27 Temmuz 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

27 Temmuz 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS'in Yazı Müsabakası Haıka ait hâkimiyet hakkının, hü- kümet edenler vasıtası ile, halk yararına olarak kullanılmasını ta- zammun eden demokratik idare sis- teminih eklik halin- de tahakku e kendinden bekle- nenleri basarnbilmesi bir takım hu- kukt, psiko-sosyal ve ahlâki mües- seselerin kurulması ve bunların yekdiğerinin tesir sahası içinde mu- vazene halinde yaşamaları suretiyle dir: Ferdi iradelerin muhassalas kabildir. Demokrasi bir hürriyet rejimi- dir. Ferdi muhassalası demek olan halk hakimiyeti, fertle- rin doğuştan iktisap ettikleri devir ve ferağı kabil olmayan tabii hakla- rının emniyet altında bulundurul- ması suüretiyle gerçekleşebilir. Bina- enaleyh demokratik rejim ve hattâ onun d unda vasıta teş- kil ettiği her ıUrlu tıkrî tekâmili ze- minı hürriyetlerin varlığı ile kaim- dir. O halde bu rejimi bir yetkin 1İ- dare sistemi olarak benimseyen miıl- letler, onun en başta gelen temina- tını teşkil eden ferdi hürriyetlerin dokunulmazlığını her hal ü kârda korumaya azmetmiş bulunmalıdır- lar. Kime karşı? Şüphesiz gene kişi hürriyetlerinin teminat altında bu- lundurulmasını sağlamak için ken- dileri tarafından tesis edilmiş olan devlete karşı.. Bu nasıl oluyor? Na- s1) oluyor da milli hâkimiyetin mah- sulü olan devlet yine bizatihi o milli hâkimiyet için zararlı olabili- yor? Bu suale teorik bir cevap bul- maya lüzum yoktur. Zira tatbikat östermiştir ki, gerek Almanya ve talyada ve gerekse bir çok Cenubi Amerika memleketlerinde insanlığı derin bir ıztırap içinde kıvrandır- mış olan çeşitli totaliter rejimler kurulmadan evvel mükemmel de- mokrasiler mevcuttu. Bunlar kısa zamanda demagojinin kurbanı ola- rak yol ve cığır değiştirdiler. İdare- ci zümm iktidara gelmek için birer basam olarak kullandığı ve ateş- li müdı.m kesıldıgı fikir, söz ve ba- sın hÜrriyetlerinin kendi sakat icra- atını tenkid zımnında kullanılması- na tahammül edemedi ve bunları te- ker teker ortadan kald Demokrasi bir hukuk rejimidir: Devlet mekanizmasında yer ve rol alan çeşitli organların hukuk niza- 2 Ve sesesi meydana getirilir. Demokra- sının maddi teminatını teşkil eden bu milesseseler bir hiyerarşiye tâ- bidir ve bu hiyerarşinin başında da anayasa gelir. Hukuki mevzuatın ve bilhassa anayasanın ihlâlini önle- mek Üzere, bunların yanısıra teş- kilâta müteallik bir takım tedbir- ler ittihaz edilir (erklerin ayrılma- sı, çift meclis: usulü, anayasa mah- kemesi, hâkimler yüksek meclisi... ilâh.). Hürriyet rejiminin diktatör- Yük çığırına kaymasını önlemek için böyle müessesevi bir hukuk temi- natı mutlak. lâzımdır, fakat bu kâ- fi midir? Hayır.. Yukarıda açıkla- dığımız gibi muhtelif milletler bu teminata rağmen o yola sürüklene- bilmişlerdir.. O halde, demokratik rejim içinde yaşamağa azimli mil- letler, müesses hukuk nizamının çiğ- nenmesine müsaade ve müsamaha etmemelidirler, Demokrasi bir ahlâk refjimidir: Genel ölçüler içinde hukuk ve ada- let hissi ile birlikte yürüyen, aynı gayelerin tahakkukuna hizmet e- den ahlâki düşünceler, demokratık düzen içinde hem idare edenler ve hem de idare edilenler bakımından yüksek bir “fazilet duygusu”nun ( *) gerçekleşmesini ister. Demokratik rejim içinde yaşamaya azimli mil- letler, idare edenlerde müşahede e- dilebilecek ahlâki sapmalara karşı bu Üstün fazilet duygusunun sevki ile tepki gösterebilmelidirler. İşte bu noktada, halk hâkimiye- ti rejimi en mülessir şekilde nasıl HERKESB OKUÜYOK — Demokratik Rejim içindej Yaşamağa Azimli— Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler ? 1. Hakkı OĞUZ korunabilir sorusunun cevabına gel- miş bulunuyoruz. İktıdarı ellerinde bulunduranların (maddi kuvveti kontrol edenlerin) hukuk dışı ve ah- Jâk dışı tasarruf ve sapmalarına karşı ne hürriyetler rejimini ve ne de sair müesses hukuk nizamını ko- ruyacak hiç bir maddi miüleyyide mevcut değildir. O halde rejimin teminatı tamamiyle halk vicdanının göstereceği hassasiyetin derecesine bağlıdır. Halk vicdanında bu hassa- siyetin yer etmesi de hürriyetler ni- zamının maşeri şuurda ifadesini bul. ması ile kabildir. Her türlü doğma- tik nızam veya müessese ne derece yüksek fikirler mahsulü olursa ol- sun, ne kadar sağlam esaslara da- yanırsa dayansın, haik — şuurunda yerleşmedikçe sun'i ve ömürsüz bir spekülâsyon olmaktan kendisini kurtaramaz. Çeşitli tariht, gelenek- sel sebep ve tesirlerle hürriyetlerin nimetlerinden ve binaenaleyh bunla- rı değerlendirmek imkânlarından u- zak kalmış insan cemiyetlerinde toplumsal bir demokrasi Şşuurunun varlığını düşünmek güçtür. Ancak bu türlü cemiyetlerde dahi asgari bir demokrasi şuuruna varmış bir aydınlar tabakası mevcuttur. Halk ruhunda demokratik rejim anlayışı- nın ve demokrasi şuurunun teşek- külü için her türlü imkândan fayda. Janarak tenvir ve irşad edici faali- yetlerde bulunmak, basiretli, fera- gatkâr ve medeni cesaret sahıbi memleket aydınlarının en başta len vazifesidir. Bu babda imkânsız- lıkları değil, imkânlar ve aralık ka- pılardan istifade çarelerini münaka- şa ve kıymetlendirmek ve demokra- tik idarelerde gizlilik, kapalılık ve arka kapı politikası yerine; açıklık, serbest münakaşa, cesaret ve basi- retin selâmete götliren yegâne yol olduğu hususunu halka anlatarak, maşeri şuurda demokratik anlayışın billürlaşmasını sağlamak yine on- lJara düşen bir vicdan borcudur. Bu bo emiyetin bünyesine göre ne- silden nesile sürüp gidecektir; tâ ki maşeri şuurda yer alan demokratik nizam, halkın dinamik şuuru tara- fından kendiliğinden korunabilir ha- le gelsi mı içinde âhenklı olarak işlemeleri- (*) Montesguieu : Kanunların ni temin için bir seri hukuk mües- Ruhu. * AKİS, 21 TEMMUZ 1951 u

Bu sayıdan diğer sayfalar: