8 Aralık 1934 Tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 6

8 Aralık 1934 tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Tefrika numarası: aşırma farda "38, santimetrelik top mühim. amadedir. . Martın yirmisinde Amiral * De Robek,, bahriye neraretine gu telgrafnameyi çekiyordu. Mayın tarama pilâsinin tan- O zimi ilerilemektedir. — Harekâta Üç. dört gün zarfında yeniden — Başlıyacağım zannediyorum. Ancak Bana. biraz mühlet verini “yesine alışmak. için birar tecrübe görmeleri Yâzımdır. Her gey de- amlı bir hücuma / hazırlanmadan p gemisi boğaza gire *Diğer gemilerle kiymeti bar- Biyeleri noksansızdır. Ziza hasar- bacalara, ferkani kısımlara ve “güğerlelere inhisar etmektedir.. Bütün mayinler sonra görülmüş imiş ki lerin gemllerimiz boğaza girdik- 'ameliyesine pek müssit idi. kadar herker kadar harekkta / devam a azlmkâr İdi. Bahriye — Fakat lartın yirmi üçüncü günü ebaşka bir mahiyette olan çı faame ansının. gelip çattı : Yi Amlral De Rebek, dek münakalâtimizı himaye etmek Boğanı mahafana eden - büt imbhası İâmmyeliyor. Düş- 'da imha edilecek gibi değildir. Aoullmam rip müfre iler geçtikten sonra, bo darın kapanması sörekiyle sfıra er olabilir. Diğer taraftan ge- tehlike zan ve tahminimizden . Binaenaleyk gerek sabit, erek yüzen maya tehlikesini kar- imakk Yazan: Ahmet Cemalettin Birdenbire, bahri harekâtın tatili emri gelmişti... “Çanakkale,,ye asker edi ihraç etmekden başka bildiriliyordu dan Niaam üzerlerine doğru kati bir teşebbüste bulunmak, nisbt bir. eti lde etmek için fax- İn tehlikeye girmekte daha muva. fik olacak, Bu telgrafüameyi mermidi ile okudum. Uzun bir tesbhürün tebli- 'den ürküyer, geniş mikyasta at ve l yuhze yum. Döşmana sagari üç hafta bir msühlet verdikten sonra karaya ordu ihracı keyfiyeti bana bir ku- mar geliyordu. Hiç güphe yök ki bu teşebbür, her noktai zazardan bahrl bir bü: lerimizin İstinat ettiği bahriye hö- cum fikrinden meden vaz geç yordu? 18 Mart hücumu etne İnsanca / zayintimiz pek ci Bütün harekât emanında ehem memişti. Ve bu gemi Mal yet altı hafia tersane de ka. geyi — düzelmiş olar 'caki mıhlılara gelince eden topların birkaç günlük hü- cum neticesinde susturalabileceği ve bu süretle Kefez mayin tarlala- Jarısın taranabileceği,, deniliyordu. Eğer vaziyet şayet bu ise neden böyle hareket edilmeyordu ? Zaten dalma yapmıya karar verdiğlmiz de bundan başka birşey değildi hi Acaba meden dolayı son santte fi. kir değiştiriliyor ve 'orduya pek güç bir vazife tahmil olunuyordu? Azkerl bir hücum ademi mavaffa. kiyetle neticelenecek oluran bir bahri hücümdün daha Fazla bizi bu teşebbüsü başarmaya meebur kılacaktı. Ben Amiral"De Robek,e yolda bir telgrafname çekilme lâzım geldiğini pek âlâ biliyor. Bahriye / Nezaretinde telgrafin çekilmesini teklif eyle- dim: “Sİ8 numaranıza. ceraptır Bir tenhhürün bizi denizaltı gemisi tehe ada bir kara harekâtımın pahalıya mal olması ve muüvaffakıyetsizlikle meticelenmesi ve bu harekâtın bo telgrafmamesinin mühtevi- 01 plânı müttariden ve azim ve metle tatbik etmeniz ve 18 martta uşlamış olduğunuz hücuma ilk fr- sattan İstilade ile tekrar devam iz fikrindeyiz. Çanak ye- istihkâmlara kükim o 'yeni bir ileri hareketine mukadde” mae olabilir. Marmaraya, Türk filoe sunu mağlap edecek. bir derecede kürvetli bir kuyvetin girmesi v olduğunu ve maya mıktarının dt idiğini baber aldık. Çane münhanran bir deniz harekâ. zorlamak- teşebbüsünden vaz zamanımın henüz Hilaşama sannesişorun < Tamem Bügün hareket edecek — olan Komodür *Bartolome, size/ tefere üt hakkandüki noktak. ne bildirecektir. Buna İntizaren sizi hücüma yeniden başlamak busu: sunda hazırlıkta bulunmıya - davet ediyoruz., Devamı var O—ZAMAN — — İlnar İktısat işleri Suriyede vaziyet Suriye iktısadi buhranı ancak 1931 de hissetti Lübnana geçen yaz çok seyyah geldi Dünyayı kasıp kavuran buh- ran Suriyede ancak 1931 se- nesinde - hissedilmeğe - başlan- muştır. Sahil mrmtakasında; (Ce- bellöbnan) x başlıca — geli turizmdir. (Baanrut) limanı ve civarının mamuriyetini ise te- ransit ticareti temin etmekte- dir. Halbuki gerek turizm ge- vek tiransit ticareti, n çabuk. ve en çok. bul tecssir olan kın Fransanın dabil — memleketler, tamami zirai mıntakalardır. - Mezruat ise, 1931 ve 1932 senelerinde hüküm süren müthiş kuraklık ve fazla soğuktan pek çok za- rar görmüştür. Bu seneleri ta- küp eden 1933 va 1934 senele- Yi zarfında vaziyet düzelmeğe yüz tutmuştur. Zırai vaziyet 1931-1932 senelerindeki müt. hiş kuraklığa — inzimam eden 1932 - 1933 şiddetli - kişı ziraata pek büyük bir darbe vurmuştur. Öyle mıntakalar ol- muştür. ki, hayvanat Za) umum miktarın 2740 nispetine varmıştır. Gerek suyun azlı dan ve gerek ekimlerin tice azaltılmasından, mahsulât yarıdan. yarıya azalmıştır. amurlar sayesinde hatırı sayılır derecede mahsulât elde edildi. Bu yüzden mer'alar pek iyi bir hale geldi. Hayvanatın - sayısı eski tutarı buldu. Telefat dahi tabil bir şekle girdi. Bu sene, mahsulâtın hali pek iyi idi. Tamamı memleket da- bilinde sarf edildi. Buna binaen ziral mahsulât ithalâtı tahdit 'edilebildi, memleketin iştira ka- biliyeti arktı ve piyasa hararet. lendi. Bundan . böylede, kuraklığa karşı durabilmek için bir sürü tedbirler alınmış ve alınmakta bulanmuştur. Bunlar meyanında: İrva ve ameliyatının icrası ve müteadit kuyular açılması başta gelmek- tedir. (Hamus) gölü barajınm yük- #eltmesine karar verilmiştir. Bu sayede, (14,000) hektar tarla münbit bir hale gelecektir. Bu ameliyata baslanmak üzeredir Ticaret ve ziraat Suriye tamamile bir zi memleketidir. Başlıca mahsulâtı gunlardır. Zahireler, sebzeler, yemişler tütün, ipek, pamuk, hayvan yetiştirilmesi (koyun ve keçi) Suriye #anayü ise doğrudan doğruya — mahsulâta — tabidir. Mensucat, deri ve könserve sanayil gibi 1933 senesinde Suryeye İt- Balâtta bulunan — memleketler meyanında Fransa, Türkiye. Ja- Ponya ve Almanya hükümetle- ri ithalâtlarını hayliden hayliye arttırnışlardır. 1932 senesinde Japonya ikinci mırayı muhafaza iken 1933 senesinde bu ikinciliği Türkiye kazanmıştır. Buna mukabil, isimleri aşağı- da yazılı devletlerin itbalâtları gü nisbette azalmıştır : Romanya 3Ç 32, Belçika 22 24 17, Japon malları doğrudan doğruya İngilin mallarına reka» bet etmektedir Türkiyenin Suriyeye ithalâtı Suriyeye ithalâtımız, 1932 se- 41,560,000 Suriye li- rası tutarken, 1938 senesinder 64,869,000 Suriye lirasına var- muştır. Berut limanındaki faaliyet 1932 senesinde Berut lima- 'nına 1,880,733 tonilâto hacınn- de 793 gemi girmiş. 1933 se- nesindeyse bu gemilerin miktarı 2.319,582 tonilâto hacminde 920 adede baliğ olmuştur. Filistinde ( Hayfa ) limanının bu müddete ait faaliyeti her 'ne kadar fazlalaştiyse de bu lahk, şimdiye kadar Berut 1934 senesi Kânunusanisinde Berat limanında vücude geti- rilmiş olan serbest mıntaka; ve ba Ağıstee ayında başlamış lıyıh mun faaliyetini iyiden iyiye ar> tıracağı muhakkak addedilmek- tadir. — Limanın — büyütülmesi n 47 milyon Frauk tah- min edilmektedir. Berut limanının inki gimendifer hatları mevcut olan hatların yenileşti- rilmesi teemmül edilmektedir. ( Halep - Nusaybin ) hattının (Mosul) / istikametinde olarak İrak hudüdüna kadar uzatık ması ameliyesi 1934 Martında başlamıştır” B0 Kilometroluk kısım 1935 Nisanında işletmeye açılacaktır. İrak hükümetinin bu hattı (Mu- sul)a bağlayacağı ümit edil. mektedir. (Beyrat - Rayak ) hattının Musul petrollarının deniz ke- narına akıtılmasını temincn (Mu- gul - Trablusşam ) arasındaki boru ferşiyatı Temmuz da - bit- miştir. Petrol, şimdi sahile ku- dar gelmektedir. Turizm 1928 Senesinde Suriyede ika- met eden ecnebilerin miktarı 8,000 ni aşarken — bubran ve Sürye Jirasının yüksek rayici yüzünden bu miktar, 1933 se- nesinde (1,000) ne indi. Cebelllübnan) - bökümeti, bu hale bir çare bulmak gayesile 'yaz mevsiminin Cebelilübuan- da geçirilmesi hakkında güyet vasi probaganda proğramı ha- zırladı ve derhal tatbik etti. Hükümetin bu husustaki sayine otekiler ve makliyatcılar var küvvetlerile iştirak- ettiler. Bu teşebbüsün hüsnü neticeleri he- mea görülmeğe başlandı. Ge- çen yaz, Cebellübnan ve ci- arına pek mühim miktarda ecnebi ziyaretcileri - gelmiştir. Bunların büyük bir kumı İrak- hlar, Misirllar, Yunanlılar, Fi. listinlilerdir. N. Zamanın takvimi Bümet 14 hegar v dübet mikdarı da yürzde 87 idi. Bügün hava ekseriyetle geçecek, faslalı yağmurln berai istikametinden mute- Yazan: Barbu Jonesko Madamın söz söyleyişinde ih- diraa vardı, ateş vardı söylerken gözleri yanıyordu. Buna kurşı cüret göstererek dedim ki başından. bil. miyorum. kadar da sormağa ceraret etmedim. Gülümsediler. Fırsattan istifade ederek ilâ- ve ettim: — Sizin maceranızda birşey seziyorum! Madam Lupesko heman ce- verdi — Hayır, dedi, hiç bir sır yok! Bununla beraber macera- mızın hayret verici olduğunda Şüphe yoktur. Rüyaların sahi çıkmasıda insana hayret ver- mez mi?Bu macerada tıbkı öyle ! Çünkü tahakkuk etmiş bir rü- yadan farksızdır. Belki tal kuk etmiş rüyanın kendisi: Karol, Madama bakaral — Söylel dedi, ve ilâve etti: — Arkadaşımızın bu hikâyeyi dinlemeyi merak ettiğini gör miyor. musunuz? Karol bir lâhze durakladık- tan. sonre — Ben de, dedi, bu hikâye- aşk macerasını dinlemek için sandalyemde doğruldum. Bunların ikisini, bir. prensle genç ve güzel bir kadını bir araya getiren ve iki yıldızın çarpışması gibi bütün dünyaya meraka salan hikâyeyi dinle- meğe bazırlandım. Lupesko hikâyesini başladı. Karol, ara- da bir söze karışıyor, daha sonra Madam söze devam edi- yordu. Onlar anlatıyor, ben dinliyordum. Onların bütün an- Tattıkları kalbime nakşolünu- yordu. Macera başladığı zaman Ro- manyanın mukadderatı tehlike içinde idi. Transilvanyada vu- kubulan — birtakım — hâdiseler Romanyanın askeri müdahale- #ini istizam ediyordu. Roman- ya askerleri, Transilvanyada vukubulan bir bolşevik ihtilâ- dini yatıştırmak için hareket etmişti. Mesele mühimdi Ya Transilvanya - kıplarıl / olacak, yahut Romanya ile birlik ya. gamakta devam edecekti. Karol bir alayın başına ku- mandan tayin olundu ve trene binerek bareket etti. Tren, Transilvanyanın beyabanlarında yel ahyordu. Birgün Karol, gök yüzüne bakarak tefe'ül etti. Zaton ken- disi falainanırdı. Hele gök yü- zünde altın renkli *bir şafak görürse benu mutlaka hayra yorardı. Karolun adeti idi, bir işe başladımı, yahut bir karar vermek istedimi mutlaka gök yözüne bakar, güneşin tuldu veya gürubu ona muhakak iyi bir netice vadeder. Fakak © akşam ufuk, kur- ü idi. Güneş, karanlıklar do battı, Karol zabitlerin- don birinc dönerek: — Guruba bak, dedi, ufukta bir tekrengin şaşaası yok. Al. tın renginde bir şey görseydim daha fazla baz duyacaktım ! Karol, o geceyi fena geçir. di Rahatsızdı. Uykusuz. kah mişti — Yapacağı işten hiçte hayır ummuyordu. Fakat saba- ha © ğru henüz gün, gece ile mücadele ederken yeni günün l bir işaret verip vermer diğini anlamak için, pencere- n perdesini kaldırdı. Bir t kadar etrafa bakındı, gün doğarken yine bü. tün ufakta bir tek demet renk görünmiyordu. Kânünüevel 8 - Madam “Lüpesko,,nun maceraları ı No 3 İsmi dünya gazetelerine senelerce sermaye olan Romanyalı meşhur kadının aşk maceraları Karol bir iki dakika sonra yerinden kalktı, ufukta yins bir hayırlı alâmet görmek üümi- diyle vagonun bir tarafından öbür tarafına geçti ve perdeyi açarak baktı. Tirea bu sırada dürmüştü. Karol, tam bu sırada bir kucak altın şaşaası ile karşı- laştı, Birlâhza bunun ne oldu- gunu, nereden doğduğunu an- lamadı. Fakat bu altın şaşansı gittikçe yaklaşıyordu. -Meğer bu altın şaşaası, asker ünifor- ması giyen bir kadının saçları imiş! Kadın saçlarını, acele ve telâşla taradıktan sonra başık na başlığını geçirdi. Karol, manzarayı bayretle temaşa edi yordu. Bu ne olabilirdi? Bu kan dın da - onun treninde miydi? Öyleyse, kimdi? Ve buraya ne için gelmişti? Aklına birdenbire bunan bir casas olması ihtimali esti. Fa- kat buna imkân yoktu. Bunun- Ja beraber, onun treninde kim olduğu malüm olmuyan bir ka- din balunuyordu. - Onün- bu trende bulunmaması gerekti. Talimat, bunu kat'i sürette ediyordu. Karol bir zabiti. ni çağırdı. ve anlattı — Trende bir kadın var. Tahkikat yapımız ve neticeyi hemen bana bildiriniz! birkaç dakika sonra geri dönerek kadının bulunduğu nu söyledi ve Karol emretti: kemtel ve korkusuz bir binci ki en mükemmel süvarimize meydan okuyor. Çok geçmeden Madam Lu- pesko Karolun karşısma geti- rildi. Askeri üniforma kadınlı- ianı o kadar gizliyordu ki erkek- 'ten kolay kolayayırt edilemez- di. Yalnız boyunun inceliği yü- zünün güzelliği birdenbire gö- ze çarpıyordu. Karol sordu. — Burada işiniz ne madam? Madam derhal cevap verdi — Romanyaya hizmet edi. yorum, Fehametpenah | Karol durakladı. Verilen co. vabi. süsliyen tebessüm, onun küvvetini arttırmış, belki ona #ilir katmıştı. Karol, bir şey diyemedi. Kendisi, hâlâ, sabah- ioyin gördüğü, ve bayra geç duğu, © altın demet altındaydı. Sonra Rome — bir kadımın, biç bir tehikeden yılmıyarak bir erkek gibi ha reket etmesi, hoşuna gitmişti. Onun için sert davranmakla beraber gülümsedi. Tam bu sırada” kabvaltının hazır olduğu bildirildi ve vazi yet bu sayede kurtuldu. Karol İMadam Lupeskoya dönerek: Bizimle beraber buyurunl Dedi. Ve hep birlikte sofranın ba- gına geçtiler. Madam “Lupesko,, bu sofra başında, Karola hiraz daha izabat verdi. Karol onu dik- katle dinliyordu. Madam rica ediyordu:. — Lütfen beni memleketime bizmetten alakoymayınız! Gerçi ben bir kadımım. Fakat hu iş tex geri dönmek istemiyorum. Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: