18 Mayıs 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

18 Mayıs 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amâla görebilecekler.. Avım tekrar görmeğe ka- vuşturalım. Kendi kendi- ferini Amalığın önayak — olduğu lerini öğreteceğimiz yerde âmı diktan kurtulabilmeleri için rü- yetlerini Ihya edelim.> Bu toklif 1944 yılında, Birleşik lAmerikanın bir cenup eyaleti o- İan Alabamaya bağlı - bulunan am gehrinde yer alân er lere mahsus bir kardeşilik or- yonunun üÜyeleri / tarafın- =h;ı.pıımııuı-, Bunun bir neti- gea olarak Alabama Rüyet Ko- Tuma Birliği teşekkül etti. Birlik Gört sene zarfında 2,000 kişiye mam etti ve gelecek yıllarda e kişiye yardımda bulun- mağı tasarlamaktadır. Alabamada olduğu gibi diğer A merikan eyaletlerinde fmaları il gilendiren bu gibi bir çok hare- ketler hissedilmeğe başlanmış ve Amalara karşı günden güne daha fazla yardımlar sağlanmağa baş- lanmıştır. — Alabamada fmnlara hasredilen bir okul vardır. Bura- Ga, çalışmadıkları için Amalara bir panalyon hasredilmiştir. An- cak, göremeyen İnsanların rüyet- lerini temin edebilmek için orga nize edilmiş bir program mevcut değildi. Yapılan teklifin başlıca gayesi, mali vaziyeti yüzünden kendi kendilerine yardımda bu- lunamıyacak bir durumda olan Amalara cerrahi ve tibbi tedavi sağlamaktı. Bu alanda alınan ilk tedbir â- maların muayene ve tedavi edile bilmeleri için yerler, lüzumlu teç hizat ve göz uzmanlarile diğer dok torların işbirliğini sağlamak esa- Narh konamıyor Pahalılıkla — mücadele - kamusunda, yarilen yeni — selâbiyetleri — belediye kullanmak niyetinde değildir. Yapı- lan toplantılar neticesindo marbı koy| manın bir fayda vermeyeceği anla- gılmış, ancak ihtikâr yapan esnaf - Ja mücadeleye hi verilmesi ka Taşınıştır. Diğer taraftan yaş meyva ve ta- rım kooperatifi 1 hazirandan itiba- zen şehrin 16 semtinde pazar yerle- Ti açarak, halka wcaz meyra ve seb) e satışı yapacaktır. Pazar yerleri, ekseriyoile, fiatla- Tın yüksek olduğu semtlerde kuru- Aacaktır. Şimdiki halde, Park Otel ciyarında, Harbiyede, “Talimhanede, “Aksarayda Fat Beşiktaşta, Or- taköyde pazarlar açılacaktır. Koope- ratif bu pazar yerlerinin sayısını 40'a| çıkarmak miyetindedir. 'Bu arada Beldiye ve toprak mah- şehrimizde mevcut 8 is- tihlâk — kooperati! birleştirmek İçin hazırlıklara başlamıştır. Toprak, 949/158 mahsülleri ofisi, istihaal mıntakala-| — Zaruhi Akbulut tarafından Orta) rında mübayaada bulmacak ve bulköy Mecdiye mahalesi Çevirmeci | malları âa kooperatifler — vasıtasilo piyasaya arzedecektir. Nişantaşı Kız Enstitüsü- Okul aile birliği tarafından her se- o tertip edilerek bir çok takdirler /toplayan Nişantaşı Kız Enstitüsü- mliz senelik danslı çaymın bu sene, de 21 mayıs 949 cumartesi günü Tak #im Belediyo Gazinosu #alonlarında, yapılacağı haber alınmıştır. Uçak ücretleri artıyor İstanbul ile New - York inde| İşlemekte olan Pan - Amerikan hava yolları yolcu bilet ücretleri 31 ma- yıstan itibaren bir miktar arttırıla- caktır. Pendik yüzdürüldü k Tarabyada karaya oturan Dev- let Denizyollarının <Pendik> vapuru dün 17.40 da kurtarılmıştır. Gemi kendi makinalarını çalıştırarak İs- tinyeye gitmiştir. Tamirden — sonrı sefero başlıyacaktır. tâbl tutulmuştu. İkinci seri ame kendisini tutamıyarak — hüngür hüngür ağlamağa başlamıştı. Üniversitede dil imtihanı miştir. İmtihanlarda muvaffaki- yet nisbeti yüzde 8 ile 7 arasın- dadır! mobilciler Cemiyeti Taksimde bir benzin istasyonu #çacak, bunun kazancile şoförlerin dispanseri- me yardım edilecektir. sokak 73 No: da iken halen ikamet gühı meçhul İbrahim Akbulut aley hine açılan boşanmna dâvasında: DA valıya dâva, dilekçesi ve ilânen tebliğ edildiği halde yargı- nün Danslı çayı lamaya gelmemiş olduğundan dâ - valıya yirmi gün süre ile ilânen gı yap kararı tebliğine ve bir nüshası 'dun divanhaneye tâlikine karar verli miş olmakla yargılama için edilen 10/6/949 günü saat 9.30 da mahkemeye gelmediği veya kanu -| rtekrar Bına istinad ediyordu. Netice iti- barile bir gehir hastahanesinin onuncu katını küçük fakat esaslı bir göz hastahanesi gekline sokul masına karar verildi. Şimdi bu hastahane 20 yatak, iki amelil- yat odası ve göz uzmanları için Tüzumlu olan en iyi teçhizatı ih- tiva etmektedir. Göz hastahanesinde — sağlanan bütün tedaviler parasızdır. Ala- bama Tıb Kolejine mensup olan bütün Gdoktorlar ve carrahlar Mmemnuniyetle ve meccanen ça- lışacaklarını bildirmişlerdir. Da- ha sonra Alabama Tıp Kolejinde haftalık hususi bir göz kliniği ku Tulmuştur. Bu klinikte 20,000 do- lar değerinde modern — teçhizat mevcuttur. Ayrıca, şaşı gözlerin tedavisi için kurulan bir orthap- H kliniği için de 10,000 dolar sar fedilmiştir. Diğer taraftan, Ala- bamadan uzakta ikamet edenlere yardımda bulunmak gayesile e- yaletin muhtelif kısımlarında 10 cerrahf göz kliniği tesis edilmiş- tir. Birliğin gayretleri neticesinde yeniden rüyetlerine kavuşanlar Arasında konjenital katarakt yü- zünden doğuşundan beri gözleri görmeyen 8 yaşında Judy Ree- ves de vardır. Judy, daha iki ya- gında iken ilk #eri ameliyatlara liyatlar dört yaşında yapıldı. Her ameliyattan sonra, çocuğun göz- lerine biraz daha fazla ışık sızıyor. dü. Judy, ilk defa olarak bir yıldız. gördüğünü —söyleyince, — annesi Üniversitenin bütün fakültele- rinde lisan imtihanları sona er- W İstanbul Şoförler ve Oto- Fatih 3 ncü Sulh Hukuk Yagıçlıgından 949/11T. Fatih Kirmastı mahâllesi Temiz. handa 23 sayılı odada — oturmak'a âken 5/2/040 tarihinde vala: eden Hakkının ilân tarihinden — itiharen alacak ve vereceklilerinin bir ay ve varislerinin Üç ay içinde müracsat layı aksi halde terekesinin hazine - ye devredileceği ilân olur w 11/5/940 İstanbul Asliye 9 ncu Hukuk Yargıçlığından davetiye tayin| neral Nuri Berköz, beraberinde İs- tanbul jandarma komutanı albay Tev fik olduğu halde Bakırköy ve ci rında vazifeli jandarma teşekkülleri ni gezmiştir. site talebelerinin yaz aylarında da E. T. T. otobüslerinde tensil 'Tak. seyahat edebilmelerini temir mek için Belediyeye müracaat etmiş dir. gırarak karaya oturan kömür yüklü «Düldül> ve «Gülşen> motörleri tah müptür. Şehı- "HABER LERİ Toptancı kasapların telâş —— Muvaredatın artması üzerine dün 6000 hayvan kestiler Bt fitalarının görülmemiş bir g kilde yükselmesi üzerine, et satış larında bir durgunluk hasıl olmuğ- tu, Hayvan muvaderatının — artması üzerine toptancı kasaplar, dün cile rindeki bütün hayvanları mecburl kesime tabi tutmuaşlar, bu — suretle 6000 baş kasaplık hayvan — kosniş lerdir. Diğer taraftan perakendeci kasap lar, satışların durgün olması dola. yisile 9660 nisbetinde zarar ettik. lerk dddiasiyle dün Belediyeye baş- vurmuğşlardır. Perakendeci kasap - lar, bu müracnatlarında, et fiatları a narh konulmasını istemişlerdir. Belediye vaziyeti tetkike başlamış. tır. Dün perakende olarak kuzu eti. nin kilosu, 360 yerine 800 kuruşa, koyumun ise 420 yerine 380 kuruşa satıldığı görülmüştür. Bu arada öğ- rendiğimize göre gehrimiz peraken deci kasapları et meselesinin halli yolunda ilgililerle temaslar yapmak için Ankaraya bir heyet gönder - meğe karar vermişlerdir. Fransız süt mütehassısları şehrimizde izde kurulacak süt fabril tetkiklerde bulunmak üzere en şehrir gelmiştir. Bu mütehassıslar, nayi mübhendisi M. Jean Didie süt müstahsili Maurice Macari'dir. Fransız mütehassısları kendilerile görüşen bir arkadaşımıza, şehrimiz- de kurulması düşünülen süt fabrika- için temaslar yapmak üzere gel- diklerini ve şimdiden bu hususta-bir şey söyleyemiyeceklerini — bildirmi lerdir. Jandarma G. Komutanı Jandarma Genel Komutanı Korgo müteh Üniversiteliler ve yaz aylarında otobüsler Üniversite Talebe Birliği; Üniver- ti ola- et- |) Birlik ayrıca bir broşür hazırlıya- Karadenizde sis yüzünden yolu şa- e ekipleri tarafından yüzdürül- - İmen, bazan da-tenkihen veya talı yapıldı, araya kondi eklediğim de oldu. vaf «Sen, tefsirinde kendi Kur'an ibarelerini birbirine karıştır- maşsın > târizinde bulunulunca şu ce- vabı veriyor benim kitabımı okumaşınlar | kendimi ona benzetmekten oâı im ve benim sözlerim ile onun mü- zak şehir meclisi âzalarına dağıtmış | « Ü dır. Böyle yapmaklığım anlayışı ko- Yüzdürülen motörler —| 'elaştırmak üzere metni sayfa: 162, 163, 164, 165, 166, den) nakiller ve izahlar: YENİ AAAAAARAARAAAAARAZ SABAN Ganıın Mes' elelerı Kur'an tercümesi; Kur'an değildir Besim Atalay'a cevaplar ; IV “Fahreddin Râzi'den nakiller ,, esim Atalay; kendince bir B3 5n el skek «Bon; diyor, Ulus'da İmam Rasi, türkçeya — çevrilmiş - Ayetlorin namazda okunacağını kabul ediyor, demedim.>. - Üstadın itiyadını öğren- miş ve tbiyesini sezmiş — bulunuyo-| ) rüm. Fetvayi giyabiye için - yaptık- larını tefsiri kebir hakkında tekrarlı- yarak işe golen baş tarafı, yâni riya- yet kısmını alıp, hetaba uygun düş miyen Razi'nin mütalâalarını atla- mak istiyorlar! — Ulus'daki — yazıları gudür : eİmamı Azamın içtihadı. çok Bir kimso; arapçayı İyi de fara dili fle moşhurdur. #öylese de söylem Yazan: M. Raif fırkal naciyer den olmaları eylemektedir. 4) — Dünya üzerindeki bütün Te lâm toplulukları namazda — Ku arabt olarak okumakta mutabık iktiza| zerine barleşmez> hadini şerifine göre) bu; adl tarikidir. Ve yine Nisâ sü- resinin 113 üncü üyetinde <Bir kim- e ki Anın için doğru yol zahir olduk- 'tan sonra Peygambor Aleyhisselâma namazda okuyabilir. —Bak: Tofairi| muhalefet ve müminler — yolundan Rasi - Cild 1, sayfa 116.» Bir kimse; | güyriye tebniyet ederse ahrotte - biz, bu ibartleri görünce, biç şüphesiz | onu dost olduğu küfür vo irtidada 1s- Razi; böyle söylemiş, yahut fikre iş-| marlar ve cehanneme yollarız.» buyu tirâk etmiş samır. — Halbuki, hiç de| rulmaktadır. Poygamberin, Hülefayi öyle değildir. Başlangıç, hikâyodon | Raşidinin, ashabın ve bütün - İslâm ibarettir. Fakat ondan sonra Fahret-| halklarının tuttukları yolun gayrisi- tin Razi; fotvaya o derece hücüm | B .l:x müminler yolundan a) etmiş ve öz baltalamıştır. ki, | Tılmaktır. Hati gitima yi 5) — Her ferde salatta Kur'an o- etmiş bulunma- lariyle zaten hor türlü değerden mah- rüm kalan o noktei nazarın İler tu- tar yeri kalmamıştır. yaziyeto göre, bütün kitaplarda hikâyo olunan bu fetvanın altına, Tefsiri Kobir'den naklolunduğu sayfa numarasiyle gös- terilmek neden icabeyledi, yazıldı ise, Fahrettin Razinin tenkidlerinin - ter-, cümesinden niçin sarfı nazar olundu- Ku elbette sorulmağa lüyıktır. Oku- yuculara tani bilgi verilmek üzere bu kısımların da tercümesini muhterem Şu muarızımdan rica ettim, yapmadılar. Bu sebeple ; her türlü şaşırtıcı düşün- celeri önlemek üzere Tefsiri Kebirin © kısımlarından bazı nakiller yapma- a mecbur kaldım. Bunlar, bazan ay- mütalâalarımı Meşhurdur : Keş- Zemahşeri ile sahibi — allâme sözlerin <— Benim gibi bir kulun södleriy- le Allahın kelâmımı ayırdedemiyenler Ben; alâalarını tefrik eylemek de kolay- 167 1) — Resulü Ekrem Hazretleri; Konservatuarın son Türk musikısi konseri Konservatuar icı min son Türk musikisi konsorini ö- at 18 de Şe- Hrosunda verecektir. vereceği b icra edilecek, hey'eti mevsi- nümüzdeki salı günü hir Komedi tiş Hey'etin tam kadrosu konserde Şehnaz fasl solistler de bostekârlarımızın seçil- miş şarkılarını okuyacaklardır. g5 | KISA HABERLER | N S ni de bir daha yargılamaya kabul e- dilmiyeceği gıyab kararı makamı-. ©a kalm olmak Üzere ilân olunur, Konservatuvar 11 sanatkârın iştirâkile 21 Ma- yıs 949 Cumartesi günü saat 21 de Kadıköy Halkevinde verile- cektir. bir vekil göndermediği takdir. Büyük Konser SAFİYE AYLA- ve icra heyetinden Biletler Halkevinde satılmakta dir. W Zl - 27 mayis arasında Vesal ve Lecry adlı iki Amerikan harp ge- misi limanımızı ziyaret edecektir. dolaşması üzerine seytinyağı fiatla-, rında son bir hafta içinde 88 kuruş bir yükseliş kaydedilmiştir. * Sam radyosu her gün Türkiye| i #saat üyürile 14.30 ve 22.20 de 25 metre uzunluğundan kısa dalga neşriyatı yapmaktadır. * Sehrimizde Türk göçmenle- ri Yardım komitesi adında bir, teşekkül kurulmuştur. Komite, makbuz mukabilinde göçmenler için her yardımı kabul etmekte- dir. Yazal Galiba bugün sıcak olacak yine!... Şimdiden tarlaların üs- tünde, boğucu bir hava esmeğe başladı... Uzaklardan, işe giden köylü- lerin söyledikleri garkıların ses- leri geliyor... Muratdağı sisler içinde, Ekrem, Gülgonca ile beraber, jyarım saattenberidir, bağda ü- zilmleri kükürtlüyorlar. Bu sa- *bah çok erken kalktı Ekrem... Rahat ve fasılasız bir uykunun verdiği neşe içinde; kendisinin de ne olduğunu bilmediği bir ta- kım garip şarkılar mırıldana- Fak, elinde çapa, üzüm kötükle- Esat Mahmut KARAKURT * rinin köklerinde çukurlar açıyor.. Bugün bambaşka bir hali var Ekremin!... Keten gömleğinin kismen açık biraktığı abanoz Tenkli - omuzları ile, göğsünün gölgelerle dolu karanlığı, sabah güneşinin ışıkları ile karışarak, bu derisi mat esmer erkek vü- cuduna, büsbütün ayrı bir mü- na, bir heybet veriyor. Bir aralık, küçücük ince par- Makları ile, üzüm yapraklarını birbirinden ayırarak, kendisi gi- bi henüiz taze ve genç köklere ü- #üşmüş, yabani otları ayıklama- ğa çalışan Gülgonca, ihtiyarının küçük küçük Tefrika No. 87 haricinde öyle bir gözlerini kal- dırıp, Ekremin yüzüne baktı. Fakat bu, öyle masum bir bakış, öyle saf ve samimi bir arzu idi ki!... Kendisi bile, bu bakışı ga- rip bulmuş olacak ki, utandı. Kı zardı. Ve tekrar gözlerini indir- di. Amma, bu tecrübesiz çocuk gözlerin saf ve gizli bakışı, Ek- Temin nazarından kaçmadı. Der hal başını, kızın bulanduğu ta- Tafa çevirdi; — Niçin yüzüme öyle hayret- le baktın, Gülgonca, dedi?... Rengim mi bozuk acaba?... Kız büsbütün şaşırdı. Kizar- dı. Yanakları, yanaklarına dökü- dayetine erişi dini kazanmış olarak beyan dukları zatların tuttukları yoldan ay- 4 Piyasada ihracat haberlerinin| rılmamak lâzım gelir. gayrisini okumamak üzere kılmışlardır. <Ashabın kâffe «Ümmetim yotmiş küsur firkaya ay- rılacakdır. maadı <Necat bulı ğu> sanline karşı bımın gittiğimiz yolda buyurulmuştur. ashabı; Kur'anı duklarına göre, ancak öyle yapanların münzel Ker'anı bütün ömürlerince arabi olarak okumuşlar ve onunla namaz kılmışlardır. Ve kendileri <Na maz kılıyorken beni nasıl görmüş buyurmuşlardır. Bundan dolayı peygamberin yaptığı- 'a aynen uymak vaciptir. 2) — Hülefayi Raşidin dahi ara- bi olarak münzel Kur'anı okumuşlar ve onunla namaz kilmışlardır. Resu- niz öylece kılınız> e kendinin itima- 8) Bütün eshab dahi Kur'andan namaz de di gerilte insanlardı yine bir Bunlardan bir — fırkadan n-ehlinârdır.» varid olmuş ve) ak fırkanın kimler oldu- «Benim ve denlerdir> Resulü azmı ile oku- Ekrem ile len tüzüm yapraklarının üzerin- deki gölgeler gibi, renk renk ol- du. Hemen çıplak dizlerini, en- tarisinin etekleriyle beraber top rağın üstüne koyarak, gözlerini, bir üzüm kütüğünün arkasında saklamak istedi. — Hayır efendim, edi, ven- giniz bozuk değil, bilâkis yüzü- nüz o kadar güzel, o kadar ne- gelisiniz ki bu sabah! Ekrem elindeki çapayı - bıra- karak, kızın yanına doğru gel- di. Onun küçücük çenesini, par- maklarının arasına alıp, yüzünü Büneşe kaldırdı. — Hakkın var Gülgonca, de- di. Beni bu sabah çok değişmiş buluyorsun ! Yüzüme - renk, gözlerime ışık geldi değil mi?... Gençleştim birdenbire ha?. — Siz zaten ihtiyar değildi- niz ki efendim! Ruhum ihtiyardı Gülgon- ca.., İnsan Seneleçin sayısı ile üyetino uygun düştüğü  cniz gören şeriat yoktur kuması emir buyurulmuştur. farsca okursa Kur'an sayılmaz. Mü- zemmil süresinin 20 nci âyetinde «Si- ze Kur'andan kolay geleni — okuyu- nuz> buyuruluyor. Resulü Ekre- min bir a'râbiye «Kur'andan kol geleni oku> buyurmaları okunacağın Kur'andan, yâni lâfz olmasını zaru- Ti kılıyor. Gerek okuma, gerek icaz ve tehaddi; arabi mazma bağlı oldu- gundan «Kur'andan kolaya gelmek» sarahatine karg kama ikamesi caiz olamaz. 6) — Tercümesi; Kur'anın ya ayni ve mislidir, yabut ayni ve misli değildir. A) Ayni ve misli olamaz. Çünkü : Başka sürelerde dahi tebliğ buyurul- duğu gibi, İsri süresinin 88 inci â- yetinde <Ey Resulüm, sen de ki; eğer ins ve cin belâgat ve fesalıatto — bu Bunu tercümenin o ma- Kur'anın mizlini getirmeğe birleşse- ler ve bazıları bazılarına yardım dahi etseler ünın mislir buyuruluyor. Kur'anın açık tebliği karşı gelinemez, ve başka türlü ola- bilmesine inamlamaz. Şu halde: Ayni ve misli değilse, öyle olana Kur' an, denilemez, mutabiat kılınnmaz. Böyle olunca; tercümesine — €Türkçel yapamazlardı.» Kur'an» denilmek bile batıl oluyor da / > denilmek ha- edebe uygun düşüyor. «Kur'ann. tercün kikata ydinlat- 7) — Aklı başında olan hangi in- maasü, HARaDİni | Calalel Kdt İ , Yaeçin öğler Ki nn Tehlar NOT ACAUaDi Ütürö deblr G Ti | üresinin'18 Uncl : Apetini Şiktün, der behişt> gibi faraça, yalat «İyi-! ler cennettedir, veya nimettedir> bi- çiminde ve müfredatu türkçe olmyan bir ibare Kur'an sa nılsın. 8) — Bir adam €Ya Resulüllüh, berliyemiyorum yım?> Peygamber efendimiz hanallah, yorlar. Acizin nczine karşı farsça ya- hut başka lisanla oku dı 9) — dncil> de Resülü Ekreme diyor, Kur'anı ez- marda ne okuya «Süb- lü Ekrem efendimiz; €Benden sonra | Rab, âua ayaklarından ayakkaplarını Ebu Bekir ile Ömer'e iktidâ ediniz> | çıkar, zira durduğun yer mukaddes ve «Benden #dnra sünnetime ve bü- topraktır.» lefayi Raşidinin #sünnetlerine uyu-| — (Tovrat) ta Huruç faslı, üçüncü nuz> buyurmuşlardır. Resulün ; *ön- | bab: 5 - <Ayaklarımdan ayakkapları- ları fıtratları bakımından Allahın hi- | nı çıkar, zira durduğun yer; mukad- des topraktır,» İbareleri vardır. ları Kur'anın Tâhâ süresi on birinci Bunların müna- sanılabilir. Fakat İncil ve Tevrat; mensüh, yüni bükmünü kaybotmiş şeriatların kitap ları olmakla beraber asılları da zayi olmuş bulunduğundan onların nazım- Tarına"dahi itibar caiz olamaz. Kur'- Hnın tercümesi; münzel nazım yerine konulursa tercüme sözlerin İncil ve Tevrattaki zeri olmalı ibarelerin ayni veya ben-) Başka bir dinin kitabındaki ibareleri, kendi kitabının ibaresi 1 ihtimali vardır. ilmak üzere okuma- Hiç bir tahrif ve tagyire uğramamış tebdil, —- değil, içi ile, ruhu ile ihtiyarlar. Kızın çenesini bırakıp, yerden bir ot kopardı. Parmaklarının arasına aldı: — Bilhassa bu son aylarda, bir insanın kolay kolay taham- mül edemiyeceği büyük ıztırap- lar çektim Gülgonca, dedi!... Buraya geldiğim zaman bitkin bir halde idim. Hayatın -benim için, hiç bir zevki kalmamıştı. Öyle tahmin ediyordum ki! Adam sözünü bitiremiyor. Ar- kadan, köyevinin bulunduğu ta- raftan, bir kadın sesi yükseli- yor. Yağmurların tarlalardan derelere inişine benziyen, serin, ince bir ses!... — Ekrem bey... neredesiniz?. Adam, heyecanla başını çevi- rip baktığı zaman, Gülserenin elinde tuttuğu Iâcivert bir eşar- pi koşup geldiğini görüyor. Ekrem bey, Üzerinde beyaz keten bir kos- tüm tasımaktadır, B)! hepsi hıle' Elbamdülillâl de.> buyuru-| sallıyarak, kendisine doğru OGAN bulunan kitabı mübinimizin münzel nazmı mütevatiren menkul ve mı Cat iken başkasına tevafuk tohlike- #ine cevas vorilebilir miP Bu kadar- cik bir açıklamadan dahi, Kur'anın rabi nazmına aynen ve tamamen uyulmanın katiyon zarur! olduğu ve yalnı mânanın murat olmadığı iyi- ce anlaşılır. 10) — Kur'an; mânaya dâl olan Iâfızdır, arabidir. — Böyle — olduğu, Nahi 103 - Şuarâ 195 - Fusillet 3 ve, 4A - Yusuf 2 - Rand 'âbâ 113 - Zümmer 28 - Şürâ 7 - Zuhraf 3 - Ahkaf 12 - sürelerinde tebliğ buyu- rulmuştur. Arapçayı anlamak ve anlamamnak ; badet ve tilâvette mevzuubahis de kildir. Çünkü: Tedebbür ve - tezek- kür; vuzübu ziyadeleştirmek içindir, zaruriyattan değildir. Arabi nazım aynen okunur ve anlamak ciheti de yapılmış tefsir ve tercümeleri ca okunulması ile temin edilir. N) — Kur'anın eski tarihlerine ve mugayyebâta dair kıs- aaları ve haberlerinden “bir Tevrat ve İncillerde dal Böyle olması da Kur'anın mucizele- rindendir. Çünkü : Okumamış ve mek tebe gitmemiş olan Resulün bunları kendiliğinden tebliğ edemiyeceği be- dihi idi. Diğer taraftan; mânası mün zel ve fakat lâfızları peygamberin ©- | lan hadisi kudsiler do — Kur'an de- Eildir. Fiğer itibar sadece münaya 0- kap da nazmın aynen varid olduğun- da tereddüt eaiz olsaydı bunların da Kur'an sayılması lüzım gelirdi, Gö- Tülüyor ki yalmız münayı, bem de ta- mamını edâ mümkün olamıyan mü- nayı ele alarak bunun tercüme zaklini Kur'an saymak hiç bir ba- kımdan caiz olamamakladır. — Böyle olunca ; kavimlerin kizmi mevcuttur. 12) — Ayetlerin arapçadan arap- çaya nakilleri de Kur'an sayılamaz. 13) — Eğer, Kur'anın başka li- ana yapılmış tercümesiyle — unmaz kdlınmak caiz olsaydı, Fahri kâinatin ashaptan, Bum aslından — olan Su- hayb'a rumca, Selman Farsi'ye fars- a, Bilâl Habeşi'ye habeşçe okumağı meşra kılmaları iktiza ederdi. Çünkü Ana dilleriyle — okumak ; onlara hem oklay gelir, hem de milli gururlarını okşardı. — Görülüyor ki; mevzuda mutlak şekilde (kolay gel- mek) ve (milli gurur ve iltiyaç kar- #ilanmak) yolunda bir asla warid değildir. Arabi olarak nazil olmuş bulunan nazımdan kolay gelen- | ler okunur, hepsi bundan ibarettir. | w Senânllah, Tercüm i okunmakla terbip gayelerin anlaşılacağı iddiasmma kar- ter yolundaki *1 da Tmam Fahrettini Razi; A — İcaz fesahet Jâfızlardadır. B— Kur'andan kıranti zaruri kı iki su İ retle cevap veriyor: fera: De-| lütan hattedir, Kiştirilince zayi sıhhati Kur'anı tamamen olmasa bi- çok ezberlemek icabeder. Ba| süretle, çoğunluğun hafızasına — in- tikali de Allahü Tealâ'nın biz inzal eyledik ve onu <Kur'am | hifzedecek | olan biziz.» kavli kerimine uyulmuş olmağı tahakkuk ettirir. İcasin m: sımda olduğunu Musa Kâzım mer- hum anlatır. Bakare süresinin 23 ve 24 üncü üyet- tefsirinde pek — güzel lerinde; Kur'anın en kısa bir sin nig yapılması teklif buyurulmak sı iyle vâki olan okumaş 1800 küsur yıldanberi yapılı madığı görüldü, yapılamıyacağı laşıldı, dedikten sonra şu sözleri il eyler: €Kelâmda fezahatin, bel gatin ne demek ve nasıl olduğunu bilmiyen bazı din düşmanları ve bir takım kötü görüşlü seyfihler fesahatine ve cczası arasındaki İtibatına dair bir çok hezeyanlar söy- meydan Güneşin altında dalga dalga parlıyarak, uçuşan simsiyah saç ları, beyaz elbisesiyle öyle güzel bir tezad yapmış Nefes nefese gelip Ekremin önünde duruyor. Güneş gözleri. nin içine girmiş. Mavi mi, siyah mı yine belli olmuyor gözleri' Sırtındaki gömleğin ipeği ile, ü- züm salkımlarının Üzerinde tit- reşen ışıkların, birbirine karış- masından hasıl olmuş gölgeli bir aydınlık, heyecanla inip kal- kan göğsünün bütün hareketle- rini, olduğu gibi tebarüz ettiri- yor. Sanki yeni meyva vermiş taze bir dal, meyvasiyle beraber rüzgâra tutulmuş da, sallanıp duruyor gibi!... İki elini birden uzatarak, a- damın elini tutuyor. — Bkrem, diyor; gözlerinizi güneşe açmadan evvel yetişeyim diye, güneşten evvel yola çık- tım amma, görüyorsunuz ya, yi- ne muvaffak olamadım!... lemişlerso de Anların bu. bezeyanlar| rı avave kabiliriden olup dinlenmeğe, bile lâyık değildir.» Domek oluyor ki; herkesin söyle- meğo muktedir olabileceği, zaman geç tikçe ve devir değiştikçe daha gü- zellerinin düzülüp söylenebileceği tar-i cümelerin münzel nazım yerine ko- oluyor ve böyle ya- Pılmasından Allahi teksip çıkıyor! 15) — Hür fikirli ve asri bir İs- lâm bilgini olarak tanılan Musa Ca rullah) dahi kitaplarından birinde şu #özleri tekrarlar «Tilâvet; — yalnız arabi nazm ile olar. Namaz — rekütlarında, zikirlerde, #ovap kastiyle okumada, istidlâl hususlarında yalnız arabi na- bilir. Ayetlerin ter cümeleri ile edâ kılımamaz.> ve ban- kat'i ve açık bir ifade do zm müteber © dan d olamaz. Bu zat, mühterem — Besim, Atalayın fikrine muhalif olarak Kar' anın emütevatir surette mahfuz> bu- lunduğunu sözlerine ilâve moği de unutmamışlır. Bir misal de Şin ülemasından vereyim İbnülmuttalhar - 1 Hılli; Esnai âşeriyo mezhebinin en büyük usul allâmesidir. — <Tehzibülvasul 1lâ mülusul> izmiyle Tahranda basılmış kitabının 13 cü sayfasında <Kur'an ; arabidir. olmasa idi Kur'- anda (arabiyyen) kaydı bulunmazdı, ve Hak Taâlâ Hazretleri (arabi li- zaniyle) vo (Biz Ku olarak inzal eyledik) buyurmazlardı.> diyor, «mütevatir» şartımı da ilüve eyliyor. 16) — Bir de, Şuarâ süresinin 197 nci âyeti var. Besim Atalay ; bu- nun mefhumunu kendi aolayışına re tevil ederek tercümenin Kur'an sayılması iktiza edeceğini söyler, mu- kaddes kitapların lisanı evvelce Sür- vüni ve İbrani olmuş da, Kur'an ne- den türkçe alamazmış der. — Yahudi- lerin Tevratı bugün dahi İbranice - kumakta bulunduklarına dayanmıya- cağım. Onun suali kadar, istidlâl tarzı da bence muvafık değildir. lah bize sorar, biz Allaha soramayız ve neden türkçe görmlermedin, diye- meyiz. Hangi şerinlin, her millete göre ayrı aşrı kitapları mazil olmuş- tur. Bizim dinimiz ; bütün idsanlara-, dır, fakat Peygamber, Arap kavmiz dendir, davet kavmiyle- başlamıştır, kitap da tabiatiyle arapça inzal bu- yurulmuştur. ye yine Allahın İslâm- büyük nimeti olarak sonuna ka- dar tahriften masun kalması için nazmının lisanı da tasrih buyurulmuş. tar. Böylelikle milliyet ve rengi ne dahil bütün insanlar arasında şeriat birli- olursa olsun İslâ Bi temin / kılınmış, — Kur'anıa — hifa, müyesser olmuştur. Nitekim, ayni sürenin 196 ncı âyetinde <Bilisiz rabiyyin mübin> olduğu beyan kılıı dıktan sonra 197 nci âyetten «Kur' nn zikri evvelki kitaplarda dahi sa- bit olduğu> mefhumu çıkar ve böyle- ce «blüşrikler ve münkirler için Kur- anın sıhhatine Resül Ekremin nübubetine eski mukaddes kitaplar- şaret bulunduğunu> açıklar. eski kitaplar Yoksa İbrani lisanlariyle olduğu gibi; Kur- anın türkeçeye tercümesi de Kur'an labilir cevazı bile tası delâlet şöyle dur- Fahrettin Razi'den nakle ve da- a fazla izahat vermeğe artık ihti- Yaç duymuyor ve tereddüdü icabet- tirir-bir nokta bırakılmamış olduğu- u sazıyorum. Kur'an; Tenzili Rabülâlemin' dir, münzel ve mütevatir nasmından baş- kasına itibar ve uygunluk ; onun teb- Kigatına aykırıdır. Üzdadın bazı mütalâzları — daha wardır ki böyle mühim bir münaka- gada onları karşılıksız bırakmak mü nasip olamaz. Müteskip yazımda, onları da cevaplandırarak mevzuu ta- mamlamış olacağım. M. RAİF OGAN Patoloji kongresi Evvelki akşam Yalova ve Buru ya göğen Miletlmasezi Pütolji Kon li Telikak e çöalümler dün gece Mudanya yolu ile şehrimize döu müşlerdir. Kongre bu sabah saat 9 dan iti- baren Yıldız. Sarayında reteriner, medikal ve botanik seksiyonlarda ça- lışmalarına devam edecektir. Bu ara da medikal seksiyon toplantılarında Türk doktortları memleketimizde ve rem hastalığı mevzuunda tebliğlerde Bulakacaklardır. Merkez Bankası Genel Md. İsviçrey gidiyor Türkiye Merkez Bankası genel mü- dürü Sadi Bekter, ayın 20 sinde İ tanbul vapuru ile İsviçreye mütevec- cihen şehrimizden ayrılacaktır. Badi Bekter, dün kendisile konu- şan bir arkadaşımıza, 13 hasiranda Tsviçrenin Bon şehrinde toplanacak Beynelınilel Tediye kongresine iştirak ürk halkı arasında başı İtalya ve Trablus.. Tlım büyük devletlere vös dimi bildim bileli İtalyanlara da «Makarnacı» denildiğini hatırlar rıini. İtalyanların artist millet olda- ğgunu söylerler; bunun için harb- lerde başarı - gösteremezlermiş. Avrupa milletleri arasında Avus turyalıları en az harbel olmakla tanırız; on dokuzuncu asırda bü- yük bir imparatortuk olan cAvus burya - Macaristan» ın önce Na- polyona sonra küçük Prusyaya, daha sonra başkalarına hep ye- nilmesinin böyle bir kanaate se- bep olduğu mühakkaktır. Bunuu için gu söz meşhurdur: — «Allah Avasturyaldarı - zaferden mah- rum etmemek İçin İtalyanları yay ratmıştır.» Buna rağmen İtalya taklitci- dir; bin yıl Akdeniz havzasına hâkim olan Roma imparatorlu- Kunu diriltmek hülyasından kur- tulamaz; Musoliniyi yaratan ve nihayet bir sokak fenerine baş aşağı asılmasına sebep olan da bu hülyadır. On dokuzuncu asrın sonlarında aşırı derecede inkişaf eden İngi- liz sömürgeciliği, Fransa, Rusya, Almanya gibi İtalyayı da imren irdi; İtalya bu ihtirası o kadar ileri götürdü Ki Akdenize «Bizim deniz» dedi. Yirminci asrm tlk yıl larında İtalyanm — gözleri o 7 man Osmanlı idaresinde — olan Trablus'a dikildi: «Oraya mede- niyet götürmek vazifemizdir!» dedi. 1911 senesi ekim ayınca bi rinci günü ansızın Trablusa sal dırdı; şehri topa tuttu; zırhlila- rın toplarının ulaşabildiği nokta- lara kadar sahili işgal etti. Rus- yanın ördüğü Balkan ittifakı Türkleri yakından tehdit altına almasaydı Türk - İtalyan harbi senelerce sürebilir ve istilâcının “|yenilmesile sona erebilirdi. Trablusa medi götürece- ğini iddia eden İtalya bu mem- Tekette korkunç zulümler yaptı; Faşistlerin son baş komutanı Mareşal Grazyani yerlileri sürü sürü kurşuna dizdirdi. Trablus İkinci dünya savaşmda Almanla- rın Afrikaya geçmeleri için köp- AL | rü başı olarak kullanıldı; İngiliz- ler vaktiyle İtalyanların bu mem- leketo yerleşmelerine yardım et- meseydi yedi sene evvel Libya'da Mareşal Romel'le çarpışmak ve bir çok seçme evlâtlarını kurban vermek - felâketine — uğramazdı. Hindistan, Avusturalya ve Çin ile lngiütere arasındaki — gemilerinie Süveyşten geçirilmesine imkân bulur, Güney Afrikadan dolaş < mak zorunda kalmaz, o derece a9 lık çekmezdi. Güya dünyanın en iyi politika- cıları sayılan — İngilizlerin — si- yasi hatâları pek çoktur. Fransa- ya karşı Almanyayı, Almanyaya karşı Rusyayı, Rusyaya kar$ı Ja- ponyayı, Türkiyeye karşı Rusy yı ve hattâ Yunanistanı vakit va- kit desteklemiş; sonra bunlardan her biri kendisinin başına belâ ol muştur. Görüyoruz ki yine akıl- lanmamıştır ve daha dün kendi- sini arkadan hançerleyen, Trab- lusdaki hâkimiyetine güvenerek Musırı almağa kalkışan, / kdenizl Tagiliz donanmasına dar eden İ- talyayı desteklemeğe başlamıştır. O kadar ki Trablusun yeniden İtalyan — vesayetine verilmesini teklif etmiş, bu teklif Birleşmiş milletlerin bu İşle meşgul komis- yonunca kabul olunmuştur. Şu uğursuz sömürgecilik hâlâ dünyadan kalkmıyacak mı? Trab dus halkının hürriyet ve istiklâl hakkı yok mudur? Kadircan KAFLI RUMİ |MAYIS 1949 | Hicrt Hiziri 12 - Ayı 6 - Güni 138 edeceğini, Dünya merkez — bankaları idarecilerile temaşlar yapacağını söy €Devamı var) lemiştir. Vasati —Ezani Güneş Mi Öğle 12 10 4 49 Tkindi 16 OT 8 46 Akşam 19 22 12 00 Yatsı z 15 1 52 İmsâk 2 36 T 5 ( Nöbetçi eczaneler & 18 -5- 949 Aksaray — : Ethem Pertev Alemdar # Sultanahmet Bakırköy —1 Merkez Beşiktağ —4 Nall Halit Beyasıt — 3 Çarşıkapı Beyoğlu — 3 Della Suda Eminönü — & - Beşir Kemal || Fatin — : Sarıgüzel t Hayrettin Tan Galata — £ Kapılçi Kadıköy —4 Sıhhat * Şark Merkez. Bizli : Eurtuluş n * Tarlabaşı - Taksim — ; Ayazpaşa |Lüsküder —: Merkez

Bu sayıdan diğer sayfalar: