemi- yorum. — Sizin ruhunuzun eşi kime bebziyebilir? — Size, Bu itiraftan sonra Jak, me- tüfeleri hazfederek - gel yuma oturdu. Sevimliliğinin değerini, ta- valarının yumuşaklığını, çeh: sinin hareketlerini biliyor — va bunları bir orospu gibi kullanı- yordu. Bir erkeğin vücudünde bir dişi ruhu, Fakat tabif olan teshiri hilesiz ve yalansızdı. Ne- ya yarar? Kendimi mukavemetsiz görü- yordum. — Sizin isminizi, adresinizi biliyorum, Güzel, kibar, zeki duğunuzu da biliyorum. İştiha- 'nız da sağlam. Sizinki de- — Sofrada pek güzel uyuşu- 'orduk. Ötekiler amma surat ediyorlardı ha — İyi içiyorsunuz. — Yemek hususunda çelen leri siz kazamıyorsunuz. Bak- sanız a.. Madam.. Madembi gimdi dost olduk, Beraber yazı- yabilir miyiz? — Aslâ! — Kederden ölürüm. — Gömerler. — İyi amma yorsunuz? — İleriye. — O halde bana yazarsınız. İşte kartım, Ne zaman isterse- . Nereye yidi- XENİT ÇANAADARARAAAAAAAARARARAARARARARARARAARDA AARARARARAAAAAARARARARDARRALARARARI ARARANAN & ki çeşit Jİ Sirincisi, lmin tecrübe, müşahade ve akla da nan, tek ve değişmez olmak ga- yesini güden <objektif gerçeği ikincisi, duyguları, ihtirasları, gerçek — var muhayyilesi, gayrişuurü ve ba- tıl itikadlarile yaşıyan, dünya- yı ve kendini asla olduğu gibi göremiyen «tal jektif> gerçeği, San'at, bu gerçeklerden han- » İnsanın «sub gisini ifade eder? Şübhesiz ikla cisini, Bunu isbata lüzum yok tur: Bir şiir, bir hikâye, bir ro- man okumak kâfidir. Edel ta gerçek, hiç biri ötekine ben- zemiyen ve recl dünya ile pek Buna artık gerçek demek de Pök doğru olmaz. Zira san'at- kâr, uydurabilir de! San'atler- de yaratıcı muhayyilenin rolü- nü unutmamak Jâzımdır. İlmi mânada gerçek, mutlaka obje tif, olmak icab eder, Halbuki san'at eserlerinde biz daima, subjektif, devirlere, nesillere, ferdlere ve bizzat ferdlerin vaul telif anlarına göre değişen dün- 'a görüşleri ile karşılaşırız. Geçenlerde bu — sütunlarda bahsetmiş olduğum Ahmed Mu- hib Dranasın «Bir tren yolculu SARAH Zu gürinde olduğu gibi, harici | âlem, san'atkârın büyülü lara benziyen ruhunda tamami- lo yeni gekiller ve mânalar nlır, Bugün bunun başka bir misali- SARARAAFARAARAR DARARAANADA “E Edebiyat Bahistlerı :5> vâkıa, plâstik bir vâkıa — hali- ne geliyor. Fakat burada tegek- kül eden mimari hayalinin de hu Busi bir gekil aldığını görüyo - ruz. Üç kere tekrarlanan «ma- ni vereceğim, Misal Ahmed Hâ | âbid: Mâbedler: imesinin de gşimin «Yolları adlı gürinden' gösterdiği üzere, bu, dini bir mi- Yazan: |Doçent Dr. Mehmed Kaplaııı alınmadır. Evvelâ metni ı:ıku_v:ı— hm: Kuruldu işte, mesâfât içinde, Tâl-I mesâ, Bütün maabid-i hiss-i maa- bid-i hulya, Bütün maabid-i mechüle-i ü- mid-i beşor... Gurub içinde bu eşkâl-i bihu- düd-u zeheb Zücüc-) san'at-ü fikretle yük- gelirler hep; Büyük denizlere benzer etek- lerinde süküt, Süküt-ü namütenâhi, süküt-i namahdüd, Süküt-ü affü emel... Tem akşamdır... Şair, akşamı realitede olduğu gibi değil, ken di muhayyilesinde uyandırdığı tesire göre anlatıyor: — Akşam, Hâşime, hayali, fantastik bir mimari gibi görünüyor. Kozmik maridir. Bu mimarinin başka bir hususiyeti daha var: Bunlar, taştan mâbedler değil, «Hayal mâbedleri», «His mâbedleri» ve «İnsanlığın meçhul ümidleririn mâbedleri> dir. Akşam atmos- feri içinde, şaire, bu mücerred; gekilsiz ve mübhem olan rühi unsurlar, müşahhas ve şekilli bir hüviyetle görünüyorlar. Ufku bütün bu pskoloğik mima- Ti eserleri dolduruyor. Akşamın altın rengi ezeheb» bu lerin üzerine - vuruyor. düd» ve <Altın gekiller» grup i- çinde camdan yapılmış gibi yük seliyorlar, San'at ve fikir cam- larından yapılma olan bu mima ri gekillerini şair, toptan bir 8- da gibi tasavvur ederek, etek- lerinde «Büyük denizlere ben- zer> sükütu uzatıyor. Göz ile gö rülmez bir varlık olan «Süküt» Cevdet Kerim kendisine atfedilen sözleri söylemediğini ileri sürüyor A Cevdet Kerim İncedayı'nın Aydında bir konuşmada — Şark yetlerinden bahsederken: <Onları serbest bırakırsak i ya Hasso'ya, ya Memo- lna müsaade ede- r miyiz!> şeklinde bir cümle sarfettiği havadis olarak yayıı lanmıştı. Bu sözler, İstanbul niversitesinde okuyan Doğulu gençler üzerinde teessür uyan- dırmış, 50 kişilik-bir heyet, g: zeteler vasıtasile teessürlerini bildirmişlerdir. Haber aldığımıza göre Üni- versite birlik idare heyeti” bir toplantı yaparak bu mes'elede takib edeceği hattı hareketi tâ. yin edecektir. Diğer taraftan öğrendiğimiz2 göre Cevdet Kerim İncedayı kendisine atfedilen sözleri sar- fetmediğini bildirmiştir. Bursada tiyatroda bir hâdise Bursad (Telefonla) — Dün goco dursa Yıldırım Spor yararına Dağ cilik Klübü salonlarında M, Baki Tiyatrosu tarafından temsil verile- ceği sırada polise intikal eden bir büdiso olmuştur. Oyunun sonlarına doğru ? bir haldo tiyatroya gelen Dağcılık Klübü üy ve mefruşat mağazası sahibi Ze- ki Beşe, klüp salonunda sahnesi derinden Bursada mobil- tiyatro surduranlarla kuranlara ve yanlara şiddetli küfürler savu- rafak hakarotte bulunması üzerine Yıldırım Sporlu idareciler tarafın- dan dövülmek istenmiştir. Fakat buna polis mani Beşo'y Zeki Beşe, karakola olmuş, yakalamığlardır. gitmemek için kaçmış ise de bu sabalı yakala- narak cürmümeşhut mahkemesin; celbini zaruri kılmaktadır. sevk edilmiştir. Bucak ilçesi Belediye Seçimi Danıştay tarafından bozulan Belediye Meclisi seçimi 13 Şubat pazar günü yapılacak —— Bucak, (Hususi) — İki ay ev- vel Danıştay tarafından bozu- lan Bucak belediye — seçiminin feshi üzerine 13 Şubat Pazar gü nü yeniden seçim yapılacaktır. Kasabamızda üç partinin de teş- kilâtı mevcututr, Bu bakımda &eçimin çok hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Öğrendiğimize göre C. H. P. ve D. P. leri seçime girecek- lerdir. Motorlu karg; nakil yasıtaları sahibleri derneğinin faalıyeti Bir müddet evvel gehirimizde kurulmuş olan motörlü nakil va sıtaları sahipleri derneği — Veli Alemdar hanı 11-12 numaradaki cemiyet merkezinde son günler- de sık sık toplanarak otomobil sahiplerini alâkadar eden mü- him meseleler üzerinde görüş- Tülişlerdir. Yapılan son toplan- 'tıda cemiyetin şoförler cemiye- tinden ayrılmasına karar veril- miştir. Bununla beraber, otomo- bil sahiplerinin haklarını şo- dörlere ve hükümete karşı ko- tumağı bir gaye edindiği gibi bü unsurlar arasında ahengini temin etmeği de esas prensip o- larak kabul etmiştir. Öğretmenler toplantısı İlk Öğretim Umum Müdürü Yu- nus Kâzım Köni bugün saat 14 de Fındıklı 13 üncü ilk okulda öğret- menleri umumi bir. toplantıya vet etmiştir. Beşler komitesi iye, Yunanistan ve İtalya- ni nAvrupa Konseyi hakkında noktai nazarına müracaat edecek Ç ae Londra: (a.a,) — «Afp> Av- rupa konseyinin vazifelerini ve işleyişini tesbit etmekle mükel: lef olan beşler daimi kom bugün Londrada toplanmıştır. Sanıldığına göre, komite çok ya. kında aralarında İtalya, Yuna- nistan ve Türkiye de olmak ü - zere birçok memleketleri - ku - rulmakta olan Avrupa könseyı- hakkında noktai nazarlarını bil dirmeğe davet edecektir. Gayri resmi İngiliz çevrelerindeki ka naate göre Atlantik pakti akte- dilir ve Avrupa konseyi kuru - lursa batı devletlerinin Krem - lin ile diplomatik müzakerelere girişilmelerinin kolaylasacağı kanaati vardır. Teknik Okul Talebesi- nin teessürü Ölümünü — * irle — bildirdiği- miz Profesör Fuat Şarman'ın ölü Mü talebest Aarasında büyük bir teessür doğurmuştur. Dün rahmet- li profesörün talebesinden aşağıda- ki mektubu aldık : Yeni Sabah Gazetesi Yazı Müdürlüğüne: Çok kişmetli hocamız — Prol Fuat - Şarman'ın ölümü dol: biz Teknik Okulu talebelerin duğu derin teesstire İşleri düy sayın gazeteni- zin tavassutunu Ti Teknik Okulu Talebeleri Gençlik konferasına gidecek hey'et ASA N iştirak edecek «Türk Heyeti> resmi formalitelerin ikmal edileme- mesi yüzünden dün hareket edeme ir. Heyet önümüzdeki — hafta tayyaro ile gidecektir, niz o vakit gelirim, Uslu duru- Tüm, — Benimle daima uslu duru- lür. — Akşam yemeğinden evvel beni — bırakmıyacaksınız değil! mi? — Hayır, — Beraber Supe eder miyiz? — Evet. — Ne saadet! 'Ne çocuk! 'ocuk! Bir erkeği ilk defa o- larak çocuk tesmiye ediyordum. Birden o kadar hüzün duydum ki tekrar ettim: Çocuk. Ayrıla- nadığım, alışamadığım çocuk! Evli olmadığınıza yemin diniz... Yemin ederim, — Ne âlâ! Beni sevimli bul- duğunuza da yemin eder misi- niz? — Yemin ederim. — O halde bütün ümidlerime müsaade ediliyor. — Hiç birine, — Alayı bırakın... Hoşa gi- bir tip miyim? — Size çok söylemişlerdir. ——— — Ben de her dim, zaman inan- Ben de emin oldum de- mektir. — Evvelâ size hayatımı anla tayım, — Bu, bizim bir saatcik vak- timizi geçirtir. Kollej, Bakalorya, askerlik, büyük sanayi de sermaye, inti- zamsız ihtirassız sportif ve Işsiz bir hayat. İlâve ediyordu: — Ben yalnız namuslu kadın larla münasebette bulunurum, — Ve onlar da artık namuslu olmaktan çıkarlar,.. — Tabii, — Bu ne sizin için ne de kim se için büyük zararlı bir mace- ra teşkil eder, Sizin âsüde ha- yatınızı hiç bir ıztırab örseleme di. Evleneceksiniz; çocuklarınız olacak. Komedi — Fransezden madınazel Ruff sivri ve cilâlı tırnaklarla hisbe senedlerinizin varidatını ufalarken devam etti ğiniz klübün relsi; briç oyuncu su, (Lejyon Donör) nişanının ofisiye rütbesini hâmil olacak- / Çeviren: REFP CEVAD ULUNAY Biniz. Aksiyon Fransez gazete- sini okuyacaksınız, Çünkü kibar sınıfın gazetesidir. Excelsi, gazetesini de okuyacaksını: çünkü bir resim, bir makaleden daha vazıhtır. — İskambil falına da bakar mısınız? — Çok para alırım amma... — Gabri * İsminiz Gabri- el — Böyle te amiye ediliyorsanı kabahat bende deği — Bana hay ulmııı anlatınız, — Bir kadın hayatını anlat- maz; Onu icad eder, — Bana bir şeyler, anlatınız. — Kırmızı başlıklı kızın ha- kiki masalını anlatayım mı? İki ellerini göğsü üzerinde ka vuşturdu ve gösterdiği alâka kağlarını çattı. Neticeye çabucak geldik: . Kurd da kızı yedi, bir şeyler — Eğer kurd sizseniz, beni yiyiniz, — Fikriniz nedir efendim? Birdenbire bu ağırbaşlılığın ge- bebi ne? — Ağırbaşlılık mı? Oh! bilir? Belki bu akşam yanyana yatacı — (Tulon) a sabahın ikisinde varılıyor. — Siz iniyorsunuz... — Saat beşte (Kan) da. — Ben kı — Yapmi hiç affetmem, — Ya öyle pmak istersem! — Ben istemem, Hem de di söylüyorum. — Bari bana yazar Tısınız — Evet... Mevsim haber! , Bir de mahsulât fiatlerlı O zaman sizi id- Toy ve tecrübesiz bir tavırla İ elimi öptü. — Bir kaç ay sonra... — Askerliğimi yapacağım... — Tam kış mevsiml olacak.. Geceler derdleşmeğe müsaittir, Sizi misafir ederim; eğer. — Bir kaç gün sonra olsun... — Son sözüm budur.. Tepindi, yalvardı, beg dakika somurttu, gülümsedi; İki sıra parlak bembeyaz dişler... Ya- nak çukurlaştı. Yanık gök ya- kut renginde iki mest mazar... AAAAAARAAARARARARANI ARARARAN Akşam Mimarisi y a | vsifleri ile göz ile gö rülür tir hale getiriyor. Burada Hâşimin reel harici âlem yerine irreel bir hayal dünyası ikame ettiğini görüyoruz Haddi zatında renk ve ışık o- yunundan ibaret olan akgam, Hâşimde mânevi, plâstik ve me tafizik bir mahiyete bürünü- yor. Şair niçin akşamı böyle ta- savvur ediyor? Hâşimin giirle- rinde akşam ve gece temi teker Tür eder. Ve ekseriya çocukluğu na aid intibalar ile birlegir, Hâ- gim küçük iken annesile beraber| akşamları Dicle kıyılarında yap tığı gezintileri hiç unutmamış- tır. Bir çok gürlerinde, annesi- ni, akşam atmosferi içinde, ek- Beriya hasta olarak gösteriyor. Akşam, hasta annesi, ölüm ve Tmübhem çocukluk korkuları bir leşince gairin ruhunda manevi ve dini bir duygu yaratıyor. Bu mun neticesindedir ki akşam Hâ- gime metafizik bir mahiyett görünüyor. — Hâşimin akşamı mâbedlerle dolu bir ada gibi ta- Bavvur etmesinde belki Bağda- dın yahud İstanbul ufuklarının da tesiri olmuştur. Hâşim bu duyguları, hariku- lâde uslüb kudreti ile renkli ve müşahhas bir manzara haline getiriyor. Kelime birleşmeleri. ne dikkat edersek daima psiko- lojik ve mücerret mânalı keli- melerin plâstik ve — müşahhas müânalılarla yanyana getirildiğ ni görürüz: «Maâbi âbid-i hulya», <Zücâca. san- | atbü fikret» ilh... eİçinde» ve, Eteklerinde> kelimeleri mekâ- ni tesis ediyor. Hâşimin -bu şiiri de, diğer şi- irleri gibi « Görünmezsi «Gö- rünür», başka bir tâbir ile «Sub İektif> i <Objektif» hale getii mMektedir. Bu senbolizmin b lıca esaslarından biridir. Senbo- Tizme göre görünen âlemin arka sında görünmiyen bir âlem var dir. Baudelaire «Tabiat bir sen boller ormanıdır» diyordu. Eflâ- tunun eldeler âlemi> nazari si de ayni esasa dayanır. Hegep de kâinatta cihanşümul cesprit» nin tezahürünü görür. İslâm dün yasında mutavassıflar «Tecelli» fikri ile ayni fikri işlerler, Yu- Bir ben vardır bende benden içerl Bir âlem var bu âlemde içeri der. Görülüyor ki çok eski olan bir fikir, —belki bu fikri ipti- İ kavimlerin antropomorfik düşünüşü tarzlarına kadar gö- türmek kabildir— muhtelif çağ' larda, muhtelif milletlerde yeni şekillere bürünerek tekrar tek- rar görünüyor ve böylelikle e- bedi olarak devam ediyor. San'atkâra düşen vazife, kli- şe tefsir tarzları ve ifade gel leri içinde habsolunmıyarak, her şeye taze bir. göz ile bak- mak ve görüşlerini gahsi bir tarzda ifade etmektir. 'Tek ve Objektif gerçek fikri san'atin ve san'atkârın ölümüdür. He. san'atkâr kendi hakikatini söy lemeli. Yukariki misallerde gö- rüldüğü üzere, bu suretle üni- versel düşüncelere varmak ka- bildir. İnsanlar birleşmek medikleri zaman dahi içten içe birleşirler. Zira cevher aynidir. a em ea eee ea ea aa« Beni eğlendiriyordu. Hastalık hastası bir ihtiyarın| vehmini bir erkeğin temellük kudretini biliyordum. Şimdi ö- nümde bir eyarım İlâh» vardı. Birbirimize söyliyecek çok şe yimiz yoktu. Jak henüz doğmuş tu. Bana aid hiç bir şey bilmi- yecekti. Mütemadiyen hareket ediyor| du. Ben de onun böyle kıpırda- masını seyrediyordum. Bu neş'- eli hali bana kifayet ediyor, be- nim hayretim de ona yetiyordu. Kalkıyor, oturuyor, sigara İçi- r, rastgele konuşuyor, sana-| tine bakıyor, istasyonlarda İni yor, okumak değil açmağa bile lüzum görmediği gazetelerle ve bir anda sömürdüğü meyvalar- la geliyor; projeler de yapıyor, alıyor, tekrar satıyor ve benim Hiç görmediğim bu heyecan benim mantıkımı deviriyordu. Düşünceleri de tavırları gibi çok. O kadar kendi mevcudiyetinin üzerinde yüzül yordu ki bunun farkında bi değildi. Fakat onlar şifâ müci- zeleri yaratan bir kaynafa| hastaların dalması gibi ne tatlı ve şehevi bir teslimiyetle itimad ve emniyetine gömülüyorlardı. «Vagon Restoran> da karşı- lıklı itilâfımızı bir yeni zengin güvenile teşhir etti. -Üzerinde daimi bir şenlik taşıyor gibi idi. Şampanya ısmarladı; - bol bol güldü. (Devamı var) —- 5 SUBAT (9i0 —H istiklal mahkemeleri niçin kurulmuştu ? © stiklâl savaşı —sırasında turıu kanaatler, g.;ru,ın, gahsi menfaat- ler, yanlış inanışlar birbirlerile çarpışıyordu. Kutsal ülküyü bal talıyan bütün hareketler Türk milletine ihanetten başka - bir mâna taşımıyordu. Menfi insan- lar çok zaman adaletin son hız- la yürüyememesinden faydalana Tak fesadlarını devam ettiriyor- lardı; hürriyet ve istiklâl haree ketlerini aksatıyorlar; asırlarca Mmilletimizi zayıf düşüren mülcs- seselerin devamını — sağlamağa çalışıyorlardı. 11 Nisan 1920 de İngiliz uçak ları bütün Anadolu üzerinde uçarak başlıca şehir ve kasaba» lara bir takım kâğıdlar attılar b kâğıdlar padişahın emrile İstanbuldaki «ulema» tarafın « dan Mustafa Kemal paşanın â. $ olduğu hakkında verilmiş o- lan fetva suretleri idi. Ayni za- manda Balıkesirde bir çetenin başında olan Ahmed Anzavur'a paşalık verilmiş; Bolr ve Düzce taraflarında milli kuvvetlere karşı siâhlı bir ayaklanma te”e #iblenmiş, bu kuvvetlere <Hilâs fet ordusu» denilmişti. 23 Nisaa 1920 de Ankarada Büyük Millct Meclisi açıldıktan altı gün son- ra «Hiyanet-i- vataniyo kamtı. nu> çıkarıldı; İşte İstik'âl mahi kemeleri bu kanunun tatbiki i- çin kurulmuştur. İstiklâl savaşı sırasında mil- li gayelere aykırı hareketler İs- tiklâl mahkemeleri tarafından derhal cezalandırılıyor; böylece milli şuura henüz malik olamı yanlara maddi bir ders yordu. Bu mahkemeler normal tahakkuk Zamanlarda adaleti melerin tabl oldukları usullere uymak zorunda değillerdi; reis ve fizalarile savcıları da Mi Meclisi âzaları idi; — sanıkların bir takım — oyalama - yollarına sapmaları, kanunların püf nok talarını bulup adaleti gex meleri imkânı bırakılmıyordu. İstiklâl savaşı zaferle bitmiş olmasına rağmen, geri zihniyet- “lerin huyanet hareketleri sona ermemisti. 1925 başlangıcında Doğuda Şeyh Said isyanı çıktı. Birl Doğu vilâyetlerinde diğeri Ankarada vazife görmek üzere iki İstiklâl mahkemesi teşkil o0- dundu. Ordumuz isyanı bastırır« ken İstiklâl mahkemeleri de â- Öetlerim etebayıfarımı astırdı. 1926 Hazlranında İzmirde Mustafa Kemal paşayı öldürmek istiyenler suç üstü yakalandı. lar; yeniden kurulan bir İstik- Tâl mahkemesi suçluları ve da. ha bazı mühim şahsiyetleri üçer beşer idama mahküm etti. Bütün büyük inkılâbların ger gekleşmesinde İstiklâl mahkeme lerinin çok müsbet rolü olmuş- tur. Hükümet mormal zamanın başlamasile beraber bu malhıke- meleri kaldırdı; fakat anlaşılı- yor ki kanun devam ediyormuş; çünkü son haberlere göre bu kanunun da - kaldırılması - için gereken muamelenin yapılmak. ta olduğu bildiriliyor. Kadircan KAFLI —.. Gümrük memurları Yardım Cemiyeti konvgresi İstanbul gümrük memurla dım cemişeti yıllık kongresini düa saat 16.80 da gümrük baş müdüre lüğü binasında baş müdür lik'in başkanlığında yapm Eski idaro heyetinin faali, mali raporlarının okunarak kabul edilmesini müteakip yeni idare hex yeti seçimine geçildi ve yeni idas re heyetine Fehmi Tevedoğlu, Hays ri Ersoy, Ziya Kuleli, Hüseyin As danır, Emfa Paksoy seçilmişlerdir. Seçimden sonra serbest dilekler Börüşülerek kongreye son verildi. Kibar bulaşıkçılar Kizılayın Üniversitedeki aş oca Binda çalışan bulaşıkçılar dün aai n iler larm çok soğuk oldu; süre rek tabak ve kaşıkları yıkamamış: lardır. Öğle yemeğine gelen bir — kısım * talebo tabak vo kaşıkları bizzat yı kayarak yemek yiyebilmişti, Rumi K.sâni 1364 23 Kasım: £ Güneş T 06 1 36 Öğle 12 28 6 59 İkindi 15 13 9 43 Akşam ı7 sı 12 Yatsı 19 64 1 83 İmsak 6 27 1 68

Bu sayıdan diğer sayfalar: