June 25, 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

June 25, 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—) ( MW'» — Kocan mektubu yakalayınca ne yaptı? — Terzinin Hesap pusulası olma- ğını görünce rahat nefes aldı. dığı Tedavi Bu fıkra çok eski zamana aittir. Doktor B. O. paşa, O zaman daha bey; saraya davet edilmiş. Eğer yanılmıyorsam — Şadiye sul- tan hastaymış. Sultan hanım doktora, haşin bir tavurla: ü — Doktor, ben sultanım bana her, hastanız gibi bakmayınız. deyince B. Ö paş — Başka türlü bakmamın im- kânı yoktur! cevabını vermiş. — Neden? Çünkü her hastama sultan gibi bakarım.! Merak etmiş Geçen gün, tanımadığım — bir kari, telefonla sordu: Hanımlar birliği ictimamda bir ölünün hatırasına hörmeten bir dakka süküt etmek lazım Davetlilerin ne- şesi tamdı. Cazbandın ahengiyle. yemek yiyorlar / içki içiyorlar, arada sırada da dans- ediyorlardı. Yemekten son- ra, garsonlardan biri damat beye sordu : — Kahve emr- eder misiniz? — Hayır, son- ra uyku uyuya- mam / Çocukluk —Mehmet beyin iki çocuğu ola- maz ki — Neden? — iki kere ev. — Aşeyle Fat- ma ikizdirler. — Değiller. S halde aralarında — bir iki ay fark var- Kadın — Evler bavale ederiz. ndikten sonra —aramızda ihtilâf - çıkarsa hakema Bir Bordoluyla bir Marsilyalı konuşuyorlardı. Bordulu dedi ki: — Bizde top- tak o kadar münbittir ki, yere bir kibrit çöpü düşürsen, — sene- sine varmaz bir orman yetişir. —Bu da bir şey- mi, Marsilyada yere bir düğme düşürsen, on beş gün sonra dikil- miş bir gömlek bulursun. Aşk Yalnız söylü- yorsunuz, acaba siz sevmenin e demek olduğunu bilir misı — Elbette, bir kere sevdim, sev. diğim kadın ma- alesef evlendi. Bir gün saf bir bey izdivacına talip oldu. Çok samimi bir heye- canlı Görürsünüz, — dedi, — sizi nasıl mesut edeceğim. Küçük hanım bir kahkaha attı: —Bilseniz bunu şimdiye kadar gelse, acaba ne yaparlar? bana kaç kişi vadetti... Erkekler sözlerini tutamuyorlar. — Cenazeye gelecekmisiniz? Belki yarın gelemem, dedi. öbür gün muhakkak gelirim. Karı koca Bey karısına sordu: — Nereye gidiyorsun? — Canımın istediği yere. — Ne vakıt geleceksin? — Çanım istediği zaman. Fal di Bürlirlariz Erkek — Peki... Hakem kim olacak? — Kintlnlz. çok benziyorlar. Kadın — Tabii ben. — Benimle! Saadet ——— | — Cenaze — Mektup İstanbulun en şuh kızlarından T.N, merhum öldüğü gün. Y.K. . - bisidin. beye sördük: Bir hanım, Ahmet Haşim beyle görüşmek istiyordu. Geçen güm kendisine şu mektubu yazdı: “Beyfendi, yarın bendehanede yemek yemek lutfunda bulmur musunuz? Zeki bir kadın olma- dığımdan, belki iyi vakıt geçirmiş olmazsınız, fakat ben ertesi lerimi zevkle geçiririm, çünkü hafızam kuvvetlidir — Hizmetçinin senin iç çama- şırlarını giydiğini gördün diye kocandan m ayrılıyorsun? — Acele etme... Bunu ben değil, kocam gördül Kundura.. » Bir kunduracı mağazasında: Birinci müşteri — Bu iskarpin biraz dar. Satıcı açılır. İkinci müşteri — Bu iskarpin biraz bol. Z Satıcı — Ehemmiyeti yok efen- dim, darlaşır, hele kösele yağ- murda ıslanırsa.. Ve... Daha biraz sonr: Üçüncü müşteri — Bu iskarpin ayağıma tam geldi. Sz lem hiç merak etme- yiniz , darlaşır, olduğu gibi kalır! Bir fikir Bir gün sordular: — İpek çorapları nasıl bulu- yorsun? Cevap verdim. — Muhtevasına göre. Ehemmiyeti yok efen- Ben karışmam... Kışın kara günlerinden biriydi. Etraf bembe- yazdı. Kar yarı bele kadar yükseliyordu. Akşam, geç vakıt, bir yolcu, ücra bir köyden geçerken; aç bir kurdun, yıldırım bizile bir eve doğru koştuğunu, ve yıldırım gibi, evin pencere- sinden içeri girdiğini gördü. Etrafta kimse olmadığından, yolcu - koşakoşa eve doğru yürüdü. Nikayet, ötede, meşgul bir köylüye rasgeldi. Yolcu seslendi Hey, he Benim, n olacak. Evin içinde kimse var mı? Varya... Benim karı yemek biraz karları süpürmekle ŞU ev senin mi? yapıyor. Öyleyse hemen silâhını al ve eve git Neye gidecekmişim be? Evin içine pençereden aç bir kurt girdi. kaşlarını çattı, bir müddet düşündü ve Kurdu takip eden kimse var mıydi? Yoktu. Eve kendi kendine, arzusile mi girdi? Evet. Eve girişinde kimsenin kabahatı yok ya ? Ne biçir Sen söyle. Yök. sual bunlar? — Şu halde benden şikâyetçi olamaz, ben ka- |) rışmam, canını müdafaa edip, karımdan kendini korusun. — Pek âlâ, daha geç gelme. Razıyım ama.. ki: , " Genç, gürbüz. Mehmet, güzel Ayşeye diyordu — Seni seviyorum Ayşe, sana aşıkım. Ayşe başını önüne iğiyor, vermiyordu. kızanyor, cevap Mehmet devam ediyordu: — Halbuki sen beni sevmiyorsun, benden hoşlanmıyor. gibi duruyorsun. Söyle, ne vakıt benim olacaksın? Ayşe kekeledi: — Hiç bir zaman Mehmet. — Neden ? — Çünkü evliyim Mehmet, Kocama ihanet etmek istemem. — Kocan duymaz ki Ayşe... Söyle hiç canım istemiyor mu? — Belki iyor ama.. vazifem dayanmaktır. Zavallı Mehmet sustu. Henüz yirmi yaşındaydı. misiydi. Bir kadın elde etmenin usullerini bi ve çapkınlığın ace- miyordu?Ayşe tekliflerini reddediyor, onu bir türlü ikna edemiyordu. Son bir dafa — Söyle Ayşe, daha yalvardı: benim — olmayacakmısın?.. Söyle, benim olmak istemiyor musun? Ayşe, Mehmedin ricası karşısında — günahını kitaba uyduracak bir çare buldu. Mehmede - soküldü, ağzını aşıkının kulağına dayadı, ve yavaşçacık, usulcacık mırıldandı: — İstiyorum amma, gönül rizasiyle değil..

Bu sayıdan diğer sayfalar: