3 Eylül 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

3 Eylül 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Buber Neumann Sibiryada her kadın evlenmek için koca bulmak zorundadır Tefrika No: — 28 Soönra Size şunu da hatırla- tayım ki, çalışma bürosunun #efi, bize, maiyetinizde memur olarak vazife göreceğimizi söy- lemişti. Bunun Üüzerine Konstantin Konstantinoviç, İmtihan etme- Üe alışmış bir mektep hocası getaretiyle bizi karşısına oturt- tu; kalem, kâğıt verdi. Sonra bize rusça bir parça yazdırdı. Greta Sonntag, öfkeye kapıla- rak rusça bilmediğini haykırdı, durdu. Bana Bgelince, bir şeyler karalamağa çalıştım. Konstantin, kâğıtlarımızı göz den geçirdikten sonra behi eli- le göstererek: — Siz, pekâli vazifeye başlı: yabilirsiniz, dedi. Fakat arka- daşınızı, burada, istihdam et- meme imkân yok.. Buyurun, Şimdi gidebilirsiniz. Yolda, Greta Sonntag, ken- disini müşkül bir duruma sok- tuğumu ileriye sürerek, beni Tütemadiyen azarladı durdu. Onunla neredeyse, saç saça, baş başa gelecektik. Yine tekrar çalışma bürosu gefine gidip uğradığımız mu- vaffakiyetsizliği hikâye ettik. Bu yufka yütekli gef, halimize acıyarak sordu: — Peki, size ne gibi bir va- vife verebilirim? Ona, Gtreta Sonntağ'ın vak- tiyle uzün zaman dibağhancde çalışmış olduğunu, — şimdi de tekrar eski mesleğine kavuşma iya can attığını söyledim. Bu gözler, büro şefini âdeta korkutmuştu. Haşyetle irkile- rek bağırdı: — Hayır, hayır, ben bu ağır mesuliyetin altına girmek ista- mem. Burma kampında bu iş- le meşgül olmağa kalkmak, hiş de akıl kârı değildir. — Ama neden böyle diyorsu- nuz? Arkadaşım, buna rıza gös terdikten sonra ortada ne gibi bir mahzur olabilir? — Siz vaziyeti hiç bilmiyor- sunuz, Bürma kampında, hay- yanlar arasında «Brucellore» denilem sari bir hastalık hü- küm sürüyor. Deriyle uğra- şan ameleler, sık sık hastala- Dayorlar. Bu yüzden ölenler ve- 'ya bütün hayatları müddetince kötürüm kalanlar var. Doğru- Su ben, göz göre göre zavallı bir ameleyi, böyle bir yere gön Gderemem.. Büro şefinin bu sözleriniç al- mancaya çevirip Gretaya nak- lettim. Greta, birdenbire köpü: Yerek bağırdı: — Bu ne budalalıktır. Alıa « hım! Bu beyinsiz Ruslar, her türlü sıhhat kaidelerinden ta- mamiyle habersiz bulundukları için hastalığa tutuluyotlar. Şe- fe söyle! Ben bütün mesuliyeti Kabul ediyor ve bu İşde çalışe mak istiyorum. Uzun yıllar süren çetin mahs kümiyet hayatına rağmen fazi> Tetten bir zerre kaybetmemiş o- Jan bu asil insana, durumu an lattım. Ses çıkarmadı. Bu sı- retle Greta Sonntağ, bir beyaz Rus Yahudisinin idare ettiği dibağhaneye girdi. Burası, mi di görülmemiş bir perişanlık i- çindeydi. Greta, derhal faaliye- fe geçti. Az zamanda dibağha- ne tanınmaz bir hale gelmişi Artık deriler, itina ile temizl2- nip tuzlanıyor, ve kıymetlerine göre tasnif ediliyordu. Bana geltace, istetistik me muru olarak, Konstantin Konss tantinoviç'in maiyetinde çalış mağa başlmaftım. Vazife a: kadaşlarım: Movo » Sibirek - kulunun sabık direktörü Kle- man Nikıfreviç'den, beyaz Rus partisinin &hi şefi Semion vo- —Minoviç'den, mühendis Gregv İliç ve 2 vt Nikolaya fazlas'y- Je benzeyen WuBlof'dan ibazıt- 'ti. Bütün bu siyasi mahkümlar, #almancayı mükemmelen biliyor Ve aralârında 'isana Gülr uzun Çevirent Nazım Kemal münakaşalara — girlgiyorlardı. Fakat altmış yaşında olan ih tiyar Kleman Nikifreviç, hep- sinin hakkından geliyordu. 4, 5 yıllık çilell bir mahkümiyet hayatının yıprattığı bu adam- Jarın- yanakları çökmüş, gözleri gukvra batmıştı. Bununla bo- Faber, bütün bu Üzgün çehre- ler, hafızamda ebediyen yer e dip galacaktı! “Aslen bir Macar olan Kons- tantin Konstantinoviç, dar a- hnh, kısa boylu, zayıf bir bü- rokrattı. - Büromuzu, — büyük bir liyakatle çeviriyordu. Ta- mir atelyesinin şefi ise, Ger- man Germanoviç adında bir Macar mühendisiydi. Bir tor- ba halinde dizlerine kâdar #âr kah karnı, vaktiyle Mmuazzam bir göbeğe sahip olduğuna işa- ret ediyordu. Almancayı çok iyi bildiği halde, korkudan, yal Dız şu cümleleri tekrarlar, du- rurdu: — «Merhaba, nasılsınız> va- ya «Bugün hava ne güzel de- ll mi?> Gerçi ben, Burma kampın- daki istatistik bürosundan bir para almıyordum. — Fakat 1939 jyazından İtibaren, ayrıca tarla işlerinde çalıştığmı sırada ba- 'na günde 20 kopek — vermeğe başladılar. Böylece, elime ayda altı ruble kadar bir para geçi- yordu. Bu tarihte, küçük bir gölün kıyısına düşen pencereleri baş- 'tan başa paçavralarla tıkalı bir kulübede, birkaç mahküm az- kadaşla kalıyordum. — Kulübe- miz, ön küçük odaya taksim e- dilmişti. Her ödanın mahküm- ları, ihtiyar bir kadına, bır «nevalnaia» ya, kazançların- dan, aydaâ bir miktar vermek suretiyle, ufak tefek — işlerini gördürüyorlardı. Ben bir gün paramı alır al- maz, saçlarımı kestirmek üz2- re, doğruca sevimli berberimis ze gittim. O, beni bi samimiyetle karşılıyarak - sor memnun | Nasıl, ye- musunuz madam? mekleriniz iyi mi? Sonra derhal ilâve etti: — Kampta, kendinize bir ko- &a buldunuz mu? Bu sevimli berbere, — henüz le hayatına — karışmadığını söyledim. O, bunun üzerine ku- lağıma eğilerek mırıldandı: Şehrimizdeki Tehlikeli Fabrikalar ommüm Bir ilgil, mantar tabancasi yapan 70 fabrikanın derhal kapatılması lâzımdır; diyer Tehlikeli iş yerlerini tetkik e. den — Bakânlıklararası komisyon çalışmalarını henüz bitirmemiştir. Yapılan tetkikler neticesinde gehri mizde 8000 kadar patlayıcı ve par layıcı madde kullanan — veya isti - mâl eden fabrika bulunduğu an! gılmış, bunlardan ancak 300 Ü kon trol edilebilmiştir. Bu fabrikalardan 701 tabancası ve patlayıcı mantar maktadır Komisyon — Üyelerinden bi zat, kendisile Konuşan bir arkadaşımı za şunları söylemiştir: «— Patlayıcı mantar imâl eden fabrikaların sureti katiyede kapa tilması Jâzımndır. -Çünkü — ekseri yangınlara bu madde #ebep olmak ftadır, Çorum faclası, 'Trabzon pos tahanesinde ve » Bursadak intilâk hep bu yüzden olmuştur, Bu mad- delere rutubet daha çok tesir et. mektedir. Esasen bu — maddelerin hiç bir faydası yoktur,> Ka nn e Bugün İstanbul su sıkıntısı çekecek Kâğıthaneden İstanbul yakasına #u veren borulardan birinde dün akşam vukubulan — Arıza, sabaha kadar tamir edilmiştir. Bu münasebetle, dün gece İstan bul yakası susuz kalmıştır. Bugün de su sıkıntısı çekilecektir. B. C. G Verem aşısı istasyonu Sağlık ve Sosyal Yardım Bas kanlığı, Baltallmanı Kemik Ve remi hastahanesinde B.C.G. ve. rem aşısı istasyonu açmağa ka- rar vermiştir. 15 gün sonra faa- liyste geçecek olan bu merkez, muhit halkının kolaylıkla aşılan- masına yardım edecektir. Vapurların iskeleye varış saatları Denizyolları idaresi vapur 8e- ferlerinde yeniden bazı değişik- likler yapmıştır. Bu arada bil- hassa yolcuları müşkül durum- lardan kurtarmak için vapurla- rın iskelelere varış ve harekct saatlerinden geceye rastlıyanları gündüz münasip saatlere alın- mıştır. 18 bin lira dolandıranlar yakalandı Zekâi, Ali Canbulat, Akkuş ve mantar ap. — Karım olmak istemez ni- Alriz? Bakın, ben ayda 25 rub- le kazanıyorum; dilediğim ye- mekleri yiyebiliyorum. Bun- dan başka, hususi bir odam da ver, Ben bütün bunların evlenme- yi eyğuyamıyacağımı; her gey- Cen evvel tanışıp anlaşmanın ilizumlu olduğunu ileriye sürüz ;ı Buratını asarak homurdan- h: — BEvet, sizin dediklerinizi azlıyorum, Fakat Sibiryada bir kadın eğer açlığından — ölmek islemiyursa, mutlaka kendisine bir köca bulmak zorundadır. Berbere, bu mevzu üzerinde düşüneceğime dair — söz vers dim.. Fakat bir akşam, — bürodan kulübeme dönerken, yolda, d: mir atelyesinde çalışan amel2- lerden birine — rastladım. O, kaç yıla mahküm olduğumu ve 'ne zamandanberi Sibiryada bu- londuğumu tahkik ettikten son ra bana hemen sordu: — Bir «Katiloğ» unuz — vaı mı? (Bu, tabak vazifesini gö ren bir konserve kutusuydu.) — Hayır.. — Bize, bunlardan bir tane hediye edeyim mi? — Fena olmaz,. Ertesi gün amele, elinde pı- Tıl piril yanan bir «katiloğ> ol- dağu halde yolumu kesti. B:- ni gölün kenarına doğru sürük dedi. Onunla uzun uzun dert- leştik. ÇDevamı var) Mehmet Çelik adlarında dört şa- hıs Kapalıçarşıda, dökümcü A- ramla anlaşarak, madenler üze- rine gekiller vermişler, bunları altın suyuna da:batırarak define buldukları bahanesi ile Hasan Çelik ve Esadullah adlarında iki kişinin 18 bin lirasını dolandır- dıktan sonra yakalanmışlardır. Demokrat Partıde bugünkü toplantı Demokrat Parti lokalinde bu- gün ilçe başkanlarının iştirâkiy- le bir toplantı yapılacaktır. Top- dantıda, hükümetin hazırladığı yeni seçim kanunu incelenecek ve İstanbul D.P. teşkilâtının nok- taji nazarı tesbit edilecektir. Üçüzler, Darülacezeye alındılar Süleymaniye — Doğumevi'nde dünyaya gelen üçüzler, anne ve babalarınm rızalariyle dün Da- rülâcezeye götürülmüştür. Kuzguccukta bir tecavüz hadisesi Kuzguncuk Meydan - sokakta oturan Sultana isminde bir Mu- gevi kadın evvelki gece kocası - le bitlikte dönerlerken karşıları- 'na Halil, Selâhattin, Hikmet ve Muzaffer isminde dört şahıs çı- karak Sultananın kocasını döv- müşler, ayni şahıslar Sultana- ya da tecavüz edecekleri sırada YENİ Basın Nizamnamesi nasıl uygulandı? Ik Bazın Nizamnamesinin yü” | sürüze gürmesinden sonra, gazeteler ilk iş olarak sorum< lu müdür adlarını gazetelorini: larına yazar oldular. Ruzname-si Ce ride-i Havadis'te Churebili, tercuma- n ahval'de Tevfik, Tasvirefkâr'da (ilk on sayı kadar) Şinasi #onra vekil olarak) Raşit adları gö- rüldü. İki ay sonra da, 34 üncü madde- ye göre, kalkın gazetelerden şiküyet lerini dinlemek üzere Bab-i Zaptiyı de beş kişilik bir komite kuruldu. Zaptiye Nasırlığı, o samanlar çok önemli bir daire idi. İzmit ve Çatal- €a da dahil olmak üzere İstanbul'un genel emniyeti, adliyo mahkemeleri henüz tam kurulmamış olduğundan arın görülmesi işleri ile İn (ondan ı düv tanbul valiliği görevi bu daireye nit- ti. Dahiliye Nazırlığı da olmadığın - dan Zaptiye Nazırı doğrüdan döğru- ya sadrasama bağlı bulunayordu. Basın dâvalarına bakacak olan böş kişilik komite gu Üyelerden meyda - na gölmiş bulunuyordu : Divansı Zap tiyo Reisi Salih Efendi, (Başkan), Meclissi Tahkik orsin, Meclissi Zâbıta âzasından A- pollonius, Divan-i Zaptiye âzasın - dan Salih Efendiler. Divan-i Zapti- 'ye Başkâtibi Mazhâri Efendi de kâ- tipliğe seçilmişti. 1865 yılı basın için vukuatsız bir yiıl olarak sayılabilir. Yalnız, Ceri - de-i Havadis gazetesinin Fovaid-i Os maniyo vapur kumpanyasının hesap Tarındaki karışıkhğa dair yazıları ü- zerine, o idarenin başında bulunmuş olan Agâh Efendi bir dâva açtı hında, bu yazılar, cski / Ruzname ve Tercümamıahval rakipliğinin bir de- vamı sayılabilir. Agâh — Etendi, bir zamandır, n idaresini baş- kalarına birakmış, kendisi memur - lak ediyordü. Agâh Efendi; İngiliz tebaalı olduğu için mahkemeye İn- gilin kançılârı ve tercümanı ile gelen Churehill'e karşı kendini fransızca o zasından İliyadis, larak savunacağını söyledi, söktüre- medi; bir fransıt avukat (çünkü o zamanlar henüs Türklerden avukat- hk eden'bulunmuyordu) tutmiya ka- rar verdi, fakat dâvayı karıştıı mahkeme de Agâh Efendinin açt düvanın reddino karar verdi. Baü yıl İstanbul'da büyük kolera i- le büyük bir yangın, Hocapa: gını oldu (Babiâli etrafı ile C lu taraflarındaki taş binalar bu gından sonra yapılmış, caddeler a « Çılmıştır). Geniş bir yardım parası toplanmıya başlandı. Matbunt kale- mi, yahut Matbüat — Odası, yahut Matbuat Müdiriyeti bu yardım para ı listelerini gazetelere bildirerek bas dirtti. 1866 yılı basın için fena başladı. Martta, ermeni harfleriyle Türkçe 9 larak çıkarılan Mecmün-i Havadis MA Itfaiye gruplarına telsiz verildi İtfaiye teşkilâtının noksanları önümüzdeki yıl büdçesiyle ta- mamlanacaktır. Harbden sonra Zaloğ itfaiyenin takviyesi için takri- ben 12 milyon lira harcanmış- tır. iğer taraftan itfaiye müdür- , İstinye, Beyoğlu ve Fatıh gruplarında telsiz merkezleri kurmuştur. Deniz itfaiyesinin de takviyesi icin faaliyete geçi!- miştir. Inebolu sür'at postasında değişiklik 10 Ağustos tarihindenberi tat- bik edilen İnebolu sür'at posta- sında Denizyolları idaresi görü- len lüzum üzerine bazı değişiklik yapmıya karar vermiştir. Bu değişikliğe göre, T Ey!ül tarihinden itibaren sabah saat 8 de hareket edecek olan gemi sa- at 15 de hareket edecek ve İne- boluya saat 19 yerine saat 17 de varacaktır. Hemşire okulu Verem Savaş Derneğii renköyde Sağlık Bakanlığı E- n yardımiyle inşaatına başladığı | Hemşire okulu, 1950 yılında ta- lebe kabul edecektir. Okul idaresine iki Norveşli polisler tarafından yakalanmış- İardır. BUYUK AŞK ROMANI Yazan : SERVER BEDİ Bugün ona' karşı Nejad hiç bir zaaf duymamıştı. Belki Sel- minden gelen tesir Vildanın tıl- Bimını bozuyordu, Nejat bir hamle yapmağa ka- rar verdi. Fakat işe nereden başlıyacaktı? Gidip Selmine her şeyi itiraf etmek, zavallı kızı üzecekir. Bedriye hanıma birdenbire u kadar açılmayı da istemiyordu. Nazire ile konuşmayı düşündü. 'Ondan öğreneceği bir şey yok- tu. Fakat her hangi bir tdmu- dığa içini boşaltırsa rahatlıya- cağını ve daha ferah, doğru, ay- dınlık düşünmeğe muvaffak o- lTacağını hissediyordu. Nazireye telefon edip onu n- cele bir yere çağırmak için &- Jpartmandan çıktı, fakat dalka köşeyi dönmeden, Zafirle kargı- laştı. Birdenbire deliyi tanıma- anıştı. Onun bakışlarında İlk defa gördüğü bir sükün ve teo» kin, yürüyüşünde ve tavırların. “da itidal vardı. Nejat durdu. Zâfir ciddi bir nezaketle: — Sizi rahatsız etmek istiyor dum, dedi, bir yere gidiyorsu - muz, başka bir gün gelirim, — Hayır, dönebilirim. Acele bir işim yok. * — Mümkünse çok memnun olurum, Geriye döndüler. Salonda oturdukları zaman, Zâfir söze başlamak için acele etmedi. Nejada hâtır sordu, ik- Tam ettiği sigaradan bir iki ne- fes çekti, düşündü ve dediki: — Her şeyden evvel sizden ö Zür dilemek ihtiyacındayım, Ge çen gece sizinle fena konuştum. Buhran içindeydim. Hele siz - den ayrılırken, adetâ, hezeyan ettiğimi biliyorum. Bu buhran- lar bende her zaman var. Ba- zan çoğalıyor. O gece size haki- kati tamamile söylemedim. Bu güne kadar da çok tereddüt et- tim, Nejat Zâfire hayretle bakı - yordu. Bu düzgün ve mâkul baş langıç, yine bir hezeyanla mı No. 89 bitecekti? Zâfir onun bu güphesini sez- miş gibi devam etti: — Bügün kendime daha faz la hâkimim, Dün gece, müstes- 'na olarak iyi uyudum ve bu sa- bah iyi kalktım. Aylardanberi muntazam uyku denen şeyi u- nutmuştum. Uyandığım zaman içimde sizinle könuşmak arzu- sunu karar hâline gelmiş bul - dum. Tereddüdüm birdenbire zail olmuştu. Artık... - Ondan korkmuyordum ve korkmuyo - rum, Belli olmaz. Yarın hâleti Tuhiyem yine değişebilir. Fn sat bu fırsat. Aklım bi iken sizi rahatsız etmeğe karar verdim. Durdu. Sigarasının — külünü silkeledikten sonra, başını ağır ağır kaldırdı ve dedi ki: — Beyefendi! sizinle bugün gok açık konuşmak İstiyorum.. Eğer size hakikati anlatamaz - sam, iklmiz de birer insan pa- çavrası olacağız. Sizden rica ee diyorum, Siz de benden bakika» hemgire memur olunmuştur. ti gizlemeyiniz. Bazı şeyler sor- Mak istiyorum size. Ve rica edi- yorum. Bana doğru cevap veri- hiz. Nejat bütün ciddiyetile: — Buyurunuz! dedi Zâfir derin bir nefes aldık - tan sonra sordu: — Siz İstinyedeki yalıya gi - diyorsunuz, değil mi? Nejat kısa bir. tereddütten sonra cevap verdi: — Evet. — Oradaki feerik hamamı biliyorsunuz, değil mi? Nejat Zâfirin bunları nere - den bildiğine — Saşarak cevap verdi: — Evet. — Orada Vildan, bir gün, si- zin üzerinize hançerle yürüdü mü? — Evet Zâfir güldü ve başını salla - dı. Nejadın hayreti gittikçe ar- tıyor, büyümüş gözlerinden ve yüzünün çizgilerinden taşıyor - duü, Zâfir dedi ki — Bunları nereden öğrendi; mi merak ediyorsunuz. Anlata « cağım. — Hepisini anlatacağım, Bana doğru cevap verdiğiniz i- çin size teşekkür ederim, Piş - man olmayacaksınız. Ve bi sonra, büsbütün şaşıracaksınız. Bir gün Vildan size intihar et Mmek istediğini de söyledi mi? — Söyledi. — Ve başka bir gün de inti- SABAR Matbuat Hayatı Yazan: ——— Mustafa Nihat ÖZÖN gazotesi, Babıâli'nin emriyle Maarif Nozoreti tarafından bir ay kapatıl- dı. Maarif Nazırlığı yoluyla yapılan (Matbuat Odası buraya bağlı bulu * nuyordu) bu tebliğde, gazetanin İç haberler diye yazdığı bentte devletin maliye işlerine dair Avrupa gazetole rinin düşmanca yazıları meydana ko nulmak bahanesiyle yazılar görüldü - ğü için Matbuat Nizamnamesinin 27 inci bendine göre kapatıldığı bildiri- liyordu. Gazote, bu tatil haberini müşteri bildirmek — için çır ve abonelerine kardı 1 nüshada bu tebliği oldu- u gibi koyarak altana da eİstanbul' da basılmakta olan Fransız, İngiliz 've belki ram ve ermeni Jisanlarında olan gazetoler kadar makalât-i muzır | fa noşrine mozun olmadığınız. söy- | lüyordu. Ermeni harfleriyle Türkçe olarak | çıkarılan gazetenin bu sözlerinde pok do üstünkörü geçilmiyecek bazı gerçokler var. Şinasi, daha Tecüma niahval'in önsöründe Türkçe dilden başka çıkarılan güzetelerin çok sar - bestliğine işaret etmişti. Böylece - isterse ermeni harfleriyle olsun - Türkçe çıkarilmakta olan gazetelerin ne için daha sıkı bir baskı altında bulundurulmak istendiğinin tam ifa- | desini birkaç yıl sonraki bir olayla daha açık anlamak kabil olacak. (Bu gazetenin kapatılmasına se - bep olan Avrupa gazetelerinden ala- rak yazdığı maliyo işlerindeki bozuk Jak havadisi biraz sonra para sıkın- tısı geklinde kendini, çok acı olarak gösterdi). Mecmün-i Havadis'in kapatılma - sından sonra Tercümanıahval'in ken diliğinden kapanması ile Türkçe ga zeteler ruzname ve Tasvirefkâr ikiyo indi, Takvimivekaayi'in varlığı ile yokluğu belli değildi. Tercümanınhyal, bir zamandanbe- ri Agâh Efendi tarafından başkala- rına birakılmıştı; idare işleri tama- mile Hoca Mişel'e kalmıştı; yazar- ları değişiyor, düzgün bir yazı heye kurulamıyordu. Agâh Efendi, Fe- vait müdürlüğü, Posta Nazırlığı gi bi memurluklarda olduğundan ga- zete ile uğraşamıyordu. Bu yılın haziranında Sultan dülüziz, — sadrâzam — Fuat Pa: kızdı, azletti; yerine — <Mütercim> Rüştü Paşayı sadrâzam yaptı. Rüş tü Paşa, Yeniçeriliğin kaldırılmasın dan sonra yetişen ilk yeni #skerlik şahsiyetlerinden biriydi, Trabya ka | rakolhanesinde bülunürken- Fransıa ca öğrenmiş olması yüzünden bazı, askerlik nizemnalemelerinin dilimi Ze Çevrilmesi işide memur edilmiş, «Mütercim> lâkabiyle başka bir Rüş tü — Paşadan ayirdedilir. olmuştu. Rüştü Paşanın sadrüzamlığı zama- nında, Fuat Paşa devrinden kaln bazı zorluklar kendini belli eti Ab- başladı. Girit adasında ufaktan baş lamiş olan bir ayaklanma — Eylülde Müstafa Naili Paşanın gönderilme- sine yol açacak kadar büyüdü. Yabandı dildeki gazetelerle- Rum- €a gazeteler ba Girit işi hakkında çeşitli bakımlardan gürültülü yazı- Tar yazmıya başladılar. Kasım ayın da The Levant Herald adıyla İ tanbulda çıkan İngiliz gazetesi G Fit'ten alıp bastığı bir mektup yü- zünden hükümetçe dâya — açılarak Babiâli'de kurulan mahkemeye veril di. Bu mektupta, Girit'teki memur ve askorlerin hareketlerinden bah- Bedildiği için gazetenin sorumlu v dürü İngilizden basın nizamnamesi- nin 18 inci maddesindeki memurla- ra karşı ölan #enin — ispatı yordu. Hükümetço bu 'düvaya vekil tüyin edilmiğ zat, güzeteye Tesi olmıyarak (min gağr-i resmin) tom bihnameler yazıldığı halde uklanın dığını, iftiralarımın önü alinmak için | mahkemeye verildiğini, yoksa en a- | kir Gezanın verilmesi istenilmediğini söyledi. Bunun üzerine — mühkeme sonunda — matbuat — nizamnam 25, 26, 28 inci maddelerine uyularak «Devletsi Aliye memurlarının uem- mi> ve <Kasten sui niyetle hava- dis-i kâzibe noşri> ilo suçlandıı rak 50 mocidiye nitın para çerasına isleni- har taklidi yaptı mı? — Yaptı. — Tabi, size o mecnunane tasavvurlarından da bahsetti.. Projeler, projeler... Memleketi onunla beraber terkeceksiniz; Pasifik adalarından birine gide- ceksiniz, orada beraber yaşa - yıp beraber öleceksiniz.. — Evet, — Aynen mi? — Aynen. — Sonra siz yine o feerik ban yoda mayolu ve maskeli kızla- Tın dansım seyrettiniz. vet. — Ve size bir enjeksiyon ya- pildi. Üç gece yalıda kaldınız. — Üç gece değil, bir gece. Pardon. Bir gece olsun. Nejat sabırsızlanıyor ve bü- tün vücudü hayretten gerile - rek yukarı kalkıyordu. — Zâfir hep aynı itidal içinde: | — Acele etmeyiniz. dedi, her | yi öğreneceksiniz. Vildan beni bir deniz gezintisine ça- istediğini de — söyledi beni öldürmek iste- diğini de söyledi tabil, Evet. Zâfir gülümsüyor ve sallıyordu. Nejat artık taşan bir sabır - sızlık içinde sordu: başını |dadına Muhbir gazetesi yetişti. Fi- P Ağa (Efendi) nin çıkardığı bu üçük gazetenin yazarı ilkin Suavi çarpıldı. - Kararın Tho Levant He- rald'ın büyük sayılarından biriyle ve parası tarafındah ödenmek üze- re, dört gazete ile daha ilünina kar rar vorildi. Matbuat kalemi de bu hükmü dört gazete ile yayınladı. Aralık ayında yine İstanbulda çı n LEtoile d'Oriont gazeto- kabine değişikliği — olaca- ve Girit işine dair «hilâf-i vaki> ar yazmasından dolayı, — böyle lavranacaklara bir gözdağı olmak üzere (terhibea lil'omanl), Matbuat Nizamnamesinin 27 inci maddesine göre bir ay kapatılmasına karar vee rildi. Anadolu adli Rum harfleriyle Türkçe gazetesinin de olan geylere aykarı bir dil kullanmasından bir ay kapatılmasgıa, Melisa ve Neologos adlı Rumca gasetelerin de bu yol- da «Vızıldanmaktar olmalrından do- layı yirmi beşer lira para cezasına lmalarına karar verildi. Cürkçe gazeteden — Ruznnme n yarı resmi gazetesi ol- in lüzumundan fazla bir ağ lilıkla bir şey demiyor, yalnız T iefkâr'da Namık Kemal yabancı dildeki gazetelere kargı hemea he- men tek başına karşı koyuyor, on- larla boğuşuyordu. 1867 yılının ilk günü Kemal'in im- i. Muhbir, Girit işini adım adım islemiye, yabancı dilde gazetelerin yazdıklarına karşılıklara başladı. Ge- rek Tasvir, gerek Muhbir'de bu işte hükümetçe tutulan yolun da başka türlü olması gerektiği hakkında fi- irler bulunuyordu. 'The Levant Herald, benzerlerine ibret olmun diye çarptırıldığı 50 al tınlık ceza ile uslanmadı, yine eski yolda yazılarına devamn etti. Ocak ayı ortalarında Hariciye Nazılrlığı yoluyla bir aylık kapanma cezasına çarpıldı. Gazetelerde, Londradaki The Times gazetesinin bu kapatılma kanunsuz olduğunu yazdığına, ere elçiliğinin bunu protesto © veya edeceğine dair havadis ler görüldü. Omonyo adlı Rumca gazete Girit' e dair <eracif-i bâtıla> yazdığından dolayı Matbuat Komisyonunca mu- hakemesine karer verild Avrupanın bir çok yerlerinde, hat 1â İstanbul'da Girit'teki hristiyan- ahali için paralar toplanıyor, bun- ların haberleri her gün gazetelerde gözüküyordu. Tasviriefkâr'da Namık Kemal, Muhbir'de Ali Suavi bunla- ra karşı Girit müslümanlarına pa- Ta şardimi için yazılar yazdılar. Mohbir, daha ileri vardı, toplanacak paraların bükümet kanaliyle değil, gazetenin sahibi paraları dağitı edeceğini yatdı. Bütün bu ölan şeyler, baberler, fikirler, İstanbul'ün türlü çevrele- Tinde oldukça karışıklık meydana getiriyordu Sultan Abdülaziz daya- namadı, <Mütercim> Rüştü paşayı azletti; sevmediği, istemediği halde 1867 şubatında Âli paşayı #adrazam yaptı. Âli paşa sadrazam olunca ilk 'ak Türkçe gazeteleri ve yazar- ları susturmak istedi. Bu iş kolaydı, ilkin memur olmuıyan Ali Süaviyi Kastamonuya sürgün etti. Memur olanların işi biraz daha düşünüle- cek bir şeydi, fakat onun da Çaresi ni buldu; imzasız yazdıkları - halde kimler olduğunu bildiği Namık Ke- malin Erzurum vali — muavinliğine, Ziya Beyin (Paşa) do Kıbrıs mu- tasarrıflığına tâyini çarelerini bul- du, 10 Mart -1867 de, Maarif Nazırı Mehmet Kemal imzalı bir tezkere ile hükümet aleyhinde olarak zihin- rit'e giderek bu 4, döfterini ilân leri yanlış yola sürükliyecek yalan- lar ve uydurmalar yay: alış miş ölan ve Bön günlerdeki yazıla- riyle kanan dişi uygüngüz yazılar yazmış olan Muhbir gazetesi basıme vinin bir ay kapatılmasının Babığ- li tarafından emredildiği imtiyaz sa- hibine bildirildi. ilip, Maarif Nazırının tebliğinin Vefa kupası Futbol turnuvası Pazar günü başlamak, resmi ve bayram günleri de oynanmak — ü. zere Adalet, Davutpaşa, Karagüm Tük, Kasımpaşa, Süleyznaniye — ve Vef klüpleri arasında bir. (Vefa kupası) turnuvası tertip edilmiş - tir, Bu maçlar — Beynelmilel — futbol kaldeleri ahkâmına tevfikan, Vefa, stadında oynanacaktır Bu müsabakaları lisanslı birinci Sınıf Tutbol hakemleri İdare ede - ceklerdir. llk hafta karşılaşmaları progra mi aşağıdadır: 4 Bylül pazar: 13,30 da Süleymaniye - Davutpa. gi 15,30 da Adalet - Kasımpaşa, 17,80 da Vefa . Karagümrük, teşekküri derneği Vefalıların Vefa lisesinl bitirenler genel sekreterliğinden: Derneğimizin — başkanı, — büyük (Vefa) h muallim — Saim Turgut Vefa'nın vefatı dolayısiyse cenaze, törenine iştirâk eden, çelerk gön dermek süretile aziz hâtırasım a. nan, telefon ve telgraf ve mektup| la taziyette bulunarak büyük acı-| mıza İştirük eden, — İstanbul Müll Eğitim erkânı ile Vefa lisesi cami asına, İstanbul klüplerile kaymetli sporcularına, sayın dostlarına ve bütün — (Vefa) h — kardeşlerimize ö bi DAi bir suretini de eklediği bir mektap la bu kapatılmayı Tasviriefkâr'da okurlarına bildirdi. Bu — mektupta dünyanın her yarinde bir hükümetin «bihakkın> bir bammevini kapatabi- Teceği teslim oloduktan sonra, res- mi tezkeredeki <taglit-i ezhan> v -i eracif> gibi geniş ve göne anlamlı sözlerin ne olduğu, bu gey- lerin gözetenin hangi sayısındaki hangi yazıda bulunduğu - bildirilse bundan böyle kapanmak tehlikosi o- lacak şeyler yazmamıya — çalışırdık deniyor. Tasvirlefkâr da bunun altı- 'na yazdığı bir «mülühaza> da, ros- mi müzekkere sözlerinin kapat sebobini belirtmediğinden bumun & gin pek açık bir şey söyliyamiyece Bini, fakat Matbuat Nizamnamesi- nin gazete hayatını koruması mından bütün gazetelerce bu dav- ranışın dikkati çekecek bir hal ol- duğuna işaret ediyor. Tasviriefkâr'da bu düşünce ka- palı bir dille yazılmıştı, havanın ger ginliği belli idi. Ertesi gün de bu gerginlik büsbütün meydana çıktı, çünkü hükümet 18 mart tarihiyle Bazetelere ekararnamesi âli> yi teb » liğ etti. Bu kararnamede güzetelerin baş- hea yazifesinin — etebzip ve ıslahsi ahlâk> olduğu, genel ıslahat ve te- rakkiy yardımcı, bu- nduğu, hattâ hükümetin davranış larına bile faydası olabileceği düşün cesiyle Devleti Aliyece - gazetelere bir dereceye kadar serbestlik veril- miş ise de (gazetelerin üçüncü bir. vazifesi olarak saydığı fikir ve men faatleri uzlaştırn hizmet — oldu- ğu — halde bunların — memloketin genel faydalarına aykırı olan aşır Kadın hakkında Hz. Muhammedin Sözleri Fikir, ilim ve san'at adanıları bir bakıma Üç türlüdürleri — Birinciler, mütevaal bir şeklide, çalışma tarz- Jarı ve mahsülleri. etrafında mad - rabaz ve şarlatan bir. satıcı — gihil yaygara — koparmaksızın - didinirler ; bİrÇok esorlar verirler. İkinoller, kırkyılda bir şözle bi yey yaratırlar ama bu eser dolayı- Sile takındıkları gürür — sonsuzdür 1 garlatanlıkları Çoktur, mahsullerini alabildiğine gişirirler. Üçüncüler ise hiç eser vormezler, fakat köendilerini birer dâhi sanır lar; ömürleri gevezelikle ve övün - mekle geçer. Çok çalışkan, ttiz, sabırlı bir ta- rihçi olan Mehmet Zeki Pakalın bun- ların birinci kısmına dahildir. Çımdi- ye kadar neşrettiği eterler en az On bin sahifo tut>r. Binlerce kitak Okuyarak tasnif etmok vo eser te: Jit elmek şöyle — Cursun, bu kada yazıyı Sâdece kopye edebllecek aç Kişi vardı Yazıkki, bizde — üçüncü ve ikinel kısı Gahil bulunanlar hâlâ bü- Yük bir çoğunluktur; İşten ziyade Vâf kolay geliyor. Bir tek ağzımıza karşılık İkl elimiz ve on parmağı- miz olduğunu kaç kişi enutmamış değileir. Mehmet Zeki Pakalın sön günler- de «tarih boyunca kadın, erkek de- dikoduları> ismi altında üçyüz sahi- felik, değerli bir eser daha yayın - dadı. Bunda kadına, erkeğe, evlen - meye dalr dünyanın meşhur ve az tanınmış yüzlerce fikir, san'at, ilim, din, askerlik adamının seçme sözle Ti toplanmıştır. Bu çeşit kitaplar rilık (ifrat ve tefrit)) vüidlerine gir diği hatâ <esas-i devlet “hakkında> bile dil uzattıkları, para pul kazan- dıkları memleket hakkında - başka- larının itirazlarına karşı koyacakları haldo «düşmanlara âlet> olarak bir takım zararlı fikirler (efkârsi mu- mrre) ve yalan haberler (bayadis-i kâzibe) yayınladıkları; bu yalan do- lanla «tahi arasında düşmanlık uyandıracak yo- la girdikleri yazılı idi. Memleketin ilerlemesi ve düzenine her vakitten siyade çalışıldığı bir zamanda böyle bir davranışın toow Süfle karşılandığı, bunun — üzerine düzenlik ve emniyetin korunması için gazetelerin «bütün devlet ve u- mum millete râci> zararlarını önle- mek için Matbuat Nizamnamesi hü- kümleri dışında olarak €icray-i mu- amele-i tedibiye ve ittihaz-i tedabirsi maniaya> karar verildiği ilân olun- makta i Üçüncü ve kısa bir paragraf ile de bu kararın geçici olduğu ve bunu doğuran sebeplerle berabre ortadan kaldırılatağı Tarım Bakanmın tetkikleri Şehrimizde bulunan Tarim Bakanı Cavit Oral, dün berabe- rinde il tarım müdür, belediye fidanlıklar müdürü ve şehir mec- lisi âzalarından Ekrem Amaç, ol- duğu halde Büyükdere fidanlığı- na gitmiş ve orada İtalyadan ge- len fidanlıklar mütehassısı Re-, faella ile görüşmüştür. Tarım Bakanı, bu arada Ek- rem Amaç'dan parti çalışmaları ve kongreleri hakkında * izahat almıştır. Bakan, orman kanunu ile istimlâk edilen hususi orman- ların istimlâk bedellerini arttır- mak ve karşılayacak kanunun, bu yıl Meclisten çıkarılacağını; halkın kolaylıkla mahrukat te- minine yarıyacak tedbirler alı- nacağını ve küçük sanatkârlara iptidai madde temin edileceğini söylemiştir. K | KISA HABERLER Fi J 4 Maçka Palas Birinci Kapı 13 nu marada oturan Saracettin — isminde) genç bir akıl hastası ilâç yerine yanlışlıkla süblüme içmiş ağır bir vaziyette Şişli Etfal hastahanesine kaldırılmıştır. 4 Adapazarından Haydarpaşaya gel mekte olan trenden Erenköyünde atlışan 17 yaşında Ali Recep ismin: do bir genç, . vücudünün - mühtelif yerlerinden ağır sürette yaralanmış tar. 4x 160 Suriyeli ve Lübnanlı öğ- renci bugün uçakla gehrimize gele- cektir. ÜÖğrenciler, şehrimizde üç gün kalacaktır. x Basın - Yayın ve Turizm genel müdürlüğü İstanbul bölgesi diş ya- yınlar dairesi memüurlarından Nejat Sönmes lendra basın ataşeliğine tâyin edilmiştir. Kendisi bugünlerde yeni vazifesine başlamak üzere Lon draya hareket edecektir. * Kecnedy ve Zuzli adında iki Amerikan muhribi, 12 Eylülde lima mımıza geletektir. Muhripler 17 By- lül sabahına kadar limanımızda ka- Jacaklardır. 4 Ankarada ve şehrimizde çıkan ekmekler, mukayese edilmiştir. Şeh rimizde çıkan ekmeklerin daha iyi olduğu görülmüştür. Diğer taraftan, dün 58 fırın kont rol edilmiş, 7 ceza zaptı tutulmuş- tar. * Haydarpaşa kan verme istas- yonu bir kaç güne kadar faaliyete geçecektir. * İtfaiyo okulunu bitiren Si itia iye neferine, diplomaları — yakında verilecektir. Diplomaları, dün vali Amerikada, pek çoktur) te muharrirleri, mecmu- alarda çalışanlar ve mücilifler. için pek faydalı olur; halkın da küttü - rünün yükselmesine yarar. Eserde Hazroti Muhammedin ka- dinlar — hakkındaki sözleri de vary bunlardan bir kısmı şunlardır: «<Kadın, Allahin kullarına hediyosidir.> «Yeryüzünde iki şeyi çok severimi Kadnı ve güzel kokuyu.» «Cennet, anaların ayakları altır « dadır.» «Namuslu bir kadına fuhş İsnat etmek yüz yıllık İbadeti bozar.> «Şoytan Insanları İstediği tarat Çekmekte zorluğa uğradığı zaman, son çare olmak üzere kadın tarafınm dan gelmek gibi bir tedbire mür: caat edi <En hayırlınız amele edendir. Fakat islâm Peygamberi aynı zax manda kadınların kocalarına iyi hiz» et etmelerini, onların sözlerini dins demelerini, onların — yorgunluklarını dinlendirmeye — çalışmalarını, onlar dan yapamıyacakları şeyler isteme- melerini de emreder. Evil bir çirt en yakın arkadaştırlar ; zoriume ü kolaylığa da, neş'eye de kedere -de ortaktırlar. Rahatı kendine ayırıp zahmeti erkeğe yükleyen kadın - ce- hennemliktir. , Değerli tarihçi Mehmet Zeki Pi kalın'ın ikitabında — olmayan birkaç irısına en iyi mü rakılırsa Öyle zelil bir halde yaşa - maktansa ölmek size hayırlıdır. «Kadınların en uğurlusu ve bere- ketlisi, kocası Üzerine fazla yük ol- mayan ve beslenmesi kolay olandır.r. Kadınlardan çekininiz, zira İsra-, l oğullarının fitnesi kadınlardan ol- du> ' «Çocuk doğurucu bir kadın, do » Burmayan güzel kadından daha zi - Yade Allaha sevgilidir.» ' Bütün bu sözleri birleştirdiğimiz zaman özünün şundan ibaret oldu- ğu görülür: Kadın erkeğin, erkek kadının hakkını tanımalıdırlar; bir- birlerini hoş tutmalıdırlar, vazifele- Fini bilmelidirler, tam mânasile are kadaş olmalıdırlar. Birbirlerini sö-' mürmeye, birbirlerini kötülemeye ça * dışmaları — kendilerini — zehirlemeler? demektir. — Kadircan KAFL, Çatalca belediyesini bir mektubu Yeni Sabah başyazarlığı: İstanbul Gazetenizin 29.8.549 gün ve ST7 sayılı nüshasının ikinci —sayfasının sekizinci sütununda — (Çatalca elek- trik direkleri yapılıyo>, çatalca halk bi ekmeklerden şikâyetçi) serlevban ve hususi kaydı ile neşrettiği. nis yazıların her ikisi de hakikate uymadığından ilk çıkacak gazeteni- zin ayni sayfa ve sütununda uşağı- da yazılı olduğu veçhile düzeltilm sini rica ederim 1 — Çatalca kasabasına 947 yılın- da yapılan elektrik tesisatı - şebeke direkleri kalın yuvarlak çam uğacın dandır. Toprağa girdiği yekler zilt- lidir. Zaman geçtikçe bazı rutuberli mahallerdeki direklerin mukaveme- Ü azaldığı elektrik fen memuru tnra fından görülmekte ve bunlarda de- mir petroller ile zemine tekrar ke- netlenmektedir. Her hangi bir dirck düşmesi veya tahlikesi olmamış: — Çatalcada kasabanın ekinok ihtiyacı İstanbul toprak mahsullori efisinden şehir ekmekliği için tertip lenmiş undan celp olunarak dört fı- rın tarafından temin edilmektedir. Hiç bir fırında yamınızda adı geçen |zaddeler / çıkmamıştır. ve bu yolda gerek belediyemize ve gereki kalılara bir şikâyet de vüki ölm dığı gibi son yapılan tetkikatta da halkın da bu işten baberi — yoktur. Daimi surette belediyemizin fen ve idare elemanları tarafından kontrol altında bulunan bu dört fırında to- miz, usulü dairesinde muayenesi ya pilmiş fennf mahallerde sihhat T porlu hamürkârlar tarafından ek- ve belediye başkanı Dr. Lütli Ku dar imzalamıştır. W Darülâceze, barındırdığı çocuk darı, dün #ünnet ettirmiştir. Sünnet teşekkür ve minnetlerimizi suna - “Bevamı Var) BNDMĞE LAT LT H, düğünü MA dev 20 ye kadar devam etmiştir. mek yapılmaktadır. Çatalıa belediyo Hasan Akın şkana

Bu sayıdan diğer sayfalar: