27 Temmuz 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

27 Temmuz 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Oyun odasında geçen'eğlenceli saatler Dağıtmanın değil toplamanın zevki öğretiliyor rinde ailelerinden alâka ve şefkat gö- ren çocuklar her şeyi çabuk kapıyor- lar. mesut oluyorlardı. Annenin daha çok gezmek, serbest olmak ve ço- cuğunu başından atmak için onu yu- vayâ göndermesi çocuk tarafından a- deta seziliyor ve çocuğu bedbaht e- diyordu., Yatılı talebenin, hafta sonu uıtllinı evinde, ailesinin içinde mesut f- tar değildi. Buna mukabil gündüzleri çocukların kendı akranları arasmda gülerek oynıyarak bir şeyler öğren- nreleri, disipline alıştırılmaları mu- hnakkak ki çok faydalıydı. Çocuk de- vamlı bir alâka, sabır, bilgi ve de- Bu işin yu valarda, yetışürilmış oğretmenler ta- rafından yapılması muhakkak ki çok daha kölaydı ran mektebinde en çok önem verilen hu&uslardan bir tanesi çocuk- 1 kontı*oldan geçiriliyordu ama çocuk vazife olarak bunu bellemeli ve ha- talarını düzeltmeye çalışarak daima daha iyisini yapmaya gayret etme- liydi. Yemek masalarını ada nöbet sı- rası ile çocuklar tertip ediyorlardı: Kimi bardaklardan, kimi peçeteler- den mesuldü. Tabakların kırılması tehlikesi olsa da çocuklar masayı top- lamalıydılar ve tabii kaza neticesi kı- ARKİS, B TRMMTIZ 1957 rılan şeyler için de azar işitmemeliy- diler. Bazı anneler şu kırılmasın. bu dökülmesin, ziyan olmasın diye Çço- cuklara hiçbir iş yaptırtınazlardı. Bu- nun Ziyanı maddi zarardan çok daha büyüktü. Böylece orta işlerine yardım eden cocuklar şahsi işlerini de mııhakkak kendileri yapmaktaydılar. Üc ya: dan itibaren her çocuk ayakkabısım bağlamayı, düğmesini düğmelemeyi öğrenmeliydi. İncı Moran bunun için talebelerine tatbikat işleri hazırlamış. tı. Kalın bezlerin üzerine delikler acıl- mış bağlar geçirilmişti, bazıları da ı- likli ve düğmeli idi. Çocuklar bu bez- leri önlerine alıyor ve bilmece çözer gibi meselevyi halletmeye uğraşıyor- lardı. Küçük parmaklar, önceleri düğ- meyi yakalavıp iliğe geçirmeğe uğra- cek kadar staj yapardı. Moran mek- tebinin oyuncaklı, kitablı. minimini koltuklu oyun odalarını da talebeler kendileri dağıtır, kendileri toplarlar- dı. i Moran çocukların yaramaz ol- ğun mesele çıkardığını nadiren görm üştü Ş$gul olmak. meşgul edılmo—k isterlerdi ve mesele bundan ibarett Sabahları kaptıkactı ile evlerden alınan çocuklar okula gelir gelmez evvelâ jimnastik, sonra bir saat ka- dar ders yapıyorlardı. Yaz tatılının büsbütün başıboş geçmesi de ıyi de- gildi. Herkes bu saatte zayıf olduğu derse calışıyor. öğretmenden yardım görüyordu. Ders faslı bitince çocuk- klasik müzik dinliyorlardı. Saat onda denize hare- ket ediliyordu. Saat birde yemek ye- niliyor, bundan sonra bahçedeki şez- longlarda istirahat ediliyordu. Uyku- dan sonra kahvaltı saatine kadar ço- cuklar kâh bahçede kum havuzunda. salıncaklarda eğleniyorlardı. kâh ev- de öğretici oyunlarla meşrul oluyor- lardı. Büyükler İngilizce ders alıyor- lardı. Dönüste etmek de icap ederdi. yemeğe mecbur tutulmaz, fakat ye- meğini yemiyen çocuk oyun saatinde uykuya yatırılırdı. Bu bir ceza değil- di. Madem ki çocuk gıdasını alma- miışti, bunüu uykü ile telâfi edecekti. Bu usul ceza sisteminden, lvarıp yunu seven her çocuk yemeğini de severdi. Okulda mükâfat sistemi de revaç- ta idi. İyi çalışan, başarı gösteran, gayret sarfeden çocuklar istedikleri kitabı satın alır, sinemaya götürülür- dü. Hiltonda dondurma yemek de co- cukların en çok sevdikleri bir mükâ- attı İnci Moran için cocuk terbiyesin- de en mühim nokta çocuğun saadeti idi. Mesut çocuk, kendisine bilgi ile verilen her iyi şeyi gayet çabuk kabı- yordu. Mesut çocuk çalışmayı oyun kadar ve disiplini de hürriyet kadar seviyordu. Bir yaz tayyörü Şehre inerken lâzıem r &5

Bu sayıdan diğer sayfalar: