8 Eylül 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

8 Eylül 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA : 4 Ü İ Ekonomik vaziyet N İ ANARAR Şeker ambalaj ve vezin ücretlerine E""ms'îî”? Çekler 7 Eyidi 1810 Açılış Kapanı 1 Bterlin 212840 112840 * 100 Dolar 28262 282.52 * 100 Franma frangı 102 904 100 Florin 105 - 6468 100 İsviçre frangı 65 7270 100 Belçika frangı 68 887 100 Çekoslavak K. 5 60 100 İsviçre Kur, 77 88.60 100 Eakudo n 2000 Esham ve Tahvilât $e7 falzil tahviller : Bivas.Ersurum 1 — 20.26 2036 Sivas-Ersurum 247 — 2040 20.50 1541 Demiryolu D — 20445 20.55 1641 Demiryolu IK — 20.00 20.10 1042 Demiryolu TIT 19.65 19.80 Milli Müdafaa T — 20.70 20.70 Milli Müdafaa IK — 19.06 19.95 * Milli Müdafaa TIT 2016 20.16 Milli MüdafaaIV — 2045 2045 960 falzil letikrazları Kalkınma istikramı I 05.70- 95.70 1941 Demiryolu VE — 95.70 96.70 Kalkınma IT » — 96.85 95.85 Kalkınma II 96.00 - 95.900 1048 Tahvili X 95.60 95.60 1948 Tahvili I —— 85.80 95.80 * 1949 istikram I — 95.86 95.85 * AY faizi 1549 istik. 95.00 - 65.00 965 falzll Ikramiyolilor 1933 Ergani 2270 22.80 1988 ikramiyeli —— 20.10 2020 Milli Müdafaa 20.80 - 20.00 Demiryola IV BTAB 9745 Demiryolu V 98.30 98:30 Anadolu D. Yolu Grupu: Tahviller 1-2 — 11100 112.00 9060 Hisse senedleri 64.00 - 64.60 Mümessil senedieri — 69.00- 69.50 Şirket Bisseleri Merkez Bankası — 117.00- 118.00 Bankası 2450 25.00 İş T. zam yapıldı İzmirden — verilen — malümata göre, eşker fabrikaları bu ayın on beşinden İtibaren piyasaya ge- 1 ker vermeğe başlıyacaklardır. Bilindiği gibi, ambalâj vaziye- tinden hasıl olan durum dolayısi- le kesme geker satışları durdu- Tulmuş ve esasen fabrikalarda kesme geker stoklarının tüken- miş olduğu da anlaşılmıştır. Ye- ni kampanyada geker fabrikalu- rının yeniden kesme şeker imal edecekleri açıklanmıştır. Ancak, gerek toz ve gerekse kesme şe- kerlerin ambalâj fiatlarına — bir hayli zam yapılmıştır. Bu zam, hiç güphesiz toptan ve perakec- de geker fiatlarına da tesir ede- cektir. Uşak / fabrikasının — tacirlere gönderdiği mektuplarda, üç lira dan fatura kesilmekte olan küp- geker ambalâj sandıklarının beş liraya, bir lira olan küp geker 50 kiloluk torba — ambalâğın da 250 kuruşa ve bir jüt çuvalı krla- tal gşeker ambalâj fiatının 250 kuruştan 275 kuruşa çıkmış bu- lunduğu bildirilmektedir ve ev. velce yapılan sinarişlerin bedeli- ni yeni ambalâj fiatlarına göre ödenmesi icabettiği belirtilmek- tedir. Bu Yeni ambalâj zamları kâfi değilmiş gibi, yine fabrikadan tacirlere bildirildiğine göre, Dev- let Demiryolları da vagon vezin ücretini 4 liraya çıkarmış bulun- maktadır. Zei Altın satışı Ankaradan gelen bir habere göre, altın fiatlarının yükselme- si hayat pahalılığına âmil oldu- ğundan hükümetin, müdahil al- tın satışı yapmak tasavvurunda olduğu bildirilmektedir. Bu ha- ber üzerine dün altın fiatları bır gün evveline nazaran hâr adette ellişer kuruş düşmüştür. Bu va- ziyet karşısında borsa harici ul- tın muameleleri birdenbire dur- müştur. Fiatların her an daha ziyade düşmesi beklenmektec'>. Kanaviçe Çuval Hindistan hükümeti, Türkiye için yeniden çuval ve kanaviçe kotası ayırmıştır. Ticaret ve E- konomi Bakanlığı tarafından il- gililere verilen malümatta Hiz- distanın bu tahsisinin geçen kon- tenjan gibi ithalâtçılarımız ara- sında taksim edileceği bildiril- miştir. Kanaviçe ve çuval fiatla- rına yerinde yüzde 15 zam yapıl- mıştır. Mevsim dolayısiyle çuv: ve kanaviçe piyasası oldukça is- teklidir. Hattâ, yolda bulunan malların bile kapatılmış - olduğu söylenmektedir. Çekoslovakyaya Güm- rüksüz girecek mallar Ekonomi ve Ticaret Bakanlı - ğınğdan verilen bilgiye göre, Çe- koslovak hükümeti, bazı — Türk mallarının gümrük resminden muaf olarak Çekoslovakyaya gir mesini kabul etmiştir. Bu muafiyet 31 Aralık 1949 tarihine kadar yürürlükte kala- caktır, Gümrük resmi alınmadan Çe- koslovakyaya girebilecek madde lerimiz şunlardır: Kahve veya şekerli maddeler, imaline yarayan dizi halinde ku Tu incir, şekerli maddeler imâli - 'e yarayan üzüm (salkım ve ta- ne halinde kuru), kuş Üzümü, limon, ağaç kavunu (cedrat), Portakal, salamura, ham küçük portakal, ağaç kavunu ve limon kabuğu (toz halinde veya tuzlu suda muhafaza edilenler dahil), Melas, hububat ve bakliyat, ta- ze üzüm, olmuş ceviz ve fındık, taze geftali, armut, elma, çilek, ayva, erik, vesaire, kuru erik, diğer meyveler (kurutulmuş, hü Tâsası çıkarılmış, parçalara ay- . Ticaret Bankası — 425 — 450 Aslan çimento 16.560 16.60 Şark değirmenleri — 28.00 2350 Kredi fonsiyo 1903 200.00 - 202.00 1911 164.00 - 1665.00 Amortü 108.60 - 104.00 Kupon 232 235 Borsa harlol altın flatları Liralık Ziynetler Türk altım 48.75 43.90 Reşad atlını 46.20 46.30 Reşad elgazi > — kulplu E Hamid 5 Aziz 42.80 4240 İngili 69.25 - 59.60 Guülden 4230 4240 Fransız kı 48.50 - 49.00 Napolyon 45.50 46.00 eviçre A 44.25 4450 Külçe degasa 660 — 662 > gerli 646 — Gi7 Pilâtin C, 10.00. 1100 Ş Besibirlikter İsmet 21200 21400 Reşad 294.00 - 296.00 Hamid 244.00 - 245.00 Aziz 22600 227.50 Çiçekli. 23700 238.50 Serbest piyasada dövizler Dolar N, V. 464 — 465 > elektif 450 458 İsviçre Frangı n7 n7.75 Fransiz Fr. (77) — 100 100 Liralık ziynetler 8000 81.00 Hamid 72.00 73.00 Vabid 6800 69.00 Ankara 58.00 - 59.00 Arma Reşad 203.00 205.00 Hamid 170.00 - 180.00 Vahid 160.00. 165.00 Ankara 140.00 143.00 Türalık 24 luk . Yarım lira Çeyrek lira a Dahilde 69.738.126 Hariçte 72.187.779 Gümüş 1000 has külçe — 115.00 - 116.00 Mecidiy 210 — 212 * Muamelo görmüştür. Bu fiatlar #aat 17 de -a rılmış toz halinde, tuzlu suda ve sirkede muhafaza edilmiş ola Tak şekersiz erik marmelâtı.) Patates, şeker pancarı, hay- vanlara yem olarak verilen pan Çar, türlü taze sebzeler, (mantar kuşkonmaz, havuç, hıyar, göbek li maru! janak vesajre, nkara Ili Daimi Komisyon Başkanlığındau Çeltikçi iltisak yolunda eksiltmeye çıkarılmıştır. tar, Thale 22/9/049Pergembe pılacaktır, İhaleye İştirük edeceklerin Ti Bünü (tatil günleri hariç) üç gün evvel belgesi ve teminatlarını muhtevi kaj kadar komlsyon başkanlığına vermel Şartname Dalmi komisyonda görülür, ( Muhammen bedeli 46031 lira 64 kuruş olup geçici teminatı 9ç yaptırılacak köprüler kapalı zart usulile 75 Saat 16 da Dalmi komisyonda ya. icaret Odası vesikasiyle —ihaleden mnüracaatla Aalacakları yeterlik palı zarflarını ihale günü saat 15 e leri şarttır, 12782) c Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi De kanlığından: 1 — 1949 Güz devresi imtihanları 20,0,1949 salı günü saat 9 da başlıyacaktır, 2 — Imtihan günleri 12 Eylül 1949 pazartesi günü Fakültede âlân edilmiş bulunacaktır, 3 — Bütün öğrenciler fakülte kaleminden alacakları beyanname ile, imtihanlarına girecekleri deralerin isimlerini 14 Eylül 1949 çar. şamba günü akşamına kadar ve gösüren makbuzları da 15 e imtihan — harclarını — yatıpdıklarını l01 1949 perşembe günü akşamına ka- dar Fakülte kalemine vereceklerdir, 4 — Üçüncü maddede yazılı olan beyanneme ve harçları Gilen tarâhlerde vermeyenler, derdir. (12995) zikre. imtihan listelerine İthal edilmiyecek. "' ö — —H u Nazari olarak vergide götürü, yani lakribi — matraha yer vermek tam mhnasile vergicilikte iptidailiği mı bafasa etmek demektir. — Bununla beraber tatbikat bakımından birçok imkânsızlıklar, en modern vergi sis- temlerini dahi — bünyelerinde götürü vergiyo de yer vermeğe mecbur et- miştir. Meselâ osnaf muaflığından fayda- lanan bir kimso yanında çalışan bir işçinin hakikaten kaç lira gündelik aldığını ancak işçi ile patronu bile - bilir. Maliyece bu işçinin hakiki ü Tetini tesbit zarüreti olan, ya bizzat işçinin veya patronunun ifadesine i- nanmaktan başka — yapılacak birşey yoktur. Halbuki, tatbikatta bu nevi Helerin gerek — menfaat, gerekse himaye kaygusa ile hakikati daima aakladıkları görülmektedir. Vazu kanun için bu mevzuda üze- rinde titizlikle durulacak tek nok - da ücret, kazanç irat n olursa ol - #an hakiki gelirin tesbiti kat'iyetle mümkün olamadığı zamanlarda gö- türü uxule gitmektir. Maddenin birinci, üçüncü, beşinci rı kâfi derecede sa- rihtir. Fakat ikinci fıkranın hangi düşünüşle yalnın özel — hizmetlerde galışan şoförleri alıp; özel hizmetler 'de çalıştıkları halde muafiyet mad- dilmemiş kimseleri tâdat et veya daha doğru gekli ile umümi ir ifade kallanmadığını anlayama- 'dım. Bu hâle göre meselâ bir kim- senin hurusi arabasını idare — eden arabacının — ücreti sebepsin — olarak (hiç olmazsa Maliye Bakanının bunu götürü vergiye almasına kadar) ver dışı kalmaktadır. Vazı kanunun — dördüncü fıkrada kullandığı «bekçiler> kelimesini mut- lak ve geniş mânüsile kullanmış ol- duğunu zannetmiyorum. Fakat tat- bikatta benim zannettiğim dar mâ - nayı vermek imkânını da bu fıkra ortadan kaldırmış bulunuyor. Bekçi kelimesi boş bir evi bekle - yen kimseden başlayıp aylığını dev- let eli ile alan mahallo bekçilerine kadar verilen bir isimdir. Özel işlerde veya esnaf muallığın dan faydalananlar — yanında vazife güren bekçilere ait ücretlerin götü- rü olarak tesbiti bir zarürettir. Ve ancak ba zarüret dolayısile götürü 'msüle gidiş Müzur görülebilir. — Dünkü nüsahadan devam — Yargıtayın yükünü hafifletmek Tüzim Bunduğumuz rakamlar karşısında levvelce de izhar ettiğimiz bir temen niyi tekrardan kendimi menedemiyo rum, Yargıtayın yükünü behemebal bafifletmek lâsımdır. Bunun muh- 'telif hal çareleri bulunabilir. En ak li olan gekil, mahkemoler kuruluşu> 'nu yeni baştan tertipliyerek ilk mah kemelerle Prensip mahkemesi olan yargıtay arasında bir kademe mey- ktir. Bu mevzuda ha- srlıklar yapılmış olduğunu biliyo- ruz. Ancak, temenninin gerçekleşme Ki bir kanun işidir. Bu bakımdan da a organinin takdirine kalmış- lerı kanunlaştırması mümkün olabi- adalet ” hayatımız, hiç - şüphe 'yok ki, yeni bir inkişaf devresine gir miş olacaktı Memleketimizde hâlen 86 sı ağır ceza, 682 si asliye ve 252 si sulh el- mak üzere 870 mahkemo vardır. Bu mahkemelerden çıkan temyizi kabil kararları, yargıtayın 12 dairesi kar- gılıyor. “Her daire yetmişten fazla İmahkemenin verdiği kararları inceli- yor. İlk mahkemelerden çıkan ka- Farların yüzde otuzunun temyiz edil diği kabul edilse her daire yirı mahkemo tarafından verilmiş karar ları incelemek mevkiindedir. Bu su- retle bir mahikeme demek olan ya Kıtay dairesinden yi mahıkeme- nin gördüğü işi istemiy oluyoruz. Fakat, ilk mahkemelerle yargıtay arasında bir kademe bulunacak olur #a yirmi mahkemenin karar yükü ilk ameliye olarak bu kademo mah- kemeleri arasında dağılacaktır. Bun ların sayısı da bittabi yargıtay gibi 'tek olmuyacağından yükleri de o nis bette azalmış bulunacaktır. Böylece, yargıtay istikametinde —taşan — sel, kademe mahkemesi önünde müessir bir set ile karşılaşacak ve yargıtay sahasına kadar kopup gelecek işler büyük prensiplerin tesis veya teyidi- ni mümkün kılabilecektir. Uyuşmazlık kararları Türk mahkemelerince geçen adli yıl içersinde verilen kararları, bun- ların ilişkin oldukları hukuk esasları Taviyesinden mütalea edebilmek için 'de bir tahlile girişmek zaruretindi yim, Bu tahlilin başında, yargı ne- vileri arasında çıkan uyuşmazlıklara dair olan kararları el almalıyım Bir kaç yıllık bir ömre malik olan uyuşmazlık çalışma- &a başladığı gündenberi karşılaştığı €n mühim mevzu, genel mahkemo- lerle idaro mahkemesi danıştayın yargı sahasını sınıflamak olmuştur. Bu sınırın tüyinini - sağlıyacak kıs- taslar, mahcup bir şekilde dahi ol- mahkemesinin İsa, yavap, yavaş lirmeğe başlamış ur, Genel veya idaro mahkemesin- Serbest meslek kazancını Serbest YENİ SABAH GELİR VER İKTİBAS HânKI MAHFUZDUR. târifi - Serbest meslek erbabının târifi Fakat gelirini bayana mecbur tu- tulmuş bir gerçek veya tüzel kişi em rinde çalışan veya aylığını kamu ve- İya belediyo — veznesinden alan — bir kimsenin gördüğü işin icabı aldığı isim bekçidir, diye, aylığı kuruşuna kadar belli iken bu muayyen raka- ü birakıp Ücretini götürü — olarak tesbite kalkmak şüphesizki, abestir. Ücretlerin götürü olarak naml tü- yin edileceklerini ve tâyin edilan bu götürü mıktarlara kimlerin ne wa - retle itiras etme hakkına mâlik ol- duklarımı vergi usul kanununun 40 ve 41 nci maddelerinin isahı esma * sında tomas edeceğim. Serbest meslek kazancının tarifi; Madde 40 — Her türlü — serbost meslek faaliyotlorinden — doğan ka - moslek kazancıdır. Bir yere bağlı olmayarak yapılan ve daha ziyade şahsi mesaiye, llml veya mesleği bilgiye veya — ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olma - yan İşlerin İfası serbest meslek. fa- aliyetidir. Bir yere bağlı olmayarak faaliyı te bulunulması İş görenin — meslek mosalsini bir yare — hasretmeksizin, şahsl sorumluluğu altında ve kendi nâm vo hesabına bir İş yeri açarak çalışmasını ifado eder. San'atkâr, e- be ve sünnetçi gibi İş yeri olmaksı- zın İşlerini görebilenler Için, — kendi 'nâm ve hesabına İş yori açmak kay- di aranma: 10 ncu madde ile, gelir vergisi ka- munünun 2 vci maddesinde sayılmış gelir unsuı bulunuyoruz. arından 3 ncüsüne gelmiş Serbest meslek ve serbest meslok kazancı gelir vergisi ile memleketi- mizde yepyeni denecek bir safhaya girmiş bulunuyor. Serbest meslek kazançlarını beya- va tâbi tutmak ve beyan esası üze- rinden vergilendirmek, — demokratik vergiciliğin asli gayelerinden biri ol- makla beraber, itiraf etmek Iâz dırki, hazine hesabına büyük bir ce- taret işidir. Zira serbest meslek ka- zancı, kazançların en çok saklanma ya müsait nevilerini teşkil eder. Serbest meslek erbabının pek azı istisna edilirse diğerleri — tamamen halkla; tâbiri digerle, vergi mevzu- at ve mükellefiyeti ilo ilgisi olmayan kimselerle münasebettedir. Meselâ bir doktoru kazancını vi teleri, boşanma dâvaları ile uğru YargıtayBaşkanı y şan bir avukatın kazancını bo- şanmak isteyan. veya istemeyen ta- 'den, bir düvaya bakacak olan yargı in, hangisi olması lâzım gele- ber şeyden önce, dü maddi veya huküki olaya esas teşkil eden işlemin mahi yeti hakkında varılacak — neticeye bağlıdır. Bu itibarla, uyaşmazlık malikemesi, anlaşmazlığa sebep olan muamelenin mahiyetini tâyin mese- Mi ile karşı karşıyadır. Bazı karar larında uyuşmazlık mahkemesi, ta- #arrufun mahiyetini araştırmış ve i- dari olup olmadığını tâyin etmek miştir. Uyuşmazlık — mahkemesi- nin 1948/12 ve 16 numaralı kararla- rile 1949/12, 6 ve 8 sayılı kararla- rında bunu görmek mümkündür. Diğer bir kusım — kararlarda — ise, muayyen tasarrufların idari mahiyet te olmadıkları — tesbit olunmuştur. 1948/13, 17 ve 18 numaralı karar- lar ve 1949/8, 3 ve 9 numaralı karar lar buna misal olarak gösterilebilir. Mahkeme 1948/14 ve 1949/11 sayı h kararlarında ise idari tasarrafun kıstasını bulmak istemiştir. Bütün bu saydığım kararlardan uyuşmaz- hık mahkemesinin benüz kat'i teş- rik esasları arama — yolunda olduğu laşılıyor. Zamanla bunların takar Tur edeceğinde şüpho olmamakla be- raber, son zamanda busule gelen bir durum arzulanan neticenin tabakku kunu tehlikeye koyacak bir mahiyet göstermektedir. Meselo şudur: Uyuşmazlık mahkemesi, 17 Şubat 1949 tarihinde verdiği bir kararda, idareyo ait bir nakil vasıtasn osnasında husulo gelen zararı ida- ül ile alâkah görmemiş ve bu za rarın genel mahkemeler önünde dâ- va edilmesi Jâzım geleceğini bildir- mişti. Ayni mahkeme, 16 Haziran 1949 'da verdiği diğer bir kararda bu kabil dâvaların idare mahkemesinde görül mesi icap edeceğini hüküm altına aldı. Bu kararlardan hangisinin isabet- li olduğunu tetkik ve münakaşa ede vek değilim, mühim olan, pok mü- bim olan nokta, uyuşmazlık mahko mesinin önceden beyas dediği şeye tam dört ay geçtikten sonra siyah demiş olmasıdır. Bu çeşit bir durum 'dan husule gelebilecek — mahzurları açıklamıya ihtiyaçı görmem, sadece vatandaşın bir kararsızlık ve emni- yetsizlik duygasu taşıyacağını söyle meklo iktifa edeyim. Benim araştır- mak istediğim, bu kararlar arasında ki tezadın sebebidir. Bebep bilinecek olursa çarenin araştırılması ve tes- biti kolaylaşmış olacaktır. 17 Şubat 1949 tarihli karar veril- diği sırada mahkemeyo yargıtay baş- kanı reislik etmekte idi. Heyete da- hil bulunan üyeler #i ve heyet — başkan vanın — genel mahkemede görülmesi fikrinde bu- lunmuşlar. Böylece üç üyenin muha lefoti ile karar çıkmıştı. 16 Haziran aanın . yarı eniadalet Yazan: Salâhattin Dumlu meslek kazancının nisbe!l -Serbest meslekte g Maliye B. Hesap Uzmanı rafın verdiği ücret, toşkil edor. Bun- tarif eden kısımlarım yukarıdaki İ- ları verenler iso umümiyetle — bir İzahat içinde topladığım için tekrar müddet sonra #amimi olarak — dahi |etmiyorum, yalnız — ticarot kanunu verdikleri mıktarı bile unutabilecek kimselerdir. Ve ekseriya — tediyeler hiç bir vesikaya istinat etmez, Bun- 'dan dolayıdırki, serbest meslek ku- zançlarının tam olarak beyanı bi -|h raz da meslek sahibinin vergi ahlâ- 246 ve müteakip maddelerinde bü - tün komisyon faaliyetlerini bir ara- ya toplamış ve bhepsinin faaliyetini ticari addetmişden, vazu — kanunun hangi — maksatla buplar — arasından Kümrük komisyoncularını seçerek fa- kana terkedilmiş olacaktır. aliyetlerini serbest meslek faaliyeti Maddenin ilk fıkrası vazih şekil-|kabul ettiğini anlamak kolay değil- do serbest meslok kazancını tarif et- | dir. tikten sonra, mütenkip fıkraları ile de serbest moslek faaliyotini tarif etmiştir. b Hülâsa edersek bir fanliyetin ser- best meslek faaliyeti olabilmesi için » — Serbest moslek sahibinin bir yere bağlı olmaksızın faaliyette bu- Tunması, b — Ma inin şahsi, ilmi Kanaatimce tıcari faaliyetin — bir eçit yeri olan gümrüklerde ikinci hir murakabo merhalesi tesii bu tefrikto hükim olmuştur. Serbest meslek kazancının tesbiti. Madde 61 — Serbest meslek er- kabı meslekl kazançlarını vergi usul anununun hükümlerine göre tutar Cakları (serbest meslek kazanç daf- meslekf bir bilgi veya ihtiaasa teri) Üzerinden tesbit edorler. — 53 tenit olması, 'ncü madde hükmü mahfuzdur. © — Faaliyetinin ticari — mahiyet | - Sorbost meslek kazancı, — bir he- arzetmemesi , Sap dönemi — İçinde mesleki faaliyet d — Faaliyetin şahsi soramlulu- altında cereyan etmesi, © — Ebe, sünnetçi, san'atkâr gi- bi iş yeri olmadan faaliyet göstere - bilecekler müstesna, digerlerinin ken di nâm ve hesaplarına tesis edilmiş bir iş yerinin bulunması, f — 60 nci maddedo görüle karşılığı olarak. tahsl ve ayınlarla ödenen giderler arasın- dakl müsbet farktır. olunan para Serbest moslek orbabının namları- 'na bankaya veya notere yatırılmak suretile emirlerine giren alacağın temliki veya borçla takas suretile alınanlar, İttilâ hâsıl etme- paralarla zero, serbest moslek faaliyetini de- |leri kaydile, tahsli edilmiş hükmün- vamlı olarak mütad meslek hâlinde | dedir. ifa etmesi, 6l nci madde serbest meslek er - Şartlarının bir araya gelmiş ol - |b masının icabettiği görülür. Yine el- linci maddede görüleceği üzere mü - |b tad işi serbest meslek faaliyeti ol - mayan bir kimsonin arızi olarak bir serbest meslek faaliyeti - göstermesi, |d o kimsonin serbest meslek sahibi sa- | & sul abından gelirleri götürü olarak (53 ü madde ile izah edilecektir) tos- bit edilecekler dışında kalanları u- kanununun 201, 202, 208 ncü Haddelerinde yazılı esaslar dahilin- de defter tutmakla ödevlendirmekte- dir. Serbest meslek erbabının tuta- yılması için sebep teşkil etmemek - |cakları defter bir tek olup bir tarı tedir. na varidat, diğer tarafına maaraf- Serbest moslek erbabi; lar yazılacaktır. Bu defter aşağı yu- Madde 50 — Serbest meslek fa-|karı işletme esasına göre defter tu- aliyetini devamlı olarak mütad mes | tanların aymdır. lek hâlinde ifa edenler, sorbest mes| — Hekimler isterlerse protokol gef - dek erbabıdır. Serbest meslek faali-İterini (kazanç defteri yerine kullar yetinin yanında meslekten başka bir iş veya görevle devamlı olarak uğ- raşılması bu vasfı değiştirmez. Mütad İşleri serbest meslek faall- yetinden olmayan — gerçek kişiler, serbest meslek faaliyetinde bulunsa- dar dahi, sorbost meslek orbabından sayılmaz!: Bu kanunun — uygulanmasında, Bümrük komisyoncuları ve borsa a- centaları, serbest meslek erbabı. sa- yılır. Maddenin serbest moslek erbabını mazlık mahkemesine, kendi kanunu gereğince danıştay başkanı — reislik lediyordu. Danıştay başkamı, evvelce muhalif kalmış olan üyelerin fikrin- 'de bulundu, bu suretle dâvanın ida- ye mahkemesinde görülmesi reyinde bulananların sayısı çoğunluk mey- 'dana getirdi ve neticede dört ay ev- velki kararın zıddına bir içtihat hu- sule geldi. Bir müddet sonra, vesile zuhuru takdirinde tekrar eski karar veçhile içtihat edilmesi ihtimali da- ima mevcuttur. Görülüyor ki, uyuşmazlık mahke- mesi kararları, içinde bulunulacak çalışma yılında heyete başkanlık e- decek yargıca göre çu veya bu isti- kamette değişebilecektir. Buna H tedbir ne olmalıdır Evvel emirde, yekdiğerine md ka- rarlar çıkmasını intaceden sebep or tadan — kaldırılmak — Iâzimgelir. Şu balde, uyuşmazlık mahkemesi baş- kanlığına müstekar bir şekil vermek icabeder. Bugünkü kuruluş tarmına göre, bu mahkemede üç yargıtay ve üç danıştay bâkim vardır. Reislik vazifesi münavebo ile ve bir yıllık bir müddet için ve daniş- tay başkanlarına sittir. Şimdiye ka- dar aksaklık, yalmz başkan değişik- liği yüzünden ortaya çıktı. Bu itibar la, mahkemenin kurulması hakkın- daki kanunda mevcud ve başkanlı &a müteallik bulunan — hükümlerde değiştirme yapılması her halde ye- rinde olacaktır. Bundan başka mah kemenin kuruluşuna giren yargıçlar bakımından da bazı yenilikler düşü nülmesi mümkündür. Ve dalı olabilir, Her halde ve muhakkak olan şudur ki, uyuşmazlık mahkeme- sinin sık, sık kendi kararlariyle te nakuz haline düşmemesi için bugün kü kuruluş tarzında bir değişme ya pilmasi zaruridir. Geçen yargı yılı içinde mahke- melerimizce verilmiş olan kararları tahlile devam edecek olursak yargı- tay karar birleştirme kurulu karar larını incelememiz gerekiyor. Bu ka- rarları, taallük ettikleri mevzular- dan siyade, teyid ve tesbit ettikleri prensiplerin dahil bulunduğu saha- lar bakımından mütalâa etmek ka- rgnta hattâ fay bildir. Binaenaleyh, geçen adli yılda | & çıkan karar birleştirme kurulu karar larını 1: Umumi Prensip meseleleri- ne, 2: Ceza hukukuna dair olanlar, 3: Usul bukukuna taallük edenler di ye üç grup altında toplayabiliriz. Bunlardan biri kanunun uygulan- ması meselesino ilişkindir. rilmiş dört kararımın vardır: İş kanununa göre iş akdinin bo- sulması halinde, işçiye verilmesi ge- reken tazminatın, kanunun yürür- lüğe girmesinden önceki zamanlara Köre hesablamıp — hesaplanmıyacağı Mmevzuu bahis olmuştu. Karar birleş- tirme kurulu, yürürlük zamanından önceki müddet hesaba katılır dedi, bu neticeye varmak için kurulun da- 1049 tarihli karar verilirken uyuş- yandığı osaslar, işçidin zarureb ve sayısını nabilirler. Bu takdirde protokol def unu ilo istenen bilgi terine usul ,de ilâve olunacaktırki, esasen bu bil- Ki yapılan masrafların nev'i ta- rih ve miktarı, hasılâtta alındığı ta- rih, mikdar ve ödeyenin isim ve ad- len ibarettir. anun noterleri ve noterlik gö- revini görenleri ve borsa acenlala - rını ayrıca kazanç defteri tutmak - tan affetmiş ve bunların resmi def- terlerini kazanç defteri olarak ka - bul etmi; (Devamı Var) yılını açtı ihtiyaçdan kurtarılması yolunda hi- mayesi zarareti, adalet ve bakkanı yet icabları ve kanunun ruhu olmuş tur. Böylece, bir kanun hükmünün yaz'ı sebebinin, kanunun yürürlüğü hakkında mevcud nazari esaslar mu vacehesinde dahi ihmal edilmiyeceği belirtilmiştir. Bu karar ile yargıtay, Türk hur kuk hayatında hemen, hemen — ilk sosyalizasyon adımını atmış oluyor. Mevcud kanunun hükmünün, işçi vatandaşlar aümresi lehine yorum- lan lâzm geleceğini söylüyor. Umumi prensiblere dair olan dört karardan ikincisi, âmme intizamı fik rine dayanmaktadır. (Devamı var) / Bir Amerikalının — dikkate değer sözleri Posta naklıyatı müte- hassısı, Türkıye dışarıda az tamtılıyor, diyor P. T.'T. umum müdürlüğü, teş- kilâtı daha modern bir şeklo sokmak maksadiyle Amerikadan üç mütehat- 'sıs getirmişti, — Bunlardan — nakiiyat ütehassısı olan M, Elmer Virgi Jones tetkiklerini bitirerek hazırla- miş olduğu Taporunu ilgililere ver miş ve Amerikaya dönmüştür. M, E. Jones , hareketinden — evvel bir arkadaşımıza memleketimiz hak- göyle anlatmış tir. kındaki düşüncelerir tar «— Bu güzel memleketin zirai ve İktiandi şartlarının değişmesi, bem 'de çok değişmesi lâzımdır. Anado- lanuz işlendiği takdirde bir refah ülkesi olur. Umumiyetle — memurların — hayat standartlarını yükselmek, kalifiye, mütehassıs, yüksek randımanlı me- mur bulmak ve bu suretle memuür arttırmak tasarruf hem do sürat temin eder. Hariçte çok az tanınıyorsunuz, bu memleketiniz için büyük bir kayıp- » Türkiye bu meseleyi tetkik ve iyi bir şekilde hallederse dünyanın 'en avantajlı bir memleketi olarak bü tün turistleri toplar. Fakat bir çok şebirlerinizde ne iyi bir lokanta ne de bir temiz otel vardır. Turist ça- iarmadan evvel bunları temin etmek icap eder. Ben burada kaldığım müddetço postacılığın bilhassa nakliyat işleriy le meşgul oldum. Daha evvel ismar mış olan 80 posta vapuru da ser- vise girdi. Bunlarla yeni bir işletme sistemi kurduk. Bu yeni sistem an- laşılıp iyi tatbik edilmeğe başlanın- ca daha fazla sür'at acak, IRKPINR merkezlerde işler uzalacak, belki me- murlardan da tasarruf edilmesi ka- bil olacaktır.a - Yazan: Eski bir pehlivan 8 EYLÜL 1049 GÜREŞLERİ Tefrika No. 10: Cazgırın dediği gibi, kündeyi doldurdumu manda olsa atardı Böyle bir pehlivanın gimdiye ka dar tanınmamış olması imkân ve ihtimal haricinde bir şeydi. Gayri ihtiyari sordu: — BSen sahiden Ali pehlivan masın ? — Evet! adım Alidir. — Başa güreşmez mi idin gim diye kadar? Arnavutoğlu kündeyi almağa galışırken cevap verdi: — Güreşirdim. 4 — Abe sen hangi Ali pehli- vansın ? — Ali pehlivan işte! — Lakabın nedir? — Ne olacak? — Tehey söyle mezsin be? Her yi anılır be! — Yalnız Ali pehlivan — de- mek yetmez mi? — Tİstanbulda başa güreş tut tan mu hiç? — Üç dört güreş yaptım. — Kiminle tuttun be? — Karamanda ile... Karamanda sözünü duyunca Pomak Sarı Ahmet daha ziya- de gaşırdı. Son bir hamle ile kündeyi çözdü. Ve tekrar sordu: $ — Abe sen Karamanda - ile güreştin ha? — Evet! Pomak Sarı Ahmet şimdi gü- reştiği pehlivanın nasıl bir kıy met olduğunu anlamıştı. Kara - manda Sultan Aziz'in başpehi vanı idi. Müthiş bir kuvvete mâ likti. Böyle büyük bir baş peh- livanla güreş tutabilmek pek büyük bir işti. Değil onunla gü- reşmek, ona karşı güreşe çık - mak bile büyük bir cesaret mes'elesiyi — Abe ne söylemezsin bunu be! Karamandaya ne kadar da- yandın be? — Açık düşürdüm onu da... — Ne dedin, ne dedin? — Yendim Karamandayı de- dim. — Karamandayı mı yendin? — Evet! Bu adam herhalde kendisile alay ediyor olmalı idi. Kendisi- ni belki yenebilirdi ama, Kara- mandayı yenebilmesine asla im kân ve ihtimal olamazdı. — Benimle alay mı edersin be? Diye homurdandı. Sonra Ar- navutoğlunun doldurduğu kün- deyi canını dişine takarak ye- niden sökmeğe muvaffak oldu. Ve hemen ters paça kaparak ayağa fırladı. Bu küçük pehlivanın kendi- sile alay etmesine fena halde kızmıştı. Kendisini herhalde bir şey bilmiyor sanıyor olmalı idi. Anadoluda, Rumelinde dolaşan bazı pehlivanların böyle yalan- lar söylediğini biliyordu. Bun- lar kendilerine karşı alâka u- yandırmak için bol bol atarlar- dı. İstanbulun namlı pehlivan - larını yendiklerini durmadan söylerlerdi. Halbuki değil bun- ları yenmek, yüzlerini bile gör- müş değillerdi. Halbuki, kendisi İstanbulda senelerce kalmış bir pehlivandı. Bütün tanınmış pehlivanları, herkesi tanıyor, biliyordu. ramandanın da sadece Ârnı vutoğlu adında bir pehlivan ta- rafından iki huzur güreşinde mağlüp edilmiş olduğunun da farkında idi. Bu Arnavutoğlu - 'nun ise kim olduğu pek bilin - miyordu. Yalnız sarayda bulun- duğu malümdu. Sarı Ahmet yerden kalkabil - mek için ömründe çekmediği sı kıntıyı çekmişti. Fakat işin far kında olmayan halk, bunu pek tabil karşıladığından bu başarı sını hiç kimse takdir etmemişti. Hattâ alkışlamak bile kimse- nin hâtırından geçmemişti. Güreşin böyle uzaması ve denkleşir gibi olması, seyircile- ri sinirlendirmeğe başlamıştı.. Bu güreşin de hakiki bir güreş olduğundan şüphelenenler ço- ğalıyordu. Yine oynaş mı yapı- yorlardı yoksa? Bir kaç ses yükseldi — Haydi Ahmet pehlivan Büreş uzadı.. — Vakıt geçiyor. Yeter ar- tık güreştiğiniz! — Haydi Ahmet bitir güreşi! — Oynaş mı yapıyorsunuz, Bgüreş mi? Şurada burada da böyle ga- rip şekilde uzayan güreş hak - kında şöyle konuşuyorlardı: — BSarı Ahmet güreçi mah - sustan uzatıyor. — Evet! Karabelâyı sözde yenen bu pehlivanın kuvvetli ol duğuna bizi inandırmak istiyor. — Yere de mahsustan düş- tü. — Sonra da konuştular. Sa- m Ahmet ona bir şeyler söyle- di. herhalde göyle yap, böyle yap dedi. — Güreş değil, bu... — Bizi kandırmak lar, — Yağlı güreşten pek anla - mayız diyo bize oyun oynuyor- — Ne biçim güreş bu? Sarı Ahmet istese bunu bır elde ye- ner be! — Ah bizim karakucak gü- reşi olmalı.. Vallah bunu ayak güreşçileri bile bir elde yener be, pehlivan, maskaralık istiyor - — Hani ben bile çıksam ye- nerim Vallahi! Halkın bu düşüncelerine ter- cüman olan sesler hâlâ tek tük yükseliyordu: Haydi yeter artık Ahmet pehlivan! — Hep işimiz var. Yen de gunu gidelim. — Oynaşı bırakın da sıkı tutu.i! Pomak Sarı Ahmet bu bağı - rışlara daha fazla dayanamadı. Yenilmemek için canını dişine takarak uğraştığı halde bu gay reti asla takdir edilmiyor. üs- telik ciddi güreş yapmayıp oy- naş güreş yapmakla itham edi- liyordu. Arnavutoğlunun göğsüne da- yanarak itti ve halka dönerek öyle bağırdı: S KaDE Nİ L DeRl grilan bu kadar. Ali pehlivanı yene « miyorum. Kendisine — güvenen varsa meydana çıkıp — tutsun. Ben güreşi ona bırakayım! Güreşin oynaş falan olmak - tan çok uzak olduğunu pek gü zel takdir eden cazgır da Sarı Ahmedi tasdik ederek şöyle de- — Güreş oynaş değildir. Cid- di tutuyorlar. Sarı Ahmet peh- Nvanın hakkı var. Kimse karış- masın! Bu teminat üzerine itirazlar kesildi. Fakat halk bu güreşin de ciddi olduğunu anlayınca da- ha büyük bir hayrete kapı!mak 'tan kendini alamadı. Nâmı, şöh reti duyulmamış böyle okkasız bir pehlivanın Sarı Ahmede da yanabilmesini kimi ustalığına, kimi de yağlı güreşin cilveleri- 'ne atfediyordu. Pehlivanlara gelince güreşe yavaş yavaş Arnavutoğlu hâ - kim kesiliyordu. Şimdi güreşi o yapıyordu. Sarı Ahmet sadece Müdafaada bulunuyordu. Fona halde yorulmuştu. Arnavutoğ - Yanun hızlı güreş temposuna uy. mak onu halsiz düşürmüştü. Fena halde soluyordu. Ve bu belâya nasıl olup da çatmış ol- duğuna bir türlü aklı ermiyor- dü. Kendisini teselli eden biricik nokta, bu pehlivanla 0 * nu gibi İstanbuldan uzak ve kendisi için yabancı bir muhit- te tutuşmuş olması idi. Eğer İstanbulda veya Rumelinin her hangi bir yerinde bu Ali pehlie vanla tutuşup da böyle bir gü- reş çıkarsaydı, bir daha ayağı- 'na kisbet geçirip meydana çık- maması lâzım gelecekti. Arnavutoğlu hücumlarını git gide şiddetlendiriyordu. Sarı Ahmet bütün gayretine rağmen Arnavutoğlunun ayakta kendi - sini boyunduruğa almasına ve deve — yuları ile çekerek yere çöktürmesine mani olamadı. (Devamı var) Akhısarlıların gazete- mize bildirdikleri bir şikâyet e Akhisardan aldığımız bir mek tupta, kasabanın genel evlerinin daha itinalı sıhhi tedbirlere tâ- bi tutulması lâzımgeldiği kayde- dilerek şöyle denilmektedir: «Kasabamız kalabalıktır. Ay- mı zamanda köylerden de pek çok kimse kasabaya inmektedir. Genel evlere gidenlerden bir ço gu hastalanmaktadır. Çünkü ev- lerde hiç bir sıhhi tedbir alınma maktadır. Her ne kadar ilüâç do- lapları varsa da, ilâç yoktur. Bu hususun ve kadınların daha sık muayene ettirilmelerinin - temin edilmesini Akhisarlılar beklemek tedir. Bir teşekkür Şişlide oturan Ziya Balcı is- minde bir okuyucumuzdan aldı - ğımız mektupta, Güreba hasta- hanesi Fizikoterapi enstitüsünde ki temizliğe, hastalara — karşı Antakya bastahanesinde öğleden sonra nöbetçi doktor bulunmuyormuş! suzğ a «Bu mektubumla dertlerimize ortak olmanızı rica edeceğim. Bugün Antakyanın güzel ve ma dern bir hastahanesi vardır. Fa kat bu hastahanede çok vakıt« ler öğleden sonraları nöbetçi ta bipleri bulunmamaktadır. 3 Ağustos 949 günü dostumua ve komşumuz Emin Falayın ço« cuğu bir motosiklet — kusasında yaralanmıştı.. Hemen mir taksi tutup doğru hastahaneye koş « tuk. Kapıcı, nöbetçi tabibinin olmadığını söyledi. Teessür içer sinde geri döndük ve bir serbest tabibe getirdik. Eğer yavrucuğa bir şey olsaydı, bunun misebbi bi kim olacaktı? Sağlık Müdür- Tüğü niçin derdimizle alâkadar olmuyor ? gösterilen müşfik muameleye ve enstitünün başında bulunan pro fesör doktor Osman Cevdet Çu bukçuya teşekklir. edilmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: