22 Şubat 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

22 Şubat 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA: * Z | İKTİBASLAR Kansertedavisinde atomun rolü —— Seyra — Bir tavşana - radio - iod dozlar yutturmak suretile, diğer guüddelere zarar ver- meksizin, tircid guddesi tahrip edilebilmektedir. Kâ ğit parçalarının yardımile cilt kanserine tatbik edilen radio - fosfor mahlülü, has- talığı iki ay içinde âzami derecede azalttığı hayretle müşahede edilmiştir. ———W K Psrrn Sen nehrine bakan en yüksek bir tepesi üs- tünde Châtillon fabrika binası yükselmekte ve Pransanın «Zoc> adıni taşıyan ilk atom pili bura- da imal edilmektedir. Hiç şüphe yok ki, Fransız <a- tomist> Jerini, yüzlerce milyar dolarlık bir atom sanayilhi — vü- cuda getirmiş olan Amerikan a- tom âlimlerile mukayeseye kalk- mak boş bir iddia olur. Zira mali bir bulran içinde yuvarla- nan Fransada ne Hanford, ne Oak - Ridge, hattâ ne de Los Ala —mos'daki sanayi tesisleri nevin- den atom fabrikaları vardır. Bun dan başka bu harbden önce <a- tomun parçalanmasına ait uraş- tırma» lariyle dikkati çeken Fran #&a, Anglo - Sakson'lar gibi başka milletlerin ve bilhassa Almanla- Tın atom hakkındaki etüdlerin- den istifade edemediği için, sa- dece kendi âlimlerinin dehâsına gığınmak mecburiyetinde kalmış- tır. Buü yüzden değil midir ki Fran sa, kelimenin hakiki mânasile hiç bir zaman atom bombaları vücu- da Egetiremiyecektir. Onun La Fontaine'in masalında, yüksek- te âsılı duran üzümlere ulaşama- dığı için ömuz silken tilki gibi bir tavır takınması bizi sevindir- melidir. Zira Fransa, bu durum- da kaldığı müddetçe, vicdanları rahatsız eden bir Hiroshima vak- asına ssla Ssebep olmiyacaktır. Şimdi Fransız enerji komisyonu- nun önünde, insanlığın ıztırabını dindirebilecek mahiyette ölan şu hayırlı ufuklar açılıyor: Katıksız ilmi araştırmalar, — notrönlarin «bombardımanlarına» ait ciddi araştırmalar, hastahane ve Bio- loji lâboratuvaflarının işine ya- rıyacak kiymetli ” <ısotopş ların istihzarı... Bir atom bombasında, serseri bir nötron veya kozmik bir şua' tarafından parçalanan bir ura- niom atom çekirdeği, üç nötron- la birlikte bir brom ve bir de lanthan çekirdeği vücuda - geti- rerek patlamaktadır. Bu sonun- cular da, komşu atomlara çarpa- Tak, âni bir surette <atomun par- çalanmasına> imkân vermekte- dirler. Pek az bir farkla atom pilinde vukua gelen tecezzi hâdisesi de atomda olduğunun hemen ayni gibidir. Saniyede 10.000 kilomet- Ye sür'atle hareket eden nötron - Projektil'ler, başlangıçta -sani- 'Yede 2.000 metre gibi bati bir tür'ate maliktirler. Bunlar, tabit uranlum atomlarına çarparak, tedricen uranium'u plutaniom'a tahvil ederler. Bundan sonra platonium atomları da patlamak Suretiyle harareti âzami seviyeye vardırarak zincirleme reaksiona sebep olurlar. Çimentodan imal edilmiş olan «Zoe> atom pilinin ise kenarları 6 metreyi ve yüksekliği 4 metre- yi bulmaktadır. Bu pilde, her iki ucunda uraniom oksidile dolu iki tüpü ihtiva eden alamuniom'dan geniş bir kab vardır. Kabın içe- Tisine «ağır su> doldurulunca, u- Tanium'un saçtığı nötronlar, bu sudan geçerek, gidip komşu kab- taki uraniom atomlarına çarp- maktadırlar. Zoe atom pilinde açık duran ufak epencere» lerden bir çubuk vasıtasile muhtelif maddelerden eşantion'lar idhal edilmektedir. Nötron'ların bombardımanlarına. tbi tutulan bu eşantion'lar ise, Tadio - aktif şualar neşretmekte- dir. «Nötronların vücuda getir- diği cehenneme> bir dakika için daldırılan bir gümüş yaprak der- hal caktif bir şua> haline gelmek tedir. Bu ameliye sayesinde, kö- Mür, iod, fosfor gibi basit cisim- lerin çoğunu, tababete elverişli hassalara malik ağır <isotop> la- ra tahvil etmek mümkündür. Nötron - projektil'ler, kendi ato- mik çekirdeklerine gelip sokulur ve böylece kimyevi hassalarını değiştirmeksizin onları ağırlaştı- rırlar. Siz eğer mugaddi bir cis- mi «harekete» getirirseniz, onu bu hale ifrağ ettikten sonra da pekâlâ yiyebilirsiniz. Bu, vücudda yapılan — <ışıklı deva> ların tahakkukunu imkân dahiline sokmaktadır. Bu suretle balık, beyin gibi gıdalarda mev- cut olan fosforun yarısını çı rarak, bunun dörtte birini beyi- ne, geriye kalan kısmını vücudu beslemeğe hasretmek mümkün görülmektedir. Bir tavşana radio - od dozlar yutturmak suretiyle, diğer guddelere zarar vermeksi- zin, tiroid guddesi tahrip edilebil- mektedir. Bu kâğıt parçalarının yardımiyle cilt kanserine tatbik edilen bir radio - fosfor mahlülü, hastalığı iki ay içinde azami de- recede azalttığı hayretle müşahe- de edilmiştir. Daha şimdiden klinikler, insan vücuduna hakiki «bombardıman- ci - atom> lar ithal etmeğe mu- vaffak olmuş ve birçok hastalık- ların ânide tedavisini mümkün kılmışlardır. Kanser hücrelerinin (çok hassas oldukları gözönünde bulundurularak, bu hastalığın a- ftom sayesinde iyi edilebileceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Atomla İşleyen Otomobil Atomla işleyen otomobil ve ge- milere gelince şimdilik bu yoldu Atlantik ötesinde gösterilen faa- liyet hayret verici bir seyir takip etmektedir. Fakat kudreti henüz bir cep elektrik lâmbasını aşmı- 'yan «Zoe» pili bugün lokomotif- leri harekete getirebilecek durum 'da değildir! Bununla beraber mühendislere göre bu pil, her şeyden önce ta- kati azamiye çıkarılması müm- kün olan bir hararet kaynağıdır. «Zoe> pilinin harareti sayesinde Su ve civanın zevebanile elde edi- len buhar, tuürbinlerde kullamıla- bilecektir. Bu suretle atomla iş- leyen bir gemi, sırf Zoe pilinde depo edilmiş uraniomun yardımı- le, hiç bir yakacak Malzemeye ihtiyaç göstermeksizin, iki yıl zar fında kendi kendine hareket ede- bilecektir. Yalnız ortada mevcut olan bir müşkül varsa, o da, pilin cidar- larından fışkıran serseri nötron: ların sebep olacağı tehlikedir. Bu gün atom enerjisinin günlük ha- yata tatbiki ne kadar çetin bir Safha arzederse etsin, ilmin dev adımlarla ilerleyişi, bunu, er geç imkân dahiline sokacaktır. - «İnter'den» —e AAA Benzine zam ve motörlü nakil vasıtaları Akaryakıt fiatlarına yapılan zam üzerine motörlü nakil vasıtası iş - lctenler bu zammın tarifelerine ak settirilmesini isteyeceklerdir. Fakat düne kadar belediyeye bu. hususta — Terhangi bir — müracaı yapılmamış olmakla beraber, Şe - ŞEHİR L HABERLERi Bu yıl Buğday az Ekmek çeşnisinde yeni bir değişiklik yapılacak Bu seneki buğday İstihsalinin, 1s tihlâki karşılamıyacağı - söylenmel: tedir. Tik yapılan tahminler hilâfı- a istihsalin 430 nirbetinde az ol- duğu anlaşılmakta, sonbahar ekim- lerinin de kötü gittiği haber veril - mektedir. Konya ve havalisinde son- baharda yağınar. yağma sı ve kışın giddetli geçmesi, ekimin iyi netice vermemesine — sebebiyet vermiştir. Bu münasebetle Ticaret Bakan- Eğinin bügünlerde büyük gşehirler Ge ekmek çeşnisinde yeni bir deği- Şiklik yapması kuvvetle — muhte - Teeldir. İlkokul talebeleri peti her yıl azalıyor Milli Eğitim Bakanlığı, dün tek- mhil vilâyetlere, bu arada İstanbul vüğyetine bir tamim göndermiştir. Bu tamimde, iik okul - sayısının arttığış buna mükabil okullara de- yam eden talebe sayısının - endişe verlel bir şekilde azaldığı belirtil- mekte; İlk öğretim dâvasının ta - Yakkuku uğrunda sarfedilen — gay- retlerin boşa gittiği kaydedildikten sonra gerek Milli Eğitim Müdür- düklerinin, gerekse, vilâyet maka- nanın İlk öğretim dâvaşı ve — ilk okullara devam — nisbetinin yüzde yüze çıkarılması için ellerinden ge- len gayreti esirgememeleri İstennek- tedir. Gripli Talebeler okula alınmıyor Şehrimizdeki grip salgını dola- yiziyle okuların kapatılmasından Sarfınazar edilmiştir. Yalnız, hasta olduğu tesbit edi- den öğrencilerin okul idareleri ta- zufından okula alınmaması, hasta 5ğin daha fazla yayılmasını önle- ek için bir ihtiyat tedbiri olarak Güşünülmektedir. * Sağlık Müdürü Dr, Faik Yargı- c dün Çekmeceye giderek tetkik- Terde bulunmuştur. Sağlık Müdürü Çekmecede de bir ksç grip vakasının - görüldüğünü, fakat hastalığın hafif geçmekte olduğunu söylemektedir. Mahkemelerde staj müddetleri — | “Yargıç adaylarının mahkemelerde Ki Staj müddetleri yenlden tesbit cdllmiştir, Yeni şekle göre adayların ağır Ceza, savcilik ve asliye ceza — staj tefiddetleri; 8 er, ay Hukuk 2 şer ve Sorgu hâkimleri staj müddetleri 1,5 aydu. Beyoğlunda bir kamyon kazası Evelki gün gece yarısı — İstiklâl ca€desinden geçmekte olan — goför Mehmet'in idaresindeki 101085 plâ-) ka No. lu kamyon, şoförün ehliyet sizliği yüzünden kaldırıma çıkmış, Sevim, Kallikof, Nadiya ve Hasan adlarındaki kimselere çarpmış, ya- ralamıştır. Kazazedeler derhal Beyoğlu has tahanesine kaldırılmışlar ve teda- vi altına alınmışlar, Hasan ölmüş tür. Amerikan yardım hey'eti Raşkanı şehrimizde Memleketimizdeki Amerikan ka ra yardım heyeti başkanı Gene - ra| Mac, Bride ve Amiral Seat - tlo ile maiyetleri dün İzmitten şehr mizo gelmişti Yardım heyeti başkanları şeh - rimizde beş gün kalacaklar ve bu arada yardım meselcleriyle — meş- Bgül olacaklardır. kir Meclisi üyeleri, böyle bir zam, teklifinin belediyece reddedilmeme »i hususunda İlgililerle temasa geç | mişlerdir. DUNKU ve EVVELKİ GÜNKÜ KISMIN HÜLASASI Bir ilkbahar akşamı, güneş ufukta kaybolduğu sırada —siyah ve Kapak bir otomobil Istinye ile Boğazı birbirine Lağlıyan asfaltın Ye- niküye dönen köşesinde durdu. Arabadan çıkan iki sevgili, burada yaz Kış açık olan bir gazinoya girdi.. Cemile tanınmaktan çekiniyor, Ek- Tem ise herkesten gizli sevişmekten artık bıktığını söylüyor. İkisi da güzel, Oturduktan —aonra konuşmağa başlıyorlar. Ekrem dâdeta Cemileyi azarlıyor. Bu esnada gazinoda bulunan, kocasının en aziz dostu amili gören kadın: — Byvah mahvoldum Ekrem!... Diye kısa bir feryat koparıyor. Jyorlar ve uzaklaşıyorlar, Ce Ve alelâcele çıkarak otomobile at- Cemile kolları Ekremin boynunda: — Benl affet Ekrem diyor; no zmin en yakın arkadaşı! Adam büyük dir huşunetle boynunu kadının kollarından yor ve: yapabilirdim Laşka! Nihayet koca- kurtarı- — Kocanın diyor; senin her türlü hareketine göz yumacak - kadar sradesi zayıf olduğunu bilmiyen var mı? Bu arada amiraj Seattle bugün Heybeliada Deniz Harb Okulunu ve yarın da Taşkızaktaki — havuzla- rı gezecektir, Tefrika No. 3 — Bedbaht bir adama bühtan etme Ekrem, sana — yakışinaz bu!. — Ben kimseye bühtan etmiyo- rum, Hakikati söylüyorum yal- nız! — Çok zalim bir insansın Ek- rem! Kadın birden sesini gururla yükseltiyor. — Şunu unutma ki Ekrem di- »yor; kocam bana âşıktır! Adam, o zaman, istihza ile, du daklarını yana doğru büküyor. — Bakışlarını bir an, bir ka- dının gözlerinde tutmağa muvaf- fak olamıyan bütün bedbahtlar, bütün ihtiyar ve çirkinler de, kayıtsız şartsız kocan gibi üşık- tırlar!, Aşık, yüz bulmıyan a dır. Ben, hilkatin, adeta eşsiz bir eser vücude getireyim diye ya- rattığı senin gibi güzel bir kadın YENİ A> u yazının - kaleme alın- E, masına, Son — günlerdi bir kooperatif kongre- sinde husule gelen bir hâdise &- mil olmuştur. Bu kongrenin baş: kanlığına seçilen zata — bazıları- nin, evvelce bir. “suçtan “dolağır mahküm edilmiş bulunması dola- y ile, itiraz eylemiş bulundukla- ını gazetelerde hep okuduk, Ri- yasete seçilen zat da aşağı yuka- rı «kader ve taliin cilvesile Laşı- ma gelen bir işin cezasını çekip çıktıktan sonra bu mütemadiyen yüzüme vurulacak ise ne için ce- miyet hayatına avdet ettirildim diye cevap vermiş. Bu sözler, hiç şüphe yok cemiyetimiz içinde yaşıyan ve a- dedi binleri aşan eski mahküm- ların müşterek feryadı olarak te- ükki edilebilir. Gerçekten Suç işledikten ve mahküm olarak ce Muallimler Birliğinin beyannamesi Muallimler Birliği, Emekli Ka - nun Tasarısı hakkında hazırladığı bıyannameyi Büyük Millet Meclisi üyeleri e Mül Eğitim Bakanlı- Ema göndermiştir. Beyannamede karı koca öğret -| menlerden yalnız kocaya tekalit - lük hakkının - tanınması tenkid e- Gilmekte, bayanların da aynı hak- larının tanınması müdafaa edilmek- tedi Beyanname, kanun — tasarısının tir çok maddelerini tablil etmekte ve tasarıda temas edilmemiş bazı hususlar da — belirlilerek kanuna Hâve edilmesi istenmektedir. Anadolunun fikren kalkındirılması Anadolunun - fikren kalkındırıl- ması meselesiyle hükümet adına Milli Eğitim Bakanlığı Seferber - dik Müdürü Nurettir. Bayman meş Bul olmaktadır. Üniversiteliler her gün — toplanı- tak bir çalışma programı tanzim etmeğe çalışmaktadırlar, Programın şimdiye kadar tesbit Ldilen kısımlarına göre; bütün Üni versiteliler yaz aylarında 7 şer ki- Şilik gruplar — halirde Anadoluyu do.aşacaklar ve köylüyü lâzım ge- €n meseleler hakkında tenvir et - meğe çalışacaklardır, Program ikmâl edilince Anka - raya bis heyet gidecek ve Nuret- tin Boyman ilo temas edecektir. Ofis et fiatlarinı artırmak - istiyor Vilâyet Et Komllesi, bu sabah! saat 11 de viliyette toplanacak - tır. Besi masrafıatının artması do yaşisile öfi.. et Hatlarına 10 kuruş daba zatu istemekledir. — Belediye 1se ofisin zam teklifine muhalefet etmektedir, Zam teklifinin müzakere edile - ceği bu toplantı da ofisin — kuzu satışlarına başlaması için de — bir| karar alınacaktır. 2235 Yahudi şehrimiz- den transit geçti Bulgaristandan — 120 Si çocuk, 182 kadın ve 13328 si erkek olmak üzere cem'an 2233 yahudi yolcu al 101ş olan İtalyan bandıralı Modica vaporu dün Hayfaya gitmek Üze ve trancit olarak lirzanımızdan geç iriştir. Yahudi götürmek üzere lima- rumızda bekliyen Pırlanto mot” rünün de bugün hareketi muhte- meldir. Yeni Tamaralanan Hâl talimatnamesi tevsi projesi, d hal talimatuamesi ni ba kanlığında İlgililerin iştirâkile ya- pılan bir toplantıda bir daha göz- 'den geçirilmiştir. Halin tevsiine 750 bin lira sarfo- €llecek, € otomatik kantar ve - üç vinç yakında faaliyete geçecektir. Şimdiki bostan sergilerile - sebze Lâlleri meyva hâline ithal edildik- ten sonra yeni hâl binasında işçi- İciln yıkanma a İçin düş yerleri ve yemekhane yopracaktır, olsaydım, bir bahtsız tarafından seviliyorum diye, bu derece ifti- harla konuşmaz, asla gurur duy mazdım!.. Kadın, yumruklarını — sıkarak, dizlerinin üstüne indiriyor: — Yeter Ekrem diyor; zulmün, kötülüğün de bir derecesi vardır. Bir aşka tutulup iradesini kulla- namıyan bir kadını, bu derece ağır bir hakarete maruz bırak- mak, bir erkeğe yakışmaz!... — Amma unutma ki Cemile, bıktım ben bu şerefsiz aşktan da, ©o aşka mahküm olandan da! — Neler söylüyorsun Ekrem!.. Nihayet sevişmek de bir zevktir Cemile!... Bunu bir azap haline getirmekte mâna yok, Ma- dem ki benden başka bir erkeğe, sevdiğin erkekten daha çok hür- met ediyor ve bu kadar ondan korkuyorsun, o halde git, o er- keğin yanında kal!.. — Ben senden ayrılamam; bir anda yıkılırım o zaman Ek- rem Bir kadının bir erkek yü- zünden — yıkılacağına — inanmıyo- rum ben! — Demek beni bu kadar sev- miyorsun öyle mi? İmemleketimize bir kere SABAH zalarını çektikten sonra cemiye- te avdet eden vatandağlar bir tür lü tamamile tebriyei zimmet ede memektedirler. Cemiyete kargı yaptıkları kötülük dolayısile al- tına girdikleri borcu ödemiş bu- lunmalarına rağmen — umumi ef- kârda bunlara kargı bir aşağı, kötü görme hissi mevcudiyetini muhafaza eylemektedir. Esasen uzun seneler Cezaevinde kalmış ve topluluk hayatına karşı olan alışkanlık ve intibak kabiliyetini kaybetmiş bulunan eski mah- küm, arzolunan sebep - dolayısi- lo müthiş bir pasif mukavemet- lo kargı karşıya bulunmaktadır; nereyo bağ vursa eli boş dönmek Thornburg Dün —ş;lîı'îmiz- den Tahrana gitli Amerikadaki <20 incl asır vak- |fi> müessesesi mütehassıslarından Max Weston Thornburg dün - sa- Lah Hollanda uçağıyla Tahrana git miştir. M. Thornb'rg kendisiyle görüşen bir muharririmize şunları söylemiz tiri <— <«Yirminci asır vakfı> teşkl- Jâtının mümessili olarak Kolombi - ya ve Guatamaladan sonra - İranda tetkikler yaptım, ve bu memleke - tin ihtiyacı olan kalkınma progra- minin ne gekilde tatbik — edilmesi ve neler yapılması lâzım geldiğini bir raporla bükümete Bildirdim. Ayrıca büyük bir teşekkül — olan «Deniz Aşırı tetkikler bürosu> nun İranın kalkınmasına . yardımının &a temin etmiş bulunuyorum. Bu büro İranda faaliyettedir. ve yedi senelik bir kalkınma progra- |i hazırlanmıştır, | u teşkilâ yalnızca müşavir va tindedir. Memleketin kalkınma- sında aktif rol İranlılarındır.> Max Thornburg İranda kısa - bir müddet kalacak ve Tekrar Türki- yeye gelerek burada yeni tetkikler yapacaktır. Vilhelm Kempf'in X epiyano resitali Dünyama en meşhur piyanist- lerinden Wilhelm Kempf evvel- ki gün Almanyadan şehrimize gelmiştir. Değerli piyanist burada iki resital, ve ikisi de orkestra Te- fakatinde olarak dört konser ve- recek ve bilhassa orkestra refa- wkı!mdnkı konserlerinde Betho- venin beş tane piano konsertosu- nu çalacaktır. Vilhelm Kempf 943 senesinde daha |Belmişti. C. H. P. balosu Bu mevsimin en güzel Balosu olmasına çalışılan 26 Şubat Cu- martesi akşamı Taksim Belediye gazinosunda verilecek C, H. P. balosunda tatbik edilecek eğlen- celer arasında bir de Postrestand gişesi ve teşkilâtı yapılacaktır. Salih Banguoğlu dün gömüldü Mült Eğitim Bakanı Tahsin Ban- guoğlunun kardeşi Salih Banguoğlu Yan cenazesi dün Maçkadaki evin: den kaldırılarak Edirnekapıdaki ai le Kabristanına defnedilmiştir. y İstanbul ve Ankara Tıp Fa- ülteleri arasında tertip edilen irticali münazaranın Mart ayı i- ünde yapılması kararlaştırılmış- tır. — Sevginin... Adam, — sözünü — bitiremiyor. Otomobil — birdenbire — zelzeleye tutulmuş gibi sarsılıyor. Küçük bir sadme.. Sonra ,kesik, kısa bir kadın feryadı.. O kadar.. Hemen «ne var, ne oluyor! diye fırlıyorlar hepsi dışarıyı Soför telâş ve heyecanla, ce- binden elektrik lâmbasını çıka rıp kendi kendine söyleniyor: — Ne yapayım ben, feneri yoktu ki geldiğini göreyim Birdenbire virajı dönünce karşı- ma çıktı. Ağacın — dibindeki doğru gidiyorlar. Nihayet goför lâmbayı yakı- yor... 000!... Genç bir kız, şakağın- dan çenesine doğru sızan ken- lar içinde baygın yatıyor... İle- ride, hendeğe yuvarlanmış lüsti- ği patlak bir bisiklet!... Adam hemen ilerliyerek, kızın düşüp kaldığı yere geliyor. Dizi- ni toprağın Üstüne koyuyor, Eği- üp kizin, çimenlerle ıslanmış başını yavaşca kaldırıyor. Bakı- yor; Şakağının üstünde derince karaltıya Yazan: - |Doçent Dr. Sulhi Dönmezer | ğW S e D HUKUKÇU GOZİYLE KANAARAAARAAA AAA AAA AA AARRARAR AAA AARARAAARAAAALRARARAAANARAARRAARARADİ Eskı Mahkümu Anlamak S te ne devlet hizmetlerinde ve ne de husust gahıslar muhitinde bir iş — bulamamaktadır. Mahküm bir taraftan cezasını ikmal eyle- diği ve borcunu ödemiş bulundu. halde topluluk içindeki duygu lar tatmin edilmemekte suçluya karşı olan mukavemetler devam etmektedir. Şu halin sosyal bakımdan ne kadar tahrip edici olduğu kolay- ca tahmin edilebilir. Gerçekten tekerrürün asıl, ana — sebebi işte arzolunan gü - vaziyettir; eski mahküm bir taraftan uzun — za- man cemiyet dışında kalmış olma nın intaç eylediği intibak güçlük leri içinde kıvranırken yâni gid- detli ruht buhranlara gömülmüş- ken diğer taraftan mide sıkıntı sına duçar olmakta cezaevini terkeylediği gün maişetini düşün mek vaziyetine girmektedir. İşte bu buhranlı devrede kendisine uzanacak bir ana baba, akraba veya dost eli bulamıyan - eski mahkümlardan bir çoğunun tek- rar suç işlemek yolunu tuttukla rı ve sabahleyin tahliye olunduk ları cezaevine akşam üstü avdet eyledikleri çok defa teressüm e- den manzaralardan olmaktadır, Hele bu iş iki defa tekerrür ey- ledi mi eski mahküm artık ken- disinden bütün ıslahı hal eyleme ümitleri kesilmesi lâzım gelen bir enkaz halini almaktadır. Tah eyi takip eden sözü geçen bul ranlı devrenin devam müddeti hiş. güphesla gahistan, gahisa de- ğişir; bazılarında daha kısa di- Pa ndlE Na G vam müddetler devam edebilir. Fakat umumi olarak bir iki ay gibi müddetler içinde suç işlemeden kendini tutabilen mahkümun ye- niden ihtimali çok azalmaktadır. im memleketimizin bazı kı- sımları bakımından, sözü geçen buhranlı devrede dikkatle naza- ra alınması lâzım gelen çok ehem miyetli diğer bazı hususiyetler daha vardır. Gerçekten bilhassa memleketimizde çok fazla işle- nen ve bilhassa köylerde tekâ- süf eden adam öldürme cürümle- rinin başta gelen sebeplerinden biri de intikamın Bebebiyğ Yo Bi sosyal tazyiklerdir. İstanbul Üniversitesi Türk Kriminoloji Enstitüsünce neşredilen <Türki- yede adam öldürme cürmü mah- kümları hakkında kriminolojik istatistik> adlı eserin ihtiva ey- lediği malümata nazaran kan gütme, intikam, kin ve husumet saiklerinin sebebiyet verdiği a- dam öldürmeler oldukça kabarık yekünlar arzediyor. Mezkür sa- iklerle işlenen cürümler sosyal tazyiklerin sebebiyet verdiği suç lardır. Meselâ köyünde - oturan birisini - öldürdüğü için 18 sene hapse mahküm olmuş bir kimse köfüne avdet eylediğinde, öldür- düğü kimsenin akrabalarınca da- ima bir nefret ve kin uyandıran ve kendisine fenalık etmek için fırsat aranan bir mevzu - halini almaktadır. Bir çok hallerde tek rar ihtilâf haline düşülmekte, ya öldürmek yahut öldürülmek mec buriyetinde kalınmaktadır. Ceza evlerinde yapmış bulunduğumuz tetkiklerde öyle mahkümlara te- sadüf etmişizdir*ki bunlar yaş, mak için küçük muhitlerine av- det mecburiyeti karşısında endi- geler içinde bulunmakta ve tek- rar kanunla ihtilâf haline düş- mekten korkmakta idiler, Esasen memleketimizde işlenen adam öldürmelerden bir çoğunun ana saiki küçük köylü —muhitlerinin ortaya çıkardığı ve içine dahil ; : bir görüşle hâdiseleri incelemek ehliyetine malik bulunmıyan ve bunların basit dış görünüşlerile iktifa edenler bir çok adam öl- dürme fiillerini çok basit sebeple re irca eylemekto ve böyle sudan sebeplerle adam öldürülmesi va- kıası kargısında hayret etmekte- dirler, Kıymetli dostum Bursa savcısı İzzet Akçal bir gün anlat mıştı; gimdi ismini hatırlıyama- dığım bir kazada —muhitin ileri gelenleri oturmuşlar yiyip İçmek te imişler, hazır bulunanlardan birisi sazdan bir garkının çalın- masını istemiş, hemen onu taki- ben bir diğeri de başka bir gar kının çalınmasını arzulamış; bi- rinci şahıs derhal tabancasını çıkarmış ve ikinciyi öldürmüş. Mucip sebep «Şarkı üstüne gar- bu kı ısmarlaması» dir. Şimdi hâdise dış görünüşü itibı talea edilirse bir hiç ika edilmiş ve âdeta gayri kabili izah bir katil fiilidir. Halbuki me sele derinleştirilirse görülecektir ki iş bu kadar basit değildir v muhitin öteden beri teessüs et- miş bulunan örf ve âdetlerine, geleneklerine bağlı bir keyfiyet- tir. Hulâsa, demek istiyoruz ki ce- zanın çekilmesini müteakip, ge- rek suçun tekerrürünü önlemek ve gerekse, mahalli sosyal tazyik lerin tesirini yok etmek için tah- liye edilen mahkümun içinde bu lunduğu buhranlı devrede ona bir müddet için el uzatmak, yı niden cemiyet hayatına intibakı ni kolaylaştırmak, maişetini te- min edeceği bir iş bulmak ve na- muslu hayata avdet hususunda ona cesaret vermek ve destekle- mek zarureti vardır. Türkiyede her yıl ceza evlerine binlerce ki- şi girmekte ve çıkmaktadır. Bun lar arasında bilhassa iş esasına müstenit ceza evlerinden çıkan ve muayyen bir ihtisas elde ey- lemiş bulunan kıymetli kimseler de vardır. Bunları heder olmak- tan kurtarmak ve topluluğumu- zun iş kıymetleri arasına alabil- mek için mutlaka ve mutlaka yu karıda bahseylediğimiz buhranlı devre zarfında bunlar hakkında- ki alâkamızı devam ettirmek ve kendilerine el uzatmak lâzımdır. Yalnız şu noktaya ehemmiyet le işaret etmek isteriz ki böyle bir yardım devresinin muvaffax olabilmesi için her şeyden önce içtimaf muhitteki düşünce tarzı- m, eski mahkümlara karşı takı- nılan hareket tutumunu değiştir mek lâzımdır. Suç işliyen bir in- sanın bir anda bütün insanlık haklarını kaybettiği, cemiyet i- çin tamamile yok olmuş bulundu ğu tarzındaki an'anevi tefekkür tarzını kaldırmak iktiza eder. Garp memleketlerinde ve bilhas sa Amerikada bu an'anevi tefek- kür tarzı tamamile olmasa bile kısmen değişmiş eski mahküm- lara karşı tutulan hareket tarzı kismen tahavvül eylemiştir. Bu değişmede âmil olan ana sebep, suçların pozitif ilim metodlaril> yıllardanberi tetkik edilmiş olma Sı ve suçlara ait çeşitli sebeple- rin anlaşılması ve bu yolla işle- 'nen suçlarda cemiyetin de mesu- liyet payı olduğunun idrâk edil- miş bulunmasıdır. Memleketimiz de de kriminoloji mevzularınumu mi alâkayı çekmiye başlayıp bu hususta yapılan çalışmalar art- tıkça ayni tarzda bir fikir tahav vülünün husule geleceği muhak- kaktır. Tahliye edilen mahküma, ar- zolunan tarzda yardım keyfiyet nin ne suretle organize edilmesi lâzım geldiği yabancı memleket- lerde bu hususta yapılan çalış- malar ve memleketimizde bu ba- kımdan mevcut imkânlar mevzu- una ilerde başka bir yazımızda bulunan kimseleri ibram eyledi- ği sosyal tazyiklerdir. Sosyolojik bir yara var. sesleniyor — Çabuk mendilini kolonya i- le aslatarak bana ver! Veriyor kadın! Adam, yavaş- ça mendili kızın alnında, şakak- larının üstünde gezdiriyor. Yü- zündeki kanı temizliyor. Sonra, avucunun — içine biraz — kolonya dökerek, kızın burnuna götürü- yor, ve ağır ağır alnının yara- sız olan tarafını, şakağını, ku- laklarının arkasını oğmiya baş- liyor. Bir kaç dakika böyle geçmiş- tir. Hemen Cemileye Kız işte birden, ani bir sarsın- ti ile gözlerini açıyor şimdi. İri, yeşil gözleri var kızın!... Işıkla- mı semadan dökülen ve insana bakıyor hissini veren iki yıldız gibi, ayni noktaya dikilmiş du- ran parlak, ilâhi gözler!... Hayret ve korku içinde titre mektedir. Şöyle bir hamle yapıp ba; kaldırmak istiyor, — Fakat mu- vaffak Başı — sanki, boynu kırılmış gibi arkaya dave n olamıyor, temas edeceğiz. Sulhi Dönmezer rilerek, tekrar adamın kollarının üstüne düşüyor. Yüzü sapsarı!... Yalnız elma- cık kemiklerinin üstünde, bir gül penbeliği dalgalanıyor. Koyu sa- rı renkli bol saçlarını, uzun ör- gülerle arkasına iliştirmiş, — ve üzerine bir mendil atmış!... Örgülerin bir ucuna — takılıp kalan bu sal mendil, rüzgârlarla uçuşarak, tunçlaşan yüzüne göl- geler serpiyor. İşte yine göyle bir silkinip top lanmak istedi. Henüz yapraklarından aynıl- mamış, üstü çiçekli iki küçük nar yuvarlaklığı içinde, renkli ve tatlı bir titreyişle hareket e- den göğsü, düşerken düğmesi koparak açılan ipek — buluzunun altında, topraktan yeni fışkır- mağa başlamış bir küçük pınar gibi, için için kaymıyor, kaynaşı- yor, akıyor... Siyah elbisesinin etekleri de yukarı doğru sıyrılmış. «Bacakla- rının ipek çoraplarla — hudütlan- dığı yerden ötesi, açık ve çıp- lak duruyor... (Devarey var; 22 ŞUDAT CDUN ve —— BUGUN Şehrin süt mes'elesi ve iki fıkra jötanbulun temiz süt derdi ezelidir. Fakat son günler- do Belediye, bu meseleyi kökün- ziyor. Bütün projeler hazırlan- mış, susuz süt için lüzumlu para da rakam halinde tesbit edilmiş- tir. Para bulunursa proje talıak- kuk edecek ve huzuru kalble su- suz süt bulabileceğiz. İlk günler- de bunda yadırgayacağımıza ştip- he etmemek lâzımdır; belki de mide fesadına uğrayacaklar - da bulunacaktır. at neticede, bi tün dünyaya karşı susuz süt iç- tiğimizi göğsümüzü — kabartarak söylüyebileceğiz. Vall ve Belediye Reisimiz eğer bu dâvayı halledebilirse, mutluka tarihe geçecektir ve asla küçü senmiyecek mühim bir düvayı halletmiş olacaktır. Fıkra, meşhur ve bir hakikat- tir. İstanbul henüz «Belediye Rte- isi» adını bilmezken, bu vazifeyi İhtisap Ağaları görürdü ve hid- deti, şiddetiyle meşhur İhtisap Ağası Hüseyin Bey şehrin mese- lelerini daima bu hiddet v detiyle görürdü. Onun; ihi yapan bir kasabı bizzat çengele astığını, bir ekmekçiyi kızgın fi- rına attığını da söylerler. Sütçü ve yoğurtçulara yaptığı muamele kayden sabittir. Bir gün sütçü ve yoğurtçu he- yetini huzuruna davet etmiş, he- yet odasına — girince, o korkunç İhtisap Ağası ayağa kalkarak yerden temennah ile selâmlamnış, gelenler, bu görülmemiş muame- leye hayret edince, Hüseyin Bey: — Neden hayret ediyorsunuz, demiş; size hürmet etmeden ki- me hürmet edeceğim, xiz ki su- yu süt yapıyor, sonra onu don- durup yoğurt haline getiriyorsu- nuz, elhak keramet ehlisiniz ve elbette hürmete lâyıksınız.. Tabii bunun arkasından o müt- hiş hiddet ve şiddet başlamış, baş lamış amma, İstanbulun süt der- dini Hüseyin Bey bile halledemz- miş, Mütem; en — sulu süt safan birinin de ikide bir: — Gözlerim çıksın su kodamu- sa... diye yemin ettiği, halbuki Musa adında bir çırağına, sütlere su koydurduğunu, yemininde sa- de bir kelime oyunu yaparak, hakikatte: — Su koydu Musa! diye haki- kati ifade ettiği de süt fıkraiarıe nın güzellerinden biridi Süt fıkraları tarihe geçmiş olduktan sonra, bu meseleyi hal ledenlerin isimleri neden tarihe geçmesin... -—-.-—.—.-..-.-.-.. 1919 — Bir şirket üniversiteliler için ucuz aşevi açmak istiyor Doğu Canlı Hayvan T.A. Şirketi belediyeye müracaat ederek, şehir dc, bilhassa Hiniversite — muhitinde cuz yemek temin eden aş evleri Kuracağını bildirmiş, bu maksatla kendisine belediye münasij bir verilmesini isterniştir. Öğrenildiğine göve Şirket, mezba Jarını satın alacak ve bunlarla u - hadan ciğer, Laş ve koyun ayak « €uz ve sıhhi yemekler yapacaktır. Üsküdar C. H. P. Başkanlığı Bir müddettenberi açık bulunan Üsküdar C.H.P kaza idare heyeti başkanlığına doktor Ekrem Arkam seçilmiştir. Senelerdenberi — parti teşkilâtında bulunan Ekrem Arkam nn bu vasifeyi kabul Lilte çok iyi karşılanmıştır. r—CTAKVlM% ŞUBAT 1949 yer etmesi mü- Kumi ŞUBAT 1364 Güneş Öğle ız 28 Akşam 17 52 İkindi 15 20 Yatsı 19. 28 İmsak Nöbetçi eczarneler 5 Ci 22-2- 949 Beyanıt Eminönü * Küçükpazar : Yemiş Aiemdar —: Sirkeci Merkez Beşiktaş K : S. Recep Ortaköy Ortaköy Arnavutköy : G, Divanlı Eyüp : Arif Beşer Bakırköy © : Hilâl Beyoğlu Limoner - » , * Limana- jTesim ' £ Cihangir - ğ Kemal Rifat - Galata » Prya bi 1 Şark Merkez - Şişli » z Eurtuluş » 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: