2 Nisan 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

2 Nisan 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T. €. Tasarruf İkinci İkramiye Çekilişi 25.000 10.000 5.000 Lira Ayrıca 1000, 500, 250, 100 ve 50 liralık 458 Adet İkramiye ZİRAAT BANKASI Vadesiz Hesapları Bankamızda bir hesabınız yoksa 3 MAYIS 1949 akşamına kadar 100 liralık bir hesap açtırmakta acele ediniz. Tamamlayıcı Malümat için gişelerimiz emri izdedir. r Ra ıl' nguîM İDGÖDLN'WHr'.n'wmwımm' | İSULTANHAMAM DİKRANYAN HAN ÜST KAT N2 2021 | SULTA aT e LAR CAD. Ü dan aa n G v “"w dyo Tekniğinde Yenilik! SESTE TABiiLiK! Tediyatta Kolaylık! —e N0 26. TELEFÖN 49453 | İ |köpek durdu yeri kazmağa baş T. GARANTİ BANKASI'nın 1949 ikramiye keşidelerine iştirak ediniz. 12 Ayda 12 Çekiliş Benede; 1.465 adet para ikra 3.000 1.500 1.000 Liralık büyük ikramiyelet 200.000 Liralık Garanti apartımanının 2 dairesi 2 Kiıymelli arsa (İstanbul ve İzmirde) 2Li & otomobil 396 adet Çocuk Doğum Günü hed Tafehât — Gişelerimizde. EN KİBAR DESENLERDEN M[İİM_; e ”[p[![ Kumaşlarile ZSMARLAMA eleri, 100 liralık bir hesabla bütün çekilişlere ve 25 lıra ile 1-13 yaş arası çocuk hesabları keşidelerine girersiniz. €er 100lira için ayrı bır kur'a numarası verilir.' Hesapların keşide gününe «adar düşürülmemesi şarttır, Okul vasarrüflârlle diğer para biriktiren müesseseler mevauatına müsald faiz verilir ve bütün ikra miyelere iştirâk eturllir. T TERMİE Şıraka Bu 'ın dan Ççok zaman evve ponyanın küçük bir — köyündi Şiraka isminde iyi kalbli ve na | müslu bir ihtiyar yaşıyordu. Bu adamın, sokakta bulup evine a) Bu dört ayaklı ığı bir yoktu. Şirakay zavallı karısının ölü münü — unutturamıyorsa da ke- | derini azaltmaya çalışıyordu. — | Onu lendirmek için türlü o yunlar yapıyordu. Köyün çocuk | ları da bu köpeği çok seviyorl d zerken - köpeğinin yeri şiddetle | kazmakta olduğunu gördü. | “İhtiyar köpeğ'n gözlerinin Benimle | beraber kaz kend'sine çevrilmiş olduğunu görünce hı men Bir çeyrek ka r. Nihayet toprak birkaç altın fır | Demek siter gibi | ere eğildi. dar uğraştıla ların arasında temadiyen kazıyor ve etrafa al- | tınlar dağılıyordu. Yorgun ar- | gin Eşt bıraktığı zaman topük- | İlarına kadar altın birikmiş ol - | $ |du. Oraya pek yakın bir kulübe |de oturan ve fena huylu bir a- dam olan İsi ile karısı bütün # İbunları. görmüşlerdi. İsi hemen ihtiyara yaklaştı; — Birkaç saat için bana kö- İpeğ'nizi verir misiniz? Onu gü |İneş doğmadan evvel size geri | veririm. Onun sayesinde belki biz de bu fakirlikten ve sefaletten kur tuluruz. dedi. allı köpek çok yorulmuş tu.. Efendisi için o kadar gay- retle çalışmıştı K, şimdi, ayı larının üzer'nde zorla durabili- yordu. Şiraka, iyiliği sevdiği çin komşursunun bu ri: |bul etti. Köpe& | — zayi dar calıs güzel sım ka- | verirken; el'nden geldiği ka komşuma — hizmet et köneğim. dedi, Zavallı hayvan dili dışarıya çıkmış bir halde İsi'nin önünde yürümeve başladı. Nihayet İsi bir yerde |durdu köneğe bağırarak: | — Haydi kazsana bakalım ha in köpek.. Daha nereye kadar | yürüyeceğiz. Çabuk kaz yoksa seni öldürürüm. Demesi erine ladı. Toprak birkaç santim ka- zılmıştı ki, evvelâ etrafa fena bir koku yayıldı. Sonra da mey dana bir kedi ölüsü çıktı. Fena huylu adam o kadar kızdı ki, zavallı köneğe elindeki kazma i vurarak öldürdü. Eve döndü- ü zaman Sirakaya köneğinin or mana kastığını söyledi. İhtiyar Siraka birşey söylemedi, köpeği- ni bulmak ümidile dağları taş - ları aradı. Nihayet onun ölüsi- 'e kargılaştı. Başına cökün ağla dı. Elden ne gelirdi? Köpeği küçük bir çam ağacının dibine #ömdü. Ağaç o anda — büyüdü. ) Mezarın başına bir taş diktirdi. İsi'nin karısı akşam üzeri ora- dan geçerken Ş'rakanın bu kü - IJapon Masalı: 30 MAYIS 1949 | Bu Çekilişin Büyük İkramiyeleri : |köpek için bu kadar para ve va | ladı, Siraka şaşkın bir halde mü PPi vardı, YENİ SABAH NUN köpeği peği | hk yapmayı düşünereğ zaklaşıyordu. İyi kalbli ihtiyar mezarın ba- şındaki sihirli çamın birkaç da- lını kopardı. Bir demet yapt Sırtına yüklenerek kederli — bir halde evine döndü, Şimdi — bura | sı bomboş geliyordu. et'rdiği dallarla Küçük — bir | kulübe yapmağa başladı. Fa at bir anda kulübe bir pirinç değirmeni oldu. Şiraka bu değir men vasıtasile pirinçlerini öğüt: mek istedi. Fakat değirmenden | un yerine altınlar çıkmaya baş ladı. Zavallı adam bunu, komşu | sundan saklamadı. Çünkü, — hiç fenalık düşünmeyen iyi bir kal - İsi ile deği tifade etmeyi düşündüler kadan bir müddet değirmeni ken dilerine vermesini rica ettiler.. ©O bunu da memnuniyetle kabul etti. Fena ruhlu komşuların ö- ğütmek istedikleri pirinçleri al- tın değil toz olup uçtular, Buna fena halde hiddetlenen İsi ile ka mısı bu defa da değirmeni yaktı lar. Şiraka yine gesini çıkarma- dı. Yalnız değirmenin küllerini topladı, kendi kendine: — Köpekten çam ağacına ora- dan değirmenin içine giren s'hir herhalde bu küllerin içerisinde - Diye söylendi. Sonra, birkaç senedenberi kurumuş bir kiraz ağacına çıktı. Ağacın kuru dal- larına bu külden bir avuç serp- ti. O anda ağaç yeşillendi, çiçek açtı. Meyva ver O esnada oradan geçen Japon Veliahdi bunu gördü. Hemen a- layı durdurdüu. - Şirakanın — mü- saadesini alarak sihirli kirazlar dan bir kaç tane yedi. " Bunlar dünyanın en lezzetli meyvalarıy dı. Bir tane koparılınca yerine on tane çıkıyordu. Prens gitme- den evvel, Şirakaya çok kaymet h hediyeler verdi ve, ağaca iyi bakmasını tavsiye etti. Bunu u zaktan seyreden İsi, karısına: — Komşumöz burada yokken evine girelim.. Birkaç avuç kül alalım. Veliahd kapımızın önün- den geçerken biz de onun gibi yapalım. dedi. Yine bir gün Veliahâ gezinti den dönerken yolu buraya düş- tü, Kurumuş bir armut ağacının üzerinde, uzaktan karga zannet tiği İsi ile karısını gördü. Ağa - çın yanına yaklaşınca İsi: — Prens hazretleri, saygıları mizi sunarız.. dedi. Vel'ahde ku ramuş dallardan meyya çikar - mak ümidile elindeki külü dal - lara serpti. Fakat rüzgâr bün- ları orada bulunanların üzerine savurdu. Fena halde hiddetlenen karısı BU NEDİR? | | Bugün gemilerin rahatça geç- J| ©O0 Biğera, tikleri Süveyş kanalı on dokuzun||| Yedi harfli bir âlet cu asırda açılmıştır. Ondan evvel||| 2, 2 harfi et, Hindistana Afrikanır eyini || Son iki harfi sayı dolaşarak gidiyorlardı. k||| Kulağı iyi duyar defa Akdenizden gemilerle hare Ağzımıza koyar ket edip Cebelüttarık boğazından | || Dinler her, konuşmayı. geçtikten sonra Hint Okyanusun ||| Ne duysa oru okur dan, Kızıl denize gelenler Finike l Delikli ağzı çukur, liler olmuştur. (M. Ö, 610 | Ayağı bir, gözü on. Gire | Bakmaz yakın, uzağa İlk çikolata Koyar koymaz kulağa Küçük, büyük hemen herkesin || Çın çın öter sevdiği çikolatayı * Avrupalılara | <—— —- —— ” tanıtan İspanyollar — olmuştur.| ARıITMETİK OYUNU |1520 yıllarına doğru Meksikayı| —— —— keşfeden İspanyollar, çikolatayı L e TipanyoliRERAR Ö eai glekdir Baklava Çikolata Ekvator memleketlerin- deyelien kakse aa x| — bulmacası da 40 kişi bulunmaktadır. Kırkı birden tepsinin başına - geçerler, hiç biri ne yediğini anlamıyacak. Kur'a çekilmesine karar verirler. Fakat içlerinde bulunan iki kur- naz kardeşten birisi diyor ki: iyle bir halka olalım, 1, 2, . 1, 2, 3 diyerek Ba; üçüncüyü çıkaralım. En son ka- lan iki kişi baklavayı yesin. Bu teklife hepsi razı oluyorlar. Fa- kat sonunda baklava bu iki kur- naz kardeşe kalıyor. Acaba bun- lar ne yaptılar da baklava ikisi- no kaldı? 40 kişi olduklarına göre 1 den 40 a kadar her ikisi de kaçıncı nümara; TELEVİZYONU Çay ilk defa 1610 tarihinde Ho- landalılar tarafından Çinden A: rup getirilmiştir. - Frans: çay 1635 de, İngiltereye de 1650 de girmiştir İlk denizaltı kabloları Karada telefon veya telgraf kabloları ya meydanda veya top rak altında bulunur. Fakat deniz aşırı memleketle- ri telefon yeya telgrafla bağla - mak güç bir şeydir. İşte ilk defa deniz altından telgraf kablosu 1850 yılında Fransanın Kale şeh- rile İngilterenin Döneres gehri a- unda yapılmıştı — ÇOCUR ve, yerleştiler? Bir Amerikan kumpanyası basit bir televizyon tertibatı meydana getirmiştir. Esas itibarile tertibat 16 milimetrelik: renkli filmin bir gramofonla senkronize edilmesinden başka birşey - değildir. Film, plâkla senkronize edildiği için her on saniyede bir perdede renkli bir resim belirmektedir. Perdede bir lâmba ve ayna kulla- nılmaktadır. Tek fena ruhlu karı kocayı yaka | tulan Şiraka bundan sonra ölün Veliahd 'adamlarına işaret ede- latıp bindikleri ağaca - astırdı. Bu suretle düşmanlarından kur teye kadar rahat ve mesut ya- şadı. DÜKaNIN anuardrinı nayo lebbim.İşimiz bikince duvarı Taşh;n!a Şaşkın iş arıyor geliyor. Çabuk! Sahi alikker Kaçalım. < iş bulduk ) LA ei M W ea Kartal/Maltepenin, — İskele İGAZINOSU binası Kiralık ve için atılıktır, Denize sarkmış g atlıdır Adalara nezaret ve etra! ve çargıya bir dakika n duracı Tamalle müracaat, g-e Kiralık Bu;ui ve Modern GaZİNO v a9 yanındaki meşhür. BELEDİYE deki her türlü, yeni malzemesi d Ççok geniş bir balkonlu ve — ik fı görüş bakımından emsalsizdir. l | mesafede, 500 kiş liktir. Maltepe- Polis!Polis! ? 'dükânımı Soyde” ’IııJrJ Baş Tabipliğinden Geçici Muhammen teminat Miktarı — bedeli 'Tutarı Cinst Kilo — Lir, Kr Erkek Koyun eti 20000 1 v0 Erimiş sadeyağ 4500 b Meşe odunu karılma siyle beraber. 200000 66 60 817 50 1 — Kurumumuzun 1049 yılı ihtiyacı için — yukarıda — gösterilen tç kalem yiyecek ve yakacak maddeleri kapalı zarf üsüliyle — eksllt. meye çıkarılmıştır — Eksiltme 21/4/949 pargembe günü saat 15 de hükümet ko- nağında ve Sağlık Müdürlüğünde yapılacaktır. 3 — İstekliler bu maddelere ait gartnameyi her gün idaresine müracaatla — görebilirler, hastahane 4 — Taliplerin muayyen - olan gün ve aaatten bir saat evvel ye Ti belli komisyona gelmeleri — ilân olunur, — di — Küzallki Yazan: Eski bir pehlivan 2 NİSAN 1948 Tefrika No, 41 Biz fakir insanlarız. Viran bir merkep arabası nemize yetmez ki... cak? ği var mı? Ya 1n güreşleri denkleşirse? atlerce bekliyecek miyiz? Cazgır gaşkın gaşkın bu ada- min yüzüne bakıyordu. Bunca yıldır güreş meydanlarında gü reg idare etmiş, fakat böyle bir hâdiseye şahit olmamıştı. Peh- Jivanlar aksine kalm: bul âkki eder rı birbirle- yekdiğerlerini kendileri Bona bir nimet t lerdi. Çünkü hasım rile boğuşarak kuvvetten düşürürl yorulmıyarak — beklediklerinden galip çıkan hasımlarını kolaylık la yenebilirlerdi Halbuki bu istiyor, kendisi yorgun olduğu halde buna makmadan karşısın da terütaze duran baş pehlivan 'a meydan okuyordu. Hem de zaman içinde yenebileceğini imâ etmekten de çekinmiyordu. Bu kadarı fazla idi artık! Kim olursa olsun, ejderha değildi ya bu adam. Pekalâ öyle mi istiyor sun al öyle ise der gibi kendis ni hemen kolundan tutarak ba pehlivanlardan birinin yanına götürdü. Halbuki halk bu acar pehliva nı pek sevmişti. Arka arkaya gösterdiği güzel oyunlarla bü- tün pehlivanları top yekün bir kaç dakika içinde yenmesi ne bü yük bir değer olduğunu meyda- na koyuyordu. Cazgırın evvelâ iki pehlivanı — tutuşturmıyarak bunları ayrı ayrı muhacir peh- livanın karşısına çıkarmak iste- diğine zahip olan halk: Adamcağızı yendirmek mi istiyorsun? Evvelâ birbirlerile tutüşsunlar. Hangisi galip ge- lirse muhacir pehlivanla o tut- sun! diyo bağırdılar. Cazgır dayanamadı ve şöyle bağırdı: - İşi bilmeden ne konuşur- sunuz? Ben de öyle yapmak i: tiyordum amma kendisi istemi- yor. İki pehlivanla da ayrı ayrı tutmak istiyor. Buna akan sular dururdu ta- muhacir aksini bi sine bu kadar güvenen bu yağız çehreli pehlivana gözlerini dik- ti. Şimdiye kadar bütün güreş- leri bu kadar kolaylıkla kaza- nan bu pehlivan, acaba baş peh livanlar karşısında da ayni usta lığı gösterebilecek mi idi? Cazgırın işaretile pehlivanlar tutuşmak üzere peşreve başlar- ken bu sefer ödüllerin başında duran adam muhacir - pehliva- nın arkadaşını çağırdı — Gel Mehmet, şu mandayı beraberce çözelim. İpi adam a- kıllı düğümlenmiş! Artık hiç bir şüphesi yoktu. Bu muhacirin mutlak surette bu iki güreşi de kazanacağına ina- mıyordu. Mehmet de hemen ya- nına seğirtmiş bulunuyordu. Bu güreşin ödülü sadece manda mı? — Şu top kumaş ile şu çevre de bu güreş için konmuştur. Çevrede on altın var — Araba da doldu. Neresine ü WCEhanşumul $ söfrrele malık & KREM ' PERTEVin ŞU © Muammer Karaca Opereti Maksim M 4 KİRALIK UVALAR 3 perde 10 tablo Cumartesi, Pazar ve Çarşamba matine 15 de; Çarşamba gün- düz ve gece tenzilâtlidir. Gişe her gün 11 de açılır. Galatasaray Lisesi karşısında Herkes sesini kesti. Kendi | |sahalarını genişletmek ve bw — Daha büyük bir araba b amadınız mı idi âhiretlik? — Bulamadık be ağa!... Biz fakir insanlarız. Viran bir mer- kep arabası nemize yetmez kl... Haydi çözelim! Onlar mandi 1 çözmiye çalı- Hıp dursunlar; diğer — taraftan muhacirle birinci pehlivan kapışmış bulunuyordu. Muha- cir pehlivan bir kaç ter& ve ka- rışık el enseden sonra - birden çaprazla hasmını bastırdı: Öbi Tü iri ve kuvvetli bir pehlivan- dı. Yere düşer düşmez hiç açık vermiyecek bir gekilde kapan - masını bildi. Muhacir pehlivan bir kaç defa onu bozmak ve kündeye almak için uğraştı idiy se de muvaffak olamadı. Bunun Üzerine kısbetin arasından kazi ği vurdu. Pehlivan kazığı yer yemez bu nu sökmek ve kurtulmak - için bütün kuvvetile uğraşmıya ve çırpınmıya başladı. Fakat hüs tün gayreti boşa gidiyordu. Ka zığı değil sökmek, bir parmak bile yerinden oynatamıyordu. Halk da kazığın ne müthiş bir kazık olduğunu anlamakta ge- cikmemişti. Ömürlerinde ne böy le bir pehlivan, ne böyle bir ka- zık görmüşlerdi. Her halde bu adam yaman bir baş pehlivan olmalı idi.. Fakat acabta kimdi? Bu basit muhacir elbisesi altın- da böyle cevherli bir vücut taşı- yyan adam kim olabilirdi. Bunu yine kazığı yiyen peh- livan keşfetti. Bütün kuvvet ve Zayretlerinin boşa gittiğini ve yenilmekten kurtulmasına im - kân bulunmadığını bu- lunduğu yerden: — Abe ağalar, bu Bekir olsa gerek! Dayanamıyacağım. Pes diyorum. Diye bağırdı. Bekir lâfını işitenlerin akılla- rı başlarından gitti. Hemen he- men hepsi Kara Bekir diye müt hiş bir pehlivan bulunduğunu, bilhassa sökülmez kazıkları İle herkesi, en tanınmış baş pehli- vanları bile yenmekte olduğunu duymuşlardı. — (Devamı var) [OKUUUCU Beykoz Taşocakla sezince & V civarındaki gecekon- dulara dair bir açıklama Belediye Neşriyat Md, lüğü kanalile Beykoz - Kaymakamlı - ğından şu mektubu aldık: «Yeni Sabah gazetesinin 23. 3.1949 tarihli nüshasında “İs- tanbul Vilâyetinin dikkat naza- rına,, başlığile çıkan yazı ince- lenmiştir. Gazeteye şikâyette bulunan vatandaşlar, — Taşocakları civa- rudaki bir kısım araziyi hiç bir hakka istinad etmeksizin işgul ederek — buraya — gecekondular yapmışlardı Bundan iki sene evvel, Hida - yet Balcı adında bir - vatandaş bu Taşocağımı — işletmek üzere müracaat etmiş ve işletilmesin- de, idari ve sihhi bir. mahzur olmadığı anlaşıldığından, kendi- sine usulü veçhile verilmiştir. Şikâyetçiler ise, her gün bir parça araziye yabancı fidanlar dikmek ve sair suretlerle işgal v retle ocağının işletilmesine gel olmak ve daha doğrusu ocak sahibinden, bir takım — iatifade ler temin etmek sevdasına düş. müşlerdir. Taşocakları sahibi — Hidayet Balcı sadece kanunen işletmiye hakkı olan bu ocağın işleti'me- sine mâni olunmamasını istemiş 've hiç bir zaman gecekondula - rın tahliyesi veya yıkılması şek linde bir teşebbüste bulunmamış tır. Zaten buna hakkı yoktur. AÇIK MUHABERE B. Lütfi Aygün'e (Üsküdar) — Hem kitabınızın — isminden bahsetmeğe, hem de arzunuz hüviyetinizi mahfaz tut- fiilen imkân görülmediğin- len mektubunuzu neşredememel vaziyetinde kaldık. Yeni Çarşı caddesi 10 No. da Meşhur BEYRUT TATLICISI 4 NİSAN PAZARTES! GÜNÜ AÇILIYOR — 78 Ceşit BEYRUT BAKLAVASI Trablus'un izde yap Ti hiç umulmay | Yağın | hayrette n meşbur iki tatlı us tasıı nağa başladık ları tesiri seri ve en zaif EKSLR T AMEAI Maseti ve harikulü n ilk defa İstanbulda yalmız 'I kuv vetlendiren ekler herkesi aktır. do bi biral

Bu sayıdan diğer sayfalar: