27 Temmuz 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

27 Temmuz 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | | re tatili yapılması teklifini YURTTA OLUP BİTENLER vam Kamarasındaki son konun- malar, Kıbrıs. meselesi dosyası- na yeni bir şeyv ilâve etmediyse İngilterenin veni bir Kıbris plânıy- la ortaya çıkacağı kanaatı gün et kazanmaktadır. “İktidarın başı” Bursa nutkun- da Adanın taksimi sanki kat'ileş- miş gibi konuşmakla her halde bi- hi mento kürsüsitne çıkan lng'lllı hü- kümet süzcüleri gene de taksimin "mlımnlr' “ideal olmayan” bir | çaresi aayılacağını söylemek- ten kendilerini alamamışlardır. İngiltere Kıbrısta neler hazır- lnmakladır? Hükümet çevreleriyle sıkı temasları olan Times of Cyp- rus, lnmlterı-nln Kıbrısa - istiklâl vermek kararında elduğunu yaz- maktadır. Türkiye ve Yunanistan Adayı iİlhak etmiyecekleri mevzu- unda taahhütte bulunmaya davet edileceklerdir. Hâdiselerin son za- manlardaki cereyanı, gazetenin haberini teyld eder gibi gözükmek- tedir. Zira İngiliz hükümeti artık Kıbrıs üsstintin hayatt ehemmiye- tinden hahsetmez olmuştur. Savun- kanı Dıuncan Sandysa, Orta Doğudaki başlıca İs olarak Kenya- vı Reçmiştir. Talihsiz. Sülveys nefe- rinden beri Orta Doğuda başrolii Amerikaya bırakan İngiltere, esaa itibarıyla Basra Körfesi havalisin- deki petrol imtiyazlarıyla alâka- dar olmaktadır. Küveyt ve Katar gibi petrol şeyhliklerinin savunma- 81 için Aden ve Keonya. Kıbrıstan daha münasip bir #a msayılmakta- dır. Strateji sahasındaki bu deği- şikliğin herhalde siyast neticeleri de olacaktır. İngiltere şimdiden ro- lü Türkiye ve Yunanintan arasın- da hakemlikten ibaretmiş gibi ha- reket etmektedir. İngiltereye kal- sa Adayı bugün terkedecektir. Fa- kat Türkiye ile Yunanistan arasın- da hir anlaşma rzemini bulmayı -görünüşe göre. manevi bir borç saymaktadır. . İsler istemez insanın aklına Ftlistin misali ve mü- salleri çoğaltmak mümkündür. Dü- ne kadar Malezyanın lıflldâlln. ya- naamayan İngilterı bugün. bu “mesut hâdise”yl kııllnmsıı hazır- Janmaktadır. Hafızaları nisyan ile malfii olmayanlar, İngilterenin Kıb- rıRn icin de huna benzer bir hal ça- resi hazırlamasını iİmkânsız gör- meniektedirler. Amerikanın Kıbrısın tatiklâli- Kıbrıs ve İngiltere Hamdi AVCIOĞLU ni memnuniyetle karşılıyacağı da bilinmektedir. Hiç değilane muvak- kat bir zaman için, Yunan Hükü- metini ve Makarlos'u ilhak fikrin- den caydırmağa çalışmaktadır. Yu- nanlılar mukabilinde Manın istik- lâlini elde edecekler kiülmeti l(ıbrıııın İngil- $ r İç meselesi olduğu fik- rinde uzun müddet İsrar ettikten sonra., bugün Türkiyenin takslmin- den başka bir hal çarenine yanaş- miyacağını söylemektedir. "“Taknitnı Tiürkiyenin yapacağı azami feda- kârlıktır”. Adanın Yunanlılar tara- fından iİlhakıyla — neticelenebilecek şu veya bu hal çaresini Türkiye kabul etmiyecektir. Türkiyenin bu görüşü., Muhafazakâr hükümete 1- yice anlatılmıştır. Fakal buna rağ- men İngiltere, Kıbrıs hakkında yeni plânlar hazırlamaktan vaz- geçememektedir. Adanın nihal hal çâaresinden evvel bir muhtariyet devresinden — geçmesi, kadar Muhafazakâr Partiye de ca- Zzip gelen bir hal şeklidir. Yuna- nistan ve Türk hiilkümeti muhtari- yet fikrini reddetmekte birleşme- * selerdi. İngiltere çoktan bu yolu seçecekti. Tarafların razı olmama- sı karşısında da, çıkmazdan kur- tulmak için tek yolun muhtariyet olduğunun düşünülmesi kuvvetle muhtemeldir. Londranın meşhur Times'ı “kabili tatbik olmayan na- zariyeler bir tarafa bırakılırsa, Türk azınlığının hakları garanti edilmek şartıyla. mümkün olacak herhangi bir ilerleme hattı muhta- riyet devresinden geçmelidir.” de- mektedir. Bu durumda. Türkiyenin kat'i bir red cevatm karşısında İn- gilterenin -Amerikanın da desnte- ği ile - tek başına çıkmazdan kur- tolmayı düşünmesi İimkânsız de- ğildir. Aşağı yukarı bir emri vaki tehlikesiyle knrşı karşıyayız. Mazide işlenen hataları bir ke- nara bırakalım. Hâdiselerin aleyhi- mize cereyanını nasıl önliyebiliriz ” İngiltereyle miinasebetlerimizi tek- rar gözden geçirmek gibi tehditle karışık müphem lAfları. söyliyenler dahi! kimse ciddiye almıyacaktır. Simdilik yapılabilecek tek 1ş. tak- sim fikrinin Demokrat ikdidara ait bir görüş değli, milli bir siyasetin temeli olduğunun muvafık-ımuhalif İngiliz ve Amerikan siyasi çevre- lerine nnlatılmuıdır Kıbrıs mese- lesine miM bir. karakter vermek. . iktidarına düşen milit bir va- ılfedl bağladı. Ama kong başkanı öğle oya koyu- reddedildi ve konuşmasını yap- yordu! Teklif tabil kongre başkanı 12 5 D mak üzere Genel Sekreter Kasım Gü- leki kürsüiye davet etti. Fakat Güle« salonda — bulunmuyordu. — Delegeler saşkınlık içindeydiler. Nasşıl olurdu? D yarım saat evvel Gülek arala- rında dolaımış çoğunun elini sıkmış- ti. &6 konuşmasını beklerken na diye salondan çıkıp gidecekti? Şaş- kınlık devamı ederken kongre başka- nı Kasım Gülekin avukatlarıyla be- raber Temyiz dilekçesini hazırlam3« üzere kongreden ayrıldığını bildirgi. Aynı anda delegeler ve dinleyiciler arasında Gülekin denize girmek Üzere Trabyaya gittiği rivayeti dolaşmaya başladı ve herkes bu rivayete, Tem- yiz layihası bahanesinden daha çak inandı. Gülekin Temyiz dilekçesi yaz- mak için de olsa, denize girmek için de olsa kongre salonundan ayrılması ve hazırlanan programı aksatması hiç de iyi tesir uyandırmadı. Üstelik Genel Sekreterin kongrenin ilk değil, son konuşmalarından birini yapmak iagtediği, kendisine ilk sıranın veril- mesini iyi karşılamadığı da duyul- muştu. Bu sebeple Gülekin Kongrevi bir emri vaki karşısında bırakması Üc gün devam eden toplantımnın ye- gâne tatsız hâdisesi oldu. Barutçu kürsüde por ve Sergi Sarayını dolduran delege ve dinleyiciler rtaporun o- kunmasından çok liderlerin konuşma- larıyla alâkalanıyorlardı. Bu sebenle Barutçunun konuşması teklifi büyük tezahüratla karşılandı. Faik Ahmet, Barutçuyu iyi hazırlanmış ve son de- rece alâka çekici bir konuşma yap- tı. Barutçunun konuşması hâdiseleri tetkik, tahlil ve değerlendirmede ha- tibin isabetini göstermesi bakımaın- dan bircok politikacıya örnek teşkıl edecek değerdeydi. Barutçunun o00- jektif müşahedelerinin bugün içinde bulunduğumuz bir yığın meseleye 1- şık tuttuğu muhakkaktı. Fakat hai çarelerini gösterirken Barutçu aymı vuzuh ve isabetten maalesef mah- rum kalıyordu. Milli bir kontrat et- rafında birleşğme fikri, tatbik kabili- yetinden çok, muhayyile genişliği bakımından kuvvetliydi. Fakat hâdi- selere objektif olarak bakmak ve an- ları değerlendirmekte dığer muhaje- fet partilerinde de F'aık Ahmet Ba- rutçu çapında politikacılar olsaydı. buglün gerek işbirliği, gerek rejini bahislerinde bir hayli mesgfa kat'etmiş bulunacağımız muhakkahlhtı. Seçimler H.P. İstanbul İl Kongresinin 1- kinci günü Gülek, Günaltay ve Kırıkoğlunun konuşmalarıyla renk- lendi. Ama ikinci günün en mühim hâdisesinin seçimler olduğu muhak- kaktı. İl Başkanlığı için iki adev vardı: Ekrem Özden ve Fehmi A- tanç.. Oylama sonunda her ik; ada- ın da 107'şer oy aldığı görüldü. Bı, stanbul teşkılâtı içindeki huzursuz- luğu ve ikiliği iyice gösteriyordu. Bir- leştirici bir hırekete gitmenin zarı- retini bundan iyi gösteren bir emgre olamazdı. Bu durum karşısında İl Başkanlığı seçimlerinin tekrarlanma- sı icap ediyordu. Tekrarlanan geç de bu iki adaydan biri pek az farkln yenilecek, fakat husursuzluk ve ikilik daha da kuvvetlenecekti. Semsedllia . A4XİS, 87 TRMMYNZ 1051

Bu sayıdan diğer sayfalar: