30 Mayıs 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 15

30 Mayıs 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

herkes o rejisörün kendisi olmasını istiyor. Ye- gâne ayrıldıkları ve ayrılıklarının yegâne hare- ket noktası bu. u satırları okurken edebiyat yapıyorum zannedeceksiniz. Fakat Yunanistanda edebiyat da siyasidir. Meselâ Spiros Melas, eserlerinden ziyade siyasi fıkralarile tanınmıştır. Spiros Me- las'tan bahsedişim, onun, Yunan ediplerinin bir prototipi oluşundandır. enizelistlerin en tanınmış iki gazetesi olan « Elefteron Vima » ile « Atinaika Nea» da sabah ve akşam hergün iki fıkra yazan bun muharririn Venizelist olduğunu söylemiye bil mem hacet varmı? - Hoş, o eskiden kıralcı idi yal - Geçen Mart isyanı olup da bütün gazeteler kapatıldığı zaman Spiros Melas tevkif edilmiş, fakat bir gün alıkonulduktan sonra serbest bıra- kılmıştı. Sonra divanıharpler başlamıştı. Yu- nanistan Ekonomi bakanı Pesmazoglu - ki Proia gazetesinin de sahibidir - Spiros Melası alarak Kondilise gidip idam kararları verilmemesi le- hine şefaatte bulunmıya karar vermişti. Fakat, Kondilisin yanına girince, Pesmazoğlu daha ağ- zinı açmadan, Melas atılmış ve mevkullar için: — Bu adamları, demişti, kâmilen asmalısı- niz. Başka türlü memleket rahat yüzü göremez. Bu sözlerden sonra Melasa, Venizelistler ne gibi bir muamele yaptılar? İmkânı yok bile- mezsinizi , Melas bugün ayni gazetelerde Tıkralarını yazmakla meşguldür. Edebiyatı bırakalım, başka bir sahaya ge- çelim. Meselâ Atinanın « İllisos » isimli bir neh- ri vardır. Belediye, nehir ismi verilen bu de- reyi doldurmak istedi. Bir kıyamettir koptu. Yunaniyat ile uğraşanlar, bu nehrin kıyılarında, hırafeler ve ilâhlar devrinde, ilham perilerinin dolaştıklarını, Sokratların oturup hikmet sa- vurduklarını, «Narsis»in bu nehrin sularında kendini görüp kendi kendine hayran olduğunu söylediler. Olamazl.. dediler, Bu hadise bana bir şey öğretti. Bu güne gelene kadar bütün Yunan hirafelerinde, esati- rinde, Yunan kültürüne dayanan bütün edebi eserlerde «Narsis» in güzel olduğunu okumuş, buna inanmıştım. Artık inanmıyorum. Çünkü, ben «Narsis» suda aksini görmüş, güzelliğine kendi de inanmış diye inanmıştım. Şimdi, onun suyu olmiyan bir nehirde kendisini gördüğüne, görebildiğine inanamıyorum. Bir başka tenakuz: «Elefteron İronon» par- tisi lideri general Metaksas, bundan birkaç se- ne evel, artık siyasi hayattan çekileceğini, çün- kü siyaset ile uğraşanların insanlıkla alâkası kalmadığını, bundan sonra bir insan olmak iste- diğini söylemişti. Aynı Metaksas buğün $i- yasette mühim bir rol oynıyor. Siyasi sahada müfrit cumhuriyetci ve bir zamanlar kral Kostantine «İnsanların en vicdan- sızı» . diyen Kondilisin, birdenbire müfrit bir kral taraftarı oluşu ne kadar açık bir tenakuz idise, Kralcı olarak kurulmuş Ahali Partisinin lideri Çaldarisin bir zamanlar cumhuriyetcilerle “teşriki mesai etmiş olması o kadar kuvvetli bir tenakuz idi Finans sahasında bir tenakuz: eski finans nazırı ve raart isyanında methaldar Maris bir beyanname neşrederek bütün Yunanlılara altun- larını, bugün Musolininin yaptığı gibi, kadınların nişan yüzüklerini ve ziynetlerini getirip verme lerini bildirmişti. Fakat kendi tevkif edilip te bankadaki kasaları açılınca tamam 96 okka al- tunu olduğu meydana çıktı. Ben Yunanistanda iken, sahne sanatkârları birleşip bir miting yapmışlar, birçok sanatkâr ların, hariçten gelen truplar yüzünden aç kal dıklarını, hakiki bir sanat kıymeti olmayan trup- ların getirilmemesini istemişlerdi. Bu arzu hü- kümetçe kabul olunmuş, fakat bir ay sonra ha- riçten, hem de dördüncü sınıf bir trup getiril- mişti. Falironda bir dönemeçte, bir tramvay kaza- sı olmuş, yirmi otuz kişi yaralanmıştı. Tahkikat tetkikat. Hattın bozuk olduğu, tramvay arabası- nın sağlam olmadığı anlaşıldı. Hat tamir edildi. 38 kadır tramvay arabası kadro harici edildi. Bir hafta sonra, ayni dönemeçte aynı şekilde bir tramvay kazası daha oldu. Ve kazayı, ilk kazayı yapmış olmasına rağmen kadro harici edilmemiş bulunan aynı araba yaptı. Burada, Yunanistandaki bütün tenakuz ve tezatların hepsini yazmaya kalkışmak bile bir te- nakuz. Fakat bunu kısmen olsun yapmaktan ken- dimi alamıyorum. Eminim ki Yunanlı dostlarım bundan dolayı beni hoş görürler. Hem nihayet, böyle yapmakla, ben onlara, oranın havasına uymaktan başka bir şey yapmış olmıyorum. Bitirirken şunu da söylemek isterim : Yu- nanlılar kelimenin basit manasile ferdiyetçidirler. Ve bir ferdiyetçi her şeyden evvel bir başı bo- zuktur. Bir başıbozuk kadar serbestisini kullan- mayı bilen varmıdır? Amma bu serbesti bazan kendi aleyhine olurmuş, bundan ne çıkar İşte son bir tenakuz. Fikret ADİL 14

Bu sayıdan diğer sayfalar: