4 Mayıs 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

4 Mayıs 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Faşizm'in mavi meleği Edda Ciano'nun ğ ROMAYA DOĞRU dân, hürriyetine kavuştuk tan sonra derhal Roma- a dönmüştü. Fakat o, bu şehre daha adım atar atmaz «Siyasi poağdurlar> tarafından imzalan- Miş olan bir manifestle kargılaş- mıştı. Vaziyet hakkında hiçbir bil iye sahip olmıyan Edda, bu mnifeste, İlk önce, Iİmzasını at- mak istemiş; fakat eski bir dos- tun ikazı Üzerine bu Eikiind!n vazgeçmişti. Müssolini'nin kızı, Romada, ine bütün dostlarına kavuşmuş tisnasız herkes ona karşı ya- kın bir alâka göstermişti. Fa- kat Edda'ya en çok iltifat edip, Onu, evinde misafir etmeğe kal- kan gosyalist parti lideri Pietro Nenni olmuştu. Zaten Pietronun kızı Glulina ile Edda arasında ötedenberi sıkı bir dostluk ra- bıtası mevcuttu. Ancak zamanla bu iki genç kadın, farklı #iyasi düşüinceleri yüzünden, birbirle- rinden ayrılmışlardı. Edda, faşiz min bir nevi mavi meleği olu Halbuki babasile birli te hazin bir menfa hayatı irmeğe mecbur kalan Guilina- gelince o, sefalet içinde boca- iyan kimsesizlerin müdafil ke- silivermişti. Edda, Lipariden Romaya dö- fünce, derhal Pietro Nenni'nin #vine gitmiş ve kapıyı ona biz- t Gullina açmıştı. Fakat Giu- “Eddayı, birdenbire taniya- Mamış ve ona şöyle sormuştu: — Siz Madam Mussolini değil misinle? Pietronun kızı, hiçbir cevap mayınca düştüğü hatayı an- ve misafirinin dikkatle yü Hüne bakınca eski gençlik arka- Gaşile karşı karşıya bulunduğu- un farkına varmıştı. Bunun ü- iki genç kadın, birbirleri- he sarılarak uzun uzun ağlamış- lardı, * PİETRO NENNİ'NİN EVİNDE Edda, çocukluk arkadaşı Giu- lina Nenni'nin evinde geçirdiği Gakikalara ait hatıralarını bana göyle hikâye etti: — Pietro Nenni, akşam geç Wakit, evine dönmüştü. Sıcak bir “yorgunluğuna rağmen, eskisi gi- bi bana iltifat etmiş ve âdeti veçhile yine yanaklarımdan öp- müştü. Yemeğe hep birlikte otur fıııtık. Ben Pietro'yu tü çocuk luğumdan beri tanir, severdim. Onda, hiç değişmiyen bir taraf yardır. Pietro, yaşamak için da- ima politika yapmağa —mecbur olan bir adamdı. Siyaset, bu sos yalist liderine ârız olan hastalık Zevinden birşeydi. Fakat © şim- di artık bütün heyecanını kay- betmiş, müthiş bir surette sıkılı- yordu. Pietro Nenni, sofrada, bütün “yemek devamınca, siyasi hayat- tan çekileceğine dair bana mü- temadiyen yeminler ediyor; mer hametsiz politikacılar ve vefasız dostlarla mücadele etmekten bık- tığını söylüyordu. Benimle İtal- 'yanca konuşmasına rağmen, ek- Beriyetle sözlerine Fransızca <ni hayet» — kelimesile başlıyordu. Uzun müddet Pariste kalmış o- lan Pietro için Fransızca, ikinci bir ana dili h:iııi almıştı. UMBERTO'NUN DÖNÜŞÜ Pietro'nun evinde, insanın 4- deta bir seyahat acentesinde bu- lunuyormuş gibi garip bir hisse kapılmamasına imkân yoktur. Ben guna eminim ki Madam Nen ni, bütün hayatı boyunca, ken- dine has bir eve sahip olmak hasretile dalma çırpınıp duracak hatıraları Çeviren: Nazım Kemal kak ki, dünyada eşi bulunmaz mükemmel bir hocadır. O, bunu, pek iyi bildiği içindir ki, düş- manlarına galebe çalmak uğrun- da elinden geldiği kadar - sert ve hırçın görünmeğe çalışır. Bu sebepten dolayı çoğu zaman onu etrafındakilere tehditler - savu- rur, küfrederken bulursunuz. Hiç unutmam, günün birinde muhafazakâr partiye mensup iki gazeteci, İtaly selâmete kavuşturabilecek yegâne çarenin Umberto'yu yânl Kralı — tekrar tahta çıkarmak olduğuna Piet- royu Inandırmak İstemiş ve bu hususta israr etmişlerdi. Bu a- damların kuvvetli mantığı kar- gısında şaşırıp kalan zavallı Pi- etro, ağlamaklı bir sesle birtevi- ye gunları tekrar edip durmuş- W — İyi amma düşünün ki ben nihayet bir sosyalistim! Prensip bakımından bu fikre iştirâk et- meme imkân var mı? (Devamı var) Türkiye Milli Talebe Federasyonunun dâveti 'Türkiye Milli Talebe Federas - yonu idare heyeti, dün toplanarak Yunan Üniversiteler arası Basket- bol birincisini, şehrimize davet et- meğe karar vermiştir, Davet icabul edilirse, ekib, 18 mayısta İstanbul vapuru İle Pire - den gehrimize hareket edecektir. İstanbul —üniversitesi — fakülteleri basketbol birincileri ile karşılaş - malar yapılacaktır, Ardahan - Kağızman yolu açıldı Kars: 3 (a.a,) — Bu sene kışın giddetli ve süretdi olması yüzünden kapanan Ardahan — Kağızman yol Tü dün açılmıştır. rKlSA HABERLERî SS A S M a Devlet Bakanlığı Genel Sek -| reteri — Nizamettin Âli — İstanbula| gelmiştir. e Köprüde bir otomobilin çarp-) masile ağır surett yaralanan Mus tafa Sağır; kaldırıldığı - Beyoğlu hastahanesinde ölmüştür, $ Mamleketimizde askeri ve sı- nal filmler Çevirmiş olan Ameri - kan Parainount girketinin — yakın Şark muhâbiri - Robert A. - Höcox| dün Frankfurt'a müteveccihen şeh rimizden ayrılmığtır. Ticaret Bakanlığı mürettişle- ri,938 den bu yana Belediyece ya pılan fiat murakabesi — raporlarını tetkik etmeğe başlamışlardır. - Bu arada tevzlat işleri de Kontrol edil mektedir. & Talebe Yurtlarının Mit Eği tim Bakanlığına devri hakkındaki| kanun Resmi Gazete çıkmış ve yü- Türlüğe girmiştir, Müli Eğitim Bakanlığı — şimdilik yalnız Ankara ve İstanbulda ihti - yaca yeter büyüklükte birer — yurt| Sitesi yaptırılmasını etüt etmek - tedir, & Milli Eğitim Müdürü — Murat Uraz dün Beykoz «azasına — bağlı köy okullarını teftiş etmiştir. TEŞEKKÜR Aile reisimiz, İstanbul Belediye-) #i Genel Meclis, Daimi Komisyon Zabıt ve Muamelât müdür muavi-) ni Kemâl Toköz'ün aramızdan ebe- diyen ayrıknası sebebile büyük a- cımıza yakın alâka ve iştirak lüt- funda bulunan değerli daire âmir ve arkadaşlarına İstanbul Kız Li- sesi, Vefa Lisesi, Zeyrek ortaoku- lu sayın talim heyeti ve talebele- rine, Ukak ve yazcından baş sağlı- gına gelen dostlarına ayrı ayrı te- şekküre büyük acımız mani oldu- S ehkir HÂBERLERİ Balık sanayii kuruluyor 0 Toprak Mahsulleri Ofisi Ge- nel Müdürlüğü tarafından vapılan incelemeler | Ticaret Ofisi Genel Müdürlüğü vekâletine getirilen Toprak Mah- Bulleri Ofisi Bölge Müdürü - E | ver Güreli, Toprak Ofisteki vazl- İfesinde devam etmektedir. Dün kendisini Toprak Ofiste ziyaret eden bir muharririmize Enver Gü reli muhtelif meseleler etrafında gu izahatı vermiştir: | <— Marshall yardım plânın- dan, Akdeniz havalisi memleket- lerinde balık sanayil — kurulması için muazzam bir fon ayrılmıştı. Pek tabii olarak bundan memle- ketimizin de istifadesi - düşünül- müştür. Uzun zamandanberi bu yapıl- hususta gerekli etüdler makta idi. Şimdi balik sana; kurulması ve işletilmesi Toprak Mahsulleri Ofisine tevdi edilmiştir.'T. M. O, Umum Müdür muavini Ekrem Bârlas Mr, Har- rimann, balıkçılık müşaviri Mr. Vitter'le, Ankara ve İstanbulda temaslarda bulunmug ve gerekli malümatı vermiştir. Bu sanayiin kurulabilmesi için Toprak Mah- sulleri Ofisi kanununda bazı deği giklikler yapmak lâzım gelmekte- dir, Et meselesi için de ayrıca meş gul olmaktayız. Fakat bundan netice alabilmek için uzun zama- na ihtiyacımız vardır. - Erzurum, Kars, Adana ve Ege mınfahası gibi istihsal merkezlerinde konbi- nalar kurulacaktır. Bu hususta bir çok eenebi firmalardan tekli! ler aldık.» Millet Partisi İstanbul müteşebbis kurulu Millet Partisi İstanbul İl Mü- teşebbis Kurulu şu şekilde kurul- muştur: Başkan: Enis Akaygen (İstan- bul milletvekili), Başkan vekili henüz seçilmemiştir. Sekreter: Ah met Bedevi (Muharrir), Sayman Lütfi Bornovalı (Tüccar), Üye Pertev Demirhan (Emekli gene- Tal), Üye: Kadri Musluoğlu, (E- mekli müsteşar), Üye: Halük U- luğ (Avukat), Üye: Mehmet Gün say (Emekli subay). D. P. hayat pahalılığı mitingi Demokrat Parti -tarafından ter. Üblendn <Hayat Pahalılığı ve ge - çim “darlığı korgisundaki / miting, 8 mâğıö pazar günü saat 11 de Taksim meydanında yapılacaktır, Dün sabah D.P. fi İdare kurulu adına bir heyet Vilâyete gelerek miting için müracaat etmiştir. Vi- lâyete verilen — dilekçede, — miting 'de Hayat pahalılığı ve sebepleri Ü- zerinde, idare — heyetinden — Emin Nihad Sözeri, Kâzım Yurdakul Ze ki Rıza Sporel, Esat Çağa ve Hay ri Yamanla, bazı D.P, li milletve - killerinin konuşacakları kaydedil - miştir, Bu miting cnünasebetile D. P, Genel Başcanı Celâi Bayar'ın da şehrimize gelmesi muhtemel gö - Tülmektedir. Miting 3 saat devam edecek - tır. Atlantık ortasında nikâh Nevyorktan, Telaviva gitmekte o lan Malatya vapuru Atlantik'in or talarına geldiği sıralarda, bir - ka: din ile erkek, Süvari, Nuri Yılmı Za yazı ile müracaat ederek ev - denmek - istediklerini bildirmişler- dir, Süvari, gemidesi ticari eşya - nın hissedarlarından olan Carga Elliot ile Amerikan tab'asından Mi Beatrice'in — nikâhlarını — kıymiş - tir, Kadeş geldi Dün sabah 9. da Doğu Akdeniz Dim n A İD U URRu biimiz Besil Tanla FD Bi aeny a Sapellk, HBi Emlllla “Mattola- gelmişlerdir. düğündan, — kiymetli — gazetenizin tavassutunu saygı ile rica ederiz. tır. Bununla beraber Pietro, aşı- rı derbederliğine rağmen, muha! Okuduktan — sonra da, bu zaadete nasıl tahammül ede- bildiğine hayret ettim kalbi- min!... Birden, sanki semaya — değe- cekmiş gibi nefesi daralarak, kollarını yukarıya doğru kaldı- Tiyor — Fakat söyleyin bana Ek- 'em bey diye bağırıyor!... Beni burada ıztıraplarımla — başbaşa bırakıp gitmeğe, nasıl cesaret edecektiniz?... Nasıl yapabile- cektiniz bunu?... İçiniz yanmıya Cak mı idi, hiç vicdan azabı çek miyecek mi idiniz?... Ekrem başını, üzerinden koca man çiceklerin döküldüğü bü- Ti Yazan: Esat Mahmut KARAKURT * Kain pederi ve aile efradı li 'yük ağaçlarla örtülü, derenin bulunduğu tarafa çevirerek, bir saniye konuşmadan öyle duru- yor. Sonra, çok ağır bir sesle — Gülseren hanım diyor, in- Sanlar yalnız arzuları ve hisle- Ti ile değil, biraz da irade ve şu urları ile yaşarlar. İnsanları, in San olmayanlardan ayıran tek kudret budur!... Arzularımızın giddeti kadar, vazifelerimizin kudsiyetini de unutmamak lâ- zım. Başka ne yapabilirdim ?. Kaçıp kurtulmak istedim! — Benden mi kurtulmak is- tediniz Ekrem bey? — Sizden değil, ruhumu sa- ran bir hastalıktan, irademi e- ECES Vapurda bunlardan başka 40 yol: cu ve 145 ton arışık ticaret eşya: YENİ SABAH Fikir Hayatı ; ARAARARARAAAARAARRARAAAAİRARADA ARĞARAA SAA YMARARAARARARARARRI, Andre Gide'den seçme yazılar rofesör — Suut — Kemal Yetkin, <«Seçme Yazı- lar> adı altında Andr& Gide'den bazı parçaları - dilimize çevirmiş ve eser, «Dünya Edebi- yatından Tercümeler» serisinin 706 inci ve ” «Fransız klâsiklerir nin 158 inci kitabı olmak Üzere Millt Eğitim Bakanlığınca 1948 de bastırılmıştır. 133 sayfa tu- tan tercilmeye Profesör Yetkin, muharririn edebi şahsiyetini ve san'at anlayışını gösteren ön say falık bir önsöz ilâve ettiği gibi, kitabın sonuna da Gide'in bütün eserlerinin kronolojik bir listesi- ni koymuş, bunlardan hangileri- nin dilimize çevrildiğini de gös- termiştir. Gide yalnız Fransanın - değil, dünyanın tanınmış muharrirlerin den biridir ve 1947 yılı Nobel e- i| debiyat mükâfatının ona verilme bu milletlerarası göhretinin adeta resmi olarak — tanınmasını teşkil etmiştir. Gerçi Gide, Fran sız akademisine girmemiştir ve şimdi 80 yaşını #ürmekte olan Şehrin sağlık işleri Yürürlüğe giren Verem kanunu gereğince şehrimiz hastahanelerine veremli hastalar için yatak ilâvesi hususunda İl Sağlık Müdürlüğünce çalışmalara başlanmıştır, Bu konu etrafında kendisile konuşan bir ar, kadaşımıza İl Sağlık Müdürü Dr, Falg Yargıcı şunları söylemiştir: <— Belediyeye ait eskt Beyoğlu Zikur hastahanesi, Sağlık Bakan - lığı tarafından satin alınmış bulun mnaktadır. Evvelce söylendiği gi - bi, buranın bir pavyonu veremlile - ri, hastahanelere sevk istasyonu ha line getireceğiz, Hastahanenin diğer kısmında da <acil cerrahi istasyonu> tesis edile cektir. Baltalimanı Kemik veremi hasta hanesine 100 yatak ilâvesi hususun da ilgililere gerekli talimat veril - miş ve faaliyete geçilmiştir. Diğer taraftan Valde bağındaki <Dinlenme Yurdu> İdare heyeti ile temas halindeyiz, Burasını da ço - cuk veremi hastahanesi halinde kul Tanmarc niyetindeyiz, Balıklı Rum hastahanesinde - ki, pavyonun emrimize verilmesi husu- sunda henliz hastahane İlgililerile bir anlaşmaya varamadık.» Öğrendiğimize göre bu yıl sonu- na kadar şehrimiz hastahaneleri - 'ne veremli hastalar için 800 yatak ilâve edilmiş olacaktır, Vali Ankaradan bu sabah geliyor Bir — müddettenberi — hayat pahalılığına mani — olucu — ted - birler Üzerinde Ankarada, İlgilile, le temaslarda bulunan Vali ve Be- lediye başkanı Dr. Lütfi — Kırdar, bu sabah şehrimize gelmiş olacak- tır, Vali ve Belediye başkanına, pa - halılığı önliyeci mahiyette — geniş salâhiyetler verilmiştir, Bu arada, zaruri gıda maddeleri — flatlarının bugünler de Millt Korunma Kanu- nu hükümlerine tabi - tutulacağı, vilâyetin tesbit ettiği fiatlara mu- halefet eden esnafın, Milli Korun- ma Kanunu gereğince yargılana - cağı kat'iyet kesbetmiştir. Bu mak satla, şehrimizde bir fiat müraka- be teşkilâtı kurulacasctır İlk öğretim komısyonu toplandı İik öğretim komisyonu, dün sa- bah Vali muavini Rüştü — Ülken'i başkanlığında yaptığı bir. toplantı da 949 - 950 yılı Öğretim prograrmı ni hazırlamış, kayıt kabul günle - rini, dera başlangıç ve kesiliş ta rihlerile imtihan — günlerini - tesbit etmiştir. İlk okullarda kayıtlara — 15,9.949) da başlanacak 1.10,949 da son veri- lecektir. 31 mayıs 950 de dersleri sona erecek 1,6.950 den — 16,6,9050, ye kadar son sınıf imtihanları yı pilacaktır. 26 haziran 950 de de ikmale kı Bi vardı, Tefrika No. 74 limden alan büyük bir âfetten kurtulmak istedim, Gülseren ha nım!... Bir zelzeleye tutulmuş, bir yangının içinde kalmış gibi idim! Ekrem, mehtabın altında, bir ikinci mehtap gibi parlayan sim siyah gözlerini, kızın gözlerine getiriyor. — Siz Gülseren hanım, kadın ların en güzeli, ve en çok peres tişe lâyık olanısınız diyor; insan bir kere sizin havanıza kendini kaptırdı mı, bir daha kurtula - maz!... Halbuki siz bir adama evlenmek için söz vermiş bulu- nuyorsunuz! — Sizin sözünüzde durmanız, benim de kaçıp Rit- Yazan: Bİ ERALP Ka muharririn galiba oraya gireceği de yoktur; fakat bunun sebebini onun büyük bir muharrir olma- masında değil, hayatının bazı hu susiyetlerinde aramalıdır. Öte - denberi akademi, seçimlerinde, sa nat dışı bir takım kayıtlara bağlı kalmaktadır; yalnız Fransada değil, dünyada bir eşine rastla- mak kabil olmayan Moliâre çapın da bir muharririn, sırf aktör ol- duğu için Akademiye alınmayışı bunu en iyi belirten bir örnektir. Bunları çok iyi bilen Gide, yanı mayorsam, Akademiye girmek teşebbüsünde bile bulunmamış - tır. Gide'in eserleri bir çok dillere çevrilmiştir; Suut Tetkin'in ver- diği listeyo göre, bunlardan do- kuzunu dilimizde Okumak kabil- dir; aralarında «Dünya Nimetle- Ti> ile «Dar Kapı» ç defa, «İm- moraliste» — ile «La Symphny Pastorale» ikişer defa basılmış- tır. Profesör Yetkin, «Seçme Ya- zılar» a, henliz dilimize çevrilme miş bulunan «PrGtentes>, «Nou- veaux PrGtentes> ve «Incidences adlı eserlerden san'at Üzerine o0- lan parçaları seçerek koymuş - tur. Bu yazılardan anlaşılan san'at görüşü hangisidir? Gide, san'at eserinin san'at dışı bir gayesi 6- labileceğini kabul etmiyor; eseri- ni, yaratırken, san'atkâr, güzeli göz önünde bulundurmalı, onu gerçekleştirmeye çalışmalıdır, ak- si halde «mission» una ihanet et- miş olur; «San'at eseri hiç bir şey isbat etmemelidir; hileye sap madan da bir gey işbat edemez.» (103). Bu güzellik de şekilden gelir; <Şekil eserin sırrıdır» (VH); durmadan değişen fikir- ler, görüşler, anlayışlar dünyasın da, san'at eserine ölmezlik dam- gasını vuran şekildir. Fakat şe- kaidesiz, baskısız, zahmetsiz olmaz; bu sebeple Gide klâsik san'atin tarafını tutmaktadır. O- tten aldığı ders, bir öl- çü ve 'azene dersidir; sadece başı boş ilhamın at koşturmasile güzelliğin elde edileceğini sanan- lar, gerçek san'ata arkalarını çe- virmiş olurlar. «Gerçek klâsisizm, zaptolunan romantizmdir.» Esa - sen san'atla tabiatın farkı da bu- rada değil midir? Kendine göre bir san'atkâr olan tabiat müsrif tir, lüzumsuzluklarla ve fazlalık- larla doludur; çünkü güzellik 0- nun gözünde bir gaye değil, bir. vasıtadır. Tabiat güzel olan bir çiçeği binlerce ve binlerce defa tekrar eder, halbuki san'at eseri tektir. Bu da tabiat düzenile san' at düzeninin ayni olmadığını gös terir. «Güzellik hiç bir zaman ta- bil bir mahsul değildir; ancak yapma bir baskı ile elde edilir. San'atle tabiat yer yüzünde reka bet halindedir.» (77). San'atin tabiate dönme istediğini göster- diği devirler, zayıfladıi sız kaldığı zamanlardıı takattan kesilip kansız kalınca, kaplıcalara götürülen bir hasta Bibi tabiate çıkarılır. Ne yazık ki tablat artık ona bir şey yapa- maz.> (17). İngiliz filezofu Bacon geniş mâ nasile san'ati, <İnsanın - tabiatle birleşmesi» diye tarif etmişti. Her san'at için doğru olan bu , güzel san'atler için de doğru dur. San'atkâr eserinde bir takım kaidelere boyun eğen insandır. Burada güzelliğe yaramayan hiç bir şey bulunmayacaktır. Gide daima lüzumsuz süsleri atmaya, fazlalıkları kaldırmaya çalışmış- tır. Onun Shakespeare'den Blake den, — Conrad'dan — tercümeler yapması, bu muharrirlerin eserle- lan talebeler imtihan olunacaktır. mem lâzım buradan!... İkimizin de yapacağı en doğru, en namus kârana hareket, ancak bu olabi lir. Kendimizi, elimizden irade- mizi alan heyecanlardan koru - malıyız!.., Sonsuz heyecanların, daima sonsuz ıztıraplarla hudut landığını unutmamak - lâzım!... Ben henüz bir ztıraptan yeni kurtuldum. Tekrar başka bir 1z- tıraba tutulmak — istemiyorum mahvolurum sonra! Kız, büyük bir telâşla hemen cevap veriyol — İnsanları, unutmayınız ki Ekrem bey, aşktan daha çok 1Z tırap birleştirir! Bir acıyı bera- ber çekmiş olanlar, bir daha birbirlerinden ayrılamazlar. Mah volmak da bazen bir saadet- tiri... Ekrem, şiddetle başını Barsı- yor, Yüzü, karmakarışık çizgi- lerle dolu!. — Hayır diyor asla!... Ne mahvolmak istiyorum ,ne de kendimle beraber bir başkasını rini vatandaşlarına. tanıtmak ga- mahvetmek istiyorum!... Sade- ce kaçıp kurtulmayı arzu ediyo- rum Gülseren hanım! Kız, derin bir korku içinde ka hyor o zaman!... Gözlerini indi- riyor hemen!... Mehtap; ince, yeşil bir halka halinde, çimenlerin üzerine inen bu gahane gözlerin büyümüş be- beklerini, mavi bir hale ile ay- dınlatıyor şimdi! — Sizi hiç bir kadının sevemi ceği kadar büyük - bir aşkla Seven, ruhunun sizinle dolu ol- duğunu söyleyen, ve sizden, yal 'nız sizi İsteyen bir kadının bu arzularına, ona ıztırap verme- yeyim diye, kaçıp kurtulmakla Mukabelo etmeği, aklınızca bir fazilet mi sayıyorsunuz Ekrem beyt.. Dizlerinin üzerinde — doğrulu- yor. İki kolunu birden kaldırıp, ellerini saçlarının üstünde birleğ tiriyor ve dirsekleri ileride, ha- fifce gülümsüyor. — Benim de günahım, bütün yesinden başka, kendi Üslübunu olgunlaştırmak hedefini de gü- der.. Baskı, güçlük... «Seçmo Yazı- lar» da bu kelimelero sık sık rast hyoruz, zira bu sözlerin ifade et- tiği fikir, Gide'in san'at anlayı 'nin esasını göstermektedir. «San' at dalma baskının sonucudur. O- nu ne kadar Berbestse o kadar yukarılara yükselir sanmak, u- çurtmayı yükselmekten alıkoyan geyin ip olduğunu Banmaktır.» (17 - 78). Filezof Kant, tecrübe- siz bilgi olamayacağını anlatmak için, güvercin misalini - vermişti: Güvercin istediği gibi uçmasına engel olan şeyin hava olduğunu sanır, halbuki uçabjlmesi ancak hava sayesindedir. Bilgi için tec- rübe ne ise, san'at eseri için de baskı ve güçlük odur. Amma bu baskı dış bir baskı değil, san'atin kendi yapısından gelen bir baskı- dır, zira «dış baskı zayıftır ve an cak akademik eserler verir.» 111. San'at devamlı bir baskının neticesi olduğuna göre, büyük san'atkâr, «Güçlüğün — coşturdu- ğu, engeli kendisine sıçrama tah- tası yapan adamdır.» (VIT). Gide San'atte tesir dâvasını, bu san'at görüşü içinde anlayor ve çözmeye çalışıyor. Bazıları, orijinalliklerini kaybederler dü- şüncesile, tesir altında kalmaktan korkarlar; bunlar orijinalliği tu- haflıkla, adeta insanlıktan çık - makla bir sayan kimselerdir. Hal buki klâsik san'atin dersi, ayni zamanda bir tevazu ve insanlık dersidir. Orijinallik herkesten başka türlü olmak değil, asıl ken di kendisi olmaktır, insan olmak tır, kendindeki insan tabiatine u- laşabilmektir. Şahsiyetini kaybet mek korkusile tesirden korun - mak, gerçekten büyük ve büyük olduğu için orijinal insanların de- , zaten zayıf kimselerin düşü- nebileceği bir çaredir. Bunlar yal 'nız perhiz yemekleri yiyen midesi zayıf hastalara benzerler. Fran- sız filezofu Lachelier'nin dediği gibi, «Gerçekten büyük olan bü- tün insanlar orijinaldiler, fakat 'ne oriğinal olmayı istediler, ne o- riğinal olduklarını sandılar.» Ger çek san'atkâr kendini her tesire, bütün insanlığa açan san'atkâr- dır, O böylece baştan aşağı insan lığın bir sesi, bir aynası olur ve eserine eğilen herkes orada ken- dini görür, bulur ve anlar. Halis san'at eseri bizi kendisile beraber güldüren, ağlatan, düşündüren, heyecanlandıran eserdir. Kaldı ki tesirden korunmak da mümkün değildir, zira tesirler az oldukları nisbette hâkim ve kuv vetli olurlar, Hürriyet tesirden kurtulmakta değil, her türlü te- sirler içinde ve o tesirler sayesin de şahsiyetini bulabilmektedir. Chateaubriand'ın dediği — gibi, «Orijinal muharrir kimseyi tak- lit etmeyen değil, kimse tara dan taklit edilemeyen muharrir- dir.> Gide, san'at tarihinin de bu hakikati bütün açıklığı ile gös terdiğini işaret ediyor, «San'at yaratmalarının büyük devirleri, diyor, verimli devirler, en çok te- sir altında kalan — devirlerdir. (16-17). Sonra unutmamalı ki te sir, tesir edenden çok tesir alana bağlıdır; insan tabiati, karşısına gelen her cismin hayalini olduğu gibi gösteren bir' ayna değildir. Ayni bir tesirin şahıslara göre başka başka neticeler verdiği gö- rülmektedir; tıpkı bir uzviyetin çevresinden kendine yarayan madı deleri temsil etmesi gibi. Bunu anlatmak için, Gide, <affinit&s ctives» tâbirini kullanıyor. O halde tesirin iyi veya kötü olu- kadınların günahı gibi, arzula- rımı sevdiğim adamın önünde, büyük bir açık kalblilikle itiraf etmiş olmamdan ileri geliyor!... Siz faziletlisiniz de, size ruhunu bile vermeğe hazır olduğunu söy leyen kadın mı faziletsizdir?. Ekrem; insanı şaşırtacak bir soğukkanlılıkla, ve tam bir sü- künetle, kızın sualine derhal şu cevabı veriyor: — Her erkek, aşkla şaşırtıl- mış bir kadından istediğini ala- bilir. Faziletsizlik, onu verende değil, alandadır asıl!... Kız, adamın her şeye rağmen, bildiği yolda yürümek azminde olduğunu gösteren bu sert mu- kabelesi karşısında, - büsbütün hayrette kalıyor. Ne yapacağı- nı, ne söyleyeceğini bilemiyor. Ekremin gözlerindeki bu derin sükünet, bu huzur, adeta onu korkutuyor gu muütlak değildir, bu daha çök tesir altında kalana göredir. Bir| mânâda herkesin lâyık olduğu tesiri aldığını söylemek bile yan- hış değildir. Kısaca orijinallik, bir limonluk çiçeği gibl bazı ta- derden uzakta tutulan cılız bir. fidan değil, açık havada yetişen heybetli bir ağaçtır. Orijinal ola- cağım diye tesirden korunmaya ışmak, orijinal olunamayacağı nın en büyük delili olduğu gibi, kendi kendini orijinal olmamaya mahküm etmenin de en iyi çaresi dir. Bunu Gide, mukaddes kitap- tan aldığı gu sözlerle anlatıyor: «Hayatını kurtarmak isteyen, onu kaybedecektir; amma onu i(ayhrıtmı—k isteyen, kurtaracak- ır.> Bu satırlarla «Seçme Yazılar» hakkında ancak umumit bir fikir verebilmiş olduk; orada Suut Ke mâl Yetkin'in temiz ve akıcı türk çesile dilimize çevirdiği parçalar. da, zevk ve ilgi ile kunacak istifa deli daha pek çok şeylerin bulun duğunu da söylemek isteriz. Toplantılar, dâvetler, San'at hareketleri : z T EEERİR İktisat Fakültesi mezunları toplantısı İktisat Fakültesi Mezunlar Cemi- cisi 6 enayıs cama günü saat 17.30) da Ticaret ve Sanayi odasında ya- pilacaktır, *& E. Piyale ve Hüsrev Ocak İdal re Kurulundan: 949 çalışma programımız ge - reğince Kasımpaşa Haci Hüsrev caddesi Kankardes sokak 1 numa - ralı kıraathanede Sayın milletve - killerimiz, İlçe ve İl idare *curull rının da iştirâkiyle 7,5.49 cumar- tesi akşamı saat 2030 da büyük toplantı yapılacağındar teşrifleri - nizi rica ederiz. SPomn Basın kupası maçları 7 ve 8 mayıs Cumartesi ve pazar| günleri yapılacak Basın Kupası) maçları için hazırlanan biletler bu sabahtan itibaren Galatasaray, Be- giktaş, Fenerbahçe, Vefa klüpleriy| le İnönü Stadı gişeleri ve Gazete - ciler cemiyetinde satışa çıkarıla - caktır, “Yapılacak — müsabakalar Cumartesi günü saat 15 de Beşik - taş — Vafa, cumartesi 17 de Gala- tasaray — Fenerbahçe, Pazar gü- 'nü Fenerbahçe — Vefa Galatasa - ray — Beşiktaş Atletlerimiz. dün Atinaya giltiler Atinada yapılan Akdeniz atlötizm şampiyonasına iştirâk edecek olan atletlerimiz dün sabah saat 10 da bir Çekoslovak uçağiyis Atinaya gitmişlerdir. Kafile, atletizm federasyonu as) başkanının ve Besim Aybars'ın ida| resinde şöyle teşekkül etmiştir: Oktay Karakulak, Doğan Acar- bey, Kemal Horolu, Cahit Önel, Os| man Coşgül, Mustafa Batman, Av ni Algın, Ruhi Sarialp Mahir A- ras, Muhiddin Azın, Halil Zire - man, Yılmaz Okti Güreşçilerimiz çalışmağa başladılar Haziran başında şehrimizde Pılacak olan Avrupa serbest güreş şampiyonasına iştirâk edecek olan Milli takımı teşkil etmek tüzerel bilâhare — aralarından bir tasfiya| yapılacak olan serbest güreş Mül - İ takımı namzedleri dünden itiba ren Emirgânda kampa girerek prog ramlı ve sıkı bir idımana başlamış bulunmaktadırlar. kr Samatyada Sancaktar Hay - rettin mahallesinde Tekke sokağın| da 33 No, lu evde oturan Zehra a- hi tarafından bıçada ağır sürette yaralanmıştır, ta bi Şti (Devamı var), 4-5-949 Aksaray —: Ziya Nuri Alemdar —: Arif Neş'et Bakırköy : Bakırköy Ec. Beşiktaş —« — Vidin Beyazit — * Gedikpaşa ; Kinyonli - Bayoğlu Sıhhat Eminönü — * Bahçekapı Eyüp 1 Eyüpsultan Fatih : Edirnekapı ; Fındıklı Galata ae Kadıköy —( Halk Ec. Küçükpasar : Unkapanı 1 Maçka - Si 4 , Periköy Taksim — & Kemal Rebul Üskildar —: Selimiyo dında bir kadın, eski kocası Şey-) Şeyhi tutulmuş hakkında takiba- ( Nöbetçi eczaneler S© 4 MAYIS 1010 Kafanın işlemesi minönü — meydanınana mes'elesi Yenlcümi avlusuna kıv- Eı-ııııı asfalt yolun bir ta- rafında yaya kaldırımı vardı; nax kil vasıtalarına mahsus yol gayet dar olduğundan İkide bir tıkanı- yordu; halbuki yaya kaldırımı gayelgeenişti. Birl ihtiyaca yet- miyordu, diğeri Ihtiyaçtan artı « yordu. Oradan her geçişimde böy le yapılmasının sebeplerini arı- yor, bulamıyordum. Nihayet yaya kaldırımmın fazlasını nakil vası- talarının geçtiği kısma katmayı akıl ettiler; bu on beş yirmi met relik yolun ıslahına bir aydanbe- Ti çalışılıyor. Şimdi anlaşılıyor ki vaktile ha- tâ edilmiştir; çünkü muayyen şe- killere saplanıp kalmışlardır. Pek çok işlerimizde ayni — hastalı; rastlıyoruz; bunun için belediye- miz birinel sınıf meydanlarla cad deleri yapıp bozmaktan ikinel Ü- çüncü sınıf sokaklara uğramak fırsatını bulamıyor. Ankara Ga- 71 Eğitim Enstitüsü psikoloji öğ- retmeni Doktor Ziya Dalat son yirmi beş senelik ders proğram- larını ve binlerce öğrencinin sı- nf geçme dürümlarını - inceleye- rek «Sınıfta kalanlar uğrunda» diye pek değerli bir eser yayınla- dı. Bizim dokunduğumuz bu nok- ta üzerinde ehemmiyetle durmuş; müşahadelere dayanan bir çok misaller veriyor: «Gecenin saat dördü. Bir has- yetinin <Gelir vergisi sisteminin| tahane kapısına, doğurmak üzere tahlil ve münakaşası> mevzuunda| olan bir kadın geliyor. Doktor tertip ettiği seri toplantıların birin| «Hiç yer yok!» diyor. İki saat sonra kadın kapıda doğuruyor. Halbuki bu kadın bahçe kanape- si üstüne de yatırılamaz mı Neden böyle oldu? Çünkü dokto- run kafası işlemiyor.> «Bir adam bir park lâmbasınız ampulünü değiştirmek üzere di- reğe tırmanmış, yenisini takıyor ve eskisini yere atıyor, Ampul kı rılıyor. Cam kırıkları bahçivanın veya orada oynayan çocukların ellerine batacaktır; belki de güb reli topraktan tetanoz mikrobu alacaktır. Bu adam niçin eski am- pulü bir çöp tenekesine veya za- rarsız bir yere atmıyor? Çünkü kafası işlemiyor <1947 yılında bir hamal çocuk, sırtında yükle Ankarada Ozan- lar sokağında ağzı açık bir ku- yunan kenarına oturmuş; müva- zenesini kaybederek — içine düş- müş ölmüş. Niçin oradaki bekçi- ler, koruşular yahut kuyunun sa- hibi bu kör kuyuyu kapatmadı- lar ve bir ölüme sebep oldular? Çünkü kafaları işlemiyor.» «Kaz ve tavuk tüyleri sağlığı en uygun yatak, yorgan ve yas- tık doldurmaya yarar. Onun ye- rine kullandığımız yün ve pamuk yabancı memleketlere satılsa ya- hut dokuma işlerinde kullanılsa büyük döviz kaynağıdır. İki mil- yon kişinin tüy kullandığını ka- bul etsek, geri kalan 16 milyon nüfusumuzun yataklarında yün ve pamuk miktarı yirmi beşer ki- lodan dört yüz milyon kilodur; kilosu yüz yirmi beş kuruştan yarım milyar lira eder. Tüccar- lar niçin halkı buna teşvik etmi- yorlar? Çünkü kafaları — işlemi- yor.» Eserin muharriri böyle bir çok misaller veriyor ve yaptığı incele melerden şu neticeyi çıkarıyor: «Okullarımızda — çocuklarımızın, hayatta yurtdaşlarımızın zekâla- rı işlemiyor.» Demek ki ders programlarımı- zı bu hedellere ulaşabilecek şekil de islah etmek lâzımdır. Kadircan KAFLI Et fiatları Et fiatlarının birkaç güne ka « dar düşeceği - umulmastadır, - Dün mezbahada 3600 Ü kuzu olmak a zere 4500 baş hayvan kesikmiştir. Kesim böyle devam ettiği takdir de et piyasasının normale avdet e « deceği söylenmektedir. y — MÜBAREK REGAİP GECESİ 5/6/Mayıs/949 tarihine ve 6/T Recebişerife müsadif Perşembe akşamı (Cuma ge- cesi) mübarek Leylei Rega- ip olduğu ilân olunur. İstanbul Müftüsü A eT A Hicrt TAKVİM 1365 1588 NİSAN Recep 21 Çarşamba 5 Kasım 178 - Ay 5 - Gün 124 Vasati — Ezani Güneş 4 54 9 46 Öğle 12 11 5 08 Tiçindi 16 04 — B 58 19 08 12 00 20 5&4 1 45 3 00 T 48

Bu sayıdan diğer sayfalar: